Yavuz Hakan Tok's Blog, page 18
September 5, 2019
Günün Şarkısı 5 Eylül 2019
Hande Yener – “Bu Yüzden”

Bazı şarkıcılar seslerinin gücüyle ya da rengiyle ayrıcalıklıdır. Öyle ki söyledikleri en kötü şarkı bile güzel gelebilir kulağınıza, güzelleşebilir. Kiminin aralığı geniştir, tekniği parmak ısırtır, kiminin dar alanda dokunduğu yeri yakan bir etkisi, başka bir rengi vardır.

Hande Yener’in 2004 yılında ortalığı kasıp kavuran onu popun baş köşesine yerleştiren “Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor” albümü, tıpkı önceki iki albümü gibi en çok bu noktada çelmişti dinleyicinin gönlünü. Günün pop müzik anlayışını bir tık öteye götüren şarkılarda değildi işin bütün sırrı. Orada basit ve eğlenceli şarkılarda bile kulağı dolduran, kendine has bir rengi olan, vurguları güçlü, köşeleri belirgin bir ses, bir şarkıcı vardı.

Bir sonrasında “Apayrı” albümü ile başka bir yola girdiğinde bazı şarkılarda daha “cool” bir vokal tekniğini tercih etse de yine de o renk kendini gösteriyordu. Gelgelelim, giderek kaybolmaya, silikleşmeye başladı. Tekniği tamamen değişirken artık o etkileyici ses renginin yerinde yeller esiyordu. Elektronik müziğin ruhsuz, kimliksiz, robotik vokal tekniği yapıştı kaldı Hande Yener’e. Pop müziğe geri döndüğünde de durum değişmedi. Son dönemde yaptığı şarkılarda o ses renginin kırıntılarını, belli belirsiz duyabiliyoruz sadece.

Bugün niyetim ders vermek değil, sadece “tbt” yapmaktı ama bu maksatla bu şarkıyı tekrar dinleyince bunları yazmadan edemedim. Bu hafif ve eğlenceli şarkıda bile kulağımıza gelen ses ne kadar dolgunmuş. Bir de Hande Yener’in son iki şarkısını dinleyin. Şarkılar iyi ya da kötü, onu tartışmıyorum ama sözgelimi “Krema”yı bu haliyle Ebru Polat da söyleyebilirdi. Bir de yine bir Mete Özgencil şarkısı olan “Hoş Geldiniz”i dinleyin ardından ve Hande Yener’in sesi ve şarkıcılığıyla şarkıya kattıklarına bakın.

Bana “Kuş” ve “Krema” hakkında neden yazmadığımı çok soran oldu. Mesele iyi şarkı, kötü şarkı meselesi değil. Hande Yener şu anda karşımıza olağanüstü üst düzey şarkılarla çıksa da eskisi gibi olmayacak. Ses rengiyle ve şarkıcılığıyla yarattığı etkiyi ne şahane şarkılar, ne yeni imajlar ne büyük büyük şovlar yaratabilir. Önce oraya odaklanması lazım.
Doğrusu bu ya, Erol Köse Prodüksiyon etiketiyle yayımlanan “Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor” albümündeki diğer “hit”lerin bir parça gölgesinde kalmış “Bu Yüzden”, benim o albümde hâlâ en sevdiğim şarkılardan biri. Fettah Can ve Alper Narman ortaklığıyla yazılmış bu şirin şarkının Volga Tamöz tarafından yapılmış düzenlemesi ise bugün dâhi kulağa eski gelmiyor. Beyler, yeniden şöyle şarkılar yapmanız çok mu zor?
Published on September 05, 2019 07:47
September 4, 2019
Günün Şarkısı 4 Eylül 2019
Aynur Aydın – “Gel Güzelim”
Geçtiğimiz Nisan ayında “Düşüne Düşüne” adlı teklisini yayımlayan Aynur Aydın bu defa bir ‘90’lar “cover”ı ile çıktı karşımıza. “Gel Güzelim”, geçtiğimiz günlerde Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.
Sözleri Aysel Gürel’e, bestesi Garo Mafyan ait şarkı ilk kez Jale’nin 1996 yılında yayımlanan üçüncü albümü “Beni Hatırlarsın”da yer almıştı. O albümde şarkının adı “Gel Güzelim Gel” idi ve albümün hem açılış hem de çıkış şarkısı olmuştu. Orijinal versiyonu Garo Mafyan tarafından düzenlenen şarkının yeni düzenlemesi ise Berk Kirtis imzası taşıyor.
Bu yeni düzenlemeyi çok sevdiğimi öncelikle söyleyebilirim. Berk Kirtis şarkının notalarıyla oynamadan, trafiğini alt üst etmeden, günün ritim ve “sound” anlayışına son derece doğru bir şekilde adapte etmiş şarkıyı. Zira Garo Mafyan gibi hem besteleri hem de düzenlemeleri dinler dinlemez fark edilen, karakteristik bir müzisyenin bir eserine yeni bir şeyler katmak çok zor ve yersiz de olabilirdi.
Bu “cover” haberini ilk duyduğumda bu şarkının Aynur Aydın’a yakışacağı konusunda şüphe etmiştim ama dinleyince öyle olmadığını gördüm. Aslında tam da Aydın’ın ihtiyacı olan şarkı imiş meğerse. Bilen bilir, Jale sıcak, enerjisi yüksek bir şarkıcıdır. Aynur Aydın da şarkıyı onun etkisi altında söylemiş, hatta yer yer tınısı da benzemiş ama bu iyi olmuş çünkü hem onun da enerjisi hiç olmadığı kadar yükselmiş hem de Türkçe vurguları bu defa doğru olmuş.
Gelelim Aynur Aydın’ın yönetmenliği üstlendiği klibe… Bilmeyenler için özetleyeyim: Şarkının epeyce renkli ve orijinal fikirlerle dolu gözüken klibindeki birçok fikrin aslında moda fotoğrafçısı Eliraz Kallah’ın çekimlerinden esinlendiği Pop Bizde tarafından ortaya çıkarıldı. Aynur Aydın’da bunun esinlenme değil, selam gönderme, "remake" olduğunu söyleyerek savundu kendini. Nitekim klipte birtakım göndermeler var. Mesela Hülya Avşar’ın “Bu Gece Uzun Olacak” klibindeki o ikonik pop sallama sahnesi, klibin sonunda Aysel Gürel’e gönderilen selam gibi… Ancak Kallah’a yapılan “göndermeler” birden fazla tabii, haliyle konu tartışmaya açık.
Ben Aynur Aydın’ın yerinde olsam, şarkının orijinal klibinde Jale’nin giydiği ekose desenli elbisenin bir benzerini giyip göndermenin tillahını yapardım ama o düşünülmemiş nedense.
İşin bu tarafını bir kenara koyarsak, “Gel Güzelim”in bu yıl dinlediğimiz sayısız ‘90’lar “cover”ı arasında en iyilerinden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Geçtiğimiz Nisan ayında “Düşüne Düşüne” adlı teklisini yayımlayan Aynur Aydın bu defa bir ‘90’lar “cover”ı ile çıktı karşımıza. “Gel Güzelim”, geçtiğimiz günlerde Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.

