Nilay Örnek's Blog, page 26
December 27, 2017
Bambaşka bir tiyatro deneyimi: Balat Monologlar Müzesi
Etkileyici bir ortamda, ilhamını bulunduğu semtten alan, seyircisini de etkin kılan, hareketli, alışılmadık bir tiyatro deneyimi: Balat Monoglar Müzesi
[image error]
Yer İstanbul’un ilgi çekici semtlerinden Balat’ta, Yuvakimyon Rum Kız Ortaokulu. Mekânı nedeniyle baştan, etkileyicilik notlarının bir kısmını alıyor zaten.
Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında Fener-Balat sokaklarından ilham alan oyun yazarları bir grup oyun yazmış.
Toplam 7 monolog, 2 de kısa oyun var.
Deneyimli oyuncu ve yönetmenlerle canlanan iyi metinler için çoklu seçenek sunuluyor size.
Okul sınıf sınıf, iki katlı binada her sınıfta oyunlar var. Ya seçip 4 oyunu ya da geze geze hepsinden birer parçayı izleyebiliyorsunuz.
[image error]
ADNAN DEVRAN OYUNCULUĞUNA DİKKAT
Ben ‘Her Şey Bitmiştir Artık’ ile ‘Mutluyum Çünkü Burada Uçaklar Yok’u ayrı bir beğendim.
Adnan Devran ismi şurada bir dursun, ‘Mutluyum Çünkü Burada Uçaklar Yok’ta ağlamamak için zor tuttum kendimi oyunculuğuyla, Salihcan Sezer senaryosu, Ilgın Sönmez yönetmenliği de etkili olmalı tabii…
Merve Engin, Tuğçe Şahin, Haydar Köyel’in rol aldığı ‘Her Şey Bitmiştir Artık’ da başlı başına bir oyun ya da kısa film gibi.
[image error]Adnan Devran
[image error]
7 OYUNDAN 4’Ü
Tabii 7 oyun var, 4 de tekrar. Yani gezseniz gezseniz kısa kısa 4 oyun izleyebiliyorsunuz onun için tiyatroya birlikte gittiğiniz insanlarla ayrı ayrı gezerseniz ayrı favorileriniz olabiliyor.
Ben kitabımın da çıktığı Artemis Yayınevi’nin yayın yönetmeni Ilgın Sönmez’in yönettiği oyunlara öncelik verdim ve gerçekten ikisini de çok sevdim.
Kraliçe Mab’ın Baklavası’nda Hande Öykü Ekmen’in, Modern Zamanlarda Maria Paleologina’da ise Batur Belirdi’nin oyunculuğunu pek beğendiğimi de söylemeliyim.
[image error]Batur Belirdi
Peki Balat Monologlar Müzesi’ne nasıl gidilir?
Otobüsle gidiliyorsa Fener durağında iniliyor, kırmızı ve heybetli Rum okulu görülür, işte Yuvakimyon Rum Kız Ortaokulu, o heybetli binanın yanında. Adres de şöyle: Tevkii Cafer Çıkmazı, No: 10 Fener
Balat Monologlar Müzesi biletleri nasıl alınır ve hangi günler var?
Biletinizi (0530 260 25 24 ‘ü arayarak ya da biletix’ten) alıp oyuna gidiyorsunuz
(Sanırım sadece pazarları var; 14 ve 21 Ocak’ta varmış yeni oyanlar mesela ancak tüm takvimi nedense bir internet sitesinde vs. göremiyoruz. Arayıp sormak ya da biletix’e bakmak en iyi yol gibi.)
[image error]
Müzedeki oyunlar ile yazar, yönetmen ve oyuncu kadrolarını şöyle koyayım:
Fiyaka
Yazan: Kerem Pilavcı
Yöneten: Ceren Demirel
Oynayan: Koray Kadirağa
Her Şey Bitmiştir Artık
Yöneten: Ilgın Sönmez
Oynayanlar: Merve Engin, Tuğçe Şahin, Haydar Köyel
[image error]
Modern Zamanlarda Maria Paleologina
Yazan: Caner Kılıç
Yöneten: Ayfer Dönmez
Oynayan: Batur Belirdi
Balat’ın Sırrı
Yazan: Volkan Çıkıntıoğlu
Yöneten: Koray Doğan
Oynayan: Erol Babaoğlu
Small
Yazan: Ülkü Oktay
Yöneten: Şaziye Konaç
Oynayan: İpek Türktan Kaynak
Kraliçe Mab’ın Baklavası
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Şaziye Konaç
Oynayan: Hande Öykü Ekmen
[image error]Hande Öykü Ekmen
Çok Mutluyum Çünkü Burada Uçaklar Yok
Yazan: Salihcan Sezer
Yöneten: Ilgın Sönmez
Oynayanlar: Adnan Devran, Sedat Bilenler
[image error]
Sakıncalı Komşu
Yazan: Serdar Kurt
Yöneten: Başak Kıvılcım Ertanoğlu
Oynayan: Melis Öz
Monolog Kutusu
Tasarım: Ahmet Sami Özbudak
Oynayan: Hivda Zizan Alp
[image error]Sedat Bilenler
27 Aralık 2017, İstanbul
December 20, 2017
BASE nedir, nerede, kimler katıldı? Ve bunun gibi bilgiler…
Türkiye’nin ilk kolektif Güzel Sanatlar yeni mezunlar platformu, 116 eser ve önemli konuşmacılarla Galata Rum İlkokulu’nda. Sergi ve konuşmalar ücretsiz
NE ZAMAN?
