Mutlu Binark's Blog, page 34

October 2, 2016

I. Ulusal Açık Veri Konferansı Sona Erdi



2015 Aralık ayında 7 kişi tarafından kurulan Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği’nin Açık Veri ve Veri Okuryazarlığı projesi kapsamında gerçekleştirdiği ı.Ulusal Açık Veri konferansı 10 haftalık çevrim içi eğitimler, 3 günlük veri kampının sonunda 25 Eylül 2016’da Antalya Porto Bello Otel’de 50 katılımcı, 5 konuşmacının katılmıyla gerçekleşti.


Konferans derneğin yönetim kurulu başkan yardımcısı Merve Kartal‘ın dernek tanıtım sunumu, derneğin animasyon videosunun izlenmesi,dernek yönetim kurulu başkanı Pınar Dağ‘ın 10 hafta boyunca yürütülen çevrim içi açık veri ve veri okuryazarlığı eğitimlerinin  verileri ve eğitim başarı geri bildirimlerinin katılımcılarla paylaşılması ile başladı.


https://docs.google.com/presentation/d/1-8xV_-8ldTQ-OIWaWQG4kLPiUj6pxnr2YoOJ31FcXMI/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


Açışılın ardından  konferansın ilk konuşmacısı akademisyen Vehbi Aytekin Sanalan, verilerden üstü kapalı, çok net olmayan, önceden bilinmeyen ancak potansiyel olarak kullanışlı bilgi ve örüntülerin çıkarılması olarak tanımladığı metin madenciliği hakkında sunum yaptı.


Sanalan, metin madenciliğinin önemine, verinin artışı ile olan ilişkisine, teknik yönlerine, kullanım alanlarının iş dünyası(BI), akademik araştırmalar, istihbarat ve basın-yayın olduğundan bahsederek R ile yaptığı örnek uygulamalara yer verdi.


Sunum özetinde Sanalan şu açıklamara yer veriyor: “Dünyada elde edilen bilgi miktarı soluk kesici bir şekilde artmaktadır. Yayınlanan eserler yanında sosyal medya kullanıcılarının girdileri, insanlığın sahip olduğu bilgi miktarını exabayt mertebesinde büyüklüklere taşımıştır. Bu artış, her geçen gün hızını artırmaktadır. Bilginin bu baş döndürücü hızla artışından birey nasıl faydalanmalıdır? Büyük miktarlarda veriyi, özellikle ağırlıklı olarak hipermetin olarak ortaya çıkan veriyi nasıl analiz edip, yorumlayarak hayatını kolaylaştıracak kararlar alacaktır? Metin madenciliği teknolojileri bu sorulara çeşitli cevaplar verebilmektedir. En basit tanımıyla metin madenciliği, Verilerden üstü kapalı, çok net olmayan, önceden bilinmeyen ancak potansiyel olarak kullanışlı bilgi ve örüntülerin çıkarılması olarak tanımlanmaktadır. Metin analizi olarak da bilinen metin madenciliği, temelde doğal dil işleme (NLP) ve metin analitiği olarak iki başat teknik kullanır. Bu çerçevede tema analizi, kümeleme analizi, metinlerin duygusal analizleri v.b. çalışmalar ile büyük miktarda metin verisinin analizini ve sonuç çıkarılmasını mümkün kılar. Metin madenciğili ortaya çıktığı ilk zamanlardan beri iş dünyası, akademik araştırmalar, istihbarat, basın-yayın gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.”


https://docs.google.com/presentation/d/1J629W8JbCbgT5Uf3smq-xSHbLpVQ1zzz_xv94Y0YOK8/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


Konferansın devamında akademisyen İnan Utku Türkmen, Stratejik Planlama ve veri odaklı karar süreçlerinde veri bilimi uygulamaları: Kolej Komünitesi Projesi örneği’ni paylaştı. Türkmen, projenin bağlam ve arka planını, kominite veri projesini paylaşarak, projenin kalkınma planını büyüme aşamalarına yer verdi. Veri bilimi çalışmalarının önemine dikkat çekilen sunumda, TED Üniversitesinin şehir üniversitesi olma vizyonu ve yeni stratejik plan perspektifi doğrultusunda, yakın zamanda kurulması planlanan Veri Bilimi ve Akıllı Şehirler Merkezi’nin ilk projelerinden olması düşünülen Kolej Komünitesi Projesi örneği üzerinden veri bilimi istatistik ayrımı, Türkiye’de açık veri kaynakları ve erişimi, ölçeklenebilir ve özelleştirilebilir veri hattı oluşturulması, veri görselleştimesi örnekleri ve genel olarak veri bilimi uygulamaları konularına yer verildi.


https://docs.google.com/presentation/d/1d5TjqeqMawWpW7auL6Xel-NVjQVHtssytpS3p6x5PxY/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


Konferansın devamında Prof.Dr. Mutlu Binark , “Sosyal Bilim Araştırmalarında Türkiye’de veri etiği politikası: sosyal medya ortamlarında veri toplanması”  hakkında yürütmekte olduğukları araştırma hakkında paylaşımlarda bulundu.


Araştırmanın özeti ile ilgili  Binark  “Son zamanlarda Türkiye’de sosyal bilim araştırmalarında sosyal medya ortamları üzerine yapılan araştırmalar, özellikle bu ortamlardan kullanıcıların arayüzeydeki içerik üretimlerinin çeşitli uygulamalarla toplanmakta, veriler çeşitli şekillerde haritalanmakta, nitel veya nicel yöntemlerle  analiz edilmektedir. Sosyal medya ortamlarında araştırma etiği konusu üzerine başta Association of Internet Researchers’ın, İskandinav ülkelerindeki Etik Kurulların çeşitli çalışma ve önerileri bulunmaktadır. Son yıllarda gelişen ve Türkiye’de de uygulamaları görülen veri haberciliği olgusu da, yine İnternet ortamındaki özellikle açık verilerden ve bağlı verilerden  faydalanılarak yapılmaktadır. “



“Tüm bu araştırmalarda verinin toplanması ve kullanılmasında bazı etik sorunlar ortaya çıkmaktadır: “SOSYAL BİLİM ARAŞTIRMALARINDA  TÜRKİYE’DE VERİ ETİĞİ POLİTİKASI: SOSYAL MEDYA ORTAMLARINDAN VERİ TOPLANMASI” adlı  çalışma kapsamında  Türkiye’de sosyal bilim araştırmalarında bir veri etiği politikasının olup olmadığı, sosyal medya uygulamalarından verinin toplanması konusunda ele alınacaktır. Sosyal medya ortamlarında veri toplanması ve veri etiği konusunda ilk olarak Türkiye’de konuyla ilgili kurumsal aktörlerin,  konuyla ilgili uzmanların ve veri haberciliği üzerine sahada somut  çalışmalar yapan STK’ların varsa ilke metinleri/yönergeleri toplanarak, sorunlar çerçevesinde tematik olarak analiz edilecektir. Daha sonra, bu kurum ve kişilerle Ankara’da bir çalıştay organize edilerek, sorunlar ve olası politika geliştirimi için önerileri toplanacaktır. Son olarak,  konuyla ilgili uzmanlar ile derinlemesine görüşmeler yapılarak mevcut durum, sorunlar ve öneriler detaylı olarak serimlenecektir. Araştırmada bu üç aşamadan sonra elde edilen bulgular ışığında, sosyal medya ortamlarında yapılan sosyal bilim araştırmalarında verilerin kullanılması için farklı ilkeler ve öneriler tartışmaya açılacaktır.”  yer verdi.


Açık Veri Konferansı’nın  dördüncü konuğu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan Açık Veri Uzmanı Lejla Sadiku, Açık Veri Hükümetler ve Vatandaşlar Arasındaki İlişkileri Nasıl Dönüştürebilir, Doğu Avrupa ve Orta Asya’dan Örnekler paylaştı.



Sadiku sunumunda açık veri ile sonuç alma kapsamında iki konuya odaklandı. Küresel trendler, spesifik sorunların bazılarının nedenleri  ve bu durumda ne yapılabildiğini dijital kapasiyeler kapsamında yer vererek tam erişim ve erişimin güçlendirmesi hakkında konuştu.  Açık veri ile bölgesel olarak değişimlerin nasıl yaşandığına yer verdi.


Devamında  Lejla Sadiku, kodlamada, ülkelerin kullandığı modellerin mevcut olduğunu, örneğin: açık veri politikaları, bilgi mevzuatına erişim ya da Özbekistan gibi daha kapsamlı e-devlet ajandasının bir bölümüne dikkat çekerek, üç yıldır düzenlenen Uluslararası Açık Veri Konferansı‘na (IODC) Yaklaşık 13 ülkenin katıldığını açıkladı.


https://docs.google.com/presentation/d/1EWF7QK4zqwK48uPuCNWasEZV7QToZ-KtkxcxwLeR6R4/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


Konferansın devamında  Evreka – Akıllı Atık Toplama Çözümleri ve benzer akıllı şehir uygulamaları projesinin CEO ve kurucusu Umutcan Duman, açık veri konusuna işlenmiş verinin değeri üzerinden finansal kar sağlamayı amaçlamış bir şirket tarafından nasıl bakıldığını anlatarak ve fikir paylaşımında bulundu.



