Mutlu Binark's Blog, page 11

September 19, 2020

KATILIMCI KÜLTÜRÜN ZİRVESİNDEN İKİ ÖRNEK: “BREAK THE SILENCE” VE #HAPPYBIRTHDAYNAMJOON

Yazan: Alptekin Keskin, İstanbul Sabahattin Zaim Ünv. SBE. Sosyoloji Blm. Dr. Öğrencisi





Popüler kültür ürünlerine kullanıcıların aktif katılımı, yakınsama ve katılımcı kültür kavramlarının iletişim süreçlerindeki önemini ortaya koymaktadır. Katılımcı kültür içerisinde kullanıcıların içerik üretmesi, düzenlemesi ve paylaşması daha kolay olmaktadır. Özellikle yeni medya ortamlarında içerik üretimi ve dağıtımı sosyal medya platformları sayesinde çok daha hızlı bir şekilde mümkün olmaktadır. Katılımcı kültürde kullanıcı, medya içeriğini bir taraftan tüketirken bir taraftan yeniden üretmektedir. Jenkins (2016), katılımcı kültürü kullanıcıların ve hayranların yeni içeriğin yaratılması ve yayılmasına etkin olarak katıldığı kültür olarak ele almaktadır. Bu yazıda hayranların bir popüler kültür ürünü olan Güney Kore K-Pop grubu BTS  ile ilgili katılımcı kültür içerisinde toplulukçu bir ruhla bir taraftan medya içeriğini tüketirken diğer taraftan üreterek nasıl sosyal medya platformlarında dolaşıma koyduğu çeşitli görsellerle gösterilecektir.     





[image error]



[image error]



BTS’in 10 Eylül’de vizyona giren “Break the Silence: The Movie”  isimli belgeseli tüm dünyada aynı anda sinemalarda takipçilerinin beğenisine sunulmuştur. Grup üyelerinin hikâyelerinin anlatıldığı belgeselde BTS’in sahne arkasındaki görüntülerine yer verilmiştir. Grubun pandemi öncesi Love Yourself dünya turunda çeşitli ülkelerde sahne aldıkları turnelerdeki görüntüleri; BTS üyelerinin yaşamları ve hayranları ile etkileşimlerinden oluşan çeşitli etkileyici sahnelerin olduğu belgesel, hayranlar arasında ilgiyle karşılanmıştır. Her ne kadar pandemi sürecinde sinema salonları eskisi kadar dolmasa da ARMY’ler belgeseli adeta bir konser ortamında geçirmişlerdir. Bir çeşit pandemi öncesi BTS ile ilgili yaşadıklarını yâd etmişlerdir. Pandemi süreci dolayısıyla BTS’in canlı konserlerine katılamayan ARMY’ler belgesel sayesinde konser havasını bir şekilde sinema salonlarında yaşatmaya çalıştılar. Sinema salonlarına birlikte giden ARMY’ler daha önce canlı konserlerde BTS şarkıları söylerken hep birlikte ellerinde salladıkları live stickleri sinema salonlarına da getirip aynı atmosferi buralarda da yaşatmaya çalıştılar. Böyle olunca sinema salonlarında renkli görüntüler ortaya çıktı. Belgeselde hep birlikte bazen eğlenen, bazen gururlanan, bazen ağlayan ARMY’lerin BTS’e olan hayranlığı bir kez daha artmış oldu.





BTS’in konserleri, sahnede sadece sanatçıların performansların ötesinde bir deneyim alanı sunmaktadır. ARMY’ler konserlerde hep birlikte yüksek sesle şarkıları söylemekte ve yanlarında getirdikleri ışıldaklarla müziğe eşlik etmektedir. Pandemi süreciyle birlikte konserlere ara verilmesiyle konserlerde ışıldaklarla yaşanan etkileşimli durum “Break the Silence: The Movie” belgeselinde ARMY’lerce tekrar yaşanmak istenmiştir. Işıldaklar ARMY ve BTS arasında bir tür sembol görevi görmektedir. Hayran kitlesi ve yıldız arasında bu tür semboller aracılığıyla kurulan etkileşim durumları parasosyal etkileşimi (Horton ve Wohl, 1956) güçlendirmektedir.





[image error]



BTS üyesi Namjoon’un (RM) 12 Eylül’de doğum gününün tüm dünyada çeşitli şekillerde gösterişli bir şekilde kutlanması BTS’in ve (BTS’in bağlı olduğu şirket olan) BigHit’in hayranlarını nasıl bir katılımcı kültür içerisine taşıdığını da göstermektedir. Örneğin 11 Eylül’de Namjoon’un doğum günü Twitter’da Türkiye gündeminde 1.sırada yer almıştır. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus ve UNICEF  Namjoon’un doğum gününü Twitter’dan kutlayanlar arasındadır.





[image error]



[image error]



Dünyanın çeşitli bölgelerinde ARMY’ler Namjoon’un doğum gününü renkli etkinliklerle kutlamışlardır:  Bir AVM dış cephesi camlarının Namjoon’un doğum günü kutlaması için kullanılması; Hongdae İstasyonunda Namjoon’un doğum günü reklamlarının tabelalara yansıtılması; Çinli bir fan sitesinin Kore’nin en büyük kitap mağazalarından birini Namjoon’un okuduğu ve önerdiği kitaplar için ayrı bir bölümde sergilemesi; Hindistan’ın  kırsal kesimlerinde çeşitli zorluklar yaşayan çocukların eğitimi için bağış kampanyası[1] düzenlenmesi bunlardan bazılarıdır. Türk Army’ler Namjoon’un doğum günü için fidan bağışı kampanyası düzenlemiştir. Pakistanlı ARMY’ler de Namjoon’un doğum günü için aralarında düzenledikleri bir kampanyayla 600 kitap toplamışlar ve ülkenin farklı şehirlerindeki ihtiyacı olan çocuklar ile sanat ve edebiyat öğrencilerine bu kitapları göndermişlerdir[2].





