Mutlu Binark's Blog, page 28
April 25, 2017
Çevrimiçi Çocuk Projesi yaşama geçti…
ISOC-Beyond the Net Destekleme Programı kapsamında ISOC-TR olarak yürütülen Çocukların Internette bilinçli ve etik davranışlar geliştirmesine yardımcı olmayı hedefleyen Çevrimiçi Çocuk projesi için bir süredir çalışmalarına devam ediyordu. Hazırlanan içeriklerin bir kısmının hazırlık süreci tamamlanarak internet sitemize ve Youtube kanalımıza eklendi (www.cevrimicicocuk.org.tr https://www.youtube.com/channel/UCJF5V2fUqtuu6q2VLsMADBQ ).
Çevrimiçi Çocuk Projesi Komitesi içeriklerin yayılması için yardımlarınızı bekliyor. Çeşitli etkinliklerde çocuklarla buluşarak içerikleri anlatmayı hedefliyor Özel okullar ve çocuklarla ilgili STK’lardan yönlendirebilecek birileri varsa info@cevrimicicocuk.org.tr adresinden Çevrimiçi Çocuk Projesi Komitesi ile iletişime geçebilir.
https://twitter.com/isoc_tr
https://www.facebook.com/isoctr/?fref=ts


April 24, 2017
20. İnternet Haftası BiliÅim STKâları Bildirisi
İnternet, Kalkınma ve Demokrasi için Yaşamsal önemdedir.
Biz Bilişim STK’ları İnternet kültürünü yaymak, İnternetin Türkiye için önemini anlatmak, ülkemiz İnternet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak için İnternet Haftalarını yapıyoruz. Bu yılda, Türkiye İnternetinin 24 yaşı nedeniyle, 10- 23 Nisan tarihlerinde 20. İnternet Haftasını kutluyoruz.
[image error]
Bizler, İnterneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek fark etmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki Sayısal Gündem sorumlusu, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, İnternetin elektrik, telgraf ve matbaadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, 3 Boyutlu Yazıcılar, Yapay Zeka, 5G gibi yeni teknolojiler, 4. Sanayi Devrimi yada Sanayinin İnterneti konuları gündeme taşımaktadır. Bu teknolojilerin birbirini beslemekte ve ekonomiyi etkilemektedir.
Dünyada 3.6 milyara yakın insan İnternet kullanıcısı, 1.86 milyarı Facebook kullanıyor. Ülkemizde 16-74 yaş grubunde kullanım a, Erkekler p, Kadınlar Q, Kent ve Kırsal arasında kadın erken a rasında fark var. Bir başka deyişle halkımızım @ interneti kullanmıyor. TUİK 2013 verilerine göre Kent’te a Erkek -B Kadın ve Kırsalda bu 3 Erkek ve Kadın internet kullanıyor. Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama Avrupa ortalamasını yakalayamadık.
Ülkeler, İnterneti ekonomiyi geliştirme, kamu hizmetlerini iyileştirme, toplumsal katılımı artırmak, demokrasiyi geliştirmek için kullanmak çabasında. Dünya bireyin gelişmesi, toplumun üretken bir parçası olması için İnternetin önemli olduğuna karar vermiş ve bilgiye ve İnternete erişimi temel bir yurttaşlık hizmeti olarak ilan etmiştir. Bu temel hak, anayasalara ve hükümet programlarına girmeye başlamıştır.
Önemli gelişmelere rağmen, maalesef, ülkemiz bir bütün olarak, İnterneti ekonomik kalkınmanın, bireysel gelişmenin, toplumsal katılımın motoru olarak görememiş, marjinal problemlere odaklanarak, İnterneti olanak değil, baş edilecek bir sorun olarak görmüştür. Siyasi kadrolar, gündelik siyasi hesaplarını bir kenara koymalı ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermelidir.
Uluslarası indekslere durum, parçalı bulutlu; çoğunlukla bulutlu. Genellikle, 190 ülke arasında 60’ın üstündeyiz. İnsani gelişme 71/188, demokrasi 97/179, basın ve ifade özgürlüğü, (rsf 151/179; FH 156, özgür değil, ve internet: özgür değil 50/65) ve toplumsal cinsiyet indekslerinde çok kötüyüz;, 130/144 (Ekonomi: 129, Eğitim:109, Sağlık:1-38, siyaset: 113), . WWW vakfının sıralamasında 38/86 durumdayız: bu özgürlük, içerik ve yarar alt indekslerinde de aynı civarda. Rekabet indeksinde 55/138, Inovasyon indeksinde 42/128, Network Readiness (GITR) 48/138 (Çevresel: 49, hazırlık:40, kullanım:59, Etki: 58). Dünya Telekom Birliği (ITU) Bilişim Gelişme indeksinde 70/175, Avrupada 40 ülke arasında 38., kullanımda 76, erişimde 81, beceride 39. sıradayız. İnternet.org ve Ekonomist (EIU) araştırmasında 31/75 deyiz; erişim ve fiyatta 33/75, işe yarar içerikte 19/75 , yetkinlik (etkin kullanım) da ise 48/75 üzerindeyiz. Dünya geniş bant indeksinde 70/173 sıradayız.
Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz İnternet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Ülkemizde çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var. Bütün bunlara rağmen:
Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna Döndüremedi
Ülkemizde önemli gelişmelerde olsa, bütünsel bir bakış açısıyla koordineli bir çaba eksik. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile e-devlet eylem planımız var, ama pek bir kimsenin haberi yok. Yönetişim yapısı yok. Bilişim STK’ları olarak önerimiz:
Ülkemiz Bilişim ve İnterneti stratejik sektör ilan etmelidir. Bunun için en başta Bakan düzeyinde bir siyasal sahiplenme olmalıdır. Tüm paydaşları kapsayan, katılımcı saydam yapılar kurulmalı, kamuoyunca açık ortamlarda yeterince tartışılan, gözden geçirilen eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Yurttaş ve sivil toplum bu gelişmelerin odağında olmalı, gelişmeler saydam ve katılımcı bir şekilde hayata geçmelidir.
Telekom ve Bilişim sektöründe adil rekabet koşulları yok. Devlet ve tarafsız olması gereken kurumlar tekeli koruyorlar. Fiber altyapısında ülke olarak geri kaldık. Ağ tarafsızlığını sağlamak üzere hem ekonomik, hem siyasi önlemlerin alınması, bu önlemlerin bilginin serbest akışını güvence altına alacak politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.
3G ve 4G gecikmeli olarak hayata geçmiştir. 4G için fiber altyapısı yeterli değildir. Fiber altyapısı konusunda ülke olarak oldukça geri kalmış durumdayız. Türkiye’de sabit ve mobil genisbant değerleri OECD ortalamasının yarısında. 189 ülkede arasında sabit de 73 sırada, mobil’de 75. sıradayız. 3G ve 4G ihaleleriinde göstermelik yerli araştırma şartı arandı, ama ülkede geliştirilen 4G için baz istasyonları, Ulak projesi, kenara konuldu. Fiber altyapısının gelişmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Ülkemiz İnternetin devrimsel bir gelişme olduğunu algılayamamış marjinal problemlerine odaklanarak, adeta İnternete savaş açmıştır. Ülkemiz, kalkınmanın, ar-ge ve inovasyonun ifade ve basın özgürlüğünün tam olduğu, farklı ve aykırı fikirlerin yeşerebildiği hoşgörü ortamlarında var olduğunu algılayarak, özgürlükçü bir çizgiye gelmelidir. Ülkemiz yasaklama refleksinden kurtulmalıdır. Github, dropbox gibi weblerin yasaklaması sadece ülkemizin tanıtımına, turizmine ve ülkede şirketlere ve bireylere zarar vermektedir. Booking.com, ve trivago gibi weblerin yasaklanması öncelikle kendi istekleri ile üye olan şirketlere zarar verir. Aksine bu tür portalların değişik sektörler için geliştirilmesi için Türk firmaları teşvik edilmelidir.mYasaklanan web sayısı 3yıl önce 30 bin, 2 yıl önce70 bin iken geçen yıl 110 bine çıkmıştır. Bu yıl engelliweb de yasaklı. Bu daha çok Türkiye’ye zarar vermektedir. 5651 ve ona bağlı yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve STK’ların katılımıyla yeniden yapılmalıdır.
Yukarıda da belirtildiği gibi ülkemizde Kır-Kent ve kadın-erkek arasında İnternet kullanımında ciddi uçurumlar var ve nüfusun yaklaşık @’ı ı İnternetin dışında. Sadece TÜİK rakamları değil, uluslararası gelişmişlik indekslerinde de Türkiye maalesef sonlarda yer almaktadır. Türkiye’nin bu indekslerin altlarında yer alması sosyal eşitsizliklere, hatta uçurumlara işaret ediyor. Sayısal uçurum da bunların arasında en önemli başlıklardan birisidir. Sayısal uçurumu ortadan kaldıracak, tüm yurttaşları yeni medya okuryazarı yapacak çabalar, kamu, özel sektör ve STK işbirliği ile yapılmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı öncülüğünde başlatılan sayısal uçurumu kapatmaya yönelik Kars’ta başlatılan projeyi sevinçle karşılıyoruz. Evrensel hizmet fonu bu amaçla kullanılmalı, cihaz alımı, eğitim, ve varlığı unutulan KİEM (Kamu İnternet Erişim Merkezleri) kullanılmalı, çaba diğer paydaşları kapsamlıdır. Sayısal uçurumu kapatma çabası yurttaşları bilgi okuryazarı yapmalı; onları yeni medya etiği, mahremiyet ve güvenlik konularında yeterli ve kendilerini geliştirebilen bir konuma gelmelidir.
Bilişim teknolojilerin eğitimi ülkenin kalkınması, dünya ile rekabet edebilmesi içinde önemlidir. Bu kapsamda özgür yazılımların önemine işaret etmek isteriz. Özgür yazılımlar tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet açılarından önemlidir. Bilişimci yetiştirme ve yazılım geliştirme açılarından özgür yazılımlar çok önemlidir. İnsanlığın ortak mülkiyetinde olan 1.4 milyon olan özgür yazılım, Türkiye’de üretilen yazılımlar kadar “yerli ve milli”dir. Pardus ve Fatih projelerinin özgür yazılım temelinde yaygınlaştırılmasını öneririz.
Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir. Bu yönde pilot çalışmayı destekliyoruz. Bütün dünya anaokulundan itibaren herkese programlama/yazılım kavramlarını öğretmeye çalışıyor. Webin kurucusu Tim Berners-Lee politikacılara programlama öğretelim diyor. Programlama düşünme ve planlama yetisini geliştiriyor. Dünya gittikçe daha fazla bir şekilde yazılımın etrafında dönüyor. Ülkemizde, okullarda bu yönde ders konması konusunda çaba harcamaya başladı. Umarız, yakında bu konuda pilot çalışmalar başlar.
Herkese açık, özgür, güvenli, bütünsel İnternet tüm insanlığın yararınadır.
İnternet Yaşamdır!
Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.
23 Nisan 2017
Destekleyen STK’lar:
Bilişim Teknolojileri Eğiticileri Derneği
EHD – Elektronik Ticaret ve Internet Hukuku Derneği
EMO – Elektrik Mühendisleri Odası
INETD – Internet Teknolojileri Derneği
IYAD – Internet Yayıncıları Derneği
Ankara Barosu Bilişim Hukuku Komisyonuy
İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu
LKD – Linux Kullanıcıları Derneği
PKD – Pardus Kullanıcıları Derneği
TELKODER- Serbest Telekomunikasyon İşletmecileri Der


20. İnternet Haftası Bilişim STK’ları Bildirisi
İnternet, Kalkınma ve Demokrasi için Yaşamsal önemdedir.
Biz Bilişim STK’ları İnternet kültürünü yaymak, İnternetin Türkiye için önemini anlatmak, ülkemiz İnternet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak için İnternet Haftalarını yapıyoruz. Bu yılda, Türkiye İnternetinin 24 yaşı nedeniyle, 10- 23 Nisan tarihlerinde 20. İnternet Haftasını kutluyoruz.
[image error]
Bizler, İnterneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek fark etmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki Sayısal Gündem sorumlusu, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, İnternetin elektrik, telgraf ve matbaadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, 3 Boyutlu Yazıcılar, Yapay Zeka, 5G gibi yeni teknolojiler, 4. Sanayi Devrimi yada Sanayinin İnterneti konuları gündeme taşımaktadır. Bu teknolojilerin birbirini beslemekte ve ekonomiyi etkilemektedir.