22-24 Aralık’ta İstanbul’da olanların uğramasını, gezmesini, konuşmacılarını dinlemesini tavsiye edeceğim bir etkinlikler bütünü, sanat olayı var Galata Rum İlkokulu’nda…
BASE NEDİR?
BASE, Türkiye’nin ilk kolektif Güzel Sanatlar yeni mezunlar platformu (imiş). Türkiye’nin 20 ilinden, 31 üniversiteden 108 sanatçı adayının 116 yapıtı önemli isimlerden oluşan bir kurul tarafından seçilmiş, BASE’de sergileniyor.
[image error]Anıl Önen, Adana, Süs
ÜÇ TEMA
Bilgi, Çevre, İnsan ve altbaşlıklarında eserleri sınıflayan BASE’in kürasyonu Derya Yücel’e ait.
Bugün bir öngösterim vardı; oradan bazı kareler, çok beğendiğim bazı sesli, görüntülü işleri paylaşamıyorum burada ama bloga yazarım tembellik etmezsem.
Bu arada Batman’dan Kahramanmaraş’a pek çok ilden genç sanatçının gelip heyecanla eserlerinin başında elinizi sıkıp size eserlerini anlatmaları etkileyiciydi açıkçası.
BASE TALKS’TA KONUŞACAK 75 KİŞİ KİM?
Adnan Yerebakan, Agah Uğur, Ahmet Doğu İpek, Ahmet Elhan, Ahu Antmen, Alev Ebüzziya Siesbye, Ali Güreli, Ali Murat Ergül, Ali Kazma, Ali Kerem Bilge, Alper Turan, Arda Yalkın, Arkın Kahyaoğlu, Aslı Öymen, Aslı Sümer, Ayça Telgeren, Ayşegül Sönmez,
Banu Çarmıklı, Banu Taşkın, Beyza Boynudelik, Burcu Ezer, Burcu Gürvardar, Burçak Bingöl,
CANAN, Candaş Şişman, Cem Akar, Cem Sağbil, Coşar Kulaksız, Çağla Saraç, Çağrı Saray, Çelenk Bafra,
Deniz Ova, Derya Bigalı, Derya Yücel, Devabil Kara,
Ebru Yetişkin, Ela Cindoruk, Erdal İnci, Elvan Ekren, Emin Çapa, Emin Hitay, Emre Evrenos, Erim Bayrı, Esra Yıldız, Evren Erol, Ezgi Bakçay,
Ferhan İstanbullu, Ferhat Özgür,
Gamze Büyükkuşoğlu, Gökşen Buğra, Gönül Nuhoğlu, Gülsün Karamustafa,
Hale Tenger, Hamit Hamutçu, Hande Şekerciler, Haro Cümbüşyan, Hera Büyüktaşçıyan, Hüma Kabakçı,
İdil Deniz Türkmen, İnci Furni, İpek Duben,
Karoly Aliotti, Kemal Özen, Kerem Ozan Bayraktar, Korkut Avcı,
Lerzan Özer,
Marcus Graf, Mehmet Ali Bakanay, Mehmet Güleryüz, Mehmet Kahraman, Melih Görgün, Merve Akar Akgün, Merve Çağlar, Metehan Özcan, Mine Kaplangı, Moiz Zilberman, Murat Germen, Murat Morova, Mustafa Taviloğlu, Mümtaz Sağlam,
Nancy Atakan, Naz Cuğuloğlu, Nazan Pak, Nazar Şigaher, Nevzat Sayın, Nur Koçak,
Orhan Cem Çetin, Oya Delahaye, Özlem Büyükarman, Özlem Yalım,
[image error]
Pemra Ataç Açıktan,
Refik Anadol,
Saliha Yavuz, Saruhan Doğan, Selin Söl, Seçkin Pirim, Selim Süme, Selim Ünlüsoy, Selman Bilal, Sera Sade, Seval Yavuz, Seyhan Musaoğlu,
Taner Ceylan, Tomur Atagök, Tony Ventura,
Uğurcan Ataoğlu,
Volkan Kızıltunç,
Yasemin Bay, Yağmur Çalış, Yunus Emre Erdoğan, Yusuf Sevinçli
Zuhal Baysar.
KONUŞMA PROGRAMI İÇİN…
[image error]Ömer Sedat Yenidoğan, Nuh’un Gemisi
BASE ESERLERİNİ SEÇEN 23 KİŞİ KİM?
Delfina Foundation’ın kurucusu Aaron Cezar, Alev Ebüzziya,Borusan CEO’su ve koleksiyoner Agah Uğur, sanat yazarı ve eleştirmeni, akademisyen Ahu Antmen, koleksiyoner Aslı Bilge, koleksiyoner&sanat yazarı Banu Çarmıklı, İstanbul Modern Sergiler ve Programlar Direktörü Çelenk Bafra, The Armory Show’un Direktörü Deborah Harris, Galerist yönetici direktörü Doris Benhalegua, sanatçı Ergin İnan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, koleksiyoner Erol Bilecik, sanatçı Hera Büyüktaşçıyan, fotoğraf sanatçısı Murat Germen, ressam Neş’e Erdok,New York Academy of Art’ın dekanı Peter Drake, Galerie Voss direktörü Rudiger Voss, Daire Sanat kurucusu Selin Söl, grafik tasarım sanatçısı/art direktör Stephan Bundi, Spot Projects kurucusu/ koleksiyoner Tansa Mermerci Ekşioğlu, Piartworks kurucusu Yeşim Turanlı, grafik tasarımcı Yeşim Demir ve heykel sanatçısı Ziyatin Nuriev.