Duman, Evreka Yazılım olarak geliştirildiğini Evreka Core akıllı atık toplama çözümlerinden ve süreçlerinden bahsetti. Akıllı atık toplama sürecinde aslında kaç paydaş olduğunu ve hangi dataların kullanıldığını tartışmayı, “açık olsun” deline datanın hangi yönde hareket ettiği üzerinde durarak, interaktif süreçlerde geçirilen zamana bağlı olarak şehirlerde hangi verilerin olduğunu ve bu verilerle neler yapılabileceği üzerine paylaşımda bulundu.



Duman katılımcılarla tartışma yaratmak için şu soruları yöneltti,  “Toplanmamış veri açık veri midir? Toplayan o verinin sahibi olur mu?, Verilerimi açık hale getirmeli miyim, neden?, Şehirde sizce hangi datalar var? (toplanan, toplanabilir, farkına varmadığımız, değer yaratılabilir vs.)”


İsteğe Bağlı Final Projelerinin 10 Tanesi Paylaşıldı  


E-derslersler sonucunda isteğe bağlı final projesi üreten 16 katılımcıdan 10’u projelerini sundu. Eğitim, sansür, işsizlik, teknoloji ve ekonomi konularının yer aldığı veri güdümlü projelere konferans öncesi gerçekleşen  22-24 Eylül tarihleri arasında tamamlanan veri kampında geliştirilmesi için destek verildi.



Katılımcılar e-eğitimler ve kamp boyunca öğrendikleri araçları projelerinde kullanma olanağı buldular. Projeleri sunumda yer alan linkleri tıklayarak incelenebilir.


https://docs.google.com/presentation/d/1Kut_1wcYFwnOLGU_CumiR1PLqU6jyj2JsyvKwMbCWts/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


AVVG’nin Yeni Projesi Ulusal Açık Veri Endeksi 2017 Paylaşıldı


I.Ulusal Açık Veri Konferansı‘nın kapanışında Pınar Dağ, AVVG’nin 2017 yılında hayata geçirmeyi planladığı Ulusal Açık Veri Endeksi 2017 projesini paylaştı. Küresel Açık Veri Endeksi‘ne 2013 yılından beridir katkı sağlayarak geliştirdiklerini belirten Dağ,  Açık Bilgi Vakfı  ile  20 Eylül’de ilk toplantının gerçekleştirildiğini, ikinci toplantının 15 Ekim’de yapılacağını, Kasım ayında ise endeksin Türkçe bölümü için kurulumunun yapılacağı bilgisini verdi.


Endeksin içeriklerinin ise Aralık ayında çevirilmeye başlanacağını, 2017 Ocak ayında ise 81 ilin Büyük Şehir Belediyelerini belirleyerek dernek üyelerinden destek ağı oluşturularak,  il sorumlusuna teknik destek eğitimleri verileceğini ve hedefin her yıl Aralık ayı itibari ile Türkiye’nin iller bazında açık veri endeksi karşılaştırmalarını kapsayan raporlarının oluşturulmasını sağlamak olduğuna değindi.


https://docs.google.com/presentation/d/1LkPE7knHq2ITYNaUw0hXJHV9GdFMT0sl7369-EqZA9c/embed?start=false&loop=false&delayms=3000


Projenin amacını ise, “Yerelde şeffaflık, belediyelerde farkındalığı arttırmak, belediyeler arasında rekabet yaratmak bir açıdan sistemi kendilerini iyileştirmeleri için düzeltmek , açık Veri kavramını yerleştirmek ve yarattığı ekonomik farkındalığa dikkat çekmek, endeksin bir aktivist araç olarak kullanımını sağlamak, özgün kaynak olmak /raporlama yapmak” açıkldı. Proje ile ilgili detaylı bilgi sunumdan edinebilir.


Konferans, AVVG Derneği Yönetim kurulu üyelerinin, katılımcıların derneğe üye olarak üretilen ve geliştirilen her türlü projede yer alabileceklerinin bilgisini vererek, derneğin iletişim kanallarını paylaşarak sona erdi.



22-25 Veri Kampı& Konferans Program&Sunum&Haber içerikleri


Veri Kampı 1.Gün Programı & Haberi

http://avvg.org.tr/yazilar/86-igun%7C-avvg-veri-kampi-programi-.html

http://www.avvg.org.tr/yazilar/90-veri-kampi-2016-basladi.html


Veri Kampı 2.Gün Programı&Haberi

http://avvg.org.tr/yazilar/87-iigun%7C-avvg-veri-kampi-programi.html

http://www.avvg.org.tr/yazilar/91-veri-kampinda-2-gun-kod-yazimi-ve-veri-gorsellestirme-pratigi-yapildi.html


Veri Kampı 3.Gün Programı&Haberi 

http://avvg.org.tr/yazilar/88-liigun%7C-avvg-veri-kampi-programi.html

http://www.avvg.org.tr/yazilar/92-veri-kampi-3gun-katilimcilar-projelerine-odaklandi.html


Açık Veri Konferansı Programı&Haberi

http://www.avvg.org.tr/yazilar/89-iulusal-acik-veri-konferansi-2016.html

http://www.avvg.org.tr/yazilar/95-i-ulusal-acik-veri-konferansi-duzenlendi-.html


Kaynak: http://www.avvg.org.tr/yazilar/95-i-ulusal-acik-veri-konferansi-duzenlendi-.html









 


 


 


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 02, 2016 13:31

Kamu Açık Kaynak Konferansı 19-20 Ekim 2016/Ankara

KAK 2016 – Kamu Açık-Kaynak Konferansı 19-20 Ekim 2016

Yer: TED  Üniversitesi, Kolej, Ankara

Link:  kak.org.tr


Bildiğiniz gibi kamu’da açık-kaynak ve özgür yazılım kullanılması  10. Plan’da

ve yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem planı içinde önemsenmiş durumda.

Bu görev Pardus proje ile birlikte Tubitak Ulakbimde. Ulakbim bu konuda

bir atılım içinde. Bu konularda Kamu, Üniversiteler ve Açık-Kaynak STK

temsilcilerinden oluşan “Açık Kaynak Danışma Komitesi” var. Bu komitenin

öncülüğünde Kamu Açık-Kaynak Konferansı yapılıyor. Konferansın sahibi

başta TUBITAK olmak üzere kamu kurumları ve ilgili Bakanlıklardır.


Konferans,  TED Üniversitesinde 19-20 Ekimde yapılacak ve 17-18 Ekim’de

Konferans öncesi  kurslar yapılacaktır. Konferansta, ulusal politikaların

tartışılması, başarı hikayeleri yanında kamuda ihtiyaç duyurulan

açık kaynak/özgür yazılım konularında kurs/seminerler yapılacaktır.


Kamu bilişimcilerinin gereksinim duyduğu konuları belirlemek için bir anket,

kak.org.tr üzerinden sunulacaktır. Konferans ve kurslar kamuya yöneliktir

ve kurslarda öncelik kamu’ya verilecektir.


Geniş bir yelpazede açık-kaynak yazılımların özelliklerini anlatmayı

hedefliyoruz. Ayrıca, arzu edilen konularda kısa kurslar olsun istiyoruz.

Sorunların tartışılacağı, soru-cevap oturumu düşünüyoruz.

Açık-Kaynak eko-sisteminin parçası firmaları da konferansa bekliyoruz.

Bu firmaların openconf.kak.org.tr üzerinden başvurmalarını ve kendilerini

tanıtan bir metin girmelerini bekliyoruz. Bu metinler webten yayınlanacaktır


Gelişmeleri kak.org.tr den takip edebilirsiniz.  Sorularınızı kak@pardus.org.tr

adresine yazabilirsiniz.


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 02, 2016 04:05

September 22, 2016

Dijital Ekonomi Özel Sayısı çıktı: İktisat ve Toplum Sayı 71, Eylül 2016

İktisat ve Toplum dergisinin Dijital Ekonomi özel sayısı (S.71, 2016) yayınlandı. cs8-rrwwyae3f2z


Yazılar:



Mutlu Binark “Dijital Ekonomi veya Endüstri 4.0 mı? Tüketicinin Üretici olarak Emek Gücüne Dönüşmesi Olgusu


Ergin Bulut “Beğeniyorum Öyleyse Varım: Sosyal Medyada İçerik Üretimi, Yabancılaşma ve Sömürü


Seçil Toros “Reklam İletişiminde Dönüşümler: Çevrimiçi Reklam ve Tüketiciler


Recep Ünal “Haber Merkezlerinin Yeni Medya İle Dönüşümüne ‘Emek’ Verenler”

 


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 22, 2016 11:07

September 21, 2016

I.Ulusal Açık Veri Konferansı 25 Eylül 2016/Antalya

Açık Veri ve Veri Okuryazarlığı Eğitim projesi (Training Open Data and Data Literacy) kapsamında Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği (AVVGD) tarafından düzenlenen Veri kampı 2016 yarın Antalya’da başlıyor.


Katılımcılara veriyle daha etkin çalışma becerisi kazandıracak olan kamp üç gün sürecek. 10 Temmuz -10 Eylül tarihleri arasında  400 kişinin yararlandığı e-eğitimler sonunda “İsteğe Bağlı Veri Güdümlü Final Projesi” üreten 17 kamp katılımcısı ile birlikte, 5 proje ekibi, 3 eğitmen olacak.


