Din Quotes
Quotes tagged as "din"
Showing 1-30 of 110
“İki haftamı ülkenizi dolaşarak geçirdim -ülkeniz, çılgın zamanlar mıntıkası ve televizyonda sürekli bir biçimde ereksiyon sorununu tedavi eden ilaçların reklamının yapıldığı o ülkeyse eğer- bu dergi için bilgi toplamakla görevlendirilmiş olarak: kırk yedi edebiyatsever, sinir bozucu derecede sakin olmakla beraber yüzü gülmeyen genç adam ve kadından oluşan, her ay bu köşedeki tüm iyi esprileri ayıklayan Hece Cümbüşü, artık Amerikan okuma alışkanlıklarından bihaber olduğuma karar verdi ve beni havaalanı kitapçılarına doğru (itiraf etmeliyim ki faydalı) bir geziye gönderdi. Bu sayede, biliyorum ki, en sevdiğiniz yazarınız Cormac McCarthy değil, hatta David Foster Wallace bile değil, Joel Osteen diye bir adam ki kendisi, hakkında bildiğim kadarıyla Cümbüş üyesi olabilir çünkü kusursuz dişlere ve kurtarıcımız İsa’nın rehberliğinde insanlığın mükemmelliğe ulaşabileceğine dair bir inanca sahip. Televizyonu her açışımda Osteen ekrandaydı -Allah şu yetişkinlere yönelik, seyrettiğin-kadar-öde kanallarından razı olsun!- ve kitabı Become a Better You (Daha İyi Bir Sen Ol) her yerdeydi. Sanırım, şimdi bu kitabı okumak zorunda kalacağım, sırf sizin ne düşündüğünüzü öğrenmek için. Gerçek bir hikaye: Texas Houston’da George Bush Havaalanı’nda, otuzlarında çekici bir kadın gördüm bu kitabı satın alırken ve ilginç olan şuydu ki kadın ağlıyordu bu işi yaparken. Aceleyle içeri girdi gözlerinden yaşlar akarak ve kendi kendine söylenerek, doğruca ciltli, çok satan, kurgusal olmayan kitapların sergilendiği bölüme yöneldi. Tahmininiz benimki kadar başarılı. Neredeyse tamamen eminim ki, suçlanması gereken kişi duyarsız bir herifin teki (kadının D15 ile D17 kapıları arasında bir yerde terk edildiğini tahmin ediyorum), ve aslına bakılırsa duyarsız Amerikalı erkekler, Hıristiyanlığın A.B.D.’de popüler olmasının sorumlusudur. İlginçtir ki, İngiltere’de erkekler zerre kadar duyarsız değildir ve sonuç olarak biz de neredeyse toptan allahsız bir milletiz ve Joel Osteen hiçbir zaman televizyonlarımıza çıkmıyor.”
― Shakespeare Wrote for Money
― Shakespeare Wrote for Money
“Kim bilir belki de…
Şeytan, Tanrı’nın bilinçaltından başka bir şey değildir.
...
Kutsal kitaplar sanattan ve sanatçılardan en az söz eden kitaplardır…
...
Bütün hibeler, bağışlar, sadakalar ve teberrular hayırsever işadamlarının yoksulluk sayesinde yaptıkları varlıklarının yoksullara dağıttıkları yüzdeleridir.
...
Bugün herkes tüketmeye çalıştığı nesnelerin üretiminde çalışarak tüketilen birer nesnedir. Hem üretici hem de tüketici olarak iki ucundan yakılmış bir mumdur.
...
“Gerçekten çok şanslıyım, çünkü mutsuzluğumu bedavaya getiriyorum.” derdi bir berduş. “Kimileri her gün on iki saat çalışarak ve kucak dolusu para harcayarak bu hale geliyorlar. Evet ben de herkes kadar keyifsiz ve yalnızım. Ama bunun için ne sabah dokuz akşam beş çalışıyorum ne de üstüne para veriyorum.”
...
Dünyanın kanseri işadamlarıdır.
Çünkü ancak kanser hücreleri beslendikleri organizmayı harap ederek çoğalırlar.
Büyümek için büyü.
Çoğalmak için çoğal.
İlerlemek için ilerle.
Kalkınmak için kalkın.
Kapitalizmin ve kanserin ideolojileri birbirlerinin tıpatıp aynısıdır.
...
Çalışmaktan bir hak gibi bahsedilmesi ve bunun anayasalara girmesi ne garip!