[image error]Hasan Avni Koçak, Mersin, Selçuklu Işıltısı
SPONSORLAR KİMLER?
Arçelik, Avantgarde Collection, Axa Sigorta, Ersa Mobilya , Doğuş Holding Sanata bi yer, Gaia , İlbak Holding, Koton, No11 apartments, Papatya Mobilya, Pegasus, Pronet ,TAV Passport , Teknosa, Tepta aydınlatma, The Ritz Carlton, Titrifikir, Türk Telekom, Uber ve Zubizu’nun da destekleriyle gerçekleşecek.
[image error]Sena Gökçeoğlu, Yozgat, Kadın
[image error]Kübra Boy, Sakarya, Trofe
[image error]Elif Özer, İstanbul, Nowehe to Hide (Ana madde mum)
Seda Yakupoğlu, İzmit, İsimsiz
Damla Yalçın Ankara, Budadayım
Veysel Daşçı, Kahramanmaraş, Farmer 2,
December 19, 2017
Piyangonun tiyatroya seyirci çekmek için başladığını biliyor muydunuz?
Eskisi kadar popüler olmasa da, her 31 Aralık öncesi gözler yeniden Milli Piyango’ya kayıyor. Nimet Abla hâlâ büyük ilgiye mazhar da olsa, işin bu topraklardaki başlangıcı başka.
İzmir, ardından İstanbul’da eşya ve ev gibi hediyelerle başlamış; tiyatroya seyirci, kiliseye cemaat çekmek için kullanılınca ‘ilgi patlamış’. Ara ara yasaklanmış, para da kazandırmış, şöhret de dağıtmış
İşte Milli Piyango’nun bu topraklardaki geçmişinin kısa özeti…
[image error]
‘Lotarya’nın bizdeki başlangıcı özellikle Avrupa ülkelerine göre geç; kayıtlara göre 1834 yılında İzmir’de… Biletler 10 kuruş, büyük ikramiye ise altın saat imiş.
İstanbul’da 1849’da düzenlenen bir piyango çekilişinde büyük ikramiye, Pera yani Beyoğlu’nda bir ev.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk piyango düzenleme izni 1850’de, Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı Naum Efendi’ye verilmiş. Naum Efendi, tiyatrosuna seyirci çekebilmek için tiyatro biletinin yanında eşya piyangosu bileti de vermeye başlamış! Tiyatro baya izlenir olmuş.
CEMAAT ARTINCA…
Başarıyı gören diğer kurumlar, başta Ermeni Katolik Kilisesi gibi dini yapılar, katılımı arttırmak için piyango düzenleme iznine başvurmuş. Ev ve arsa gibi hediyeler kısa sürede ibadethanelerde cemaati arttırmış.
Bunun üzerine İtalyan asıllı Mösyö Bianchi de, Avrupa’daki bazı piyangoları 1855’ten itibaren İstanbul ve İzmir’e getirerek halka satmaya başlamış.
ADI NEREDEN GELİYOR?
Biz de önceleri ‘lotarya’ dermişiz… Şimdi ‘piyango’ denmesinin nedeniyle ilgili iki tez var; İtalya’da siyah, beyaz kartlarla oynanan ve kazanan kağıtların rengi olan beyazdan yani İtalyanca adıyla ‘bianco’dan almış adını. Ya da Bahçekapı’da bayii olan bu Mösyö Bianchi’den…
[image error]İhap Hulusi çok uzun yıllar Milli Piyango biletlerinin desenini çizen kişi oldu; onun üçgen imzasını taşıyan pek çok bilet de Dğan Güral’ın Milli Piyango koleksiyonunda yer aldı.
[image error]
KONULU GÖRSELLER
Çok gelgitli bir hikâyesi var piyangonun. Bir yasaklanmış bir yardım aracı olarak görülmüş, bir popülerleşmiş bir yerini başka bir ‘heyecana’ bırakmış.
Millî Piyango İdaresi’nin kuruluşu 1939. 1944’ten sonra bilet desenlerine özen gösterilmiş, ‘konulu’ görseller yapılmış. İhap Hulusi Görey’in çizimleri bugün bile müzayede ve koleksiyonların gözdesi.
Her ayın 9, 19, ve 29’unda Milli Piyango çekilişi var. Piyango eskisi kadar gözde olmasa da her 31 Aralık yaklaşırken gözler ona çevriliyor.
[image error]Ünlü piyangocularımızdan… Uzun Ömer (üstte) ve efsane Nimet Abla’nın ta kendisi…
[image error]
İSMET PAŞA’YA DA PİYANGO VURMUŞ
Piyangoyla zenginleşen, ünlenen, hakkında yazı dizileri yapılan kişi sayısı da az değil.
İsmet Paşa 1968’de, Milli Piyango’nun büyük ikramiyesi olan 50 bin lirayı kazanmış.
İstanbul’da piyango bayiliği yapan, 2.25’lik boyuyla efsaneleşen Bilecikli Uzun Ömer (Özkan),
Sait Faik’in ‘Uzun Ömer’ hikâyesinin ve pek çok haberin ana karakteri olmuş olabilir, piyango belki de adını Mösyö Bianchi’den almıştır.
