Oda Quotes
Oda
by
Mithat Terje5 ratings, 3.80 average rating, 4 reviews
Oda Quotes
Showing 1-30 of 83
“Ve o erkek kalbini kırdığında sana yardım eli uzatmayacak. Niyetinin aslında o kalbi kırmak olmadığını, senin kalbinin böyle kırılmasının sorumlusunun o olamayacağını açıklamaya çalışırken yüzünün girdiği binbir şekle dikkatli bak ve sadece gülümse. Vay be, de. Seni bu kadar seven benmişim de. Ve izin ver, içinde barındırabildiğine şahit olduğun sevginin miktarıyla başın dönsün çünkü… Çünkü sen bir kadınsın ve fazlasısın. Erkeklerden daha fazlasın, unutma bunu. Sonra kalbini çıkar yerinden ve fark et: Nasıl ona olan aşkının nedenlerini kafanda yarattıysan, gerçek sevgiyi de orada yaratırsın. Kalbine ihtiyacın yok. Sana tüm bunları yaşatan, acının binbir rengiyle dolu aşkı sana mümkün kılan kadın yüreğini çıkar ve at. Yerden toplamasını izle. Elleri kana bulanacak.”
― Oda
― Oda
“Günün sonunda kimin altına yattığın değil, yalnız yatağa girdiğinde kimin orada olmasını dilediğindir aşk dediğin şey.”
― Oda
― Oda
“Hayatım boyunca “ne kadar da yalnızız insanlar olarak” diye düşündüğüm anların tamamı da gözlerimin önüne geliyordu. Yetişkinlikte bile nasıl da çocukça davranıyorduk halbuki. Asıl yalnızlığın ne olduğunu, nasıl yaşandığını bilmeden, kendimizi yalnız ilan ediyorduk onlarca sevdiğimizin arasında.”
― Oda
― Oda
“Bir kadın yaşanmış bir şey üzerine sorular soruyorsa, aslında cevabı öğrenmek istemiyordur. Karşısındakinin bu konudaki fikri üzerine zaten bir tahmin yürütüyordur, bu tahmine güçlü bir şekilde inanıyordur ve tek amacı, doğru tahmin edip edemediğini öğrenmektir.”
― Oda
― Oda
“Böyle bir toplum, kimseye güç vermez. Güçlü erkek güçlü doğmamıştır, güçlü olma yolunda giderken kendisini yavaşlatan her şeyden feragat etmiştir ve seni büyüleyen budur. Sana bir kadın olarak sahip olduğun hiçbir erdemi terketmemen öğütlendiğinden, seni yavaşlatan şeylerle dolusundur ve bu bahsettiğim erkeği gördüğünde nasıl senin olamadığın kadar görkemli ve güçlü olduğuna, bir tavus kuşuna bakan küçük bir çocuğun gözleriyle bakıyor olacaksın. Onun gibi güçlü olmayı isteyeceksin, olamadığını gördüğünde, eğer öyle güçlü biri seni severse, en az onun kadar güçlü olacağına inanacaksın. Oysa bilmiyorsun: Öyle güçlü bir erkek, kimseyi sevemediği için öyle güçlüdür ve yanıldığını gördüğün an çok feci düşeceksin. O erkeği gördüğünde gözlerini kocaman, kötü cadıdan kaçan bir masal kahramanı gibi aç. Çünkü hayal kırıklığını bir yenisini kurarak, yaralarını ise sararak iyileştirebilirsin ama kalp kırığını göremeyeceksin. Göremediğin şeyden korkacaksın ve korkunun utanca, tükenişe dönüştüğüne şahit olurken büyüyen kırıkla birlikte, sen de en başta ilerliyor olman gereken yoldan geri dönemeyeceğin kadar uzakta olacaksın.”
― Oda
― Oda
“Ne zaman kadın olduğunu sen bileceksin. O anı fark edeceksin. Ama bana sorarsan, kalbinin kırıldığı anlardan birinde oluyor bu. Daha önce varlığını bile bilmediğin yerinden kırılan kalbine, kırıktan giren ışık önce seni zehirleyecek, sonra felç edecek. Gözlerini kapatacaksın.”