[image error]



[image error]



Namjoon’un[3] doğum günü etkinlikleri sadece bunlarla sınırlı kalmamıştır. BTS grubu üyesi Taehyung’un kendi sesinden Namjoon’un doğum günü için başlattığı ses kaydetme challenge’ı twitterda geniş yankı bulmuştur. Dünyanın her tarafından ARMY’ler #RMChallenge ve #RM etiketleri ile kendi seslerinin olduğu videolar çekerek twitterda paylaşmıştır. Böylelikle #RMChallenge ve #RM etiketleri dünya gündeminde trendlerde ilk 3’te yer bulmuştur. Tüm bu organizasyonlar sosyal medyada gerçekleşmekte ardındanda, gündelik yaşama taşınmaktadır.





[image error]



[image error]



Pandemi sürecini fırsata çeviren BTS, Dynamite ve Billboard Hot 100 birinciliği ile zirvedeki yerini bir taraftan korurken diğer taraftan “Break the Silence: The Movie” belgeseli ile fanlarıyla eski yüzyüze konser zamanlarını hatırlatmaktadır. Belgeselde anılar tazelenmektedir. Fan grubu da belgesele yanlarında getirdiği çeşitli sembollerle BTS ile arasındaki etkileşimli ilişkiyi güncel tutmak istemektedir. Yukarıda verilen tüm örneklere bakıldığında popüler kültür ürünü olan bir grubun çevrimiçi platformlar ve katılımcı kültür unsurlarından faydalanarak fan kitlesinin yardımıyla nasıl zirvede kaldığını açıkça görülmektedir.





Pazarlama stratejileri ve yaratıcı içerik endüstrisinin etkin kullanımıyla Güney Kore’den küresel pazarlara açılan kültürel teknoloji ürünlerinin gelecekte tüm dünya kamuoyunda daha fazla gündemde kalacağı tahmin edilmektedir.





Kaynakça



Jenkins, H. (2016). Cesur Yeni Medya-Teknolojiler ve Hayran Kültürü. (Çev. N. Yeğengil). İstanbul: İletişim Yayınları.





Horton, D., & Wohl, R. (1956). Mass Communication and Para-Social Interaction. Psychiatry, 19(3), 215-229.





https:// /www.soompi.com/article/1425304wpp/bts...





https://www.koreatimes.co.kr/www/art/2020/09/398_295970.html#.X17FfAo2eRE.twitter.









[1] https://www.barefootcollege.org/one-in-army-raises-13-500-for-barefoot-college Erişim tarihi: 18.09.2020





[2] https://newsleaf.com/books-and-bts-here-is-what-pakistani-fans-did-on-rms-birthday/ Erişim tarihi : 18.09.2020





[3] Namjoon ayrıca doğum günü için Kore Ulusal Modern ve Çağdaş Sanat Müze’sine 100 milyon won (yaklaşık 84 bin Dolar) bağışlamıştır. Bu bağışın, şehir merkezlerinden uzakta bulunan 400 kadar ilk, orta ve yüksek okul kütüphanesine sanatla ilişkili kitap sağlayacağı ve böylelikle insanların bu kitaplara daha kolay ulaşacağı belirtilmiştir. Bakınız:





“BTS’s RM Donates 100 Million Won to Museum On His Birthday”. https:// /www.soompi.com/article/1425304wpp/bts... Erişim tarihi: 18.09.2020





“BTS leader RM donates 100 million won to art foundation”,  The Korea Times.https://www.koreatimes.co.kr/www/art/2020/09/398_295970.html#.X17FfAo2eRE.twitter. Erişim tarihi: 18.09.2020 

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 19, 2020 04:19

September 16, 2020

Yaşlılar Bilgiye Nasıl Erişiyor?

TÜBİTAK destekli “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” başlıklı araştırmanın ilk bulguları arasında yer alan, katılımcıların Covid-19 salgını sürecinde bilgiye erişimde kullandıkları iletişim araçlarına ilişkin infografik paylaşıldı.





Televizyonun yüksek bir yüzdeyle, salgın sürecinde bilgiye erişmek için en çok tercih edilen iletişim aracı olduğu görülen sonuçlara göre; televizyonu sırasıyla akıllı telefon, internet ve gazete takip ediyor.





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 16, 2020 03:38

September 12, 2020

120K613 YouTube Kanalı Açıldı

TÜBİTAK ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı desteğiyle yürütülen  “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” başlıklı araştırmaya ilişkin bilgilendirme ve paylaşımların yer alacağı YouTube kanalı açıldı.





“Pandemide Yaşlılar ve Enformasyon 120k613-Projesi” adıyla yayına başlayan kanala aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:





https://www.youtube.com/channel/UCdM0mUGBkv8y1zdEYyGgzyw

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 12, 2020 07:57

Her Yaşta Portal ile Röportaj: Doğru Bilgiye Ulaşmak Yaşlılarda Kaygıyı Azaltıyor

Prof Dr. Mutlu Binark, yürütücülüğünü üstlendiği TÜBİTAK-SOBAG 1001 destekli “Covid 19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” projesi hakkında heryasta.org için bilgilendirmeler yaptı.





AvivaSA’nın, Yaşama Dair Vakıf (YADA) işbirliğiyle yaptığı “Türkiye’de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri” araştırmasının sonuçlarından yola çıkılarak YADA tarafından sağlanan literatür desteği, bilimsel kaynaklar ve AvivaSA’nın katkılarıyla orta yaş grubunun yaşlanmaya hazırlanmasına, planlarını bugünden şekillendirmesine yardımcı olmak amacıyla hazırlanan bir sosyal sorumluluk girişimi olduğu aktarılan Her Yaşta portalının, Türkiye’deki mevcut negatif yaşlılık algısını değiştirmeye yönelik bir yayıncılık yapmak ana hedefini taşıdığı belirtiliyor.  





Araştırmanın hazırlanış ve saha süreçleri ile ilk bulgularına ilişkin röportaj metnine ve videoya ilgili bağlantılardan ulaşabilirsiniz:






Doğru bilgiye ulaşmak yaşlılarda kaygıyı azaltıyor











 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 12, 2020 07:42

September 8, 2020

Analyzing the Determinants of News-Seeking Behaviours of Older Adults in Terms of Digital Inequality: International Conference on E-Society, 2020

TÜBİTAK SOBAG tarafından desteklenen “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” başlıklı araştırmanın ilk analizlerinin yer aldığı “Analyzing the Determinants of News-Seeking Behaviours of Older Adults in Terms of Digital Inequality” çalışması, 7-9 Eylül 2020 tarihinde Kaoshiung City, Tayvan’da düzenlenen International Conference on E-Society 2020’de sunuldu.





