Felsefe Quotes
Quotes tagged as "felsefe"
Showing 1-30 of 98
“Zekice bir kitap yazmışsın, Bon-Bon,” diye devam etti Majesteleri, dostumuzun omzuna, o verilen emri tam anlamıyla yerine getirdikten sonra bardağını bırakırken hafifçe, bilgiç bir tavırla vurarak. “Kesinlikle zekice bir kitap. Tam benim sevdiğim türden bir eser. Ancak özdeğe ilişkin tasarımın geliştirilebilir ve fikirlerinin pek çoğu bana Aristoteles’i anımsatıyor. O filozof en yakın tanıdıklarımdan biriydi. Onu hem korkunç huysuzluğundan, hem de pot kırmak gibi eğlenceli bir yönünden dolayı severdim. Bütün o yazdıkları arasında tek bir somut gerçek var ki, onun ipucunu da kendisinin absürdlüğünü sevdiğim için ben verdim. Pierre Bon-Bon, hangi yüce ahlâki gerçekten bahsettiğimi biliyorsun sanırım, değil mi?”
“Bildiğimi söyleyemem –”
“Evet! – Aristoteles’e insanların hapşırırken gereksiz fikirleri burunlarından dışarı attığını söyleyen bendim.”
“Bu –hık!– gerçekten de doğru,” dedi metafizikçi, kendisine bir bardak daha Mousseux koyarken ve ziyaretçisinin parmaklarına enfiye kutusunu sunarken.
“Platon’a da,” diye devam etti Majesteleri, enfiye kutusunu ve içerdiği iltifatı alçakgönüllülükle geri çevirerek, “Platon’a da bir zamanlar arkadaşça hisler beslemiştim. Platon’la tanıştın mı Bon-Bon? – Ah! Hayır, binlerce kez özür dilerim. Benimle bir gün Atina’da, Parthenon’da karşılaştı ve bana bir fikirden bunaldığını söyledi. Ona ο νους εδτιv αυλος‘yu* yazmasını önerdim. Bunu yapacağını söyleyip eve gitti, ben de piramitlere çıktım. Ama vicdanım beni bir arkadaşa bile olsa birine gerçeği söylediğim için kınadı ve apar topar Atina’ya geri dönüp ‘αυλος’yu yazarken filozofun sandalyesinin arkasında durdum. Kağıda parmağımla dokunarak ters çevirdim. Böylece cümle şimdi ‘ο νους εδτιv αυγος’** olarak okunuyor ve gördüğün gibi, metafiziğinin temel doktrini.”
“Hiç Roma’da bulundunuz mu?” diye sordu restaurateur, ikinci Mousseux şişesini bitirdikten sonra dolaptan büyük bir şişe Chambertin alırken.
“Sadece bir kez, sevgili Bon-Bon, sadece bir kez. Bir ara” –dedi Şeytan, sanki bir kitaptan okurcasına– “bir ara beş yıllık bir anarşi dönemi olmuştu ve o sırada bütün memurlarından yoksun kalan cumhuriyetin halkın seçtiklerinden başka yargıcı yoktu. Bunlar da yasal idari yetkiye sahip değildi – o zaman, Mösyö Bon-Bon – yalnızca o zaman Roma’daydım ve bu yüzden onun felsefesine ilişkin dünyevi bir tanıdığım yok.”
“Epicurus hakkında ne –hık!– ne düşünüyorsunuz?”
“Kimin hakkında?” dedi şeytan şaşkınlıkla, “Epicurus’ta kusur bulmak istiyor olamazsın! Epicurus hakkında ne düşünüyormuşum! Beni mi kastediyorsunuz bayım? – Epicurus benim. Diogenes Laertes tarafından adı anılan üç yüz bilimsel incelemenin herbirini yazan filozof benim.”
* Ruh bir flüttür.
** Ruh parlak bir ışıktır.”
― Bon-Bon
“Bildiğimi söyleyemem –”
“Evet! – Aristoteles’e insanların hapşırırken gereksiz fikirleri burunlarından dışarı attığını söyleyen bendim.”
“Bu –hık!– gerçekten de doğru,” dedi metafizikçi, kendisine bir bardak daha Mousseux koyarken ve ziyaretçisinin parmaklarına enfiye kutusunu sunarken.
