Nilay Örnek's Blog, page 15
May 1, 2019
“Bir iş var da bütçemiz yok” diyenlere 1 Mayıs mesajı olsun mu?
Okuyun ve hakkını verin.
Kimseye parasız yazı yazmayı teklif etmeyin.
Emek verilen herhangi bir şeyin ücretsiz yapılmasını kimseye teklif etmeyin.
Böyle bir şey düşünmeyin bile.
Ve işin teslimini kovaladığınız kadar birinin ücretini zamanında vermeyi de adet edinin. Biri sizin için bir iş yapmışsa bir arayıp teşekkür edin, bir şekilde karşılığını verin. “Belki işi birlikte yaparız” öngörüsüyle zamanını aldığınız, fikir sorduğunuz insanlara işi onlarla yapmayacaksanız da haber verin, sürüncemede bırakmayın. Bunları yapmazsanız da utanın.
En küçüğünden sosyal medyada paylaştığınız kendi fotoğrafınız değilse imzasını eksik etmeyin; bu da bir başlangıçtır inanın.
Çok yazarın, çizerin sizlere haber vermek için 1 Mayıs’ı bayram ya da tatil gibi geçiremediğini hatırlayın.
Ve bizler/sizler nasıl yetiştirilmişsek, para konuşmayı, hakkımızı istemeyi ayıp sayıyoruz. Kahrolsun:( 1 Mayıs kutlu olsun #
İki sene önce bu mesajı, bu çizimle koymuştum, altındaki yorumlar, ertesi gün gittiğim kitap toplantısında “Bütün İyiler Biraz Küskündür”ü kitabımın adı olarak seçme nedenimdir:
Not: Ana görseldeki eser, Selçuk Demirel’e ait.
April 19, 2019
Levent Erden’e sordum: Nasıl olur da olur!?
Nilay Örnek’in hazırlayıp Storytel desteğiyle sunduğu Nasıl Olunur’un 8. Bölüm konuğu Türkiye’de pazarlama denince ilk akla gelen isimlerden Levent Erden. Reklamcılığının yanı sıra yazar, eğitimci, konuşmacı ve televizyoncu olarak birçok önemli projeye imza atmış olan Erden, bugünün dünyasına dair zihin açıcı yorumlarını paylaşırken, zamanın ruhunu anlamımıza ve başa çıkmamıza yardımcı olacak ipuçları veriyor. İşte bölüm
April 17, 2019
Koku hakkında pek çok şey öğrenmek isterseniz bu yayını dinleyin
Nasıl Olunur’un 7. Bölümü’nde Nilay Örnek’in konuğu parfümör, koku uzmanı ve yazar Vedat Ozan. Türkiye’de kokuların dünyasını ve gizemini en iyi bilenlerden biri olan Ozan’dan pek çok ilginç bilgi edinebileceğiniz bu bölümde, insanın yaşamsal deneyiminin en önemli parçalarından biri olan koku duyusuna hiç bakmadığınız bir gözle bakacaksınız.
[image error]
Bugünün dünyasında nasıl yayıncı olunur, nasıl kitap çıkarılır? Can Öz anlatıyor
Nilay Örnek’in hazırlayıp sunduğu Nasıl Olunur’un 6. Bölümü’nün konuğu Can Yayınları’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve Sokrates Dergisi’nin genel müdürü Can Öz.
Kitap ve dergi yayıncılığı konusundaki benzersiz tecrübesini aktaran Öz’ün, yayınevi yöneticiliğinden, yazarlığa; kitapların ekonomisinden, değişen yayıncılık dünyasına birçok önemli ipucu ve bilgiyi paylaştığı bu keyifli sohbeti kaçırmayın.
April 9, 2019
Bu filmi mutlaka izleyin
Film Ekimi’nde göz koymuş fakat izleyememiştim Capernaum’u; geçen gece izleyebildim.
Roma ne ya! Oscar falan ne kelime; her ödül onun olsun. Ne şahane, ne gerçek bir film… Çocuğa, çocuklara, hikâyeye, yönetmene hayran kaldım; öyle böyle değil!
Kendimi baya küçük hissettim.
