Mutlu Binark's Blog, page 37
April 17, 2016
Türkiye’de İnternet bir değerlendirme blogu
İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencileri Yrd.Doç.Dr. Aslı telli Aydemir’in Multimedia Journalism dersi kapsamında https://turkiyedeinternet.wordpress.com/ adlı bir blog hazırladı. Bu blogda Alternatif Bilişim Derneği tarafından hazırlanan Türkiye’de İnternet’in Durumu 2015 Raporu yeniden değerlendirilmekte, tartışmaya açılmaktadır.


April 11, 2016
“Ortalığa Saçılan Kişisel Veriler konusunda Kaygılıyız”
Basın Açıklaması
İlk olarak Şubat 2016’da 49 Milyon Türk Vatandaşının kimlik bilgilerinin sızdırılmasıyla ortaya çıkan veri sorunsalı, 4 Nisan 2016’da tekrar gündeme gelmiştir. Şubat 2016’da çok güçlü olmayan biçimde şifrelenmiş olarak paylaşılan veritabanı, 4 Nisan’da şifresiz şekilde dolaşıma girmiş ve kötü niyetli kişilerin tek tıklama ile ulaşabileceği hale gelmiştir.
Yapılan sızıntının akabinde, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım konuyla ilgili açıklamasında bu sızdırılma haberinin 2010 yılına ait olduğunu, aynı konunun tekrar haber yapıldığını ve sızdırılan bilgilerin güncel olmadığını belirtmiştir. 2009 yerel seçimlerinde oy kullanan 49,611,000 Türk vatandaşının kimlik bilgilerini içeren veritabanı skandalı, 2010 yılında hukuk büroları ve emlakçılara bir yazılımla birlikte DVD içinde bu veritabanını satan çetenin yakalanması ile ortaya çıkmıştır. Bu nedenle haberin eski olduğu doğru olmakla beraber, veritabanındaki bilgilerin güncelliğini yitirmiş olması söz konusu değildir. Zira paylaşılan içerik, isim soyad, T.C. kimlik numarası, anne-baba adı, doğum yeri, doğum yılı ve adres bilgilerinden oluşmaktadır. Görüleceği üzere, 8 yıl da geçse 18 yıl da geçse adres bilgileri ve bazı durumlarda soyad dışında diğer bilgilerin değişme olasılığı yoktur. Bu da sızdırılan veritabanının güncelliğini ve kişisel veri olarak değerini açıkça koruduğunu göstermektedir. Anne kızlık soyadının ise kişisel veri koruma ve gizlilik adına yetersiz kaldığı uluslararası boyutta tartışılması gereken bir meseledir.
Ülkemizde TC Kimlik bilgisi olur olmaz her yerde kullanılmaktadır. Hemen hemen tüm kamu kayıtlarında, banka ve hastanelerde ana giriş noktası olarak kullanılmaktadır; bu nedenle bu numara kapsamında kayıtlanan önemli miktarda kişisel, mahrem olması gereken veri vardır. Bu verilerin dolandırıcılık gibi kötü amaçlar için hukuk dışı kullanılma riskinin artması TC kimlik numaraları paylaşılan insanların güvenliğini de tehdit etmektedir. Ayrıca sağlık verileri gibi bir takım mahrem verilerin de bu kadar ortalıkta olması kişisel mahremiyetimizin ihlaline yol açma riski taşımaktadır. Bu sorun, tüm Türkiye’yi ilgilendiren ve acilen önlem alınması gereken önemli bir risktir. TC Kimlik numaralarının ortalığa saçılması bu riski çok büyütmüştür. Ülkemizin, TC Kimlik numaralarının değiştirilmesini ciddi olarak düşünmesi gerekir. Bu konuda tüm paydaşları kapsayan bilimsel çalışmalar yapılmalıdır. Nüfus cüzdanlarının ve pasaportların yenilenme süreci başında, bu konuyu acilen değerlendirmek, olası riskleri azaltmak açısından yararlıdır.
Hayati önem taşıyan bu bilgi sızıntısı ve gelecekte buna benzer kişisel veri sızıntılarının tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Ülkenin siber güvenlik stratejisini, sivil toplum, üniversiteler ve özel sektörle işbirliği içinde hayata geçirmeliyiz. Kişisel verilerin korunması yine katılımcı bir bakış açısıyla sağlanmalıdır. Alanda çalışan diğer meslek örgütleriyle birlikte bu konunun takipçisi olacağımızı ayrıca vurgulamak isteriz.
9 Nisan 2016
Alternatif Bilişim Derneği ve Internet Teknolojileri Derneği


KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI ALANINDA GÜNCEL GELİŞMELER SEMPOZYUMU
21 Nisan 2016 Saat: 14:00/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu
I. Oturum: Genel Çerçeve
Başkan Prof. Dr. Mehmet Yüksel/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Konuşmacılar
Yrd. Doç. Dr. Elif Küzeci/Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Kişisel Verilerin Korunması Hukukunun Genel Çerçevesi”
Doç. Dr. Ferhat Canbolat/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Kişilik Hakkı ve Bu Bağlamda Kişisel Verilerin Korunması”
Yrd. Doç. Dr. Muammer Ketizmen/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Ceza Hukukumuzda Kişisel Verilerin Korunması”
II. Oturum: Özel Konular
Başkan Prof. Dr. Çetin Arslan/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Konuşmacılar
Yrd. Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Antlaşmalar Bakımından Kişisel Verilerin Korunması”
Yrd. Doç. Dr. İnci Solak Akman/Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Vergi Mahremiyeti Bağlamında Kişisel Verilerin Durumu”
Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Akçaoğlu/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“Unutulma Hakkı Nedir, Ne Değildir?”
Doç. Dr. Sedat Çal/Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
“İdare Hukuku Bakımından SGK Verilerinin Korunması”


April 9, 2016
19. Internet Haftası- 11-24 Nisan 2016 – Etkin Katılım Çağrısı
Türkiye İnterneti 12 Nisan’da 23. yılını doldurmuş olacak. Türkiye İnternet Kamuoyunu, 11-24 Nisan’da gerçekleşecek 19. İnternet Haftasını bir şenlik havasında tüm ülkede internetin 23 yaşını kutlamaya çağırıyoruz. Tüm kesimlerden; Üniversiteler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Çiftçi Birlikleri, Ziraat Odaları, Mühendis Odaları, Barolar, Tabip Odaları, Bankalar Birliği, Noterler Birliği, Organize Sanayi Bölgeleri, Yerel Yönetimler, İnternet Cafeler, Okullar, Bakanlıklar, Kaymakamlıklar, Valilikler, tüm kamu yönetimi, özel sektör, internet şirketleri, Bilişim/Bilgi/İletişim STK’ları, Demokratik Kitle Örgütleri, Bilişim Klüpleri, Özgür yazılım Toplulukları, Tüm Medya Kuruluşlarını, Bireyleri bu İnternet Haftasını tüm ülkeyi saran bir İnternet Şenliğine, Bilgi Toplumu, e-dönüşüm, e-türkiye, e-devlet, ar-ge, inovasyon, kodlama/yazılım kavramlarının geniş kitlelerle tanıştırıldığı, İnternetin geniş kitlerce tartışıldığı bir İnternet ve Bilişim Fırtınasına döndürmeye çağırıyoruz.
İnternet dünyada 3.4 milyar insan için yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir; ve yaşamımızı sürekli olarak değiştirmektedir. Bizler, interneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. İnternet Bilgi Toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. Hiyararşik yapıları kırmaya başlıyor. Nasıl sanayi devrimi sancılı olduysa, Bilgi Toplumuna dönüşüm de uzun ve sancılı olacaktır. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek farketmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki sayısal Gümden sorumlu kişisi, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, internetin elektrik, telgraf ve matbadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Bu gün, 4. Sanayi Devrimi, internetin tetiklediği bir gelişmedir.