“Platon’a da,” diye devam etti Majesteleri, enfiye kutusunu ve içerdiği iltifatı alçakgönüllülükle geri çevirerek, “Platon’a da bir zamanlar arkadaşça hisler beslemiştim. Platon’la tanıştın mı Bon-Bon? – Ah! Hayır, binlerce kez özür dilerim. Benimle bir gün Atina’da, Parthenon’da karşılaştı ve bana bir fikirden bunaldığını söyledi. Ona ο νους εδτιv αυλος‘yu* yazmasını önerdim. Bunu yapacağını söyleyip eve gitti, ben de piramitlere çıktım. Ama vicdanım beni bir arkadaşa bile olsa birine gerçeği söylediğim için kınadı ve apar topar Atina’ya geri dönüp ‘αυλος’yu yazarken filozofun sandalyesinin arkasında durdum. Kağıda parmağımla dokunarak ters çevirdim. Böylece cümle şimdi ‘ο νους εδτιv αυγος’** olarak okunuyor ve gördüğün gibi, metafiziğinin temel doktrini.”
“Hiç Roma’da bulundunuz mu?” diye sordu restaurateur, ikinci Mousseux şişesini bitirdikten sonra dolaptan büyük bir şişe Chambertin alırken.
“Sadece bir kez, sevgili Bon-Bon, sadece bir kez. Bir ara” –dedi Şeytan, sanki bir kitaptan okurcasına– “bir ara beş yıllık bir anarşi dönemi olmuştu ve o sırada bütün memurlarından yoksun kalan cumhuriyetin halkın seçtiklerinden başka yargıcı yoktu. Bunlar da yasal idari yetkiye sahip değildi – o zaman, Mösyö Bon-Bon – yalnızca o zaman Roma’daydım ve bu yüzden onun felsefesine ilişkin dünyevi bir tanıdığım yok.”
“Epicurus hakkında ne –hık!– ne düşünüyorsunuz?”
“Kimin hakkında?” dedi şeytan şaşkınlıkla, “Epicurus’ta kusur bulmak istiyor olamazsın! Epicurus hakkında ne düşünüyormuşum! Beni mi kastediyorsunuz bayım? – Epicurus benim. Diogenes Laertes tarafından adı anılan üç yüz bilimsel incelemenin herbirini yazan filozof benim.”
* Ruh bir flüttür.
** Ruh parlak bir ışıktır.”
― Bon-Bon
“If you follow and observe a lion all day long and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you happy to see it catch and eat a gazel. If you start the story by following and observing a gazel and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you furious to see it being eaten by a lion. In other words, if you choose the starting point different, the same occasion will create two different judgements inside a person. So, the justice sensation inside a person depends on which story he/she follows and how long he /she follows it.”
― Felsefirastyon
― Felsefirastyon
“İnsanın düşündüklerini yazması güzel şey, insanın bir ayrıcalığıdır. Bizim İtalya"nın her yerinde, insanlar sadece düşünmediklerini yazar.”
― Candide, or Optimism
― Candide, or Optimism
“Bu konuşma yeni düşüncelerin ortaya çıkmasına yol açtı, özellikle de Martin, insanın kaygının sancıları ile can sıkıntısının uyuşukluğu arasında gidip gelerek yaşamak için doğduğu sonucuna vardı.”
― Candide, or Optimism
― Candide, or Optimism
“Civarda Türkiye"nin en büyük filozofu sayılan pek meşhur bir derviş yaşıyordu; ona fikir sormaya gittiler. Sözcü Pangloss"tu, adama şöyle dedi: "Üstat, insan gibi tuhaf bir hayvanın niçin yaratıldığını sormaya geldik size."
"İşinize bakın," dedi derviş," sizi ne alakadar eder?"
"Ama muhterem peder," dedi Candide,"dünya müthiş kötülüklerle dolu."
"Hayır olmuş şer olmuş, ne fark eder?" dedi derviş. "Majesteleri Mısır"a gemi gönderdiğinde, gemideki farelerin rahatını dert eder mi?"
"Öyleyse ne yapmalıyız?" diye sordu Pangloss.
"Çenenizi kapayın," dedi derviş.
Pangloss, "Nedenler ve sonuçlar, mümkün dünyaların en iyisi, kötülüğün kökeni, ruhun doğası ve önceden tesis edilmiş ahenk hakkında küçük bir sohbet yapabileceğimizi düşünmüştüm," deyince, derviş kapıyı yüzlerine çarptı.”
― Candide, or Optimism
"İşinize bakın," dedi derviş," sizi ne alakadar eder?"
"Ama muhterem peder," dedi Candide,"dünya müthiş kötülüklerle dolu."
"Hayır olmuş şer olmuş, ne fark eder?" dedi derviş. "Majesteleri Mısır"a gemi gönderdiğinde, gemideki farelerin rahatını dert eder mi?"
"Öyleyse ne yapmalıyız?" diye sordu Pangloss.
