Nilay Örnek's Blog, page 27
November 2, 2017
Çok azıcık Beyti Güler’den konuşalım mı?
Baya bir süredir; 130 gizli müfettiş ve benim de dahil olduğum 6 kişilik bir kurul, Karaca ve Hürriyet ortaklığında yapılan bir gastronomi rehberi -İncili Gastronomi Rehberi- için çalışıyorduk. Gizli müfettişlerimiz İstanbul, Çeşme ve Bodrum’daki restoranları oylayarak 4, 3, 2 ve 1 incili restoranların seçilmesini sağladılar.
30 Ekim gecesi de Sofa Otel’de yapılan bir törenle, rehberde olacak bu restoranlardan 4 ve 3 incililer açıklandı (Merak ediyorsanız bakınız http://wp.me/p79ANb-11B).
İŞİNE KIYMET VEREN, KIYMETLİ ADAM
Ben özellikle Beyti Güler ile ilgili bir iki satır yazmak istedim.
Çok yakın bir zamanda oğlunu kaybetmesine, acısına, sürekli gözleri dolmasına rağmen bu geceye gelmesi bile işine duyduğu saygının bir parçası. Ödülünü verirken baktım, gözler yine akıyor; öptüm ama keşke daha daha sarılsaydım. İşini böyle yapan herkese hayran, bir işi yapmaktan çok yapıyor görünmekle uzmanlaşmaya çalışan herkese de ayarım. (Argo tabir için kusara bakmayın, tam karşılıyor).
Beyti 1945’ten bu yana var!
Keşke ‘sürdürülebilirlik’ diye bir ödül, bir inci olsaydı da Beyti, Şans, Sunset, Kıyı gibi restoranlar inci dışında onu da alabilselerdi.
[image error]Beyti Bey’e baya tesadüfen ödülü benim vermem de çok güzel oldu. Pek sevindim. Sofa Otel, Hürriyet İncili Gastronomi Rehberi Ödül Töreni… Fotoğraflar: Hürriyet Gazetesi fotoğraf muhabiri Levent Kulu
October 26, 2017
‘Eserimi korudum amirim’
DOT Tiyatro’nun, İbrahim Selim’in çok beğendiğim oyunculuğu ile beni çok etkileyen bir oyunu var: ‘Bunu Ben de Yaparım’.
Oyun hakkında bir yazı yazmıştım ( http://wp.me/p79ANb-7x ) ve spotunda şöyle diyordu: “Bir kısa tiyatro oyunu; politikacı, sanatçı, cesaretli cahil, gazeteci, din adamı vs. hepsini ‘binlerce meme’ etrafında buluşturup, bir şişe diziyor, köz kömürün üzerine bırakıyor! Biz seyirciler de gülerek izliyoruz”
HAYAT SANATI TAKLİT EDİYOR GİBİ
Ve yanıtı verilemeyecek, “Sanat mı hayatı taklit eder, hayat mı sanatı?” sorusu var ya, işte bir kez daha karşımızda; Abdülmecit Efendi Köşkü’ndeki saldırı ile…
Açayım.
Ben de sergiyi gittim, hatta o kadar etkilendim ki buraya da bir şeyler yazıp paylaşarak (http://wp.me/p79ANb-ZQ ) herkese “Lütfen gidin, sanatla ilgilenmiyorsanız da, sadece bu dönem açık olan köşkü görmek için gidin” dedim.
Yazmamıştım ama sergide en çok dikkatimi çeken şey -ki Instagram’da da hikâyeler bölümünde onu paylaşmıştım- bir güvenlik görevlisi idi.
Hem de bu görevli hangi eserin başındaydı biliyor musunuz? Saldırının konusu olan Ron Mueck’e ait ‘Hırka Altındaki Adam’ heykelinin önünde. Zaten pazar günü, insanlar çılgınlar gibi (gerçekten öyle) fotoğraf çekiyor ve ben onu izliyordum.
ESERİ SANATÇISI GİBİ SAHİPLENMEK
Ben gerçek hayatta başında durduğu bir eseri bu kadar seven bir adam görmedim. Herkes eseri izlerken ben o adamı izledim. Görevli o kadar yalın, sakin bir ses tonuyla o kadar güzel ve büyük bir sevgi ile anlatıyordu ki eseri. Tabii ki o harika oyun, ‘Bunu Ben de Yaparım’ aklıma geldi ve gülümseyerek izledim.