Ama hâlâ piyango denince akla ilk onun adı geliyor: 1 Ocak 1986’da bayisinden alınan bilete 1 milyar lira çıkan Nimet Abla (Özden)!.
[image error]
[image error]
[image error]
Bu yazıyı, Tempo dergisinin 2016 Aralık yani son sayısı için hazırlamıştım.
December 18, 2017
Gelecek, ‘Gelecek Turizmde’ gibi projelerde…
Türkiye’de bence son yıllarda yapılan en iyi projelerden biri Gelecek Turizmde. Anadolu Efes, Gelecek Turizmde adlı proje ile sürdürülebilir turizm modelleri yaratarak yerel kalkınmaya destek oldu, oluyor.
Ben de ekip ve projeleriyle Sözcü Gazetesi’nde yazar olduğum dönemde tanıştım. Onlarla ilk Mardin’e, ardından da Urfa ve Isparta’ya gittim ve sonrasında her işlerini takip ettim. Gazeteden ayrıldığımda bloglarına yazı yazmamı da istediler; baktım 10 yazı yazmışım.
İnternet garip bir mecra; yazıların en azından ne oldukları burada da kalsın istedim.
Buradaki ilk 10 başlık, spot ve link http://blog.gelecekturizmde.com/?yazar=36 için yazdıklarım. Başlıklara tıklayınca yazılara ulaşabiliyorsunuz…
En altta ise gazetede onlar ve projeleri hakkında yazdığım yazılar var…
Şehri Verimli Kullanma Kılavuzu, birinci konu… Şehrin gri, hiçbir şeye benzemeyen ‘yan duvarlarını’ alın, onları sanatçılara bırakın. Sonra şehir turizmini sevenler için küçük fotoğraf turları düzenleyin. Biz de gezelim… Olmaz mı?
[image error]Sainer eserlerinden biri… Lizbon’da.
Kadınlar, temiz tarımın ‘alâ’sını yapar!
Ahsen Toktay’ın İstanbul’da okuyan kızlarına iyi besin göndermek için başladığı proje, aldığı eğitimler, zekâsı, özeni ve 50’ye yakın kadının ürünlerinden oluşan ‘Alâ Dükkân’ ile muhteşem bir işe dönüşmüş…
[image error]
Biz niye tarihi restoranlar turu yapmıyoruz?
Yurtdışında gezerken keyif almakla birlikte bir taraftan da hayıflanıyorum.
“Biz niye yapamıyoruz?”, “Bizde daha iyileri var”, “Ah keşke biz de böyle tanıtabilsek, koruyabilsek” sızlanmalarıyla geçiyor gezilerim.
Şimdi size, bir şekilde başlayan ve sonra dallanıp budaklanan bir İspanyol projesinden bahsedeceğim. Ve sonra bizim tarihi restoranlarımızdan bahsedeceğim size ve okurken siz de düşüneceksiniz biz niye yapmıyoruz?
[image error]Beyti Güler
Temiz Turizm ve Dikencik Evleri
Derin düşünenler artık “organik tarımdan” çok, “temiz tarım” terimini kullanmayı tercih ediyor. “Temiz turizm” kavramının da konuşulması gerekiyor. “Misafir” kelimesinin hakkını veren, yerele değer veren, uzun vadeli düşünen insanlar da var.
[image error]Dikencik Evleri’ndeki bir yemekten. Fotoğraf: SİNAN HAMAMSARILAR
Her acılı Adana değildir
Siz kebapçıda her acılıya Adana diyor olabilirsiniz ama en az bir yaşındaki koyun etinden zırhla çekilecek, binde 5 oranında acı kırmızı biber konulacak… Ve bunun gibi belli kriterleri olacak. Çünkü coğrafi işaret bunu gerektirir! Peki coğrafi işaret nedir ve niye çok önemli ve gereklidir?
[image error]
“Şu ağaçta yaşasaydık!” hayali gerçek olunca
Balık tutan bir grup mimar hayal kuruyor: “Şu ağaçların üzerinde birer evimiz olsaydı, nasıl olurdu?” O hayaller bugün gerçek. Doğa dostu, ödüllü birer mimari eser. İşte size, Tree Hotel!
[image error]İşte en ikonik ‘Tree Hotel’ evlerinden ikisi..
[image error]
Turist bize gelmiyorsa biz turiste gidelim!
Şu günlerde, özellikle Türkiye’nin doğu kesiminde geçim ve hayat kaynağı turizmin mesut geleceğinden bahsetmek zor. Ancak Mardin turizmi için önemli isimlerden Ebru Baybara Demir’in hem farklı bakışı, hem de bizzat emek verdiği ‘Hayatım Yeni Bahar’ ve ‘Amazon Kadınları’ projeleri herkese örnek olacak nitelikte
[image error]Ebru Baybara Demir, birlikte çalıştığı kadınlarla…
İstanbul’un yeni açılacak müzelerine yakın bakış
Kimi uzun süredir hakkında konuşulan, kimi de yeni duyduğumuz müzeler… İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yakın zamanda açılacak 9 müzeyi açıkladı, biz de onların üzerine birer spot ışığı tuttuk
[image error]İstanbul Kent Müzesi
İstanbul’u surlar üzerinden anlatan bir tur güzel olmaz mıydı?