Veri Kampı Yarın Başlıyor


Kampta, kod yazımı, veri bulma, veri kazıma, veri filtreleme, veri analizi, veri görselleştirme, açık kaynak araçların etkin kullanımı alanlarında geniş uygulamalı çalışmaları kapsıyor.  Ayrıca katılımcıların projelerini geliştirmeleri için destek verilecek.


Katılımcılar veri kazıma işleminden görselleştirmeye kadar Tabula, Open Refine, Infogr.am, Silk, Tableau gibi araçların kullanılacağı eğitimde, ayrıca atom.io, github gibi kod yazımında ve eğitiminde kullanılan araçlar tanıtılacak.


veri-kampi-ve-ac%cc%a7ik-veri-konf


3 gün sürecek kampa Açık Veri ve Veri Okuryazarlığı Eğitim projesinin çevrim iç bölümünde proje üreten 17 kişi katılıyor. 17 katılımcının eğitmenler ve proje ekibi eşliğinde canlı, interaktif bir eğitim alacağı kamp sonunda seçilen bazı veri güdümlü projeler 25 Eylül’de Türkiye’de ilk defa düzenlenen 1. Ulusal Açık Veri Konferansı‘nda sunulacak.


2016-09-21_02-15-19.png


Kamp ve konferansa dair güncellemeler şu etiketler üzerinden paylaşılacaktır: #vgkampTürkiye  #vg  #ddjcampTurkey  #verinikullan #useyourdata  #ddj #opendata Daha detaylı bilgi almak için derneğin Facebook ve Twitter hesabını takip edebilir, İnternet sitesini ziyaret edebilirsiniz: http://avvg.org.tr/



 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 21, 2016 09:40

September 5, 2016

AKILLI TELEFONLARLA BAĞLANTILI OLMA HÂLİ VE YENİ KÜLTÜR/LENME VE DENEY/İM/LERİMİZ…

MUTLU BİNARK


Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi RTS Bölümü-Enformasyon ve Bilişim Teknolojileri Anabilim Dalı


 


Dünyanın dönüşü korkular, kötülükler getirir


Yaptıkları, dedikleri etkiler durur insanları


Ama o kürelerdeki salınımdır,


Çok çok büyük olsa da yoktur bir zararı.


(John Donne, Bir Veda Konuşması’ndan aktaran Huxley 2016: 45)


 


Yeni iletişim teknolojilerinin bireylerin benlik temsillerine, kimliklenme süreçlerine, gündelik yaşamlarına ve toplumsal örüntülere, ekonomik ve siyasal alanlara etkileri sosyoloji, siyaset bilimi, psikoloji disiplinlerinde 1920’lerden bu yana tartışılagelmiştir. İletişim bilimleri disiplininde ise, gerek anaakım iletişim paradigması içinde gerekse eleştirel paradigmadan beslenen birçok araştırma yeni iletişim teknolojilerinin etkisini farklı bakış açıları ve vurgu noktaları ile ele almıştır.


“Yeni” iletişim aracının ne olduğunun kendisi de bu tartışmalarda sorunsallaştırılmıştır. Bilindiği üzere Toronto Okulu’ndan, Marshall McLuhan özellikle, her yeni iletişim teknolojisinin bedenin bir uzantısı olduğunu ve bir duyu organının yerine geçtiğini iddia etmektedir. Örneğin, tekerlek, ayağın; yazılı eserler, gözün; giysiler, derinin; elektrik devreleri merkezî sinir sisteminin uzantısıdır (McLuhan ve Fiore, 2012). Herhangi bir duyu organının uzantısı olan araçlar insanın duygulanma ve düşünme kalıplarını doğrudan etkilemektedir. McLuhan’a göre, iletişim aracının taşıdığı içerikten çok aracının doğası önemlidir. Hatta “medya mesajdır” şeklinde mottolaşan tartışmasında da, McLuhan, her iletişim aracının kipliğinden dolayı kişilerarası iletişim ve dolayısıyla toplumsal örgütlenmenin değiştiğini iddia etmektedir. McLuhan’a göre, basım teknolojisi kamusal alanın gelişmesine katkıda bulunmuşken, elektrik teknolojisi kitlenin ve kitlesel tüketimin gelişmesini katkıda bulunmuştur. McLuhan’ın deyişiyle elektronik medya, içeriklerin ayrıntılı ve kapsamlı bir değerlendirmesine olanak tanımaz. Tam tersine sürekli bir akış içinde, bir çok uyaranın varlığı bireylerin algıda seçiciliğini arttırırken, örüntü sınıflandırma becerilerini geliştirmiştir (McLuhan ve Powers, 2011). McLuhan özellikle, iletişim teknolojilerinin insanların duyu organları üzerinde etkisini tartışır ve çevreyi algı kapasitesindeki değişimin insanların kendisinde de bizatihi değişim yarattığını öne sürer. Bu “yeni” medya ortamında, zihnin soyutlama becerisi artarken, beden fiziken durağanlaşır ve McLuhan’a göre bireylerde narsistik eğilimler artar (McLuhan ve Powers, 2011).


McLuhan gibi Toronto Okulu’nun bir temsilcisi Harold Innis’tir. Innis de iletişim araçlarının özellikle yönetimlerin örgütlenme ve iktidarın merkezîliği veyahut dağınıklığı üzerine etkilerini örneklerle ele almıştır. Innis’e göre, iletişim araçlarının zamanı ve uzamı yönetmesi, iktidarın güçlenişi ve bürokratik yapıların ortaya çıkışı arasında doğrudan bir ilişki vardır (2006). Anaakım iletişim kuramcılarından Everet M. Rogers da iletişim teknolojileri ile toplumda yeniliklerin yayılması arasında olumsallık ilişkisi kurar (1961, 1971, 1983). Ona göre, kitle iletişim araçları bir toplumda yeniliklerin tanıtılmasında ve benimsetilmesinde özellikler “erken davrananları” etkilemektedir.


Eleştirel iletişim paradigması da iletişim teknolojilerin toplumsal, siyasal ve kültürel yaşam üzerine etkilerini çeşitli kavramlarla tartışmıştır. Bu noktada Frankfurt Okulu’nun “kültür endüstrisi” kavramsallaştırmasını belirtmeden geçmek olmaz (Adorno, 2007). Özellikle, radyonun ve sinemanın kitle iletişim araçları olarak 40’lı yıllarda “kitle toplumunun” bir üyesi olan bireyler üzerinde etkileri, örneğin yabancılaşma, emek gücünün boş zaman etkinliklerinde dahi sürekli olarak işe hazırlanması, meta fetişizmi gibi olgularla birlikte Frankfurt Okulu düşünürlerince derinlikli bir biçimde tartışılmıştır.


Günümüzde ise yeni iletişim teknolojilerinin toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel ve psikolojik etkileri çoğunlukla “yeni medya” genel terimi altında toplanan, internet, sosyal medya ortam ve uygulamaları ile dijital oyunlar üzerinden tartışılmaktadır. Ancak, görüldüğü üzere, “yeni medya” adlandırmasının kendisi “yeni” değildir (Binark, 2014:16). İletişim tarihine, özellikle kitle iletişim araçlarının toplumsal yayılmasına bakıldığında her aracın, bir önceki araçtan yeniliğinin, aşkınlığının ve getirdiği değişimlerin vurgulandığını görülecektir. Her yeni iletişim teknolojisi bir önceki teknolojinin içine gömüldüğü zeminden ve kültürel pratiklerden-alışkanlıklardan yararlanırken, yeni bir takım üretim, tüketim ve kullanım pratiklerini de beslemektedir. Lisa Gitelman’ın Always Already New: Media, History, and the Data of Culture adlı zihin açıcı çalışmasında belirttiği üzere, “her medyum/araç özgül ve karmaşık bir tarihsel özneliğe sahiptir ve aracın tarihselliği, sadece bir teknolojinin bir diğerini nasıl izlediğinin veyahut onun yerini aldığının ya da mucitlerin yarattığı birtakım teknolojilerin dünya üzerindeki sihirli etkisinin öykülerinden oluşmaz, tam tersine, toplumsallığından ve kültürelliğinden kaynaklanır” (2006: 7). Tam da bu tarihselliğindeki özgüllükten dolayı, her “yeni medya”, özgül toplumsal, kültürel ve ekonomik öznelerdir. Bu durumda “yeni medya” dediğimiz iletişim teknolojilerinin ve ortamlarının, yeniliğinin aracın kendisinden değil ama “ne”liğinden kaynaklandığının altını bir kere daha çizmeliyiz. Günümüzde internetin, sosyal medya ortamlarının, akıllı telefonların ve çeşitli uygulamaların (app’ların), dijital oyunların yaşamı deneyimleme ve dünyayı anlamlandırma biçimlerimize, toplumsal ilişkilerimize ve benlik temsillerimize olası etkilerini kavramak istiyorsak, bu kitlevi-öz iletişim araçlarının geleneksel medya olarak konumlandırdığımız gazete, radyo, sinema ve televizyondan farklı olarak ne’liklerini anlamak anlamlı olacaktır (Binark, 2007). Bu ne’liklerden ötürü, yeni metin deneyimleri ortaya çıkabilmekte, düzçizgisel olmayan okuma pratiği gelişmekte, hipermetinseklik diğer bir deyişle metinlerden metinlere sıçrama okuma alışkanlığımızı etkilemekte, yazmanın ve sayfa çevirmenin yerini dokunma ve dalma edimleri almakta, birey kendini ve dünyayı temsil etmenin yeni yollarını bulabilmekte, öznelerle medya teknolojileri arasında yeni ilişkilenme biçimleri ortaya çıkabilmekte, biyolojik beden gitgide dijitalleşirken bio-iktidar güçlenmekte, veri ikizleri ve asamblaj olguları normalleşmekte ve sıradanlaşmaktadır. Emek gücünün üretim sürecindeki yeri ve örgütlenme pratikleri de yeni medya ortamlarının ne’liklerinden ötürü giderek esnekleşme, vasıfsızlaşma, 7/24 çalışma hatta gayri maddi çalışma şeklinde etkilenmektedir. Jonathan Crary’e göre, akıllı cihazlar insanın 7/24 rutinlerini kapitalizmle bütünleştirmekte (2015: 86), tüketimden bigâne kalan uykuya ayrılan zamanı azaltarak, bu artı zamanı, yeni medya ortamları kullanıma olsun, tüketim kültürünün deneyimlenmesi olsun kapitalizminin birikim rejimine tahsis etmektedir.