[image error]



Çalışmaya ilişkin sunu, projenin YouTube kanalından da erişime açıldı. İlgili bağlantı:
https://www.youtube.com/watch?v=RUJVNltzcos&feature=youtu.be





[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]



[image error]
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 08, 2020 02:50

September 4, 2020

TÜBİTAK ARDEB-1001 120K613 “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” Projesi: Türkiye’de Yaşlıların Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sahipliği

TÜBİTAK’ın ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında “COVID-19 ve Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler” özel çağrısıyla desteklenen, 120K613 numaralı “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” başlıklı araştırmanın ilk bulgularına ilişkin infografik yayında:





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 04, 2020 06:25

September 3, 2020

“DYNAMİTE” YA DA BTS’İN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

Yazan: Alptekin KESKİN[1]





BTS pandemi sürecinde yüzyüze konserlerini iptal etse de etkinliklerini çevrimiçi platformlara taşıyarak dünya gündeminde adından söz ettirmeyi başarmaktadır. Grubun YouTube’da “Dear Class of 2020”’ye canlı katılımı ve WeVerse’de canlı yayınlanan BANG BANG CON konserine 756 bin dinleyicinin katılımı bu noktada önemli etkinliklerdir. Ardından yine WeVerse’de yayınlanan “BTS ile Korece Öğrenin” programları ile uluslararası fanlarına “Korece” öğretme çabasına girişen BTS, Kore için önemli bir yaratıcı kültürel ürün ve kültürel diplomasi örneği olduğunu (Binark, 2019: 156) bir kez daha göstermiştir. BTS, içinden geçtiğimiz dönemde çeşitli sosyal hareketlere de duyarsız kalmamıştır. Grubun, ABD’deki ırkçılık karşıtı Black Lives Matter kampanyasına 1 milyon dolar bağışı ve hemen akabinde ARMY’lerin sosyal medyada organize olarak topladığı 1 milyon dolar bağış tüm dünyada gözleri grubun üzerine çevirmiştir. K-Pop, bu yönüyle ABD’de bir süredir “K-aktivizmle” sıkça anılmaktadır[2]





BTS, pandemi sürecinde zor zamanlar geçiren fanları ve dinleyicileri için hazırladığı tamamı İngilizce olan “Dynamite” (Dinamit) şarkısı ile bir süredir gündemdeki yerini korumakta. 02.08.2020’de BigHit şirketi tarafından 21.08.2020 tarihinde yayımlanacağı açıklanan  “Dynamite” için 10 Ağustos’tan itibaren grup üyelerinin ve yeni şarkı teaserının fotoğrafları BigHit’in Twitter hesabından paylaşılmaya başlandı. 19 Ağustos’ta teaserı[3] ve 21 Ağustos’ta tamamı müzik piyasasına sunulan Dynamite[4] şarkısı, 24 saat içerisinde 101.1 milyon kez izlendi. Dynamite klibi ilk 24 saat içerisinde 100 milyondan fazla kez izlenmesi sebebiyle “YouTube’da ilk 24 saat içinde en çok izlenme” rekoru ve ilk yayınlandığında 3 milyondan fazla kişi tarafından aynı anda izlenmesi sebebiyle YouTube Premiere rekorunu kırdı[5]. 24 Ağustos’ta YouTube’da ‘Dynamite’ MV Official videosundan farklı kesitler sunan Dynamite B-side yayımlandı[6]. Dynamite’in rekorlarından sonra Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhonom Ghebreyesus da Twitter’dan BTS’i tebrik etti ve grubu DSÖ Dünya Sağlık Asamblesi’ne taşımaya davet etmekten memnuniyet duyacağını belirtti[7].





Görsel 1:BTS’in Hot 100’de 1.sıraya yükselmesinden sonra  Başkan Moon’un Twitter’da tebrik mesajı





[image error]



Görsel 2: Dynamite MV Official paylaşımı





[image error]



Dynamite’in çıkışından sonraki süreçte ABD’de resmi olarak 265 bin online olmak üzere toplam 300 bin kopyasının satılmasıyla bir hafta içerisinde ülkede en çok satan şarkılar listesinin başına geçti[8]. BTS’in 30.08.2020 günü MTV müzik ödüllerinde 4 dalda (en iyi grup, en iyi K-Pop, en iyi Pop, en iyi kareografi)  ödül alması[9] en büyük ödüllerden olan Hot 100 için bir işaretti. MTV ödüllerinden 1 gün sonra grubun beklediği haber geldi. BTS, “Dynamite” şarkısıyla Billboard Hot 100 listesine 1 numaradan girmeyi başardı.[10][11]. Grubun Hot 100 listesine 1 numaraya taşınması Güney Kore’de adeta bayram havasında karşılandı. Güney Kore Devlet Başkanı Moon BTS’in Billboard 100 listesine 1 numaradan girmesinden sonra Twitter’dan bir mesaj yayımlayarak BTS’in bu başarısıyla K-Pop tarihinde yeni bir bölümün yazılmasını sağlayan ilk Kore markası olduğunu söyledi[12].  





Görsel 3: Dynamite MTV performansı  





[image error]



Görsel 4: BTS’in 1.sıraya yükseldiği Billboard Hot 100 listesi





[image error]



Dynamite şarkısına genel olarak bakılacak olursa; şarkının eğlenceli ve canlı görüntüleri ile disco pop’u[13] hatırlattığı görülmektedir. “Dynamite”, basın konferansında[14] grup üyelerinin de belirttiği gibi pandemi sürecinde dinleyicilerine pozitif mesajlar vererek iyi hissettirme amacı taşıyan bir şarkı olduğu izlenimini vermekte. Dynamite’in videosu 1970-80-90’lı yıllardan esintiler taşıyan, Michael Jackson kareografilerini hatırlatan sahneler ile dolu. Bu açıdan video içeriği pozitif mesajlar barındıran şarkı sözleri ile birlikte değerlendirildiğinde insanlığın daha iyi hissetmesi için hazırlanmış bir tür eğlence hizmeti niteliği taşımakta. K-Pop gruplarının uluslararası dinleyicilerine karşı bu çok yönlü hizmeti araştırmacılara göre “arttırılmış eğlence” olmasından kaynaklanmaktadır (Choi ve Maliangkay, 2015: 4; Binark, 2020: 189-225). Suk-young Kim de K-Pop’un bir müzik türü olmanın ötesinde, performans, dans, şarkı, öykü ve diğer yetenek gösterilerinin birleşimi olduğunu (2016: 139) belirtmektedir. Benzer bir görüşte olan Fuhr’a göre K-Pop, farklılığın bir karnavalesk kutlamasıdır (Fuhr, 2016: 10).