Kaçı hâlâ aktif olarak devam ediyor bilmiyorum ama İstanbul surlarının bazı bölümlerinde turlar yapılmış. Ama baştan sona eski İstanbul’u surlar üzerinden tanımak nasıl olurdu? Tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla, bitki örtüsü ve edebiyatıyla…
[image error]
Bu turda bilmediğiniz Kapadokya var
Sanatçı, akademisyen Murat Germen’in geçtiğimiz sene (2016) Cappadox bünyesindeki ‘Matris #2’ başlıklı çalışma ve ona bağlı olarak hazırladığı ‘Yaşayan Kültür Algı Haritası’ alternatif turizm için çok zihin açıcı olabilir.
[image error]İkizler seramik atölyesi, Kapadokya.
Lavanta kokulu hareketler bunlar!
Onlar ‘gitmenin’, ‘başka şehirlerde hiç bilmedikleri işlerin’ peşinde değiller. Isparta’nın Kuyucak Köyü’ndeki lavanta tarlalarını önce Türkiye, ardından da dünyaya göstermek istiyorlar.
Geleceğini taştan çıkaran turizm
Göbeklitepe sevdasıyla gittiğim Urfa’da hayranlıkla izlediğim projenin adı ‘Dünyanın En Eski Tapınağı Göbeklitepe’de Taş İşçiliği’.
December 13, 2017
Can Manay niye sürekli su içiyor?
“Can Manay gibi su içmek” diye bir kavram var! Ve anladım ki meğer çok merak ediyormuş herkes; niye durup durup su içiyor. Fi dizisinde Can Manay karakterini canlandıran Ozan Güven marka konferansında açıkladı
Bu sene 18’inci yılına giren, Yürekli Holding’in düzenlediği Marka Konferansı’nın sahnedeki konuklarından biri de oyuncu Ozan Güven idi.
Sahneye Mirgün konuğu olarak Puhu Tv’nin kurucusu Ateş İnce ve rol arkadaşı Senenay Sarıkaya ile çıkan Ozan Güven üçlünün en esprilisiydi.
İnce yeni nesil dizi yayıncılığını, Puhu’yu anlattı. Sarıkaya risk alıp başırılı olduklarını, yeni durumun dizi ve oyuncuların geleceğini değişeceğini, işlerin çeşitleneceğini, oyuncuların tepkiyi anında göreceğini söyledi.
Bu arada, Akilah Azra Kohen’in çok satan Fi, Çi, Pi adlı kitap üçlemesinden uyarlanan ve Serenay Sarıkaya, Ozan Güven, Mehmet Günsür, Büşra Develi ve Berrak Tüzünataç gibi isimlerin başrollerini paylaştığı Fi ve şimdi ikinci sezonuyla Çi, malum dizi olarak da büyük ilgi gördü.
SANSÜRSÜZ OLUNCA
Ünlü, popüler ve güzel/yakışıklı oyuncuların yer almasının yanı sıra dizinin “Sansürsüz” olacağı haberleri de dizinin izlenilirliğinde etkili oldu bence.
Çünkü kitapları okuyanlar biliyordu, Can Manay az sevişmiyordu mesela. Ya da diğerleri…
Esrar içen karakter de vardı, küfür de.
Bugünkü marka konferansında Ozan Güven güzel bir açıklama yaptı.
Ben Instagram’daki hikayeler bölümüne “Ozan Güven, Can Manay’ın niye su içtiğini açıkladı” diye bir cümle yazınca gelen 100 kadar “Neden?” sorusundan da anlıyorum ki millet bunu da merak ediyor.
Zaten psikolojisi, karakteri pek dengeli sayılmayacak Can Manay karakterinin dizide iki de bir koca bir bardak suyu çoğu zaman asabi bir şekilde içmesi bir minik gündem olmuştu. “Can Manay gibi su içmek” diye bir kavram ve hashtag yani sosyal medya etiketi bile var; insanlar kana kana su içip altına “Can Manay gibi yazıyor…”
VE YANIT BU PARAGRAFTA
Güven şöyle bir şey dedi; “Ne olsa internetteyiz diye de abartmadık. Küfür edelim, onu bunu içip sürekli sevişelim durumu yapmadık yani. Biz de kendimizi bir takım etik kurallar koyduk. Mesela Can Manay çok içki içen bir karakter ama ben onu farklı bir şekilde, su içen bir karakter olarak yorumladım” dedi.
Yani o sinirli, kritik anlardaki su içiş aslında karakterin içkiye ihtiyaç duyduğu anlarının bir yorumu imiş.
[image error]
December 5, 2017
Ringo ringo şişelerle etkileyici bir koleksiyon…
Viyola sanatçısı Prof. Koral Çalgan’ın 2 bini aşkın minik şişeden oluşan koleksiyonu dikkat çekici
Kimi ülkesinin yöneticilerini, kimi tarihi yerlerini, kimi müzisyenlerini, kimi de en seksi yönlerini minik içecek-içki şişelerine yansıtmış.
Prof. Koral Çalgan da 40 yılı aşkın süredir dünyanın dört bir yanındaki bu şişeleri bir araya getiriyor. 2 bini aşkın minik şişeden oluşan bir koleksiyonu ve onları sergilediği görkemli bir ışıklı panosu var.
Biz de Aralık ayı Kafa Dergisi Koleksiyon Kafası için onula konuştuk.
ÇOK DEĞERLİ BİR MÜZİSYEN
Koleksiyon Kafası’nın en hususi yanlarından biri de, bizi, beni, alanında çok değerli, ama genel anlamda ‘popüler olmayan’ ve yaşından çok daha genç çok değerli insanlarla tanıştırması.