Dünyada 3.6 milyara yakın insan İnternet kullanıcısı, 1.86 milyarı Facebook kullanıyor. Ülkemizde 16-74 yaş grubunde kullanım a, Erkekler p, Kadınlar Q, Kent ve Kırsal arasında kadın erken a rasında fark var. Bir başka deyişle halkımızım @ interneti kullanmıyor. TUİK 2013 verilerine göre Kent’te a Erkek -B Kadın ve Kırsalda bu 3 Erkek ve Kadın internet kullanıyor. Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama Avrupa ortalamasını yakalayamadık.
Ülkeler, İnterneti ekonomiyi geliştirme, kamu hizmetlerini iyileştirme, toplumsal katılımı artırmak, demokrasiyi geliştirmek için kullanmak çabasında. Dünya bireyin gelişmesi, toplumun üretken bir parçası olması için İnternetin önemli olduğuna karar vermiş ve bilgiye ve İnternete erişimi temel bir yurttaşlık hizmeti olarak ilan etmiştir. Bu temel hak, anayasalara ve hükümet programlarına girmeye başlamıştır.
Önemli gelişmelere rağmen, maalesef, ülkemiz bir bütün olarak, İnterneti ekonomik kalkınmanın, bireysel gelişmenin, toplumsal katılımın motoru olarak görememiş, marjinal problemlere odaklanarak, İnterneti olanak değil, baş edilecek bir sorun olarak görmüştür. Siyasi kadrolar, gündelik siyasi hesaplarını bir kenara koymalı ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermelidir.
Uluslarası indekslere durum, parçalı bulutlu; çoğunlukla bulutlu. Genellikle, 190 ülke arasında 60’ın üstündeyiz. İnsani gelişme 71/188, demokrasi 97/179, basın ve ifade özgürlüğü, (rsf 151/179; FH 156, özgür değil, ve internet: özgür değil 50/65) ve toplumsal cinsiyet indekslerinde çok kötüyüz;, 130/144 (Ekonomi: 129, Eğitim:109, Sağlık:1-38, siyaset: 113), . WWW vakfının sıralamasında 38/86 durumdayız: bu özgürlük, içerik ve yarar alt indekslerinde de aynı civarda. Rekabet indeksinde 55/138, Inovasyon indeksinde 42/128, Network Readiness (GITR) 48/138 (Çevresel: 49, hazırlık:40, kullanım:59, Etki: 58). Dünya Telekom Birliği (ITU) Bilişim Gelişme indeksinde 70/175, Avrupada 40 ülke arasında 38., kullanımda 76, erişimde 81, beceride 39. sıradayız. İnternet.org ve Ekonomist (EIU) araştırmasında 31/75 deyiz; erişim ve fiyatta 33/75, işe yarar içerikte 19/75 , yetkinlik (etkin kullanım) da ise 48/75 üzerindeyiz. Dünya geniş bant indeksinde 70/173 sıradayız.
Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz İnternet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Ülkemizde çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var. Bütün bunlara rağmen:
Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna Döndüremedi
Ülkemizde önemli gelişmelerde olsa, bütünsel bir bakış açısıyla koordineli bir çaba eksik. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile e-devlet eylem planımız var, ama pek bir kimsenin haberi yok. Yönetişim yapısı yok. Bilişim STK’ları olarak önerimiz:
Ülkemiz Bilişim ve İnterneti stratejik sektör ilan etmelidir. Bunun için en başta Bakan düzeyinde bir siyasal sahiplenme olmalıdır. Tüm paydaşları kapsayan, katılımcı saydam yapılar kurulmalı, kamuoyunca açık ortamlarda yeterince tartışılan, gözden geçirilen eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Yurttaş ve sivil toplum bu gelişmelerin odağında olmalı, gelişmeler saydam ve katılımcı bir şekilde hayata geçmelidir.
Telekom ve Bilişim sektöründe adil rekabet koşulları yok. Devlet ve tarafsız olması gereken kurumlar tekeli koruyorlar. Fiber altyapısında ülke olarak geri kaldık. Ağ tarafsızlığını sağlamak üzere hem ekonomik, hem siyasi önlemlerin alınması, bu önlemlerin bilginin serbest akışını güvence altına alacak politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.
3G ve 4G gecikmeli olarak hayata geçmiştir. 4G için fiber altyapısı yeterli değildir. Fiber altyapısı konusunda ülke olarak oldukça geri kalmış durumdayız. Türkiye’de sabit ve mobil genisbant değerleri OECD ortalamasının yarısında. 189 ülkede arasında sabit de 73 sırada, mobil’de 75. sıradayız. 3G ve 4G ihaleleriinde göstermelik yerli araştırma şartı arandı, ama ülkede geliştirilen 4G için baz istasyonları, Ulak projesi, kenara konuldu. Fiber altyapısının gelişmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Ülkemiz İnternetin devrimsel bir gelişme olduğunu algılayamamış marjinal problemlerine odaklanarak, adeta İnternete savaş açmıştır. Ülkemiz, kalkınmanın, ar-ge ve inovasyonun ifade ve basın özgürlüğünün tam olduğu, farklı ve aykırı fikirlerin yeşerebildiği hoşgörü ortamlarında var olduğunu algılayarak, özgürlükçü bir çizgiye gelmelidir. Ülkemiz yasaklama refleksinden kurtulmalıdır. Github, dropbox gibi weblerin yasaklaması sadece ülkemizin tanıtımına, turizmine ve ülkede şirketlere ve bireylere zarar vermektedir. Booking.com, ve trivago gibi weblerin yasaklanması öncelikle kendi istekleri ile üye olan şirketlere zarar verir. Aksine bu tür portalların değişik sektörler için geliştirilmesi için Türk firmaları teşvik edilmelidir.mYasaklanan web sayısı 3yıl önce 30 bin, 2 yıl önce70 bin iken geçen yıl 110 bine çıkmıştır. Bu yıl engelliweb de yasaklı. Bu daha çok Türkiye’ye zarar vermektedir. 5651 ve ona bağlı yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve STK’ların katılımıyla yeniden yapılmalıdır.
Yukarıda da belirtildiği gibi ülkemizde Kır-Kent ve kadın-erkek arasında İnternet kullanımında ciddi uçurumlar var ve nüfusun yaklaşık @’ı ı İnternetin dışında. Sadece TÜİK rakamları değil, uluslararası gelişmişlik indekslerinde de Türkiye maalesef sonlarda yer almaktadır. Türkiye’nin bu indekslerin altlarında yer alması sosyal eşitsizliklere, hatta uçurumlara işaret ediyor. Sayısal uçurum da bunların arasında en önemli başlıklardan birisidir. Sayısal uçurumu ortadan kaldıracak, tüm yurttaşları yeni medya okuryazarı yapacak çabalar, kamu, özel sektör ve STK işbirliği ile yapılmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı öncülüğünde başlatılan sayısal uçurumu kapatmaya yönelik Kars’ta başlatılan projeyi sevinçle karşılıyoruz. Evrensel hizmet fonu bu amaçla kullanılmalı, cihaz alımı, eğitim, ve varlığı unutulan KİEM (Kamu İnternet Erişim Merkezleri) kullanılmalı, çaba diğer paydaşları kapsamlıdır. Sayısal uçurumu kapatma çabası yurttaşları bilgi okuryazarı yapmalı; onları yeni medya etiği, mahremiyet ve güvenlik konularında yeterli ve kendilerini geliştirebilen bir konuma gelmelidir.
Bilişim teknolojilerin eğitimi ülkenin kalkınması, dünya ile rekabet edebilmesi içinde önemlidir. Bu kapsamda özgür yazılımların önemine işaret etmek isteriz. Özgür yazılımlar tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet açılarından önemlidir. Bilişimci yetiştirme ve yazılım geliştirme açılarından özgür yazılımlar çok önemlidir. İnsanlığın ortak mülkiyetinde olan 1.4 milyon olan özgür yazılım, Türkiye’de üretilen yazılımlar kadar “yerli ve milli”dir. Pardus ve Fatih projelerinin özgür yazılım temelinde yaygınlaştırılmasını öneririz.
Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir. Bu yönde pilot çalışmayı destekliyoruz. Bütün dünya anaokulundan itibaren herkese programlama/yazılım kavramlarını öğretmeye çalışıyor. Webin kurucusu Tim Berners-Lee politikacılara programlama öğretelim diyor. Programlama düşünme ve planlama yetisini geliştiriyor. Dünya gittikçe daha fazla bir şekilde yazılımın etrafında dönüyor. Ülkemizde, okullarda bu yönde ders konması konusunda çaba harcamaya başladı. Umarız, yakında bu konuda pilot çalışmalar başlar.
Herkese açık, özgür, güvenli, bütünsel İnternet tüm insanlığın yararınadır.
İnternet Yaşamdır!
Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.
23 Nisan 2017
Destekleyen STK’lar:
Bilişim Teknolojileri Eğiticileri Derneği
EHD – Elektronik Ticaret ve Internet Hukuku Derneği
EMO – Elektrik Mühendisleri Odası
INETD – Internet Teknolojileri Derneği
IYAD – Internet Yayıncıları Derneği
Ankara Barosu Bilişim Hukuku Komisyonuy
İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu
LKD – Linux Kullanıcıları Derneği
PKD – Pardus Kullanıcıları Derneği
TELKODER- Serbest Telekomunikasyon İşletmecileri Der


Veri GazeteciliÄi El Kitabı yayınlandı…
Açık Veri ve Veri GazeteciliÄi DerneÄi’nin Veri OkuryazarlıÄı El Kitabı Ãıktı. Haziran -Eylül  2016 tarihleri arasında dernek tarafından yürütülen, âAçık Veri ve Veri OkuryazarlıÄı EÄitimi Projesi – Training Open Data and Data Literacyâ kapsamında hazırlanan çevrim içi eÄitimin basılı yayın halidir.
[image error]
DerneÄin www.avvg.org.tr uzantılı internet adresi üzerinden tuÌm içeriklere video, test ve forum alt yapısına ulaÅılabilir. Bu basılı yayına dijital içeriklerden baÄımsız olarak bazı eklemeler yapılmıÅtır.
Veri OkuryazarlıÄı El Kitabına Nasıl UlaÅabilirsiniz?
https://goo.gl/forms/02EmUfeGDEJNmJv92 linkinde yer alan talep formunu doldurup, kitabın adresinize kargolanmasını isteyebilirsiniz. Kargolar karÅı ödemeli yollanmaktadır.
Sorularınız için: info@avvg.org.tr ve schoolofdataturkey@gmail.com
âBu kitap Sivil DüÅün AB Programı kapsamında Avrupa BirliÄi desteÄi ile hazırlanmıÅtır. Bu kitabın içeriÄinin sorumluluÄu tamamıyla Açık Veri ve Veri GazeteciliÄiâne aittir ve AB’nin görüÅlerini yansıtmamaktadır.â


Veri Gazeteciliği El Kitabı yayınlandı…
Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği’nin Veri Okuryazarlığı El Kitabı Çıktı. Haziran -Eylül 2016 tarihleri arasında dernek tarafından yürütülen, “Açık Veri ve Veri Okuryazarlığı Eğitimi Projesi – Training Open Data and Data Literacy” kapsamında hazırlanan çevrim içi eğitimin basılı yayın halidir.
[image error]
Derneğin www.avvg.org.tr uzantılı internet adresi üzerinden tüm içeriklere video, test ve forum alt yapısına ulaşılabilir. Bu basılı yayına dijital içeriklerden bağımsız olarak bazı eklemeler yapılmıştır.
Veri Okuryazarlığı El Kitabına Nasıl Ulaşabilirsiniz?
https://goo.gl/forms/02EmUfeGDEJNmJv92 linkinde yer alan talep formunu doldurup, kitabın adresinize kargolanmasını isteyebilirsiniz. Kargolar karşı ödemeli yollanmaktadır.
Sorularınız için: info@avvg.org.tr ve schoolofdataturkey@gmail.com
“Bu kitap Sivil Düşün AB Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. Bu kitabın içeriğinin sorumluluğu tamamıyla Açık Veri ve Veri Gazeteciliği’ne aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.”


April 23, 2017
SORUMLU BÃYÃK VERİ ARAÅTIRMASI İÃİN ON BASİT KURAL
Kaynak: Zook M, Barocas S, boyd d, Crawford K, Keller E, Gangadharan SP, et al. (2017) Ten simple rules for responsible big data research. PLoS Comput Biol 13(3): e1005399. https://doi.org/10.1371/journal.pcbi.1005399
Yazarlar:Zook M, Barocas S, boyd d, Crawford K, Keller E, Gangadharan SP, et al.
