Cengiz Çandar's Blog, page 17
October 2, 2025
30 ilde FETÖ operasyonu! 64 şüpheli tutuklandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son iki haftada Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik düzenlenen operasyonlarda yakalanan 91 şüpheliden 64’ünün tutuklandığını açıkladı.
Bakan Yerlikaya, NSosyal hesabından yaptığı açıklamada, cumhuriyet başsavcılıkları ile jandarma TEM daire başkanlığı koordinesinde, il jandarma komutanlıklarınca operasyonların düzenlendiğini belirtti.
Bu kapsamda, 30 ilde jandarma tarafından düzenlenen operasyonlarda 91 şüpheliden 64’ünün tutuklandığını, 3’ü hakkında adli kontrol hükümleri uygulandığı ve diğerlerinin işlemleri devam ettiği bilgisini paylaşan Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Terör örgütünün güncel yapılanması içerisinde faaliyet yürüttükleri, ankesörlü telefonlarla örgüt içerisinde sorumlu şahıslar ile irtibatta bulundukları, örgüte finans sağladıkları ve sosyal medya hesapları üzerinden FETÖ’nün propagandasını yaptıkları tespit edildi. Savcılıklarımızca haklarında soruşturma başlatıldı. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.” (AA)
30 ilde FETÖ operasyonu! 64 şüpheli tutuklandı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Bakan Şimşek’ten dış ticaret değerlendirmesi
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, “Önümüzdeki dönemde ana ticaret ortaklarımızda büyümenin hızlanması, yurt içi ve dışında finansmana daha kolay ve uygun koşullarla erişilmesi ile avro-dolar paritesinin katkısı, ihracatımızı destekleyecektir” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ithalattaki artışa rağmen mal ve hizmet ihracatındaki olumlu performans sayesinde cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam ettiğini bildirerek, “Önümüzdeki dönemde ana ticaret ortaklarımızda büyümenin hızlanması, yurt içi ve dışında finansmana daha kolay ve uygun koşullarla erişilmesi ile avro-dolar paritesinin katkısı, ihracatımızı destekleyecektir.” ifadesini kullandı.
Şimşek, NSosyal hesabından eylül ayı dış ticaret verilerine ilişkin paylaşım yaptı.
Küresel ticaretteki belirsizliklere ve olumsuz koşullara rağmen ocak-eylül döneminde yıllık yüzde 4,1 artan ihracatın, yıllıklandırılmış olarak 269,7 milyar dolara ulaştığına işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki dönemde ana ticaret ortaklarımızda büyümenin hızlanması, yurt içi ve dışında finansmana daha kolay ve uygun koşullarla erişilmesi ile avro-dolar paritesinin katkısı, ihracatımızı destekleyecektir. İthalattaki artışa rağmen mal ve hizmet ihracatındaki olumlu performans sayesinde cari denge, sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam ediyor.”
Şimşek, katma değerli üretim ve rekabet gücünü artıran politikalarla üreticileri ve ihracatçıları desteklemeyi sürdüreceklerini kaydetti. (AA)
Bakan Şimşek’ten dış ticaret değerlendirmesi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Tatar: Artık iki devletli siyaset yegane çözümdür
Tatar, Türkiye’nin KKTC için büyük fedakârlık yaptığını belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM zirvesinde KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon çözüm modelinin geride kaldığını açıklamıştır. Artık iki devletli siyaset yegane çözümdür” şeklinde konuştu.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “KKTC’yi tanıyan bir devlet olarak buradaki halkın geleceğe umutla bakabilmesi için Türkiye büyük fedakarlık yapmıştır. Geçen haftaki Birleşmiş Milletler zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, artık KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon çözüm modelinin geride kaldığını ve iki devletli siyasetle çözüm olabileceğini açıklamıştır. Artık iki devletli siyaset yegane çözüm modelidir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Hava Yolları’nın (THY) düzenlediği “AdaKıbrıs” tanıtım programı kapsamında KKTC’ye gelen basın mensuplarına Türkiye tarafından yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin her şart ve koşulda kendilerini desteklediğini belirten Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“KKTC’yi tanıyan bir devlet olarak buradaki halkın geleceğe umutla bakabilmesi için Türkiye büyük fedakarlık yapmıştır. Geçen haftaki Birleşmiş Milletler zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, artık KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon çözüm modelinin geride kaldığını ve iki devletli siyasetle çözüm olabileceğini açıklamıştır. Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında benzer bir karar çıkmıştır. Artık iki devletli siyaset yegane çözüm modelidir. Meclisimizin açılışı yapıldı, ben orada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ettim.”