Sözleri Aysel Gürel’e, bestesi Garo Mafyan ait şarkı ilk kez Jale’nin 1996 yılında yayımlanan üçüncü albümü “Beni Hatırlarsın”da yer almıştı. O albümde şarkının adı “Gel Güzelim Gel” idi ve albümün hem açılış hem de çıkış şarkısı olmuştu. Orijinal versiyonu Garo Mafyan tarafından düzenlenen şarkının yeni düzenlemesi ise Berk Kirtis imzası taşıyor.

Bu yeni düzenlemeyi çok sevdiğimi öncelikle söyleyebilirim. Berk Kirtis şarkının notalarıyla oynamadan, trafiğini alt üst etmeden, günün ritim ve “sound” anlayışına son derece doğru bir şekilde adapte etmiş şarkıyı. Zira Garo Mafyan gibi hem besteleri hem de düzenlemeleri dinler dinlemez fark edilen, karakteristik bir müzisyenin bir eserine yeni bir şeyler katmak çok zor ve yersiz de olabilirdi.

Bu “cover” haberini ilk duyduğumda bu şarkının Aynur Aydın’a yakışacağı konusunda şüphe etmiştim ama dinleyince öyle olmadığını gördüm. Aslında tam da Aydın’ın ihtiyacı olan şarkı imiş meğerse. Bilen bilir, Jale sıcak, enerjisi yüksek bir şarkıcıdır. Aynur Aydın da şarkıyı onun etkisi altında söylemiş, hatta yer yer tınısı da benzemiş ama bu iyi olmuş çünkü hem onun da enerjisi hiç olmadığı kadar yükselmiş hem de Türkçe vurguları bu defa doğru olmuş.

Gelelim Aynur Aydın’ın yönetmenliği üstlendiği klibe… Bilmeyenler için özetleyeyim: Şarkının epeyce renkli ve orijinal fikirlerle dolu gözüken klibindeki birçok fikrin aslında moda fotoğrafçısı Eliraz Kallah’ın çekimlerinden esinlendiği Pop Bizde tarafından ortaya çıkarıldı. Aynur Aydın’da bunun esinlenme değil, selam gönderme, "remake" olduğunu söyleyerek savundu kendini. Nitekim klipte birtakım göndermeler var. Mesela Hülya Avşar’ın “Bu Gece Uzun Olacak” klibindeki o ikonik pop sallama sahnesi, klibin sonunda Aysel Gürel’e gönderilen selam gibi… Ancak Kallah’a yapılan “göndermeler” birden fazla tabii, haliyle konu tartışmaya açık.

