Nilay Örnek's Blog, page 13

November 10, 2019

Mehmet Y. Yılmaz’dan Nasıl Olunur sırları…

Sesli kitap sistemi Storytel ile yaptığımız Nasıl Olunur adlı podcast’imin konuklarından biri de Mehmet Y. Yılmaz idi; doğrusu biz çekimi Hürriyet’te yaşanan son olaylar öncesi yaptıysak da, anlattıkları bugünün ayak sesleri… Dinlemek isterseniz linki burada: https://open.spotify.com/episode/5tJB9ylTdZjLDaTtNQTw8U?si=Y86qIArmRTWVkUuolECYaA

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on November 10, 2019 13:24

November 7, 2019

10 Kasım’da TÜYAP’ta Nilay Örnek imza günü… Bekleriz

Eğer ki ilk kitabım Bütün İyiler Biraz Küskün’ü ya da şimdi Her Umut Ortak Arar’ı ya da iki kitabı birden okuduysanız, pazar günü TÜYAP Kitap Fuarı’nda olma ihtimaliniz varsa saat 12.00-14.00 arasında Artemis Yayınları standında imza günüm var. Beklerim.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on November 07, 2019 01:11

October 14, 2019

Her Umut Ortak Arar çıktı

Sonunda elimde! İkinci kitabım Her Umut Ortak Arar’ın çıkışını mutlulukla paylaşıyorum.
Biraz heyecanlıyım. Ve şimdiden kendisini çok seviyorum. Sizin de seveceğinizi umuyorum.
Her Umut Ortak Arar’ın editörlüğünü Mesut Varlık yaptı; aklı-fikri-emeği bir yana, tüm sesli düşünmelerime, titizliğimin yarattığı “bır bır”lara katlandığı için de minnettarım.
İstiyorum ki her kapak okuyucuyla konuşsun; o da “özel”, o da özenilmiş olsun. Bu kapak da canım Uğurcan Ataoğlu’nun’un elinden çıktı. Bu şahane kapağı sevgili Sadi Tekin çizdi. Sadi, yeteneği, enerjisi, olumlu bakışıyla önce bana, sonra tüm okuyuculara -bence- eşsiz bir dünya yarattı; kendisi bir başına “eser” olan bir kapak ortaya çıktı. Elinize aldığınızda, ince ince baktığınızda, hele de -yine bence- kitabı okuyup tekrar kapağı incelediğinizde “Adam ne güzel bir şey çizmiş” diyeceksiniz. eminim.
Şanslıyım.





[image error]




Elif Nihan Akbaş kitabımı yayına hazırlayan editördü, Merve Güven de sayfalarımın grafik düzenlemesini yaptı. Bu kitap için tüm Artemis Ailesi’ne ama tabii ki yayıncım Vedat Bayrak’a ayrıca teşekkür ediyorum.
Ama her şey bir yana… Beni bu kitaba getiren ilk kitabımın çıkmasına vesile olan dostlarım, özellikle İclal Aydın ve tabii ki Bütün İyiler Biraz Küskündür’ü okuyanlar, küskünlüğümü paylaşıp beni mutlu edenlerdir. İlk kapağımın çizeri Yiğit Karagöz’ü de ayrıca anmalıyım. Müteşekkirim.
Söylenecek şey çok.
Kitap yarından itibaren internette satılmaya başlanacak, çarşamba da kitapçılara dağıtılıyor olacak.
Umarım Her Umut Ortak Arar’ı da alır, okur ve seversiniz.
Hayırlısı…





[image error]








[image error]
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 14, 2019 14:37

October 7, 2019

Babalara ulaşmak için İlahiyat bitiren eğitimci!