Büyük veri araÅtırma yöntemlerinin kullanımı, hem akademi hem de endüstride son beÅ yılda muazzam bir artıŠgösterdi. Mevcut veri kümelerinin boyutu ve karmaÅıklıÄı arttıkça büyük veri araÅtırmasıyla ortaya çıkan etik sorularda artmaktadır. Veri ve araÅtırma gündemleri tipik sayısal ve doÄal bilimlerin ötesine geçtikçe, insan davranıÅı, etkileÅimi ve saÄlıÄının hassas yönlerine daha doÄrudan hitap etmek için bu sorular gittikçe aciliyet kazanmaktadır. Büyük veri araÅtırmasının araçları ekonomik ve bilimsel içgörüler için dijital tıbbi kayıt madenciliÄi, sosyal medya aracıyla iliÅkilerin haritasını çıkarmak, sensörler aracılıÄıyla bireylerin eylem ve konuÅmalarını yakalamak, uzamda hareketleri izlemek, âöngörücü politikaâ aracılıÄıyla güvenlik politikası ve güvenliÄi Åekillendirmek ve daha fazlasını kapsayarak giderek gündelik hayatımızı sarmaktadır.
İlim ve endüstride büyük verilere yararlı olanakların etkisi araÅtırmacıların sıklıkla kendilerinin eÄitim ve konfor alanlarının dıÅında karÅılaÅtıkları yeni zorluklarla azaltılmaktadır. Bilgisayar bilimciler insan denek protokolleri ve hastane etik kuruluyla uÄraÅmak zorundayken, sosyal bilimciler artık veri yapıları ve bulut biliÅimle uÄraÅmaktadır. Bireysel veri ve gerçek insanlar arasındaki baÄlantı oldukça soyut görünebilirken, büyük verinin birçok türünün karmaÅıklıÄı, kapsamı ve ölçeÄi insan katılımcılar ve toplulukların derine yerleÅtiÄi ve zarar görmeye duyarlı olduÄu zengin bir ekosistem yaratır. Bu karmaÅıklık herhangi bir normatif kurallar kümesine meydan okur ve evrensel yönergeler hazırlamayı zorlaÅtırır.
Bununla beraber, sorumlu büyük veri araÅtırmasında yönerge ihtiyacı aÅikardır ve bu makale kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak karmaÅık etik konulara hitap eden âon basit kurallarâ dizisi saÄlamaktadır. Makale, PLOSâun Sayısal/Hesaplamalı Biyolojisinin devam eden kuralların toplanmasını örnek almaktadır ve özetlenen öneriler âbasitâ ve âkurallarâ kelimelerinin ima ettiÄinden daha fazla nüans içermektedir. Bu nüans kaçınılmaz olarak makalenin baÅlangıç öncülüne baÄlıdır: Sosyal, tıbbi, psikolojik ve ekonomik fenomen üzerine tüm büyük veri araÅtırması insan deneklerle yakın iliÅki kurar ve araÅtırmacıların, potansiyel zararı minimize etmede etik sorumlulukları vardır.
Büyük verideki veri kaynakları, araÅtırma konuları ve metodolojik yaklaÅımlardaki çeÅitlilik herkese uyan bir kontrol listesini yalanlar. Sonuç olarak bu kurallar, bazılarının umduÄundan daha az spesifiktir. Daha doÄrusu, bu makale araÅtırmacıları insan katılımcıları ve onların verilerinde yer alan karmaÅık sistemleri tanımayı ve standart iÅ akıÅlarının bir parçası olarak etik sorularla mücadele etmeye teÅvik etmektedir. Makalede yer alan ilk beÅ kural büyük veri araÅtırmalarından kaynaklanan zarar verme olasılıÄının nasıl azaltılacaÄı çerçevesinde yapılandırılmaktadır. İkinci beÅ kural araÅtırmacıların kendi disiplinleri ve metodolojik yaklaÅımlarına uygun en iyi pratikleri inÅa etmeye katkıda bulunmaya odaklanmaktadır. Bu kuralların merkezinde, verilerinin, varsayımlarını yeniden gözden geçirmek için zarar verme yeteneÄinden kurtulduÄunu düÅünen büyük veri araÅtırmacılarına meydan okunmaktadır. Bu çalıÅmadaki örnekler görünüÅte zararsız ve anonim verinin ne sıklıkta istenmeyen etik sorular ve zararlı etkiler ürettiÄini göstermektedir.
Bu çalıÅma sosyal, doÄal ve sayısal bilimlerden 20 kiÅilik araÅtırmacıdan oluÅan, Büyük Veri, Etik ve Toplum Konseyini kuran Ulusal Bilim Vakfı (UBV) destekli iki yıllık bir araÅtırmanın sonucudur. Konsey, UBVâye bilimsel ve mühendislik araÅtırmalarında etik pratikleri en iyi nasıl teÅvik edeceÄi, büyük veri araÅtırma yöntemlerini ve altyapılarını faydalı hale getireceÄi konusunda rehberlik yapmakla görevlendirilmiÅtir.
VERİLERİN İNSANLAR OLDUÄU VE ZARAR VEREBİLECEÄİ KONUSUNDA BİLGİLENDİRME
Sorumlu büyük veri araÅtırmasının en temel kurallarından biri çoÄu verinin insanları temsil ettiÄi ve etkilediÄi deÄiÅmez kabulüdür. Basit bir Åekilde tüm verilerin kanıtlanıncaya kadar insanlar olduÄu varsayımıyla baÅlarız. Aksi taktirde verilerin çok önemli konuma sahip belirli bireylerden ayırma güçlüÄünü getirir. Bu mantık âriskliâ veri kümeleri için halihazırda belirgindir. ÃrneÄin kıÅkırtıcı diliyle sosyal medya, görünüÅte iyi huylu gibi görünen verinin hassas ve kiÅisel bilgi içermesi. ÃrneÄin YouTube videolarındaki kiÅilerin tam kalp atıŠhızı hakkında veri elde etmek mümkündür. İnsanlarla bir ilgisi yokmuÅ gibi görünen veriler bile bireylerin hayatlarını beklenmedik Åekillerde etkileyebilir. ÃrneÄin toplulukların risk profillerini ve varlıkların deÄerini deÄiÅtirebilen oÅinografik veri. Ya da  konum koordinatlarını içeren ve fotoÄrafçının hareketlerini ya da evinin konumunu ortaya çıkaran fotoÄrafların DeÄiÅtirilebilir Görüntü Biçimi (EXIF) kayıtları.
Nüfus boyu etkiler hakkında görünüÅte zararsız veri kümelerinin genellikle prosedürlere baÅvurmadan bireylerin ya da damgalanmıŠgrupların yaÅamlarını Åekillendirmesinde kullanıldıÄında zarar da sonuç olabilir.
GİZLİLİÄİN İKİLİ BİR DEÄERDEN DAHA FAZLA BİR ÅEY OLDUÄUNU KABUL ETME
Gizlilik ihlalleri büyük veri araÅtırmasının zarar verebileceÄi araçlardır ve gizliliÄin baÄlamsal ve durumsal olduÄunu, basit bir kamu özel ikiliÄine indirgenemeyeceÄini kabul etmek önemlidir. Ãünkü bir Åeyin kamusal olarak paylaÅılması müteakip/sonraki kullanımının sorunsuz olacaÄı anlamına gelmemektedir. Gizlilik verinin niteliÄine, oluÅturuldukları ve elde edildikleri baÄlama, etkilenenlerin beklentilerine ve kurallarına baÄlıdır. Kabul edilebilir kullanım ve gizliliÄe yönelik tavrının verisi kullanılanlarla uyuÅmayabileceÄini anlamalıdır, çünkü gizlilik tercihleri toplum içinde ve toplumlar arasında farklılık gösterir.
VERİLERİNİZİN YENİDEN TANIMLANMASINA KARÅI KORUMA
Verinin yeniden tanımlanamayacaÄını varsaymak sorunludur. İyi niyetlerle ve görünürde iyi yöntemlerle belirli bireylerin daha sonra tanımlanmasını önlemek için veriyi yeterince anonimleÅtirmede baÅarılı olamayan araÅtırmacılara iliÅkin sayısız örnekler vardır. DiÄer durumlarda bu çabalar son derece yüzeyseldir. AnonimleÅtirildiÄi düÅünülen veri setleri diÄer deÄiÅkenlerle birleÅtirildiÄinde, beklenmeyen yeniden tanımlanmaya yol açabilir, bu durum son bileÅenin eklenmesinden kaynaklanan bir kimyasal reaksiyona çok benzer.
DoÄum tarihi, cinsiyet ve posta kodunun tanımlayıcı gücü iyi bilinirken, bireyleri tanımlamada daha yararlı olabilecek, özellikle dijital etkinlikle iliÅkilendirilen meta veriler gibi, bir dizi baÅka parametreler vardır. Konum ve hareket gibi etiketsiz aÄ grafikleri, DNA profilleri, mobil telefon verisinden çaÄrı kayıtları ve hatta dünyanın yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri bile insanları yeniden tanımlamakta kullanılabilir. Bu zayıf noktaları önceden tanımlamak zordur.
ETİK VERİ PAYLAÅIMINI UYGULAMA
Bazı projeler için veri paylaÅımı insan katılımcıların beklentisidir ve böylece etik araÅtırmanın önemli bir parçasıdır. ÃrneÄin, nadir genetik hastalık araÅtırmasında biyolojik örnekler tedavi bulma umuduyla paylaÅılır, paylaÅma ya da yayma katılım Åartı haline getirilir. Ancak kullanım ve paylaÅma kuralları bilgilendirilmiÅ onam ve geri çekme hakkıyla iyi yönetilen projelerden farklı olarak bu durum büyük veri için kuraldan çok istisnadır. Dijital toplumumuzda, gündelik hayatımızın izlerinden oluÅan veri bulutları tarafından izlenmekteyiz. Bu veri bulutları kredi kartı iÅlemleri, tıbbi test sonuçları, kapalı devre televizyon görüntüleri, akıllı telefon uygulamaları gibi üniversite uyum görevlileri tarafından denetlenen sorumlu araÅtırma tasarımı yerine zorunlu hizmet kullanım Åartları kapsamında toplanan verilerden oluÅmaktadır. Biz bilgilendirilmiÅ rıza ve çekilme hakkı standartlarını isterken, bu resmi olmayan büyük veri kaynakları özel yazılım Åirketleri, devlet kurumları ve telekomünikasyon firmaları gibi araÅtırmacı dıÅındaki aracılar tarafından bir araya getirilmektedir. Bu veriler oluÅturulduktan sonra araÅtırmacılar için eriÅilebilir olmakta, bu durum önceden bilgilendirilmiÅ onayı elde etmeyi imkansız hale getirmektedir. Bu durumda yazılım firmaları ve devlet kurumlarında bu veriyi toplayan araÅtırmacıların verilerin toplandıÄı Åartları yerine getirmek için özel sorumlulukları vardır.
VERİLERİNİN GÃÃLà VE SINIRLAYICI UNSURLARINI GÃZ ÃNÃNDE BULUNDURMA, BÃYÃK KENDİLİÄİNDEN DAHA İYİ DEMEK DEÄİLDİR
DoÄru ve sorumlu büyük veri araÅtırması yapmak için çıkar çatıÅmaları da dahil olmak üzere veri kümelerini uygun baÄlama yerleÅtirmek önemlidir. BaÄlam ayrıca veri toplamadan, temizlemeye, bulguların yorumlanması ve sonuçların yayılmasına kadar araÅtırmanın her aÅamasını etkiler. Veri toplama aÅamasında, hem veri kaynaÄını hem de toplandıkları kuralları ve düzenlemeleri anlamak çok önemlidir.
Verilerin baÄlamına dikkat etmek kurumlara veri ve analizinin ne zaman çalıÅtıÄı ve ne zaman çalıÅmadıÄını açıklamanın temelini saÄlar. Büyük verilere dayalı bulguları açık bir sonuç olarak yorumlamak cazip olsa da, bilimsel araÅtırmada önemli bir adım veri veya göstergeyi neyin temsil ettiÄini ve neyin temsil etmediÄini açıkça ifade etmektir.
ZORU, ETİK SEÃİMLERİ TARTIÅMA
Kurumsal inceleme kurulları (IRB) tarafından yönetilen federal hükümet tarafından finanse edilen insan katılımcıların dahil olduÄu araÅtırma iyi yapılandırılmıŠiÅlemler yoluyla zararı önlemekle görevlidir ve birçok araÅtırmacıya aÅinadır. IRBler ancak etikte söz sahibi tek kuruluÅ deÄildir. Büyük veriyi içeren pek çok etik sorun yönetiÅim yetkilerinin dıÅındadır. Ãünkü büyük veri araÅtırmacıları genellikle IRBâlerin etki alanlarına yabancı ya da bu alanların dıÅında olan durumlarla karÅılaÅırlar. Bu nedenle meslektaÅların kendi içlerinde konuları tartıÅması önemlidir.
