Yavuz Hakan Tok's Blog, page 38
February 27, 2019
Günün Şarkısı 27 Şubat 2019
Melike Şahin - “Kimin Izdırabı”

Melike Şahin üniversitede sosyoloji eğitimi alırken bir yandan da klasik Türk müziği korosunda yer alarak ilk müzik deneyimini yaşamış. 2011’de yolu Babuzula ile kesişmiş ve 6 yıl süresince grupla birlikte konserlere çıkmış. 2017’de Cezayir asıllı Fransız yönetmen Tony Gatlif'in Djam adlı filminin “soundtrack” albümünde üç şarkı seslendirmiş ve aynı yıl İsrailli grup Boom Pam ile birlikte sözleri Melike'ye ait olan "Beni Yalnız Koma" adlı teklisi yayımlanmış. Peşi sıra da ilk solo teklisi piyasaya sürülmüş.

2018’de iki tekli yayımlayan Melike Şahin 2019 tarihli ilk teklisi ise geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının sözleri Melike Şahin’e, müzik ve düzenlemesi ise Can Kandaz’a ait.
Alaturka bir makam üzerinden yürüyen, sözleri ve melodik yapısıyla da alaturkanın sınırları içinde gezinen şarkının düzenlemesi ise pop-alaturka sularında. Melike Şahin’in bugüne kadar yaptığı şarkılara kıyasla daha fazla dikkat çekmesi için sadece bu bile yeterli sebep aslında. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Alaturka makamlı şarkılara uzaylı muzaylı sözler yazıp “alternatif” diye yutturmaya da hiç gerek yok. Dosdoğru ve dürüst bir biçimde yeni nesil alaturka şarkılar yapmanın kime ne zararı var? Melike Şahin bunu yapmış işte. Hazır böyle de bir altyapısı varken, ben olsam buradan yürümeye devam ederdim.
Ufak tefek prozodi sorunları dışında son derece temiz söylenmiş, çalınmış, ilk dinleyişte kulağı yakalayan, gayet güzel bir şarkı “Kimin Izdırabı” (Zeki Müren olsaydı “ıstırabı” derdi, o ayrı.)
Published on February 27, 2019 10:57
February 26, 2019
Günün Şarkısı 26 Şubat 2019
Akustikadam – “Neden?”

Aslında reklamcılık eğitimi almış, bir süre reklam, sonra sinema sektöründe çalışmış, derken Balat’ta açtığı Atölye Kafası adlı mekânda yaptığı akustik programlar onu Akustik Adam olmaya kadar götürmüş. Asıl adı Mert Erşahin ve ilk albümü 2018’de piyasaya çıkmıştı. Albümün de adı olan “Akustikadam” artık Mert’in mahlası. Yılı “Adile’siz Naşit” teklisiyle açan Akustikadam’ın yeni teklisi “Neden?” geçtiğimiz günlerde Akustikadam etiketiyle yayımlandı.

Hikâyeli, esprili, sarkastik şarkı sözleri ve melodik açıdan güçlü şarkılar yazan Akustikadam’ın önceki çalışmaları adı gibi akustik anlayışta idi. Youtube yayınlanmış bir dolu “cover”ı da öyle. Oysa bu şarkıda elektronik sesler de girmiş devreye. Solist sesindeki “auto-tune” başta olmak üzere günün moda “sound”unun içinden geçen, şarkı sözleriyle de gündelik dili yakalamış, hani neredeyse malum “rap” modasının tutkunlarını bile avucunun içine alabilecek bir şarkı çıkmış ortaya.

