Arzu Altınanıt's Blog, page 8
November 29, 2015
Kitap Satış Sitelerinin Büyük Saygısızlığı
Bazılarınız yine taktın diyeceksiniz. Bazılarınız bıktık senin şu çevirmene saygı söyleminden diyeceksiniz. Böyle düşünenler devamını okumasın.
Takan sadece ben değilim. Konu bütün kitap çevirmenlerini rahatsız eden bir konu. Evet, aramızda “Bana ne. Ben işimi yapar, paramı alırım diyenler,” vardır. O da onların bakış açısı. Ben onlardan değilim. Benim için emeğimin manevi karşılığı maddi karşılığından çok daha önemli. Sanmayın bu işten deli paralar kazanıyoruz. Sanmayın verdiğimiz emeğin kar...
November 28, 2015
Yazarı Öldürmek
Bire bir çeviri mi Türkçe akıcılık mı?başlıklı yazıma bir çok yorum geldi. Hem okurlardan hem de meslektaşlarımdan. Genel görüş Türkçe akıcılıktan yanaydı ama az da olsa bire bir çeviri yapmadan yazarın tarzını koruyamayacağımızı savunan bir kesim de vardı.
Kişisel görüşüm, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, Türkçe akıcılıktan yana. Elbette yazarın tarzını korumak şart. Ama ikinci görüşü savunanların kaygılarını da çok iyi anlıyorum.
Bu noktada çevirmenlere çok iş düşüyor. İşin püf nokta...
November 27, 2015
Roman Çevirisi: Bire bir çeviri mi, Türkçe akıcılık mı?
Bu yazıyı hem bir okur hem de çevirmen olarak yazıyorum. Hatta ağırlıklı okur olarak.
Bu konu çevirmenler arasında tartışılan ve farklı görüşlerin ortaya konduğu bir konu. Kimi yazarın yazdığı her kelimenin çevirilmesi gerektiğini düşünüyor, kimisi ise Türkçe akıcılığa dikkat edilmesi gerektiğini.
Hem okur hem de çevirmen olarak ben ikinciyi savunanlardanım. Çünkü okur yanım ilk tür çevirileri okumamı çok zorlaştırıyor. Belki mesleki bozulma, belki çok kitap okumaktan kaynaklı bilemem ama Tü...
November 24, 2015
Yayınevi Bunu Yaparsa…
Az önce bir meslektaşımın blog yazısını okuyunca “Bu kadarı da olmaz,” dedim.Derya İmer Aydınlık, çevirmen kopyalarını alınca çevirmen adı yerine başka bir isim yazıldığını fark etmiş. Diyelim böyle bir hata yapıldı. Olmaması gerek ama yapıldı. O yayınevinin hemen o kitabı geri çekmesi ve yeniden basması gerekmez mi? Ama öyle olmamış. Yaşananları kendisinin bloğu olanVampirallanın Güncesi‘nden okuyabilirsiniz.
Beni takip edenler çevirmene saygıkonusunda ne kadar hassas olduğumu bilir. Hattay...
İyi ki Öğretmenim
Yıl 1984… Üniversiteden mezun olmuş gencecik bir kız… Ne yapmak istediğini bilmiyor ama öğretmen olmak istemiyor, çünkü bunu başaramamaktan korkuyor. Nasıl olduysa (belki de istediği gibi başka bir iş bulamamanın çaresizliği ile) özel bir okulla anlaşıyor. Stajer öğretmen…
İşte o gencecik kız benim. Okul açıldığı gün heyecandan eli ayağı titreyen, ellerinin titremesini saklamak için cepli bir etek giyerek sınıfa giren o kız benim. Bir yanda bir sınıf öğrencinin karşısında dikilecek olmanın h...
November 23, 2015
Hayattan Gerçekten Bıktıysanız Bu Gece Sizi Bir Buluşmaya Götüreceğim
Viktorya döneminin Londra’sında yaşayan PrensFlorizel ve en güvendiği dostu, sadık hizmetkârı AlbayGeraldine’nin yolu ilginç bir adamla keşişir. Maceraperest Prens Florizel, Albay’ın tüm itirazlarına rağmen adamın peşine takılır ve hep birlikte bir kulübe giderler. Dışarıdan bakıldığında herhangi bir kulüpten farklı olmayan bu yer bir intihar kulübüdür. Yaşamlarınason vermek isteyen ama buna cesaret edemeyen adamların kendi istekleri ile katıldıkları bir kulüp… Her gece bir kumar oynanır. Öl...
November 16, 2015
TÜYAP Notları: Boş Gittik, Dolu Döndük
TÜYAP olur da durulur mu diye kızımla birlikte Bodrum’dan yola koyulduk. Yanımızda bir gece kalınacak kadar az eşyanın olduğu sırt çantaları ile atladık uçağa ve soluğu TÜYAP’ta ,daha doğrusu Yabancı standında aldık. Çantalar içeri atıldı, standtaki dünya tatlısı görevlilerle konuşuldu ve doğru İthaki’ye gidildi. Orada da selam sabah faslından sonra başladık dolaşmaya. Mis gibi kitap kokusu, inanılmaz bir kalabalık, büyük bir keyif. İlk gün Yabancı ve İthaki standlarını resmen soyduk. Öyle ki...
October 27, 2015
Çevirmen Dinlenmeye Karar Verirse…
Hayatım boyunca aşırı titiz bir kadın olmadım ama hep düzenli oldum. Ev işlerini hiç ama hiç sevmesem de her gün evimi toparladım. Hatta sürekli dört ayaklılarla yaşanan bir ev olduğundan en azından mutlaka süpürdüm. Bu, yirmi yıllık aktif çalışma hayatımda da böyleydi, evde çeviri yapmaya başladıktan sonra da değişmedi. Ve bilen bilir bu işleri bitirmeden iş başı yapamamak gibi bir deliliğim bile var. :D
Buna rağmen son günler krizinde bazı şeyleri görmezden gelmeyi, yemek yapmayı aklıma bil...
October 22, 2015
Hoşça Kal, Vitale
Vitaleile yollarımız Aralık 2014’de keşişti. Karissa’nın dediği gibi bir saplatıydı… Karanlık ve öldürücü… Büyüleyici ve ürkütücü… Ya çok sevildi ya nefret edildi. Ben sevenlerdenim. Evet, adam kötüydü; içinde bir canavar vardı. Zaten hiçbir zaman iyi olduğunu idda etmedi… Değişeceğini de… Neyse oydu ve onu öyle kabul etmek zorundaydık.
Benim sevme sebebim ondaki gizem oldu sanırım. Sorgulayıp durdum. Neden? Ne oldu? Nasıl bu yola girdi? Ailesi nasıldı? İlişkileri ne yöne gidecekti? Yaşananla...
October 7, 2015
İmparatorluğa Adalet Gelecek
Evet, henüz çıkmadı. Evet, daha baskıya bile yeni giriyor. Ama ben hem orijinalinin büyük bir bölümünü hem de çevirisinin tamamını okudum. Böylece ilk kez kendi çevirmediğim, henüz satışa çıkmamış bir kitap hakkında bir şeyler yazma şansım oldu.
Söz konusu kitap Adalet. Yazarı Ann Leckie. İthaki Yayınlarının 16 Ekim’de raflarda yerini alacak yeni kitabı.Bu bilgilerden sonra benim için en önemli bilgiyi de paylaşayım sizlerle. Çevirmeni Yaprak Onur, yani kızım, yani gururum, yani her şeyim.