Prof. Koral Çalgan, 77’sinde bir delikanlı. O bir viyola solisti, orkestra şefi ve konservatuar kurucusu, 7 kitap sahibi pek çok müzisyen yetiştirmiş biri. Dededen onun çocuklarına Osmanlı’dan bu yana 5 kuşak olmuş; müzisyenler.
Röportajın uzun hali Kafa Dergisi Aralık sayısında; lütfen okuyunuz.
Fotoğraflar: SİNAN HAMAMSARILAR
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
December 4, 2017
Füreya sergisini gezerken… O dönem niye film olmaz ki?
1940’ların, 50’lerin, 60 ve 70’lerin Türkiyesi; entelektüeller, sanatçılar, sanatlarını bu ülkeye hizmet olarak gören bir grup enteresan kişilik. Füreya Koral sergisi ya da Şakir Paşa Ailesi’nden yola çıkarak bir dönem filmi yapılamaz mı?
Şimdilerde (Ekim, Kasım, Aralık 2017) İstanbul’da, Akaretler Sıraevler’de (no 16) bir sanatçının hayatına, eserlerine ve onun çevresinde bir döneme bakmamızı sağlayan incelikle hazırlanmış bir sergi var: Füreya Project. Füreya Hanım’ın çabası ve eserlerine baktıkça bir dönem insanının, özellikle de kadınının çabasını görüyorum. Sergiye giderseniz bir tv2 belgeseli de var, izlemenizi tavsiye ederim.
Orada sürekli “Bir şey yapmalıydım” diyor; bir şey üretmeli, bir katkı yapmalı, farklı olmalı. Çok şey yapmış Füreya Koral, zaten ailesi efsane aile de, o da asla geride kalmamış. Bu arada 1951’de daha 66 yıl önce Türkiye’de seramik atölyesi yokmuş ne ilginç; ilk özel seramik atölyesini o kurmuş. Bohem bir hayata girmiş, kadınlı erkekli güzel bir sanatçı çevresi olmuş. Niye o dönem bir film ya da dizi olmaz bilmem. Hakikaten niye?
Sergiden kafama çok şey yazdım ama gidin kendiniz görün.
Ben yine de bazı fotoğrafları, kendime de not olarak buraya ekliyorum. Koral’ın bazı bina çalışmalarını görmeye çalışacağım.
Kale Grubu bu serginin sponsoru idi ama Koral’ın bazı eserleri, fotoğrafları çeşitli arşivlerden alınmış, her dönem onları da merak ederim ben. Onu da ekledim mesela…
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]
[image error]Füreya Koral’ın litografi (taş baskı) ve çizim yaptığı 1959’li yıllardan Paris.
[image error] [image error]
[image error] [image error] [image error] [image error] [image error]
[image error]Koral Ailesi’nin Büyükada’daki köşkü.
[image error]Efsanevi ailenin soy ağacı.
[image error]Sanırım Koral ile Kılıç Ali4nin düğün yemeği.
[image error]Füreya Koral, 1931 yılında hamileyken çocuğunu düşürmüş bir yıl sonra da eşi Selahattin Karacabey’den boşanmış. 1933 yılında annesi Hakkiye Hanım ile çıktıkları Yalova tatilinde Mustafa Kemal ve onun silah arkadaşı Kılıç Ali ile tanışmış. Fotoğrafsa 1934 yılından… Teyzesi Fahrelnissa, Füreya’yı Avrupa seyahatine çıkarmış.
[image error] [image error]
[image error]
[image error]Bir kişinin Wikipedia fotoğrafı nasıl olmalı acaba, hangi yıllardan seçilmeli. En ‘o’ dediğimiz zaman hangi zaman biri için. Füreya Koral’ın bu gençlik fotoğrafı ne güzelmiş.
[image error]Bu eser, Yürüyen İnsanlar, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde sergileniyormuş. İnsanların gelişen toplumda içi boş yorumlanması ilginç duruyor.
November 9, 2017
Django ve Pamuk’un öldürülmesi milat olsun!
Hayvan haklarının gerçekten korunduğu bir yasaya hepimizin ihtiyacı var! Türkiye’nin dörtbir yanında her gün onlarca hayvan katlediliyor, kötü muameleye maruz kalıyor. Edhem ve Tanem Sivar Dirvana çiftinin ailesinin bir parçası olan köpeklerinin öldürülmesi de bu bütünün bir parçası. Ama belki onların acı dolu isyanı milat olur, bir mücadele başlar
İnsanların aşina olduğu bir isim Tanem Sivar, iki yıl kadar önce Edhem Dirvana ile hayatını birleştirdi ve direkt 4 kişilik çekirdek bir aile oldular.
Çünkü Edhem’in ve sonra Tanem’in de oğlu gibi sevdiği köpekleri Django ile Edhem’in babasından yadigar köpekleri Pamuk onların ailesinin bir parçasıydı. Ben de şahidim.
O Django ne can, ne tatlı, ne oyuncu ve deniz, seyahat seven bir köpektir… Ya da köpekti.
Daha geçtiğimiz pazar Tanem ile Edhem, Hürriyet’ten Sibel Arna’ya bir röportaj vermişler, oğulları Süleyman ile genişleyen ve ağırlıklı olarak Bozburun’da geçen hayatları hakkında da konuşmuşlardı.
Bugünse hepimiz acı bir haber aldık.
İnanamadım.
Django ve Pamuk ölmüş, öldürülmüştü!
