E. Chainey's Blog, page 3
July 19, 2014
Bookowski'nin Kitaplığı İle Mücadelesi

*** Resim temsilidir, keşke böyle bir köşem olsaydı :(
Merhabalar herkese,
Senelik yoğunluğumdan kurtulmamın şerefine kendime ceza verdim ve kitaplığımı düzeltmeye başladım. Ayrıca bütün kitaplarımı kayıt altına alıyorum ki iş çığrından çıkmasın. Bazen hangi kitaplarım olduğunu unutuyorum ve "acaba bu bende var mıydı?" diye bir soru soruyorum kendime. Bunu önlemek için Alfabetik bir şekilde kitaplığımı düzeltmeye karar verdim ve başladım. Yazar adına göre yapıyorum bunu, çok da faydalı oluyor. Tavsiye ederim.
Örneğin elimdeki Anya Seton'lar şunlarmış görebiliyorum:
YAZAR ADI KİTAP ADI TÜRÜ YAYINEVİ ANYA SETON KATHERINE TARİHİ KURGU SONSUZ ANYA SETON AŞKA DAVET TARİHİ KURGU AKBA ANYA SETON MİRANDA TARİHİ KURGU ALTIN KİTAPLAR ANYA SETON ELIZABETH TARİHİ KURGU SONSUZ
Ya da çok sevdiğim Ken Follett Kitaplarım:
YAZAR ADI KİTAP ADI TÜRÜ YAYINEVİ KEN FOLLETT ÖZGÜRLÜK ÜLKESİ TARİHİ KURGU REMZİ KİTABEVİ KEN FOLLETT YIKILAN SERVET TARİHİ KURGU İNKILAP KEN FOLLETT BİR KATEDRALİN ÖYKÜSÜ TARİHİ KURGU İNKILAP KEN FOLLETT SONU OLMAYAN DÜNYA TARİHİ KURGU İNKILAP
Published on July 19, 2014 07:27
July 17, 2014
Yeni Bir Tarihi Kurgu Kitabı: Iny Lorentz - Asturya Gülü

ASTURYA GÜLÜ - INY LORENTZ
Iny Lorentz’in olmazsa olmazları entrika, macera ve erotizm, sekizinci yüzyıl Avrupası’na ışık tutan bu tarihî romanın her sayfasında okurun nefesini kesiyor…
Ortaçağ başlarında Asturya: Kont Roderich vaktiyle rakibini öldürmüş, onun kızı Maite’yi de esir almıştır. Küçük kız kaçmayı başarmış olsa da Kont’a ve onun kabilesine duyduğu kin hiç sönmez. Yıllar geçer, Maite günün birinde Roderich’in kızının evleneceğini öğrenir ve kurnazca bir plan hazırlar. Planı önceleri tutmasına tutar, ne var ki Maite aşkı hesaba katmamıştır…
Maite, esiriyle birlikte kaçar, iki genç kız büyük tehlikelerle burun buruna gelir. İki cesur Frank savaşçının yetişmesiyle son anda ölümden dönerler ama başlarına gelecek daha çok macera vardır. Bu maceralar, iki ezeli düşmanı gitgide birbirlerine kenetlemektedir…
Hiçbir şekilde benzeşmeyen bu iki genç kadın, düşlerini kurdukları mutluluğu bulabilecek midir?
Iny Lorentz imzalı Asturya Gülü, aşk, iktidar savaşı ve entrika unsurlarını başarıyla kurgulayarak okuyucuyu sekizinci yüzyıla taşıyor.
Özgün Adı: Die Rose von Asturien
Çeviri: Regaip Minareci
Tür:Edebiyat Roman
Sayfa: 672
Satış ve Ön Satış Sevk Tarihi: 22 Temmuz 2014
Çok merak ettim, konu beni yanıltmıyorsa eğer lezbiyen bir aşkı okuyacakmışız gibi geliyor ve bu gerçekten çok güzel bir haber. Zira hep söylerim, heteroseksüel baskın edebiyat dünyasına da son verilmesi gerekiyor. Eğer bu bir LGBT kitabı ise Pegasus Yayınları'nı takdir ettim ;)
Published on July 17, 2014 10:30
July 13, 2014
Heather Domin - Allegiance: A Dublin Novella (TKKB)
Heather Domin - Allegiance: A Dublin Novella (TKKB)
Mayıs'ın sonundan beridir doğru düzgün bir okuma yapamamıştım. M&M Romance ve Tarihi Kurgu türünü birleştiren bir kitap okumak istedim ve ilk olarak The Actor and The Earl'e başladım. Kurgu falan o kadar saçma ve basit geldi ki bıraktım. Daha sonra ise GR'te bunu gördüm. Tanıtım çok ilgi çekici idi, SmashWords'ten indirip (free bu arada) okumaya başladım.
Öncelikle Irlanda İç Savaşı ile ilgili kısa bir bilgi vereyim: Irlandalı Cumhuriyet yanlıları ile Irlandalı Birlik yanlıları (İngiltere yanlıları da diyebiliriz) arasında 1922-1923 arasında gerçekleşen ve İrlanda Bağımsızlık Savaşı olarak da adlandırılan çok kanlı bir savaştır. Four Courts adlı bölgede önemli çatışmalar yaşanır.
İngiltere de pek tabii ki ülkeye ajanlarını sokmuştur. Yaklaşık olarak 4000 kişinin öldüğü yazıyor ilgili kaynaklarda. Michael Collins ve Eamon de Valera başı çeker.
Daha fazla bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/Irish_Civil_Warhttp://en.wikipedia.org/wiki/Irish_Civil_War
Hikayeye gelecek olursam eğer;
Yıl: 1922
Dublin gergin.Bir şeyler olacak çok belli.İrlandalılar kızgın.Özellikle de genç erkekler.Allegience diye bir grup var, IRA için bazı gizli işleri yapıyorlar. İngiltere tarafından görevlendirilen William Young, Dublin'e gelerek bu grubu gözlemlemek ile yükümlü. William, kendine yeni bir hayat kurmak için Dublin'e gelmiş sıradan bir İskoç (ona Prod diyorlar ilk başta) olarak Gerald ve kızı Mary'nin barında çalışmaya başlar. Kısa sürede bütün grubun güvenini kazanır ve tabii ki Allegiance'in da (Shane Kelly dışında). Bu grupta bir de Adam Elliott adında bir de genç İrlandalı vardır. Her şey sakin giderken William ile Adam hiç ummadıkları şekilde yakınlaşırlar. Aralarındaki çekim büyür büyür ve bir ihtiyaca ve ardından aşka dönüşür.
Willam'in geçmişi, Adam'in vatan sevgisi, Allegiance, İrlanda, IRA ve İngiltere'yi barındıran çok değişkenli denklemde AŞK kendine nasıl bir yol bulacaktır?
Resim temsilidir.
Çok çok sevdim. Kesinlikle iyi yazılmış ve kurgulanmış güzel bir hikaye idi. Kötü son da olabilirdi açıkçası ama öyle olmadığına sevindim. Keşke çevrilmesi söz konusu olsa.
PUANI: 5 YILDIZ
GR: https://www.goodreads.com/book/show/13321478-allegiance