İngiliz yazar Nick Hornby’nin ‘NippleJesus’ adlı hikâyesi bu oyunun temeli. Dave yani İbrahim Selim, gece kulübünde güvenlik elemanı olmaktan yıldığı bir dönemde, bir sanat galerisinde eserlere sahip çıkan görevlilerden biri oluyor.
Ama milyonlarca kadın memesi fotoğrafından oluşan bir kutsal imgeyi koruması gerekiyor… O eseri korurken kendini, eseri, sanatçısından bile daha çok sahiplenirken buluyor. Ve oyunda da böyle işler gelişiyor.
http://nilayornek.com/wp-content/uploads/2017/10/Ron-Mueck-guvenlik.m4v
İşte o güvenlik görevlisi ve Ron Mueck’e ait ‘Hırka Altındaki Adam’ın yüzünü görüntülemek için uğraşan bir izleyici.
OLAYI, YERİNDEKİNDEN DE DİNLEYİNCE…
Saldırı haberlerini görür görmez o güvenlik görevlisini ve nasıl üzülmüş olabileceğini düşündüm. Bir şey yazacaktım tembellik ettim. Ve sonra saldırı sırasında olay yerinde olan gazeteci arkadaşım Ümran Avcı’nın Facebook iletisinde olayları anlatışını okudum ve çektiği videoyu izledim.
Tam tahmin ettiğim gibi.
Şunları söylüyordu Ümran: “(…) Başındaki görevli hem eseri koruyor hem de merak edip soran her ziyaretçiye aynı heyecanla tane tane eseri anlatıyordu: ‘Sanatçı burada tamamıyla gerçek saç ve tüyler kullanmış. Hırkanın altında, mahremiyetine gizlenmiş haldeki bir erkek görülüyor. Bu insanın yüzünü merak edip eğildiğinizde ‘mahremiyetime hoş geldiniz’ teması işleniyor… Yüzü, utangaçlığının vermiş olduğu pembelik, yüzündeki o gerilme ifadesi o kadar gerçekçi ki…’
Tam o sırada korkunç ses tonlarıyla ‘Bunu burada tutamazsınız!’ ‘Bu mu laiklik’ vs diye odayı bastılar. Ne olduğunu anlayamadık. Hepimiz geri çekildik. Ablam koluma sarıldı. Tamam dedim, buraya kadarmış öldürecekler hepimizi. Bir odanın içinde onlarca insan sıkışıp kaldık. O anki ruh halini anlatmam ne mümkün. İşaret parmaklarını onca insanın yüzüne doğru sallaya önce güvenlikçiye saldırıp yerlere attılar. ‘Biz dinimize, töremize sahip çıkarız’ diye bağırıyorlardı… (…) İşini severek yapan görevliye su verip sakinleştirdik. Az sonra güvenlik amiri gelip de kendisinde bir şey olup olmadığını sordu. Sesi ve elleri titreyerek verdiği yanıt içimde yer etti: Eserimi korudum amirim…”.
Bir kez daha okurken tüylerim diken diken oldu.
Çünkü o görevliyi gördüm ve hakkında bir senaryo yazsam ona bu cümleyi söyletirdim: Eserimi korudum amirim.
Adını bilmiyorum ama sen bir karaktersin ve iyi ki varsın güvenlik görevlisi.
SEVMEDİĞİMİZİ SÖYLEMENİN DE YOLLARI VAR AHMET HAKAN
Bu arada yazı bu konudayken, eser hakkında “Sevimsiz. İrrite edici. Rahatsız edici. Kusturucu. Mide bulandırıcı. Bağlamsız. Anlamsız. Amaçsız. Berbat” yazan Ahmet Hakan’a da bir şey yazmak isterim.
Ertesi gün de “Söyleyemeyecek miyiz yani? Midemizin bulanma hakkı yok mu kardeşim? Kesin tıraşı” vs. yazmış.
Sorun da zaten burada da, sadece saldırıda değil.
Tabii ki söylersin, hadi diyelim gazetede bile yazarsın!