Çalışmak ne bir hak, ne de bir ödevdir. Kötü bir kaderdir sadece…
Sakat veya göle doğmak gibi.
...
Aylaklık; düşünmek, duymak ve yaşamak için bağdaş kurmaktır. Çalışmak ise bir gün bağdaş kurabilmek için boşu boşuna koşuşturmaktır.
...
Bir işadamının onca emekle çalışarak, çalıştırarak ve koşuşturarak yarattığına bakın; bacası tüten bir fabrika. Bir de sanatçıların yarattıklarına bakın; Mayıs ayında Floransa.
...
“Küçük, bedensel ve geçici hazları küçümseyrek ruhsal, büyük ve ilahi hazları arayan keşişlere, dervişlere, Hint’ten ve Rum’dan gelen ermişlere, sufilere, bilgelere sakın kanmayın.” diye fısıldadı Şeytan. “Hazzı hep göklerde arayanlar yeryüzünde bulamayan kabızlardır. Bu arif, aşık ve cümle evliya takımı işte böyledir; kendi kabızlık ve kasvetlerine gizemli mazeretler ararlar aslında.”
...
Cennetten kovulduğumuzda Tanrılar bize hem hatıra hem de yolluk olsun diyerek sadece üç şey verdiler. Biri haz, diğeri neşe, öbürü de dans. Gerisini; ayrılığı ve hastalığı, acıyı ve keder, can sıkıntısını ve her biri birbirinden boş ümitleri hep burada bulduk. İşte bu yüzden en doğru felsefelerin temeli neşe, sevnç, coşku ve hevestir. Kahkahalar ise yapıtaşları.
...
Düş kırıklıklarımızın yegane sebebi, çabanın hissesini daha yüksek sanmamızdır.
...
Kendimi bilmek ruhumu sıkıyor.
Kendini bilenler de canımı.
...
Ne yapmak ve ne olmak istediklerini çok iyi bilen insanlara ise acıyorum. Hiç mi hayal güçleri yok?
...
Yunanca’daki mutluluk (eudaimonia) sözünün içinde Şeytan (daimon) gizlidir. Bu bir tesadüf mü, yoksa bu olağanüstü adamların bilgeliklerinin yeni bir zirvesi mi? Eski Yunanlılar için Şeytan, bize doğru yolu gösteren iç sesimize verdiğimiz isimdir. Bu demektir ki, Yunanca mutlu olmak istiyorsanız Şeytan’ı işin içine karıştırmalısınız.
...
İnsan doğar, yaşar ve ölür.
Doğru da belki o sırayla değil.
...
Kadın terk edildiği ve aldatıldığı zamanlarda, bir de boşanırken hiç tereddüt etmez; kararlı, şuurlu ve son derece akıllı bir biçimde bütün umumi strateji ve nokta hücumu taktikleriyle delirir.
...
Feminizm; erkeklerin egemenliğindeki bir pazarda kadının kadınlığını değil işgücünü, aklını ve zamanını satmaya çalışmasıdır. Üretime, tüketime ve çalışmaya tapan bir toplumda kadının cinsiyetini bir mal olmaktan çıkartıp, bütün varoluşunu bir mal haline getirme gayretidir.
Eğer bu özgürlük olsaydı, bütün erkekler ezelden beri özgürdüler.
...
-Kadın 20. yüzyılda özgürlüğüne kavuştu.
-Yok yahu! Peki sonra ne oldu?
-Hiç. İş kölesi oldu.
...
Aforizma edebiyatın salçasıdır. Sadece aforizma yersen kusarsın.”
― Şeytanın Fısıldadıkları
Şeytan, Tanrı’nın bilinçaltından başka bir şey değildir.
...
Kutsal kitaplar sanattan ve sanatçılardan en az söz eden kitaplardır…
...
Bütün hibeler, bağışlar, sadakalar ve teberrular hayırsever işadamlarının yoksulluk sayesinde yaptıkları varlıklarının yoksullara dağıttıkları yüzdeleridir.
...
Bugün herkes tüketmeye çalıştığı nesnelerin üretiminde çalışarak tüketilen birer nesnedir. Hem üretici hem de tüketici olarak iki ucundan yakılmış bir mumdur.
...