Yönetmen Nadine Labaki aynı zamanda, yazar ve oyuncu; çok da güzel bir kadın.
Eşi yapımcı ve müziklerde de parmağı var.
Ve bomba; oyuncular oyuncu değil.
Başroldeki Zain Al Rafeea, Suriyeli bir göçmen.
Son yıllarda izlediğim en güzel filmlerden, çook etkileyici.
Lütfen izleyin.
April 8, 2019
Bugünün dünyasını Sabahattin Ali’den dinlemek ister misiniz?
Sabahattin Ali, kırsal kesim insanının çaresizliğini, içine düştüğü traji-komik durumu, yalnızlığı, ironik ve yalın bir dille anlattığı dört hikâyesiyle, 8 Nisan akşamı bir kez daha İş Sanat’ta seyirciyle buluşuyor. Ali’nin hikâyeleri bugün de sıcaklığını koruyor; dinletinin adı gibi ‘Bu Dünya Böyledir İşte’ dedirtiyor
NİLAY ÖRNEK
“Hikâye yazmak hayli güç bir iştir. Güçlüğü nispetinde nankördür. Şiir insanda yarattığı lirik heyecanın derecesi kadar uzun ömürlü olur, fakat epik eserin hayatı, yarattığı insanların hakiki bilgisine, canlılığına tabidir. Hikâyede ise insan yaratmak pek zor, bazen imkânsızdır. Hikâyenin merkezi sıkleti vak’a olduğuna ve vakalar pek çabuk aktüel olmaktan çıkacağına göre hikâyelerin uzun ömürlüleri parmakla gösterilecek kadar azdır. Garba baksanız orada bile ayakta durabilenler Bocaccio, Poe ve biraz da Çehov’dur.” (*)
* Varlık Dergisi’nin 1938 Ekim
Bir konuşmasında bu cümleleri kullanan Sabahattin Ali, o zamanlar bunu öngörür müydü bilinmez, şüphesiz ki bugün bu coğrafyada en uzun ömürlü hikâyelere imza atmış yazarlardan biri.
Her daim çok okunan, hatta romanları kütüphaneden en çok ödünç alınan ve -son telif durumu sonrasında da gördük ki- yayınevlerinin, hatta ‘marketlerin bile’ kitabını en çok yayınlamak istediği yazarlardan… Bu kriterler, hikâye anlatıcılığının uzun ömürlü oluşunun kanıtı mıdır; bir ölçüde muhakkak.
Her daim onu okumak istiyor, yazınındaki ‘canlılıktan’ etkilenip şarkılardan tiyatro oyunlarına farklı türlerde de o yazını kullanma ihtiyacı hissediyoruz.
Cezasız kalmış cinayetinin ardından yıllar geçmesine rağmen hâlâ onu merak etmemiz, öykülerini tekrar tekrar masaya yatırmamız, yazınının gerçek hayatıyla bağlantılarını çözmeye çalışmamız, hakkında makaleler, kitaplar yazmamız, onun, bugün de eserleriyle yaşıyor oluşundan.
Peki nedir bizi böyle etkileyen? Beni, karakterlerin gerçekliği ve onların bende yarattığı ‘duygu’…
Ne zaman bir Sabahattin Ali öyküsü okusam yalınlıkla donakalıyorum. Delice sarıp sarmalayan betimlemelerden, süslü imgelerden, cümle oyunlarından, uzun cümlelerden uzak bir yalınlık var onun yazınında.
Boş bir kâğıdı eline alıp da beş çizgi ile bir figür ortaya koyan bir ressam gibi ustalıkla şekillendiriyor karakterlerini. Birkaç yalın cümleyle çiziyor kafamda kişileri Sabahattin Ali. Hiç duraklamıyorum okurken; akıyor. Ama her daim bir duygu kalıyor.
O köyü, o mahkûmu, o kadını, o adamı, o ağayı, o doktoru sevip sevmediğimi biliyorum ben. Çoğu zaman bu insanları tanıyorum. Sıfatları farklı ama hepsine aşinayım. En köylüyüsünden en şehirlisine, Almanından mürtecisine anlattığı herkesi tanıyorum ben. İsimleri, mekânları, zamanları farklı ama onlar bugün çevremizdekilerle aynı.