Tatar, yapımı tamamlanan KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önemine değinerek, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Kasım 2020’deki eski Meclis Başkanlığı ziyareti sırasında toplantının yapılacağı bina küçük ve artık ihtiyaçlara cevap veremeyecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a durumu anlattık, arazi bulmamızı söyledi. 500 dönümlük bu araziyi bulduk. 4 yılın sonunda 3 Mayıs’ta buranın açılışını yaptık. Dünyaya KKTC halkının egemenliği, bağımsızlığı, hürriyeti ve yaşam hakkı olduğu mesajını verdik. Türkiyemizin de desteğiyle buraya kazandırdığımız külliye, egemenliğimiz ve bağımsızlığımızın sembolü olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bu devletin arkasındadır. Türkiye, KKTC’nin bağımsız bir Türk devleti olarak huzurunun, güveninin, refahının, istikrarının devam edebilmesi için anahtar rolündedir.”
“KKTC, TÜRKİYE ÜZERİNDEN BÜTÜN DÜNYAYA BAĞLANIYOR”
THY’nin KKTC’ye dünyanın dört bir yanından turist getirdiğine değinen Tatar, THY ve AJet’in KKTC’yi dünyaya bağlayan iki önemli hava yolu şirketi olduğunu söyledi.
Tatar, bu hava yollarının yöneticilerine, pilotlarına ve tüm çalışanlarına teşekkür ederek, “Yeni açılan Ercan Devlet Havalimanları terminaliyle yolcu sayımız 2 milyondan 10 milyona kadar artacak. Birkaç sene sonra inşallah 15 milyonu da buluruz. Bunu başardık ve Türkiyemizin desteği çok önemli. Birtakım ambargolar olmasına rağmen buraya yüzden fazla ülkeden turist ve öğrenci geliyor. KKTC ambargolara rağmen çok büyüdü, gelişti. 20 yıl önce ülkemizde turizm alanında yatak sayısı 10 bindi. Şu anda 35 bine çıktı. KKTC, Türkiye üzerinden bütün dünyaya bağlanıyor.” diye konuştu.
TEKNOFEST’in KKTC gençliği üzerindeki önemine değinen Tatar, “TEKNOFEST günlerinde de büyük bir heyecan duydum. 1-4 Mayıs’ta 225 bin kişi bu bizim nüfusumuza göre çok önemli bir rakamdır yani her iki kişiden biri TEKNOFEST’i ziyaret etmiştir. KKTC’nin tanıtımı için de çok güzel bir etkinlik oldu. Dijital dönüşüm de oluyor, inşallah KKTC bilişim adası olacak. Çünkü ortam bunun için müsait, üniversitelerimiz var. Üniversitelerle iş dünyası ve sanayi bölgelerindeki bazı çalışmalarla burası bilişim adası olma potansiyeline sahip.” şeklinde konuştu.
“FEDERASYON KAPANMIŞTIR VE TÜRKİYE ANAVATANDIR, GARANTÖR DEVLETTİR”
Tatar, Türkiye’den KKTC’ye deniz altından getirilen suyun adanın çehresini değiştirdiğine işaret ederek, “Türkiye’den getirilen su için asrın projesi dedik ve bunu başardık. Tabii bütün bunlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği büyüktür. Nitekim Türkiye’den gelen bu suyla hem temel ihtiyaçlarımız karşılanıyor hem de tarım ve hayvancılıkta kullanılıyor. Toprak da daha bereketli oldu.” dedi.
KKTC’nin güvenliği için Türkiye’nin garantörlüğünün önemine değinen Tatar, şunları kaydetti:
“1983 yılında KKTC’nin ilan edilmesiyle Kıbrıs Türkü’nün geleceği, özgürlüğü, egemenliği tesis edilmiştir. Bu tesis öyle bir tesistir ki kimse geri çeviremez. Burada yaşam vardır, bir halk vardır ve halkın mücadelesi vardır. Buradan sadece 60 kilometre uzaklıkta olan Türkiye Cumhuriyeti vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin de hakkı, hukuku, geçmişi vardır. Adada ortaklık cumhuriyeti bitmiştir, federasyon kapanmıştır ve Türkiye anavatandır, garantör devlettir. Bu bölgenin en güçlü ülkesidir. Türk askerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin buradaki varlığı bizler için yaşamsal öneme sahiptir. Kıbrıs Türkü genelde böyle düşünür. Dolayısıyla ben bir kez daha anavatanım Türkiyeme, Türk halkına her zaman bizlerin yanında oldukları için minnet ve şükran duygularını ifade ediyorum.” (AA)
Tatar: Artık iki devletli siyaset yegane çözümdür yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Paris’te Hande Erçel rüzgarı!