Ama düşüncesiz ve kaba. Eserin sahibine, emeğine değil sadece beğenenlere de ayıp. Nasıl ki bir yemeği yerken, karşımda aynı yemeği yiyen birinin çatalı bıçağı atıp “İğrenç” demesi bana en kötü gelen şeylerden biri ise… Bu da öyle. Birinin emek verdiği, başkalarının beğendiği bir şey hakkında bu kadar üst perde, ‘Bana göre değil’den öte, terbiyesizce yazılması. Halkın sesi olmasını beklediğimiz köşe yazarlarının (Hâlâ bekliyor muyuz, o da bir konu?) hep kabalığın, ırkçılığın, cinsiyetçiliğin sesi olmayı seçmesi. Empatiyi bu kadar az kurması. Eser benim de favorim değildi. Ama yazı dili çok güzel bir şey, bunu başka yollarla söylemek de gayet mümkün.
Tabii inceliklerin dönemi değil maalesef.
[image error]Savunanlar bile heykeli ‘keserek’ yayımlıyorsa vardır bir nedeni, samimi olmak da lazım, ama heykelin gerçek hali bu. Ron Mueck’e ait ‘Hırka Altındaki Adam.
26 Ekim 2017
October 15, 2017
O köşkün kapısını sergiden sonra da çalarım! Açarlar mı bakarım:)
15. İstanbul Bienali süresince, Abdülmecid Efendi Köşkü’nde açık kalacak olan ‘Kapı Çalana Açılır’ adlı sergi çok etkileyici. Tabii serginin mekânı da bir o kadar öyle…
Güya baya ilgiliyimdir, resmen bir sergiden tamamen Instagram sayesinde haberdar oldum.
Önce ‘bir tık havalı’ arkadaşlarımın bir tür özel gösterimden paylaştığı fotoğrafları gördüm. Daha önce, ARTER’deki sergisinden etkilendiğim Patricia Piccinini eserleri ağırlıktaydı. Ama o mekân o kadar yabancı, gizemli ve o eserler bir arada o kadar güzeldi ki…
Sonra anladık ki bu bir sergi ve açık kalacak. İsmi niye öyle, baktım bulamadım; Kapı Çalana Açılır.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un ( http://wp.me/p79ANb-8i ) kapısını biri “Koleksiyonunuzdaki sergilerden bir seçki görebilir miyiz?” diye çalmış da olabilir. O da soranlara ve bize büyük bir ‘güzellik yapmış’ anlaşılan.
[image error]Duvarların güzelliği… Fotoğraf: Müjde Mısırlı
SERGİ HARİCİNDE GÖRÜLEMEYEN KÖŞK
Çünkü VKV Kültür-Sanat Danışmanı ve Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli ile Ömer M. Koç Koleksiyonu Yöneticisi Károly Aliotti’nin küratörlüğünde hazırlanan sergi pek güzel. Eserler dikkat çekici. Ve o mekân… Osmanlı’nın son döneminin önemli yapılarından biri imiş Nakkaştepe’deki Abdülmecid Efendi Köşkü. Sergi olmasa göremeyeceğiz. Bir 19. yüzyıl yapısı olan Abdülmecid Efendi Köşkü, bu sergi dolayısıyla ilk defa ziyarete açılmış.
[image error]
YERLİ VE YABANCI SANATÇILAR, 30 ESER
Türkiye’den ve dünyadan 24 sanatçının 1700’lerden günümüze geniş bir döneme yayılan 30 yapıtı bu sergide imiş.
Biz bir arkadaşımın tarifiyle Nakkaştepe’de ‘Koç Spor Kulübü’ yazan yerden giriş yaptık (Tabii önce köşke özel başka bir giriş var sandık ama o kapı kapalı ve o girişi kaçırırsanız baya uzun bir dönüş yolu sizi bekliyor).
Bir kimlik alıp size ziyaretçi kartı veriyorlar.
İçeride piknik alanları, futbol sahası, yürüyüş ve koşu parkurları, otopark olan koca bir yeşillik alan. Oradaki bir görevliden öğrendiğimiz şey şu; normalde Yapı Kredi, Koç Holding çalışanları ve ailelerine açık imiş.
Resimden fotoğrafa, heykellerden yerleştirmelere pek çok eser var. Girişte de çok güzel her şeyi anlatan bir mini kitapçık veriyorlar. Görevliler çok ilgili ve hatta eser kendisininmişcesine Patricia Piccinini’nin bir eserini heyecanla anlatan bir görevli vardı ki sadece onu izlemek bile hoştu.
15. İstanbul Bienali’nin tamamı izlenesi. Ancak Galata Rum İlkokulu en güzel örnek, mekanın etkileyiciliği etkiyi kesinlikle artırıyor. Ki Abdülmecid Efendi Köşkü her türlü ilgi ve övgüyü hakkediyor.