“Dynamite”, yukarıda belirtildiği gibi pandemi sürecinde dünya genelindeki dinleyicilerine bir nebze olsun enerji vermek için yazılan bir şarkı özelliği ile ön plana çıkmaktadır. Nihayetinde kültür endüstrisinin üretim stratejisidir. Şarkının tamamen İngilizce olmasıyla daha fazla izleyiciye ulaşma amacı taşıdığı açıktır.  “Dynamite” in pandemi sürecine özel yazılmış bir şarkı olduğu grup üyeleri tarafından da açıklanmıştır. K-Pop gruplarının dünyanın içinden geçtiği çeşitli dönemleri de göz önünde bulundurarak şarkılarını dünya müzik piyasasına sunması pazarlama stratejilerinin gereği olarak da okunabilir.





Görsel 5: Dynamite Teaser Fotoğrafı         





[image error]



Sonuç olarak K-Pop gruplarının içinden geçtiğimiz pandemi süreci ve/ya yeni normal olarak adlandırılan dönem ile birlikte stadyumlarda veya başka çeşitli etkinliklerde fanlarıyla olan yüzyüze etkileşimli yapısını değiştireceğini;  YouTube, Instagram vb. gibi çevrimiçi platformlar aracılığıyla bundan sonraki süreçte online konserler gibi etkinliklerin artacağını ve K-Pop gruplarının bu strateji ile daha fazla izleyici kitlesine hitap etmek isteyeceğini tahmin etmek güç olmayacaktır[15].





KAYNAKÇA





Binark, M. (2020). Arttırılmış Eğlence Olarak K-Pop ve BTS’in Çekim Gücü. Der: Mutlu Binark içinde, Asya’da Popüler Kültür ve Medya (s. 189-225). Ankara: um:ag.





Binark, M. (2020, Ocak 3). K-Dramalar ve Kültürel Diplomasi Aracı Olarak Descendants of the Sun. http://www.sineblog.org: http://www.sineblog.org/k-dramalar-ve-kulturel-diplomasi-araci-olarak-descendants-of-the-sun/ adresinden alındı





Choi, J., & Maliangkay, R. (2015). Introduction: WhyFandom Matter to the International Rise of K-Pop. J. Choi, & R. Maliankay içinde, K-Pop: The International Rise of the Korean Music Industry (s. 1-18). New York: Routledge.





Fuhr, M. (2016). Globalization and Popular Music in South Korea: Sounding out K-Pop. London: Routledge.





Kim, S. Y. (2016). The Many Faces of K-pop Music Videos: Reveus, Motown, and Broadway in “Twinkle”. The Journal of Popular Culture, 49(1): 136-154.





DİĞER KAYNAKLAR





Keskin, A. “K-Pop’tan K-Aktivizme Sosyal Medyanın Yeni ‘K’ Güçleri’”, https://yenimedyawordpress.com/2020/07/20/k-poptan-k-aktivizme-sosyal-medyanin-yeni-k-gucleri/ (20.07.2020).





Hugh McIntyre, “BTS’s ‘Dynamite’ sold A Quarter Of A Million Copies In Its First Week In The U.S.”, Forbes. https://www.forbes.com/sites/hughmcintyre/2020/08/31/btss-dynamite-sold-a-quarter-of-a-million-copies-in-its-first-week-in-the-us/#6d79d6f86fcd (Erişim tarihi:31.08.2020).





 Denise Warner, “Here All the Winners From the 2020 MTV VMas”, 30.08.2020. Billboard, https://billboard.com/articles/news/awards/9442281/mtv-vmas-winners-list-2020?utm_source=twitter&utm_medium=social (Erişim tarihi: 31.08.2020).





Gary Trust, “BTS’ ‘Dynamite7 Blasts in at No.1 on Billboard Hot 100, Becoming the Group’s First Leader”, Billboard, https://www.billboard.com/articles/business/chart-beat/9442836/bts-dynamite-tops-hot-100-chart  31.08.2020. (Erişim tarihi:01.09.2020).





“With ‘Dynamite’, BTS becomes 1st S. Korean artist to top Billboard Hot 100”. Yonhap News Agency. 31.08.2020. (Erişim tarihi:31.08.2020).





 Chang Dong-woo, “BTS credits fans for Billboard Hot 100 win, hopes to perform at Grammys”. Yonhap News Agency.  https://www.en.yna.co.kr/view/AEN20200902006400315 . 02.09.2020 (Erişim tarihi: 02.09.2020). 





”Dancing the Night Away: Review of BTS’ ‘Dynamite’”, 27.08.2020, https://www.viewofthearts.com/2020/08/27/review-of-bts-dynamite/ (Erişim tarihi:31.08.2020). 





Yoon So-Yeon, “[Post-Covid-19 New Normal] K-pop finds solace online, but how long can it really last?”, Korea Joong Ang Daily. 14.06.2020. https://koreajoongangdaily.joins.com/2020/06/14/culture/features/KPOP-ONLINE-CONCERT/20200614132401768.html (Erişim tarihi: 01.09.2020).





“K-pop finds new home online but for how long?” https://www.youtube.com/watch?time_continue=245&v=rG2mP9BalhU&feature=emb_logo – 22.06.2020 (Erişim tarihi: 02.09.2020).









Sonnotlar:





[1] İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Doktora Öğrencisi.