Oyuncu Hande Erçel, davetli olarak katıldığı Paris Moda Haftası’nda yoğun ilgi gördü.
İş insanı sevgilisi Hakan Sabancı ile ayrılığıyla gündemden düşmeyen oyuncu Hande Erçel, kariyeri ve paylaşımlarıyla magazin gündeminden düşmüyor.
Sürpriz aşkın bitmesinin ardından ilk defa İstanbul Havalimanı’nda görüntülenen Erçel, muhabirlerin sorularına karşılık; “Bu konuda konuşmayacağım, teşekkür ederim. Konuşmak istemiyorum, bir daha söylüyorum konuşmayacağım.” yanıtını vermişti.
SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU
Özel hayatıyla da manşetleri süsleyen Erçel, geçtiğimiz günlerde Milano Moda Haftası’na katılmıştı. Farklı tarzıyla dikkatleri üzerine çeken Hande Erçel, kıyafetiyle sosyal medyaya damga vurmuştu.
YORUM YAĞDI
Kariyerinde hızla yükselen ünlü yıldızın son durağı Paris Moda Haftası oldu. 31 yaşındaki Erçel, davetlisi olarak katıldığı etkinlikte basının yoğun ilgisiyle karşılaştı.
Güzel oyuncu, tercih ettiği kıyafetiyle de adından söz ettirmeyi başardı. Erçel’in Paris’teki karelerine sevenlerinden beğeni ve yorum yağdı.
ÜNLÜ İSİMLERLE AYNI LİSTEDE
Rusya’da çevrimiçi sinema platformu Kion ve medya ölçüm şirketi Medialogia, sinemanın en güzel oyuncularını seçti. Listenin zirvesinde Rus oyuncu Yuliya Snigir yer alırken, Türkiye’den Hande Erçel listeye giren isimler arasında öne çıktı.
Başarılı oyuncu Hande Erçel, yapılan sıralamada 6’ncı sıradan listeye girmeyi başardı. Onun hemen ardından Hollywood’un yıldız isimleri Jennifer Aniston, Eva Longoria, Margot Robbie ve Sarah Jessica Parker geldi. Bu durum Erçel’in uluslararası alandaki popülerliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
MOSKOVA’DA BÜYÜK İLGİ
Hande Erçel, geçtiğimiz aylarda partneri Barış Arduç ile birlikte “Rüzgâra Bırak” filminin Moskova galasına katılmış, Rus hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılanmıştı. Galada verdikleri pozlar ve hayranlarının sevgisi, Erçel’in Rusya’da ne kadar geniş bir kitleye ulaştığını kanıtlamıştı.
Paris’te Hande Erçel rüzgarı! yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 94 yaşında
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faaliyete başlamasının 94’üncü yılını kutluyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası, ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönündeki eğilimin etkisi ve Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla güçlendirilmesi amacıyla bir merkez bankası kurulması yönündeki çalışmalar hız kazandı.
Bu konunun ilk kez ele alındığı 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde, özellikle “milli devlet bankası” kurulması fikri üzerinde duruldu.
1927’de dönemin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’nın merkez bankası kurulması hakkında sunduğu kanun taslağı kabul edildi. Merkez Bankası’nın kuruluş aşamasında, diğer ülkelerin merkez bankalarından da görüş istendi. 1928’de dönemin Hollanda Merkez Bankası Başkanı Dr. Gerard Vissering bu kapsamda Türkiye’ye davet edildi.
Dr. Vissering, İstanbul’daki çalışmalarını tamamlayarak “Türkiye’de Nakit İstikrarı ve Bir Merkezi İhraç Bankası Tesisi” adlı raporu hazırladı.
Raporda, hükümete bağlı olmayan, bağımsız, bir merkez bankasının gerekliliğine dikkati çekildi. Bir yıl sonra Türkiye’ye davet edilen İtalyan uzman Kont Volpi de Türk lirasının istikrarının sağlanması için bir merkez bankası kurulmasının şart olduğunu belirtti.
Söz konusu gelişmelerin ardından hükümet, merkez bankası kurulmasına ilişkin gerekli yasal çerçevenin hazırlanması için harekete geçti. Lozan Üniversitesinden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Merkez Bankası yasa tasarısı hazırlandı.
Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisince (TBMM) 11 Haziran 1930’da kabul edildi ve 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu adı ile 30 Haziran 1930’da Resmî Gazete’de yayımlandı.
Farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasının ardından 3 Ekim 1931’de faaliyetlerine başlayan Merkez Bankası, 94. yıl dönümünü kutluyor.
BANKNOT MATBAASI KURULDU
İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuz etkilerinin hissedildiği 1940’lı yıllarda bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Merkez Bankası, kamu kesiminin finansman açığını kapatmaya yönelik uygulamalarda bulundu.
1950’li yıllarda büyüme ve hızlı kalkınmanın finansmanı, Merkez Bankası kaynaklarından sağlandı. Hazine’ye kısa vadeli avans imkanı verilerek Banka kaynakları kamunun kullanımına açıldı. Bu dönemde, Merkez Bankası için bir diğer önemli gelişme de 1955’te banknot matbaasının kurulması ve 1958’den itibaren banknotların ülkede basılmaya başlanması oldu.
Planlı ekonomiye geçişin yaşandığı 1960’lı yıllarda Merkez Bankası, ekonomik koşullara ve sanayinin gelişimine paralel olarak genişlemeci para politikaları izledi ve kamuya kaynak sağlamaya devam etti. Bu dönemde ayrıca, kambiyo kontrolüne ilişkin uygulamaların büyük çoğunluğu da Merkez Bankası’na devredildi.
1211 SAYILI KANUN
Dünya genelinde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan değişikliklere uyum sağlamak ve Merkez Bankası’nın etkinliğini artırmak amacıyla 14 Ocak 1970’de 1211 sayılı TCMB Kanunu kabul edildi.
Böylelikle tarihinde yeni bir döneme başlayan Merkez Bankası, kısmen de olsa dönemin ekonomi ve merkez bankacılığı alanındaki yeniliklerini yansıtan bir yapıya kavuştu.
Söz konusu kanun, Banka’nın yasal statüsü, organizasyon yapısı, yetki ve görevlerinde önemli değişiklikler getirdi. Anonim şirket statüsü korunan Merkez Bankası’nın sermayesi, 15 milyon liradan 25 milyon liraya yükseltildi. Hazine’nin sahip olduğu sermaye payının yüzde 51’den az olamayacağı da kanunda yer aldı.
1211 sayılı kanunun getirdiği bir diğer yenilik de “Guvernörlük” adı verilen Başkanlık Makamı oldu. Dış temsil ve ilişkilerde denklik, protokolde eşitlik sağlanması amacıyla kurulan Başkanlık Makamı’na ilk olarak Naim Talu getirildi.
Guvernörlük makamının yanında, Başkan ve Başkan yardımcılarından meydana gelen “Yönetim Komitesi” adı altında yeni bir karar alma organı oluşturuldu. Banka’nın en üst karar alma organı statüsündeki 8 üyeli İdare Meclisi ise 6 üyeli Banka Meclisi’ne dönüştürüldü.
İlgili kanun, Merkez Bankası’na ait görev ve yetkilerin artırılması açısından da önemli yenilikler içerdi. Hazine’ye verilebilecek kısa vadeli avans miktarının üst sınırı, ilgili yıla ait bütçe ödeneklerinin yüzde 15’i oranında yükseltildi.
1980 SONRASI DÖNEM
1980’lerde yaşanan ekonomik gelişmeler, hem Türkiye hem de Merkez Bankası açısından bir dönüm noktası niteliğinde oldu. 24 Ocak 1980’de açıklanan kararlar ile Türkiye ekonomisinde yapısal bir dönüşüm başlatıldı.
Başlatılan finansal serbestleşme süreci ile para ve kur politikalarının TCMB tarafından piyasa ekonomisi ile uyumlu bir şekilde yürütülmesi için gerekli altyapının sağlanması yönünde önemli adımlar atıldı. Para politikası kapsamında, mevduat ve kredi faizlerinin piyasa koşullarında belirlenmesi hükme bağlandı.
Türk parası, yabancı paralar karşısında devalüe edilerek sabit kur rejimi ortadan kaldırıldı. TCMB, 1983’te altın ve döviz rezervlerini etkin bir biçimde yönetmek konusunda yetkili hale getirildi. 1987’de açık piyasa işlemleri yapmaya başlayan Banka, modern anlamda para ve döviz piyasalarının kurulmasına da öncülük etti.
1989’da Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karar ile ekonomik birimlerin döviz ile işlem yapmalarına izin verildi ve Türk lirası konvertibl ilan edilerek görece daha esnek bir döviz kuru rejimine geçildi.