Ben bilmem; kendileri ‘Kapı Çalana Açılır’ diyor; sergi bitince de ben o köşkün kapısını çalarım!
15 Ekim 2017
[image error]Patricia Piccinini
Sergideki sanatçılar
Leonce Raphael Agbodjelou, Francesco Albano, Semiha Berksoy, Paul Carey, Taner Ceylan, Elmgreen & Dragset, Leyla Gediz, Alejandro Metallo Gibert, Gimhongsok, Carsten Höller, Ryota Kikuchi, Steven Klein, Burhan Kum, Harland Miller, Ron Mueck, Patricia Piccinini, Jon Rafman, Ekin Saçlıoğlu, Anıl Saldıran, Franz Xaver Seegen, Yaşam Şaşmazer, The Connor Brothers, Daphne Wright.
[image error]Panjur tutacağı! ayrıntı! Harika değil mi?
[image error] [image error]
Köşk hakkında da azıcık bilgi…
Abdülmecid Efendi Köşkü, 19. yüzyıl sonlarında Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırılmış. Mimarı kesin olarak bilinmiyor; mimar Vallaury olabileceği belirtiliyor. Köşk, son Osmanlı halifesi Abdülmecid Efendi tarafından yazlık konut olarak kullanılmış; döneminin sanatçı ve yazarlarının buluşma yeri haline gelmiş. 1980’li yıllarda Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kâzım Taşkent tarafından satın alınan köşk, Koç Topluluğu’na devrolmuş. Yapı çini ve hat sanatının incelikli örneklerini barındırıyor.
[image error]Yaşam Şaşmazer eseri
[image error]Patricia Piccinini
[image error]Semiha Berksoy
Abdülmecid Efendi Köşkü
Kuşbakışı Caddesi, No:16
Üsküdar, İstanbul
Açılış saatleri
Perşembe, Cuma 14:00–19:00
Cumartesi, Pazar 11:00–19:00
Giriş ücretsiz
[image error]Patricia Piccinini
Bütün İyiler Biraz Küskürdür kapağının ortaya çıkışı
Hikâye şöyle… 11, 12, 13 Eylül 2017… Üç gün sürecek Kristal Elma Tasarım jüri görevindeyiz. ‘Bütün İyiler Biraz Küskündür’ün yazımı çoktan bitmiş ama kapağı yok… Yanımda da Alametifarika Kreatif Direktörü Uğurcan Ataoğlu oturuyor.
Sonra fark ediyorum ki, jüriyi oluşturan birbirinden değerli illüstratörlerin, sinemacı ve tasarımcının olduğu gruba şöyle bir mesaj atmış Uğurcan: “Nilay’ın yakında bir kitabı çıkacak. Madem tasarım jürisiyiz, kendisini mutlu edecek bir kapak tasarlamak bizi de çok mutlu edecek. Kitabın adı Bütün İyiler Biraz Küskündür. En sevdiği renk turuncu. Tasarımcı üyeler olarak çalışalım ve pazartesi sunalım. Seçmek Nilay’a kalsın.”
HEM UMUTLU, HEM KÜSKÜN
Bir haftaya yakın süre benim için çalıştı bu yetenekli insanlar.
Artemis Yayınevi ayrı, ben ayrı bekliyorum…
Uğurcan, “Yarın sana geliyor tasarımlar” dedi.
Bu sözün gecesi saat 1.30, Instagram’dan izlemeye başladığım tasarımcılardan Yiğit Karagöz’ün bir çizimini gördüm ‘Instagram hikâyeleri’nde.
Ve vuruldum!
Dev bir gözyaşı var ama o bir yelkenliye ev sahibi de olmuş, o yelkenlide de bir minik mavi adam… Hem küskün, hem umutlu… Tam aradığım şey!
Sabaha kadar o çizimi rüyamda gördüm.
Sabah, Uğurcan’a “Umarım Yiğit bu çizimi benim için yapmıştır” dedim. Uğurcan da “Fazla naif bulup elemiştim ben. O da elendiği için paylaştı herhalde. Bekle yeniden listeye koyayım bu kadar beğendiysen” dedi.
Ve muhteşem tasarımlar geldi.
Çok iyi işler vardı ama ben o tekneli gözyaşından başka şeye bakamıyordum.