DERİN BİR ÜZÜNTÜ
Ve bugün Tanem’in bununla ilgili Instagram paylaşımı şöyle:
“Hiçbir zaman kişisel sıkıntılarımı, üzüntülerimi buradan sizlerle paylaşmadım ama salı sabahına tarifsiz bir acı ile uyandık. Biliyoruz ki bize yaşatılan bu acının benzeri ülkemizin her köşesinde sıkça yaşatılıyor ve maalesef ki her geçen gün gerekli cezalarla hak yerini bulmadıkça bu acılar normalleştirilmeye çalışılıyor… Canımızı derinden acıtanın katilin ve onun gibilerin hak ettiği cezaları bulması amacıyla sizinle üzüntümüzü paylaşmaya karar verdik. Canımız gerçekten çok yanıyor içimiz acıyor…
Hikâyenin başına dönecek olursak; ben Edhem’den önce o zaman minicik bir yavru olan ve kucağından hiç indirmediği Django’ya âşık olmuştum. Eşim Edhem ile Django’nun tarifi imkânsız bir bağı vardı. Ona sonsuz sevgi verdi, gözünden sakindi. Django adeta onun ilk oğluydu. Dört yıldır evimizin neşesi, canımızın içi, her çocuğun sevgilisi, her tanıyanın âşık olduğu ve hayattan tek beklentisi sevgi olan özel bir ruhtu Django.
KÜÇÜK SÜLEYMAN’IN KORUYUCUSU
Tüm hamileliğim boyunca beni bir saniye yalnız bırakmadı, her gün benimle yüzdü, yürüdü, uyudu. Django koruyucu melekti. Zaten dünyaya sadece sevgi vermeye çalışan bir melek olarak doğmuştu. Oğlumuz Süleyman doğduğundan beri 2,5 aydır her gün istisnasız kapısında yattı.
Ya Pamuk…. Canım Pamuk. Ailemizin ağır başlı, sakin, yorgun Pamuk’u… Rahmetli kayınpederim Süleyman Bey’in bize yadigârı, yaş almış ama mağrur Pamuk…
‘KİMİN YAPTIĞINI BİLİYORUZ’
Salı sabahı ikisi de kimin yaptığını bildiğimiz vahşi bir katliama uğradı. Bu insan diyemeyeceğim yaratığın bize, Djanyo’ya, Pamuk’a bunu yapmaya ne hakkI vardı?
Ama sadece ‘o’ katilin değil sokaklarda ve aramızda yasayan sayısız katilin yaptıklarının artık bir cezası olmalı. Türkiye’nin en güzel noktalarından birinde doğanın içinde yaşayan bir insanın içinde bile bu canilik nasıl olur?
Yaptığı katliamın karşılığının komik bir para cezası olduğunu bilmek, elbette ona ve onun gibilere bu cesaret veriyor.
Aile olarak biz hayatımızı hep hayvanlarla güzelleştirdik . Her zaman her yerde hayvan hakları için savunucu olduk ve bugün son nefesimize kadar bu adam başta olmak üzere tüm hayvan dostlarımızın hakkı için mücadele edeceğimize söz veriyoruz.
Artık yeter!!”
HAYVAN HAKLARI YASASI İÇİN ÇALIŞMALIYIZ
Başka bir mesajında ise Tanem yine şöyle devam ediyor:
“Bu insanın benim oğlumla büyüyeceğini hayal ettiğim Django’umuzu ve Pamuk’umuzu elimizden almaya, onları vahşice katletmeye ne hakkı var! Ve maalesef en acıklısı; nasıl bunun hak ettiği ölçüde bir cezası olmaz. Dilerim ki, Django ve Pamuk’un kaybı hayvan dostlarımızın haklarının gerçekten korunduğu bir yasanın yürürlüğe girmesine vesile olur. Biz bunun için elimizden geleni yapacağız ama bunun için siz hayvan dostlarının da yardımına ihtiyacımız olacak.”
BU DA BİR CİNAYET
Son günlerde sıkça tartışılan ancak henüz bir sonuca varılamamış olan hayvan aklarının gerçekten korunduğu bir yasa teklifinin kabul edilmesi için hep birlikte çalışmalıyız. Umuyorum ve haykırıyorum ki hayvan sahiplerinin sorumluluğunu en ince detayına kadar medeni kanunda belirten bu ülke artık bu konuda da bir adım atarak bu kocaman ailenin yalnız olmadığını bize göstersin!!! Kuşkusuz ki, Django ve Pamuk, geri gelmeyecek tıpkı sayısız masum dostumuz gibi ama en azından artık hayvanlara yapılanların bir cinayet, yapanlarında cani ve katil olduğu kabul edilir.”
Açıkçası o köpekleri bir kez olsun okşamış, görmüş biri nasıl böyle bir şey yapabilir aklım almıyor.
Başları sağolsun ben de çok üzgünüm.
November 5, 2017
‘Türkiye’nin varlıklı alileri resmi kapış kapış alır ama halı sevmez’
“Türkiye’nin varlıklı alileri resmi kapış kapış alır ama halı sevmez” diyor çok sevdiğim İzmirli işadamı Lucien Arkas.
Normalde işadamı sevmek gibi bir hobim yok! Onu, yaptıklarını çok kıymetli buluyor gerçekten seviyorum.