Şarkının klibi ise ayrı şenlik. İstiklal Caddesinde bornozla deliren genç adam neresinden baksanız dikkat çekici.
Kendi dilinde şarkı yazan ve söyleyen yeni nesil (III. Yeni demedim) içinde yakın vadede adını sık duyacaklarımızdan biri Akustikadam. En azından bugüne dek yaptıkları ve onların üzerine koyduğu bu şarkı bunu vaat ediyor.
Published on February 26, 2019 11:06
February 25, 2019
Günün Şarkısı 25 Şubat 2019
Ali Kocatepe – “Dağlar Dağlar”

Besteci, söz yazarı, şarkıcı, prodüktör, gazeteci, yazar, radyo programcısı ve spiker… On parmağında on marifet Ali Kocatepe bu ülkede yaşayan herkesin hayatına şu veya bu şekilde dokunmuştur muhakkak. Ama galiba en çok da yazdığı şarkılarla, Türk pop müziğine kattıklarıyla…

Özellikle Sabahattin Ali dizeleri onun notalarında unutulmaz şarkılara dönüşmüş, yıllarca dilimizden düşmemiştir. Kürk Mantolu Madonnalar, Kuyucaklı Yusuflar filan bu kadar popüler değilken daha, Melankoli, Ben Sana Vurgunum, Çakır, Dağlar Dağlar, Çocuklar Gibi dolaşıyordu dilimizde. Hepsi Sabahattin Ali şiiriydi. Hepsi Ali Kocatepe bestesiydi.

Bu iki kıymetli adamın da doğum günü bugün. 25 Şubat. Bu vesileyle Ali Kocatepe’nin bundan tam 30 yıl önce yayımlanmış bir albümünü hatırlayalım istedim. “Şarkılarda Sabahattin Ali”, 1989 yılında yayımlanmış bir albümdü. Bir tek şairin şiirlerinden bestelenmiş şarkılar barındıran çok fazla albüm yapılmadı memlekette. Bu albüm o yüzden önemlidir. Al Kocatepe bu albümde kendi bestelerinin yanı sıra Sabahattin Ali şiirlerinden bestelenmiş ama bestecilere ait “Aldırma Gönül”, “Leylim Ley” gibi şarkıları da seslendirir. Nükhet Duru ve Aysun Kocatepe ise albümün konuk sanatçılarıdır.

Bu albüm tam plakların yavaş yavaş bittiği, kasetlerin yaygınlaştığı ama CD’lerin yeni yeni çıkmaya başladığı ara dönemde çıkmış ve sadece kaset formatında piyasaya sürülmüştü. O yüzden yakın zamana kadar pek hatırlanmıyordu. Neyse ki artık dijital platformlarda bulmak mümkün.
İlk kez Sezen Aksu tarafından 1985 yılında seslendirilen “Dağlar Dağlar” bu albümde bestecisinin sesiyle çıkmıştı karşımıza. Düzenleme Özkan Turgay tarafından yapılmış, albümse 1 Numara Plakçılık etiketiyle yayımlanmıştı.
İyi ki doğdunuz Ali Kocatepe. İyi ki yaşadınız Sabahattin Ali.
Published on February 25, 2019 10:48
February 24, 2019
Günün Şarkısı 24 Şubat 2019
Nilgül – “Mektup”

Nilgül’le 2000’lerin başında tanış olmuş ve ardı ardına yayımlanan dört albümüyle sevmiştik. Sonrasında istikrarlı devam etmedi Nilgül’ün albüm kariyeri. Uzun aralar verdi. En son geçtiğimiz yıl “Radyoda Bir Şarkı” adlı bit ekli yayımlamıştı. Geçtiğimiz günlerde ise “Mektup” isimli yeni şarkısıyla karşımıza çıktı.
Pasaj & Garaj müzik etiketiyle yayımlanan “Mektup”, söz ve müziği Güden Mutlu’ya ait bir şarkı. Düzenlemesi ise Hüseyin Cebişçi tarafından yapılmış.