[2] Bu konu ile ilgili bir yazı için bkz. Keskin, A. “K-Pop’tan K-Aktivizme Sosyal Medyanın Yeni ‘K’ Güçleri’”, https://yenimedyawordpress.com/2020/07/20/k-poptan-k-aktivizme-sosyal-medyanin-yeni-k-gucleri/ (20.07.2020). (Erişim tarihi: 31.08.2020).  





[3] 19.08.2020 tarihinde yayınlanan “Dynamite MV Teaser” 24 saat içerisinde YouTube’da 30.2 milyon görüntülenmeyi aştı ve 3.7 milyon beğeniye ulaştı. 





[4] 02.09.2020 itibariyle “Dynamite” official MV 280 milyon izlenmeye ulaşmıştır. https://www.youtube.com/watch?v=gdZLi9oWNZg (Erişim tarihi: 02.09.2020).





24.08.2020’de BTS’in YouTube sayfasından ‘Dynamite’in çeşitli remix versiyonları yayımlanmıştır (bkz.https://www.youtube.com/watch?v=fgk2KxK4iAo&list=OLAK5uy_I7S3wlpw3fXKpq4mlOjz58rXsvt3z_M6l&index=3. 24.08.2020. (Erişim tarihi:02.09.2020)..





[5] https://blog.youtube/culture-and-trends/bts-dynamite-breaks-youtube-premiere-records/. 21.08.2020. (Erişim tarihi: 31.08.2020)





[6] Dynamite B-side 02.09.2020 itibariyle 48.8 milyon kez izlenmiştir. https//www.youtube.com/watch?v=BV2FdDmGiW0 (Erişim tarihi: 02.09.2020).





[7] https://www.twitter.com/drtedros/status/1297527030649683968?s=21 . 23.08.2020 (Erişim tarihi:23.08.2020)





[8] Hugh McIntyre, “BTS’s ‘Dynamite’ sold A Quarter Of A Million Copies In Its First Week In The U.S.”, Forbes. https://www.forbes.com/sites/hughmcintyre/2020/08/31/btss-dynamite-sold-a-quarter-of-a-million-copies-in-its-first-week-in-the-us/#6d79d6f86fcd (Erişim tarihi:31.08.2020).





[9] Denise Warner, “Here All the Winners From the 2020 MTV VMas”, 30.08.2020. Billboard, https://billboard.com/articles/news/awards/9442281/mtv-vmas-winners-list-2020?utm_source=twitter&utm_medium=social (Erişim tarihi: 31.08.2020).





[10] Gary Trust, “BTS’ ‘Dynamite7 Blasts in at No.1 on Billboard Hot 100, Becoming the Group’s First Leader”, Billboard, https://www.billboard.com/articles/business/chart-beat/9442836/bts-dynamite-tops-hot-100-chart  31.08.2020. (Erişim tarihi:01.09.2020).





“With ‘Dynamite’, BTS becomes 1st S. Korean artist to top Billboard Hot 100”. Yonhap News Agency. 31.08.2020. (Erişim tarihi:31.08.2020).





[11] BTS’in, Hot 100’deki başarısından sonra grup üyeleri bundan sonraki amaçlarının 2021’deki Grammy ödülleri olduğunu açıkladılar: Chang Dong-woo, “BTS credits fans for Billboard Hot 100 win, hopes to perform at Grammys”. Yonhap News Agency.  https://www.en.yna.co.kr/view/AEN20200902006400315 . 02.09.2020 (Erişim tarihi: 02.09.2020). 





[12] Bkz.https://www.twitter.com/moonriver365/status/1300609917191991297?s=21 -01.09.2020 (Erişim tarihi:01.09.2020).





Ayrıca Seoul’un yüzü ve  fahri turizm elçisi olan BTS’in Hot 100 başarısı için Seoul Hükümeti’de Twitter’dan tebrik mesajını paylaştı: http://www.twitter.com/seoul_gov/status/1300659839777910790?s=21 , 01.09.2020 (Erişim tarihi: 01.09.2020).  Tüm bu mesajlar K-Pop’un Güney Kore için ne kadar önemli bir kültürel diplomasi örneği olduğunu göstermektedir.        





[13] Bir görüşe göre, disko’nun aslen Afro-Amerikan ve queer kültürlerinden ortaya çıktığı ve bu yüzden ilk zamanlarında direniş ve muhalif bir bakış açısının ürünü olarak anlaşılabileceği belirtilmektedir. Bkz.”Dancing the Night Away: Review of BTS’ ‘Dynamite’”, 27.08.2020, https://www.viewofthearts.com/2020/08/27/review-of-bts-dynamite/ (Erişim tarihi:31.08.2020). 





[14] Dynamite şarkısı için grubun 21 Ağustos’ta düzenlediği basın konferansı için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=7Sz6PR5ZsjE (Erişim tarihi:31.08.2020)





[15] Bu yöndeki bazı yayınlar için bkz.Yoon So-Yeon, “[Post-Covid-19 New Normal] K-pop finds solace online, but how long can it really last?”, Korea Joong Ang Daily. 14.06.2020. https://koreajoongangdaily.joins.com/2020/06/14/culture/features/KPOP-ONLINE-CONCERT/20200614132401768.html (Erişim tarihi: 01.09.2020).





“K-pop finds new home online but for how long?” https://www.youtube.com/watch?time_continue=245&v=rG2mP9BalhU&feature=emb_logo – 22.06.2020 (Erişim tarihi: 02.09.2020).

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 03, 2020 08:16

September 2, 2020

TÜBİTAK ARDEB-1001 120K613 “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” Projesi: Katılımcıların Temel Özellikleri

TÜBİTAK’ın ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında “COVID-19 ve Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler” özel çağrısıyla desteklenen, 120K613 numaralı “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” başlıklı araştırmanın katılımcılarına ilişkin temel bilgilerin yer aldığı infografik yayınlandı:





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 02, 2020 05:08

September 1, 2020

TÜBİTAK ARDEB-1001 120K613 “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” Projesi: İlk Bilgilendirme Paylaşıldı

TÜBİTAK’ın ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında “COVID-19 ve Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler” özel çağrısıyla desteklenen, 120K613 numaralı “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” projesine ilişkin ilk bilgileri içeren infografik yayında:





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 01, 2020 05:11

August 29, 2020

HACKER TEORİSYENİ MCKENZIE WARK* İLE 21. YÜZYIL’DA NASIL MARKSİST OLUNUR ÜZERİNE?