Ben Aynur Aydın’ın yerinde olsam, şarkının orijinal klibinde Jale’nin giydiği ekose desenli elbisenin bir benzerini giyip göndermenin tillahını yapardım ama o düşünülmemiş nedense.
İşin bu tarafını bir kenara koyarsak, “Gel Güzelim”in bu yıl dinlediğimiz sayısız ‘90’lar “cover”ı arasında en iyilerinden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Published on September 04, 2019 12:20
September 3, 2019
Günün Şarkısı 3 Eylül 2019
Zerrin Özer – “Kıyamam”
Türkiye’nin en önemli caz yorumcularından Sevinç Tevs’in ve “Maden Kralı” ünvanlı Siham Kemali Söylemezoğlu’nun kızı Şehrazat Kemali Söylemezoğlu, bizim bildiğimiz adıyla Şehrazat, yakınlarının hitabıyla Şehro, 1952 yılının 3 Eylül’ünde Ankara’da dünyaya geldi. 1960 yılına ailesi onu kolej eğitimi alması için Lübnan’a gönderdi. Köklü bir ailenin mensubuydu, iyi bir eğitim almıştı ve tıpkı annesi gibi onun da gönlünde müzik vardı.
İlk 45’liği “İmkânsız Aşk / Beni Unutma”, 1969 yılına yayımlandı. Aynı yıl dönemin en önemli müzik firması Odeon Plak’a transfer oldu ve bu firmadan da “İki Gölge / Dün Gece” 45’liği piyasaya sürüldü. 1972 yılında Ali ve İsfendiyar ikilisiyle birlikte “Yıldız Dağı / Miskete Övgü” 45’liğini doldurdu. 1974’de ise “Kelebek / Dili Dost Kalbi Düşman” 45’liği yayımlandı.
Uzunca bir süre müzik hayatına aktif olarak sahnede de devam etti, 1980 yılında 4 şarkılık “Sevemedim Karagözlüm”, 1981’de 6 şarkılık “Sevdim Bir Genç Adamı” kısaçalarları yayımlandı. Plak kariyeri bu plaklardan ibaret kaldı ama ‘90’ların başında müzik sektörüne bu defa besteci olarak geri döndü. 1989’un son günlerinde yayımlanan “Ajda ‘90” albümünde Ajda Pekkan’in seslendirdiği “Yaz Yaz Yaz” ve “Yazık Olur” aslı şarkılar Şehrazat’ın yayımlanan ilk besteleriydi. Arkası hızlı geldi.
Besteleriyle sadece ‘90’lara değil, tüm Türk pop müziği tarihine damgasını vurdu. Yıllar boyunca hem günü yakalayan popüler şarkılara hem de uzun yıllar boyunca dinlenilecek klasik şarkılara imza attı. “Sürgün”, “Bahçede”, “Su Gibi”, “Hesap Ver”, “Kıyamam”, “Faka Bastın”, “Sen İste”, “Namussuz Akşamlar” ve daha niceleri…
“Kıyamam” ilk kez 1997 yılında Zerrin Özer tarafından seslendirildi ve “Zerrin Özer ‘97” adlı albümde yer aldı. Prestij Müzik etiketiyle yayımlanan albümde şarkının düzenlemesi Emre Irmak tarafından yapılmıştı. Sonrasında farklı kapaklarla birkaç kez yeniden basılan albüm bugün dijital platformlarda Avrupa Müzik etiketiyle bulunabiliyor.
İyi ki doğdunuz Şehrazat. Siz olmasaydınız, müzik eksik kalırdı. Nice şarkılara!

Türkiye’nin en önemli caz yorumcularından Sevinç Tevs’in ve “Maden Kralı” ünvanlı Siham Kemali Söylemezoğlu’nun kızı Şehrazat Kemali Söylemezoğlu, bizim bildiğimiz adıyla Şehrazat, yakınlarının hitabıyla Şehro, 1952 yılının 3 Eylül’ünde Ankara’da dünyaya geldi. 1960 yılına ailesi onu kolej eğitimi alması için Lübnan’a gönderdi. Köklü bir ailenin mensubuydu, iyi bir eğitim almıştı ve tıpkı annesi gibi onun da gönlünde müzik vardı.

İlk 45’liği “İmkânsız Aşk / Beni Unutma”, 1969 yılına yayımlandı. Aynı yıl dönemin en önemli müzik firması Odeon Plak’a transfer oldu ve bu firmadan da “İki Gölge / Dün Gece” 45’liği piyasaya sürüldü. 1972 yılında Ali ve İsfendiyar ikilisiyle birlikte “Yıldız Dağı / Miskete Övgü” 45’liğini doldurdu. 1974’de ise “Kelebek / Dili Dost Kalbi Düşman” 45’liği yayımlandı.

Uzunca bir süre müzik hayatına aktif olarak sahnede de devam etti, 1980 yılında 4 şarkılık “Sevemedim Karagözlüm”, 1981’de 6 şarkılık “Sevdim Bir Genç Adamı” kısaçalarları yayımlandı. Plak kariyeri bu plaklardan ibaret kaldı ama ‘90’ların başında müzik sektörüne bu defa besteci olarak geri döndü. 1989’un son günlerinde yayımlanan “Ajda ‘90” albümünde Ajda Pekkan’in seslendirdiği “Yaz Yaz Yaz” ve “Yazık Olur” aslı şarkılar Şehrazat’ın yayımlanan ilk besteleriydi. Arkası hızlı geldi.