Net çözümler ve yönetiÅim protokollerinin eksikliÄi, hatadan ziyade araÅtırmacıların kendi çalıÅmalarında sahiplenmesi gereken bir özellik olarak anlaÅılmalıdır. Etik konuların tartıÅılması hem disiplinler içinde hem de disiplinler arasında mesleki geliÅimin önemli bir parçasıdır. Bu tartıÅma sorumlu uygulayıcılardan oluÅan olgun bir topluluk oluÅturabilir. Bu tartıÅmaları kurs ve eÄitim haline getirmek, bu etik soruları artırmak için özellikle iyi yerleÅtirilmiÅ ve bu konuÅmalara duyulan ihtiyacın fark edilmesini teÅvik eden deÄerlendirme hakemleri üretebilir. Herhangi bir resmi etik kural ya da yönetmeliklerin ön koÅulu, böyle açık uçlu tartıÅmalar yapma kapasitesidir.
KURULUÅUNUZ, ARAÅTIRMA TOPLULUÄUNUZ YA DA SEKTÃRÃNÃZ İÃİN DAVRANIÅ KURALLARI GELİÅTİRME
Zorlu seçimleri tartıÅma süreci, etiÄi direkt olarak araÅtırmanın iÅ akıÅına ekler, âsahte/taklit etikâi sahte veri ve sonuçlar gibi kabul edilemez hale getirir. Onlara sonradan akla gelen düÅünceler ya da dıŠkaynak kullanımı için bir sorun olarak davranmak yerine bu tartıÅmaları içselleÅtirmek özellikle insanlar tarafından iz verilerini kullanırken baÅarılı bir araÅtırmanın anahtarıdır. Bu durum dijital günlük yaÅamın veri akıÅlarına ayrıcalıklı eriÅim olanaÄına sahip endüstridekiler de dahil olmak üzere tüm araÅtırmalar için geçerlidir. Bu verilerin etik kullanımı kamuoyunun dikkatinden kaçırılmamalıdır; ne de olsa, bu veri kümeleri milyarlarca insanın hayatlarını yaÅamak için kullandıkları bir altyapı üzerine kuruludur ve araÅtırmanın sorumlu bir Åekilde yapılmasında çok güçlü bir kamu yararı vardır.
Bunu gündelik uygulamalarda pekiÅtirmenin/saÄlamlaÅtırmanın en iyi yollarından biri kuruluÅunuzda ya da araÅtırma topluluÄunda kullanılmak ve örgün eÄitime ve süregelen eÄitime dahil olmak için davranıŠkuralları geliÅtirmektir. Kurallar yayınların deÄerlendirme sürecinde ve fonlamada dikkate alınmada rehberlik saÄlayabilir.
VERİLERİNİZİ VE SİSTEMLERİNİZİ DENETLENEBİLİRLİK İÃİN TASARLAMA
DavranıŠKuralları konuya ve araÅtırma topluluÄuna baÄlı olarak deÄiÅecek olmasına raÄmen, özellikle önemli bir unsur, denetlenebilirlik için veri ve sistemler tasarlamaktır. Sorumlu iç denetim süreçleri denetim sistemlerine kolayca karıÅır ve ayrıca, sorunlu sonuçlara katkıda bulunabilecek faktörleri takip eder. Problemli sonuçların deÄerlendirilmesi için otomatik test süreçlerinin ve deÄerlendirme sürecinde diÄerlerinin çalıÅmasının denetlenmesi için mekanizmalar geliÅtirilmesi bir bütün olarak araÅtırmayı güçlendirebilir.
VERİ VE ANALİZ UYGULAMALARININ KAPSAMLI SONUÃLARIYLA YAKINDAN İLGİLENME
Sorumlu büyük veri araÅtırmacıları için iÅ dünyasında ve akademideki geleneksel baÅarı metriklerinin ötesinde düÅünmek önemlidir. ÃrneÄin dijital gündelik yaÅam için enerji talepleri, sosyal bilim araÅtırmaları için önemli bir büyük veri kaynaÄı olan, iklim deÄiÅikliÄi döneminde önemlidir. Büyük veri araÅtırmaları, veri analitik çalıÅmalarının çevresel etkisini nasıl azaltabilir? ÃrneÄin, araÅtırmacılar bulut depolama saÄlayıcıları ve veri iÅleme merkezlerine sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmeyi sormada öncülük etmeliler mi? Bulutun önemli ve herkes tarafından görünür kullanıcıları olarak, büyük veri araÅtırmacıları böylesine bir deÄiÅim çaÄrısında bulunabilecek toplu bir çıkar grubunu temsil eder.
BU KURALLARIN NE ZAMAN ÃİÄNECEÄİNİ BİLME
Son (ve mantıkdıÅı) kural, bu kurallardan ne zaman uzak durmanın uygun olacaÄının farkına varma yükümlülüÄüdür. ÃrneÄin, doÄal felaket ya da halk saÄlıÄı krizlerinde daha büyük bir kamu yararına hizmet için geçici olarak bireysel gizlilik sorunlarını bir kenara bırakmak önemli olabilir. Aynı Åekilde, bilgilendirilmiÅ rıza olmadan toplanan genetik ya da biyolojik verilerin kullanımı ortaya çıkan bir hastalık salgınını yönetmede hayati önem taÅıyabilir.
Ayrıca, veri kümenizdeki gizliliÄin korunmasıyla ilgili düzenleyici beklentileri ve yasal talepleri gözden geçirdiÄinize emin olun. Buna karÅın, bu son derece riskli bir durumdur. Bu kuralı izleyerek diÄer kuralları ihlal etmeden önce acil durumun basitçe bir uygun gerekçe olmadıÄı konusunda dikkatli olun. Bunu saÄlamak için en iyi yol zor tartıÅmalarda yer almak için deneyim kazanmak (kural 6), davranıŠkuralları inÅa etmek (kural 7) ve denetleme sistemleri geliÅtirmektir (kural 8).
SONUÃ
Bu on kural kümesinin amacı araÅtırmacıların daha iyi çalıÅmasına yardımcı olmak ve sonuç olarak kamu güvensizliÄi de dahil olmak üzere daha büyük komplikasyonları önlerken daha baÅarılı olmaktır. Bunu baÅarmak için, araÅtırmacılar tekniklere ve metodolojiye odaklandıÄında titiz, ahlak söz konusu olduÄunda naif olan bu zihniyetten uzaklaÅmalıdır.
Kısaca, sorumlu büyük veri araÅtırması araÅtırmayı engellemekle ilgili deÄil, çalıÅmanın doÄru ve zararı en aza indirirken faydayı maksimize ettiÄinden emin olmaktır. AraÅtırmacıların karÅılaÅtıkları sorunlar ve tercihler gerçek, karmaÅık ve zorlayıcıdır ve bu nedenle cevabımız olmalıdır.


SORUMLU BÜYÜK VERİ ARAŞTIRMASI İÇİN ON BASİT KURAL
Kaynak: Zook M, Barocas S, boyd d, Crawford K, Keller E, Gangadharan SP, et al. (2017) Ten simple rules for responsible big data research. PLoS Comput Biol 13(3): e1005399. https://doi.org/10.1371/journal.pcbi.1005399
Yazarlar:Zook M, Barocas S, boyd d, Crawford K, Keller E, Gangadharan SP, et al.
Büyük veri araştırma yöntemlerinin kullanımı, hem akademi hem de endüstride son beş yılda muazzam bir artış gösterdi. Mevcut veri kümelerinin boyutu ve karmaşıklığı arttıkça büyük veri araştırmasıyla ortaya çıkan etik sorularda artmaktadır. Veri ve araştırma gündemleri tipik sayısal ve doğal bilimlerin ötesine geçtikçe, insan davranışı, etkileşimi ve sağlığının hassas yönlerine daha doğrudan hitap etmek için bu sorular gittikçe aciliyet kazanmaktadır. Büyük veri araştırmasının araçları ekonomik ve bilimsel içgörüler için dijital tıbbi kayıt madenciliği, sosyal medya aracıyla ilişkilerin haritasını çıkarmak, sensörler aracılığıyla bireylerin eylem ve konuşmalarını yakalamak, uzamda hareketleri izlemek, “öngörücü politika” aracılığıyla güvenlik politikası ve güvenliği şekillendirmek ve daha fazlasını kapsayarak giderek gündelik hayatımızı sarmaktadır.
İlim ve endüstride büyük verilere yararlı olanakların etkisi araştırmacıların sıklıkla kendilerinin eğitim ve konfor alanlarının dışında karşılaştıkları yeni zorluklarla azaltılmaktadır. Bilgisayar bilimciler insan denek protokolleri ve hastane etik kuruluyla uğraşmak zorundayken, sosyal bilimciler artık veri yapıları ve bulut bilişimle uğraşmaktadır. Bireysel veri ve gerçek insanlar arasındaki bağlantı oldukça soyut görünebilirken, büyük verinin birçok türünün karmaşıklığı, kapsamı ve ölçeği insan katılımcılar ve toplulukların derine yerleştiği ve zarar görmeye duyarlı olduğu zengin bir ekosistem yaratır. Bu karmaşıklık herhangi bir normatif kurallar kümesine meydan okur ve evrensel yönergeler hazırlamayı zorlaştırır.
Bununla beraber, sorumlu büyük veri araştırmasında yönerge ihtiyacı aşikardır ve bu makale kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak karmaşık etik konulara hitap eden “on basit kurallar” dizisi sağlamaktadır. Makale, PLOS’un Sayısal/Hesaplamalı Biyolojisinin devam eden kuralların toplanmasını örnek almaktadır ve özetlenen öneriler “basit” ve “kurallar” kelimelerinin ima ettiğinden daha fazla nüans içermektedir. Bu nüans kaçınılmaz olarak makalenin başlangıç öncülüne bağlıdır: Sosyal, tıbbi, psikolojik ve ekonomik fenomen üzerine tüm büyük veri araştırması insan deneklerle yakın ilişki kurar ve araştırmacıların, potansiyel zararı minimize etmede etik sorumlulukları vardır.
Büyük verideki veri kaynakları, araştırma konuları ve metodolojik yaklaşımlardaki çeşitlilik herkese uyan bir kontrol listesini yalanlar. Sonuç olarak bu kurallar, bazılarının umduğundan daha az spesifiktir. Daha doğrusu, bu makale araştırmacıları insan katılımcıları ve onların verilerinde yer alan karmaşık sistemleri tanımayı ve standart iş akışlarının bir parçası olarak etik sorularla mücadele etmeye teşvik etmektedir. Makalede yer alan ilk beş kural büyük veri araştırmalarından kaynaklanan zarar verme olasılığının nasıl azaltılacağı çerçevesinde yapılandırılmaktadır. İkinci beş kural araştırmacıların kendi disiplinleri ve metodolojik yaklaşımlarına uygun en iyi pratikleri inşa etmeye katkıda bulunmaya odaklanmaktadır. Bu kuralların merkezinde, verilerinin, varsayımlarını yeniden gözden geçirmek için zarar verme yeteneğinden kurtulduğunu düşünen büyük veri araştırmacılarına meydan okunmaktadır. Bu çalışmadaki örnekler görünüşte zararsız ve anonim verinin ne sıklıkta istenmeyen etik sorular ve zararlı etkiler ürettiğini göstermektedir.
Bu çalışma sosyal, doğal ve sayısal bilimlerden 20 kişilik araştırmacıdan oluşan, Büyük Veri, Etik ve Toplum Konseyini kuran Ulusal Bilim Vakfı (UBV) destekli iki yıllık bir araştırmanın sonucudur. Konsey, UBV’ye bilimsel ve mühendislik araştırmalarında etik pratikleri en iyi nasıl teşvik edeceği, büyük veri araştırma yöntemlerini ve altyapılarını faydalı hale getireceği konusunda rehberlik yapmakla görevlendirilmiştir.
VERİLERİN İNSANLAR OLDUĞU VE ZARAR VEREBİLECEĞİ KONUSUNDA BİLGİLENDİRME
Sorumlu büyük veri araştırmasının en temel kurallarından biri çoğu verinin insanları temsil ettiği ve etkilediği değişmez kabulüdür. Basit bir şekilde tüm verilerin kanıtlanıncaya kadar insanlar olduğu varsayımıyla başlarız. Aksi taktirde verilerin çok önemli konuma sahip belirli bireylerden ayırma güçlüğünü getirir. Bu mantık “riskli” veri kümeleri için halihazırda belirgindir. Örneğin kışkırtıcı diliyle sosyal medya, görünüşte iyi huylu gibi görünen verinin hassas ve kişisel bilgi içermesi. Örneğin YouTube videolarındaki kişilerin tam kalp atış hızı hakkında veri elde etmek mümkündür. İnsanlarla bir ilgisi yokmuş gibi görünen veriler bile bireylerin hayatlarını beklenmedik şekillerde etkileyebilir. Örneğin toplulukların risk profillerini ve varlıkların değerini değiştirebilen oşinografik veri. Ya da konum koordinatlarını içeren ve fotoğrafçının hareketlerini ya da evinin konumunu ortaya çıkaran fotoğrafların Değiştirilebilir Görüntü Biçimi (EXIF) kayıtları.