Sabahattin Ali, ‘Bu dünya böyledir işte!’ diyorsa, onun bugünün dünyasını da anlatıyor olduğunu biliyorum.
KATİL OSMAN DA VAR, İKİ KADIN DA…
Sabahattin Ali, kırsal kesim insanının çaresizliğini, içine düştüğü traji-komik durumu, yalnızlığı, ironik ve yalın bir dille anlattığı dört hikâyesiyle bir kez daha İş Sanat’ta seyirciyle buluşuyor. Ücretsiz etkinlik 8 Nisan 20.30’da.
Dinletinin adı çok şey anlatıyor: ‘Bu Dünya Böyledir İşte! ‘Yazarın dünyası yıllar sonra bugün de varlığını koruyor. Dinletide, Ali’nin ‘Katil Osman’, ‘Ayran’, ‘Kafa Kâğıdı’ ve ‘İki Kadın’ adlı hikâyeleri, Serdar Yalçın’ın besteleri eşliğinde ve eski bir radyo kayıt stüdyosunun canlandırıldığı sahne düzeninde müzikle birlikte seslendiriliyor.
Atilla Birkiye’nin metinlerini düzenlediği, Mehmet Birkiye’nin sahneye uyguladığı dinletinin müzik direktörü de Serdar Yalçın. Tilbe Saran, Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek’in hikâyeleri seslendireceği dinletide Seda Şubaşı keman ve Şemsa İdil Ural çello çalıyor.
CEZAEVLERİNDEN HASTANELERE…
Zamanında siyasi görüşü, karakteri, eserleri, hatta yaşam tarzı çok tartışılmış, yargılanmış bir yazar, Sabahattin Ali.Köy romanı da yazmış (Kuyucaklı Yusuf), kenti de kurcalamış (İçimizdeki Şeytan), yurtdışında aşkı da kovalamış (Kürk Mantolu Madonna). Öykülerinde ise aydın kesimden yöneticilere, aşktan yabancılaşmaya, köy ve köylülerin hayatından hastane yaşamına, cezaevi insanlarına değiniyor…
İş Sanat’taki dinletinin başrolündeki öyküler köyde ya da cezaevinde geçiyor gibi görünebilir ama baya baya yersiz ve zamansızlar. Hacer ve Esma’yı da tanıyoruz Katil Osman’ı da…
Bir de, bugün de aynı… “Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.”
Bu yazı, 6 Nisan 2019 Hürriyet Kitap Sanat’ta yayımlanmıştır.
http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sana...
March 31, 2019
Kuş Gözlemciliğine Giriş 101
Kimler kuş gözlemi yapabilir? Dürbünden kitaplara kuş gözlemi için gerekli malzemeler nelerdir? Kuş gözlemi nerelerde yapılır? Hepsi hazırladığım mini rehberde…
Türkiye’de kayıtlı 485 farklı kuş türü var. Bir kısmı da çok yakınınızda. Ancak belki çoğunun farkında bile değiliz. Biraz olsun farkında olmak isteyenler için seturday.com ‘a, minik bir “kuş gözlemciliğine giriş” rehberi hazırladım. 10 maddelik bu pratik rehberi buradan okuyabilirsiniz.
[image error]Benim bol kuşlu masam. Fotoğraf: SİNAN HAMASARILAR. Ana görseldeki kuş, Kızıl Gerdan, İngilizce ismiyle Robin.
Seçim günü tostun yanına çay yok:)
Ben bir yaşıma girdim! Belki de benim cahilliğim. Çayın seçim günleri bazı kafelerde (restoranlarda değil), YSK (Yüksek Seçim Kurulu) kararıyla yasak olduğunu biliyor muydunuz?