“Gerçekten çok şanslıyım, çünkü mutsuzluğumu bedavaya getiriyorum.” derdi bir berduş. “Kimileri her gün on iki saat çalışarak ve kucak dolusu para harcayarak bu hale geliyorlar. Evet ben de herkes kadar keyifsiz ve yalnızım. Ama bunun için ne sabah dokuz akşam beş çalışıyorum ne de üstüne para veriyorum.”
...
Dünyanın kanseri işadamlarıdır.
Çünkü ancak kanser hücreleri beslendikleri organizmayı harap ederek çoğalırlar.
Büyümek için büyü.
Çoğalmak için çoğal.
İlerlemek için ilerle.
Kalkınmak için kalkın.
Kapitalizmin ve kanserin ideolojileri birbirlerinin tıpatıp aynısıdır.
...
Çalışmaktan bir hak gibi bahsedilmesi ve bunun anayasalara girmesi ne garip!
Çalışmak ne bir hak, ne de bir ödevdir. Kötü bir kaderdir sadece…
Sakat veya göle doğmak gibi.
...
Aylaklık; düşünmek, duymak ve yaşamak için bağdaş kurmaktır. Çalışmak ise bir gün bağdaş kurabilmek için boşu boşuna koşuşturmaktır.
...
Bir işadamının onca emekle çalışarak, çalıştırarak ve koşuşturarak yarattığına bakın; bacası tüten bir fabrika. Bir de sanatçıların yarattıklarına bakın; Mayıs ayında Floransa.
...
“Küçük, bedensel ve geçici hazları küçümseyrek ruhsal, büyük ve ilahi hazları arayan keşişlere, dervişlere, Hint’ten ve Rum’dan gelen ermişlere, sufilere, bilgelere sakın kanmayın.” diye fısıldadı Şeytan. “Hazzı hep göklerde arayanlar yeryüzünde bulamayan kabızlardır. Bu arif, aşık ve cümle evliya takımı işte böyledir; kendi kabızlık ve kasvetlerine gizemli mazeretler ararlar aslında.”
...
Cennetten kovulduğumuzda Tanrılar bize hem hatıra hem de yolluk olsun diyerek sadece üç şey verdiler. Biri haz, diğeri neşe, öbürü de dans. Gerisini; ayrılığı ve hastalığı, acıyı ve keder, can sıkıntısını ve her biri birbirinden boş ümitleri hep burada bulduk. İşte bu yüzden en doğru felsefelerin temeli neşe, sevnç, coşku ve hevestir. Kahkahalar ise yapıtaşları.
...
Düş kırıklıklarımızın yegane sebebi, çabanın hissesini daha yüksek sanmamızdır.
...
Kendimi bilmek ruhumu sıkıyor.
Kendini bilenler de canımı.
...
Ne yapmak ve ne olmak istediklerini çok iyi bilen insanlara ise acıyorum. Hiç mi hayal güçleri yok?
...
Yunanca’daki mutluluk (eudaimonia) sözünün içinde Şeytan (daimon) gizlidir. Bu bir tesadüf mü, yoksa bu olağanüstü adamların bilgeliklerinin yeni bir zirvesi mi? Eski Yunanlılar için Şeytan, bize doğru yolu gösteren iç sesimize verdiğimiz isimdir. Bu demektir ki, Yunanca mutlu olmak istiyorsanız Şeytan’ı işin içine karıştırmalısınız.
...
İnsan doğar, yaşar ve ölür.
Doğru da belki o sırayla değil.
...
Kadın terk edildiği ve aldatıldığı zamanlarda, bir de boşanırken hiç tereddüt etmez; kararlı, şuurlu ve son derece akıllı bir biçimde bütün umumi strateji ve nokta hücumu taktikleriyle delirir.
...
Feminizm; erkeklerin egemenliğindeki bir pazarda kadının kadınlığını değil işgücünü, aklını ve zamanını satmaya çalışmasıdır. Üretime, tüketime ve çalışmaya tapan bir toplumda kadının cinsiyetini bir mal olmaktan çıkartıp, bütün varoluşunu bir mal haline getirme gayretidir.
Eğer bu özgürlük olsaydı, bütün erkekler ezelden beri özgürdüler.
...
-Kadın 20. yüzyılda özgürlüğüne kavuştu.
-Yok yahu! Peki sonra ne oldu?
-Hiç. İş kölesi oldu.
...
Aforizma edebiyatın salçasıdır. Sadece aforizma yersen kusarsın.”