Nüfus boyu etkiler hakkında görünüşte zararsız veri kümelerinin genellikle prosedürlere başvurmadan bireylerin ya da damgalanmış grupların yaşamlarını şekillendirmesinde kullanıldığında zarar da sonuç olabilir.
GİZLİLİĞİN İKİLİ BİR DEĞERDEN DAHA FAZLA BİR ŞEY OLDUĞUNU KABUL ETME
Gizlilik ihlalleri büyük veri araştırmasının zarar verebileceği araçlardır ve gizliliğin bağlamsal ve durumsal olduğunu, basit bir kamu özel ikiliğine indirgenemeyeceğini kabul etmek önemlidir. Çünkü bir şeyin kamusal olarak paylaşılması müteakip/sonraki kullanımının sorunsuz olacağı anlamına gelmemektedir. Gizlilik verinin niteliğine, oluşturuldukları ve elde edildikleri bağlama, etkilenenlerin beklentilerine ve kurallarına bağlıdır. Kabul edilebilir kullanım ve gizliliğe yönelik tavrının verisi kullanılanlarla uyuşmayabileceğini anlamalıdır, çünkü gizlilik tercihleri toplum içinde ve toplumlar arasında farklılık gösterir.
VERİLERİNİZİN YENİDEN TANIMLANMASINA KARŞI KORUMA
Verinin yeniden tanımlanamayacağını varsaymak sorunludur. İyi niyetlerle ve görünürde iyi yöntemlerle belirli bireylerin daha sonra tanımlanmasını önlemek için veriyi yeterince anonimleştirmede başarılı olamayan araştırmacılara ilişkin sayısız örnekler vardır. Diğer durumlarda bu çabalar son derece yüzeyseldir. Anonimleştirildiği düşünülen veri setleri diğer değişkenlerle birleştirildiğinde, beklenmeyen yeniden tanımlanmaya yol açabilir, bu durum son bileşenin eklenmesinden kaynaklanan bir kimyasal reaksiyona çok benzer.
Doğum tarihi, cinsiyet ve posta kodunun tanımlayıcı gücü iyi bilinirken, bireyleri tanımlamada daha yararlı olabilecek, özellikle dijital etkinlikle ilişkilendirilen meta veriler gibi, bir dizi başka parametreler vardır. Konum ve hareket gibi etiketsiz ağ grafikleri, DNA profilleri, mobil telefon verisinden çağrı kayıtları ve hatta dünyanın yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri bile insanları yeniden tanımlamakta kullanılabilir. Bu zayıf noktaları önceden tanımlamak zordur.
ETİK VERİ PAYLAŞIMINI UYGULAMA
Bazı projeler için veri paylaşımı insan katılımcıların beklentisidir ve böylece etik araştırmanın önemli bir parçasıdır. Örneğin, nadir genetik hastalık araştırmasında biyolojik örnekler tedavi bulma umuduyla paylaşılır, paylaşma ya da yayma katılım şartı haline getirilir. Ancak kullanım ve paylaşma kuralları bilgilendirilmiş onam ve geri çekme hakkıyla iyi yönetilen projelerden farklı olarak bu durum büyük veri için kuraldan çok istisnadır. Dijital toplumumuzda, gündelik hayatımızın izlerinden oluşan veri bulutları tarafından izlenmekteyiz. Bu veri bulutları kredi kartı işlemleri, tıbbi test sonuçları, kapalı devre televizyon görüntüleri, akıllı telefon uygulamaları gibi üniversite uyum görevlileri tarafından denetlenen sorumlu araştırma tasarımı yerine zorunlu hizmet kullanım şartları kapsamında toplanan verilerden oluşmaktadır. Biz bilgilendirilmiş rıza ve çekilme hakkı standartlarını isterken, bu resmi olmayan büyük veri kaynakları özel yazılım şirketleri, devlet kurumları ve telekomünikasyon firmaları gibi araştırmacı dışındaki aracılar tarafından bir araya getirilmektedir. Bu veriler oluşturulduktan sonra araştırmacılar için erişilebilir olmakta, bu durum önceden bilgilendirilmiş onayı elde etmeyi imkansız hale getirmektedir. Bu durumda yazılım firmaları ve devlet kurumlarında bu veriyi toplayan araştırmacıların verilerin toplandığı şartları yerine getirmek için özel sorumlulukları vardır.
VERİLERİNİN GÜÇLÜ VE SINIRLAYICI UNSURLARINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMA, BÜYÜK KENDİLİĞİNDEN DAHA İYİ DEMEK DEĞİLDİR
Doğru ve sorumlu büyük veri araştırması yapmak için çıkar çatışmaları da dahil olmak üzere veri kümelerini uygun bağlama yerleştirmek önemlidir. Bağlam ayrıca veri toplamadan, temizlemeye, bulguların yorumlanması ve sonuçların yayılmasına kadar araştırmanın her aşamasını etkiler. Veri toplama aşamasında, hem veri kaynağını hem de toplandıkları kuralları ve düzenlemeleri anlamak çok önemlidir.
Verilerin bağlamına dikkat etmek kurumlara veri ve analizinin ne zaman çalıştığı ve ne zaman çalışmadığını açıklamanın temelini sağlar. Büyük verilere dayalı bulguları açık bir sonuç olarak yorumlamak cazip olsa da, bilimsel araştırmada önemli bir adım veri veya göstergeyi neyin temsil ettiğini ve neyin temsil etmediğini açıkça ifade etmektir.
ZORU, ETİK SEÇİMLERİ TARTIŞMA
Kurumsal inceleme kurulları (IRB) tarafından yönetilen federal hükümet tarafından finanse edilen insan katılımcıların dahil olduğu araştırma iyi yapılandırılmış işlemler yoluyla zararı önlemekle görevlidir ve birçok araştırmacıya aşinadır. IRBler ancak etikte söz sahibi tek kuruluş değildir. Büyük veriyi içeren pek çok etik sorun yönetişim yetkilerinin dışındadır. Çünkü büyük veri araştırmacıları genellikle IRB’lerin etki alanlarına yabancı ya da bu alanların dışında olan durumlarla karşılaşırlar. Bu nedenle meslektaşların kendi içlerinde konuları tartışması önemlidir.
Net çözümler ve yönetişim protokollerinin eksikliği, hatadan ziyade araştırmacıların kendi çalışmalarında sahiplenmesi gereken bir özellik olarak anlaşılmalıdır. Etik konuların tartışılması hem disiplinler içinde hem de disiplinler arasında mesleki gelişimin önemli bir parçasıdır. Bu tartışma sorumlu uygulayıcılardan oluşan olgun bir topluluk oluşturabilir. Bu tartışmaları kurs ve eğitim haline getirmek, bu etik soruları artırmak için özellikle iyi yerleştirilmiş ve bu konuşmalara duyulan ihtiyacın fark edilmesini teşvik eden değerlendirme hakemleri üretebilir. Herhangi bir resmi etik kural ya da yönetmeliklerin ön koşulu, böyle açık uçlu tartışmalar yapma kapasitesidir.
KURULUŞUNUZ, ARAŞTIRMA TOPLULUĞUNUZ YA DA SEKTÖRÜNÜZ İÇİN DAVRANIŞ KURALLARI GELİŞTİRME
Zorlu seçimleri tartışma süreci, etiği direkt olarak araştırmanın iş akışına ekler, “sahte/taklit etik”i sahte veri ve sonuçlar gibi kabul edilemez hale getirir. Onlara sonradan akla gelen düşünceler ya da dış kaynak kullanımı için bir sorun olarak davranmak yerine bu tartışmaları içselleştirmek özellikle insanlar tarafından iz verilerini kullanırken başarılı bir araştırmanın anahtarıdır. Bu durum dijital günlük yaşamın veri akışlarına ayrıcalıklı erişim olanağına sahip endüstridekiler de dahil olmak üzere tüm araştırmalar için geçerlidir. Bu verilerin etik kullanımı kamuoyunun dikkatinden kaçırılmamalıdır; ne de olsa, bu veri kümeleri milyarlarca insanın hayatlarını yaşamak için kullandıkları bir altyapı üzerine kuruludur ve araştırmanın sorumlu bir şekilde yapılmasında çok güçlü bir kamu yararı vardır.
Bunu gündelik uygulamalarda pekiştirmenin/sağlamlaştırmanın en iyi yollarından biri kuruluşunuzda ya da araştırma topluluğunda kullanılmak ve örgün eğitime ve süregelen eğitime dahil olmak için davranış kuralları geliştirmektir. Kurallar yayınların değerlendirme sürecinde ve fonlamada dikkate alınmada rehberlik sağlayabilir.
VERİLERİNİZİ VE SİSTEMLERİNİZİ DENETLENEBİLİRLİK İÇİN TASARLAMA
Davranış Kuralları konuya ve araştırma topluluğuna bağlı olarak değişecek olmasına rağmen, özellikle önemli bir unsur, denetlenebilirlik için veri ve sistemler tasarlamaktır. Sorumlu iç denetim süreçleri denetim sistemlerine kolayca karışır ve ayrıca, sorunlu sonuçlara katkıda bulunabilecek faktörleri takip eder. Problemli sonuçların değerlendirilmesi için otomatik test süreçlerinin ve değerlendirme sürecinde diğerlerinin çalışmasının denetlenmesi için mekanizmalar geliştirilmesi bir bütün olarak araştırmayı güçlendirebilir.
VERİ VE ANALİZ UYGULAMALARININ KAPSAMLI SONUÇLARIYLA YAKINDAN İLGİLENME
Sorumlu büyük veri araştırmacıları için iş dünyasında ve akademideki geleneksel başarı metriklerinin ötesinde düşünmek önemlidir. Örneğin dijital gündelik yaşam için enerji talepleri, sosyal bilim araştırmaları için önemli bir büyük veri kaynağı olan, iklim değişikliği döneminde önemlidir. Büyük veri araştırmaları, veri analitik çalışmalarının çevresel etkisini nasıl azaltabilir? Örneğin, araştırmacılar bulut depolama sağlayıcıları ve veri işleme merkezlerine sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmeyi sormada öncülük etmeliler mi? Bulutun önemli ve herkes tarafından görünür kullanıcıları olarak, büyük veri araştırmacıları böylesine bir değişim çağrısında bulunabilecek toplu bir çıkar grubunu temsil eder.
BU KURALLARIN NE ZAMAN ÇİĞNECEĞİNİ BİLME
Son (ve mantıkdışı) kural, bu kurallardan ne zaman uzak durmanın uygun olacağının farkına varma yükümlülüğüdür. Örneğin, doğal felaket ya da halk sağlığı krizlerinde daha büyük bir kamu yararına hizmet için geçici olarak bireysel gizlilik sorunlarını bir kenara bırakmak önemli olabilir. Aynı şekilde, bilgilendirilmiş rıza olmadan toplanan genetik ya da biyolojik verilerin kullanımı ortaya çıkan bir hastalık salgınını yönetmede hayati önem taşıyabilir.
Ayrıca, veri kümenizdeki gizliliğin korunmasıyla ilgili düzenleyici beklentileri ve yasal talepleri gözden geçirdiğinize emin olun. Buna karşın, bu son derece riskli bir durumdur. Bu kuralı izleyerek diğer kuralları ihlal etmeden önce acil durumun basitçe bir uygun gerekçe olmadığı konusunda dikkatli olun. Bunu sağlamak için en iyi yol zor tartışmalarda yer almak için deneyim kazanmak (kural 6), davranış kuralları inşa etmek (kural 7) ve denetleme sistemleri geliştirmektir (kural 8).
SONUÇ
Bu on kural kümesinin amacı araştırmacıların daha iyi çalışmasına yardımcı olmak ve sonuç olarak kamu güvensizliği de dahil olmak üzere daha büyük komplikasyonları önlerken daha başarılı olmaktır. Bunu başarmak için, araştırmacılar tekniklere ve metodolojiye odaklandığında titiz, ahlak söz konusu olduğunda naif olan bu zihniyetten uzaklaşmalıdır.
Kısaca, sorumlu büyük veri araştırması araştırmayı engellemekle ilgili değil, çalışmanın doğru ve zararı en aza indirirken faydayı maksimize ettiğinden emin olmaktır. Araştırmacıların karşılaştıkları sorunlar ve tercihler gerçek, karmaşık ve zorlayıcıdır ve bu nedenle cevabımız olmalıdır.