1990’da ise Banka, ilk defa kamuoyuna duyurduğu para programı ile döviz kurları ve faiz oranlarındaki istikrarı bozmadan piyasanın likidite ihtiyacını karşılamayı hedefledi.
21 Nisan 1994’te Hazine’nin Merkez Bankası kaynaklarını kullanımına sınır getirildi. Bunun yanında 1997’de imzalanan bir protokol ile 1998’den itibaren Hazine’nin TCMB’den kısa vadeli avans kullanamayacağı karara bağlandı.
BANKA, 2001’DE ARAÇ BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞTU
Merkez Bankası’nın 1995-1999’da izlediği politika, finansal piyasalarda istikrarı sağlamaya yönelikti. Enflasyonun kontrol altına alınamaması nedeniyle 2000 yılında döviz kuruna dayalı yeni bir istikrar programı yürürlüğe konuldu. Ancak aynı yılın sonlarına doğru ekonomide artış gösteren güven kaybı ve 2001’de ortaya çıkan kriz, programın sonlandırılmasına neden oldu. 22 Şubat 2001’de döviz kurları dalgalanmaya bırakıldı.
Kriz sonrasında 25 Nisan 2001’de ekonomide yaşanan yapısal dönüşüm sonrası Merkez Bankası Kanunu’nda önemli değişiklikler yapıldı.
Fiyat istikrarını sağlamak, TCMB’nin temel amacı olarak açık bir şekilde tanımlandı. Bu çerçevede, TCMB’nin para politikası konusundaki uygulamaları ve kullanacağı araçları doğrudan kendisinin belirleyeceği hükme bağlandı. Böylelikle Banka, araç bağımsızlığına kavuştu. Banka’nın fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği hükme bağlandı.
Finansal istikrarı sağlamak, Banka’nın destekleyici amacı olarak tanımlandı. Bu kapsamda Banka’nın Hazine ile diğer kamu kurum ve kuruluşlara avans vermesi, kredi açması ve bu kuruluşların ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alması yasaklandı. Bu sayede Banka’nın kamusal finansman ihtiyacı için bir kaynak olması engellendi.
Para politikası stratejilerinin ve karar alma mekanizmalarının kurumsallaşması amacıyla Para Politikası Kurulu da (PPK) bu dönemde oluşturuldu.
PARADAN 6 SIFIR ATILDI
2002 yılına gelindiğinde, modern bir para politikası stratejisi olan enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamasına geçildi. Örtük enflasyon hedeflemesinin uygulandığı 2002-2005’te, rejimin gerekli ön koşullarının karşılanmasına çalışıldı.
Merkez Bankası’nın teknik ve kurumsal altyapısı güçlendirildi, tahmin modelleri geliştirildi ve veri seti genişletildi. Bu süreçte Araştırma Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü şeklinde yeniden yapılandırıldı ve iletişim politikalarının etkinliğini sağlamak amacıyla İletişim Genel Müdürlüğü kuruldu.
2005’ten itibaren politika kararları ile ilgili öngörülebilirliğin artırılması amacıyla bir yıllık PPK toplantı tarihleri, bir takvim çerçevesinde önceden açıklandı. Tüm bu süreç sonunda 2006 yılında açık enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanmaya başlandı.
1 Ocak 2005’te Türk lirasından 6 sıfır atıldı, Yeni Türk Lirası ve yeni kuruşlar tedavüle çıkarıldı. 1 Ocak 2009’da paradan “yeni” ifadesi kaldırıldı. Türk lirası banknot ve kuruşlar, yenilenen tasarım ve boyutlarla dolaşıma çıkarıldı.
1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu uyarınca, Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak üzere 4 sınıfa ayrılmış olup (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazine’ye, (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara, (C) sınıfı hisse senetleri 15 bin hisseyi geçmemek üzere milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere, (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere tahsis edildi.
Halihazırda Banka’nın sermayesi 25 bin lira olarak 250 bin adet hisseye ayrıldı. Geçen yıl sonu itibarıyla Merkez Bankası sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 23,25’i (B) sınıfı, yüzde 2,51’i (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşuyor.
Banka, nitelikli insan kaynağı, köklü kurum kültürü ve güçlü teknik kapasitesiyle fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi için çalışmalarına devam ediyor.
KURULUŞTAN BUGÜNE BAŞKANLAR
Kuruluşundan bugüne 27 kişi, TCMB Başkanı olarak görev yaptı.