― Şeytanın Fısıldadıkları
“En iyi din benim dinim değil, en iyi ülke benim ülkem değil, en iyi kültür benim kültürüm değil ve en iyi yaşam benim yaşamım değil şeklinde düşünmeye başladığında gerçeklere daha fazla yaklaşacaksın! Kibir, gurur ve önyargıdan uzaklaştıkça hakikate daha fazla yaklaşacaksın!”
―
―
“Evet doğru! Şanssızlar, acı ekmeklerini yedikleri, gözyaşlarına karışmış sularını içtikleri bu dünyadan başka bir dünyaya muhtaçtırlar. Hayal öyle bir dünya yaratıyor, yürek de onunla avunuyor. Bu dünyada hep mutsuzluğa mahkûm olan erdem, bir gün ödüllendirilme umuduyla, varlığını sürdürebilmek için direniyor. Fakat alçak olmamak için dine gereksinim duyan kişiler ne zavallıdır!”
― Last Letters of Jacopo Ortis
― Last Letters of Jacopo Ortis
“Eğer İslamda zorlama yoksa, insanları daha 13 yaşından itibaren namaz kılmaya zorlamak üzere Muhammed'in, "(Çocuk 13 yaşına geldiğinde) namaz kılması için dövülür" şeklindeki buyruklarına ne demeli?”
― Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı
― Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı
“bu kitap minimalist bir ressamla ilgili ve konu minimalist sanat olduğu zaman fark ettim ki ben agnostik hatta belki ateistim.
Bu kelimeleri kullanıyorum çünkü bence minimalizme ya inanırsınız ya da inanmazsınız -bir Hockney, bir Hopper ya da bir Monet söz konusu olduğunda size tanınmayan bir şanstır bu. Karşımızda Irwin var (şans bu ya sevilesi, düşünceli bir adam) turuncu bir zemin üzerinde türlü düz çizgilerden ibaret olan en son desen çizimleriyle:
“Bakınca… tablolara algısal açıdan, gözünüzün havanın, uzayın hatta kısacık bir mesafenin orta yerinde takılı kaldığını fark ediyorsunuz: varlığınızın uzay-zaman süreklisinde kaynaşıyor uzay ve zaman. Tam bir meditasyon halinde buluyorsunuz kendinizi.”
Size böyle bir şey olmazsa ne olacak? Demek istediğim, herkese olmuyordur herhalde bu, öyle değil mi? Ne kalıyor o zaman elinizde? Katoliklerin de komünyon ayinine katıldığınız zaman olabileceklerle ilgili benzer bir iddiada bulunabilecekleri geldi aklıma. İsa’nın bedeniyle incecik bir ekmek parçası arasında çok büyük bir fark var.”
― Shakespeare Wrote for Money
Bu kelimeleri kullanıyorum çünkü bence minimalizme ya inanırsınız ya da inanmazsınız -bir Hockney, bir Hopper ya da bir Monet söz konusu olduğunda size tanınmayan bir şanstır bu. Karşımızda Irwin var (şans bu ya sevilesi, düşünceli bir adam) turuncu bir zemin üzerinde türlü düz çizgilerden ibaret olan en son desen çizimleriyle:
“Bakınca… tablolara algısal açıdan, gözünüzün havanın, uzayın hatta kısacık bir mesafenin orta yerinde takılı kaldığını fark ediyorsunuz: varlığınızın uzay-zaman süreklisinde kaynaşıyor uzay ve zaman. Tam bir meditasyon halinde buluyorsunuz kendinizi.”
Size böyle bir şey olmazsa ne olacak? Demek istediğim, herkese olmuyordur herhalde bu, öyle değil mi? Ne kalıyor o zaman elinizde? Katoliklerin de komünyon ayinine katıldığınız zaman olabileceklerle ilgili benzer bir iddiada bulunabilecekleri geldi aklıma. İsa’nın bedeniyle incecik bir ekmek parçası arasında çok büyük bir fark var.”
― Shakespeare Wrote for Money
“Zaman gelecek ve bazı insanlar hiçbir dine inanmadıkları için kendileriyle gurur duyacaklardır! Bu şeref ancak toplumun akıllı insanlarına ait olacaktır! Ötekilere ise, sadece derin bir utanç kalacaktır!”
―
―
“Eğer İslam dini zorlama dini değilse, yeryüzü İslam olana kadar Müslümanları savaşmaya zorlayan buyruklara ne demeli?[Örneğin Bakara Suresi'nin 191. ayeti şöyle: " Fitne (kâfirlik) kalmayıp, yalnız Allah'ın dini (İslamiyet) ortada kalana kadar onlarla (kâfirlerle) savaşın. Eğer vazgeçerlerse (kâfirlikten vazgeçip İslam olurlarsa) sataşmayın.."].”
― Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı
― Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı
“Öncelikle kadının özgürlüğünü akıldışı bir şekilde kısıtlayan bir din, ülkenin yarısını mutsuz kılan bir dindir. Ve bir toplumun yarısı mutsuzsa, öteki yarısını mutlu etsen bile huzurlu bir ülke yaratamazsın!”
―
―
“Var olmayan hayali bir dünyanın propagandasını yapanlar ve böylece halklarına sahte bir umut dağıtanlar, var olan dünyanın gelişmesi için büyük bir talihsizlik ve önemli bir engeldir! İnsanlığın bütün enerjisi, mevcut dünyaya ve mevcut dünyanın kalıcı hale gelmesi için çalışmaya yönelmelidir!”
―
―
“Sevgili dostum, bana en güzel tapınak, en güzel cami, en güzel kilise, en güzel havra hangisi diye sorarsan sana derim ki: Yıkılıp ev yapılan ve evsizlere hediye edilen hangisiyse, en güzeli odur derim!”
―
―
“Kendi dinini başkalarına dayatmaya çalışmayan, inancının reklamını yapmayan, dinini sadece kendine saklayan dindarları kendi yanılgı ve yanılsamalarının başka insanlara da bulaşmasını önledikleri için çok takdir etmek gerek!”
―
―
“Öğrenci: Usta, iyi bir insan olmak için bir dine mensup olmam gerekir mi? Usta: Gerekli değil! Öğrenci: Peki ya gerekmeyen bir şeyi yaparsam? Usta: Gereksiz bir şey yapmış olursun!”
―
―
“Müslümanlık geç kalan bir saattir derler. Hayır. “Ali-Muaviye” vak’asından beri bu saat hiç işlemiyor, durmuştur.”
― Üç İstanbul
― Üç İstanbul
“Bu dünyada pek çok komedi oynanır ve bunların en komik olanlarından biri de şudur: Zekâsal ve bilgisel olarak düşük bir insanın, zekâsal ve bilgisel olarak üstün bir insana kendi dinini dayatmaya çalışırkenki beyhude çabaları ve ilkel argümanlarını kanıtlamaya çalışırkenki içine düştüğü komik durumlar!”
―
―
“Her çağda,şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun; inananlar için bir Nuh'un gemisi vardır”
― Yitik Cennet
― Yitik Cennet
“Diktatörlük niçin kötüdür?
Çünkü diktatörün şahsiyeti dışındaki bütün şahsiyetler yok olup
onun şahsiyetinde erir.”
― Islam Nedir Muhammed Kimdir
Çünkü diktatörün şahsiyeti dışındaki bütün şahsiyetler yok olup
onun şahsiyetinde erir.”
― Islam Nedir Muhammed Kimdir
“İnsanlığın inanç evriminde doğrudan tanrısızlığa geçiş yerine öncelikle dinsizliğe geçiş yapması daha akıllıcadır, spritüal olarak daha sağlıklıdır!”
―
―
“İnsanoğlu din meselesine o kadar çok zaman harcadı ki, din hakkında o kadar çok düşündü ve konuştu ki, dinle ilgili o kadar çok para harcadı ki, din adına o kadar çok savaş yaptı ki, zamanın şu anında insanlığın gelmesi gereken noktanın çok çok gerisinde kaldı!”
―
―
“Bir dini var diye insan ahlâklı sayılamayacağı gibi, dini yoktur diye ahlâksız da sayılamaz.
Buna göre; her dindar vicdanlı ve ahlâklı olmak zorundadır ancak her ahlâklı insan dindar olmak zorunda değildir. Dini olmasa da ahlâkı varsa iyi insandır.”
― Islamsiz Müslümanlik
Buna göre; her dindar vicdanlı ve ahlâklı olmak zorundadır ancak her ahlâklı insan dindar olmak zorunda değildir. Dini olmasa da ahlâkı varsa iyi insandır.”