― Oda
― Oda
“Kötü sonlar karşısında gözlerimizi kapamaya alışmıştık. Oysa şimdi perde de bizdik, izleyici de…”
― Oda
― Oda
“Bir insanla ilişkiye başlamak, iki taraflı bir tutsaklık, bedeli zaman ve hayallerle ödenen bir anlaşmadır. Biri izin vermeden, diğeri gidemez.”
― Oda
― Oda
“İyi ya da kötü, ben artık kimseyi değiştirmek istemiyorum. Ne kendimi, ne de bir başkasını. Değiştirmeye ihtiyaç duymadan sevebileceğim biri olduğuna bütün kalbimle inanmak ve onu beklemek istiyorum.”
― Oda
― Oda
“Kalbinize aldığınız insan boş yeri daraltmaz, aksine, kalbinizi büyütür, ve bilirsiniz: Sizi tuvaletteyken arıyorsa dost olmuşsunuzdur, eğer arka planda ıkınma sesi varsa, yaşam boyu bağlanmışsınız demektir.”
― Oda
― Oda
“Akıllarına ve yüreklerinin her bir köşesine kurdeşen gibi yayılan tutkularına sarılarak, Tanrı’ya methiye gibi gönderdikleri bedenlerinde infilak etmeye, hayatta kalırlarsa, yine her şeye birlikte göğüs germeye…”
― Oda
― Oda
“Ürkek lekelermişizcesine, bu şehrin sokaklarından kazınmaya ve kaybedeceğimi bile bile lades dediğimiz hikayemizi, karanlığa karşı itaatkar bir sahiplenmeyle haykırmaya gidiyorduk.”
― Oda
― Oda
“İnsanlar olarak sürgüne gönderilmiş gibi doğurulduğumuz bu dünyada, hepimiz kendi nedenlerimizi ararken ömürler tüketiyor ve gerekirse bir diğerini harcıyorduk. Kimisi bu sırra çok zor ve büyük bedeller ödeyerek nail olurken, kimisi de sırrının bilinmezliği altında ezilerek nefesini veriyordu.”
― Oda
― Oda
“Sokağı boydan boya çınlatan kahkahasını da içime çekmek istiyordum. O kahkahayla gecelerce sarsılmak ve hep göğsümde saklamak sesini, hasbelkader bulduğum bir nefes gibi…”
― Oda
― Oda
“Doğru yolda olduğuma inandım. Eğer seni öpüp sana dokunabilirsem, senin gibi güçlü olabilirim sandım. Sonra da, senin gibi güçlü olabilirsem, sana layık olacağıma ve beni seveceğine inandım. Özür dilerim… Bu aşk değildi.”
― Oda
― Oda
“Seni seviyorum. Hakettiğin için değil. Nedensiz bir sevgi var kalbimde ve ellerimle kapattığım kapının altından sarmaşıklarını gönderir gibi, yüzüme vurur gibi karanlığını. Ortaya çıkıyor, tutamıyorum.”
― Oda
― Oda
“Kimseye zarar vermeseniz bile, olduğunuz kişiyi sizi incitmek için kullanabilecek ahmaklarla dolu bir dünyada rahat bir birey olduğunuz gerçeği, başkaları için sadece kozdur.”
― Oda
― Oda
“Bu toplum sana güzel olduğunu, ve güzel şeylerin sahip olunmayı beklemesi gerektiğini öğretecek. Erkeklere de bir şeylere sahip olamadıkları sürece bir hiç oldukları fikrini enjekte edecekler ve tanrıların yansımasından bir canavar yaratacaklar. Ve farkında bile olmayacaksın, ama güzel beyninin her yerine yayılacak bu düşünce. Bir gün kendini, sana bahsettiğim bu güçlü erkeğin karşısında sallanırken bulduğunda anlayacaksın ne demek istediğimi. Ve bilmeni istiyorum. Güçlü bir erkeğe değil, bir canavara bakıyorsun. İstediğini almadan esip gürlemeyi kesmeyen, merhameti daha çocukken yontulmuş, bir kabuk gibi soyulmuş bir canavara bakıyorsun. Ve hayran olduğun şey bu canavar.”