*The Hacker Manifesto, Gamer Theory, ve Capital is Dead On Labor in the Information Age’in Arkasındaki Yazar


Metin: Sanja Grozdanić


Çeviri: Hasan H. Kayış, Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Ar.Gör.


Yaşamlarımıza, özgürce sunduğumuz bilgilerden yararlanan, duygusal ve bilişsel yeteneklerimizi, dikkatimizi sürekli artan bir şekilde kullanan en iyi huylu platformlar aracılık ediyor. Platform ekonomimizin genel bir tezahüründe, karmaşık bir gözetim sistemi hiper-bağlantı fantezimiz içinde kendini gizler. Bir Tesla kullanırsanız sizi filme alır ve bir Alexa veya Echo’nuz varsa sizi kaydeder. Amazon, vatandaşlar için uygun bir hizmet sağlayıcıdır ve ICE, göçmenleri takip ederken ve yakalarken onun teknolojisini kullanır. Belki de en şaşırtıcı olanı bunların hiçbirinin sır olmamasıdır.


Yazar, teorisyen ve eğitimci McKenzie Wark, 2019’daki Capital is Dead adlı kitabında şöyle yazıyor: “eylemlerimiz kullanıcı olmaktan başka hiçbir şeye indirgenmedi ve meta biçimine zorlandı, kolektif çalışmamız ve oyunumuz bize karşı bir dünya yarattı … kolektif insan emeği sadece yönetici sınıfın kendisi için değil, aynı zamanda bizleri de kendi suretinde yaratan bir dünya yaratmaya devam ediyor.” Teknolojiyi sosyal ve psişik bir aygıt olarak görebilir miyiz? Ya da bu ikisi birbirine bağımlı mı? Birbirini çevreleyen bir endişe aşikâr olacaktır.


[image error]


McKenzie’yi, en son geçtiğimiz yıl Verso Books tarafından yayınlanan Capital is Dead adlı kitabında sorgulanan bu gergin manzaradaki sınıf ilişkilerini tartışmak için arıyorum. Capital is Dead’de Wark, yeni bir sınıf ilişkileri biçimi altında yaşadığımızı savunuyor. McKenzie, ilk olarak 1994’te The Hacker Manifesto’da ortaya attığı “Hacker” ve “Vectorialist sınıf” terimlerini genişleterek, gerçekliğimizi yeniden tanımlama konusundaki isteksizliğimizi sorguluyor ve bu isteksizliğin aynı zamanda onu hesaba katma yeteneğimizi de ortadan kaldırdığını öne sürüyor. Yeni sınıf ilişkileri yeni sömürü biçimlerini gerektirir; özerkliğimiz ve sosyal düzenimize yeni tehditler söz konusu.


İlerlemek için biraz geriye gitmeme izin verin. McKenzie yüksek lisans tezini Sydney, Oxford Street’te bir seks dükkânı olan Numbers’ın tezgâhının arkasında yazdı. McKenzie, kauçuk ve deri vitrinleri karıştırdığı için kovulmuştu. Bu, McKenzie’nin karakteri için temel gibi görünen bir kategoriyi günlük reddiyle hatırladığım bir anekdottur. Chris Kraus, Şubat ayında Semiotext (e) ile birlikte Reverse Cowgirl adlı otobiyografisinde McKenzie’yi yazıyor: “Ne kadar tuhaf ve öngörülemez işler nasıl sonuçlanıyor”. McKenzie’ye, çalışmalarındaki en derin şeylerden birinin, benim için yeni bir eleştiri türü oluşturması olduğunu söylüyorum. Olumsuzluktan daha az, olasılıkla ilgili olan bu tekinsizliğe ve çelişkiye dayanan bir eleştiri. McKenzie, “doğrusal yoldan çıkıp geçmişi bir labirent gibi düşünmeye başlarsanız ne olacağıyla daha çok ilgileniyorum” diyor. “1920’lerde veya 1960’larda gelişmemiş olan bir şeye şimdi başlamak doğru olabilir, özellikle de aynı kişiler tarafından sürekli gazla aydınlatılıyorsanız.” Geçmişi bir labirent olarak düşünmek, McKenzie’nin önerdiği gibi, geleceği tartışılabilir olarak görmektir.


SG: Emek hareketi tarafından oluşturulduğunuzu yazmıştınız. Siyasi inançlarınıza ne temel oldu?


MW: Kişi bu konuda biraz çekingen olma eğilimindedir. Belirli sorulara cevap vermeme hakkı her zaman saklıdır. Örneğin hiç Komünist Parti üyesi oldunuz mu sorusu önemlidir. Bu yüzden buna hiçbir zaman doğrudan doğruya cevap vermem. Bunun dışında çekirdek bir kadro tarafından eğitimliydim. Önceki hayatımda pekiyi bir parti militanı değildim. Birkaç yıldır Avustralya İşçi Partisi’nin sol grubunun bir üyesiydim. Bence bununla ilgili önemli olan şey, bir dizi yenilgiyi yaşamak ve bu yenilgi üzerine yeniden bir düşünme ile daima yenilgi olgusuyla duygusal olarak başa çıkmaktır. Bu yüzden, şu anda devam eden bazı canlanmalarla biraz uyumsuz hissediyorum, çünkü tüm bunların geçmişte neden yenilgiye uğradığını ve neden tekrar düşünmemiz gerektiğini anlamak zorundaydım.


SG: Bu bana Dubravka Ugrešić’in söylediği “kaybedenlerin yanındayım” gibi aslında bana her zaman çokça umut veren bir sözünü hatırlatıyor.


MW: Rimbaud’un çevirisinde bile yeniden üretemediğim: “ben iskelede oturan o ırktanım” sözünü, ergenlik çağında okuduğumda bundan heyecanlandığımı hatırlıyorum. Kaderim mühürlenmişti!


SG: Yazma ile olan ilişkiniz öğretme ile aynı mı?