"Çenenizi kapayın," dedi derviş.
Pangloss, "Nedenler ve sonuçlar, mümkün dünyaların en iyisi, kötülüğün kökeni, ruhun doğası ve önceden tesis edilmiş ahenk hakkında küçük bir sohbet yapabileceğimizi düşünmüştüm," deyince, derviş kapıyı yüzlerine çarptı.”
― Candide, or Optimism
“Akıl yürütmeyi bırakıp çalışalım," dedi Martin, "hayatı katlanabilir kılmanın tek yolu bu.”
― Candide, or Optimism
― Candide, or Optimism
“Arazim ancak yirmi dönüm," diye yanıtladı Türk, "çocuklarımla birlikte eker biçerim, çalışma üç büyük kötülüğü uzak tutar: çalışma üç büyük kötülüğü uzak tutar: can sıkıntısını, kötü huyları ve yoksulluğu.”
― Candide, or Optimism
― Candide, or Optimism
“Arazim ancak yirmi dönüm," diye yanıtladı Türk, "çocuklarımla birlikte eker biçerim; çalışma üç büyük kötülüğü uzak tutar: can sıkıntısını, kötü huyları ve yoksulluğu.”
― Voltaire: Candide or Optimism
― Voltaire: Candide or Optimism
“Bilge hiç kimse tarafından küçük düşürülemez, o ruh yüceliğinin farkındadır; kendi kendine kimsenin kendisine değer biçemeyeceğini söyler ve ruhun sefaleti değil derdi olarak nitelendirdiğim her şeyi yenmek şöyle dursun, hissetmez bile.”
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
“Zarar verenin zarar verilenden daha sağlam olması gerekir, oysa kötülük erdemden daha güçlü değildir, dolayısıyla bilgeye zarar vermek mümkün değildir. Sadece kötüler iyilere haksızlık yapmaya yeltenir, iyiler kendi aralarında huzurludur, kötüler ise iyiler için değil, kendileri için tehlikelidir.”
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
“Nasıl kendini küçük düşüren biri sadece kendisini değil, daha iyi biri olduğunda yararlı olabileceği herkese zarar verirse, aynı şekilde kim kendisine iyi davranırsa, kendisini başkalarına yararlı olmaya hazırladığı için başkalarına da yararlı olur.”
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
― Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine – İnziva Üzerine
“Eğer boyun eğersek, her şeye sahip olacağız ama kendimiz olamayacağız, karşı çıkarsak her şeyi kaybedeceğiz ama kendimiz olacağız.”
― Heraklitos'un Gizemleri
― Heraklitos'un Gizemleri
“Evlenmek. Tapınakta ve Meclis'te bostan korkuluğu gibi durmak. Benimle aynı hayatı yaşayıp sıraları geldiğinde bu dünyadan göçüp gidecek çocuklar yapmak; kendi küçük hayatlarının tüm insanlığı özetlediğine inanan çocuklar. Onlar da akılsızca yaşayacak, hep kulaklarının üzerine yatacaklar. Varlıklarıyla yoklukları bir olacak. İneklerin ve eşeklerin ne kadar şanı varsa, çocuklarımın soyundan gelenlerin de o kadar şansı olacak.”
― Heraklitos'un Gizemleri
― Heraklitos'un Gizemleri
“Mutlak bir dinlenme haline çekilemiyorsam, hareketin doğasına zincirlenmiş durumdayım.”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Bilinecek hiçbir şey kalmadığında; zihin, yaratılmış tüm benliklerden ve bilgiden özgürleştirildiğinde kişi kim olur ?”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Neye sahipsek, bir an vardı ve ona sahip değildik. Bunu hatırlamak ve her daim bunun farkında olmak, insanı "bağlanma" halinden kurtarır.”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Oysa insan, hayal ettiği şeyi yapabileceğine inanıp, bunu planlayarak harekete geçtiğinde; bu hayal artık hayal olmaktan çıkarak plana dönüşür ve yönünü kaybeder. Böyle bir durumda kişi bu plana, bu plan da kişiye doğru çekilir.”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Sonucun nitelikleri, nedenin niteliklerinden gelir.”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Yanındaki insanın, başkasına gösterdiği davranış; başkasına özel değil, kendine özel...İçinde o davranışlar mevcut...Sadece çıkacak doğru zamanı bekliyor.”
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
― Kanada: Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - 2500 Yıllık Bilim Felsefesi
“Bunu söyleyebilecek durumda değildir, çünkü düşündüğünde, işittiği bir ses değildir hatırladığı, daha çok bir izlenimdir söz konusu olan, sessiz bir tür davettir.”