IMG_5720


Yeni medya ortamları dolayımlı iletişim sürecini yeni bir eko-sistem olarak değerlendirmek de mümkündür: “Geleneksel ve yeni medya ortamlarının içiçe geçtiği gündelik yaşamımızın içine gömülü olduğu yeni bir toplumsal eko-sistemde yaşamaktayız. Türkiye’de de yeni medya ortamları gündelik yaşamımıza daha derinden nüfuz etmekte, çevrimiçi-çevrimdışı ayrımı ortadan kalkmakta, genç kuşaklar sosyal medya uygulamalarını, cep telefonlarını, dijital oyunları gündelik yaşam rutinlerinin doğal bir parçası olarak kullanmaktadır. Yeni medya ortamları sadece genç kuşakların eko-sisteminin bir parçası değildir, yetişkinlerin ve yaşlı kuşakların da iletişim pratiklerinde, enformasyona ulaşma isteklerinde ve çeşitli işleri görmelerinde bu araçlar ve ortamlar zaruri hâle gelmişlerdir” (Binark, 2015:10). Bu yeni eko-sisteme ilişkin Türkiye’de kapsamlı ve boylamsal araştırmaların varlığından çok söz edilemese de, Batı literatüründe özellikle danah boyd’un It’s Complicated: The social lives of networked teens (2014) ve Mizuko Ito ve arkadaşlarının Hanging Out, Messing Around, and Geeking Out: Kids Living and Learning with New Media (2010) çalışmaları, Amerika Birleşik Devletleri’nde çocukların, ergenlerin ve gençlerin bu yeni eko-sistemi nasıl deneyimlediklerini etnografik saha çalışması ile tartışmaya açmaktadır. Ito ve arkadaşları ergenlerin yeni medya dolayımlı katılım biçimlerini arkadaşlık veya ilgi yönelimli olarak ikiye ayırmakta (16), her iki katılım biçiminde de ergenlerin etkin bir şekilde içerik ürettiklerini belirtmektedir. Kullanıcı türevli içerik üretimlerine machinima, mashuplar, remixler, videbloglar, fansublar, meme’ler örnek verilebilir (26). ABD’nde her çocuğun evinde bilgisayar veya internet erişimi olmayabilir. Ancak, akıllı telefon sahipliği giderek yaygınlaşmaktadır. Çocuklar ve ergenler yeni medya dolayımlı eko-sistemle arkadaş çevrelerinde ve okullarda karşılaşmaktadır. Yeni iletişim teknolojileri ile ergenler ve gençler özellikle birbirleriyle “takılmakta”, yanyana otursalar dahi whatsapp üzerinden mesajlaşmakta, yaygın deyişle “geyik” yapmakta, gündelik rutinleri içinde popular kültür metinleri paylaşmakta, popular kültür metinlerine yorumlar yazmakta, profillerini, durumlarını güncellemektedir. Bir yandan da bu araçları keyif ve yeni deney/ler/imler için kullanmaktadır. boyd’un deyişiyle yeni medya ortamları tarafından oluşturulan “ağlaşmış kamu” (networked public) içinde gençler gündelik yaşam pratiklerini deneyimlemektedir, akıllı telefonlar ve sosyal medya uygulamaları rutinlerinin bir parçasıdır (2014:8-9). boyd da çalışmasında, gençlerin telefonlarını çok fazla konuşma için kullanmadığını gözlemler; telefonlar daha çok fotoğraf çekmek, mesajlaşma, bir şeyler okumak ve yorum yazmak için “kamera”, “yazma ve okuma ekranı” olarak kullanılmaktadır (3). Akıllı telefonların kameraları, gençlerin sosyal ağlarını oluşturan izleyiciler için kullanılmakta, ekranlardan izler-kitle için bir paylaşım yapılmakta, ekranda bir benlik temsili performe edilmekte, gençlerin kendileri de başkalarının rutinlerini takipte kalarak izlemekte, teşhir ve dikizleme edimleri ekran ve uygulamalar dolayımıyla içiçe geçmektedir. Böylece performe eden ile izler-kitle sürekli kesişmekte, sürekli birbirinin yerine geçmektedir. Akıllı telefon çeşitli uygulamaları bireyleri cemaatlerini pekiştirmeye ve yahut kurmaya da teşvik etmektedir. Her hangi bir içerik üretiminin, bu bir yorum, bir fotoğraf ya da bir oyundaki sonuç olabilir, sosyal ağın içinde yayılması, yaygınlaştırılması önerilmektedir: postala, yeniden postala, paylaş… Gençler çevrimdışında herhangi bir şekilde zarar gördüklerinde bunu çevrimiçinde de paylaşmaktadır (24). boyd’un araştırmasının en önemli saptaması, gençlerin sosyal medyayı sanal bir uzam olarak görmemesidir (46). Gençlerin sosyal medya dünyaları, dijital kültür/lenmeleri onlar için tıpkı sokakta, parkta zaman geçirmek anlamına gelmektedir. Arayüzeyin ve yahut akılı telefonların ekranları artık günümüz gençleri için “dijital sokaklar”dır (127).


Sam Hinton ve Larissa Hjorth’e göre, yeni medya ortamlarının gündelik yaşam akışımızın ve pratiklerimizin “dahil” bileşenleri olduğunu sürekli bağlantıda olma gereksinimimizden, hareket hâlindeyken ağla bağlantılı/ilişkili olma arzumuzdan da anlayabiliriz (2013). Akıllı telefonlar ile gündelik yaşantımızı nasıl algıladığımız, deneyimlediğimiz ve dünyayı nasıl adlandırdığımız üzerine düşünmek ve farklı yaş grupları, sınıflar ve cinsiyetler temelli etnografik saha çalışmaları yapmak bu nedenle önemlidir. Türkiye’de cep telefonları üzerine, Eskişehir’de yoksulların yaşadığı bir mahallede yapılan etnografik çalışma (Ergül vd., 2012), Kürt kökenli Türkiyeli yurttaşların cep telefonu kullanım pratiklerini irdeleyen çalışma (Çelik, 2013) ile TÜBİTAK SOBAG destekli 110k032 no’lu Telefon ve Türkiye Modernleşmesi: Bir İletişim Teknolojisinin Osmanlı’dan Günümüze Toplumsal Tarihi (1881-2010) başlıklı telefon kullanım pratiklerini modernleşme söylemi içinde tartışan İstanbul, Kayseri, Diyarbakır, Ankara kentlerinde gerçekleştirilen sözlü tarih araştırması (Çelik vd. 2013) sayıca az etnografik çalışmalar arasında önemli bir yere sahiptir. Çelik ve arkadaşlarına göre, telefon modernleşme söyleminin toplumun farklı kesimleri tarafından içselleştirilmesinde, yerelleştirilmesinde başvurulan ve toplumsal-siyasal mücadeleye dahil edilen bir iletişim teknolojisidir (2013:215). “Ev içlerinin, mahallelerin ve paylaşılan iş mekânlarının teknolojisi olan telefondan, bugün kişiselleşmiş, mobilleşmiş ve bedenin bir parçası gibi algılanan cep telefonlarına, akıllı telefonlarına uzanan bu zaman çizgisinde süreklilik gösteren aks, teknolojilerin toplumsal ve bireysel mücadelelere içkin oluşudur” (Çelik vd., 2013:220). Araştırmacılar, araştırmanın sonucunda her “yeni” iletişim teknolojisinin, “Türkiye toplumsal hayatında, deneyimin, ritüelin, gündelik hayat pratiklerinin ve hayallerinin alanında bireysel ve kolektif mücadeleye eklemlenebildiği ölçüde teknolojik karakterini kazanacak, moderne içkin gerilimlerle kullanıcılarının yaşam deneyimlerini ve hayallerini dönüştürebilecektir” iddiasında bulunurlar (Çelik, vd. 2013:220).