Sonrasında bir hafta daha geçti; benim, İclal Aydın ve Ilgın Sönmez’in ricaları ve pek çok revizyonun Yiğit ve Uğurcan’ın uğraşları sonucunda kapağımız son haline kavuştu.
Bazı hikâyelerin başı, sonunu da söylüyordu: “Mutlu ederek mutlu olmak”. Mutluluk da bulaşıcıdır belki…
KAPAKLA SELFIE YA DA ÖZÇEKİM:)
Kitap çıktı, tasarımcımız Yiğit bana “Aslında son halini selfie’ye göre tasarladım, bence herkes böyle fotoğraf çekmeli” diyerek bir fotoğrafını gönderdi. Ben de bunu Instagram’dan paylaştım.
Ve…
Ve… Kitap çıkalı daha bir hafta oldu, 5 bin baskının üzerine, ilk bir haftada 3 bin baskı daha geldi ve 20. günde 7’inci baskı yapılıyordu. İnsanlar okuduklarını ya da kitabı aldıklarını bu öz çekimlerle bana söylüyorlar.
E tabii ki hoşuma gidiyor.
Zor bu fotoğrafların hepsinin ekran görüntüsünü çekmek, biriktirmek, isimleri bir araya getirmek.
Ama dayanamayıp yapıyorum. http://wp.me/p79ANb-Zo
October 14, 2017
Bütün İyiler Biraz Küskündür selfie akımı:)
‘Bütün İyiler Biraz Küskündür’ çıktı; tasarımcımız Yiğit Karagöz, bana “Aslında son halini selfie’ye göre tasarladım, bence herkes böyle fotoğraf çekmeli” diyerek bir fotoğrafını gönderdi. Ben de bunu Instagram’dan paylaştım.
Ve…
Ve… Kitap çıkalı daha bir hafta oldu, 5 binin üzerine, 3 bin baskı daha geliyor ve insanlar okuduklarını ya da kitabı aldıklarını bu öz çekimlerle bana söylüyorlar.
E tabii ki hoşuma gidiyor.
Zor bu fotoğrafların hepsinin ekran görüntüsünü çekmek, biriktirmek, isimleri bir araya getirmek.
Ama dayanamadım buradan paylaşmak istedim.
[image error]Ata Özçelik’in oğlu Pamir Özçelik.
[image error]Bengi Kurtçebe
[image error]Herkül
[image error]Oya Başkaya.
[image error]Oylum Yüksel
[image error]Şebnem Avalin
[image error]Kürşat Okutmuş
[image error]Rüzgar
[image error]Burcu Bilgen
[image error]Gözde Erdoğan, Ercüment Temiz
[image error]Aslı Örnek
[image error]Yiğit Karagöz, kapağımızın tasarımcısı.
[image error]Okan Görür
[image error]Jülide Örnek
[image error]Şans.
[image error]Zümre Yıldırım
[image error]Özge Temeller
[image error]Osman Sezener
[image error]Canım Kazım Apa, daha ilk gün 40 kitap sipariş etmiş. İlk gelen 12 kitap ile..
[image error]Can:)
[image error]Çiğdem
[image error]Burak Kan
[image error]Ebru Keser
[image error]Hüseyin Hitay
[image error]Eda Nazlı Cebeci
[image error]Çiğdem Toparlak
[image error]Latte
[image error]Melike Ata
[image error]Nilay Tütüncü
[image error]Yıldıray Lise
[image error]Diyetisyen Melda Demiröz Elmas
[image error]Çevirmen Ebrar Güldemler
[image error]
[image error]Bahar Özgür’ün köpeği Hector
[image error]Nil
[image error]Sevil Canikli
[image error]Sercan Kesikoğlu’nun oğlu Baki. 7 yaşında.
[image error]Pelin Kaya Ermete
[image error]Şişhane’deki Comedus’u bilir misiniz? Sahibi Mustafa Kahramanoğlu
[image error]Zeynep Uysal
[image error]39 derece ateşle Uygar. Selami Bey, “O helde istedi” deyip gönderdi.
[image error]Tuğçe Bilge Ayaz
[image error]Bu pozu vermesini beklediğimiz en son, ama ‘en can’ insanlardan Haluk Kuruoğlu.
[image error]İlkay Sayılan Alptekin
[image error]Burcu Bilgen
[image error]Ayşe Şirin, 4 yaşında bir tatlış
[image error]
Şenay Tarihçi
[image error]
Mayni
[image error]Fatma Uzunoğlu
[image error]Aras Kaan.