Gülden Mutlu son dönemde şarkıcılığı kadar şarkı yazarlığıyla parlayan isimlerden. Nitekim yine nefis bir şarkı yakalamış. Özellikle şarkının nakarat kısmı ‘90’larda yazılmış bir Kayahan şarkısı tadında. Öyle ki neredeyse Kayahan’ın sesinden duydum şarkıyı dinlerken. Öte yandan “Mektup”, “duvardaki takvim” gibi kavramların bugünün yaşam tarzında karşılığı olmadığı düşünülürse şarkı sahiden de ‘90’lardan çıkıp gelmiş gibi. Bence mahsuru yok, o ayrı.
Buna karşın şarkı hem yorum hem de düzenleme açısından çok daha ihtişamlı ve çarpıcı olabilecek, dinleyene tokat atabilecekken bu fırsat kaçırılmış gibi. Nilgül çok iyi bir şarkıcı, Hüseyin Cebişçi’de bugüne dek yaptığı işlerle rüştünü çoktan ispat etmiş bir müzisyen ama bu şarkı biraz aceleye gelmiş sanki. Şarkının şahane melodik yapısı ve sözlerin etkileyiciliği ilk dinleyişte ortaya çıkmıyor, bir şeyler her nasılsa eksik kalıyor.
Published on February 24, 2019 08:39
February 23, 2019
Günün Şarkısı 23 Şubat 2019
Hande Yener – “Aşk Tohumu”

Hande Yener günün önünden gitme, olmadı günü yakalama konusunda pek azimli; bunu biliyoruz. Başından beri popun içinde bulunduğu konum da bunu gerektiriyor zaten. Fakat bu uğurda zaman zaman yolu yanlış yerlere saptı mı saptı. Bütün o “Kraliçe”ler, “Nona Zayi”ler, “Kış Kış”lar, “Patates”ler filan evlerden ırak ama işte onların arasında mumla arayıp bulduğumuz iyi şarkılar da olmasa büsbütün umudumuzu kaybedebilirdik.

Bir süredir sakinleşmiş, rekabetin hırsıyla gözü dönmemiş bir Hande Yener var gibi. Arada yine anlamsız çıkışlar yapıyorsa da (Murat Dalkılıç örneği gibi) işine odaklandığını ve bu defa artık kusur bulamayacağız bir albüm yapacağını umut ediyoruz. Daha önce de yazdığım gibi şu İngilizce şarkı sevdasını çok anlamlı ve gerekli bulmuyorum ama sonu nereye varacak, onu da bekleyip göreceğiz.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde iken ben ve benim gibiler, Hande Yener’in yeni teklisi “Aşk Tohumu” çıkageldi. Poll Production etiketiyle yayımlanan şarkının söz ve müziği İlyas Yalçıntaş’a ait. Düzenleme ise Ümit Kuzer tarafından yapılmış. Yener – Kuzer işbirliğinin daha önce parlak şarkılar çıkardığı bir gerçek. Tabii o zamandan bu zamana elektronik müzik bir hayli yapısal değişikliğe uğradı. Neyse ki o değişikliğe uyum sağlamış ve “trend”i yakalamış bir düzenlemeyle bu yeni şarkı da parlıyor.
Ancak İlyas Yalçıntaş’ın sesinden belki de “hit” olabilecek şarkı Hande Yener’de bir “hit” gibi durmuyor. Güzel şarkı, “cool” bir düzenleme ve Hande Yener’in kendi rengini bulduğu bir yorum, hepsine amenna. Ama öyle ilk dinleyişte ezber edip, duyduğumuz yerde bir ağızdan eşlik edebileceğimiz bir şarkı değil “Aşk Tohumu”. Bir albümün içinde yer alsaydı birinci sıraya konması düşük ihtimaldi kanımca. Yine de uzun zaman sonra şöyle ağız tadıyla yeni bir Hande Yener şarkısı dinleyebildik ya, buna da şükür.
Published on February 23, 2019 10:26
February 22, 2019
Günün Şarkısı 22 Şubat 2019
Buğra – “Kara Gözlüm”

Solo kariyerine 2016’da yayımladığı “Kal Yanımda” teklisi ile başlayan, sonrasında 2017 ve 2018 yıllarında ikişer tekliyle devam eden Buğra, bugüne dek hep kendi şarkılarıyla çıkmıştı karşımıza. Geçtiğimiz günlerde piyasaya sürülen yeni teklisinde ise ilk defa bir “cover” seslendiriyor.