April 20, 2017
İnternet Toplu Kullanım SaÄlayıcıları Hakkında Yönetmelik ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken hususlar…
Yazan: Av. Faruk Ãayır-Ankara Barosu/Alternatif BiliÅim DerneÄi
04/11/2017 tarihli resmi gazetede İnternet Toplu Kullanım SaÄlayıcıları Hakkında Yönetmelik yayımlanarak yürürlüÄe girdi. (Bakınız :http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/04/20170411-3.htm)
Bu yönetmelik ile 1/11/2007 tarihli ve 26687 sayılı Resmî Gazeteâde yayımlanan İnternet Toplu Kullanım SaÄlayıcıları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıÅtır. YönetmeliÄin  4. Maddesi ile  İnternet toplu kullanım saÄlayıcılarına,
a) Konusu suç oluÅturan içeriklere eriÅimi önleyici tedbirleri almak amacıyla içerik filtreleme sistemini kullanmak,
b) EriÅim kayıtlarını elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydetmek ve iki yıl süre ile saklamak,
c) Kamuya açık alanlarda internet eriÅimi saÄlayan toplu kullanım saÄlayıcılar, kısa mesaj servisi (sms) ve benzeri yöntemlerle kullanıcıları tanımlayacak sistemleri kurmak yükümlülüÄü getirilmiÅtir.
(2) İnternet toplu kullanım saÄlayıcılar, konusu suç oluÅturan içeriklere eriÅimi önleyici tedbirleri almak amacıyla içerik filtreleme sisteminin yanı sıra, ilave tedbir olarak güvenli internet hizmeti de alabilirler.
YönetmeliÄin 5. Maddesi ile  Ticarî amaçla internet toplu kullanım saÄlayıcılarına d) EriÅim kayıtlarını elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydetmek ve iki yıl süre ile saklama, e) (d) bendi gereÄince kaydedilen bilgileri ve bu bilgilerin doÄruluÄunu, bütünlüÄünü ve gizliliÄini teyit eden deÄeri kendi sistemlerine günlük olarak kaydetmek ve bu verileri iki yıl süre ile saklama yükümlülüÄü getirilmiÅtir.
YönetmeliÄin 9. Maddesine göre (1) İÅyerlerinde uyulması gereken kurallar Åunlardır: Ä) Güvenlik amacıyla iÅyerlerinin giriÅ ve çıkıÅlarını görecek Åekilde yüksek çözünürlüklü (en az 3 mega piksel) ve âIRâ (gece görüÅlü) kamera kayıt sistemi kurulur. Bu sistem aracılıÄıyla elde edilen kayıtlar doksan gün süreyle saklanır ve bu kayıtlar yetkili makamlar haricindeki kiÅi ve kuruluÅlara verilemez.
Yönetmelikle birlikte mülki idare amirinin onayı ile valilik veya kaymakamlıklarda bilgi iÅlem Åube müdürlüÄü, ÅefliÄi veya bu birimlerin bulunmadıÄı ilçelerde yazı iÅleri müdürlüÄü baÅkanlıÄında sorumluluk bölgelerine göre emniyet veya jandarma, belediye baÅkanlıÄı veya il özel idaresi, milli eÄitim müdürlüÄü, saÄlık müdürlüÄü temsilcilerinden oluÅan beŠüyeli denetim komisyonu oluÅturulmuÅtur. Denetleme komisyonu tarafından, 5 ve 9 uncu maddelerde yer alan yükümlülükler ve Åartlar açısından denetlenir. Kolluk tarafından İnternet toplu kullanım saÄlayıcıları genel güvenlik ve asayiÅ yönünden denetlenir ve tespit edilen hususlar gereÄi yapılmak üzere mülki idare amirliklerine bildirilir.
Ãocukları internetteki zararlı içerikten korumak amacıyla çıkarılan bu düzenlemenin, özel hayatın gizliliÄi açık olarak ihlal ederek, özel iÅletmeler tarafından tüm kullanıcıların internet trafiÄi verilerini saklanması söz konusu olacaktır. İnternet veri trafiÄi bilgisi olarak örneÄin lokasyon, internette hangi kullanıcının hangi adresi ziyaret ettiÄi, ne kadar süreyle kaldıÄı, IP adresi, toplu kullanım saÄlayıcılar SMS ile kullanım sunulacaÄından telefon bilgisi, hatta kimlik bilgileri dahi 2 yıl süre ile saklanacaktır. Oteller, cafeler, wifi hizmeti sunun tüm iletmeler yani kullanıcılara internet saÄlayan tüm saÄlayıcılar hem kameralar vasıtasıyla ve internet veri trafiÄinin izlenmesi ile gözetim yapabilecek hem de sansür uygulayabilecektir. Tüm bu internet veri trafiÄi bilgisi Bilgi Teknolojileri ve İletiÅim Kurumu BaÅkanlıÄı (BTK) tarafından denetlenecek ve diÄer kamu kurum ve kuruluÅlarına istek halinde verilebilecektir. Bu durum özel hayatın gizliliÄini ihlal etmektedir ve 6698 Sayılı KiÅisel Verilerin Korunması Kanuna aykırıdır.
İnternet veri trafiÄi bilgisi KiÅisel Verilerin Korunması Kanuna göre kiÅisel bir veridir ve bu kiÅisel verinin, KiÅisel Verilerin Korunması Kanununun 5. Maddesine göre verisi iÅlenen kiÅi tarafından açık rızası olmaksızın iÅlenmesi kaydedilmesi ve iÅlenmesi mümkün deÄildir. Ayrıca bu durumda bütün toplu internet saÄlayıcıları (otel, cafe ve diÄer ücret wifi saÄlayıcılarının) KiÅisel Verilerin Korunması Kanuna göre veri sorumlusu bulundurma yükümlülüÄü altına olacaktır.
İnternet veri trafiÄinin BTK tarafından denetlenmesi ise mümkün deÄildir. İnternet veri trafiÄi iÅlenen kiÅinin önce veri sorumlusuna, daha sonrasında ise KiÅisel Verilerin Korunması Kurumuna baÅvuru yapması gerekecektir.
6698 sayılı KiÅisel Verilerin Korunması Kanunu 4. Maddesi kiÅisel verilerin âilgili mevzuatta öngörülen ve iÅlendikleri amaç için ön görülen süre kadar muhafaza edilebileceÄiâ öngörülmüÅtür. Kanundaki bu düzenlemenin süre olarak çok geniÅ ve yoruma açık bir süreyi kapsadıÄı açık olmakla birlikte, İnternet Toplu Kullanım SaÄlayıcıları Hakkında Yönetmelik de belirtildiÄi gibi 2 yıl kadar uzunca bir süre saklanmasına ve iÅlenmesine sebep olacaktır.
Benedik/Slovenya davası internet eriÅim saÄlayıcısının bir IP adresiyle baÄlantılı kiÅisel bilgileri, abonenin rızası olmaksızın polise açıklaması yönündeki yasal yükümlülükle ilgili olarak AİHM, davalı Hükümetâe, Ceza Usul Kanunuânda öngörülen sistemin haberleÅmelerin gizliliÄi hakkıyla baÄdaÅmadıÄına karar vermiÅtir (Benedik/Slovenya, BaÅvuru no. 62357/14,). Yetkili mercilere internet saÄlayıcılarından aboneleri hakkında bilgi edinme konusunda tanınan yasal imkân 8. madde kapsamında deÄerlendirerek hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerekmektedir. Hakkın amacına uygun Åekilde kullanımını son derece zorlaÅtıran, ciddi suretle güçleÅtiren, örtülü bir Åekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran sınırlamalar öze dokunur nitelikte olduÄuna karar vermiÅtir. (Ringler/Avusturya, BaÅvuru no. 2309/10)
Copland davasında, ââkanunen öngörülmüÅâ biçimindeki ibareyle âki 8. maddenin konu ve amacından da aynı sonuca varılmaktadırâ kamu makamlarının 8(1). madde tarafından güvence altına alınmıŠolan haklara yönelik keyfi müdahalelerine karÅı iç hukukta bir yasal koruma tedbiri bulunması gereÄinin kastediliyor olduÄu içtihatta yerleÅik bir husustur. Kamusal denetimin olmadıÄı ve yetkinin kötüye kullanılması riskinin söz konusu olduÄu somut olaydaki izleme gibi alanlarda bu durum daha da geçerlidir.
Bu ifade sadece iç hukuka uygunluÄu gerektirmekle kalmayıp, aynı zamanda söz konusu hukukun üstünlüÄü kuralına uygun olması gereken kanunun niteliÄiyle de ilgilidir. Ãngörülebilirlik Åartının yerine getirilebilmesi için, kanunun bireyler açısından, resmi makamların hangi durumlarda ve hangi koÅullar altında bu tür tedbirlere baÅvurmaya yetkili olduÄuna dair yeterli bir gösterge oluÅturmak konusunda yeterince net ifadeler içermesi gerekmektedir.â
İnternet Toplu Kullanım SaÄlayıcıları Hakkında Yönetmelik özel hayatın gizliliÄi ve kiÅisel verilerin korunması hakkındaki ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır. En temel hak ve özgürlüklerden olan özel hayatın gizliliÄi ve kiÅisel verilerin korunması hiçe sayılarak yapılacak olan uygulamalar ölçülü olmadıÄı gibi, hakkın amacına uygun Åekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran bir yönetmelik ile yapılacak olan uygulamaların temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan uygulamalar olduÄu açıktır.


İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken hususlar…
Yazan: Av. Faruk Çayır-Ankara Barosu/Alternatif Bilişim Derneği
04/11/2017 tarihli resmi gazetede İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girdi. (Bakınız :http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/04/20170411-3.htm)
Bu yönetmelik ile 1/11/2007 tarihli ve 26687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin 4. Maddesi ile İnternet toplu kullanım sağlayıcılarına,
a) Konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri almak amacıyla içerik filtreleme sistemini kullanmak,
b) Erişim kayıtlarını elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydetmek ve iki yıl süre ile saklamak,
c) Kamuya açık alanlarda internet erişimi sağlayan toplu kullanım sağlayıcılar, kısa mesaj servisi (sms) ve benzeri yöntemlerle kullanıcıları tanımlayacak sistemleri kurmak yükümlülüğü getirilmiştir.
(2) İnternet toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri almak amacıyla içerik filtreleme sisteminin yanı sıra, ilave tedbir olarak güvenli internet hizmeti de alabilirler.
Yönetmeliğin 5. Maddesi ile Ticarî amaçla internet toplu kullanım sağlayıcılarına d) Erişim kayıtlarını elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydetmek ve iki yıl süre ile saklama, e) (d) bendi gereğince kaydedilen bilgileri ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini teyit eden değeri kendi sistemlerine günlük olarak kaydetmek ve bu verileri iki yıl süre ile saklama yükümlülüğü getirilmiştir.
Yönetmeliğin 9. Maddesine göre (1) İşyerlerinde uyulması gereken kurallar şunlardır: ğ) Güvenlik amacıyla işyerlerinin giriş ve çıkışlarını görecek şekilde yüksek çözünürlüklü (en az 3 mega piksel) ve “IR” (gece görüşlü) kamera kayıt sistemi kurulur. Bu sistem aracılığıyla elde edilen kayıtlar doksan gün süreyle saklanır ve bu kayıtlar yetkili makamlar haricindeki kişi ve kuruluşlara verilemez.
Yönetmelikle birlikte mülki idare amirinin onayı ile valilik veya kaymakamlıklarda bilgi işlem şube müdürlüğü, şefliği veya bu birimlerin bulunmadığı ilçelerde yazı işleri müdürlüğü başkanlığında sorumluluk bölgelerine göre emniyet veya jandarma, belediye başkanlığı veya il özel idaresi, milli eğitim müdürlüğü, sağlık müdürlüğü temsilcilerinden oluşan beş üyeli denetim komisyonu oluşturulmuştur. Denetleme komisyonu tarafından, 5 ve 9 uncu maddelerde yer alan yükümlülükler ve şartlar açısından denetlenir. Kolluk tarafından İnternet toplu kullanım sağlayıcıları genel güvenlik ve asayiş yönünden denetlenir ve tespit edilen hususlar gereği yapılmak üzere mülki idare amirliklerine bildirilir.
Çocukları internetteki zararlı içerikten korumak amacıyla çıkarılan bu düzenlemenin, özel hayatın gizliliği açık olarak ihlal ederek, özel işletmeler tarafından tüm kullanıcıların internet trafiği verilerini saklanması söz konusu olacaktır. İnternet veri trafiği bilgisi olarak örneğin lokasyon, internette hangi kullanıcının hangi adresi ziyaret ettiği, ne kadar süreyle kaldığı, IP adresi, toplu kullanım sağlayıcılar SMS ile kullanım sunulacağından telefon bilgisi, hatta kimlik bilgileri dahi 2 yıl süre ile saklanacaktır. Oteller, cafeler, wifi hizmeti sunun tüm iletmeler yani kullanıcılara internet sağlayan tüm sağlayıcılar hem kameralar vasıtasıyla ve internet veri trafiğinin izlenmesi ile gözetim yapabilecek hem de sansür uygulayabilecektir. Tüm bu internet veri trafiği bilgisi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) tarafından denetlenecek ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına istek halinde verilebilecektir. Bu durum özel hayatın gizliliğini ihlal etmektedir ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanuna aykırıdır.