Mayıs'ın sonundan beridir doğru düzgün bir okuma yapamamıştım. M&M Romance ve Tarihi Kurgu türünü birleştiren bir kitap okumak istedim ve ilk olarak The Actor and The Earl'e başladım. Kurgu falan o kadar saçma ve basit geldi ki bıraktım. Daha sonra ise GR'te bunu gördüm. Tanıtım çok ilgi çekici idi, SmashWords'ten indirip (free bu arada) okumaya başladım.
Öncelikle Irlanda İç Savaşı ile ilgili kısa bir bilgi vereyim: Irlandalı Cumhuriyet yanlıları ile Irlandalı Birlik yanlıları (İngiltere yanlıları da diyebiliriz) arasında 1922-1923 arasında gerçekleşen ve İrlanda Bağımsızlık Savaşı olarak da adlandırılan çok kanlı bir savaştır. Four Courts adlı bölgede önemli çatışmalar yaşanır.

İngiltere de pek tabii ki ülkeye ajanlarını sokmuştur. Yaklaşık olarak 4000 kişinin öldüğü yazıyor ilgili kaynaklarda. Michael Collins ve Eamon de Valera başı çeker.
Daha fazla bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/Irish_Civil_Warhttp://en.wikipedia.org/wiki/Irish_Civil_War
Hikayeye gelecek olursam eğer;
Yıl: 1922
Dublin gergin.Bir şeyler olacak çok belli.İrlandalılar kızgın.Özellikle de genç erkekler.Allegience diye bir grup var, IRA için bazı gizli işleri yapıyorlar. İngiltere tarafından görevlendirilen William Young, Dublin'e gelerek bu grubu gözlemlemek ile yükümlü. William, kendine yeni bir hayat kurmak için Dublin'e gelmiş sıradan bir İskoç (ona Prod diyorlar ilk başta) olarak Gerald ve kızı Mary'nin barında çalışmaya başlar. Kısa sürede bütün grubun güvenini kazanır ve tabii ki Allegiance'in da (Shane Kelly dışında). Bu grupta bir de Adam Elliott adında bir de genç İrlandalı vardır. Her şey sakin giderken William ile Adam hiç ummadıkları şekilde yakınlaşırlar. Aralarındaki çekim büyür büyür ve bir ihtiyaca ve ardından aşka dönüşür.
Willam'in geçmişi, Adam'in vatan sevgisi, Allegiance, İrlanda, IRA ve İngiltere'yi barındıran çok değişkenli denklemde AŞK kendine nasıl bir yol bulacaktır?

Resim temsilidir.
Çok çok sevdim. Kesinlikle iyi yazılmış ve kurgulanmış güzel bir hikaye idi. Kötü son da olabilirdi açıkçası ama öyle olmadığına sevindim. Keşke çevrilmesi söz konusu olsa.
PUANI: 5 YILDIZ
GR: https://www.goodreads.com/book/show/13321478-allegiance
Published on July 13, 2014 05:43
May 28, 2014
Tarihi Kurgu Kitaplığım II: Dört Yeni Kitap Daha!
"Tarihi Kurgu Kitaplığım" başlığın altında yayınlayacağım bölümün ikinci yayını ile karşınızdayım. En son yaptığım alışverişte dört tarihi kurgu kitabı vardı.