İnternet Haftası toplumda internet kültürünü yaymak, internet bilincini yaratmak, interneti tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm yollarını tartışmak, kısaca interneti Türkiye gündemine yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Türkiye internetinin gündemindeki sorunları tartışmak, özellikle yönetişim, yasal düzenlemeler, serbestleşme, internet ve telekom sektörünün gelişimi, iş yaşamı, eğitim, kültür ve demokrasi boyutlarını gündeme getirmek; bireysel güvenlik, internetin güvenli kullanımı, mahremiyet, bilgi güvenliği, sosyal ağlar, ve Bilgi Toplumu kavramlarıyla tüm toplumu tanıştırmak, bu İnternet Haftası için seçtiğimiz önemli bir hedeftir. Bu kapsamda yukarıda saydığımız tüm kurumlar, örgütler, firmalar, yerel yönetimler ve bireylerden bu etkinliklere katkıda bulunmalarını bekliyoruz. Bu etkinlikleri, tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Tüm ilçelerde, tüm okullarda, tüm belediyelerde, ziraat odalarında, ticaret ve sanayi odalarında, organize sanayi bölgesinde, halk kütüphanesinde bir etkinlik yapılsın istiyoruz. İnternetin önemine inanmış her kişi ve kurumu bu çorbaya kendi olanakları ölçüsünde katkıda bulunmaya çağırıyoruz.
Basından interneti, olanakları, sorunları, projeleri, özellikle e-türkiye ve e-devleti anlatmasını ve ne yapılmalı, nasıl yapalım sorusuna yönelik yazılar, ve haberler çıkmasını istiyor; internet sayfaları, internet ilaveleri; internetin çesitli uygulamalarını anlatan yazılar bekliyoruz. 23 yılı özetleyen, irdeleyen, değerlendiren kitap, broşür ve ekler anlamlı olur. Bu sene, sosyal ağlar, demokrasi, mobil yaşam, yasaklar ve ifade özgürlüğü, Fatih Projesi, mahremiyet, bilgi güvenliği, bireysel güvenlik, internetin güvenli kullanımı, siber saldırılar, intenet üzerinden yapılan sahtekarlıklar konularında toplumu bilgilendirmeye önem verilmesini istiyoruz, bekliyoruz. İnternet haftasında dağıtılan internet kitapçıkları yararlı olur diye düsünüyoruz. TV’lerden gene tanıtıcı programlar; ve internetin Türkiye’nin gündemine girmesine katkıda bulunacak açık oturum, forum gibi programlar bekliyoruz. Özellikle, siyasal kadroları da bu tartışmaya çeken, ulusal politika oluşturulmasına katkıda bulunacak programlar arzulamaktayız. Üniversitelerden, Servis Sağlayıcılardan ve STK’lardan bu konularda basına destek olmasını bekliyoruz. Her kamu kurumundan kendi e-devlet projesini önce kendi webinde anlatmasını, vatandaşlara yönelik broşür hazırlamasını, kurum içinde tanıtım ve eğitim yapmasını, basın ve vatandaştan geri besleme mekanizmaları kurmasını istiyoruz, öneriyoruz. Kamu Kurumlarının sosyal ağlarda yer almasını, kurumsal blogların oluşmasını, kamuoyu ile planlarını paylaşmasını bekliyoruz. Kamu kurumlarının küçük de olsa yeni bir “e-devlet” hizmeti başlatması güzel bir katkı olur.
Weblerin, cihazdan bağımsız, farklı cihazlara duyarlı, özellikle mobil cihazlara uygun olmasına özen gösterilmesini bekliyoruz. Bir tarama mekanizması, telefon rehberleri, geri besleme formları, yenilikleri haber veren servisler, sıkça sorulan sorular dokümanı ilk anda akla gelen konular. Web sayfalarının W3C standartlarına uygun olması, platform ve tarayıcı bağımsız olması; engelli yurttaşlara, düşük bant genişliğine uygun seçeneklerin olması önerilir. Tüm webin mobil erişimde düzgün çalışmasına yönelik çalışmaları bekliyoruz. RSS ve Wiki gibi yeni nesil hizmetlerin olması, üretilen tüm dokümanların webten erişilebilir olmasını arzuluyoruz.
Küçük, büyük her kurumun kendi webini gözden geçirmesi, web 2.0 özelliklerini eklemesi; kurumsal politikaları anlatan bloglar, kullanıcıların görüşlerini yazabileceği sayfalar, yeni hizmetler eklemesi çok güzel olur. Tüm kurum çalışanlarına sunulan e-posta ve webmail hizmeti, blog, kurum içi haberleşme mekanizmaları, wikiler, gene mütevazi hedefler arasında. Kurumun, kültürel mirasının, tarihsel gelişiminin internete aktarılmasına yönelik katkılarda yararlı olur. Bireylerden kendi kişisel weblerini oluşturmalarını, uzmanlıklarını, meraklarını, katkılarını internete taşımalarını destekliyoruz. Yurt dışı alan uzayındaki kişisel sayfaların adsoyad.com.tr, info.tr, biz.tr , web.tr, gen.tr, tv.tr v.b. ile Türkiye alan uzayına taşınmasını öneriyoruz. Avukatlarımızı, av.tr, doktorlarımızı dr.tr altında çalışmaya çağırıyoruz. İnternet haftasında internetle tanışmamış kitlelere interneti tanıtacak, bir `Internete Dokunun’ sloganlı etkinlik yapabiliriz. Kütüphanelerde, ve tüm üniversitelerde `Internet cafe’, internet evi, gibi internet erişim mekanları açılması önem verdiğimiz etkinlikler arasında. Bunu özellikle, buna gereksinim duyulan, bölgelerde teşvik etmek istiyoruz. İnternet kullanmayı öğreten kursları ücretsiz ya da mütevazi ücretlerle sunan kampanyalar; İnternet Cafelerde ucuzluk kampanyaları gibi. Web yapmayı, kişisel güvenliği, sosyal ağlarda mahremiyeti sağlamayı, spam ve virüse karşı korunmayı öğreten mütevazı kursları Sivil Toplum Kuruluşlarından, Üniversitelerden, İnternet Cafelerden, internet şirketlerinde yurdun dört bir köşesinde bekliyoruz. Ana babalara, öğretmenlere, hakim ve savcılara, avukatlara yönelik etkinliklerin, sohbet toplantılarının altını çizmek isteriz.
Konferanslar, bu sürede yapılabilecek en kolay ve önemli etkinlikler arasındadır. Genel tanıtıcı konuşmalar, çeşitli özel konuları, etkileri, sorunları uygulamaları gibi, örneğin eğitim, hukuk, sağlık, ticaret, eğlence, turizm gibi konular bu tür etkinlikler arasında sayılabilir. İnternetin tarihi, siyasal etkileri, olanakları, ve sorunları da tartışılabilecek konular arasında. 2015-2018 dönemini kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi ve ilgili Eylem Planı özellikle konuşulması gereken konuların başında geliyor. İnternetin altyapısı, çalıştırılması ve uygulamalarının teknik boyutları konusunda da seminerler yapılabilecek etkinlikler arasında. Türkiye İnternetinin çeşitli sorunlarını irdeleyen ve özellikle, ne yapılmalı sorusuna cevap aramaya yönelik açık oturum türü etkinlikler önemlidir
Ülkemizde internet kullanımı P’yi yeni aşmıştır. Düzenli kullanımda henüz P’yi bulamamıştır. KOBİ’ler ve kırsal kesimde, kamu hizmetlerin kullanımında ciddi düşüklük söz konusu. Sayısal bölünmenin önlenmesi, Kamu İnternet Erişim Merkezlerin (KİEM) kullanımı gibi uygulamaların tartışılması, çeşitli sektörlere yönelik Ulusal Politikaları, internet ve temsil ettiği teknolojileri Türkiye gündemine yerleştirmeye yönelik çabalara öncelik vermek istiyoruz. Bu etkinliklerin planlanması ve hayata geçirilmesinde, ilgili herkesten katkı bekliyoruz. Bu kapsamda, haftaya mütevazi ölçülerde sponsorluk yapacak kurumları arıyoruz. Bu yıl geniş kapsamlı afiş basıp dağıtmayacağız. Kurumların webteki afişleri uyarlayarak kendi afişlerini basıp dağıtmasını önermekteyiz.