[image error]
Burcu Arman
[image error]Selin
[image error]Can, çok tatlıydı, Tomtom Sokak’ta karşılaştık, kitabını o gün yanında taşımamış, birlikte çektirdiğimiz fotoğrafa böyle bir ek yapmış.
[image error]Mehmet Özdoğancığımın köpeği.
[image error]Zulal Ateşoğlu
[image error]Buket Erdem
[image error]Cansu Varol
[image error]Hülya Ay Kavraz
[image error]
Dilek Dervişoğlu
[image error]Yasemin Bayraktar
[image error]Ayşe Galip
[image error]Metin Suerkan, Ekim sonunda ama denizde:)
[image error]Billur Oruç
14 Ekim 2017
Ana fotoğrafı, kitaptaki bir hikâyeye de göndermeyle Oktay Temeller çekmiş.
Şakir Gökçebağ’ın İstanbul’daki sergisini kaçırmayın
Ne olur fotoğraflara bakın. Bakın ve inceleyin.
Askılar, halılar, ayakkabılar, fırçalar, kovalar, tuvalet pompaları, borular onun elinde nasıl estetik birer sanat objesine dönüşebiliyorlar.
Türk kızları Murat Boz’u görünce nasıl tepkiler veriyorsa ben Şakir Gökçebağ ve eserlerine o tepkiyi veriyorum. En az 9-10 yıllık hayranıyım. Ama maaleselef hep yabancı basından izliyorum onu.
Artık Türkiye’de yaşamayan Gökçebağ’ın basit gibi görünen, çok etkileyen, üstün bir zekânın, bakış açısının, uzmanlığın, malzeme bilgisinin ürünü olan eserlerine bayılıyorum.
Geçtiğimiz yıl da Selman Bilal’in evinde tanıştığımda, hayranlığımı gizleyemedim. Türk basınının az ilgisinden bahsettiğinde, “Ben sizinle röportaj yapmayı çok isterim” dedim.
O RÖPORTAJ YAPILAMADI AMA…
O dönem, Tempo Dergisi’nin Yayın Yönetmeni Ayşegül Savur’a fotoğraflar gönderdim; o da işlerine hayran kaldı ve Tempo’ya röportaj yapmak için yazıştık ki, dergi, 20 küsur yıllık dergi o ay kapandı!
Aylar sonra geçen hafta uzun süre sonra Türkiye’de açılan yeni sergisine gittim bir arkadaşımla.
SERGİ NEREDE?
O kadar güzel bir sergi ki….
Yeni açılan Adas.ist (Adres ve telefon gibi bilgiler için http://adas.ist/ )’te Ali Gazi bizi resmen ağırladı. Gökçebağ’ı, öncesini, sonrasını, başka sanatçıları çok güzel bir dille anlattı.
Ne olur gidin görün. Sergi 21 ekim’de sona eriyor çünkü (umarım uzatma olur).
Ama önemli: Pazar ve pazartesi galeri kapalı; ancak önceden randevu ile (bir gün önceden aramak en iyisi) randevu ile gidilebiliyor. Salı-Cumartesi arası her gün gezilebiliyor zaten.
Herkese tavsiye ediyorum. Kaçırmayın.
Şakir Gökçebağ kimdir? http://adas.ist/sergi/
[image error] [image error] [image error] [image error] [image error] [image error] [image error]
[image error] [image error] [image error] [image error] [image error] [image error]
14 Ekim 2017, İstanbul
‘Bu rengi hangi renkle uydururum’ derdine süper çözüm!
Evinizi boyatır ya da boyarken, yemek yaparken ya da giyinirken işinize yaracak bir bilgi kaynağından söz edeceğim. Bir renk paleti hizmetinden…
NİLAY ÖRNEK
Bu blogun takipçileri aşina ki, buradaki yazılar genellikle ‘kavramlar’ ya da insanlar hakkında… Çoğunlukla soyut görünen kimi zaman somuta yönelen pek de marka içermeyen yazılar.
Ancak bu yazıda Norveçli boya firması Jotun’dan yola çıkarak bir şey anlatacağım.
Ama evinizi boyatın boyatmayın, bu markayı kulanın ya da kullanmayın, yemek yaparken ya da giyinirken bile işinize yaracak bir bilgi kaynağından söz edeceğim.
Bir renk paleti hizmetinden…
Instagram’da paylaştığım bir videoya Londra’da yaşayan bir şef arkadaşımın tepkisi üzerine bu yazıyı yazma kararı aldığımı da söyleyeyim.