― Martin Heidegger'in Böceği
― Martin Heidegger'in Böceği
“Eğer herkes sonunda herkesin yaptığını yapmaya başlarsa, kimin gerçekte ne düşündüğü BİLİNEMEZ!”
― Martin Heidegger'in Böceği
― Martin Heidegger'in Böceği
“Güle neden sorulur mu; açmak tomurcuğundadır onun
Ne kendine döner bakar, ne de sorar gören var mı ?”
― Martin Heidegger'in Böceği
Ne kendine döner bakar, ne de sorar gören var mı ?”
― Martin Heidegger'in Böceği
“Çoğu kişi, varoluşun amacının vatanına, ailesine, ekonomisine, ama aynı zamanda kendi kendisine hizmet edip bol bol tüketmek olduğuna inanmayı yeğler. Oysa içlerinde bir boşluk da hisseder ve her gün kendi kendilerine şöyle derler; Hayır, var olmak bundan ibaret olamaz.. Ama bu söylediklerini hemen unutmaya çalışırlar."..."Dolayısıyla bizler, içi boşalmış, söyleyen herkes tarafından eskitilmiş sözcükleri kullanmak yerine, var olan şeye teşekkür etmeyi yeğliyoruz. Sözgelimi şöyle diyerek: Çayırda tek tek çiçekler açıyor.”
― Martin Heidegger'in Böceği
― Martin Heidegger'in Böceği
“Kim Olduysan O Ol”
İlk “granit cümle” olan “Kim olduysan o ol” (Become who you are) düşüncesi, Aristoteles’e kadar uzanır ve oradan Spinoza, Leibnitz, Goethe, Nietzsche, Ibsen, Karen Horney, Abraham Maslow ve 1960’lardaki insan potansiyeli hareketi aracılığıyla günümüzdeki kendini gerçekleştirme (self-realization) anlayışına kadar aktarılmıştır.
“Kim olduysan o ol” düşüncesi, Nietzsche’nin diğer ifadeleri olan “Hayatını tamamla” ve “Doğru zamanda öl” gibi öğütleriyle yakından ilişkilidir. Bu ifadelerin hepsinde Nietzsche, yaşanmamış bir hayat sürmekten kaçınmamız gerektiğini vurgular. Demek istediği şuydu: Kendini gerçekleştir, potansiyelini hayata geçir, cesur ve dolu dolu yaşa. Ancak o zaman, ve yalnızca o zaman, pişmanlık duymadan ölebilirsin.”
―
İlk “granit cümle” olan “Kim olduysan o ol” (Become who you are) düşüncesi, Aristoteles’e kadar uzanır ve oradan Spinoza, Leibnitz, Goethe, Nietzsche, Ibsen, Karen Horney, Abraham Maslow ve 1960’lardaki insan potansiyeli hareketi aracılığıyla günümüzdeki kendini gerçekleştirme (self-realization) anlayışına kadar aktarılmıştır.
“Kim olduysan o ol” düşüncesi, Nietzsche’nin diğer ifadeleri olan “Hayatını tamamla” ve “Doğru zamanda öl” gibi öğütleriyle yakından ilişkilidir. Bu ifadelerin hepsinde Nietzsche, yaşanmamış bir hayat sürmekten kaçınmamız gerektiğini vurgular. Demek istediği şuydu: Kendini gerçekleştir, potansiyelini hayata geçir, cesur ve dolu dolu yaşa. Ancak o zaman, ve yalnızca o zaman, pişmanlık duymadan ölebilirsin.”
―
“Yalnızlığın iki türü vardır: gündelik yalnızlık ve varoluşsal yalnızlık. İlki kişiler arasıdır; diğer insanlardan yalıtılmış olmanın yarattığı acıdır. Bu tür yalnızlık—genellikle yakınlıktan korkma, reddedilme, utanç ya da sevilmeye layık olmadığını hissetme gibi duygularla bağlantılıdır—hepimize tanıdık gelir. Aslında psikoterapide yapılan çalışmaların çoğu, danışanların başkalarıyla daha samimi, besleyici ve kalıcı ilişkiler kurmayı öğrenmelerine yardımcı olmayı hedefler."
….
"Yalnızlığın ikinci biçimi olan varoluşsal yalnızlık, daha derindir ve birey ile diğer insanlar arasındaki aşılmaz uçurumdan kaynaklanır. Bu uçurum yalnızca her birimizin hayata tek başına atılmış olması ve yine tek başımıza bu hayattan ayrılacak olmamızdan değil, aynı zamanda her birimizin yalnızca kendimize ait olan ve sadece bizim tarafımızdan tam olarak bilinebilen bir dünyada yaşıyor olmamızdan kaynaklanır.”