GTR Müzik etiketiyle yayımlanan “Kara Gözlüm”, sözleri Evren Erdamar’a, bestesi Yusuf Bütünley’e ait bir şarkı. Düzenleme ise Feryin Kaya ve Burak Irmak tarafından yapılmış.

Şarkıyı duyar duymaz hatırlayacaksınız, şayet ‘90’lar popuna biraz aşinaysanız. Zira zamansız bir biçimde genç yaşta kaybettiğimiz Kerim Tekin’in ilk albümüne adını veren şarkıydı bu. 1995 yılında yayımlanan o albümden 2 “hit” şarkı, “Cici Baba” ve “Kara Gözlüm” çıkmış, Kerim Tekin’i müzik dünyasının popüler genç yıldızlarından biri haline getirmişti.

Şarkıyı yıllar sonra bu defa Buğra’dan dinleyince ister istemez orijinal versiyonu da yeniden dinledim. Ozan Doğulu’nun o günlerde yaptığı düzenleme bugün bile kulağa eski gelmiyor. Özellikle ritim kompozisyonu bayağı iyiymiş. Kerim Tekin’se güçlü sesine rağmen henüz yeterince deneyimli olmadığını hissettiren bir çekingenlikle söylemiş şarkıyı.
Şarkının 2019 versiyonu, Buğra’nın başından beri sürdürdüğü pop-“rock” çizgisinde bir yerlerde. Düzenleme o minvalde olunca Buğra da daha depresif ve daha “cool” bir yorumla söylüyor şarkıyı. Hem orijinal versiyonun biçimini bozmamış (öyle ki şarkının sonundaki modülasyon bile yerli yerinde), hem de başka bir öneri sunmuş bir versiyon bu. “Cover” yapmak kimin aklına geldi bilmiyorum ama iyi fikirmiş.
Published on February 22, 2019 07:48
February 21, 2019
Günün Şarkısı 21 Şubat 2019
İlhan İrem – “Bir Yıldız”

İlhan İrem’in bugün İlhan İrem denince aklımıza gelen müzik stili ve imaja bürünmesinden bir müddet öncesidir. 1979 Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemeleri için TRT’ye teslim edilen 174 şarkı arasında ön jürinin yaptığı eleme sonucu yarı finale 14 şarkı bırakılır ve şarkıların isimleri 15 Aralık 1978 günü açıklanır. Yarı finalistlerden biri de yarışmaya sözü müziği kendisine ait “Bir Yıldız” adlı şarkısıyla İlhan İrem’dir. Şarkının düzenlemesi ise Esin Engin tarafından yapılmıştır.

28 Aralık gecesi yarı finale kalan şarkılar TRT ekranında yayınlanır. Aynı gece şarkılar ikinci kez yayınlandığında ise finale kalan şarkılar görüntü üzerine bindirilen “Final Final Final” yazısı ile açıklanır. Finale 6 şarkı kalmıştır ve bunlardan biri de “Bir Yıldız”dır.

Final 24 Şubat’ta Atatürk Kültür Merkezinden yapılacak canlı yayınla ekrana gelecektir. Finalistler yarışma gecesi şarkılarını orkestra eşliğinde canlı olarak seslendireceklerdir. Hazırlıklar, provalar başlamıştır bile.

Ülkede yaşayan herkesin gözlerini büyük finale çevirdiği o günlerde, İlhan İrem’in yarışmadan diskalifiye olduğu haberi gündeme bomba gibi düşer. Her ne kadar finale kaldığını öğrendikten hemen sonra askere alınmış olsa da herkes final için İlhan İrem’e izin verileceğini düşünmekte iken, hiç hesapta olmayan başka bir gelişme ortaya çıkmıştır. Bağlı bulunduğu plak firması, İrem’in askere gitmeden önce hazırladığı ve içinde yarışma şarkısı “Bir Yıldız”ın da bulunduğu 33’lük plağı piyasaya sürer. Şarkının büyük finalden önce plak olarak yayınlanması demek, İlhan İrem’in yarışma kurallarını ihlal etmiş olması demektir. Böylece yarışmadan diskalifiye edilir ve finalde beş şarkı yarışır.