Parça parça anlatayım:
[image error]Jotun Global Renk Uzmanı Lisbeth Larsen, Hayatın Ritmi koleksiyonunu anlatıyor.
BU RENKLER NASIL VE NEREDEN ÇIKIYOR?
Norveç’in güneyindeki Sandefjord’daki bir stüdyoda, Jotun’un renk uzmanları, dünyadaki tüm akımları takip ediyor. Küresel şehirlerdeki tasarım trendlerini izliyor, dünyanın dörtbir yanındaki danışmanlardan gelen araştırma raporlarını inceliyor.
Bu yıl da Jotun Global Renk Uzmanı Lisbeth Larsen ile ekibi, 2018 için, farklı tarzlar yaratmaya imkan veren ve 32 renkten oluşan Şehrin Hareketi, Güneşin İzinde ve Saklı Bahçe temalarındaki üç renk grubunu bir araya getirdi.
[image error]
2018’İN RENKLERİ NELER?
Şehrin Hareketi’nde ana renkler: koyu maviler, mermer grileri, ahşapsı kahveler.
Güneşin İzinde paletindeki ana renkler: Huzur veren kremler, çöl kahveleri ve şeftali tonları.
Saklı Bahçe’de ise mavi ve yeşiller ile gündoğumunun hafif sarı ve pembe tonları.
İŞTE EN ÇOK İŞİNİZE YARAYACAK KONU:)
Tamam bunlar moda, bunlar güzel, bunlarla evimizi boyasak şahane ‘ama’…
Kimileri benim gibi cesaret etse bile “Ben ne anlarım” diyerek oturuyor, tabloları ön plana çıkaracak o koyu mavi-yeşilimsi renk yerine yine kirada oturanların çoğunun yaptığı gibi hiç de cesur olmayan krem rengiyle tüm evi donatıyor!
İşte Jotun burada güzel iki şey yapmış:
1- Biri daha önceden de var olan bir şey, sitelerine girip “Doğru ürün rehberi” bölümünden bir rehberlik alabiliyorsunuz. http://www.jotun.com/tr/tr/b2c/products/interior/ Nemli yüzeye olacak boya ile salona ya da yatak odasına olacak boya tipi ve rengi farklı çünkü. Bu öğretici bir kere. Bunun dışında zaten mağazalarına gittiğinizde rehberlik de alabiliyorsunuz.
[image error]
2- Ve benim çok hoşuma giden mevzuu. Jotun öyle bir renk sistemi yapmış ki ona dikey ve çapraklama yatay baktığınızda birbirine uyumlu renkleri bulabiliyorsunuz.
Mesela salondaki renge en uyumlu rengi hole ondan geçişli başka bir rengi de yatak odanıza uyguladığınızda müthiş bir uyum yakalayabiliyorsunuz.
Ve evin ruhu, karakteri değişiyor.
Hayatin Ritmi koleksiyonunda aynı rengin farklı tonlarını ya da farklı renklerin birbiri ile uyumlu tonlarını aynı mekanda bir arada kullanabiliyorsunuz.
Bu arada o renk bilgisini, tablosunu giysi seçerken de yemek masası hazırlarken de kullanabilirsiniz doğal olarak.
http://nilayornek.com/wp-content/uploads/2017/10/IMG_0667.m4v
http://nilayornek.com/wp-content/uploads/2017/10/IMG_0671.m4v
http://nilayornek.com/wp-content/uploads/2017/10/IMG_0673.m4v
BİR EVDE ÜÇ STİL! GÜZEL KAMPANYA
Jotun’un 2018 Global Renk Koleksiyonu Hayatın Ritmi’ni, Norveçli sanatçı Emma Jensen tanıtmış. ‘Bir Ev Üç Stil’ adlı kampanyada Emma Jensen’in Oslo’da bir dairede gerçekleştirdiği konser üç farklı stilde dinlenebiliyor. Şehrin Hareketi, Saklı Bahçe ve Güneşin İzinde paletlerinin renkleriyle boyanan evde, konseri bu üç temanın ruhuna uygun üç versiyon görülüyor.
Bol renkli günler!