İlk başkan olan Selahattin Çam 1931-1938’de bu görevi yürüttü. Çam’ın ardından Merkez Bankası Başkanı olan isimler şöyle:
“Kemal Zaim Sunel (1938-1949), Mehmet Sadi Bekter (1949-1950), Osman Nuri Göver (1951-1953), Mustafa Nail Gidel (1953-1960), Memduh Aytür (1960), İbrahim Münir Mostar (1960-1962), Ziyaettin Kayla (1963-1966), Naim Talu (1967-1971), Memduh Güpgüpoğlu (1972-1975), Cafer Tayyar Sadıklar (1976-1978), Hakkı Aydınoğlu (1979-1981), Osman Şıklar (1981-1984), Yavuz Canevi (1984-1986), Rüşdü Saracoğlu (1987-1993), Dr. Bülent Gültekin (1993-1994), Yaman Törüner (1994-1995), Gazi Erçel (1996-2001), Süreyya Serdengeçti (2001-2006), Durmuş Yılmaz (2006-2011), Doç. Dr. Erdem Başçı (2011-2016), Murat Çetinkaya (2016-2019), Murat Uysal (2019-2020), Naci Ağbal (Kasım 2020-Mart 2021), Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu (Mart 2021-Haziran 2023), Dr. Hafize Gaye Erkan (Haziran 2023-Şubat 2024), Dr. Yaşar Fatih Karahan (Şubat 2024-devam ediyor).” (AA)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 94 yaşında yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Leonardo DiCaprio’nun yeni filmi ‘Savaş Üstüne Savaş’ Bu hafta vizyona giriyor
Paul Thomas Anderson imzalı, Leonardo DiCaprio, Benicio Del Toro ve Sean Penn’li “Savaş Üstüne Savaş”ın da aralarında olduğu 8 film bu hafta sinema salonlarında izleyiciyle buluşuyor. Animasyon, korku, dram ve romantik komedi türlerinden öne çıkan yapımlar dikkat çekiyor.
Sinema salonlarında bu hafta dramdan aksiyona, korku ve gerilimden animasyona 8 film vizyona girecek.
Animasyon türündeki “Gabby’nin Hayal Evi” dizisinin film uyarlaması “Gabby’nin Hayal Evi: Film”, Gabby’nin büyükannesi Gigi ile “Kedi Francisco” adlı şehirde çıktığı yolculuğu konu alıyor.
“Savaş Üstüne Savaş”
Paul Thomas Anderson’ın yönettiği “Savaş Üstüne Savaş” filminde, başrolleri Leonardo DiCaprio, Benicio Del Toro ve Sean Penn paylaşıyor.
Film, yıllar önce, kendi örgütlerini bitirmeye ant içmiş bir devlet görevlisinin, eski devrimci Bob’un kızının peşine düşmesini ve sonrasında Bob’un eski yoldaşlarıyla kızını kurtarmaya çalışmasını anlatıyor.
“AŞK VE YEMEK”
Romantik komedi türündeki “Aşk ve Yemek”, Adana’dan göç etmek durumunda kalan kebapçı bir ailenin, yolculuk sırasında kendilerini hiç beklenmedik şekilde Tokat’ta bulmasıyla yaşananları işliyor.
“CESUR KİRPİ”
Caroline Origer’ın yönetmenliğini üstlendiği animasyon film “Cesur Kirpi”, gerçek aile olmanın yolunun, yalanlarla değil, dostluk ve sevgiyle atılan adımlardan geçtiğini hayalperest kirpi Holly üzerinden izleyiciye sunuyor.
“TEHLİKELİ HAYVANLAR”
Korku ve gerilim türündeki “Tehlikeli Hayvanlar”ın yönetmenliğini Sean Byrne üstlendi. Filmin oyuncuları arasında Hassie Harrison, Jai Courtney ve Josh Heuston yer alıyor.
FİLMİN KONUSU ÖZETLE ŞÖYLE:
“Zeki ve özgür ruhlu sörfçü Zephyr, köpekbalıkları konusunda saplantılı bir seri katil tarafından kaçırılır ve esir tutulur. Katil, köpekbalıklarını beslemeye yönelik ritüelini gerçekleştirmeden önce Zephyr’in kaçış yolunu bulması gerekir.”
“DAĞLARDAN BAŞKA TANIK YOK”
Dram türündeki “Dağlardan Başka Tanık Yok”, Helin karakterinin kültürel kimliğini, dilini ve geçmişini arayışa çıkması ve beklenmedik gerçeklerle yüzleşmesini inceliyor.
Kurtuluş Baştimar’ın yönettiği yapımda, Ruken Demirtaş, Sabri Varol ve Sema Çidik rol aldı.