―
….
"Yalnızlığın ikinci biçimi olan varoluşsal yalnızlık, daha derindir ve birey ile diğer insanlar arasındaki aşılmaz uçurumdan kaynaklanır. Bu uçurum yalnızca her birimizin hayata tek başına atılmış olması ve yine tek başımıza bu hayattan ayrılacak olmamızdan değil, aynı zamanda her birimizin yalnızca kendimize ait olan ve sadece bizim tarafımızdan tam olarak bilinebilen bir dünyada yaşıyor olmamızdan kaynaklanır.”
―
“Dalgalanma (iz bırakma) düşüncesi—bir yaşam için anlamlı olanı başkalarına aktarma—başka öz farkındalığı olan varlıklarla bağlantıyı ima eder; bu olmadan dalgalanma mümkün değildir.”
―
―
“Varoluşçu düşünürler farklı bakış açılarını vurgulasalar da, aynı temel önermeyi paylaşırlar: Biz insanlar, kendi varoluşu bizim için bir sorun olan tek canlı türüyüz. Bu yüzden varoluş, benim anahtar kavramımdır. …..
Varoluşçu yaklaşım, insanın umutsuzluğuna çare olmayı amaçlayan birçok psikoterapi yaklaşımından sadece biridir. Varoluşçu terapötik bakış açısı şunu söyler: Bizi rahatsız eden şeyler yalnızca biyolojik-genetik altyapımızdan kaynaklanmaz (psikofarmakolojik model), yalnızca bastırılmış içgüdüsel dürtülerimizle olan mücadelemizden doğmaz (Freudyen görüş), yalnızca sevgi göstermeyen, umursamaz ya da nevrotik olabilecek önemli yetişkin figürlerinin içselleştirilmesinden kaynaklanmaz (nesne ilişkileri kuramı), yalnızca bozulmuş düşünce kalıplarından doğmaz (bilişsel-davranışçı yaklaşım), yalnızca unutulmuş travmatik anıların parçalarından ya da kariyer ve yakın ilişkiler gibi mevcut yaşam krizlerinden de kaynaklanmaz, aynı zamanda—aynı zamanda—kendi varoluşumuzla yüzleşmekten de kaynaklanır.”
―
Varoluşçu yaklaşım, insanın umutsuzluğuna çare olmayı amaçlayan birçok psikoterapi yaklaşımından sadece biridir. Varoluşçu terapötik bakış açısı şunu söyler: Bizi rahatsız eden şeyler yalnızca biyolojik-genetik altyapımızdan kaynaklanmaz (psikofarmakolojik model), yalnızca bastırılmış içgüdüsel dürtülerimizle olan mücadelemizden doğmaz (Freudyen görüş), yalnızca sevgi göstermeyen, umursamaz ya da nevrotik olabilecek önemli yetişkin figürlerinin içselleştirilmesinden kaynaklanmaz (nesne ilişkileri kuramı), yalnızca bozulmuş düşünce kalıplarından doğmaz (bilişsel-davranışçı yaklaşım), yalnızca unutulmuş travmatik anıların parçalarından ya da kariyer ve yakın ilişkiler gibi mevcut yaşam krizlerinden de kaynaklanmaz, aynı zamanda—aynı zamanda—kendi varoluşumuzla yüzleşmekten de kaynaklanır.”
―
All Quotes
|
My Quotes
|
Add A Quote
Browse By Tag
- Love Quotes 102k
- Life Quotes 80k
- Inspirational Quotes 76k
- Humor Quotes 44.5k
- Philosophy Quotes 31k
- Inspirational Quotes Quotes 29k
- God Quotes 27k
- Truth Quotes 25k
- Wisdom Quotes 25k
- Romance Quotes 24.5k
- Poetry Quotes 23.5k
- Life Lessons Quotes 22.5k
- Quotes Quotes 21k
- Death Quotes 20.5k
- Happiness Quotes 19k
- Hope Quotes 18.5k
- Faith Quotes 18.5k
- Travel Quotes 18.5k
- Inspiration Quotes 17.5k
- Spirituality Quotes 16k
- Relationships Quotes 15.5k
- Life Quotes Quotes 15.5k
- Motivational Quotes 15.5k
- Religion Quotes 15.5k
- Love Quotes Quotes 15.5k
- Writing Quotes 15k
- Success Quotes 14k
- Motivation Quotes 13.5k
- Time Quotes 13k
- Motivational Quotes Quotes 12.5k