― Islamsiz Müslümanlik
“Deizm ve ateizm, bunların ikisi de özgürlükçüdür! Neden? Çünkü her ikisinde de kutsal kitap yoktur, dini kurallar yoktur! Deizmde bizimle hiç temas kurmamış bir tanrı vardır, ateizmde de yine bizimle hiç kimse temas kurmamıştır! Temelde aynı şey! Eğer bir dine inanmak istiyorsan sana kurallar dayatan, özgürlüğünü kısıtlayan dinleri boş ver; hayatta her zaman özgürlükçü akımlara yönel, aklı, mantığı öne çıkaran felsefelere, fikirlere, inançlara meylet! Bu sayede tarihin kazanan tarafında olursun!”
―
―
“Dogma, ilk defa ortaya atanların tarafından düşünülmüş, fakat sonra onu kabul edenlerin çoğu tarafından düşünmeden alınmış inanma klişelerdir.”
―
―
“Sakın ola ki yolların kalabalıklığına aldanıp da yolun doğru yöne gittiğini sanma! Milyonlarca ve dahi milyarlarca insanın yetersiz akıllarıyla ya da kurnazca aldatılmış zihinleriyle peşlerinden gittikleri olağanüstü saçma inanışlar, korkunç derecede kalabalık yollar var!”
―
―
“Arkada bıraktığı günlere bakıp da pişmanlık duymayacak az insan vardır. İyiler, neden daha mükemmel olmadıklarını düşünerek; kötüler de, işledikleri fenâlıkların yüz kızartıcı çirkinliklerini görerek hasret ve inkisar içinde iki büklüm olup inleyeceklerdir.
Genç kuşakları ihmâl edip nefsâniliğin karanlık lâbirentlerinde yapayalnız bırakanlar, onların her gün biraz daha azmanlaşmalarına seyirci kalanlar.. kitleleri millî kültür ve millî düşünceden mahrum bırakanlar, çekip onları şehevânilik bataklığında çürütenler.. fenalara ve fenalıklara yahşî çekip gününü gün etmek isteyenler, ülkenin dörtbir yanına kozmopolitlik tohumlarını saçarak millî şuur ve millî mefkûreyi öldürenler.. özünden ve ruh kökünden uzaklaşmayı ma'rifet ve medeniyet sananlar, ilim yuvalarını bu cehennem zakkumunun meşcereliği1 haline getirenler.. yıllarca can alıcı hasımlarımızı dost bilip onlara dostluk türküleri söyleyenler, göz göre göre bütün değer hükümlerimizi yerle bir edip halihazırdaki şu hazîn manzarayı hazırlayanlar.. cismânî ve bedenî hazlarını, her şeyin önüne geçirip çılgınlık ve hezeyana girenler, bunların hâline imrenip, kelebeklerin kendilerini ateşlere attıkları gibi, gidip gidip levsiyyâta gömülenler.. medeniyet deyip, yenilik deyip çeşit çeşit yabancı düşünceye pey-çekenler, olup biten bunca şey karşısında, bir kerecik olsun, irkilmeyen ve ürpermeyenler.. en alttakiler onların da altındakiler, en üsttekiler onların da üstündekiler, bir gün mutlaka, ettiklerine nâdim olup ağlayacaklardır!.. Ne var ki, o günkü ah u enîn ve çığlıklar hiçbir işe yaramayacaktır.
Çeşit çeşit nedâmet düşüncelerinin bir sis gibi ortalığı sardığı o gün; keşke, "düşünce dünyamla bir çığlık olup her yanı sarsaydım; sarsaydım da bütün ölü gönüllere rûhumun ilhamlarını duyurabilseydim" deyip dövünen ve pişmanlıklar içinde kıvranan çaplı ve çalımlı yüksek himmetlerin nedâmetleri duyulacağı gibi; bütün bir hayat boyu, kayda değer hiçbir iş yapamamış, hiçbir fedakârlığa katlanamamış ve koskoca ömür sermâyesini zâyi etmiş kimselerin de pişmanlıklarla inleyip şaşkın şaşkın sağa sola tosladıkları görülecektir.
İhmâllerin birer dev felaket halinde çevreyi sardığı, ekilen cehennem tohumlarının başak bağladığı, dörtbir tarafın kararıp gözlerin döndüğü ve yürekler acısı bu hazîn manzaranın herkesi dağidar edip dize getirdiği o gün, (keşke) diyecekler; keşke, bugünleri dünden görebilsek ve bu felâketleri hazırlayan karanlık ruh ve karanlık çehreleri vaktinde sezebilseydik; sezebilseydik de, bugünkü çâresizliklere ve bu âh u efgâna düşmeseydik..!