Besteleriyle sadece ‘90’lara değil, tüm Türk pop müziği tarihine damgasını vurdu. Yıllar boyunca hem günü yakalayan popüler şarkılara hem de uzun yıllar boyunca dinlenilecek klasik şarkılara imza attı. “Sürgün”, “Bahçede”, “Su Gibi”, “Hesap Ver”, “Kıyamam”, “Faka Bastın”, “Sen İste”, “Namussuz Akşamlar” ve daha niceleri…

“Kıyamam” ilk kez 1997 yılında Zerrin Özer tarafından seslendirildi ve “Zerrin Özer ‘97” adlı albümde yer aldı. Prestij Müzik etiketiyle yayımlanan albümde şarkının düzenlemesi Emre Irmak tarafından yapılmıştı. Sonrasında farklı kapaklarla birkaç kez yeniden basılan albüm bugün dijital platformlarda Avrupa Müzik etiketiyle bulunabiliyor.
İyi ki doğdunuz Şehrazat. Siz olmasaydınız, müzik eksik kalırdı. Nice şarkılara!
Published on September 03, 2019 11:55
September 2, 2019
Günün Şarkısı 2 Eylül 2019
Hazar Aytan – “Kalabalıkta Kaybettim”

Ankara’da doğup Ayvalık’ta büyüyen, müziğe çocuk yaşlarda piyano eğitimi alarak başlayan Hazar Aytan, daha sonra davul çalmaya merak salmış ve ilk sahne deneyimini de lise yıllarında yaşamış. Üniversite eğitimini müzik üzerine almış ve bu süreçte çeşitli grup ve solistlere hem sahnede hem de stüdyoda davul çalarak eşlik etmiş. Bir yandan da kendi şarkılarını yazıyormuş.

Korel Memili ve Caner Hız’la birlikte kurduğu Sonra adlı grup 2015 yılında bir albüm yayımlamış ve bu albümdeki yedi şarkının söz ve müziği Hazar Aytan’a aitmiş. Albümün stüdyo aşamasında solo şarkılarının da “demo” versiyonlarını kaydetmeye başlayan Hazar Aytan, ilk teklisi “Bi’ Sorun Var”ı 2018 yılı Haziran ayında Pak Bahadur ismiyle yayımlamış. Bu isimle ardı ardına yayımlanan yedi tekliden sonra 2019 yılı Haziran ayında yayımladığı sekizinci teklisi “Salın Beni” ile birlikte kendi adını kullanmaya başlamış. Şu anda dijital platformlarda bu tekli ve öncesinde yayımlanan altı şarkıdan oluşan kısaçalara Hazar Aytan ismini arattırarak ulaşmak mümkün.

Hazar Aytan’ın kendi hesabına yayımladığı son teklisi “Kalabalıkta Kaybettim”, geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Aslında bir albüm olmasını planladığı şarkılarını sektörün içinde bulunduğu durumdan dolayı teker teker yayımlamaya karar vermiş Hazar Aytan. Bu şarkı da onlardan biri. Onu daha iyi tanımak için sosyal medyada yazdığı şu cümlelere dikkat etmek lazım:
“Türkiye’deki kadar rahat canlı cover yapılan başka ülke de bilmiyorum batıda. Zira normal şartlarda, başkasının müziğiyle ticari çıkar yaratacağınız her durumda birileri sizden o hakkı talep edecektir. Burada böyle olmasının yegâne sebebi de müzisyenlerin ta kendisidir. Başkalarının müzikleriyle dinleyiciye tembellik aşılarsınız. Yeni müzikler aranmaz olur. Uzun vadede ticari olarak bile bir anlamı yok zira pastanın her daim küçülüp, tekele bağımlı hale gelmesine sebep olur.”

Bu şartlar altında kendi müziğini yapmaya çalışan ve yaptıklarını bağımsız bir şekilde servis eden bir müzisyen Hazar Aytan. Nitekim bu şarkısında da diğer şarkılarında olduğu gibi işin büyük kısmını tek başına üstlenmiş. Sözü yazmış, besteyi yapmış, düzenlemiş, çalmış, kaydetmiş. Müzisyen arkadaşları Korel Memili ve Ozan Doğan Ariz’in de katkıda bulunduğu bu şarkı ve bundan önceki şarkılar kendi tabiriyle “do it yourself” yöntemiyle ortaya çıkarılmış.
Kalabalıkta kaybettiği yalnızlığını ararken hayatla yüzleşen bir genç adamın hikâyesi “Kalabalıkta Kaybettim”. Hayyam’a da bir selam gönderen şarkı sözleri kadar, vurucu girişi, retro gitar ve klavye tınıları ile ilk dinleyişte etki yaratan bir şarkı. Temiz, dürüst, yalansız, dolansız, hilesiz bir “rock'n roll” şarkısı. Bu şarkıyı dinledikten sonra bir ay kadar önce piyasaya çıkan bir önceki tekli “Kendi Kendime”yi de dinlemelisiniz mutlaka. İkisi birbirini pek güzel tamamlıyor zira.
Published on September 02, 2019 12:29
September 1, 2019
Günün Şarkısı 1 Eylül 2019
Teneke Trampet – “Silahsız”

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü ama sabahtan beri bakıyorum, sosyal medyada doğru düzgün bahsi bile geçmedi. En azından benim takip ettiklerim arasında gündem olmadığını söyleyebilirim. Geçtim ülkeyi, dünyanın şu düzeninde, şu hâlinde, barış kelimesi giderek daha ütopik geliyor kulağa. İnsanlar arası savaşın bitmediği bir dünyada ülkeler, uluslar, dinler, ırklar arası savaşın bitmesi bir hayâl sanki.