Bu ayki (ekim 2019) Kafa Dergisi’nde İyi Şeyler Kafası adlı köşemin konuğu Mehmet Hilmi Eren. O bir eğitmen, psikolojik danışman ve gezgin. Hilmi Bey, aile-çocuk eğitimlerine senelerce hep annelerin geldiğini fark edince farklı bir işe soyunmuş. “Babalar bana gelmiyorlarsa, ben onlara gideyim” demiş, pek çok aile babasının bir araya geldiği camilere cuma namazı öncesinde gitmek istemiş, “İlahiyat mezunu olmadan olmaz öyle işler” demişler. Gitmiş ikinci üniversite okumuş; İlahiyat!





Şimdi her cuma İstanbul’un bir başka camisinde “iyi bir aile babası” olmaya dair eğitici konuşmalar yapıyor.





Şöyle diyor mesela Hilmi Bey: “Bizim erkeklerimiz ‘Seni seviyorum’ demiyorlar. Erkeklere ‘Eşlerinizi, annelerinizi arayıp sadece Seni Seviyorum deyin, karşı tarafın tepkisini mutluluğunu görün’ diyorum. Ancak bütün bu örnekleri cami ruhu olduğu için dinden örneklerle besliyorum. ‘Peygamberimiz diyor ki’, diye ekliyorum: ‘Kişinin birbirine sevgisini söylemesi güzeldir'”





Bu “kutuplaşmalı günlerde” Hilmi Bey’i bayağı tuttum. Köşeyi okumanızı tavsiye ederim.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 07, 2019 02:20

September 16, 2019

Şokopop’a sordum: “Magazin arkeologluğu nasıl yapılır?”

İsmi saklı, yüzü ve sesi de ama anlattıklarıyla çok konuşuyor. Şokopop kimdir, niye böyle bir işe başladı… Dinleyerek öğrenebilirsiniz…









Nilay Örnek’in Stortel ile birlikte hazırlayıp sunduğu “Nasıl Olunur” adlı podcast’inin bu bölümdeki konuğu, Türkiye’nin ilk magazin YouTuber’ı Şokopop. Onun programlarında bir hafıza var; popüler kültür, belli dönem insanları, siyaset, mafya, toplum ve huylarımız var. Şokopop yaptığı işi, kendi programının başında “Kavga, polemik, basitlik, skandal, hepsi bu kanalda” diye özetliyor ama aslında o, bildiğimiz magazin kavramına format atıyor, “magazin arkeologluğu yapıyor”… 





İşte dinlemek için link

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 16, 2019 05:50

September 15, 2019

Derya Özel’in renklerinden biriydim:)





Köşe yazarı ve televizyon programcısı Derya Özel’in Woman TV’de salı günleri yayımlanan “Derya Özel ile Renkler” adlı programına konuk oldum. Podcast, gazetecilik, toplum, yemek, Bütün İyiler Biraz Küskündür ve yeni kitap derken a cappella yapmışım! İzlemek isteyenler için link

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 15, 2019 08:14

July 21, 2019

Baklava hamurundan revani olur mu; olur!

Bu blogda yine konudan konuya atlamaktayım sevgili okuyucular… Konumuz yemek. Yemesi pek zevkli, yapımı pek kolay bir tatlı sözkonusu. Üç yıl olmuş, gastronomi yazdığım Kiamore Blog’da bu konuyu ele almıştım. Blog uçunca yazılar da gitti. Bir klasik! Bugün biri sorunca aklıma geldi. Baktım, bir Yunanistan gezisi sonrasında Sinan yapmış, ben de yazmışım. E niye bloga da koymayayım dedim… Bu ‘yalancı revani’nin Yunanca ismi ‘Patsavouropita’





[image error]



Bir
tatlı. Revani gibi ama daha kıtır, daha hafif, yapılışı da pek pratik.





Ben
ilk önce Yunanistan’da yedim ve hem fikre hem de tadına bayıldım.

İstanbul’da da, benim ve çevremizdeki pek çok kişinin aşçısı sevgili Sinan
Hamamsarılar’dan (bu köşedeki pek çok fotoğrafın da sahibi, Instagram’da da ‘Tat Dedektifi’) bu tatlıyı yapmasını rica ettim. Hem iki defa yaptı
hem de tarifi verdi. İki defa yaptı çünkü, orijinal tarifteki şeker bize biraz
fazla geldi; ikincisi muhteşemdi.