O, Kumkapı, Feshane ve Hereke gibi çok değerli, Saray ekolü halıları Anadolu’nun çeşitli yerlerinden, Avrupa’dan buluyor, alıyor, koruyor, sergiliyor, yayınlarla anlatıyor ve halı ustalarını korumak için Avak Şirinyan gibi üstatlara yeni halılar yaptırıyor.
Hazır, Lucien Bey, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açılan ve bu ay da ücretsiz olarak görülebilecek ‘Arkas Koleksiyonu’nda Kumkapı Halıları Sergisi’ için İstanbul’a gelmişken (gezin; çok güzel) bir araya geldik.
Koleksiyon Kafası adlı köşe, Kafa Dergisi Kasım ayı sayısında…
Bu arada Kafa Dergisi TÜYAP imza günü 12 Kasım Pazar günü…
[image error]Nilay Örnek bir Kumkapı usülü halı ile… Fotoğraf: BAHAR AKINCI
Bütün İyiler Biraz Küskündür ilk imza gününden…
Bir kitabım var ne yapacağımı şaşırıyorum; çocuğum olsa herhalde ‘o’ annelerden olurdum. Bütün İyiler Biraz Küskündür’ün ilk imza günü idi, 4 Kasım Cumartesi… Benim için de “Aaaa bak ‘anne’ dedi” gibi bir durum işte…
Haftanın 6 günü sabah 10’dan gecenin geç saatlerine kadar gazetede çalışır, arada da haftanın 3 günü köşe yazmaya çalışırken bazı günleri hatırlarım.
Sevmezdim yazdığımı, “Daha iyi olabilirdi” derdim ve kimse bilmez ve anlamazdı ama ben kendi kendime başım önde gezerdim.
Şimdi de… “Bütün İyiler Biraz Küskündür” daha iyi olabilirdi kaygısına girebilirdim. Yazarken de gayet pesimisttim ancak, kitabı okuyanların tepkileri öyle sıcak ve içten ki şu anda da tam tersi bir ruh halindeyim.
“BİRİLERİ GELİR Mİ?” DERKEN…
İlk tek başına eve çıktığımda ‘ev günlüğü’ tutmaya karar vermiştim; ilk âşık olanlar gibi. “Bugün doğal gaz bağlandı, şu dolabı seçtim…” gibi notlar alıyor, IKEA’dan ne aldıysam isimleri, kodları kayıt tutuyor, komşuları, balkonu, ilk hisleri yazıyordum.
Şimdi de kitapla ilgili onlarca hikâyeyi bir araya getiresim geliyor ama vakit olmuyor.
Yine de 4 Kasım 2017, TÜYAP’taki ilk imza gününden birkaç fotoğraf koymak istedim.
İlk imza günü ya; yeni nesil konut ilanları aksini de söylese TÜYAP’ın yapıldığı Beylikdüzü pek de şehir merkezi sayılmaz mağlum; “Kim gelecek?” endişesi hissetmedim değil.
Evet daha 1 ayı dolmadan 9 baskı yapmış bir kitap olabilir ama birilerinin gelmesi ayrı…
Öncesinde “Kısır mı yapsak, kahveden adam mı toplasak?” derken 1 saat yapacağımızı duyurduğumuz imza günü 2.5 saat sürdü.
Gelenler çok fotoğraf çekti ama bende yok; Sinan Hamamsarılar ile Aslı Örnek’in çektiği fotoğraflardan paylaşmak istedim.
Bütün İyiler Biraz Küskündür selfie akımı:) http://wp.me/p79ANb-Zo
Bütün İyiler Biraz Küskürdür kapağının ortaya çıkışı http://wp.me/p79ANb-10N
[image error]İşte imza gününün ilk gelenleri; saat 13.00’ten yarım saat önce onlar orada olunca ben de indim ve imza başladı.
[image error]Başlıyor…
[image error]Nilay Fındık Demir ile Sein Taşkesen… Klasik pozumuzu yaparken.
[image error]Prof. Dr. Hüsamettin Koçan imza gününün güzel sürprizi idi bana…
[image error]Anneler ve kızları…
[image error]Cihangir’in yıllardır çizgisini bozmayan en güzel şarküterilerinden (böyle demek az kalıyor ama), Antre Gourmet Shop’un iki ortağından, Peynir Aşkına adlı kitabın iki yazarından biri Berrin Bal Onur ile..
[image error]19 yaşındaki tatlı okur Buse Şentürk ile…
[image error]Eda Nazlı Cebeci ile… Valla yüzde 25 indirim ile alakam yok:)
[image error]İmza gününe gelen herkesin kitabına özel damga vuran Aslı Örnek:)
[image error]Artemis Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ilgın Sönmez ile Aslı Örnek ve damgası…
[image error]Bu imza günü çok dolma kalem kartuşu yedi.
[image error]Üniversiteden sınıf arkadaşım Selen Aydın; böyle uğramalar güzel, tatlı desteklerden.
[image error]Bilge ile Deren… İnsana iyi gelen iki tatlı bilge kardeş.
[image error]Kapağımızın tasarımcısı Yiğit Karagöz’ün arkadaşı Ecem de imza gününde klasik pozumuzu verdi.
[image error]Artemis Yayınevi, imza alan kitapseverlere dağıtılmak üzere minik defterler yapmıştı. Kendine uygun minik defteri tutan minik Melek.
[image error]Kitabımı güzel kızlar alıyor; kesin bilgi.
[image error]Şu arkamdaki panoyu istesem bana verirler mi? Verseler ne yapacağım? Tamam kalsın..