Aralarında okuduklarınız var mı? Özellikle Beowulf'u çok merak ediyorum bakalım Caitlin R. Kiernan güzel yazmış mı? Onun dışında Thorvald Steen de bu kitabı ile gözüme çarpan bir yazar olmuştu. Diğer iki kitap da okuma listemde idi. D&R indirimi ile aldım, güzel oldu :)
İlk yayın buradan: http://bookowski-tkkb.blogspot.com.tr/2014/01/tarihi-kurgu-kitaplgm-1-iki-yeni-kitap.html
Published on May 28, 2014 12:54
Süregelen Hayat Çırpınışları ve Diğer Şeyler
Merhabalar herkese, uzunca bir ara oldu değil mi?
Bu aralar fazla kitap okuyamadım; hem benim yoğunluğum hem de gelişen olaylar hasebiyle.
Öncelikle bu bloga pek uygun olmayacak bir yazı olabilir ama yazamadan da duramadım.
Malum Gezi Olayları'nın yıl dönümü yaklaşıyor.
301 insanımızı kaybettik Soma'da. Geçen gün de bir inşaat işçisi hayatını kaybetti iş başında. Ne söylesek boş, önlemler alınmadıkça, savsaklandıkça bu böyle devam eder maalesef.
Hala değişmeyen statik sistemin parçasıyız ve çarklar bizi de ezmek için tüm gücünü kullanıyor.
Okuyan insanlar olarak bir şeyleri -belki de sadece kendi içimizde- değiştirebilme gücünü kendimizde bulabiliriz diyoruz.
Değiştirebiliyor muyuz? Bilmiyorum. En azından ben kendi adıma çabaladığımı söyleyebilirim.
Her gün şu başlıkta yazdığım "Süregelen Hayat Çırpınışları ve Diğer Şeyler"le boğuşuyoruz çoğumuz. Kimimiz kat be kat fazla.
Bohem olmak istemediğim zamanlardan birindeyim ama elden ne gelir.
Yine de hayat devam ediyor, paylaşımlarım devam edecek.
Yaz geldi, belki birçoğumuz bunun sevincinde az da olsa. Havalar sıcak, günlük güneşlik falan. Ya mevsimlik işçiler? Onların durumu içler acısı. Hele kadınlar...
Dileğim bir an önce "ülkecek" ve özünde "bireysel" olarak toparlanmamız.
İlk önce "İnsan Hak ve Özgürlükleri" bildirgesini özümseyerek başlayabiliriz mesela.
Her şeyin "para" denilen o kutsal yaratım (!) olmadığını idrak ederiz belki.
Ya da insanların "eşit" olduğunu, kimseyi benliğinden dolayı yargılamamız gerektiğini anlarız, ha?
Belki de rüya görüyorum, bazı siyasi yorumları okuduğumda dehşete düştüğüm anlar oluyor.
Neden bu yazıyı yazdım onu da bilmiyorum ama inandığım beş değer ile hayatın daha anlamlı olduğunu söylemek istedim sadece: Barış, Özgürlük, Eşitlik, Adalet ve Koşulsuz Sevgi.
Hepimiz çırpınıyoruz bu hayatın içinde ayakta kalabilmek için, bunu yaparken de bu beş değere sahip olmak inanın bu hayatı daha yaşanılabilir kılıyor. Ama bencil bir bakışla değil, evrensel bir bakışla savunmak gerekiyor.
Türk, Kürt, İngiliz, Alman, Müslüman, Ateist, Yahudi, Heteroseksüel, Biseksüel vs. fark etmiyor.
Sadece milyarlarca insan olduğunu bilin ve herkesin aynı koşullarda yaşama hakkı olduğu gerçeğini göz ardı etmeyin yeter.
Nacizane...
Sadece bir yazı, içimden dökülen...
Hümanist saçmalaması olarak görüp görmemek size kalmış.
Dipnot: Her bireyin düşündüklerini sokağa çıkarak söyleme hakkı da dikkate alınarak Gezi Olayları'nın yıldönümünde kötü şeylerin yaşanmaması dileklerimle, provakasyona da prim verilmemeli tabi.
Şu birkaç ayda yüzlerce insan kaybettik, acımız büyük, daha da artmasın.
Sevgiler,
Em
Published on May 28, 2014 11:12
May 3, 2014
Bahar Okuma Şenliği | İlk Yarıda Ne Okudum?