Sabit telefonlardan, cep telefonlarına ve akıllı telefonlara uzanan bir izlekte, sürekli iletişim akışı içinde olma hâlini deneyimlemekteyiz. Özellikle akıllı telefonların sosyal medya ortamlarındaki hesaplarımıza ve profillerimize entegre olabilmeleri kullanıcıların sürekli ağın içinde olma arzusunu gidermekte, mağazadan indirilmesine olanak sağlayan çeşitli uygulamalar ise kullanıcıları sürekli kendi içeriklerini üretmeye davet etmektedir. Bu içerik üretimleri, Foursquare’de bir yer hakkında yorumdan, Snapchat’te günlük öykümüzü yazmaktan, Wattpad’de bir öykü oluşturmaya veya bir başkasının öyküsünü yorumlamaya, Instagram’a fotoğraf yüklemeye, Vine’da kısa film çekmeye, Periscope’ta canlı yayın yapmaya değin gidebilir. Böylece günümüzde bireyler mobil bir teknoloji aracılığıyla mekâna bağlı olmaksızın her yerle-herkesle eş anlı bağlantıda olurken bir yandan da yeni medya endüstrisi tekelleri için (sosyal medya uygulamaları sahipleri, arama motorları tekelleri ve uygulama geliştiriciler için) bedava emek gücü olarak, gönüllü veri üretmektedir. Akıllı telefonlar dolayımıyla yaptığımız her arama, her paylaşım, her yükleme, her tıklama, her beğeni ekranın içerik çiftliği olarak kullanılmasıyla sonuçlanır. Akıllı telefonlar insanlar için giderek vazgeçilmez “araçlar”, McLuhan’ı izleyerek diyecek olursak, dokunsal-görsel-işitsel yeni beden uzantımız hâline gelmektedir.


Sonuç Yerine: Tuhaf Zamanlarda mı Yaşıyoruz?


Sabah kalktığımız andan itibaren telefonumuzdaki akışı, sosyal medya hesaplarımızdaki durumu, bildirimleri kontrol ediyoruz. Evden işe giderken bir yandan akıllı telefonumuzdaki çeşitli uygulamaları kullanıyoruz, bir yandan da sosyal ağımızla günlük iletişimi tazeliyoruz: “slm, nhb? Nslns? Tşk. Tm.” Çalışma yaşamında da yine bir başka ekranın önünde enformasyon akışı ve bildirimler devam etmektedir. Öğle arasında, iş çıkışında akıllı telefonlarımızdaki uyarılar süregelmektedir: Mesajlar, bildirimler, paylaşımlar, yeni threadler…Bu arada o günkü ruh halimize göre içerik üretimlerinin de yapılması ihmal edilmemektedir. Akşam işten eve dönüldüğünde ise geleneksel medyanın –TV’nun-karşısında yine akıllı telefon ekranı ile oturulmaktadır: Twitter akışı telefonun ekranından okunurken, beğenilir ve retweet edilirken, dizinin etiketi bulunup, tweetler okunmakta hatta yorum da yapılmaktadır. Akıllı telefonlar hiç kapanır mı? Veya kapatılır mı? diye soracak olsanız… Çoğumuzun yanıtı olumsuzdur. Biz nihayet uyku ile yeni bir güne uyanmak için enformasyon akışından çekilirken, bu mobil teknoloji yine akışın içindedir: güncellemeler sürerken, bildirimler okunmak için arşivlenmektedir. Artık uyku hâlinde dahi insan erişilebilir, uyku modundan kaldırılabilir hâldedir. 20.yüzyılın başında yaşayan insanların gündelik yaşamlarında teknoloji ile ilişkilenmelerini anımsanacak olursa, eskiler için tuhaf gelecek bir zaman da mı yaşıyoruz? Yanıtım belki hem evet, hem hayır. Çünkü yukarıda da dikkat çektiğim üzere, her “yeni” iletişim aracı, kendi zamanı için “yeni” ve “tuhaf” durumları oluşturmakta, sonradan bu durumlar sıradanlaşmakta ve kanıksanmaktadır. Sanırım, akıllı telefonlarla birlikte sıradanlaşan iletişim biçimlerimizi, kültürlenmemizi ve deneyimlerimizin ne olduğunu kavramak için hem genel bir çerçeve veren, ilişkisellikleri, nodlar arasındaki güçlü-zayıf bağlanmaları gösteren boylamsal ampirik, hem de kültürlenmeyi ve deneyimleri serimleyebilmek için etnografik çalışmalara daha çok gereksinimiz var… Bu bağlamda akıllı telefonlarla bağlantılı olma hâli ve yeni kültür/lenme ve deney/im/lerimize yönelik çok yönlü, önyargılardan ve günah keçileştirmelerden azade, bütünselliği ve tarihselliği ortaya koyacak sorular da sormamız önemlidir.


Kaynakça:


Adorno, T.W. (2007). Kültür Endüstrisi. İstanbul: İletişim.


Binark, M. (2007). “Önsöz”, Yeni Medya Çalışmaları. İçinde. (Der.) Mutlu Binark. Ankara: Dipnot Yayınları. 5-20.


Binark, M. (2015). “Yeni Medya Çalışmaları Özel Sayısı Hakkında: Neden?”, Folklor/Edebiyat, Sayı 83, 9-18.


Binark, M. (Der.) (2014). Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntem ve Teknikleri. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.


boyd, d. (2014). It’s Complicated: The Social Lives of Networked Teens. New Haven: Yale University Press.


Crary, J. (2015). 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu. İstanbul: Metis.


Çelik, B. (2013). “Teknoloji ile Kimlik Mücadelesi: Kürt Gençleri ve Cep Telefonu”, Sahanın Sesleri. İçinde (Der.) Hakan Ergül. İstanbul: İstanbul Bilgi Ünv. Yayınları. 257-274.


Çelik, B., Özkaracalar, O.K. ve Gürses-Tarbuck, D. (2013). Telefon Ve Türkiye Modernleşmesi: Bir İletişim Teknolojisinin Osmanlı’dan Günümüze Toplumsal Tarihi (1881-2010), Tübitak Sobag 110k032 no’lu Araştırma Projesi. ULAKBİM Veri Tabanı.


Ergül, H., E. Gökalp, E. ve İ. Cangöz (2012). Medya Ne ki Her Şey Yalan. İstanbul: İletişim.


Gitelman, L. (2006). Always Already New: Media, History and the Data of Culture. Cambridge MA: MIT Press.


Hinton, S. ve L. Hjorth (2013). Understanding Social Media. London: Sage.


Huxley, A. (2016). Edebiyat ve Bilim. Ankara: Epos.


Innis, H. (2006). İmparatorluk ve İletişim Araçları. Ankara:Ütopya.


McLuhan, M. ve B. K.Powers (2011). Global Köy. İstanbul:Scala.


McLuhan, M. ve Q. Fiore (2012). Medya Mesajı, Medya Mesajıdır. İstanbul: MediaCat.


Rogers, E.M. (1961, 1971, 1983). Diffusion of Innovasions. New York: The Free Press.


Künye: Mutlu Binark (2016) “Akıllı Telefonlarla Bağlantılı Olma Hâli ve Yeni Kültür/lenmeve Deney/im/lerimiz…”, HECE, Sayı 234-235-236, 131-137.


Bu konuda Pew Research Center’in düzenli yayınladığı araştırmalara bakılabilir.


*Ftg. için Gözde Çoklu’ya teşekkür ederim.


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 05, 2016 14:39

September 4, 2016

“Yeni Medyada Yaratıcı Kültür: Troller ve Ürünleri ‘Caps’ler” yayınlandı

“Yeni Medyada Yaratıcı Kültür: Troller ve Ürünleri ‘Caps’ler”  (Ş.Karataş ve M.Binark) TRT Akademi Dergisi’nde (1:2, 2016) yayınlandı.


satrayni-örnek


Yayının Özeti:


Yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı olanaklar katılımcı kültürü besleyerek bireylerin yeni medya ortamlarında yaratıcı formlar oluşturmasını mümkün kılmaktadır. Bu yaratıcı formların nasıl oluşturulduğu, Türkiye’deki Twitter trollerinin üretimleri incelenerek görülebilmektedir. Bu çalışmada, trollük ile yaratıcı kültür arasında ‘caps’ler üzerinden bir bağ kurulmakta ve Twit – ter Türkiye özelinde trol hesapların ürettiği ‘caps’lerin kültürel yurttaşlığı ve yurttaşın sosyal medya dolayımı ile katılımını güçlendirici bir boyutu olduğu iddia edilmektedir. Çalışma kap – samında Twitter üzerinden belirlenen 15 trol hesaba tematik söylem analizi uygulanmıştır. Bu analiz vasıtasıyla trollerin yaratıcı dil pratikleri ve caps üretimleri ortaya konmuştur. Çalışmanın sonucunda Türkiye’de Twitter trollerinin kendilerine özel geliştirdikleri, mizahtan beslenen yaratıcı dil pratikleri ve caps üretimleriyle güncel olay, olgu ve sorunlara ilişkin farklı ve eleştirel bir bakış açısı sundukları saptanmıştır. Böylelikle, Twitter trollerinin üretimleri yaratıcı kültürün ve dolayısıyla katılımcı kültürün gelişmesine katkı sağlamaktadır.