Şu konuların altını çizmek istiyoruz:
– Kültürel Mirası İnternete Taşı! Kurumlar ve sivil örgütler olarak, kültürel mirasımızı, çok kültürlü, çok sesli yapımızı internete aktaralım. Buna ulusal boyutta tanıtımı da ekleyelim. Bireyler olarak da kendi kültürel birikimimizi, mesleki deneyimlerimizi, bireysel meraklarımızı internete taşıyalım. Tüm kurumlardan başta kurum tarihi olmak üzere, ellerindeki tüm kitapları, raporları, resimleri, filmleri, ses kayıtlarını bir program dahilinde webte yayınlamaları önermekteyiz. Başta Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, TÜBA ve TÜBITAK olmak üzere tüm kurumlardan ellerinde telif hakkı sorunu olmayan tüm kültürel ürünleri webte yayınlamaya çağırıyoruz. Kar amacı gütmeyen kurumlara da piyasada satılan kitapları da webte yayınlamayı önermekteyiz. Baskısı kalmamış ve yeniden basılması düşünülmeyen kitapları webte yayınlayalım. Ticari ders ve uzmanlık konularında yer yer bazı kitapların açıldığını görüyoruz. Böylece hem çok daha fazla okuyucuya erişecektir; hemde satışlar düşmeyecektir kanısındayız. Müzelerimizi, taş plaklarımızı, eski gazete ve belgelerimizi internete taşıyalım.
–Kendi Okulunu İnternetle Bütünleştir ! İnterneti etkin kullanan, etik ve estetik kültürü gelişmiş, bilgi güvenliği ve mahremiyet kavramlarını içseleştirmiş, bilgi/medya/bilişim okuryazarı gençlik yetiştirmeliyiz. Liseyi bitiren her öğrenci, ilgi, merak ve yeteneği ne olursa olsun, bilişimin temel kavramlarını, yetenek, sınır ve olası kötü kullanımı kavramalıdır. Okullarınızın kurumsal kimliği ile internette olmasını ve eğitimin internetle harmanlanmasına çok önem veriyoruz. Her okulun kendi webi, öğretmen ve öğrencilerin e-posta adresleri olması, kişisel weblerinin olmasını çok önemsiyoruz. İnternetin, eğitim sistemin organik bir parçası olmasını hedeflemeliyiz. Fatih projesini katılımcı bir şekilde, bilimsel ilkeler ışığında, ülkemiz bilişim/bilgi sektörlerine ivme verecek şekilde, özgürlükçü ve insana güvenen bir felsefeyle hayata geçirelim. EBA’yı geliştirmeye açık, creative-commons, lisanslı nesnelerle zenginleştirelim. Artık, internete yüksek kapasite ile bağlı olmayan okul kalmasın! İnternetin eğitim sistemin bir parçası olması; öğrencilerin bilgi ve bilişim okur yazarı olması; internet üzerinden okul gazetesi çıkarması, wiki ve bloglarla birlikte üretme deneyimi kazanması; dünya üzerindeki akranları ile temasta olması önemlidir. Öğrencilerimizin Vikipedi’ye katkıda bulunmasını teşvik edelim. Öğretmenlerimizin içerik üretmesi ve paylaşmasını teşvik edelim. Hafta kapsamında öğretmen ve öğrencilerle sohbet toplantıları, internetin eğitimi nasıl zenginleştirebileceğini konuşmak, bu alandaki özgür yazılımlarla tanışması çok yararlı olabilir. Öğrencilerimizi internetin olası tehlikelerine karşı bilinçli kullanımı hedefleyelim, öğrencilerimize özgürlük, yetki ve sorumluluk vermekten korkmayalım.
–Programlamayı öğrenelim, öğretelim! Bütün dünya, ana okulundan başlıyarak programlamyı herkese öğretme çabası içinde. Tim Berners-Lee “politikacılara programlama öğretelim; doğru karar almalarına yardımcı olur” diyor. Programlama, kapsamlı bütünsel düşünmeye, parçalarla bütünü bir arada ele almayı kolaylaştırır. Bu bağlamda, programlamayı okullarda, halk evlerinde, ve internet üzerinden öğretmeye ilgili herkesi çağırıyoruz. Yazılım tüm sektörler ve süreçlerin iyileştirilmesi, hızlanması, güvenli çalışması ve verimlilik artışı için temel araçların başında gelmektedir. Kullandığımız bütün cihazların çalışmasında yazılım ana unsurdur. 4. Sanayi Devriminin ana etmenlerin biride yazılımdır. Ülke olarak daha fazla yazılımcı yetiştirmek zoundayız.
–Özgür Yazılımla Tanış/Tanıt! Özgür yazılımlar, imece benzeri bir şekilde üretilen, ve sahibi tüm insanlık yazılımlardır. Bunları, her dünya vatandaşı, kimseden izin alamdan kullanabilir, değiştirebilir, paylaşabilir. Bu gün dünya üzerinde 1.4 Milyon özgür yazılım projesi var. Özgür yazılımlar ülkeler, kurumlar ve bireyler için tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet için önemlidir. Ülkemiz, bir özgür yazılım olan Pardus’u “Ulusal İşletim Sistemi” olarak geliştirmek, başta kamu kurumları olmak üzere tüm ülkede kullanmak istiyor. Pardus ve kardeş özgür yazılım projeleri ile tanışalım, kullanalım. Ülkemizde gelişen özgür yazılımlar başta olmak üzere, ilgi alanımızda bir özgür yazılımı araştıralım, öğrenelim, kullanmaya çalışalım. Özgür Yazılım Klüplerini bu konuda öncü olmaya çağırıyoruz.
–Bir Hacketon Yapalım! Bilişim ve Özgür Yazılım Klüplerini, okullarında birlikte yazılım geliştirme çabası olan hacketon yapmaya çağırıyoruz.
–Bilişim ve Hukuk Buluşması! Bilişimcilerin hukuk bilgisine, hukukcuların bilişim bilgisine, tüketicininde her ikisine gereksinimi var. Son zamanlarda internet üzerinden sahtekarlık yaygınlaştı. Baroların öncülüğünde bilgilendirme amaçlı sohbet toplantıları, seminerleri öneriyoruz, bekliyoruz.
–Bir halk kütüphanesini İnternete bağla! Bugün kütüphane ve internet enformasyon kaynaklarına erişim anlamında bütünleşmiştir. Bilgisayarı olmayan vatandaşlara ucuz internet erişimi sağlamakta kütüphaneler önemli görev üstlenebilirler. Kütüphanelerin, bilgi arayan insanlara yol göstermesi de onların ana görevlerinden biridir. Kütüphanelerin e-kitaplara sahip olması, en azından öncü kütüphanelerde e-kitapları deneysel olarak ödünç vermeye başlamasını önermek isteriz.