― Oda
― Oda
“Aldatmanın (her türlüsünden) suçluluğu ile yerli yersiz hoşluklar, sevimlilikler yapan bir ırktı erkekler. Aldatmalarını kesin olarak ele veren tek şey de buydu hatta. Aldatan erkeklerin bu basiretsizliklerini anlamaksa, kadınlar için bir tercihti. Anlayan vardır, onu kaybetme korkusuyla görmezden gelen vardır. Ama kadının anlamayacağını düşünmek tam bir gaflettir.”
― Oda
― Oda
“Kendini insan sarrafı sanarak yaşayanlar içindi akıttığım gözyaşlarından biri de. Daha niceleri, söz konusu kendi iyiliği, rahatı olduğunda kimse göründüğü kadar saf değildi.”
― Oda
― Oda
“Enerjisiyle, kahkahasıyla, içindeki yaşamlar ve gördükleri, bildikleriyle… Anlattıklarıyla, tek bir kelimesiyle insanı kendine çeken, daha fazla keşfetme isteği uyandırırken derin dalgalarla çarpan masumane bir şeytan tüyünün ta kendisiydi.”
― Oda
― Oda
“İçindeki çocuğu öldüremiyorsan, önce onun masumiyetini öldür. İhanetini, seni terkederek ödetir sana. Artık bir yetişkinsindir ve uluyan yeryüzü kurtlarıyla mücadele etmeye hazırsın demektir.”
― Oda
― Oda
“-Neden adam onun kalbini yemiş?
-Çünkü bazı erkekler canavardır.
-Kadın neden onu seviyor?
-Çünkü bazı kadınlar canavarlardan hoşlanır.
-Ben de mi?
-Bilmem. Sen de mi?
-Ben normal canavarlardan hoşlanacağım
-Büyük konuşma, seni de göreceğim.”
― Oda
-Çünkü bazı erkekler canavardır.
-Kadın neden onu seviyor?
-Çünkü bazı kadınlar canavarlardan hoşlanır.
-Ben de mi?
-Bilmem. Sen de mi?
-Ben normal canavarlardan hoşlanacağım
-Büyük konuşma, seni de göreceğim.”
― Oda
“Hayatımızdaki bazı insanların zamanı yoktur. Öyle parıltılı anlar yaşanmıştır ki, bağ, Yıldız tozlarından türeyen bir göbek kordonundan farksız olur. Zaman basitçe, Tanrı’ya bırakılan bir bahşişe dönüşür.”
― Oda
― Oda
“Beklemediğim bir anda yeniden bana sarıldı. Hiç ummadığımız insanların, hislerimize bir yenisini ekleyebilecek gücü başından beri içlerinde barındırdıklarını, belki de insan olmayı böylesine göz alıcı yapan şeyin bu olduğunu anladığım an’dı.”
― Oda
― Oda
“Birinden intikam alacak güce ve imkana sahip olduğumuzda, aslında intikam almış kadar oluyorduk ve rahatlıyorduk. Bu rahatlığın büyümesine izin verirsek, intikam almanın stresine hiç katlanmak zorunda kalmıyorduk. Belki de mesele güçteydi. O güce sahip olma amacıyla yaşıyorduk, güce sahip olduğumuzda da tüm hırsımız sönüyordu.”
― Oda
― Oda
“Lafı zayıflık demeye getirmeye çalışıyorsun, farkındayım. Ama asıl zayıflık birine ait olmayı istemek, ya da birinin sahibi olmaya çalışmak değil. Asıl zayıflık, kendini bunlardan soyutlamaya çalışarak yaşamak. İnsan dediğin böyle şeylerden uzak kalamaz. Gerçekte, bunlardan uzak kalıp, güçlü hissetmeye çalışmak seni zayıflatır. Ciğer her zaman gözünün önünde, ona ulaşmak istemiyor gibi davranıyorsun. Oysa o ciğeri istediğini biliyoruz. İkisi de zayıflatır seni. Ne farkı var ki? Ha ona ulaşmaya çalışıp heba olmak, ha ulaşmayı istemiyormuşsun gibi görünmeye çalışırken heba olmak.”
― Oda
― Oda