MW: Öğretmen olmak kişiliğimin büyük bir parçasıdır. Yardım edemem ama bununla şekillenebilirim. Kurumsal çerçevelere çok fazla kapılmamayı seviyorum. Bu tür bir ortamın dışında öğrenmeyi seviyorum ve her zaman sevdim. Bu yüzden her zaman bunun için hazır olmak istiyorum. Trans bir kadına, trans seks işçisi olma konusundaki blog gönderilerini nasıl kitap teklifine dönüştürebileceğini anlatan bir çılgınlığın ortasındaydım ve “bunu neden yapıyorum?” dedim. Bir süre yaptıktan sonra, bu biraz varsayılan bir durumdur. Ayrıca, pedagoji fikrine bağlı politik bir proje de var sanırım. Nasıl öğreneceğimizi öğrenebilirsek pek çok sorunu çözebiliriz.


SG: Çalışmalarınızı her zaman cömert ve üretken buldum. “Düşük teori” ile ne demek istediğinle ilgileniyorum. Yakın zamana kadar, Goldsmiths’teki yıllık Mark Fisher anma dersinin birkaç tiyatroya yayıldığı, kapasitesinin her zaman aşıldığı ve ardından öğrenciler tarafından organize edilen bir çılgınlığın izlendiği Londra’da yaşıyordum. Fisher ile okuyucuları arasında yakın bir ilişki var.


MW: “Düşük teori”, eskiden “yüksek teori” olarak adlandırılan şeyin bir geri oluşumudur, özellikle de Derrida’nın Yale yapısöküm okulu aracılığıyla kabul edilmesidir. Bu güzel ve harika bir şey, ama o sadece ben değilim. Bunu yapacak soyağacı ya da eğitime hiç sahip olmadım ve üniversite eğitimim de asla kaçamayacak bir dizi resmi egzersiz olarak sonuçlanmış gibi görünüyor. Ve bu benim oluşumum değildi. Benim için daha merkezi olan, Stuart Hall gibi birinin deyişiyle “Teori, daha önemli bir yere giden yolda bir dolambaçlı yol” anlayışıydı. Neyin daha önemli olduğunu söylemek benimle ilgili değil, ben sadece kitap yazıyorum, fakat bu şeylerin nasıl mümkün kılındığı ile ilgili bir durumdur. Bir kitap, sadece kitabı okumak için (Amerika bağlamında) 100.000 $ değerinde yüksek lisans eğitimine ihtiyaç duymadığınız araçlara sahip olan bir şey olabilir mi?  Ben böyle yazmak istemiyorum. Ayrıca “düşük teori” nin pratiklerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir tür olabilir. Bir harekete özel olarak daldırılması gerekmez. Sanat pratiğine bağlanabilir.


SG: Berlin’deki The Haus der Kulturen der Welt’teki bir konferansta, ütopyanın aşırıya kaçan pratik olduğunu ve işinizde sıkça kullanılan bir terim olduğunu söylediniz. Gerici projeler en fazla alanı kaplıyor gibi göründüğünde ütopik projelere yer var mı? Hangi ütopik projeleri görüyorsunuz?


MW: Bu açması zor bir terim.  Ütopyanın totalitarizme yol açtığı için her zaman kötü olduğu ve liberallerin gerçekten pratik insanlar olduğu gibi bir tür soğuk savaş liberal söyleminden çıkmanız gerekiyor. Sadece dışarı çıkıp komünizmi yenmek adına bir grup yabancıyı öldürüyorlar. Diğer karmaşıklık şudur: Neoliberalizmden daha ütopik bir şey düşünebilir misiniz? Yönetici sınıf için bir ütopya gibi… İnsanların ütopyacı hakkında gözden kaçırdığını düşündüğüm şey, asıl meselenin çöpü kimin dışarı çıkardığı ve kötü duygularla ne yapacağımızdır. Ütopya tüm bu zor problemlerle baş etmeye çalışır. Bunun için ve şimdiki zamanı inşa etmek için söylenecek bir şey var; ütopik bir akşam geçirebilirsiniz, bu bana denemeye değer bir şey gibi görünüyor. İyi bir çılgınlık bir ütopyadır.


SG: En modern biçimleriyle sermaye, bizi kamusal dünyadan uzaklaşmaya hazırlıyor gibi görünüyor. Dış dünya ya terk edilmiş ya da pahalıdır veya patolojik ve sterilize edilmiştir. New York ile ilişkiniz değişmiş olsa da biraz bahsedebilir misiniz?


MW:20 yıldır burada yaşıyorum, bu yüzden ben bir New York’luyum. Şehrin bir parçası oldum. Bir hissem varmış gibi hissediyorum. Çocuğumun yaşamı boyunca, muhtemelen üzerinden çok sürece geçecek olsa da, onu bir şekilde arşivlemek, belgelemek ve hala buradayken tadını çıkarmak istiyorum. Hâlâ marjinal olarak yaşanabilir durumda ama gittikçe zorlaşıyor ve muhtemelen altın çağını kaçırdım. Buraya Giuliani döneminde geldim, bu yüzden o deönem kesinlikle daha az eğlenceliydi. Hala tuhaflıkları ve kenar boşlukları, çevresinde insanların içlerinde bir şeyler yapabileceği ve yaşayabileceği kadar gereksiz boş alan var. Ancak tüm bunlar para gerektiriyor ve birçok insan çok tehlikeli şekillerde takılıyor. Kitlesel olarak polislik yapılıyor ve bu polisliğin ırkçı olduğu çok açık. Sokaklarda dolaşabilmek için birçok ayrıcalık katmanını işgal ediyorum. Ama şehirleri seviyorum. Yaşanmaz hale gelmeye başlamaları hayatımın en büyük trajedilerinden biri.


SG: Capital is Dead’de şöyle yazmışsınız: “Bu üretim şekli ne olursa olsun, beyinleri yediği gibi bedenlerin de nasıl çalıştığı ve nasıl işlendiği noktasında anahtar gibi görünüyor.” Baudrillard’a göre kapitalizm histerikti; Deleuze ve Guattari için şizofrendi.  Bedenlerimiz ve tarif ettiğiniz yeni üretim tarzı arasındaki ilişki nedir?