–Belediyeler kamuya açık İnternet hizmeti sunsun! Burada ucuz internet erişiminin yanında, wireless erişimi kamuya açık alanlarda sağlamaya başlaması gerekir. Belediyelerin fiber altyapısı kurması, bunu ucuz ve adil bir şekilde servis sağlayıcılara sunması gerekir. Bunun yanında, belediyenin hizmetlerini internet üzerinden sunması, kendini tanıtması, interneti bir hesap verme, saydamlık ve geri besleme mekanizması olarak kullanması önemlidir. Belediye gelir ve giderlerinin, borçlarının periodik olarak webte yayınlanmasını öneriririz. Belediyelerin projelerini tüm detayları ile webte yayınlaması, meclis gündemi ve tutanaklarını, webcast ve podcast ile canlı ve sürekli yayınlaması, web 2.0 araçları ile vatandaşla etkileşim içinde olması önemlidir. Sosyal Ağlarda bulunmayı ve etkin bir geri besleme aracı olarak kullanılmasını öneririz. Belediye kararlarını, vatandaş öneri ve şikayetlerini, sosyal ağlar teknikleri ile webte yayınlaması önerilerimiz arasındadır. Belediye duyuru mekanizmaları ve geri besleme wikileri denemeye değer.
– Üniversitelerden, tüm raporları, tüm tezleri, makaleleri, Açık Erişim kapsamında kurumsal arşivde yayınlamasını, yapabildiği ölçüde tüm konferansları video, ses ve metin olarak yayınlanmasını önermek isteriz. Ulusal Açık Ders Malzemeleri projelerine destek olmalarını, öncülük etmelerini bekliyoruz. Tüm topluma ve bölgeye yönelik ders, seminer ve konferansları internet teknolojileri yoluyla sunmasını öneriririz. Yurttaşları bilgilendirmeye yönelik seminer, MOOC türü kursları vermelerini öneririz.
– Bir e-devlet hizmetini başlat! Dünyadaki Açık Veri Kampanyasına katıl; elindeki verileri yurttaşların kullanımına sunmaya başla. Küçük de olsa yeni bir hizmet başlat. Bir kardeş kamu kurumu ile veri değişimini hayata geçir. Webini tarayıcıdan bağımsız hale getir. W3C standartları ve birlikte çalışabilirlik kriterlerine uygun hale getir. Özürlü yurttaşlara yönelik sayfalar hazırla. Mobil uygulamalar geliştir. Haber verme RSS servisi başlat. Sosyal Ağlarda bulun ve geri besleme yapıları kur.
–Bir Mobil Uygulama başlat! İnsanlar her yerde, her zaman her türlü bilgiye erişmek, eğlenmek, öğrenmek ve işlerini ve meraklarını takip etmek istiyorlar. Mobil uygulamalar, yaşamımızı her gün daha fazla giriyor. Tüm kurumlardan, mobil uygulamalara önem vermesini istiyor, ve İnternet Haftası vesilesiyle bir mobil uygulama başlatmaya çağırıyoruz!
Yukarıda belirtilen etkinlikler esasta bir fikir vermek içindir. Türkiye Internetini büyütecek her türlü etkinliğe açığız, destekleriz. Her internet gönüllüsünden, internetin önemini kavramış her kişi ve kurumdan, Türkiye internetinin parçası olan herkesten destek bekliyoruz.
İnternet Yaşamdır !
Bilişim STK Platformu


March 31, 2016
WORKSHOP Social Media in Turkey: Uses and Impacts in Social and Political Life. 9 April, 2016
Venue: Culture and Convention Centre, Hall A. Middle East Technical University –METU-
Convenor: Dr. Elisabetta Costa
The workshop brings together different research on the uses and consequences of social media in Turkey. The papers will illustrate different forms of usage of social media and their social and political implications. What is the impact of social media on people’s relationships? Have social media reinforced or reduced social inequalities? What is the current state of the ‘digital divide’ in Turkey? What is the impact of social media on political participation? Have social media transformed visual communications and photographic practices? The workshop will include a keynote talk by Daniel Miller, Professor of Anthropology at UCL (University College London), who will present the results of Why We Post http://www.ucl.ac.uk/global-social-media; https://www.ucl.ac.uk/why-we-post, a research project on the uses of social media in 9 different countries around the world.
Opening and Welcome: Elisabetta Costa (BIAA)
9:30 – 9:40
Panel 1: Social Media and Social Implications
9:40- 11:40
Özlem Savaş, Bilkent University: Defeat of modesty by pleasure: Facebook practices of ‘good life’ in Turkey.
Erkan Saka, Istanbul Bilgi University: Uses and potentials of snapchat in Turkey.
Dağhan Irak, University of Strasbourg: How cultural and social capital drive the Social Media.
Burak Taşdizen, METU: Social Media in a Knitting Community in Ankara, Turkey.
Chair: Elisabetta Costa, BIAA
Coffee: 11:40 – 12:00
Keynote talk by Daniel Miller: Why We Post: the Anthropology of Social Media
12:00 – 13:00
Lunch: 13:00 – 14:30
Panel II: Social Media, Family and Diaspora
14:30 – 16:00
Gülay Taltekin and Alev Kuruoğlu, Bilkent University: Negotiating Kinship Online: Bridal Homes and Marital Woes on a Facebook Group.
Slavka Karakusheva, Sofia University St. Kliment Ohridski: Remembering the Past, Sharing the Present.
Elisabetta Costa, British Institute at Ankara (BIAA): Social media, Family and Kinship in Southeast Turkey.
Chair: Mutlu Binark, Hacettepe University
16:00 – 16:30 Coffee
PANEL III: Social Media, Politics and Policies
16:30 – 18:00
Emre Toros, Atilim University: Do politicians “mind their Ps and Qs” on Twitter? An Analysis on the Incivility of the Candidate Tweets Circling the November 2015 Turkish Election.
Derya Agiş, Ankara University: Social Media Fights Between Academicians in Turkey.
Mutlu Binark, Hacettepe University: New Social Ecology and the Need for New Media Literacy in Turkey.
Chair: Erkan Saka, Istanbul Bilgi University
Drink: 18:00-19:00
Co-organized by the British Institute at Ankara and the Social Anthropology Graduate Program of the Middle East Technical University.
Co-organized by the British Institute at Ankara and the Social Anthropology Graduate Program of the Middle East Technical University.


March 28, 2016
Burnumuzun dibinde bir paralel evrende mi yaşıyoruz?
Yazan: Şerife ÖZTÜRK
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı Doktora öğrencisi
1954 yılında, Princeton Üniversitesi doktora adayı olan Hugh Everett’in aklına radikal bir fikir geldi: “Tam olarak bizim evrenimize benzeyen başka evrenler de var olabilir.” Bu evrenlerin tamamı bizimki ile bağlantılıdır yani her biri bizim evrenimizden ve bizimki de başkalarından ayrılmış olabilir (Cansu, 2014). Paralel evrenler teorisi, evrende bazı deterministik (sebep sonuç ilişkisi) olmayan olaylar olduğunu ifade eder. Her an rastgele olayların olduğu ve varolan çeşitli seçenekler arasında bölündüğü bir evren tanımlar ve bu evrenin her parçasında aynı olaylar çeşitli sonuçlar içerir (www.fizikmakaleleri.com).
Everett’in bu teorisi, kuantum mekaniği ile ilgilidir. Kuantum mekaniği; madde ve ışığın, atom ve atomaltı seviyelerdeki davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır (www.wikipedia.org). Kuantum araştırmaları, atom çekirdeğinin etrafındaki yörünge seviyelerinde bulunan elektronların aynı yörüngede aynı anda birden fazla noktada gözlemlendiğini saptadı. Hugh Everett elektron davranışlarını makro düzeyde kendi evrenimize uyarlamıştır (Cansu, 2014).