Güne en uygun şarkı bu olabilir. Teneke Trampet’ten “Silahsız”. İnsan nasıl silahsız olur? Topsuz tüfeksiz, roketatarsız, tabancasız olmak yeter mi silahsız olmaya? Yoksa silahsızlık düşüncede mi başlar? “Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz,” diyor şarkı. “Söyleyin düşünceyi bağlayacak ip nerede?” diye soruyor sonra.

Teneke Trampet bu şarkıyı yıllar önce yazmış. Tam yılını bilemiyorum ama yedi yıl öncesine ait bir kayıt da var YouTube’da. Geçtiğimiz yıl bir Sofar videosu olarak servis edilmişti. Tekli versiyonu ise geçtiğimiz günlerde SMM etiketiyle yayımlandı.
Sözü ve müziği zamansız bu şahane şarkının dijital müzik arşivlere girmesi bir kazanç. Bir kere teknik olarak Sofar videosundaki kaydın çok daha temiz versiyonu olmuş. Dahası bir on yıl, yirmi yıl, otuz yıl sonra dinlendiğinde de sözünün söyledikleri aynı yere dokunacak bu şarkının. Biz geldiğimiz gibi, silahsız gitsek bile.
Published on September 01, 2019 12:36
August 31, 2019
Günün Şarkısı 31 Ağustos 2019
Can Oflaz - "Aşk mı Meşk mi?"

Müzisyen biyografilerinin vazgeçilmez klişesi “müziğe küçük yaşlarda başladı”nın yanına bir klişe daha eklendi son yıllarda: “adını YouTube videoları ile duyurdu”. Müziğin genç kuşağında adını YouTube videolarıyla duyurmayan yok gibi artık. Can Oflaz da onlardan biri.

Fakat Can Oflaz’ın müzik geçmişi bundan ibaret değil. Üniversite yıllarında önce Bilgi Üniversitesinde müzik eğitimi, ardından Bahçeşehir Üniversitesinde caz vokal eğitimi alan Can Oflaz, ayrıca çeşitli eğitmenlerden özel dersler de alarak müzik donanımını pekiştirmiş. Bir dönem Ladies and Gentlemen İstanbul Korosu’nda yer almış, bu dönemde yaptığı ilk “cover” videoları ile ilgi çekmiş.

Yanı sıra reklam oyunculuğu da yapan Can Oflaz’ın YouTube kanalında yayınladığı kayıtlar giderek tanınırlığını arttırmasında bir hayli etkili olmuş. Bu kayıtlarda her bir enstrümanı kendisinin çalması ve kendi yaptığı düzenlemelerle bildik şarkılara getirdiği enteresan yorumlar sahiden de dikkat çekiciydi ve ben de Sezen Aksu’nun “Vay” şarkısına yaptığı çarpıcı “cover”la onu tanımıştım.

Ancak Can Oflaz’a asıl çıkışını sağlayan 2017 yılında tekli olarak da yayımlanan “Fikrimin İnce Gülü” şarkısı oldu. Ortak hafızamızda yer etmiş kıymetli şarkılardan biri olan bu şarkının genç “cover”ı Can Oflaz isminin daha geniş kitlelerce tanınmasını sağladı.

Yakın dönemde Benimle Söyle adlı yetenek yarışmasının jüri üyelerinden biri olarak ekranda görünen Can Oflaz’ın yeni teklisi “Aşk mı Meşk mi?” ise geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının söz ve müziği Can Oflaz’a ait, düzenleme ise Gürsel Çelik tarafından yapılmış.

Can Oflaz ilk kez kendine ait bir şarkıyı servis ediyor. “Cover” yapmak için seçtiği şarkıların dolaştığı kulvardan farklı olarak baştan ayağa pop bir şarkıyla, biraz da ters köşe yaparak çıkıyor dinleyici karşısına. Profesyonel bir düzenleme, kayıt ve video ile de şu ana kadar yaptıklarının bir basamak üzerine çıkıyor. Olması gereken de bu zaten.