[image error]





PAÇAVRA, PAÇAVRA, PAÇAVRA…





Bu
‘yalancı revani’nin Yunanca ismi ‘Patsavouropita’.

Yunanca ‘paçavra’ anlamına gelen Patsavouro, Yunan pastanecilerinin artan
baklava yufkalarından ürettikleri Patsavouropita’ya dönüşmüş. Tarifi bize veren,
Leros’un merkezinde yer alan aile pastanesi Paradasiako’nun sahipleri ise onu
‘kâğıt havlu tatlısı’ olarak adlandırıyor. Nedeni tarifte gizli…

Bir revani düşünün, tüm malzemeler aynı ama içerisinde irmik ve un yerine
baklava hamuru var.





Önce
malzemeler:





Keki
için…





1 paket
baklava hamurundan 20 yaprak200 gram
yoğurt100 ml süt1 su
bardağı şeker (orijinali 1,5 su bardağıydı, biz indirdik 1’e)2 su
bardağı zeytinyağı (orijinali ayçiçek yağıylaydı)6 tam
yumurta ve bir yumurtanın sarısı (orijinali 7 yumurta, biz daha sarı renk
için bunu değiştirdik)1 paket
kabartma tozu2 paket
vanilya (orijinali 1 paketti, biz 2 paket yaptık)



Şerbeti
için…





1,5 su
bardağı şeker3 su
bardağı su1 büyük
limonun suyu



Tüm
reçeteyi yapmaya önce şerbetten başlayın. Çünkü kek sıcakken ve şerbet soğukken
birleşmeleri gerekiyor. Pastaneciliğin altın kurallarından biri!

Soğuması gereken şerbeti yapmaya başlama zamanı; bir tencereye şekeri, suyu ve
limon suyunu alın ve yüksek ateşte kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynayınca
altını en kısığa alın ve 10 dakika daha yoğunlaşması için zaman tanıyın. Sonra
ateşten alın ve soğumasını bekleyin.





TERCİHİMİZ
ZEYTİNYAĞI





Bu
işlemden sonra baklava hamuru hariç tüm malzemeleri derin bir karıştırma kabına
doldurup toz şeker eriyinceye kadar karıştırın. Normal şartlarda kek
reçetelerinde önce yaş malzemeler, sonra kuru malzemeler eklenir. Bunda öyle
bir durum yok, çünkü kuru malzememiz dışarıdan girecek. Bu sebeple siz tüm
malzemeleri bir defada birleştirebilirsiniz.

Şekerler eriyip karışım pürüzsüz bir hale gelince, görünüşü yeşil bir bozayı
andıracaktır. Hafif yeşillik tamamen zeytinyağından kaynaklı korkmayın! Yunan
reçetelerinde tarifi ayçiçek yağıyla verse de siz zeytinyağıyla yapın.





[image error]



HAVLU
GİBİ BÜZÜP BATIRIN





Şimdi
sıra baklava hamurlarıyla buluşmaya geldi. Tatlının ismini aldığı ‘paçavra’
terimi burada anlam kazanıyor. Baklava hamurlarını kağıt havlu gibi büzüştürüp
karışıma batırıyorsunuz. Adeta bir paçavra gibi! Sonra da elinizle fazlasını
sıkıp, fırın kabına yerleştiriyorsunuz. Baklava hamurunun her yerinin
hazırladığınız sosla kaplanmış olması önemli. Ama bunu yaparken de çok soslu
kalmamasına dikkat edin.





FIRINDA
30 DAKİKA





20
hamur da bittikten sonra, pişireceğiniz kapta yaklaşık 2 parmak kalınlığında
bir yüzeyiniz olması gerekiyor. Eğer katman daha alçak kalırsa kullandığınız
fırın kabını değiştirin.