Aynı anda birden fazla noktada bulunma durumu bize konuyla ilgili şifreyi vermektedir.
1990’lı yılların başında Web 1.0 olarak nitelendirilen ağ tabanlı bilgisayar ve internet teknolojisi kullanımını yaşamımıza yerleştirirken, Web 2.0 diye tanımlanan yeni medya araçlarıyla, karşımıza bambaşka dünyalar çıkmıştır.
İnternet’e erişerek, e-posta dolayımıyla iletişim kurmak, MSN’de sohbet etmek, web sitelerinde enformasyon aramak, e-alışveriş yapmak, çevrimiçi veya çevrimdışı dijital oyun oynamak, ogo mobile messenger, İ-pod kullanmak vb. sanal uzamda gerçekleşen edimler gündelik yaşamımızda geleneksel medyanın kapladığı yeri ve zamanı almakta ve yaşamın akışının doğal bir parçası haline gelmiştir. Yeni medya artık yaşamın her anında yer almakta ve her alanında kullanılmaktadır: kişilerarası iletişim, ticaret, siyaset, sağlık, kariyer ve oyun. Yeni medya kavramsallaştırımıyla, geleneksel medyadan (gazete, radyo, televizyon, sinema) farklı olarak, dijital kodlama sistemine temellenen, iletişim sürecinin aktörleri arasında eş anlı ve çok yoğun kapasitede, yüksek hızda karşılıklı ve çok katmanlı etkileşimin gerçekleştiği multimedya biçimselliğine sahip iletişim araçları kastedilmektedir (van Dijk, 2004’ten akt. Binark, 2007).
Web 1.0’dan Web 2.0’a geçişle birlikte yaşanan değişimleri Manovich “devrim” (Manovich, 2001) olarak yorumlamaktadır.
Yeni medya ortamlarında yukarıda da değinildiği gibi, günlük yaşamda gerçekleştirdiğimiz bütün edimleri gerçekleştiriyoruz. Zaman ve mekanla sınırlanan birçok çevrimdışı eylemlerimiz, çevrimiçinde bu sınırlamalar olmadan gerçekleşebilmektedir.
Filozof Giorgio Agamben (akt. Crary, 2015) de “bugün bireylerin hayatının bir aygıt tarafından şekillendirilmediği, kirletilmediği ya da denetim altına alınmadığı tek bir an bile yok” demektedir.
Çevrimiçi dünyadayken çevrimdışında da yaşam akıp gitmektedir, çevrimdışı yaşamlarımızı sürdürürken de çevrimiçi yaşam devam etmektedir.
Yeni medya araçlarının hayatımızı çepeçevre sardığını “ağ toplumu” kavramıyla vurgulayan Castells, (2004) enformasyon ve bilişim teknolojilerinin ön plana çıktığını yeni bir toplumsal yapılanmanın şekillendiğini ifade etmektedir. Bu yeni toplumsallaşmayı Bakardjieva “hareketsiz toplumsallaşma” (akt. Binark, 2014) ile tanımlamaktadır.
Ağ toplumunda küresel ve yerel düzeyde enformasyon ve bilgi akışı hızlanmış, kolaylaşmış ve ucuzlamıştır. Çevrimdışıyken yanımızda bulunan ve yeni medya araçları olarak tanımlanan akıllı telefon, ipad ya da diz üstü bilgisayarlarımız ve bunlara yüklenen uygulamalar ile hep çevrimiçi kalıyoruz. Çevrimdışı yaşamda nerede olduğumuzu çevrimiçi ağlarda belirterek aynı anda fiziksel ve sanal olarak o mekanlarda bulunuyoruz. Bunun dışında o mekanlarda fiziksel olarak bulunmasak bile orada olduğumuzu bildirebilir ve aynı anda iki farklı yerde (fiziksel ve sanal olarak) bulunabiliriz. Çevrimiçinden ayrılmak ancak bu araçları kapatmamızla mümkün olabilmektedir.
Günlük pratiklerimizde arkadaş grubumuzla, ailemizle veya akrabalarımızla yaptığımız görüşmeleri çevrimiçinde üyesi olduğumuz sanal cemaatlerle farklı kimlikler yapıyoruz. Oyunları artık çevrimiçi ağlarda oynayıp, ortak özellikler taşıdığımız, ortak paydalarda buluştuğumuz kullanıcılarla “dipnotsuz iletişim” (Binark, 2004) gerçekleştirmekteyiz.
Yeni medya araçlarıyla edindiğimiz tecrübeler, çevrimiçi yaşamda farklı şekillerde karşımıza çıkmakta ya da tam tersi de olabilmekte, çevrimiçi ağlarda deneyimlediklerimizi günlük pratiklerimize aktarabilmekteyiz.
Çevrimdışı kimliklerimiz çevrimiçinde değişebilmekte ve kullanıcıların karşısına anonim kimlikle çıkılabilmektedir. Yine aynı şekilde çevrimdışıyken elimizde bir bardak çayla dizüstü bilgisayarımızı kucağımıza almış televizyon izlerken, bilgisayarımızla da başka bir benlikle başka bir eylemle (oyun oynayarak, bloğa yazı yazarak, sanal çiftliklerde sebze üretip hayvan yetiştirerek vb.) çevrimiçi dünyaya bağlanabilmekteyiz.
Sonuç olarak, yeni medya araçlarıyla hayatlarımız büyük bir değişim yaşamıştır. Günlük yaşamdaki eylemlerimizi sanal olarak da gerçekleştirebileceğimiz bir dünyayla karşı karşıyayız. Çevrimdışındaki pratiklerimizi gerçekleştirirken aynı anda siberuzamda farklı kimliklerle farklı şeyler yapabilmekteyiz. Bu durum, evrende yaşarken başka evrenlerde yaşamın farklı varyasyonlarının yaşanıyor olabileceğini göstermekte midir?
Çevrimiçi yaşamlar, çevrimdışı yaşamlara paralel olabilir mi? Ya da başka bir ifadeyle, Siberuzam, yaşadığımız evrenin paraleli midir?
Bu sorulara cevap vermek gerçek yaşamlarımız ile aynı anda zaman-mekan sınırı tanımadan bize farklı dünyaların kapısını açan sanal dünyada gerçekleştirdiğimiz eylemlerde yatmaktadır.
Kaynakça
Binark, M. (2004). “Kimlik(lenme), Dipnotsuz İletişim ve Etnik Laflama Odaları”, İnternet Toplum Kültür, (Der.) Mutlu Binark, Barış Kılıçbay, Ankara: Epos yayınları.
Binark, M. (2007). Yeni Medya Çalışmaları, Ankara: Dipnot Yayınları.
Binark, M. (2014). Dijital Oyun Dünyası ve Yeni Toplumsallaşma Biçimleri, www. aljazeera.com.tr, Erişim Tarihi: 18.01.2016
Cansu B. (2014). Geçmişten Günümüze Paralel Evrenler Teorisi
Castells, M. (2004). “An Introduction to the Information Age”, The Information Society, (Ed.) Frank Webster, London: Routledge.
Crary, J. (2015). 7/24 Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu, İstanbul: Metis Yayıncılık.
Manovich, L. (2001). The Language of New Media, Cambridge: MIT Press
İnternet
http://www.fizikist.com/gecmisten-gunumuze-paralel-evrenler-teorisi/, Erişim Tarihi: 21.03.2016
http://www.fizikmakaleleri.com/2012/12/paralel-evrenler.html, Erişim Tarihi: 21.03.2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuantum_mekani%C4%9Fi, Erişim Tarihi: 21.03.2016


March 20, 2016
Meanwhile in a Parallel Universe…
By Serra Sezgin, Ankara University, Faculty of Communication
Like these memes, in popular culture, a parallel universe is basically described where the used ones become the users, where the weak ones are strong and vice versa. An imagined parallel universe refers to a world where power balances become upside-down; such as a tree painting Bob Ross or flowers giving each other humans. In a parallel universe, objects and subjects, controllers and the controlled ones are interchange. From this perspective, may the online world be a parallel universe?