Ben de bunu, beni Susurluk’taki Düzdağ Tost’tan şaşkınlıkla arayan Sinan Hamamsarılar’dan öğrendim. Hakikaten şaşırtıcı. Bir de “Toplanmalara-muhabbete yol açıyor” diye herhalde diye düşündüm. Düzdağ Tost baya tostçu da olsa kıraathane ruhsatlı olabilir tabii. Tostçu da “Keyif verici madde sayılıyor abi” demişler:)
2018 yılında çıkan seçim haberlerinde şöyle yazıyor:
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 7. maddesinde, “Kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi, dinlenmesi veya konaklaması için açılan otel, motel, pansiyon, kamping ve benzeri konaklama yerleri; gazino, pavyon, meyhane, bar, birahane, içkili lokanta, taverna ve benzeri içkili yerler; sinema, kahvehane ve kıraathane, kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla adı ne olursa olsun bilgi ve maharet artırıcı veya zeka geliştirici nitelikteki elektronik oyun alet ve makinelerinin, video ve televizyon oyunlarının içerisinde bulunduğu elektronik oyun yerleri, internet kafeler ve benzeri yerler umuma açık istirahat ve eğlence yeri sayılır.” hükümlerinin yer aldığı belirtildi.
Seçimin sağlıklı ve düzenli şekilde gerçekleşmesini sağlamak amacıyla 2839 sayılı Kanunun 42. maddesi dikkate alınarak, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 79. maddesinde yer alan içki ve silah taşıma yasağı ile 80. maddesinde öngörülen yayın yasağının uygulama usul ve esaslarının belirlenmesine ilişkin YSK kararında da “Oy verme günü oy verme süresince kahvehane, kıraathane ve internet kafeler gibi bütün umumi eğlence yerlerinin kapalı kalacağına, eğlence yeri niteliğini taşıyan lokantalarda yalnızca yemek verilebileceği…” düzenlemesine yer verildiği aktarıldı.
March 28, 2019
Murat Meriç’le Türkiye’nin müzikli tarihine nasıl bakılır?
Murat Meriç, Storytel desteğiyle hazırlanan ‘Nilay Örnek ile Nasıl Olunur?’ adlı podcast serisinde hem nasıl müzik yazarı olduğunu anlatıyor, hem de Türkiye’yi müzik üzerinden okumamıza yardımcı oluyor
‘Nilay Örnek ile Nasıl Olunur?’da … Bölümün konuğu; basılı medyadan, radyo ve televizyona kadar her mecrada yer almış, belgesellere danışmanlık yapmış, müzik dünyamızdaki yeri tartışılmaz bir isim olan müzik yazarı Murat Meriç. Meriç’in yazar ve müzik araştırmacısı kimliğinden başlayan sohbet, Türkiye’nin müzikli tarihine, ülkemiz tarihini eserleriyle anlatan müzisyenlere, dünün ve bugünün müziğine uzanıyor. Zeki Müren’den Ezhel’e, Mazhar Alanson’dan Barış Manço’ya; müzikle ve müzisyenlerle dolu renkli bir sohbet bu bölümde sizleri bekliyor.
(Metin: Storytel-Ali Alpgezmen, Podcast kurgu, ses kaydı, ana görseldeki fotoğraf: Storytel-Barış Çakmakçı)
İbrahim Selim ile… Nasıl çok yönlü bir oyuncu olunur?
Storytel desteğiyle hazırlanan ‘Nasıl Olunur?’ adlı podcast’in bu bölümünde Nilay Örnek’in sorularını yanıtlayan oyuncu İbrahim Selim, hem mesleki ipuçları veriyor, hem de bugünün toplumsal halleri üzerine kafa yoruyor
İbrahim Selim, kendi neslinin en yetenekli aktörlerinden biri olmasının yanında, aynı anda bir tiyatro oyunu ve müzikalde rol alan, seslendirme yapan, online mecrada çok popüler işlere imza atan, tv ve sinema projelerinde yer alan, tam anlamıyla çok yönlü ve skalası geniş bir oyuncu. Bu bölümde, mesleği haricinde de söyleyecekleri olan İbrahim Selim’le oyunculuktan başlayıp toplumun bugünkü hallerine de evrilen keyifli bir sohbet sizleri bekliyor.
Ana Görsel: Sinan Hamamsarılar
[image error]Fotoğraf: Berk İmamoğlu, Takım elbisesiyle görmeye alıştığımız İbrahim Selim eşofmanlarıyla!:)