MW:Ortaya çıkan veya ortaya çıkmakta olan bu üretim tarzı ne olursa olsun, her şeyi bilgiye indirgenebilirmiş gibi ele alıyor. Peki, bedenler ne ölçüde ayrıntılı olarak bilinir? Ve sonra tüm bunlar büyük ölçüde istatistiksel olarak bir araya getirildi ve olasılıksal olarak işlendi. Bu onun bir parçası. Çevrenizde bir telefon taşıyorsunuz. Bu, hepimizin bildiği gibi, temelde, hareketleriniz ve durumlarınız hakkında neredeyse sürekli olarak geri bildirimde bulunan bir tür veri kaydedicidir. Bunu bireysel mahremiyet açısından düşünme eğilimindeyiz, ancak tüm bu bilgilere toplu olarak kim sahip olacağı işin bir diğer tarafıdır. Nüfus olarak bizimle ilgili bilgilere kim sahip? Bu, gözden kaçırılmaması gereken bir şey haline gelir.


SG: Sınıf bilincinin her zaman nadir ve zor bir şey olduğunu yazıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki, Y kuşağını doğası gereği ilerici olarak kabul etme şeklimizde bir tehlike var. Tabii ki aşağı doğru bir yönde mobil olarak, doğası gereği radikaliz, ama gerçek veya kalıcı dayanışmaları nasıl inşa edebiliriz?


MW: Her zaman büyük soru budur. Şimdi oldukça çıplak bir biçimde ayrım bulma savaşına ve günah keçisi aramaktan başka hiçbir şeye adanmayan bir medya aygıtının tamamını görüyorsunuz. Ben artık onlardan biriyim. Transları, özellikle de trans kadınları günah keçisi yapmak, şu anda sadece bir sektör. Ve bu politik olarak örgütsüz olma anlamında stratejik olarak akıllıca bir biçimde çoğunlukla izole edilmiş ve fakir küçük bir nüfusumuzdur. Bu yüzden bize saldırın ve bizi ayırın ve hepimizi kavga ettirin. Sorun şu ki, sosyal medyanın yapısı, tartışma yaratan gürültüye neden olan bu tür olumlu geribildirim yığınlarına gerçekten ayrıcalık tanıyor. Yani, farklı türde bir etki yaratmak zordur. Bilirsiniz insanlar farklıdır, ancak yönetici sınıf olmayan insanlar olarak ortak çıkarlarımız var mı?


SG Bir süredir “Hacker” ve “vektörelci sınıf” gibi terimler kullanıyorsunuz, ancak şimdi özellikle uygun görünüyorlar. “Vektörelist sınıf” ın ne olduğunu açıklayabilir misiniz?


MW: Bu eleştiriyi 90’larda yapıyorduk. Teknolojiyle ilgili tüm söylemin olumlu olduğuna dair amansız bir gerçekçilik vardı. Sanki geniş çapta okumuyorsunuz tatlım! Sadece ben değil, teknolojiye bir tür punk yaklaşımının eleştirel uygulayıcıları olan bütün bir insan topluluğu. İnsanların bir anda bu işe karıştığını görmek biraz hem acı hem tatlı. Dilimin değişmesi umurumda değil, ama beni ilgilendiren kısım şu: sömürünün ne olduğu konusunda yeni bir katman var mı? Kapitalizmden gelişen yeni bir üretim tarzı var mı? Onun yerini almadı, çoğunlukla hala kapitalizmde yaşıyoruz, ama artık hepsi bu değil, biraz farklı şeyler var. Yeni bir tür yönetici sınıf var mı ve onu çoğunlukla bilgiyi kontrol eden bir sınıf olarak görebilir miyiz? Gerçekten hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar doğrudan fabrikalara sahip değiller. Fiziksel şeyler umurunda değil. Bilgiyi kontrol ederek değer zincirini kontrol etmeyi önemsiyorlar. Kapitalizm boyunca bunun unsurları var, ancak onun hâkimiyet noktasına gelmesi görece yenidir. Ve bunun yeni bir eleştirel dile ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bilgi vektörünü kontrol eden “vektörelci sınıf” olarak adlandırdım.


SG: “Hacker” kelimesi çokça kullanılıyor. Peki, bu sizin için ne anlama geliyor?


MW: Bütün bunlar yeni alt sınıfların olup olmadığı sorusunu akla getiriyor. Ve bence bir tane var, bilgi üreten ama ona sahip olmayan biri. Tanıdığım insanların çoğu; O benim. Yaptığın bu. Bilgi yapıyorsun. Onun sahibi başka biri. Ben buna “hacker” sınıfı diyorum. Belki artık harika bir kelime değil, ne istersen söyle. Bu tıpkı emek gibidir, ancak emek ile tamamen aynı şey değildir çünkü ölçmek çok çok zordur. Çalışma süresi ile ilişkiniz çok farklı. Yaptığınız şeyin bir değeri olup olmayacağına dair ilişkiniz çok farklı. Bunun biraz özgüllük gerektirdiğini düşünüyorum. Hacker işçi ittifakı neyle ilgili? Bence sınıfla ilgili dili geliştirmeyi düşünüyorum. Bu yüzden buradayız.


SG:Mark Zuckerberg yeni bir para birimini açıklamak için Senato’ya çağrıldığında yeni bir tür hiyerarşi olduğu inkâr edilemez görünüyor.


MW: Bence dilin gelişmesi işin zor kısmı. Ona sadece “teknoloji endüstrisi” veya “Silikon Vadisi” deniyor. Kimse ona “yeni yönetici sınıf” demiyor. Bize inovasyon ve diğer saçmalıklardan bahsettirmekten vazgeçti. Dilsel yenilikten uzak durma eğilimi var. Benim yanında durduğum şey kendi dilsel inovasyonumuza ihtiyacımız olduğumuzdur. Dünyanın bir bölümünü tanımlayan ama aynı zamanda farklı olan bazı şeyleri gözden kaçıran bu tür bir 19. yüzyıl Marksist terminolojisine geri çekilmek yerine bunu tercih ederim. 21. yüzyıl Marksistleri nasıl oluruz? Yeterince sık sorulmadığını düşündüğüm bir sorudur bu.


Londra’da yaşayan bir yazar.


Kaynak: https://tinyurl.com/y276cqrx

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 29, 2020 04:12

Mutlu Binark's Blog

Mutlu Binark
Mutlu Binark isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Mutlu Binark's blog with rss.