Yazının tamamı için: http://www.trtakademi.net/wp-content/uploads/2016/08/Sule-Karatas-Mutlu-Binark-Yeni-Medyada-Yarat%C4%B1c%C4%B1-Kultur-Troller-ve-Urunleri-Capsler.pdf


 


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 04, 2016 12:10

August 31, 2016

Herkes İçin Web: Web Erişilebilirliği

Dr. Bilge Narin/Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi


Hepimiz İnterneti etkili ve sık kullanmak istiyoruz ama dezavantajlı grupların erişim meselesini çoğu kez görmezden geliyoruz. Gözlerimizi engellilerin ve yaşlıların web kullanım pratiklerine çevirdiğimizde ise, web erişilebilirliği (web accessibility) kavramı ile karşılaşıyoruz. Web erişilebilirliği, sanal ortamda engellilerin ve yaşlıların algılayabileceği, anlayabileceği, gezinebileceği ve etkili bir şekilde kullanabileceği içerikler oluşturulması olarak tanımlanabilir. Ayrıca, onların da katkıda bulunabilecekleri bir içerik oluşturulması son derece önemlidir.


Evrensel tasarım ilkelerinden web erişilebilirliğine…


Bu yazıda öncelikle kavramın tarihsel kökeninden biraz söz etmek istiyorum. Web erişilebilirliği aslında “evrensel tasarım ilkeleri”nin sanal ortamdaki karşılığı. Bu ilkeleri özetle şöyle tanımlayabiliriz: Herkes için tasarım!Evrensel tasarım” mimarlıktan türemiş bir yaklaşım. Ancak aslında yalnızca mimari yapıların değil; tüm ürünlerin ve çevrelerin yaş, beceri ve durum farkı gözetmeksizin pek çok kişi tarafından kullanılabilmesini olanaklı kılan bir tasarım yaklaşımı olarak tanımlanmakta. Çevre düzenlemelerinden mimari yapılara, kentsel tasarımdan bilgi teknolojilerine kadar değişen ölçekleri kapsamakta.


Bu ilkelerin en önemli ve çoğu kez ihmal edilen yanı ise adaptasyon veya özel tasarım için ihtiyaç duymama gerekliliği. Yani siz engelliler için, yaşlılar için ayrı bir kapı açtığınızda; ayrı bir yol gösterdiğinizde bu evrensel tasarım olmuyor. Mevcut tasarımın ayrıştırıcı değil, kapsayıcı olması gerekiyor.


Sanal ortamda engelleri aşmak


Sanal ortamda engelliler ve yaşlılar için ne tür düzenlemeler yapılabileceğine bakmadan önce engelliliğin tanımını geniş tutmamız gerektiğini unutmayalım. Görme engelliler, işitsel engelliler, bazı organlarını kullanamayanlar, bedensel kısıtı bulunanlar, bilişsel engele sahip olanlar gibi… Onları tanımak, ihtiyaçlarını doğru saptayabilmek adına çok önemli.


Bir web tasarımcısı, yazılımcısı ya da içerik üreticisinin Web Erişilebilirlik Girişimi’nin (Web Accessibility Initiative) yayınladığı Web İçeriği Erişilebilirlik Kılavuzu (Web Content Accessibility Guideline -WCAG)’ndan mutlaka haberi olmalı.


Yeni ihtiyaçlara göre yenilenen bu kılavuzda görme, işitme, fiziksel konuşma, algılama, dil, öğrenme ve nörolojik engelliler ile yaşlı bireylerin Web içeriğine erişilebilirlikleri ile ilgili çeşitli ilkeler yayınlamakta. Temelde ise dört ilke var: algılanabilirlik, kullanabilirlik, anlaşılabilirlik ve sağlamlık.


İnternet sitemize engelliler ve yaşlıların da erişebilmesi için neler yapabiliriz?


Kılavuzdan yola çıkarak bazı ipuçlarını şöyle sıralayabiliriz:



Web Accesibility Evaluation Tool’dan İnternet sitemizin kontrast ayarlarını kontrol edilebiliriz. Örneğin mor bir zemine koyu mavi yazı yazdığımızda, bunu okumak çok güçtür. Ayrıca renk körlerini de hesaba katmak durumundayız. “Color universal design” bu konuda bize yardımcı olacaktır. Benzer biçimde, özellikle haritaları sitemize eklediğimizde yalnızca renkli oklar ve işaretlerle anlatım yapmak yerine, mutlaka açıklayıcı yazılı içerikler de eklemeliyiz.
Renklerin, yazı fontlarının ve büyüklerinin düzenlenmesi bir diğer önemli konu. Yazı boyutunun 12px’den küçük olmaması ve yazı fontunun serifsiz olması öneriliyor. Yine aynı İnternet sayfası üzerinde birden fazla yazı tipinin kullanılması kafa karıştırıcı olabiliyor. Yazıların büyütülmesine olanak sağlayan eklentilerin (text zoom özelliği) sayfada kolayca bulunabilir bir yerde olması öneriliyor.
Başlıkların hiyerarşik bir şekilde ayarlanması, özellikle zihinsel engellilerin rahat kullanımı için önemli bir ayrıntı. Basit/temiz sayfalar ve uygun etiketler, sayfaların daha rahat anlaşılmasını sağlayabilir.
Okumayı kolaylaştırmak için beyaz alanların mutlaka bırakılması gerekiyor. Yeterli genişlikte boşluklar (margin ve padding) sayfadaki bilgiye daha kolay erişim için gerekli.
Görme engelliler için büyük önem taşıyan ekran okuyucu (screen reader) teknolojisi, web sitelerinin içeriğini seslendirmeye yaramakta. Metinden sese (text to speech) teknolojilerin, ilk olarak 1980’lerde kullanılmaya başladığı biliniyor. Unutmadan belirtelim ki bu teknolojiler kodları okumakta. Bu nedenle, sayfa içeriğini yerleştiren yazılımcıların görsel öğeleri doğru tanımlaması ve boş bırakmaması çok önemli. Görselleri tanımlarken, “Bir anne ve çocuk” yerine, “Oy vermek için annesiyle sıra bekleyen çocuk” gibi ayrıntılı anlatımlar yapılması gerekiyor. Çünkü Missisipi’de yapılan bir araştırmaya göre görme engelliler, görsellerin ayrıntılı bir biçimde açıklanmasının kendilerine daha tatmin edici bilgi verdiğini belirtmişler.
Yine videolardaki sese dayalı önemli ayrıntıların, işitsel engelli insanlar düşünülerek yazılı olarak da tanımlanması gerekmekte.
Görme engelli kişileri zorlayan kimlik doğrulama yöntemleri yerine alternatifler geliştirilmesi de ilkelerde dikkat çekilen konulardan bir diğeri.

Özetleyecek olursak kişiselleştirilebilir web tasarımına ihtiyacımız var. Kullanıcılara metin büyüklüğü, renk/kontrast ayarları, sayfa içinde gezinme tercihleri (soldan sağa ya da sağdan sola) ve sesli içerik alternatifleri sunulması gerekiyor. Her sayfada ana sayfa, yardım ve diğer sayfa seçeneklerinin bulunması, gezinme butonlarının büyük ve anlaşılır olması da engellilerin ve yaşlıların web deneyimlerini kolaylaştıracak unsurlardan.


Engellilere yönelik web uygulamaları


Gelişen teknoloji ile birlikte, engellilere yönelik mobil uygulamalarda da artış olduğunu görmekteyiz. Ekran okuyucu özelliği olan “Google Talkback”, “sesli hesap makinesi”, “Cool Reader” ve “Seslenen Kitap” gibi sesli kitap uygulamaları, “Navigasyon Türkiye’de” gibi lokasyon temelli uygulamalar, sesle yazmayı hızlı ve kolay hale getiren “Google Klavye” ve “Konuş Yazdır” uygulamaları güncel mobil uygulama örnekleri olarak sıralanabilir.


Henüz Türkçe hizmet vermeyen “Blind Square” de yardımcı bir araç. Görme engelli bireylere mobil destek olmak için hizmete sunulan bu uygulama, yer bildirim araçlarından Foursquare desteğiyle çalışmakta. Uygulama, kullanıcılara bulunduğu noktada, belirlediği genişlikte ve kategoride bir yer taraması yapma olanağı sağlıyor ve bu bilgileri sesli olarak paylaşıyor. Nesne tanıma uygulaması “Cam Find” ise çevrenizdeki herhangi bir nesnenin fotosunu çekip, ne olduğunu sesli olarak öğrenmenize olanak sağlıyor.


Bu çalışmaların hepsi çok değerli. Ancak en büyük bariyerlerden biri dil. Çoğu Türkçeyi desteklemiyor. Diğer bir sorun ise, büyük heves ve yatırımlarla başlayan bu uygulamaların uzun soluklu olamaması. Kaldı ki çoğu kez tanıtımları da yeterince yapılamıyor. Ekran okuma teknolojilerinin ucuzlaması ve yaygınlık kazanmasını umarak, yazıyı engelliler için işe yarayabilecek bazı web siteleri ile tamamlayalım.


Türkiye’de engellilere yardım sağlayabilecek bazı web siteleri:


E- Devlette Engel Yok Projesi:


https://www.turkiye.gov.tr/e-devlette-engel-yok


İşitme engelliler için haberler:


www.sessiztv.net


http://www.trthaber.com/haberizle/isitme-engelliler/


Sesli kitap kütüphaneleri:


http://getem.boun.edu.tr/


http://www.altinoktavakif.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=39&Itemid=203


http://www.gormeengelliler.kadikoy.bel.tr/


 


 


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 31, 2016 13:33

August 9, 2016

Yeni Kitap….