Önceden ısıttığınız 180 derecelik fırına pişirme kabını yerleştirin ve
saatinizi 30 dakika sonrasına kurun. Eşit pişmesi için, kabın fırının tam
ortasına gelmesi önemli. 20’nci dakikadan itibaren kokular gelmeye başlayınca
karnınız zil çalacaktır.





CEVİZ,
DONDURMA YA DA KAYMAKLA…





30’uncu
dakikada üstü kızarmış olan keki fırından alın ve 5 dakika bir yerde
dinlendirin. Ardından soğumuş şerbetin tamamını ya da bir kısmını keke yedirin.
Sosu emen keki dilimlemek için de soğumasını bekleyin. Biz sıcak sıcak yedik; o
bile harikaydı!

Servis ederken Leros restoranları üzerine ceviz, yerel kekik balı ve damlı
sakızlı dondurma koyuyor, hiç fena fikir değil!





[image error]
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on July 21, 2019 11:38

July 7, 2019

Buraya çöp atan sanatçıdır!

Adı Efe Işıldaksoy. Nam-ı diğer ‘Rastarules’. Eserlerini böyle imzalıyor; Instagram’da bu isimle… 





Işıldaksoy 44 yaşında. Sanatçı. Harika bir iş yapıyor; yıllardır eserlerini çöpe atıyor! Bir taraftan sanat piyasasını, alışılmış kalıpları ‘hack’lerken, her kesimden insana, gençlere de dokunuyor.





Onu Instagram hesabından takip edip, bıraktığı çöplerden resmini alıp “ücretsiz” sanat eseri sahibi olabiliyorsunuz.





Kafa Dergisi’ndeki İyi Şeyler Kafası adlı köşem için Işıldaksoy ile konuştum. Bu yaptığı, kimsenin öngörmediği kadar yankı bulmuş, zengininden fakirine, eğitimlisinden eğitimsizine yüzlerce kişiyi etkilemiş.





Buraya hiçbir ayrıntıyı yazmadım ama Kafa Dergisi temmuz sayısında yazının kendisini okuyun isterim harika anektodlar, ilginç insan gözlemleri var:)





[image error]



Fotoğraf: UYGAR TAYLAN





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on July 07, 2019 22:00

July 5, 2019

Yetenekli müzisyenlerin kendilerini yurtdışında tanıtması için harika bir fırsat: Vitrin

İstanbul Caz Festivali kapsamında üç senedir, Vitrin – Türkiye Güncel Müzik Buluşması konserlerinde sahneye çıkan sanatçı ve toplulukları değerlendiriyor. Her sene seçilen iki ekibe SOCAR tarafından, yurtdışı turnelerinde kullanılmak üzere 2500 euro’luk bir ödül veriliyor… Bize yetenekli insanları dinlemek ve onların yurtdışındaki temsiliyle mutlu olmak düşerken, yeni pek çok grup da bu projeyle ‘can suyu’ alıyor





İstanbul’da en azından 20 yıldır takip ettiğim, yıllarca yaz tatili planlarımı ona göre ayarladığım bir etkinlik, İstanbul Caz Festivali…





Bu yıl da İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 26’ncısı düzenlenen İstanbul Caz Festivali’nin şahane bir programı var.





Bana da 5 önerim soruldu, ‘seçmek’ zor da olsa yanıt verdim…





Ama maalesef ‘vitrin’e dikkat etmemişim, belki sizler de bilmiyorsunuzdur diye anlatmak isterim. Çünkü böyle işleri ben çok severim. 





Vitrin, İstanbul Caz Festivali Direktörü Harun İzer’in fikriymiş. SOCAR Türkiye, dünyanın en köklü petrol ve doğalgaz şirketlerinden biri olan SOCAR’ın (Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi) 2008 yılında kurulan bir iştiraki. Üç yıldır da, yani başından beri Vitrin projesinin destekçisi.