Şenlikte şimdiye kadar okuduklarım:
2. Kategori (15 puan): Bir şiir kitabı okuyanlara (Sayfa sınırlaması yok). 15 PUAN
Ahmet Muhip Dıranas - Şiirler (162 syf)
Yorum: https://www.goodreads.com/review/show/299422326
Bir şiir kitabı için "puan vermeyeceğim" ama bu şiir kitabının bana göre olmadığını söyleyebilirim rahatlıkla. Hiç sevmedim değil, yer yer sevdim ama öyle çok sevemedim maalesef.
Dıranas'ın en çok sevdiğim şiiri DARAĞACI oldu:
...
Gün doğmak üzere, eşya kabarıyor,
Yeryüzünün çatısı ağarıyor.
Acı bir gün! Karga ağlanır durur,
Adam darağacında sallanır durur...
Daha başka türlerde şiirler okumayı deneyeceğim. Bu kategori cidden önemli bir kategori idi. Biraz sancılı bir süreç ile okudum ama olsun. Daha fazla şiir okuyacağım. Özellikle Didem Madak ve Küçük İskender ile Cemal Süreya ve Nazım Hikmet okumayı düşünüyorum.
4. Kategori (15 puan): Bir öykü kitabı okuyanlara (Sayfa sınırlaması yok). 15 PUAN
George Eliot - Düşürülen Maske (72 syf)
Yorum: http://bookowski-tkkb.blogspot.com.tr/2014/03/george-eliot-dusurulen-maske-bahar.html
6. Kategori (20 puan): Şimdiye kadar hiç bir kitabını okumadığı bir kadın yazardan bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa). 20 PUAN
Jill Paton Walsh - Meleklerin Suskunluğu (302 syf)
Yorum: http://bookowski-tkkb.blogspot.com.tr/2014/03/jill-paton-walsh-meleklerin-suskunlugu.html
10. Kategori (25 puan): Kendisi doğmadan en az 100 yıl önce yazılmış bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa). 25 PUAN
Harriet Ann Jacobs - Bitmeyen Esaret (282 syf)
Yorum: http://bookowski-tkkb.blogspot.com.tr/2014/04/harriet-ann-jacobs-bitmeyen-esaret.html
TOPLAM: 818 SAYFA, 75 PUAN
Neden bu kadar az peki? Çünkü araya 4 öykü kitabı ve 3 de roman okudum listede olmayan (bir tanesinin de kalan yarısını bitirmiştim). Böyleyim işte ben, bir listeye sadık kalmam zor. Biliyordum bunu zaten, bilerek katıldım ve güzel de oldu. Hem listeden hem de kendi kafama göre okumaya devam ediyorum.
Liste harici okuduklarım:
Yalçın Tosun (Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler; Peruk Gibi Hüzünlü; Dokunma Dersleri)Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle Merhaba AskerBeatrice Harraden - Gece Geçen GemilerRay Bradbury - Fahrenheit 451Elizabeth Gaskell - Kuzey & Güney (Kalan yarısını bitirdiğim ve bayıldığım roman)
Published on May 03, 2014 15:11
6 Blogger İle "Kitaplarda Sevmediğim 5 Şey"

Hepimizin kitaplarda sevmediği şeyler vardır. Kimimiz yazım tarzından dem vurur, kimimiz konudan, kimimiz kahramandan. Bense neredeyse hepsinden dem vuracağım. Yeme de yanında yat tarzında kitaplara rast gelmek sıklıkla gerçekleşmese de olasılığımı artırmak için ince eleyip sık dokumaya çalışıyorum elimden geldiğince. Bakalım "kitaplarda sevmediğim 5 şey" neymiş:
Katılan Diğer Bloggerlar:
Vampirella @VampirellaninGuncesi
Alican @FanBoyunGunluguu
Yiğit @OkumakIcinDogdum
Pınar @Kitapİklimi
Kutsal Yorumcu @KutsalYorumcu
*Etkinliğe katılmak isterseniz, blogunuzda konuyu işleyin ya da cevaplarınızı gönderin.
1.Kötü bir çeviri ve edisyon:
Saç baş yolmaya neden olabilecek, kitaptan soğuma ve genellikle ya "ya sabır çekerek" sonuna kadar okuma şeklinde, ya da "lanet olsun ya" şeklinde kitabı yarım bırakma ile sonuçlanacak kitap okuma süreci geçirirsiniz. Benim genelde birinci seçenek oluyor. Örneklerimden biri de bknz.: http://bookowski-tkkb.blogspot.com.tr/2014/04/harriet-ann-jacobs-bitmeyen-esaret.html
2.İlkokul çocuğunun kullanacağı kıvamda bir dil becerisi:
Çok şükür artık bununla az karşılaşır oldum. Nedeni daha işi bilir yazarlar okumamdır. En son sırf önyargılı olmayayım diye Gri midir nedir onu okumaya kalktım, tövbe ettim bir daha böyle uyduruk kitaplara el sürmeyeceğim diye. Kitap demeye bin şahit...
3.Aşk Üçgeni:
En sevmediğim durumlardan biridir, çok kullanılır. Gündelik hayatta da sık rastlanır olmuştur. Belli bir yerden sonra kız/erkek karar verse katlanılabilir olur ama teee sonuna kadar o mu bu mu diye götürülen kitaplardan hoşlanmıyorum. En son örneğini Açlık Oyunları'nda gördüm. Katniss'e o yüzden biraz gıcığım.
4.Araştırılmadan yazılan olgular:
Vampirella ile son konuştuğumuz konulardan biri de buydu. Ateşi Yakalamak'taki elektrik sahnesini şoklar içinde okumuş. Çünkü ince bir telle o kadar geniş bir alanı elektrik çarptırmak mümkün değilmiş. İşte bu tarz araştırılmadan yazılan ve abartılan şeyler insanı kitaptan soğutur. Ben de bazı durumlarla karşılaştığımda "yok canım, hadi be, sallamasyon bu be" şeklinde tepki vermişliğim oluyor. Yazar bunu açıklamalarda belirtse tamam da belirtmeyince insan bir "olmadı şimdi bu" oluyor ister istemez.
5.Sinir bozucu bir ana kahraman:
Yazarın yeteneksizliği midir yoksa bilerek yapması mıdır bilinmez uyuz olunan bazı esas oğlan/kız vardır bazı kitaplarda. Hiç sevilesi olmazlar. Oldukça gıcıktırlar. Hasta ederler sizi. Çoğunlukla da kitaptan soğuturlar. Aklıma gelen şimdilik yok ama geçmişte bir-iki kere denk gelmişliğim vardı sanırım.
Published on May 03, 2014 07:23
April 27, 2014
Oliver Bowden - Assasin's Creed (Rönesans): Suikastçının İnancı
Yeni Kitap Tanıtımı:

Yazar: Oliver BowdenÇevirmen:Erhan Gülşen&Ufuk YılmazSayfa Sayısı: 479Etiket fiyatı:25 TLBaskı Yılı: 2014Yayınevi: Epsilon Yayınları
Fantastik, bilimkurgu ve tarih bir arada...
“AİLEME İHANET EDENLERDEN İNTİKAMIMI ALACAĞIM.BEN EZIO AUDITORE DA FRIENZE. BEN BİR ASSASİN’İM...”
Oliver BowdenASSASSIN'S CREED / Rönesans / Suikastçının İnancı
HAKİKAT KANLA YAZILACAK!
İtalya’nın soylu ailelerinin ihanetine uğrayan genç bir adam destansı bir intikam yolculuğuna çıktı. Yozlaşmanın kökünü kazımak ve ailesinin onurunu temizlemek için Assasin sanatını öğrenecekti.Yolculuğu boyunca Ezio, Leonardo da Vinci ve Niccolò Machiavelli gibi büyük zihinlerin bilgeliğinden yararlanacaktı – çünkü hayatta kalması, yaşamına rehberlik edecek becerileri edinmesine bağlıydı.Dostları için, değişimin itici gücü olarak özgürlük ve adalet uğruna savaşacak; düşmanları içinse kendini İtalyan halkını sömüren diktatörleri yok etmeye adamış bir tehdit olacaktı.Güç, intikam ve komplonun destansı hikâyesi başlıyor.
Bilgisayar oyun dünyasını kasıp kavuran seri ASSASSIN'S CREED artık Türkçe roman olarak Epsilon'da...
Serinin şimdilik 6 kitap olduğunu belirtmekte fayda var. Epsilon umarım bizi şaşırtarak yazarın hızına yetişir: https://www.goodreads.com/series/59131-assassin-s-creed
Published on April 27, 2014 05:57
April 26, 2014
Bookowski TKK Konsept: Ortaçağ'da Cadı Avı

Ne zamandır konsept yazısı yazmamıştım, bir anda inanılmaz bir istek duydum ve oturup bir konu belirledim. Aslında başka bir konuyu ele alacaktım ama vazgeçtim ve son zamanlarda merak saldığım "Cadı Avı" konusunu yapmaya karar verdim. Aşağıda belirtilen kitaplar tamamen geçmişte geçen kurgu kitaplar değildir. Bir kısmı farklı farklı zamanlarda geçen ama Cadı Avı temasına sahip olan kitaplardır; özellikle de Salem Cadı Avı olaylarını.
Kısa Bir Bilgi: Cadı avı Batı dünyasında klasik dönemini erken modern dönemde (1480-1750) yaşamıştır. Bu süreçte 40.000-60.000 arası kişinin cadılık suçlamasıyla idam edildiği tahmin edilmektedir.Batıda cadı avı Kitabı Mukaddes'in Mısır'dan Çıkış bölümündeki bir ayete dayandırılıyordu. Mısır'dan Çıkış 22. bölüm 18. ayet "Bir cadının yaşamasına müsamaha göstermeyeceksin." şeklindedir.Cadılık ilk olarak İngiltere'de 1736 tarihinde suç olmaktan çıkarıldı. Cadılık Kanununda yapılan değişiklikle -cadı olmak yerine- cadı olduğunu iddia etmek; büyü yapabildiğini, kayıp eşyaları bulacağını vs. iddia etmek suç haline getirildi. Bunu diğer Avrupa devletleri takip ettiler.
Ayrıca Salem Cadı Mahkemeleri konusu ile ilgili olarak şunlar belirtilmiştir; Massachusetts'e bağlı Essex, Suffolk ve Middlesex kontluklarında Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında gerçekleştirilen ve sonrasında cadılık ile suçlanan bir grup insan için sulh yargıçları tarafından yönetilen yerel mahkeme duruşmaları ile devam eden dinletilere denir.Duruşmalar sırasında birçok kişi yetkililer tarafından aranmamasına rağmen suçlanmış, 150'den fazla insan tutuklanmış ve hapse atılmıştır. Duruşmalara bakan iki mahkeme, 29 kişiyi suçlu bulmuş ve cadılıktan ölüme mahkûm etmiştir. Suçlananlardan on dokuzu, on dört kadın ve beş erkek, asılmıştır. Suçlananlardan bir adam yalvarmayı reddettiğinden dolayı ağır kayalar altında sıkıştırılarak idam edilmiştir. En azından suçlananlardan beş kişi ise hapishanede ölmüştür.
Kaynaklar: http://tr.wikipedia.org/wiki/Salem_Cad%C4%B1_Olaylar%C4%B1 http://tr.wikipedia.org/wiki/Cad%C4%B1_av%C4%B1
Ortaçağ'da Cadı Avı ile ilgili Kitaplar:
1. Kathleen Kent - Kafirin Kızı