İnternet veri trafiği bilgisi Kişisel Verilerin Korunması Kanuna göre kişisel bir veridir ve bu kişisel verinin, Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 5. Maddesine göre verisi işlenen kişi tarafından açık rızası olmaksızın işlenmesi kaydedilmesi ve işlenmesi mümkün değildir. Ayrıca bu durumda bütün toplu internet sağlayıcıları (otel, cafe ve diğer ücret wifi sağlayıcılarının) Kişisel Verilerin Korunması Kanuna göre veri sorumlusu bulundurma yükümlülüğü altına olacaktır.
İnternet veri trafiğinin BTK tarafından denetlenmesi ise mümkün değildir. İnternet veri trafiği işlenen kişinin önce veri sorumlusuna, daha sonrasında ise Kişisel Verilerin Korunması Kurumuna başvuru yapması gerekecektir.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 4. Maddesi kişisel verilerin “ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için ön görülen süre kadar muhafaza edilebileceği” öngörülmüştür. Kanundaki bu düzenlemenin süre olarak çok geniş ve yoruma açık bir süreyi kapsadığı açık olmakla birlikte, İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik de belirtildiği gibi 2 yıl kadar uzunca bir süre saklanmasına ve işlenmesine sebep olacaktır.
Benedik/Slovenya davası internet erişim sağlayıcısının bir IP adresiyle bağlantılı kişisel bilgileri, abonenin rızası olmaksızın polise açıklaması yönündeki yasal yükümlülükle ilgili olarak AİHM, davalı Hükümet’e, Ceza Usul Kanunu’nda öngörülen sistemin haberleşmelerin gizliliği hakkıyla bağdaşmadığına karar vermiştir (Benedik/Slovenya, Başvuru no. 62357/14,). Yetkili mercilere internet sağlayıcılarından aboneleri hakkında bilgi edinme konusunda tanınan yasal imkân 8. madde kapsamında değerlendirerek hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerekmektedir. Hakkın amacına uygun şekilde kullanımını son derece zorlaştıran, ciddi suretle güçleştiren, örtülü bir şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran sınırlamalar öze dokunur nitelikte olduğuna karar vermiştir. (Ringler/Avusturya, Başvuru no. 2309/10)
Copland davasında, “‘kanunen öngörülmüş’ biçimindeki ibareyle –ki 8. maddenin konu ve amacından da aynı sonuca varılmaktadır– kamu makamlarının 8(1). madde tarafından güvence altına alınmış olan haklara yönelik keyfi müdahalelerine karşı iç hukukta bir yasal koruma tedbiri bulunması gereğinin kastediliyor olduğu içtihatta yerleşik bir husustur. Kamusal denetimin olmadığı ve yetkinin kötüye kullanılması riskinin söz konusu olduğu somut olaydaki izleme gibi alanlarda bu durum daha da geçerlidir.
Bu ifade sadece iç hukuka uygunluğu gerektirmekle kalmayıp, aynı zamanda söz konusu hukukun üstünlüğü kuralına uygun olması gereken kanunun niteliğiyle de ilgilidir. Öngörülebilirlik şartının yerine getirilebilmesi için, kanunun bireyler açısından, resmi makamların hangi durumlarda ve hangi koşullar altında bu tür tedbirlere başvurmaya yetkili olduğuna dair yeterli bir gösterge oluşturmak konusunda yeterince net ifadeler içermesi gerekmektedir.”
İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkındaki ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır. En temel hak ve özgürlüklerden olan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hiçe sayılarak yapılacak olan uygulamalar ölçülü olmadığı gibi, hakkın amacına uygun şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran bir yönetmelik ile yapılacak olan uygulamaların temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan uygulamalar olduğu açıktır.


April 8, 2017
KİTAP ELEÅTİRİ: FACEBOOKâTA FOTOÄRAF İNCELEMESİNE ETNOGRAFİK BİR ÃRNEK: VISUALISING FACEBOOK – A COMPARATIVE PERSPECTIVE
 Yazan: Åerife ÃZTÃRK, Ankara Ãniv. SBE. Gazetecilik ABD. Doktora Programı
Daniel Miller â Jolynna Sinanan  VISUALISING FACEBOOK – A COMPARATIVE PERSPECTIVE, UCL Press, London, 2017, 238 sayfa
[image error]
âWHY WE POSTâ/”NEDEN PAYLAÅIYORUZ”?
âWhy We Postâ serisi kitapların en önemli yönü, fiziksel satıÅı dıÅında UCL Press’ten ücretsiz olarak indirilebilmeleridir. Kitapların bu sayede, dünyada farklı kültürlere sahip, sosyal medya alanında çalıÅanlara ulaÅması bakımından alana önemli katkı saÄlayacaÄı düÅünülmektedir.
âWhy We Postâ serisi, bir proje kapsamında 9 antropoloÄun oluÅturduÄu bir ekip tarafından 15 ay süren bir çalıÅma sonunda elde edilmiÅ, 11 kitaptan oluÅan bir araÅtırmadır. AraÅtırmalar, Endüstriyel Ãin, Kırsal Ãin, GüneydoÄu Türkiye, Kuzey Åili, Trinidad, İngiltere, KuzeydoÄu Brezilya, Güney Hindistan, İtalyaâda etnografinin yöntemlerinden olan görüÅme ve gözlem ile gerçekleÅtirilmiÅtir. Kitaplar (proje), insanların sosyal medyayı nasıl ve neden kullandıÄını antropolojiye dayanarak etnografiyle açıklamaya çalıÅmaktadır. ÃalıÅma, sosyal medyayı anlamak için içeriÄe odaklanmak gerektiÄi ve dünyanın farklı bölgelerinde sosyal medya kullanımlarının farklılaÅtıÄını vurgulamaktadır (https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/turkish/research-sites).
âWhy We Postâ serisi, genel olarak küresel bir yaklaÅımı amaçladıÄından araÅtırma için dünyanın farklı bölgelerinden yerler seçilmiÅtir. AraÅtırmayı gerçekleÅtiren antropologların her biri çalıÅma yapacakları sahaları kendileri belirlemiÅ ve bu bölgelerde 15-18 ay arası zaman  geçirmiÅlerdir. Antropolglar daha sonra ellerindeki bulguları birbirleriyle karÅılaÅtırarak ortak noktaları ortaya koymuÅlardır. Bu nedenle, araÅtırmayla ilgili kitapların hepsinin aynı bölüm baÅlıkları olmasına raÄmen, bulguları son derece çeÅitlidir.
AraÅtırmada sosyal medyayı, insanların iliÅkileri ve günlük yaÅamları baÄlamında anlamak için, çoÄu zaman çok özel konuların görüÅülmüŠve bu baÄlamda da etiÄin saÄlanması için görüÅme yapılan kiÅilerin rızaları alınarak, kimlikleri anonimleÅtirilmiÅtir. Açık rızaların alındıÄı kiÅilerin fotoÄrafları yüzleri açık Åekilde kullanılmıÅ; ancak, onlarla birlikte aynı fotoÄrafta yer alan arka plandaki kiÅilerin yüzleri tanınmayacak Åekilde kapatılmıÅtır.
âWhy We Postâ serisi için her sahada yaklaÅık 100 kiÅi ile kısa anketler, İngiltereâde ise 2.496 okul çocuÄu ile geniÅ anketler yapılmıÅtır (https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/about-us/how-we-did-it)
Serideki kitaplarda sosyal medyaya iliÅkin akademik literatürn deÄerlendirilmesi temel olarak yeÄlenmemiÅtir. Yazarlar, 11 kitabın hepsinde aynı konuları tartıÅmanın tekrardan ibaret olacaÄını, bu nedenle literatür tartıÅmalarının karÅılaÅtırmalı kitap olan How The World Changed Social Media (Sosyal Medya Dünyayı Nasıl DeÄiÅtirdi?)âda olmasını tercih ettiklerini kaydetmektedirler.
âWhy We Postâ serisi için yapılan araÅtırmanın bulguları genel olarak Åu Åekilde sıralanabilir ( https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/turkish/copy_of_discoveries ):
–Sosyal medya bizi daha bireyci yapmamaktadır.
-Bazı insanlar açısından sosyal medya eÄitimden bir ayrılma deÄil â eÄitimin kendisidir,
-Selfienin birçok farklı tarzı bulunmaktadır,
-Sosyal medyayı kullanan ve onu yaratan insanlardır; platformların geliÅtiricileri deÄildir,
-Herkese açık sosyal medya muhafazakar nitelikler göstermektedir,
-Ãevrimiçi eÅitlik çevrimdıÅı eÅitlik anlamına gelmemektedir,
-Eskiden sadece konuÅurduk; Åimdi fotoÄraflar aracılıÄıyla konuÅuyoruz,
-Sosyal medya dünyayı daha homojen bir hale getirmemektedir,
-Sosyal medya sosyal ticareti teÅvik etmektedir; ama her türlü ticareti deÄil,
-Sosyal medya, herkese açık ve özel alanlardaki gruplar için yeni alanlar yaratmıÅtır,
-İnsanlar, sosyal medyanın artık iletiÅim için bir araç olmanın yanında yaÅadıkları bir yer olduÄunu hissetmektedir,
-Sosyal medyanın cinsiyet iliÅkileri üzerinde bazen sahte hesapları kullanarak derin bir etkisi olabilmektedir,
-Her sosyal medya platformu sadece, alternatiÌf platformlara ve diÌÄer medyaya göre anlam kazanmaktadır,
-Capsler çevrimiçi yaÅamın ahlak poliÌsleriÌ olmuÅlardır,
-Sosyal medyayı özel yaÅama biÌr tehdiÌt olarak algılama eÄiÌliÌmiÌndeyiÌz ancak bazen özel yaÅamı da besleyebilir.
VISUALISING FACEBOOK KİTABI HAKKINDA
Visualising Facebookâun amacı, El Mirador ve The Glades örneklerinden yola çıkarak, iki farklı popülasyon arasında doÄrudan bir karÅılaÅtırma yapmak, kültürel çeÅitliliÄin görmezden gelinmediÄi argümanını güçlendirmek, sosyal medyada fotoÄraf paylaÅımları üzerinden nüfus portresini çıkarmaktır. Kitapta, eleÅtirel olarak, etnografya, büyük oranda Facebook’ta insanlar tarafından paylaÅılan imajlara dayanmaktadır.
Açık ve net bir üslupla konuÅma dilinde kaleme alınan, metodolojik olarak nitel ve nicel yöntemlerin kullanıldıÄı kitapta, bulgular serideki diÄer kitaplar gibi, görüÅme ve gözlemler aracılıÄıyla elde edilmiÅtir.
Antropologlardan Miller, Londraâya yakın, metropolitan yaÅamı da olan kırsal alanlar ve yeni bir banliyö idealini temsil eden Highglade (11 bin nüfuslu) ve Leegladeâden (6 bin 500 nüfuslu) oluÅan iki köye The Glades adını vermiÅ, saha çalıÅmasını 2012-2014 yılları arasında 18 ay boyunca nüfusun çoÄunluÄunu homojen beyaz İngilizlerin, yüzde ikisini Afro-Karayipler, Afrika, ve Asyalıların, yüzde sekizini ise Avrupalı göçmenlerin oluÅturduÄu bu alanda sürdürmüÅtür.
Sinanan ise çalıÅmasını 15 ay boyunca Karayip ülkesi Trinidadâın küçük bir kasabası olan El Miradorâda gerçekleÅtirmiÅtir. YaklaÅık 18 bin kiÅilik bir nüfusa sahip olan Venezuela’nın kuzeydoÄusunun hemen kıyısındaki El Miradorâun, üçte birinden fazlası esir edilmiÅ Afrikalıların torunlarıdır. Aynı oran Güney Asyaâdan DoÄu Hindistanâdan göç edenler için de geçerlidir.
AraÅtırmada adı geçen yerleÅimlerin, The Glades ve El Mirador’un isimleri takmadır. 9 bölümden oluÅan kitapta, El Mirador ve The Gladesâdeki insanların yaÅam biçimlerini sosyal medyada nasıl gözler önüne serdiklerini 20 bin Facebook fotoÄrafına dayanılarak anlatılmaktadır.