“SAHRA”
Enes Bilal Taşçı’nın yönetmenliğini üstlendiği “Sahra”, farklı dinlere mensup oldukları için kavuşamayan iki aşığın nesilleri etkileyen hikayesini işliyor.
“AVATAR: SUYUN YOLU”
Yönetmenliğini James Cameron’ın üstlendiği “Avatar: Suyun Yolu” yeniden vizyona giriyor.
Gişe rekortmeni “Avatar”ın 13 yıl sonra gelen devam filmi olan yapım, “Pandora” gezegeninde Na’vi halkına dahil olup Neytiri ile bir aile kuran Jake Sully’nin, tanıdık bir düşmanın yeniden gezegenlerine tehdit oluşturması sonrası Na’vi halkıyla verdiği mücadeleyi anlatıyor. (AA)
Leonardo DiCaprio’nun yeni filmi ‘Savaş Üstüne Savaş’ Bu hafta vizyona giriyor yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısı devam ediyor
İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze’ye doğru yol alan Küresel Sumud Filosu’nu kuşatan İsrail donanması unsurları, gemilere saldırmayı sürdürüyor.
Küresel Sumud Filosu’nun internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Gazze’ye giden 44 gemiden 21’i İsrail saldırısına uğradı.
İsrail’in “durdurduğu” belirtilen gemilerin isimleri Alma, Sirius, Adara, Spectre, Yulara, Aurora, Otaria, Huga, Deir Yessine, Grande Blu, Morgana, Hio, Seulle, All In, Captain Nikos, Florida, Karma, Mohammad Bhar, Oxygono, Free Willy, Jeannot III olarak açıklandı.
Küresel Sumud Filosu: Mikeno gemimiz Gazze sularında
İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze’ye doğru yol alan Küresel Sumud Filosu’nun takip sistemine göre Mikeno gemisi Gazze sularına girdi.
Filo’nun internet sitesinden aktarılan canlı yayında, Captain Nikos gemisindeki aktivistlerin alıkonulmasının ardından silahlı İsrail askerlerinin gemiye girdiği anlar paylaşıldı.
Küresel Sumud Filosu’nun ABD merkezli sosyal medya platformu Instagram hesabından Filo Sözcüsü Saif Abukeshek’in İsrail’in alıkoyduğu aktivistlere ilişkin görüntülü açıklamasına yer verildi.
Abukeshek, İsrail’in saldırdığı gemilerdeki aktivistleri şu şekilde paylaştı:
“30’u İspanyol, 22 İtalyan, 21 Türk, 12 Malezyalı, 11 Tunuslu, 11 Brezilyalı, 10 Fransız, 9 İrlandalı, 8 Cezayirli, 7 ABD’li, 7 Almanyalı, 6 İngiliz, 4 Norveçli, 4 İsveçli, 3 Yeni Zelandalı, 3 Faslı, 3 Ürdünlü, 3 Polonyalı, 3 Portekizli, 3 Meksikalı, 2 Kuveytli, 2 Kolombiyalı, 2 Arjantinli, 2 İsviçreli, 1 Çekyalı, 1 Moritanyalı, 1 Avusturyalı, 1 Bulgaristanlı, 1 Avustralyalı, 1 Sırp, 1 Belçikalı, 1 Bahreynli, 1 Danimarkalı, 1 Hollandalı, 1 Finlandiyalı, 1 Güney Afrikalı ve 1 Slovakyalı.”
Abukeshek, İsrail’in filoya saldırıları nedeniyle insanların nasıl sokağa döküldüğünü de gördüklerinin altını çizerek, “Bu aynı zamanda (İsrail’in saldırılarına karşı) eyleme geçen tüm şehirler için de bir haykırıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Soykırıma karşı dayanışma içinde olduklarını dile getiren Abukeshek, “Bu, her türlü baskıya karşı her alanda birlikte çalışan küresel bir hareketin doğuşudur.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonundan yapılan açıklamada, “Global Sumud Filosu’nun Gazze’ye insani yardım ulaştırma girişimi kapsamında toplam 15 gemiye müdahale edilmiştir. Alıkonulan Türk aktivist sayımız 25’e yükseldi.” ifadeleri kullanılmıştı.
İsrail donanma unsurları, gemileri yasa dışı şekilde ele geçirmeye başladı
Filonun ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabında, “Gemilerimiz yasa dışı kuşatma altında. Kameralar devre dışı kaldı ve gemilere askeri personel çıktı.” açıklaması yapıldı.
Açıklamada, gemide bulunan tüm yolcuların güvenliğini ve durumunu teyit etmek için çalışıldığı bilgisi paylaşıldı.