Dr.Duygu Dumanlı Kürkçü’nün Yeni Medya ve Gençlik adı çalışması Kriter Yayınlarrından (2016) yayınlandı.
Tanıtım bülteninden: “Yeni medya, sosyal paylaşım ağları, mesajlaşma ortamları, bloglar ve içerik forumları aracılığı ile farklı deneyimlere sahip olan insanların birbirleri ile hızlı bir şekilde iletişim kurmasına olanak tanımaktadır. Günümüzde yeni medya kavramı ve onun sunduğu imkanların hayatımıza girmesiyle birlikte sosyal yaşamımız, iletişim biçimlerimiz ve medya tüketim alışkanlıklarımız önemli derecede değişmiştir.

Dünyada yeni iletişim teknolojilerinin de etkisiyle gazete okuma alışkanlıkları değişmektedir. Özellikle genç nesiller, gazete okumaya önceki nesillerden daha az zaman ayırmakta ve habere, bilgiye, eğleWP_20160808_15_35_43_Richnceye internet ve mobil cihazlar üzerinden ulaşmayı tercih etmektedirler. Diğer bir deyişle genç nüfus, haber ve bilgi alma, eğlenme, sosyalleşme ihtiyaçlarını internet erişimi olan, görsel ve işitsel özelliklere sahip yeni medya araçlarından karşılamaktadır. Bu durumda gazetelerin yeni medya araçlarını ve ortamlarını kullanıp kullanmamak arasında yaptığı tercih aynı zamanda olmak ya da olmamak arasındaki bir tercih olarak da değerlendirilebilir. Yeni Medya ve Gençlik kitabı hem yeni medya ekseninde sosyal medya, internet gazeteciliği ve gençliği derinlemesine tanımlamakta hem de anket çalışması ile gençlerin sosyal medya ve internet gazeteciliği kullanım düzeyleri ve nedenleri hakkında bilgiler vermektedir…”

 


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 09, 2016 07:41

August 3, 2016

21. Türkiye’de İnternet Konferansı 3-5 Kasım 2016

Türkiye’de Internet ile ilgili grupları biraraya getirerek İnternet’i tüm boyutlarıyla tanıtmak, gelistirmek, tartışmak, İnternet teknolojileri aracılığı ile toplumsal verimliliği artırmak ve toplumun dikkatini olabildiğince bu yöne çekmek amaçlarıyla, 1995’den beri her yıl yapılan, ulusal boyutta bir konferans düzenlenmistir. Konferansa bildiri sunma, eğitim semineri verme ve tartışma grubu/açık oturum düzenleme şeklinde aktif katılım davet edilmektedir. Konferans kayıt olan dinleyicilere açıktır ve ücretsizdir.


Bu yıl “4. Sanayi inet16Devrimi”, “İnternet Ekonomisi”, “Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi“, “İntenet ve Demokrasi”, “Mobil Ağlar”, “Sosyal Ağlar”, “Yeni Medya”, “Siber Güvenlik”, “Bireysel Güvenlik ve Mahremiyet”, “Medya/Bilgi Okuryazarlığı” konuları öne çıkacaktır. Türkiye İnternetinin temel ve güncel konularını kapsayan panel ve oturumlar yapılacaktır. İnternet Başarı öykülerini anlatan oturumlar da planlanmaktadır. Bilgi Toplumu, İnternet ve Güncel sorunların tartışılacağı oturumlar ve geniş toplum kesimlerine hitab edecek seminerler planlanmaktadır.


Konferans 3-5 Kasım 2016 tarihlerinde TED Üniversitesi Ankara’da düzenlenecektir.


Link: http://inet-tr.org.tr/inetconf21/


Son Bildiri gönderme tarihi: 1 Ekim 2016 .


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 03, 2016 11:27

BM İnsan Hakları Konseyinin Kararı

İnsan Hakları Konseyi


Otuz ikinci oturum


Gündem maddesi 3


Gelişme hakkını da içerecek şekilde tüm insan haklarının, sivil, politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların korunması ve teşvik edilmesi


 


Avusturalya, Avusturya,* Belçika, Bosna-Hersek,* Brezilya,* Bulgaristan,* Kanada,* Hırvatistan,* Kıbrıs,* Çek Cumhuriyeti,* Danimarka,* Estonya,* Fiji,* Finlandiya,* Fransa, Gürcistan, Almanya, Yunanistan,* Haiti,* Honduras,* Macaristan,* İzlanda,* İrlanda,* İtalya,* Japonya,* Letonya, Liechtenstein,* Litvanya,* Lüksemburg,* Malta,* Meksika, Monako,* Montenegro,* Hollanda, Nijerya, Norveç,* Paraguay, Polonya,* Portekiz, Moldova Cumhuriyeti,* Romanya,* Senegal,* Sırbistan,* Slovakya,* Slovenya, İspanya,* İsveç,* Makedonya Cumhuriyeti, Tunus,* Türkiye,* Ukrayna,* Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri:* taslak karar


32/… İnternetteki insan haklarının kullanılması, korunması ve teşvik edilmesi


İnsan Hakları Konseyi,


Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin önderliği eşliğinde,


Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde ve de Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Uluslararası İktisadi, Toplumsal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi de dahil, ilgili uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yer alan temel özgürlükler ve insan haklarını yeniden tasdik etmek,


İnsan Hakları Komisyonu’nun ve İnsan Hakları Konseyi’nin fikir ve ifade özgürlüğü hakkındaki ilgili tüm kararlarını, özellikle Konsey’in, İnternet’teki insan haklarını kullanma, koruma ve teşvik etme üzerine olan 5 Temmuz 2012 tarihli 20/8 no’lu ve 26 Haziran 2014 tarihli 26/13 no’lu kararları ve de fikir ve ifade özgürlüğü hakkındaki 2 Ekim 2009 tarihli 12/16 no’lu kararı, dijital çağda mahremiyet hakkı üzerine olan 24 Mart 2015 tarihli 28/16 no’lu kararı ve kadınların güçlendirilmesinde fikir ve ifade özgürlüğünün rolü hakkındaki 13 Haziran 2013 tarihli 23/2 no’lu kararı ve enformasyon ve iletişim teknolojileri ile çocuğun cinsel istismarıyla bağlantılı olan çocuk hakları hakkındaki 23 Mart 2016 tarihli 31/7 no’lu kararını hatırlatma, ayrıca Genel Kurul’un, dijital çağda mahremiyet hakkı üzerine olan 18 Aralık 2013 tarihli 68/167 no’lu ve 18 Aralık 2014 tarihli 69/166 no’lu kararlarını, gelişme için enformasyon ve iletişim teknolojileri hakkındaki 22 Aralık 2015 tarihli 70/184 no’lu kararını, Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi sonuçlarının uygulamasının genel değerlendirmesi üzerine olan Genel Kurul’un üst-düzey toplantısının sonuç belgesini de kapsayan 16 Aralık 2015 tarihli 70/125 no’lu kararını hatırlatmak,


2030 yılına yönelik Sürdürülebilir Gelişme Gündemi’nin kabulünü benimsemek ve insani ilerlemeyi hızlandırmak, dijital uçurumu gidermek ve bilgi toplumları geliştirmek için, enformasyon-iletişim teknolojilerinin ve bireylerin küresel düzeyde ve sürdürülebilir biçimde birlikte ağa bağlı kalmasının büyük bir potansiyele sahip olduğunu benimsemek,


Başka birçok şeyin yanı sıra, İnternet Yönetişimine dayanak oluşturan insan hakları ve insanların çevrimdışı dünyadaki haklarının çevrimiçinde de korunması ihtiyacının onaylandığı 23-24 Nisan 2014’de São Paulo’da yapılan İnternet Yönetişiminin Geleceği üzerine Küresel Çok-paydaşlı Toplantıyı dikkate almak,


Ayrıca, 10-13 Kasım 2015’de João Pessoa’da yapılan en son toplantı da dahil İnternet Yönetişim Forumu’nun geçmiş oturumlarını da göz önünde bulundurmak,


Teknolojik gelişmelerin hızı, tüm dünyadaki bireylerin yeni enformasyon ve iletişim teknolojilerini kullanmasına olanak sağladığı için, İnternet’teki insan haklarını, özellikle de ifade özgürlüğü hakkını kullanmanın artan bir ilgi ve öneme sahip bir mesele olduğuna dikkat çekmek,


İnternet’te gizlilik ve güveni oluşturmanın önemine – özellikle ifade özgürlüğü, mahremiyet ve diğer insan haklarıyla ilgili olarak – ve buna ilaveten, gelişme ve inovasyonu mümkün kılan İnternet’in potansiyelinin; hükümetler, sivil toplum, özel sektör, teknik ekip ve akademi arasındaki bütünlüklü bir işbirliğiyle gerçekleştirilebilir olmasına dikkat etmek,


Çevrimiçi mahremiyetin, ifade özgürlüğü ve müdahale olmadan fikir üretme özgürlüğü ve de barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü hakkının kullanımı için önemli olduğunu kabul etmek,