Bu senfonik tınılar taşıyan gösterişli şarkı İlhan İrem’in sonraları sahaflarda bile kolaylıkla bulunamayacak “Sevgiliye” adlı albümünde kalmıştır. Ta ki İrem, şarkıyı 1995 yılında yayımlanan “Sevgililer Günü” adlı albümünde yeniden kullanana kadar.
“Sevgililer Günü” albümü bugünlerde Universal etiketiyle plak formatında yayımlandı. İrem’in tüm diskografisi yeniden plaklara aktarılıyor bir süredir. Son halka da “Sevgililer Günü” oldu. Bu vesileyle hem bu haberi vermiş hem de bu şahane şarkıyı yeniden hatırlatmış olayım.
Published on February 21, 2019 09:15
February 20, 2019
Günün Şarkısı 20 Şubat 2019
Melek Mosso – “Vursalar Ölemem”

Yakın dönemde çıkmış en iyi seslerinden biri Melek Mosso. Sadece sesten ibaret değil iyiliği; iyi de şarkı söylüyor. Bir parça denetimsiz (iyi ki öyle), tamamen ciğerden, fevkalade samimi, hepsinden mühimi kişilikli. Kırk metre öteden tanırsınız sesini.

YouTube kayıtlarıyla hatırı sayılır bir kitle edinen Mele Mosso, 2018’de iki de profesyonel tekli yayımladı. Her ikisi de kendine ait bestelerdi. 2019’da ise önce “Keklik Gibi” teklisi geldi ve “Çukur” dizisinde yayınlanan bu kayıt dizinin de itici gücüyle epeyce ses getirdi. Bana kalırsa Mosso türkü söylememeli, o ayrı mesele. Söylediği her şarkıyı en az türküler kadar yanık hale getirebilen bir şarkıcının o kolaycılığa hiç ihtiyacı yok.

Geçtiğimiz günlerde ise yaklaşık bir yıl önce YouTube’a yüklenmiş ve o zaman bu zaman 55 milyon küsur tıklanmış “Vursalar Ölemem” kaydı Sony Müzik etiketiyle tekli olarak yayımlandı. Tabii kapak tasarımını filan görünce önce yeni bir stüdyo kaydı yapıldığını düşündüm ama değilmiş. Birebir YouTube’daki kayıt.

Melek Mosso olağanüstü şarkıcılığıyla şarkıyı şarkının sahibinden, Yıldız Tilbe’den bile daha parlak, daha kulak doyurucu hale getiriyor. Dahası kayıtta Veys Çolak gitar çalarken, ara “intro” da Melek Mosso yan flütle ona eşlik de ediyor; öyle de bir yetenek çağanozu.
Tabii gönül isterdi ki bu şarkı Melek Mosso’nun sesinden profesyonel bir düzenleme ve stüdyo kaydıyla arşivlere girsin. Çünkü bu yarı-amatör akustik modasından bir süre sonra sıkılmayacağımızın ve ileride bu kayıtları ilkel bulmayacağımızın hiçbir garantisi yok.
Published on February 20, 2019 10:32
February 19, 2019
Günün Şarkısı 19 Şubat 2019
Nilüfer – “Tik Tak”

Çocukluğundan beri sevdiği popüler figürler hiç değişmesin istiyor insan. Yaş almasın, sesi, görüntüsü aynı kalsın, hep aynı parlak ışığı saçsın, hiç sendelemesin, düşmesin, yorulmasın, hiç azalmasın. Doğaya, hayatın olağan akışına aykırı, acımasız bir istek bu. Ben gelmişim 50 yaşına, saçımda siyah tel kalmamış, Nilüfer niye kırışıksız bir yüz, pürüzsüz bir sesle, öyle çocukluğumdaki gibi ter ü taze kalsın ki mesela? Zaman her insana dokunuyor. Her insan hayatın içinde zorlu dönemlerden geçiyor. Kimse çelikten, demirden mamul değil sonuçta.