On the one hand, if we are talking about the world, the society that we live in today, it is not possible to describe it without networks, cables, hardware or software which belong to the online world. Then the offline world is not offline at all while including all these. Likewise, the online world is not a space which totally free from the offline one (do you think I am not myself at GTA or LOL?) Instead of being parallel universes, online and offline spaces should be described as engaged and embedded to our daily lives.
On the other hand, as seen in the memes, to consider the online world as a parallel universe, the means of control should have been upside down. Are the ones/things who rule the offline world has been changed? All these networks, hardware and software that supposed to be the objects are now controlling the human race? Are computers really going to capture us in the future? It does not seem like they will, since the only capturer is still the same human being in 2016. The law makers, controllers, the ones holding the power of the offline world are also the ones who harvest the online world.
What makes us think online world is a parallel universe is probably the opportunities that internet creates, the liberating side of new media. Instead of a few powerful people controlling what the majority see and hear, the majority can now produce and reproduce media. This decentralization of production of the media content and the control of media, compose the democratizing, emancipatory and empowering characteristics of the internet. But empowering who? Democratizing which relations? There are studies show the digital divide in order to gender, geography, literacy, economic or social class etc. and they reveal that there is definitely a division. Additionally, providing users with a certain kind of control like creating their own pages, profiles etc. the companies establish a broader economic and political controls over the whole system.
While mentioning about the positive effects of online communication technologies or social media, such as participation, citizen journalism, and content production; we can’t speak for the whole population of the world. The people who participate cultural or economic production in this case, are the ones who have access to hardware -at least a smart phone-, software, the internet connection -which is not that cheap- and the literacy of media/internet. The literacy of digital age exists with the languages of programming. Gursakal says “If you can’t program, then they will program.” Also as an individual, you may choose to be programmed but as a society or country, choosing to be programmed may cause bad results.
Today; war, terror, immigration, hunger, environmental change are still the major problems of the world. What kind of contribution made by advanced technologies, especially the internet, for these problems? Thanks to Facebook, we can check ourselves as “safe” (if we are, and just for that moment) after massive attacks, but they are still happening –frequently- and we are not safe at all. We can sign petitions on “change.org” for starving people somewhere in the world but hunger, clean water and health problems are not solved somehow. We see dead children bodies washed ashore which makes our hearts bleed, yet war and the tragedy of immigration still lies just in front of our doors and it isn’t going any better. Even so, as Turkish citizens/opponents we owe online technology so much. That helped us to get information and transfer it through Gezi protests, it caused the government’s illegalities to reveal and spread worldwide in a short period of time. But yet nothing has changed, neither the government nor its politics.
Hinton and Hjorth define Web 2.0 as a contradiction: it is simultaneously empowering and exploitative, a platform for both control and freedom. Then it would be unfair to say internet is useless or nothing has changed. Because “being aware of”, “to see” and availability to inform and to be informed, are truly valuable and this “privilege” cannot be ignored. There is a reason these days are called “information age”. Today the new capital is knowledge so the big data promises so much about the education, health services etc. What can be done by the whole data is just mind-blowing; they say that they are able to know what we want even before we do. “Emotional engineering” has become a thing, which the name speaks for itself and it’s scary. However, the real game changer is what we are going to do with all these data. Till now, big data seems big enough just for the capitalists, who are now not the ones that own factories but the ones that own the knowledge. There lies the problem, because knowledge comes with the power as Foucault said. The online technology carries so many opportunities and not bad at all by itself. Then, instead of questioning the human race, the desire to know, control and power; blaming technology or afraid of it, would be like blaming television for spreading bad news.
As a result, the internet has changed the universe. Today, the power may be shifted, the definitions of capital, labor and production may refer something broader or different. The end of an era and the beginning of a new one is being talked about. But again, is the online world a parallel universe? Well, creating opportunities is one thing, creating equal opportunities is another. Since the world is still struggling with hunger, we still afraid of being killed by a bomb or government forces on the street and equality is still nothing more than a dream, then, the online world is far from being a parallel universe; but probably it wouldn’t be bad if we had one.
http://www.memecenter.com/search/parallel%20universe , 15 March 2016.
Sam Hinton and Larissa Hjorth, Understanding Social Media (London: Sage, 2013), 22.
Ibid.
Ibid., 27.
Necmi Gürsakal, Büyük Veri (Bursa: Dora, 2014), 106.
Ibid., 107.
Sam Hinton and Larissa Hjorth, Understanding Social Media (London: Sage, 2013), 20.


Meanwhile in a Parallel Universeâ¦
By Serra Sezgin, Ankara University, Faculty of Communication
Like these memes, in popular culture, a parallel universe is basically described where the used ones become the users, where the weak ones are strong and vice versa. An imagined parallel universe refers to a world where power balances become upside-down; such as a tree painting Bob Ross or flowers giving each other humans. In a parallel universe, objects and subjects, controllers and the controlled ones are interchange. From this perspective, may the online world be a parallel universe?
On the one hand, if we are talking about the world, the society that we live in today, it is not possible to describe it without networks, cables, hardware or software which belong to the online world. Then the offline world is not offline at all while including all these. Likewise, the online world is not a space which totally free from the offline one (do you think I am not myself at GTA or LOL?) Instead of being parallel universes, online and offline spaces should be described as engaged and embedded to our daily lives.
On the other hand, as seen in the memes, to consider the online world as a parallel universe, the means of control should have been upside down. Are the ones/things who rule the offline world has been changed? All these networks, hardware and software that supposed to be the objects are now controlling the human race? Are computers really going to capture us in the future? It does not seem like they will, since the only capturer is still the same human being in 2016. The law makers, controllers, the ones holding the power of the offline world are also the ones who harvest the online world.
What makes us think online world is a parallel universe is probably the opportunities that internet creates, the liberating side of new media. Instead of a few powerful people controlling what the majority see and hear, the majority can now produce and reproduce media. This decentralization of production of the media content and the control of media, compose the democratizing, emancipatory and empowering characteristics of the internet. But empowering who? Democratizing which relations? There are studies show the digital divide in order to gender, geography, literacy, economic or social class etc. and they reveal that there is definitely a division. Additionally, providing users with a certain kind of control like creating their own pages, profiles etc. the companies establish a broader economic and political controls over the whole system.
While mentioning about the positive effects of online communication technologies or social media, such as participation, citizen journalism, and content production; we canât speak for the whole population of the world. The people who participate cultural or economic production in this case, are the ones who have access to hardware -at least a smart phone-, software, the internet connection -which is not that cheap- and the literacy of media/internet. The literacy of digital age exists with the languages of programming. Gursakal says âIf you canât program, then they will program.â Also as an individual, you may choose to be programmed but as a society or country, choosing to be programmed may cause bad results.
Today; war, terror, immigration, hunger, environmental change are still the major problems of the world. What kind of contribution made by advanced technologies, especially the internet, for these problems? Thanks to Facebook, we can check ourselves as âsafeâ (if we are, and just for that moment) after massive attacks, but they are still happening âfrequently- and we are not safe at all. We can sign petitions on âchange.orgâ for starving people somewhere in the world but hunger, clean water and health problems are not solved somehow. We see dead children bodies washed ashore which makes our hearts bleed, yet war and the tragedy of immigration still lies just in front of our doors and it isnât going any better. Even so, as Turkish citizens/opponents we owe online technology so much. That helped us to get information and transfer it through Gezi protests, it caused the governmentâs illegalities to reveal and spread worldwide in a short period of time. But yet nothing has changed, neither the government nor its politics.