Şarkının sözleri ve melodik yapısı pop kulvarında çok yeni şeyler vaat etmiyor. Hoş, hafif, ferah bir şarkı “Aşk mı Meşk mi?” Bununla birlikte Gürsel Çelik’i düzenlemesi daha ilk dakikadan itibaren dinleyeni kavrıyor, harekete geçiriyor. Özellikle ritim yürüyüşü nefis ve nefeslilerin kullanılma biçimi nefis. Can Oflaz “vazgeçebilirim” kelimesindeki prozodi hatası dışında parlak bir şarkıcılık performansı ve açık, geniş sesiyle göz dolduruyor.
Bu genç ve yetenekli müzisyenin adını önümüzdeki dönemde daha sık duymamız şaşırtıcı olmayacak.
Published on August 31, 2019 11:59
August 30, 2019
Günün Şarkısı 30 Ağustos 2019

Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Parçalanmak üzere olan bir imparatorluğun paylaşılmış topraklarını kurtarabilmek için hayatını ortaya koymuş, canını feda etmiş tüm şehitlerimizin, gazilerimizin, ebedi ve tek Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatıralarına saygı, minnet ve şükranla…
Published on August 30, 2019 09:50
August 29, 2019
Günün Şarkısı 29 Ağustos 2019
Erol Evgin – “Takvim”
1983 yılı mayıs ayında Çiğdem Talu’nun ölümü müzik dünyasının görüp göreceği en kıymetli işbirliklerinden birinin de sonunu getirmiştir. 1976 yılından beri sadece Çiğdem Talu – Melih Kibar şarkıları seslendirmiş olan Erol Evgin, müzik kariyerinde önemli bir dönemecin eşiğindedir şimdi. Hazırlıklarına başladığı yeni albümü, onun içinde Çiğdem Talu – Melih Kibar şarkıları olmayan ilk albümü olacaktır.
“Erol Evgin ‘84” albümü 1984 yılı Ocak ayında Balet Plak etiketiyle piyasaya çıktığında, Evgin’in bu keskin virajı zekice ve temkinli bir şekilde ve de hasarsız bir biçimde aldığı konusunda herkes hemfikirdir. Önceki albümlerini aratmayan bir albüm çıkmıştır ortaya.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu ve Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şiirlerinden Erol Evgin’in bestelediği iki şarkı, “Sitem” ve “Al Kurtar Beni”, sözlerini Ülkü Aker’in yazdığı iki Kemal Sünnetçioğlu bestesi, “Dereden Tepeden” ve “Hep Seni Aradım”, Şen Sazın Bülbülleri müzikalinden, sözleri Çetin Akçan tarafından yazılmış iki Ali Kocatepe bestesi “Bana Sen Bile Çare Değilsin” ve “Öyle Bir Hasret ki” ile o günlerin popüler alaturka şarkısı “Bir Sevgi İstiyorum” albümdeki yerli bestelerdir.
Üç de aranjman vardır “Erol Evgin ‘84” albümünde. Biri Erol Evgin’in Türkçe sözlerini yazdığı Enrico Masias şarkısı “Ah Şu Deli Gönlüm”, biri Ülkü Aker’in sözlerini yazdığı “Oldum Olası”dır. Bir diğeri ise aranjman geleneğimizde sadece birkaç örneği bulunan enteresan bir adaptasyon. Erol Evgin, yabancı bir şarkının müziğini bir şairin şiiriyle buluşturmuştur bu şarkıda. Tıpkı Hümeyra’nın “Sessiz Gemi”si ve “Otuz Beş Yaş”ı gibi… Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Takvim” adlı şiiri ufak tefek bazı değişikliklerle Fransız besteci Michel Legrand’ın bestesine adeta özel yazılmış gibi oturur. Ortaya çıkan şarkının adı da “Takvim” olur.
Şarkı aslında bir hayli eski ve bilindik bir şarkıdır. İlk kez 1968 yılında The Thomas Crown Affair adlı filmin müziği olarak yayımlanan ve Noel Harrison tarafından seslendirilen şarkı, o yılın en iyi film müziği Oscar’ını da almış ve dünya çapında bir “hit” olmuştur. Sonrasında şarkı Jose Feliciano tarafından da seslendirilmiştir. Bu melodi ve Çamlıbel’in bir o kadar eski şiiri böylece 1984 yılında bir araya gelip bir Erol Evgin şarkısına dönüşür. Osman İşmen’in düzenlemesiyle “Takvim, “Erol Evgin ‘84” albümünün en güzel şarkılarından biri olur.
“Erol Evgin ‘84” albümü yıllardır sadece plaktan dinlenebiliyordu. Geçtiğimiz günlerde ise albüm nihayet Erol Evgin Prodüksiyon ve EMI ortaklığı ile dijital platformlara yüklendi. Hem Erol Evgin kariyeri hem de Türk pop müziği için kıymetli bu albüm şimdi yıllar sonra yeniden keşfedilmeyi bekliyor.

1983 yılı mayıs ayında Çiğdem Talu’nun ölümü müzik dünyasının görüp göreceği en kıymetli işbirliklerinden birinin de sonunu getirmiştir. 1976 yılından beri sadece Çiğdem Talu – Melih Kibar şarkıları seslendirmiş olan Erol Evgin, müzik kariyerinde önemli bir dönemecin eşiğindedir şimdi. Hazırlıklarına başladığı yeni albümü, onun içinde Çiğdem Talu – Melih Kibar şarkıları olmayan ilk albümü olacaktır.

“Erol Evgin ‘84” albümü 1984 yılı Ocak ayında Balet Plak etiketiyle piyasaya çıktığında, Evgin’in bu keskin virajı zekice ve temkinli bir şekilde ve de hasarsız bir biçimde aldığı konusunda herkes hemfikirdir. Önceki albümlerini aratmayan bir albüm çıkmıştır ortaya.