Keşke, aldatıcı ruh ve mürüvvet bilmeyen bir kısım simalarla aramızda, aşılmaz dağlar bulunsaydı da hicrânı bir dert, dostluğu bin hasret, vefasız bir gürûh arkasına düşüp ömrümüzü zâyi etmeseydik..! Keşke, sağduyulu, sağ düşünceli aydınlık yolun muhasebe insanları arasında yerimizi alabilseydik de hesapsızlığın bağrında gelişen bugünkü anaforlara kapılıp gitmeseydik..! Keşke ilimlerle dimağlarımızı, inanç hakikatlarıyla da gönüllerimizi aydınlatarak Yüce Yaratıcı ve O'nun şaşmaz şanlı elçisi Ufuk İnsan'ın akyoluna bağlılığımızı koruyabilseydik de ruhlarımızı saran şu binbir hezeyân, gönüllerimizi dolduran şu içiçe gurbet ve yalnızlıkları görüp hissetmeseydik..!
Keşke, ibret dolu sayfalarıyla maziyi yâda getirip, onun aldatmayan ve aydınlatıcı derslerinden alacağımız feyizlerle, geçmişimize yaraşır bir parlak gelecek hazırlamaya muvaffak olabilseydik..!
Evet, bugünkü her pişmanlık; dünkü ihmâl, dünkü gaflet ve dünkü umursamazlığın acı birer meyvesi olarak karşımıza çıktı. Yarınlar da, acı-tatlı her türlü semeresiyle bugünün bağrında gelişip hazırlanmaktadır. Bu itibarladır ki, çok yakın bir gelecekte, milletçe ya (keşke keşke)lerle kadere taşlar yağdırıp geçmişi hasretle anacağız, yahut, onu ve kahramanlarını hayırla yâd edip talihimize tebessüm edeceğiz...”
― Çağ ve Nesil 1-2-3
Genç kuşakları ihmâl edip nefsâniliğin karanlık lâbirentlerinde yapayalnız bırakanlar, onların her gün biraz daha azmanlaşmalarına seyirci kalanlar.. kitleleri millî kültür ve millî düşünceden mahrum bırakanlar, çekip onları şehevânilik bataklığında çürütenler.. fenalara ve fenalıklara yahşî çekip gününü gün etmek isteyenler, ülkenin dörtbir yanına kozmopolitlik tohumlarını saçarak millî şuur ve millî mefkûreyi öldürenler.. özünden ve ruh kökünden uzaklaşmayı ma'rifet ve medeniyet sananlar, ilim yuvalarını bu cehennem zakkumunun meşcereliği1 haline getirenler.. yıllarca can alıcı hasımlarımızı dost bilip onlara dostluk türküleri söyleyenler, göz göre göre bütün değer hükümlerimizi yerle bir edip halihazırdaki şu hazîn manzarayı hazırlayanlar.. cismânî ve bedenî hazlarını, her şeyin önüne geçirip çılgınlık ve hezeyana girenler, bunların hâline imrenip, kelebeklerin kendilerini ateşlere attıkları gibi, gidip gidip levsiyyâta gömülenler.. medeniyet deyip, yenilik deyip çeşit çeşit yabancı düşünceye pey-çekenler, olup biten bunca şey karşısında, bir kerecik olsun, irkilmeyen ve ürpermeyenler.. en alttakiler onların da altındakiler, en üsttekiler onların da üstündekiler, bir gün mutlaka, ettiklerine nâdim olup ağlayacaklardır!.. Ne var ki, o günkü ah u enîn ve çığlıklar hiçbir işe yaramayacaktır.
Çeşit çeşit nedâmet düşüncelerinin bir sis gibi ortalığı sardığı o gün; keşke, "düşünce dünyamla bir çığlık olup her yanı sarsaydım; sarsaydım da bütün ölü gönüllere rûhumun ilhamlarını duyurabilseydim" deyip dövünen ve pişmanlıklar içinde kıvranan çaplı ve çalımlı yüksek himmetlerin nedâmetleri duyulacağı gibi; bütün bir hayat boyu, kayda değer hiçbir iş yapamamış, hiçbir fedakârlığa katlanamamış ve koskoca ömür sermâyesini zâyi etmiş kimselerin de pişmanlıklarla inleyip şaşkın şaşkın sağa sola tosladıkları görülecektir.