Hinton and Hjorth define Web 2.0 as a contradiction: it is simultaneously empowering and exploitative, a platform for both control and freedom. Then it would be unfair to say internet is useless or nothing has changed. Because âbeing aware ofâ, âto seeâ and availability to inform and to be informed, are truly valuable and this âprivilegeâ cannot be ignored. There is a reason these days are called âinformation ageâ. Today the new capital is knowledge so the big data promises so much about the education, health services etc. What can be done by the whole data is just mind-blowing; they say that they are able to know what we want even before we do. âEmotional engineeringâ has become a thing, which the name speaks for itself and itâs scary. However, the real game changer is what we are going to do with all these data. Till now, big data seems big enough just for the capitalists, who are now not the ones that own factories but the ones that own the knowledge. There lies the problem, because knowledge comes with the power as Foucault said. The online technology carries so many opportunities and not bad at all by itself. Then, instead of questioning the human race, the desire to know, control and power; blaming technology or afraid of it, would be like blaming television for spreading bad news.
As a result, the internet has changed the universe. Today, the power may be shifted, the definitions of capital, labor and production may refer something broader or different. The end of an era and the beginning of a new one is being talked about. But again, is the online world a parallel universe? Well, creating opportunities is one thing, creating equal opportunities is another. Since the world is still struggling with hunger, we still afraid of being killed by a bomb or government forces on the street and equality is still nothing more than a dream, then, the online world is far from being a parallel universe; but probably it wouldnât be bad if we had one.
http://www.memecenter.com/search/parallel%20universe , 15 March 2016.
Sam Hinton and Larissa Hjorth, Understanding Social Media (London: Sage, 2013), 22.
Ibid.
Ibid., 27.
Necmi Gürsakal, Büyük Veri (Bursa: Dora, 2014), 106.
Ibid., 107.
Sam Hinton and Larissa Hjorth, Understanding Social Media (London: Sage, 2013), 20.


March 19, 2016
#Hak Odaklı Yeni Medya Temalı Ulusal YeniMedya Çalışmaları III: Kongresi bildiri özeti başvuruları başladı
Günümüzde İnternet’in ve yeni medya teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte yeni medya ortamları bir “hak mücadeleleri” alanına dönüştü. Yeni medya ortamları bir yandan yurttaşlara hukuki ve kültürel haklarını daha etkin kullanabilmek ve bu hakları genişletmek için olanaklar sunuyor. Diğer yandan alanın mevcut ekonomik, politik ve hukuki yapısının bir sonucu olarak bu hakları sınırlamak için sürekli yeni taktik ve stratejiler gündeme getiriliyor. Ortaya çıkan bu ikili tablo, bu ortamlarda daha fazla otoriterlik, denetim, metalaşma ve ticarileşmeyi hedefleyen devletler ve şirketlerle, haklarına sahip çıkan ve yeni hak kazanımları için mücadele eden katılımcı yurttaşlar arasındaki hak mücadelesinin, “hak odaklı yeni medya” başlığı altında tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Yeni medya dolayımlı ortamlarda devletler ve şirketler, bazen yasal bazen de yasal olmayan yöntemlerle paylaşılan verileri kaydetmekte, denetlemekte, gözetlemekte, veri tabanları oluşturmakta, kısacası hak ihlalleri yapmaktadır. Bunun karşısında yeni medya okuryazarı olan katılımcı yurttaşlar da çeşitli direniş stratejileri geliştirmekte, yeni medya ortamlarının egemen güçler tarafından hesap verebilirlik bağlamında etkin kullanımı için mücadele etmektedir. Bu ekoloji, toplumlardaki çeşitli dezavantajlı grupların sesinin duyurulması ve bu grupların mağduriyetlerinin giderilmesi anlamında da çeşitli hak mücadelelerine tanıklık etmektedir. Öte yandan, yurttaşların söz konusu denetim ve gözetim mekanizmasına kimi zaman dolaylı destek vermeleri kimi zaman da rıza göstermeleri, hakların savunulması kadar hakların kullanım bilincinin de tartışılmasını gerekli kılmaktadır. Hak odaklılık vurgusu başlangıçta daha çok çocuk, kadın, ifade özgürlüğü alanında şekillenirken, günümüzde yaşanan küresel şiddet ortamında artık genişleyerek insan hakları eksenine oturmaktadır. “Müşterekler” olgusu işte tam da bu noktada devreye girer. Farklı bağlam ve zaman-mekân ilişkileri ekseninde ortaklaşmalar, dayanışma pratikleri ve tartışma platformları ortaya çıkmaktadır. Hak mücadelesinin müşterekliği, birlikte hareket etmeye ve ortak aklın dayanışmasından üreyen işbirliklerini ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla hak odaklı yeni medya üzerine temellenen tartışmalarda toplumsal cinsiyet, gelir, eğitim, etnik/dinsel köken, sınıf vb. eşitsizliklerden muzdarip olanların, görünmeyen/gösterilmeyenlerin, dezavantajlı grupların, ezilenlerin lehine verilen hak mücadelelerinin doğası irdelenmelidir. Diğer yandan, devletler ve şirketlerin kullandıkları incelikli hegemonya pratiklerinin serimlenmesi, söz konusu terminolojik muhtevaya güncel katkılar verebilecek teorik-pratik odakta tartışılması oldukça anlamlıdır. 9-10 Mart 2017 tarihlerinde Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Alternatif Bilişim Derneği’nin işbirliğiyle Mersin’de gerçekleştirilecek olan Yeni Medya Çalışmaları III. Ulusal Kongre, hak odaklı yeni medya temasıyla aşağıdaki başlıklar kapsamında yer alan özgün bilimsel çalışmaları davet etmektedir: Yeni medya ortamlarının ekonomi-politik boyutu ve hak mücadelesi Yeni medya kullanım hakkı Yeni medya ortamları ve yurttaş hakları Yeni medya ve ifade özgürlüğü Müşterekler olgusu: İlişkiler, ağlar ve küresel tartışmalar Akıllı telefon kullanım pratikleri ve haklar Dijital oyunlar ve haklar Kadın hakları ve yeni medya Çocuk hakları ve yeni medya Mülteciler ve yeni medya Engelli hakları ve yeni medya Kişisel verilerin güvenliği ve hak mücadeleleri Toplumsal hareketler ve yeni medya Yeni medya dolayımlı folklorik üretimler ve hak mücadeleleri Dijital emek, dayanışma ağları ve haklar Yeni medya ekolojisi ve muhalif hareketler Yeni medya dolayımlı hak ihlalleri Hak mücadelesi ve hesap verebilirlik Hak mücadelesi ve etik Hak mücadelesi ve müştereklik Azınlıklar ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri LGBTİ bireyler ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri STK’lar ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri Yeni medyada hak odaklı habercilik ve yayıncılık Kongre burada listelenmeyen, yeni medya okuryazarlığı ve hakları odağa alan diğer konu başlıkları ile ilgili bildiri önerilerine de açık olacaktır. Akademik bilgi üretiminin tarihin belli anında/momentinde siyasal-kültürel-ekonomik alana müdahil olmak demek olduğu bilinciyle, yeni medya ortamlarında yurttaş-devlet-şirket ilişkisini, haklarımızı ve müştereklerimizi odağa alarak tartışmak üzere Yeni Medya Çalışmaları III. Ulusal Kongre’ye katılımınızı bekliyoruz.
Yeni Medya Çalışmaları III. Ulusal Kongre’de sunulan ve hakemler tarafından seçilecek olan bildirilerden oluşan bir seçki kitap da hazırlanacaktır.