Bedri Rahmi Eyüpoğlu ve Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şiirlerinden Erol Evgin’in bestelediği iki şarkı, “Sitem” ve “Al Kurtar Beni”, sözlerini Ülkü Aker’in yazdığı iki Kemal Sünnetçioğlu bestesi, “Dereden Tepeden” ve “Hep Seni Aradım”, Şen Sazın Bülbülleri müzikalinden, sözleri Çetin Akçan tarafından yazılmış iki Ali Kocatepe bestesi “Bana Sen Bile Çare Değilsin” ve “Öyle Bir Hasret ki” ile o günlerin popüler alaturka şarkısı “Bir Sevgi İstiyorum” albümdeki yerli bestelerdir.

Üç de aranjman vardır “Erol Evgin ‘84” albümünde. Biri Erol Evgin’in Türkçe sözlerini yazdığı Enrico Masias şarkısı “Ah Şu Deli Gönlüm”, biri Ülkü Aker’in sözlerini yazdığı “Oldum Olası”dır. Bir diğeri ise aranjman geleneğimizde sadece birkaç örneği bulunan enteresan bir adaptasyon. Erol Evgin, yabancı bir şarkının müziğini bir şairin şiiriyle buluşturmuştur bu şarkıda. Tıpkı Hümeyra’nın “Sessiz Gemi”si ve “Otuz Beş Yaş”ı gibi… Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Takvim” adlı şiiri ufak tefek bazı değişikliklerle Fransız besteci Michel Legrand’ın bestesine adeta özel yazılmış gibi oturur. Ortaya çıkan şarkının adı da “Takvim” olur.

Şarkı aslında bir hayli eski ve bilindik bir şarkıdır. İlk kez 1968 yılında The Thomas Crown Affair adlı filmin müziği olarak yayımlanan ve Noel Harrison tarafından seslendirilen şarkı, o yılın en iyi film müziği Oscar’ını da almış ve dünya çapında bir “hit” olmuştur. Sonrasında şarkı Jose Feliciano tarafından da seslendirilmiştir. Bu melodi ve Çamlıbel’in bir o kadar eski şiiri böylece 1984 yılında bir araya gelip bir Erol Evgin şarkısına dönüşür. Osman İşmen’in düzenlemesiyle “Takvim, “Erol Evgin ‘84” albümünün en güzel şarkılarından biri olur.
“Erol Evgin ‘84” albümü yıllardır sadece plaktan dinlenebiliyordu. Geçtiğimiz günlerde ise albüm nihayet Erol Evgin Prodüksiyon ve EMI ortaklığı ile dijital platformlara yüklendi. Hem Erol Evgin kariyeri hem de Türk pop müziği için kıymetli bu albüm şimdi yıllar sonra yeniden keşfedilmeyi bekliyor.

Published on August 29, 2019 11:33
August 28, 2019
Günün Şarkısı 28 Ağustos 2019
Emre Olgun – “Melek Yüzlü Şeytan”
Uzun yıllardır sahneye çıkıyor olmasına karşın Emre Olgun’un adını daha geniş kitlelere duyurması ilk teklisi “Yüz Kere Bin Kere” ile olmuştu. 2018 yılında yayımlanan teklide şarkının iki ayrı versiyonu vardı. 2019’da Eyüp Çelik tarafından yapılmış üçüncü bir versiyonu daha yayımlandı. Emre Olgun’un yeni teklisi “Melek Yüzlü Şeytan” ise geçtiğimiz günlerde Mai Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.
Müzik piyasasında önemli işlere imza atmış deneyimli müzisyen Bahadır Tanrıvermiş’in prodüksiyon firması Mai Müzik’ten yayımlanan ilk çalışma bu. Şarkının söz ve müziği Emre Olgun’a ait, düzenleme ise Bahadır Tanrıvermiş ve Çağrı Kodamaoğlu’nun ortak imzasını taşıyor.
Emre Olgun iyi bir solist. YouTube videolarından ve bir önceki şarkısından biliyorduk zaten ama bu şarkı bunu bir kez daha gösteriyor. Doğru düzgün şarkı söyleyen şarkıcı sayısı giderek azalıyor; yanlış teknik, bozuk diksiyon, hatalı prozodi gibi kusurlar almış başını gidiyor. Her gün önüme düşen bir dolu yeni şarkı arasında doğru şarkı söyleyen çok az soliste denk geliyorum. Bu yüzden Emre Olgun’un hem tınısı güzel, dolgun sesi, hem de düzgün şarkıcılığı kendini hemen gösteriyor.
Bahadır Tanrıvermiş’in düzenlemeleri her zaman kulak doyuran ritim kompozisyonlarıyla fark edilir. Bu şarkıda da öyle olmuş. “Melek Yüzlü Şeytan” zaten çok tipik Akdenizli bir şarkı ve gerek ritim yürüyüşü, gerek kıvrak gitarlar ve hınzır klarnet nağmeleri, çok yerinde ve dozunda bir biçimde şarkıyı ilk dinleyişte kulağa yerleşecek hâle getirmiş.
Katıksız pop müzik sevenler, sözü, müziği, düzenlemesi ve yorumuyla ‘90’lar havasını sonuna kadar hissettiren “Melek Yüzlü Şeytan”ı bağrına basmakta hiç tereddüt etmeyecek, orası kesin.