Kitaba baÅlarken, sosyal medyadaki görüntülerin, geleneksel fotoÄraflarla aynı olmadıÄının, ancak birbirleriyle aralarında radikal bir kopukluÄun da bulunmadıÄının varsayıldıÄı, fotoÄrafın her zaman dinamik olduÄu, dönem dönem kendisini yeniden icat ettiÄi, dijital ve analog fotoÄraf arasındaki iliÅkinin tarih boyunca tartıÅıldıÄının altı çizilmektedir. Kitabın konusu, sosyal medya fotoÄrafçılıÄının doÄasını anlama giriÅimi deÄil, bu materyali kültürel farkın incelenmesi ve ifadesi için yeni bir araç olarak kullanmaya yönelik bir giriÅimdir.
Niteliksel ve niceliksel gibi terimler kendi içlerinde de ayrılmaktadır. FotoÄraflardaki âGülümsüyor mu?,,FotoÄraf baÅkası tarafından mı çekilmiÅ yoksa bir selfie mi?â gibi soruların yanıtları, görüntü analizi kategorisinde niceliksel sayıların altındaki nitel bir yargıyı ifade etmektedir.
Kitapta, aynı görüntü setinin 10 farklı insan gösterilerek, onların fotoÄraflarla ilgili düÅüncelerini öÄrenmek ve böylelikle insanların yaÅadıÄı yerlere göre niyetlerinin ne kadar farklılaÅabildiÄi ispatlanmaya çalıÅılmıÅtır.
ÃalıÅma, fotoÄraf antropolojisinin bir örneÄini temsil etmekte olup, referans noktası sömürgecilik, tarih ve temsil kavramlarıdır. Belki de El Miradorâun seçilme nedeni de budur: Sömürgecilik.
Kitapta El Mirador ve The Gladesâteki bebeklerin, okul çocuklarının, genç erkek ve kızların, yetiÅkin erkek ve kadınların, eÅcinsellerin, hangi mekanlarda, hangi özel günlerde, hangi tür fotoÄraflarının yer aldıÄı, bu kiÅilerin resmi veya doÄal görünmek için neler yaptıklarının altı çizilmekte, evcil hayvanların profil sahipleri tarafından nasıl fotoÄraflandıÄı, her dine ait figürlerin ve kutsal günlerin Facebook görsellerinde nasıl ve ne Åekilde yer bulduÄu ayrıntılı olarak vurgulanmaktadır.
FotoÄraf yanında, görüÅme yapılan kiÅilerin Facebook profillerinde çoÄunlukla mizahi ve çarpıcı anlatımların kullanıldıÄı capsleri de paylaÅtıkları vurgulanmakta ve tıpkı fotoÄraf gibi onların da analizi sunulmaktadır.
Kitapta, fotoÄraf otantik bir sanat olarak kabul edilmektedir. Ãünkü insanlar, fotoÄraf çekilirken yaptıkları herÅeyi o an için durdurur ve özel olarak poz verir. Dolayısıyla fotoÄrafçılık, insanların fotoÄraflarda nasıl poz verdiÄinin geniÅ bir arÅividir araÅtırmaya göre.
Visualising Facebookâta, insanların fotoÄraflarda doÄal görünmeye çalıÅtıklarını ancak fotoÄraflar incelemeye tabi tutulduÄunda âdoÄalâ görünüÅün resmi poz verme kadar tekrarlayıcı ve bir kurala tabi olduÄu kaydedilmektedir. İnsanların doÄal poz vermek için dilini çıkardıÄı, el iÅareti yaptıÄı ya da yanındakiyle ÅakalaÅtıÄı fotoÄraf görsellerinde ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bazı özel günlerde resmi görünmek gerektiÄi de insanlar tarafından kabul edilmiÅ durumdadır. ÃrneÄin, okul balosu, mezuniyet töreni vb.
Kitapta, günümüz fotoÄraflarında kalitenin çok önemli olmadıÄı, o anki eÄlenceyi görüntülemenin daha ön planda yer aldıÄı vurgulanarak, eÄlence, parti vb. etkinliklerde sık sık telefonların çıkarılarak fotoÄraf çekilmesinin nedeni buna baÄlanmaktadır: Anâı yakalamak.
YaÅlara ve mekana göre resmi poz verme veya doÄal görünme yollarının deÄiÅtiÄinin ve bunların neler olduÄunun ifade edildiÄi kitapta, El Mirador ve The Gladesâteki kültürün fotoÄraflarda da baskın olduÄu açık bir Åekilde gözler önüne serilmektedir. ÃrneÄin, alkol ÅiÅesiyle poz vermek The Gladesâteki gençlerin fotoÄraflarında yaygınken, El Miradorâda bu tür fotoÄraflar sayılıdır. DiÄer yandan yetiÅkinler, gençler gibi parti ve eÄlence fotoÄraflarından ziyade, genellikle tatil fotoÄraflarını paylaÅmaktadırlar. Tatil fotoÄraflarında dikkat çeken Åey ise o yerin ünlü tarihi veya gezilmesi gereken yerleri önündeki fotoÄraflardır.
Trinidadalılarâın (El Mirador) Facebook’ta çoÄunlukla dıŠgörünüÅleriyle ilgili fotoÄrafları paylaÅtıÄını, İngilizlerâin ise kendilerini fotoÄraflarla anlatma konusunda daha farklı yaklaÅımları tercih ettiÄini, erkeklerin profil fotoÄraflarında bira, kadınların ise Åarap ÅiÅesi tercihleri gibi, Visualising Facebookâtan öÄreniyoruz.
Kitapta, sosyal medyada yaygın olarak ifade edilen âgençlerin dıŠgörünüÅleriyle ilgili fotoÄraflarını sık sık paylaÅmalarının onların narsistik yapılarına iÅaret ettiÄiâ yönündeki düÅünceye de karÅı çıkılmaktadır. Bu davranıÅın ergenlerin doÄal davranıÅları olduÄu ve bu tür anlamlar yüklenmemesi gerektiÄi de üstü kapalı olarak ima edilmektedir.
Gençlerin Facebookâu sosyalleÅme ortamı olarak gördüÄü ve profil fotoÄrafları hariç diÄer fotoÄraflarında pek yalnız olarak görünmemesi de bunun bir ispatı niteliÄinde olduÄu kitapta bahsedilen diÄer önemli konular arasındadır.
Genç erkeklerin her Facebook fotoÄrafında farklı kızlarla görüntülenmesi kendileri açısından popüler imaj yaratmanın bir yolu olduÄunun ifade edildiÄi kitapta, profil fotoÄraflarının cinsiyet ve yaÅa göre de deÄiÅiklik gösterdiÄi, örneÄin kızların renkli ojeli tırnakları, yeni alınan ayakkabılarıyla çekilmiÅ boydan fotoÄrafları, genç erkekler içinse araba ve arkadaÅlarıyla ÅakalaÅırkenki fotoÄrafları ön sıralarda yer almaktadır.
Kitapta, aile ziyareti, karnaval, ev hali, mezuniyet balosu, mezuniyet töreni, düÄün vb. yerlerde kızlar ve erkeklerin neler giydiÄi, fotoÄraflarında hangi kıyafetlerini ön plana çıkardıÄı ve bunun nasıl okunduÄu hususları da aktarılmaktadır.
Selfielerin çoÄunlukla arkadaÅlarla birlikteyken çekildiÄi ve bunun da dostluÄu simgelediÄi, The Glades ve El Miradorâdaki kadınlarla erkeklerin selfielerinin ne kadar farklılaÅtıÄı kitapta üzerinde durulan bir baÅka nokta.
Kitapta, çocukları âsevimliâ gösterme çabası içerisinde gözlükle, ellerinde kitapla veya arabanın arka koltuÄunda vb. fotoÄraflarının çekilerek paylaÅıldıÄı, bazı fotoÄraflarda özel efektlerin kullanıldıÄı kitapta aktarılmakta, çocukların yaÅıtlarıyla ve aile bireyleriyle çekilmiÅ fotoÄrafları da yorumlanmaktadır.
Cinsiyetçi fotoÄraf gönderilerine de kitapta yer ayrılmıÅtır. Erkeklik ve kadınlık imgelerinin ön planda yer aldıÄı fotoÄraflar ve capsler, ilk bakıÅta hemen hangi cinsiyet tarafından paylaÅıldıÄının ipucunu vermektedir.
Kitapta LGBTİlerin de fotoÄraf paylaÅımları incelenmiÅ olup, El Mirador ve The Gladesâteki bu tür  paylaÅımların sayısında ciddi farklılıklar bulunmadıÄı görülmüÅtür. AraÅtırmaya göre capsler, genellikle gay karÅıtı stereotiplere karÅı kullanılmaktadır.
Farklı kimliklerin çeÅitli parametreleri üzerinde durulan kitap sayesinde, insanların gelir durumları hakkında fotoÄraflardan bilgi sahibi olunabilmektedir.
The Glades ve El Miradorâda evcil hayvanların Facebook fotoÄraflarında yer alma Åekillerinin farklılık gösterdiÄini ortaya koyan kitapta, dini günlerin dini sembollerin de çoÄunlukla capsler aracılıÄıyla aktarıldıÄı vurgulanmaktadır.
Visualising Facebook, kültürel normatifliÄin nasıl oluÅturulduÄunu ve bunun nasıl sürdürüldüÄünü açıklamakla birlikte, sanal benliklerin nasıl kurulduÄu, bu benliklerin fotoÄraflara nasıl yansıdıÄı ve bunların nasıl okunduÄunu bize aktarmaktadır.
İncelenen fotoÄrafların da yer aldıÄı kitap, etnografi ve sosyal medyanın en önemli unsuru olan fotoÄraflar üzerinden kendine yeni bir alan açtıÄını ispatlamaktadır. DiÄer bir husus da, etnografyanın her alanda çalıÅma yapabileceÄine dairdir.
Genelde sosyal medya, özelde ise Facebook fotoÄraflarının baÅlıklara ayrılarak bölüm bölüm incelenmesi, sonuçların detaylı bir Åekilde ortaya konması daha sonraki çalıÅmalar için ufuk açıcıdır. âWhy We Postâ serisinin tüm kitapları için aynı Åeyi söylemek mümkündür.
KAYNAKLAR
https://www.ucl.ac.uk/anthropology/people/academic-teaching-staff/daniel-miller, EriÅim Tarihi: 05.04.2017
https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/about-us/how-we-did-it, EriÅim Tarihi: 03.04.2017
https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/about-us/research-team/jolynna-sinanan, EriÅim Tarihi: 29.03.2017
https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/turkish/copy_of_discoveries , EriÅim Tarihi:Â 03.04.2017
https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/turkish/research-sites, EriÅim Tarihi: 03.04.2017
YAZARLAR HAKKINDA KISA BİLGİ
Daniel Miller
Cambridge Ãniversitesi Antropoloji ve Arkeoloji Bölümünde Profesör olan Miller, bu zamana kadar 37 kitap yazmıÅtır. Åu anda sosyal medya kullanımı ve sonuçlarını araÅtıran Avrupa AraÅtırma Konseyiânin âWhy We Post?â adlı projesini yürütmektedir. UCL yayınevi tarafından yayınlanan ve serbest eriÅime açılan 11 tane kitabı bulunmaktadır. Material World Blogâun editörüdür. Millerâın kitaplarından bazıları Åunlardır: Visulising Facebook, Webcam, Consumption And Its Consequences, Migration and New Media, Blue Jeans, Digital Antrophology, Tales From Facebook (Facebookâtan Masallar â 200 kiÅi ile Facebook kullanım alıÅkanlıkları üzerine.), Global Denim, Stuff, Clothing and Waste, Antrophology and The Individual, The Au-Pair Experiences, The Cell Phone (Jamaikaâda düÅük gelirli ailelerin cep telefonu alıÅkanlık ve kullanımı üzerine), Materiality, Clothing As Material Culture, The Sarı, The Dialectics of Shopping, The Internet: An Ethnographic Approach, Home Possessions, Commercial Cultures, Virtualism, A Theory of Shopping, Unwrapping Christmas, Material Culture and Mass Consumption (https://www.ucl.ac.uk/anthropology/people/academic-teaching-staff/daniel-miller)
Jolynna Sinanan
Jolynna Sinanan Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüânde doktora sonrası programında araÅtırma görevlisidir. 2011’den 2014’e kadar UCL Antropolojiâde araÅtırma görevlisiydi. ‘Webcam’ ve âVisualising Facebookâun ortak yazarıdır (D. Miller ile). AraÅtırma alanları, Trinidad, Avustralya ve Singapur’da yeni medya, göç ve cinsiyettir. (https://www.ucl.ac.uk/why-we-post/about-us/research-team/jolynna-sinanan)
[image error]

Mutlu Binark's Blog
- Mutlu Binark's profile
- 6 followers