[image error]Dünyanın pek çok yerinden basına renk paleti açıklanıyor. Türk ekibi de böyle idi…
18 Ekim 2017
İstanbul
October 5, 2017
BÜTÜN İYİLER BİRAZ KÜSKÜNDÜR HAKKINDA
Ve Bütün İyiler Biraz Küskündür çıktı; ilk kitapları elime aldım, metroda, tramvayda Kanyon’da hep elimde taşıdım, okuyormuş gibi yaptım ki insanlar görsün falan:)
Buradan da sipariş edilebiliyor: http://www.dr.com.tr/Kitap/Butun-Iyiler-Biraz-Kuskundur/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0001723686001
Nedir, ne değildir okumadan bilmek isteyenlere birkaç ipucu için, sevgili editörümüz Yeliz Üslü’nün hazırladığı basın bültenini paylaşıyorum…
“Eğitime, müziğe, edebiyata, sanata, paylaşmaya, bencilliğe, mutsuzluktan mutlu oluşlarımıza, sosyal medyaya, geçmiş güzel günlere, geçmeyen hayal kırıklıklarına dair umutlu yazılar…
Nilay Örnek, yirmi yıldan uzun süredir medyanın tanıdığı bir isim. Türkiye’nin önde gelen çoğu gazetesinde editörlük ve yazarlık, hafta sonu eklerinde yayın yönetmenliği yaptı. Hâlihazırda da birçok dergi ve internet sitesine yazı yazıyor, dosyalar hazırlıyor, kendi yaşam kültürünü okuruyla paylaşıyor.
Yazarın bu topraklarda yaşayan çoğumuzun dününe, bugüne ve geleceğine dair yazıları Bütün İyiler Biraz Küskündür adıyla Artemis Yayınları tarafından yayınlandı.
İclal Aydın’ın editörlüğünde hazırlanan kitap; haksız kazancın, adaletsiz rekabetin, liyakatsiz yükselişin kırgınlığını yaşayan ‘gerçek iyilerin’ sesi oluyor.
Hayatın her anına, şahit olduğu her nesneye bir haberci gözüyle bakan, inceleyen, değerlendiren bir gazetecinin kaleminden çıkan bu satırlar; okuru geçmiş güzel hatıraları unutmamaya, emeğin değerini bilmeye, iyi olanı takdir etmeye, kendisi gibi olmayana saygı göstermeye, sanata kıymet vermeye teşvik ediyor.”
Ek bir yazı: Bütün İyiler Biraz Küskündür kapağı nasıl ortaya çıktı? Ve selfie akımı http://wp.me/p79ANb-Zo
Yazar : Nilay Örnek
G.Yayın Yönetmeni : Ilgın Sönmez
Dizi Editörü : İclal Aydın
Editör : Yeliz Üslü
Türü : Deneme
1. Baskı : Ekim 2017
Ebat : 13,5 x 21 cm
Sayfa : 304
Kağıt : 90 gr
Fotoğraflı
[image error]Fotoğraf: SİNAN HAMAMSARILAR
BİLGİ VE İSTEKLER İÇİN Belga Alınak Çavuşoğlu belga@alfakitap.com
October 2, 2017
İncili Gastronomi Rehberi’nde 4 ve 3 inci alan restoranlar listesi
Karaca ve Hürriyet ortaklığında yapılan İncili Gastronomi Rehberi’nde gizli müfettişlerin seçimiyle 4 ve 3 inci alan restoranlar… 2 ve 1 incili restoranlar daha sonra açıklanacak.
***** İlgili bir yazı için; Çok azıcık Beyti Güler’den konuşalım mı? http://wp.me/p79ANb-11x
4 İnci Sahibi Restoran:
Mikla
3 İnci Sahibi Restoranlar
Neolokal
Şans
Kilimanjaro
Nicole
Zuma
Yeni Lokanta
Ent Restaurant
Beyti
Toi
Orfoz
Kantin
Çiya
Antica Locanda
Kıyı Restaurant
Hünkar
Sunset
Divan Lokantası
Le Petite Maison
Lacivert
Ulus 29
Da Mario
Aqua Restaurant Four Seasons at the Bosphorus
Shang Palace-Shangri-La
Bodrum Balıkçısı, Mandarin Oriental
Mürver Restaurant Novotel
İnari Sushi Omakase
Karaköy Lokantası
Il Riccio
Spago – St. Regis İstanbul
September 30, 2017
Böyle bir konumdayken tak diye iş bırakılır mı? Bırakılır!
Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu, 14 yıllık görevini sevgili Levent Kömür’e bıraktı. Karar verdi ve bıraktı, mis