İnternet’te bilgiye erişimin, eğitim hakkının teşvik edilmesini kolaylaştıran, eğitim hakkını kullanmayı etkileyeceği için de dijital okuryazarlığın ve dijital uçurumun üzerine eğilme ihtiyacını vurgulayan önemli bir araç olduğunu, dolayısıyla küresel ölçekte ekonomik ve kapsamlı eğitim için muazzam olanaklar tanıdığını vurgulamak,


Dijital uçurumun farklı şekillerde, ülke içinde ve ülkeler arasında, ve de erkekler ve kadınlar arasında, kız çocukları ve oğlanlar arasında var olduğuna ilişkin kaygıyı ifade etmek ve bu uçurumu kapatma ihtiyacını kabul etmek,


Enformasyon ve bilgi teknolojilerine erişimlerini arttırarak, dijital okuryazarlığı teşvik ederek ve eğitime kız çocuklarının ve kadınların katılımını sağlayarak, enformasyon ve bilgi teknolojilerine ilişkin eğitimler vererek, fen bilimleri, enformasyon ve bilgi teknolojileri alanlarında kariyer yapmaları için kız çocukları ve kadınları cesaretlendirerek, tüm kız çocuklarını ve kadınları güçlendirmenin önemini vurgulamak,


Engelli bireylerin İnternet dahil, enformasyon ve iletişim teknolojileri ve sistemlerine erişimini teşvik etmek için uygun önlemleri alma konusunda Devletlerin ilgili birimlerine çağrı yapmaya ek olarak, Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 9. ve 21. maddelerini hatırlamak,


İnternet’in küresel, açık ve birlikte işletilebilir kalması için, Devletlerin, özellikle ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve mahremiyete ilişkin uluslararası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlu bir şekilde güvenlik kaygılarını ele almalarının zorunluluk olduğunu kabul etmek,


Tüm insan hakları ihlalleri ve İnternet’teki temel özgürlükler ve insan haklarının kullanımı için bireylerin maruz kaldığı istismarlar ve bu ihlal ve istismarların cezasız kalmasından derin endişe duyar,


Evrensel insan hakları hukukunu ihlal edecek şekilde, çevrimiçi enformasyonun yayılımını ya da enformasyona erişimi kasıtlı olarak önleyen veya aksatan tedbirler alınmasından da derin endişe duyar,


Açık, erişilebilir ve çok-paydaşlı katılımdan beslenen İnternet için ve de İnternet erişimini sağlarken ve erişimi genişletirken kapsamlı bir insan hakları temelli yaklaşım uygulamanın önemini vurgular,


On yedinci, yirmi üçüncü, yirmi dokuzuncu ve otuz ikinci oturumlarında İnsan Hakları Konseyi’ne sunulan fikir ve ifade özgürlüğü hakkının korunması ve teşvik edilmesi hakkındaki ve de İnternet’te ifade özgürlüğü üzerine olan altmış altıncı oturumunda Genel Kurul’a sunulan Özel Raportör’ün raporlarına ve otuz birinci oturumda İnsan Hakları Konseyi’ne sunulan mahremiyet hakkı üzerine Özel Raportör’ün raporuna dikkat çeker,


Çevrimiçi temel özgürlükler ve insan haklarını korumada ve teşvik etmede sivil toplum, özel sektör, teknik ekip ve akademi dahil tüm ilgili paydaşlarla hükümetin bağlılığının kilit önem taşıdığını göz önünde bulundurur,


1. İnsanların çevrimdışı dünyada sahip olduğu hakların aynen çevrimiçi olarak da korunması, özellikle de, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin 19. maddesiyle ve Uluslararası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi’yle uyumlu bir şekilde sınırlardan bağımsız olarak ve kişinin tercihine göre her mecrada uygulanabilir olan ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini onaylar;


2. Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri’ne ulaşmak da dahil çeşitli şekillerde gelişmenin ve ilerlemenin hızlandırılması için itici güç olarak İnternet’in küresel ve açık doğasını tanır;


3. Bütün ülkelerdeki medya, enformasyon ve iletişim olanaklarının ve teknolojilerinin gelişimini hedefleyen uluslararası işbirliğine imkan sağlar ve teşvik etmek için bütün devletlere çağrı yapar;


4. Kaliteli eğitimin gelişmede belirleyici bir rol oynadığını onaylar ve bu nedenle dijital okuryazarlığı teşvik etmek ve eğitim hakkının teşvikini kolaylaştırmak için önemli bir araç olan İnternet’te bilgiye erişimi olanaklı kılmak adına tüm Devletlere çağrı yapar;


5. İnternet’e erişimi sağlamada ve bu erişimin yayılmasında kapsamlı bir insan hakları temelli yaklaşım uygulamanın önemini de onaylar ve farklı şekillerde tezahür eden dijital uçurumun giderilmesi için tüm Devletlerin çaba göstermesini talep eder;


6. Toplumsal cinsiyet temelli dijital uçurumun giderilmesi ve kapasite artırıcı/kolaylaştırıcı teknolojinin, özellikle enformasyon ve iletişim teknolojilerinin, kullanımını güçlendirmesi, tüm kız çocuklarının ve kadınların güçlenmesini teşvik etmesi için tüm Devletlere çağrıda bulunur;


7. Engelli bireylerin de katılımıyla, engellilerin erişimine yardımcı, uyarlanabilir teknolojileri de kapsayacak şekilde enformasyon ve bilgi teknolojileri ve sistemlerinin tasarım, gelişim, üretim ve dağıtımını teşvik etmek için uygun önlemler alması yönünde tüm Devletleri destekler;


8. Tüm Devletlere, İnternet’teki güvenlik kaygılarına ilişkin, uluslararası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlu bir şekilde ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mahremiyet ve diğer çevrimiçi insan haklarının korunmasını garanti altına almak için çağrıda bulunur. Buna, hukukun üstünlüğüne dayanan ulusal demokratik, şeffaf kurumlar vasıtasıyla, bir şekilde İnternet’teki özgürlükleri ve güvenliği garanti altına alması ve böylelikle İnternet’in, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişimi sağlayan canlı bir güç olmaya devam etmesi de dahildir;


9. İşkence, hukuk dışı öldürmeler, zorla kaybolma, keyfi gözaltı, sınır dışı etme, tehdit ve taciz, yanı sıra İnternet’teki temel özgürlüklerini ve insan haklarını kullanan kişilere karşı işlenen toplumsal cinsiyet temelli şiddet gibi tüm insan hakları istismarlarını ve ihlallerini kesin suretle reddeder ve bu konuda hesap verme zorunluluğunu garanti altına almak için tüm Devletlere çağrıda bulunur;


10. Uluslararası insan hakları hukukunun ihlalinde çevrimiçi bilginin yayılımını ya da erişimini kasıtlı olarak engelleyen ya da aksatan önlemler alınmasını kesin suretle reddeder ve bu tarz önlemlerden uzak durmak ve bunlara son vermek için tüm Devletlere çağrıda bulunur;


11. İnternet’te ayrımcılığı veya şiddeti kışkırtmaya yol açan nefreti savunanlarla mücadele etmenin ve yanı sıra hoşgörü ve diyalogun teşvik edilmesinin önemini vurgular;


12. Tüm paydaşların dahil olduğu şeffaf ve kapsayıcı süreçler yardımıyla ve özünde insan haklarının kullanımı ve nesnel evrensel erişim olan İnternet’e ilişkin ulusal kamu politikaları oluşturulması ve benimsenmesi için tüm Devletlere çağrıda bulunur;


13. Üst Düzey Temsilci’den, İnsan Hakları Konseyi’nin özel prosedürleri, uluslararası organizasyonlar, ulusal insan hakları kurumları, sivil toplum, endüstri, teknik ekip, akademi ve diğer paydaşların ve de Devletler’in danışmanlığında, insan hakları perspektifinden toplumsal cinsiyete dayalı dijital uçurumun giderilmesini olanaklı kılacak yolları gösteren bir rapor hazırlamasını ve bu raporu otuz beşinci oturumda İnsan Hakları Konseyi’ne sunmasını talep eder;


14. Uygulanabilir olduğu üzere, bu meseleleri var olan yetkileri çerçevesinde göz önünde bulundurmak için özel prosedürleri destekler;


15. İnternet’te ve diğer enformasyon ve iletişim teknolojilerinde ifade özgürlüğü dahil olmak üzere, insan haklarının kullanımı, korunması ve teşvik edilmesinin yanı sıra, İnternet’in yurttaş ve sivil toplum katılımını güçlendirmesi, her topluluktaki ilerlemenin gerçekleşmesi ve insan haklarının kullanımı için nasıl önemli bir araç olduğunun – iş programıyla uyumlu bir şekilde – göz önünde bulundurulacağına karar verir.





İnsan Hakları Konseyi’nin üyesi olmayan bir devlet.




Genel Kurul kararı 70/1




M/İHK/17/27, M/İHK /23/40 ve Düzt.1, M/İHK /29/32 ve M/İHK /32/38.




M/66/290.




M/İHK /31/64




 


Çeviren: Zeynep Özarslan


Metnin İngilizcesi için tıklayınız.











 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 03, 2016 11:23

Mutlu Binark's Blog

Mutlu Binark
Mutlu Binark isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Mutlu Binark's blog with rss.