Çok kısaca anlatmak gerekirse, İstanbul Caz Festivali boyunca Vitrin – Türkiye Güncel Müzik Buluşması yapılıyor. Bazı sanatçı ya da topluluklar festival içinde konserler veriyor. Bu konserler alanında çok iyi kişilerce değerlendiriliyor. Her yıl iki topluluğa SOCAR Türkiye İpek Yolu Turne Destek Ödülü veriliyor. Sanatçılara, gelecek sene çıkacakları turneler için maddi destek sunan bu ödül 2500’er euro. Sanatçı ya da gruplar bu ödülü, sonraki bir yıl içerisinde yapacakları herhangi bir uluslararası turnede, masraflarını karşılamak için kullanıyor.





2017’de bu ödülü Korhan Futacı ve Kara Orkestra ile Gevende, 2018’de ise Coşkun Karademir Quartet ile Islandman almış.





Bu ödülün değerini müzisyen anlar! Yurtdışına, hele de bu dönemde ekipman taşımak, farklı ülkelerde konserler vermek… Böyle katkılar çok önemli. Üstelik bizler için de öncesinde harika grupları festival kapsamında dinleme fırsatı var.





Bu sene de Vitrin – Türkiye Güncel Müzik Buluşması, 3-6 Temmuz tarihleri arasında yapıldı; yapılıyor.





Bu seneki program -yani aynı zamanda bu ödülün adayları ve konser tarihleri- şöyle:





3 Temmuz Çarşamba günü Salon İKSV’de Vitrin Turu (No Land, Efe Demiral “Uyku Pansiyon”, Duru And, Gülşah Erol Band, Can Tutuğ Trio)4 Temmuz Perşembe günü Kadıköy – Moda’da Gece Gezmesi (Gaye Su Akyol, Ah! Kosmos, ELZ AND THE CULT, Hedonutopia, The Kites, Cava Grande, Eda And Big Band, Ekin Fil, Flux Duo, Gülin, Lalalar, Melis Danişmend, Nusaibin, Suha Rami, Şallıel Bros, The Ringo Jets, TSU!, Volkan İncüvez “Kün”)5 Temmuz Cuma günü UNIQ Hall’de Aydın Esen Group6 Temmuz Cumartesi günü Salon İKSV’de Vitrin Matine Konserleri: Tolgahan Çoğulu & Sinan Ayyıldız / Töz6 Temmuz Cumartesi günü Beykoz Kundura’da Turgut Alp Bekoğlu Love Jazz Quartet / Barış Demirel – Barıştık mı?







Ana görsel, geçen yılın ödül alan topluluklarından Islandman.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on July 05, 2019 09:50

July 2, 2019

Toplum hâlâ linç yapanı anlamaya çalışırken…

Her 2 Temmuz’da, Sivas Katliamı’nın yıldönümünde bilemiyorum; ne denilebilir? İnsan bu kadar kötülükle bu kadar iç içe nasıl yaşar? Bu kadar cani insan nasıl bu topraklardan çıktı? Beter olan şu ki, toplumu izlerken bunun yeniden olmayacağına dair temiz bir hissimiz, güvenimiz yok. Bilinçaltımız bir şeyler biliyor. Fotoğraftaki eser ‘Match Stickman’ Wolfgang Stiller’in; beni hep etkiliyor. Ben “Unutmadık” değil “Bir daha olmayacak” demek istiyorum. Bugün Madımak’tan kendi çabalarıyla sağ çıkabilmiş Mehtap Yücel ile yapılan bir söyleşiyi okudum. Yücel, arada bir yerde “Toplum hâlâ linç yapanı anlamaya çalışıyor” diyordu… Ne kadar haklı! Maalesef. Daha dün pride kutlamalarına dair “Müslüman bir ülkede”, “Kutsal değerlerimiz”, “Aile yapımıza karşı tehditlere karşı savaşacağız” diye başlayan onlarca cümle gördüm. Tepki veriyorsak, “Bu dili kurmayın” diyorsak bir nedeni var.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on July 02, 2019 03:34