Martha Carrier, Salem'de bir cadı olarak suçlanan ve asılan ilk kadınlardan biridir. Aynı annesi gibi, genç Sarah Carrier de zeki ve inatçıdır. İçinde yaşadıkları dünyanın acımasızlığına karşı durmaktadır. Çoğunlukla birbirileri ile kavgalı olan ailede, anne ve kızı öfkeli mahkemelere ve neredeyse iki yüzden fazla insanın cadılıkla suçlanarak işkence görmesine ve hapsedilmesine yol açan cadı avına karşı birlikte durmaktadır. İşte bu Martha'nın cesur direncinin ve nihai ölümünün hikayesidir. Bu hikaye, hayatta kalan kızı, Sarah tarafından anlatılmaktadır. Yetenekli bir tarihçinin titizliğiyle zenginleştirilmiş, muhteşem bir hikayecinin kelimeleri ile dizilmiş ve büyüleyici bir kalemle yazılmış olan Kafirin Kızı, cadılıkla yargılanan Martha Carrier'in kızı Sarah Carrier'in hayatına dair birinci elden bir şaheser.
2. Celia Rees - Cadı Kız

"Adım Mary. Ben bir cadıyım. En azından bazılarına göre. Sokakta tıslayarak bana ‘Şeytanın Tohumu' ya da ‘Cadı Kız' diyorlar..."
Boston, Massachusetts, 2000 : Antika bir yorgan temizlenmek için açıldığında, 1650'li yıllarda yaşamış olan Mary adındaki 14 yaşındaki bir kızın güncesinin sayfalarının içine dikili olduğu ortaya çıkar. Bir araştırmacı bunları tarih sırasına koyar, noktalama işaretlerini, yazılışları düzeltir ve yayıma sunar... İngiltere'nin bir köyü, 1659: Mary ormanın ucundaki bir kulübede ninesi, kedisi ve tavşanıyla birlikte yaşamaktadır. Annesiyle babasının kim olduğunu bilmez, ninesi ona "Elf Kralı'nın ve Elf Kraliçesi'nin kızı" olduğunu söyler. Mary'nin hayatı, ninesinin cadı olma suçundan idam edilmesiyle altüst olur. Nereye saklanıp, nasıl hayatta kalacağını merak ederken, ninesini tanıyan ve seven esrarengiz bir kadın kaçmasına yardımcı olur ve Mary böylelikle kendini Yeni Dünya'ya giden bir grup Püritenin arasında bulur. Ancak batıl inançlar, kuşkuculuk ve şüphe onu okyanusun öteki ucuna kadar takip eder... Beulah, Amerika kıtası, 1660: Püritenlerin "Tanrı'nın Gelini" olarak adlandırdığı Beulah'ta bir cadıya ait izler bulunur. Biri ormanda çıplak dolaşmakta, ruh çağırmakta, hayvanlarla konuşup, ağaçları istedikleri gibi bükmekte ve diğer insanlara büyü yapmaktadır. Gözler, cemaate yeni katılmış, yabancı bir kıza çevrilir...
İşte böyle başlıyor 1650'li yıllarda yaşayan 14 yaşındaki bir kızın, yüzyıllar boyunca gizli kalmış güncesi. Mary, tanıdığı tek akrabası olan ninesinin cadı olma suçuyla idam edilişine tanık oluyor ve ninesinden öğrendiği becerilerin kendi başına da bela olabileceğini anlıyor. Neyse ki, ninesini tanıyan esrarengiz bir kadın kaçmasına yardım ediyor da Mary, Yeni Dünya'ya giden bir grup Püriten'in arasına katılıyor. Ancak okyanusu aşıp Amerika'ya vardığında yine batıl inançların hedefi oluveriyor. Kızcağız acaba ninesinin başına gelenlerden kaçmayı başarabilecek mi?
Kadınların, yaşları kaç olursa olsun tehdit olarak algılandığı bir yüzyılda yaşayan bir kızın (yoksa cadının mı desek?) hayatını konu edinen bu heyecan ve gerilim dolu roman okurlarını ilk sayfasından itibaren büyüleyecek!
3. Devin O'Branagan - Cadı Avı

Leigh, bir Hawthorne olan Craig ile evlendiğinde bu ailenin büyük bir sırrı olduğunu biliyordu; ancak kocasına güvendi ve hiç soru sormadı. Oğlu hayaller görmeye, kızı da tuhaf beceriler geliştirmeye başladığında bile. Leigh'in kayınpederi ile kayınbiraderi trajik bir şekilde hayatlarını kaybedince tüm aile kendilerini Hawthorne malikanesinde… ve korkunç bir cadı avının ortasında bulur. Hawthorne ailesinin tüm geçmişiyle yüzleşince Leigh'in tüm dünyası başına yıkılır. Üstelik şimdi, çıldırmış bir vaiz ve onun başlattığı cadı avı sebebiyle herkesin hayatı tehlikededir. Aksiyon, aşk, büyü ve tarihle yoğurulmuş bu hikaye ile Devin O'Branagan, okuru zamanda yolculuğa çıkarıyor ve ünlü Salem cadı davalarına kadar götürüyor. Cadı Avı, her şeyin sonu gelmiş gibi görünen en zor zamanlarda bile bir çıkış yolunun mutlaka olması gerektiğini hatırlatıyor.
4. Katherine Howe - Galeyan