Uzun yıllardır sahneye çıkıyor olmasına karşın Emre Olgun’un adını daha geniş kitlelere duyurması ilk teklisi “Yüz Kere Bin Kere” ile olmuştu. 2018 yılında yayımlanan teklide şarkının iki ayrı versiyonu vardı. 2019’da Eyüp Çelik tarafından yapılmış üçüncü bir versiyonu daha yayımlandı. Emre Olgun’un yeni teklisi “Melek Yüzlü Şeytan” ise geçtiğimiz günlerde Mai Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.

Müzik piyasasında önemli işlere imza atmış deneyimli müzisyen Bahadır Tanrıvermiş’in prodüksiyon firması Mai Müzik’ten yayımlanan ilk çalışma bu. Şarkının söz ve müziği Emre Olgun’a ait, düzenleme ise Bahadır Tanrıvermiş ve Çağrı Kodamaoğlu’nun ortak imzasını taşıyor.

Emre Olgun iyi bir solist. YouTube videolarından ve bir önceki şarkısından biliyorduk zaten ama bu şarkı bunu bir kez daha gösteriyor. Doğru düzgün şarkı söyleyen şarkıcı sayısı giderek azalıyor; yanlış teknik, bozuk diksiyon, hatalı prozodi gibi kusurlar almış başını gidiyor. Her gün önüme düşen bir dolu yeni şarkı arasında doğru şarkı söyleyen çok az soliste denk geliyorum. Bu yüzden Emre Olgun’un hem tınısı güzel, dolgun sesi, hem de düzgün şarkıcılığı kendini hemen gösteriyor.

Bahadır Tanrıvermiş’in düzenlemeleri her zaman kulak doyuran ritim kompozisyonlarıyla fark edilir. Bu şarkıda da öyle olmuş. “Melek Yüzlü Şeytan” zaten çok tipik Akdenizli bir şarkı ve gerek ritim yürüyüşü, gerek kıvrak gitarlar ve hınzır klarnet nağmeleri, çok yerinde ve dozunda bir biçimde şarkıyı ilk dinleyişte kulağa yerleşecek hâle getirmiş.
Katıksız pop müzik sevenler, sözü, müziği, düzenlemesi ve yorumuyla ‘90’lar havasını sonuna kadar hissettiren “Melek Yüzlü Şeytan”ı bağrına basmakta hiç tereddüt etmeyecek, orası kesin.
Published on August 28, 2019 10:04
August 27, 2019
Günün Şarkısı 27 Ağustos 2019
Taha Gürbüz – “Karanlıklar (Akustik)”

Onu Jilet grubunun solisti ve şarkı yazarı olarak tanımıştık. Grubun ömrü pek uzun sürmedi ama Taha Gürbüz, sonrasında yoluna tek başına devam etti ve ilk solo albümü “Manyak”ı 2017 yılında yayımladı. 2018’de “Anlamadı” ve “Söz mü?” adlarını taşıyan iki teklisi piyasaya sürülen Taha Gürbüz, 2019 Mayıs ayında ise “Karanlıklar” adlı teklisiyle çıkmıştı karşımıza. Aynı şarkının akustik versiyonu ise geçtiğimiz günlerde Joker Store etiketiyle piyasaya sürüldü.

Şarkının söz ve müziği Taha Gürbüz’e ait, düzenlemede ise Görkem Özalp, Volkan Topakoğlu ve Taha Gürbüz’ün imzaları var. İlk versiyonu elektronik sularda yüzen şarkı bu defa akustik bir biçimde çıkıyor karşımıza.

Taha Gürbüz aynı zamanda yaptığı işin eğitimini almış bir müzik öğretmeni. Bir yandan müziğe gönül vermiş gençler yetiştirirken bir yandan da kendi müziğini üretmeye ve dinleyici ile buluşturmaya devam ediyor. “Karanlıklar” da onun müzikal birikimini ve şarkı yazarlığının derinliğini bir kez daha gösteren, sıkı bir şarkı.
Ortalama dinleyici, sessiz sedasız, reklamsız ve tantanasız piyasaya sürülmüş şarkıları genellikle ıskalıyor çünkü bunca kalabalıkta gürültü koparmayana dönüp bakacak zaman bulamıyor. Taha Gürbüz’ün gerek ilk albümü gerekse sonrasında yayımladığı şarkıları da biraz bu kategoride kalmış gibi. Oysa uzun uzun dinlemelik ve keşfetmelik şarkılar var bu cephede. “Karanlıklar”la işe başlayabilirsiniz.
Published on August 27, 2019 11:51
Yavuz Hakan Tok's Blog
Yavuz Hakan Tok isn't a Goodreads Author
(yet),
but they
do have a blog,
so here are some recent posts imported from
their feed.