Nilüfer’i yeni şarkısının klibinde öyle fit, dinç, genç görünce bunlar geçti aklımdan. İster istemez hoşuna gidiyor insanın. Asıl mesele bedenin değil ruhun eskimemesi aslında. Gerisi illüzyon. Daha ilk şarkılarından birinde ne demişti Nilüfer: “Yıllar geçermiş geçsin, ruhumuz genç ya!”

Nilüfer’in yeni teklisi “Tik Tak”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle piyasaya çıktı. Söz ve müziği Şehrazat’a ait şarkının düzenlemesi Volga Tamöz tarafından yapılmış.

Çok olgun, çok bilge, geniş zamanlı bir Şehrazat şarkısı “Tik Tak”. Ancak hayatın sırrına ermiş bir kalemin elinden çıkabilecek sözleri, senfonik armonisiyle, akımlardan, modalardan bağımsız olarak her dönemde ağırlığı aynı kalacak bir şarkı. Volga Tamöz’ün düzenlemesi şarkıyı bugünün müzikal anlayışının tam içinden geçiriyor olsa bile böyle bu. Hem modern hem klasik. Yani tam 2019’un Nilüfer’ine yakışacak gibi.
Kendi müzikal yolculuğu içerisinde ara ara kendi devrimlerini yapmış bir şarkıcı Nilüfer. “Nilüfer ‘84” albümü bir devrimdir mesela, “Geceler” albümü başka bir devrim, “Yine Yeni Yeniden” başka… “Tik Tak” da Nilüfer tarihine pekala böyle yazılabilir.
Published on February 19, 2019 11:15
February 18, 2019
Günün Şarkısı 18 Şubat 2019
Göksel – “Bu da Geçecek”

Göksel renk saçmaya devam ediyor. En son iki yıl önce “Tam da Şu An” teklisiyle karşımıza çıkıp melankolinin kabuğunu kırmıştı. Yeni teklisiyle de üzerine tuz biber ekiyor. Mabel Matiz ve Göksel’in ortak imzasını taşıyan “Bu da Geçecek” geçtiğimiz günlerde Avrupa Müzik etiketiyle yayımlandı.

Mabel ve Göksel’in bundan öncesinde yine birlikte yazdıkları “Denize Bıraksam” diye bir şarkı vardı ve o da umutlu, huzurlu bir şarkıyı. “Bu da Geçecek”, adından da anlaşıldığı üzere yine umut enjekte eden bir şarkı; bakmayın siz “çok yorgunuz dünya” dediğine. Yorulmuş olsak da “Biz buradayız,” diyebildiğimiz sürece umut var; onu biliyoruz. Ben kendi hesabıma “Bela mısın dünya?” diye başlayan nakaratta “dünya” kelimesinin yerine “be adam” kelimesini koyup, birilerine saydırıyorum mesela, iyi geliyor. Anladınız siz onu.

Sözlere bu kadar takılmamın sebebi ikisi de acıtan sözler yazmış iki şarkı yazarının buluştuğu noktadan doğan aydınlık ışık. Sözü iyi kullanan iki cambazın bir ipte dengi dengine dengeli yürüyebilmeleri. Gösterişsiz ve naif, samimi ve içten.

Şarkının melodik örgüsü atla deve değil; hatta çocuksu, basit. Bilhassa öyledir muhakkak. Gel gelelim aranjör olarak Alper Erinç’in ritim yürüyüşü başta olmak üzere şarkıya kattığı farklılık “mucizevi dokunuş” klişesiyle tanımlanabilir.
Aslına bakarsanız, Göksel deyince aklımıza gelebilecek türden bir şarkı da değil; “Denize Bıraksam” öyleydi mesela. Fakat Göksel deyince aklımıza gelebilecek türden şarkıların içinde biraz da Alper Erinç vardır ya hep; ismi olsun olmasın. Bu şarkı da yıllar sonra o temelin üzerine kat çıkıyor gibi.
Published on February 18, 2019 08:32
Yavuz Hakan Tok's Blog
Yavuz Hakan Tok isn't a Goodreads Author
(yet),
but they
do have a blog,
so here are some recent posts imported from
their feed.