Roman, 1600 yılların sonlarındaki Salem’de ve 1991 yılında geçiyor. Salemli bir ailenin şifacı kadınlarının nesilden nesile, eklemeler yapılarak gelen şifa/büyü kitabının 1991 yılına kadar uzanan hikayesi. 1681 yılında Deliverance Dane, Salem’de şifacı bir kadındır. Bir akşam hasta bir kıza bakmaya gider ve kızı kurtaramaz. Birkaç ay sonra sonra Salem’de Cadı Mahkemeleri patlak verir ve Deliverance’a cadılık suçlaması yöneltilir. Connie, Harvard Üniversitesi’nde doktora öğrencisidir. Tezini yazmak üzereyken, annesinin isteği üzerine büyükannesinin evini satış için düzenlemeye gider. Bu sırada evde sıra dışı olaylar meydana gelirken, rüyalarında Cadı Mahkemeleri’ni görmeye başlar. Evde İncil’in içine saklanmış anahtarla birlikte bir isim bulur; “Deliverance Dane”. Deliverance Dane’e ilişkin kişisel merakı zamanla, yeni tez konusu haline gelir ve Deliverance Dane’in büyü kitabını bularak, akademik kariyerine etkileyici bir başlangıç yapmak ister. Galeyan, günümüzde çok popüler olan cadı hikayelerini bambaşka bir boyuta götüren, fantastik başlığı altına sokulamayacak bir kitap. Salem Cadı Mahkemeleri’ni son derece ilgi çekici bir şekilde anlatarak, günümüzle çok iyi harmanlanmış bir roman.
5. Arthur Miller - Cadı Kazanı

1692 yılında ABD'nin Salem kentinde cadılıkla suçlanan bir grup insan, mahkeme kararıyla idam edilir. Cadı Kazanı, zulmün ve şiddetin doruğa çıktığı bu dönemi anlatır. Anlatılanlar, özgür düşünceye yaşama hakkı tanımayan birtakım bağnaz Hıristiyan'ın, dini inançları kullanarak, toplumsal düzeni ve hukuku ele geçirmelerinin ibret dolu hikâyesidir. Arthur Miller (1915-2005), insanlık tarihinin gördüğü bu en korkunç ve unutulmaz olayı sahneye taşıyarak, 1950'lerin ABD'sinde, çok sayıda sanatçı ve entellektüelin yaşamlarım karartan McCarthy dönemine kalıcı ve çarpıcı bir eleştiri yöneltmek istemiştir.
6. Jessica Spotswood - Chatham Cadısı Günlükleri 1&2: Günahkar Doğan & Lanetli Yıldız


Günahkar Doğan: Bir lütuf ile kutsanmış... Bir sır ile lanetlenmiş.
Herkes Cate Cahill ile kız kardeşlerinin tuhaf olduğu konusunda hemfikir. Fazla güzel, fazla münzevi ve fazla eğitimliler. Oysa kimsenin bilmediği şey, gerçeğin bundan da beter olduğu; onlar birer cadı. Ve eğer sırları Cemiyet'teki rahipler tarafından keşfedilirse bu onlar için akıl hastanesi, yüzer hapishane veya erken yaşta mezar anlamına geliyor.
Annesi ölmeden önce Cate kız kardeşlerini koruyacağına dair ona söz vermiştir. Ancak rahibelik veya evlilik arasında seçim yapmasına altı ay varken bu sözünü tutması hiç de kolay değildir. Özellikle de annesinin günlüğünü okuyup ailesinin yıkımına yol açabilecek bir sırrı keşfettikten sonra… Onları kaderlerine götürecek alternatif yollar bulmak için her şeyi göze alan Cate, yasaklı kitapları karıştırmaya ve asi ruhlu yeni arkadaşlar edinmeye başlar. Bir yandan da çay davetleri, şaşırtıcı evlilik teklifleri ve ona hiç de uygun olmayan Finn Belastra ile yasak bir aşk arasında ne yapacağını şaşırmıştır.
Eğer annesinin yazdıkları doğruysa Cahill kızları güvende değildir. Kendilerini rahiplerden, rahibelerden, hatta birbirlerinden bile sakınmaları gerekecektir.
Lanetli Yıldız: Rahipler Cemiyeti, cadılara hiç olmadığı kadar eziyet ederken, ikiye bölünmüş Rahibeler Cemiyeti ise Cate'in kehanet edilmiş güçlerine bir an önce kavuşmasına ihtiyaç duymaktadır. Cate'in arkadaşı Sachi büyü yapmaktan dolayı tutuklandığında, savaşa susamış rahibelerden biri ona cevapları bulması için yardım teklifi sunar, tabii eğer Cate sevdiği herkesi tehlikeye atmaya gönüllüyse...
Cate bir silah olarak kullanılmak ve aynı zamanda da arkadaşları ile Finn'i, Rahibeler Cemiyeti'nin planlarına alet etmek istememektedir. Ama Maura ve Tess Rahibeler Cemiyeti'ne katıldıklarında, Maura cadıları zafere ulaştırabilmek pahasına her şeyi yapabileceğini açıkça kanıtlar. Bu, zarar verecek olan bir fedakârlık olsa bile. Bu, Cate'i yıkmak anlamına gelse bile. Tüm yollar savaşı işaret etse bile.
Günahkâr Doğan'ın devamı niteliğinde merakla beklenen Chatham Cadısı Günlükleri, Cate, Maura ve Tess'in aşkı bulmaya, ailelerini korumaya çalıştıkları ve New England'ın süregelen tarihindeki tüm engellere karşı büyü güçlerini keşfettikleri bir macera ile devam ediyor.(Tanıtım Bülteninden)
Son olarak henüz çevrilmemiş ama çok sevgili yazarım Elizabeth Gaskell tarafından yazılmış Lois, The Witch adlı kitabı eklemek istiyorum:

Set against the backdrop of the Salem witch hunts, Elizabeth Gaskell’s somber novella reveals much about the complicity of mankind. Recently orphaned, Lois is forced to leave the English parsonage that had been her home and sail to America. A God-fearing and honest girl, she has little to concern her in this new life. Yet as she joins her distant family, she finds jealousy and dissension are rife, and her cousins quick to point the finger at the “imposter.” With the whole of Salem gripped by a fear of the supernatural, it seems her new home is where she is in most danger. Lonely and afraid, the words of an old curse return to haunt her.
Kaynak kitap:

Sizin bildiğiniz kitaplar varsa lütfen yazmaktan çekinmeyin.
Kitaplarla kalın...
Published on April 26, 2014 14:03
3 Blogger ile "Kıyamet Anında Yanımda"

Sizin de bildiğiniz gibi fantastik edebiyat türüne biraz (eh birazdan daha fazla sanırım) uzağım, aslında kalitelisini çok severim ama nedense çok okumuşluğum yoktur. 5 tane kurgu karakter seçtim ben de bu yukarıdaki resimde de adını okuduğunuz etkinlik için, çok büyük bir felaket olsa ya da dünyanın sonu gelse bazı kurgu karakterlerin yanında olmasını istersen bunlar kimler olur? Tema bu. Ben de seçim yaptım. Kimi mantığıma göre seçtiklerim, kimiyse tamamen duygusal :)
3 Blogger ile yaptığımız bu etkinlikte diğer bloggerların cevaplarına bakmak isterseniz işte katılan blogların adresileri:
@VampirellaninGuncesi
@FanBoyunGunluguu
Bakalım kimlerle omuz omuza vermek istiyorum:
1. Harry Potter serisinden o bizim çok sevdiğimiz müdiremiz MİNERVA MCGONAGALL:

"Karakterin adı, mitolojide bilgeliğin tanrıçası Minerva'dan gelmektedir. Soyadı ise ondokuzuncu yüzyılda yaşamış, İngiliz şiirinin genellikle en kötüsü olarak anılan William Topaz McGonagall'dan almıştır." şeklinde Wikipedia'dan aldığım bilgiyi de ekleyeyim dedim. Seviyoruz seni McGonagall!
2. O Ak Büyücü, o GANDALF:

Büyücü ırkının en önemli temsilcisi olan Gandalf'a ve esprilerine ve o bilge gülüşüne kimse hayır diyemez sanıyorum:
3. O bir Asi Kız, o JOHANNA MASON:

Açlık Oyunları serisinin 2. kitabında beni kendine hayran bırakan Johanna Mason olsun yanımda isterim kesinlikle. Güçlü ve Asi. Karaktere müthiş bir sempatim var, kesinlikle onunla omuz omuza mücadele etmek isterdim. Bir de fan-fiction tavsiyem var, ben çok sevmiştim: Gokçe Doğan - Johanna Mason adlı hikayeyi okuyabilirsiniz, dili akıcı ve kurgusu başarılı.
4. Vampirlerden biri (ah hayır yapma demeyin sakın) VAMPİR RHODE

Rebecca Maizel'in yazmış olduğu Infinite Days serisinde ilk kitapta kendisine veda ettiğimiz -belki geri gelir diye umut ediyorum ikinci kitap hala ve hala Türkçemize çevrilmese de- Vampir Rhode olsun isterdim. Neden bilmiyorum tamamen duygusal sanırım, karakteri çok sevmiştim ve bir şeyi elde etme azmine de hayran kalmıştım :)
5. Bir de maşallah (neredeyse) kainatı satın almış yakışıklı İrlandalımız ROARKE var:

Nora Roberts'ın Eve Dallas serisinden Roarke. Evet sadece Roarke. Kaç kitap oldu hala soyadını öğrenemedik :(
Belki diyorum başka bir gezegene falan geçmemiz gerekirse hani, uzay aracına alır bizi götürür uzaklara Roarke abimiz :)
Ya siz kimleri almak isterdiniz yanınıza?
Published on April 26, 2014 09:09