İhmâllerin birer dev felaket halinde çevreyi sardığı, ekilen cehennem tohumlarının başak bağladığı, dörtbir tarafın kararıp gözlerin döndüğü ve yürekler acısı bu hazîn manzaranın herkesi dağidar edip dize getirdiği o gün, (keşke) diyecekler; keşke, bugünleri dünden görebilsek ve bu felâketleri hazırlayan karanlık ruh ve karanlık çehreleri vaktinde sezebilseydik; sezebilseydik de, bugünkü çâresizliklere ve bu âh u efgâna düşmeseydik..!
Keşke, aldatıcı ruh ve mürüvvet bilmeyen bir kısım simalarla aramızda, aşılmaz dağlar bulunsaydı da hicrânı bir dert, dostluğu bin hasret, vefasız bir gürûh arkasına düşüp ömrümüzü zâyi etmeseydik..! Keşke, sağduyulu, sağ düşünceli aydınlık yolun muhasebe insanları arasında yerimizi alabilseydik de hesapsızlığın bağrında gelişen bugünkü anaforlara kapılıp gitmeseydik..! Keşke ilimlerle dimağlarımızı, inanç hakikatlarıyla da gönüllerimizi aydınlatarak Yüce Yaratıcı ve O'nun şaşmaz şanlı elçisi Ufuk İnsan'ın akyoluna bağlılığımızı koruyabilseydik de ruhlarımızı saran şu binbir hezeyân, gönüllerimizi dolduran şu içiçe gurbet ve yalnızlıkları görüp hissetmeseydik..!
Keşke, ibret dolu sayfalarıyla maziyi yâda getirip, onun aldatmayan ve aydınlatıcı derslerinden alacağımız feyizlerle, geçmişimize yaraşır bir parlak gelecek hazırlamaya muvaffak olabilseydik..!
Evet, bugünkü her pişmanlık; dünkü ihmâl, dünkü gaflet ve dünkü umursamazlığın acı birer meyvesi olarak karşımıza çıktı. Yarınlar da, acı-tatlı her türlü semeresiyle bugünün bağrında gelişip hazırlanmaktadır. Bu itibarladır ki, çok yakın bir gelecekte, milletçe ya (keşke keşke)lerle kadere taşlar yağdırıp geçmişi hasretle anacağız, yahut, onu ve kahramanlarını hayırla yâd edip talihimize tebessüm edeceğiz...”
― Çağ ve Nesil 1-2-3
“Ayrıca tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı da zekânın gerilemesinde etkili olmuştur çünkü bu gelişme din savaşları başlatmıştır. Haçlı Seferleri ve Yüzyıl Savaşları gibi büyük din savaşları dünyada geri dönülmesi zor bir yıkım getirmiştir.”
― Cehaletten Kurtulma Sanatı Ne Nedir?
― Cehaletten Kurtulma Sanatı Ne Nedir?
“Tanrı var mı diye sorup duruyorsun? Ne yapacaksın? Var ya da yok, sen kendi işine bak! Tanrı varsa ona yaranmak için iyi insanı mı oynayacaksın? Tanrı yoksa cezalanmayacağını düşünüp kötü insanı mı oynayacaksın? Tanrı ister olsun ister olmasın, sen ne isen osun! Kendi işine bak! Tanrı var mı yok mu diyerek boş işlerle uğraşıyorsun!”
―
―
All Quotes
|
My Quotes
|
Add A Quote
Browse By Tag
- Love Quotes 102k
- Life Quotes 80k
- Inspirational Quotes 76k
- Humor Quotes 44.5k
- Philosophy Quotes 31k
- Inspirational Quotes Quotes 29k
- God Quotes 27k
- Truth Quotes 25k
- Wisdom Quotes 25k
- Romance Quotes 24.5k
- Poetry Quotes 23.5k
- Life Lessons Quotes 22.5k
- Quotes Quotes 21k
- Death Quotes 20.5k
- Happiness Quotes 19k
- Hope Quotes 18.5k
- Faith Quotes 18.5k
- Travel Quotes 18k
- Inspiration Quotes 17.5k
- Spirituality Quotes 16k
- Relationships Quotes 15.5k
- Life Quotes Quotes 15.5k
- Motivational Quotes 15.5k
- Religion Quotes 15.5k
- Love Quotes Quotes 15.5k
- Writing Quotes 15k
- Success Quotes 14k
- Motivation Quotes 13.5k
- Time Quotes 13k
- Motivational Quotes Quotes 12.5k