Bu seçki kitap, 2015 Temmuz ayında yaşama veda eden Alternatif Bilişim Derneği kurucu üyesi, mentör, hak ve özgürlük savunucusu/aktivist/yazar Dr. Özgür Uçkan’a ithaf edilecektir.
Bildiri özeti gönderme başlangıcı: 4 Nisan 2016
Bildiri özeti göndermek için son tarih: 29 Mayıs 2016
Kabul edilen bildirilerin ilanı: 1 Ağustos 2016
Kongre kayıt işlemleri: 15 Eylül 2016
Kongre: 9-10 Mart 2017
Tam metin göndermek için son tarih: 15 Nisan 2017
Uygulama Linki: https://yenimedya.org.tr/


#Hak Odaklı Yeni Medya Temalı Ulusal YeniMedya ÃalıÅmaları III: Kongresi bildiri özeti baÅvuruları baÅladı
Günümüzde İnternetâin ve yeni medya teknolojilerinin geliÅmesi ve yaygınlaÅması ile birlikte yeni medya ortamları bir “hak mücadeleleri” alanına dönüÅtü. Yeni medya ortamları bir yandan yurttaÅlara hukuki ve kültürel haklarını daha etkin kullanabilmek ve bu hakları geniÅletmek için olanaklar sunuyor. DiÄer yandan alanın mevcut ekonomik, politik ve hukuki yapısının bir sonucu olarak bu hakları sınırlamak için sürekli yeni taktik ve stratejiler gündeme getiriliyor. Ortaya çıkan bu ikili tablo, bu ortamlarda daha fazla otoriterlik, denetim, metalaÅma ve ticarileÅmeyi hedefleyen devletler ve Åirketlerle, haklarına sahip çıkan ve yeni hak kazanımları için mücadele eden katılımcı yurttaÅlar arasındaki hak mücadelesinin, âhak odaklı yeni medyaâ baÅlıÄı altında tartıÅılmasını zorunlu kılmaktadır. Yeni medya dolayımlı ortamlarda devletler ve Åirketler, bazen yasal bazen de yasal olmayan yöntemlerle paylaÅılan verileri kaydetmekte, denetlemekte, gözetlemekte, veri tabanları oluÅturmakta, kısacası hak ihlalleri yapmaktadır. Bunun karÅısında yeni medya okuryazarı olan katılımcı yurttaÅlar da çeÅitli direniÅ stratejileri geliÅtirmekte, yeni medya ortamlarının egemen güçler tarafından hesap verebilirlik baÄlamında etkin kullanımı için mücadele etmektedir. Bu ekoloji, toplumlardaki çeÅitli dezavantajlı grupların sesinin duyurulması ve bu grupların maÄduriyetlerinin giderilmesi anlamında da çeÅitli hak mücadelelerine tanıklık etmektedir. Ãte yandan, yurttaÅların söz konusu denetim ve gözetim mekanizmasına kimi zaman dolaylı destek vermeleri kimi zaman da rıza göstermeleri, hakların savunulması kadar hakların kullanım bilincinin de tartıÅılmasını gerekli kılmaktadır. Hak odaklılık vurgusu baÅlangıçta daha çok çocuk, kadın, ifade özgürlüÄü alanında Åekillenirken, günümüzde yaÅanan küresel Åiddet ortamında artık geniÅleyerek insan hakları eksenine oturmaktadır. âMüÅtereklerâ olgusu iÅte tam da bu noktada devreye girer. Farklı baÄlam ve zaman-mekân iliÅkileri ekseninde ortaklaÅmalar, dayanıÅma pratikleri ve tartıÅma platformları ortaya çıkmaktadır. Hak mücadelesinin müÅterekliÄi, birlikte hareket etmeye ve ortak aklın dayanıÅmasından üreyen iÅbirliklerini ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla hak odaklı yeni medya üzerine temellenen tartıÅmalarda toplumsal cinsiyet, gelir, eÄitim, etnik/dinsel köken, sınıf vb. eÅitsizliklerden muzdarip olanların, görünmeyen/gösterilmeyenlerin, dezavantajlı grupların, ezilenlerin lehine verilen hak mücadelelerinin doÄası irdelenmelidir. DiÄer yandan, devletler ve Åirketlerin kullandıkları incelikli hegemonya pratiklerinin serimlenmesi, söz konusu terminolojik muhtevaya güncel katkılar verebilecek teorik-pratik odakta tartıÅılması oldukça anlamlıdır. 9-10 Mart 2017 tarihlerinde Mersin Ãniversitesi İletiÅim Fakültesi ve Alternatif BiliÅim DerneÄiânin iÅbirliÄiyle Mersinâde gerçekleÅtirilecek olan Yeni Medya ÃalıÅmaları III. Ulusal Kongre, hak odaklı yeni medya temasıyla aÅaÄıdaki baÅlıklar kapsamında yer alan özgün bilimsel çalıÅmaları davet etmektedir: Yeni medya ortamlarının ekonomi-politik boyutu ve hak mücadelesi Yeni medya kullanım hakkı Yeni medya ortamları ve yurttaÅ hakları Yeni medya ve ifade özgürlüÄü MüÅterekler olgusu: İliÅkiler, aÄlar ve küresel tartıÅmalar Akıllı telefon kullanım pratikleri ve haklar Dijital oyunlar ve haklar Kadın hakları ve yeni medya Ãocuk hakları ve yeni medya Mülteciler ve yeni medya Engelli hakları ve yeni medya KiÅisel verilerin güvenliÄi ve hak mücadeleleri Toplumsal hareketler ve yeni medya Yeni medya dolayımlı folklorik üretimler ve hak mücadeleleri Dijital emek, dayanıÅma aÄları ve haklar Yeni medya ekolojisi ve muhalif hareketler Yeni medya dolayımlı hak ihlalleri Hak mücadelesi ve hesap verebilirlik Hak mücadelesi ve etik Hak mücadelesi ve müÅtereklik Azınlıklar ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri LGBTİ bireyler ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri STKâlar ve yeni medya dolayımlı hak mücadeleleri Yeni medyada hak odaklı habercilik ve yayıncılık Kongre burada listelenmeyen, yeni medya okuryazarlıÄı ve hakları odaÄa alan diÄer konu baÅlıkları ile ilgili bildiri önerilerine de açık olacaktır. Akademik bilgi üretiminin tarihin belli anında/momentinde siyasal-kültürel-ekonomik alana müdahil olmak demek olduÄu bilinciyle, yeni medya ortamlarında yurttaÅ-devlet-Åirket iliÅkisini, haklarımızı ve müÅtereklerimizi odaÄa alarak tartıÅmak üzere Yeni Medya ÃalıÅmaları III. Ulusal Kongreâye katılımınızı bekliyoruz.
Yeni Medya ÃalıÅmaları III. Ulusal Kongre’de sunulan ve hakemler tarafından seçilecek olan bildirilerden oluÅan bir seçki kitap da hazırlanacaktır.
Bu seçki kitap, 2015 Temmuz ayında yaÅama veda eden Alternatif BiliÅim DerneÄi kurucu üyesi, mentör, hak ve özgürlük savunucusu/aktivist/yazar Dr. Ãzgür Uçkan’a ithaf edilecektir.
Bildiri özeti gönderme baÅlangıcı: 4 Nisan 2016
Bildiri özeti göndermek için son tarih: 29 Mayıs 2016
Kabul edilen bildirilerin ilanı: 1 AÄustos 2016
Kongre kayıt iÅlemleri: 15 Eylül 2016
Kongre: 9-10 Mart 2017
Tam metin göndermek için son tarih: 15 Nisan 2017
Uygulama Linki: https://yenimedya.org.tr/


Mutlu Binark's Blog
- Mutlu Binark's profile
- 6 followers