Küresel Sumud Filosu’nda yer alan ve AA’nın irtibatı sürdürdüğü az sayıdaki katılımcı da, İsrail donanmasının filoya bağlı gemileri hedef alan saldırılara başladığını bildirdi.
İsrail donanma unsurlarının aktivistlerin bulunduğu gemileri tek tek ele geçirdiği aktarıldı.
Filonun ABD merkezli YouTube hesabı üzerinden yapılan canlı yayında, bazı teknelerdeki aktivistlerin can yelekleriyle güvertede oturdukları ve olası bir İsrail saldırısına karşı teyakkuzda bekledikleri görülüyor.
Filodaki 13 geminin İsrail tarafından “durdurulduğunu” belirten Abukeshek, bunların Alma, Sirius, Adara, Spectre, Yulara, Aurora, Otaria, Huga, Deir Yessine, Grande Blu, Morgana, Hio ve Seulle isimli gemiler olduğunu duyurdu.
Abukeshek, İsrail’in saldırdığı gemilerdeki aktivistleri şu şekilde paylaştı:
“30’u İspanyol, 22 İtalyan, 21 Türk, 12 Malezyalı, 11 Tunuslu, 11 Brezilyalı, 10 Fransız, 9 İrlandalı, 8 Cezayirli, 7 ABD’li, 7 Almanyalı, 6 İngiliz, 4 Norveçli, 4 İsveçli, 3 Yeni Zelandalı, 3 Faslı, 3 Ürdünlü, 3 Polonyalı, 3 Portekizli, 3 Meksikalı, 2 Kuveytli, 2 Kolombiyalı, 2 Arjantinli, 2 İsviçreli, 1 Çekyalı, 1 Moritanyalı, 1 Avusturyalı, 1 Bulgaristanlı, 1 Avustralyalı, 1 Sırp, 1 Belçikalı, 1 Bahreynli, 1 Danimarkalı, 1 Hollandalı, 1 Finlandiyalı, 1 Güney Afrikalı ve 1 Slovakyalı.”
Gazze’deki ablukayı kırmak için 30 geminin Gazze kıyılarına ulaşmaya çalıştığını vurgulayan Abukeshek, “(Filodaki aktivistler) Kararlılar, motiveler ve bu sabahın erken saatlerinde ablukayı kırıp hep birlikte varabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Abukeshek, İsrail’in filoya saldırıları nedeniyle insanların nasıl sokağa döküldüğünü de gördüklerinin altını çizerek, “Bu aynı zamanda (İsrail’in saldırılarına karşı) eyleme geçen tüm şehirler için de bir haykırıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Soykırıma karşı dayanışma içinde olduklarını dile getiren Abukeshek, “Bu, her türlü baskıya karşı her alanda birlikte çalışan küresel bir hareketin doğuşudur.” ifadelerini kullandı.
Filo, İsrail donanmasının Sirius gemisine saldırdığını doğruladı
Filonun ABD merkezli sosyal medya platformu Instagram’dan yaptığı paylaşımda, İsrail donanma unsurlarının filoya bağlı Sirius gemisi ve diğer bazı tekneleri yasa dışı şekilde durdurarak baskın yaptığı belirtildi.
Paylaşımda, “Canlı yayınlar ve iletişim hatları kesildi. Katılımcıların ve mürettebatın durumuna dair henüz teyit edilmiş bilgi bulunmuyor.” ifadesine yer verildi.
AA muhabirinin ulaştığı aktivistler ise İsrail askerlerinin Alma, Sirius ve Adara gemisine müdahale ettiği ve bu gemilerle bağlantının kesildiği bilgisini paylaştı.
Filoya bağlı Adara, Alma ve Sirius gemisindeki aktivistlerin ailelerine gönderilen mesajda, “Bu 3 tekneye müdahale edildi. Lütfen sakin olun.” ifadesine yer verildi.
Mesajda ayrıca, “Şimdi tüm gözleri filoya çevirme, elçiliklerinize baskı yapma ve hükümetinizi İsrail’in soykırımını desteklemeyi bırakmaya çağırma zamanıdır.” denildi.
Filoya bağlı Captain Nikos gemisinde bulunan El Pais muhabiri Carlos de Barron, Youtube’da paylaştığı bir videoda, İsrail askerlerinin gemiye müdahale ettiğini belirtti.
İsrail’e ait dronların tepelerinde dolaştığını aktaran Barron, filonun önceden anlaştığı şekilde direnç göstermeden İsrail limanına götürülmeye hazır olduğunu duyurdu.
Press For Palestine’dan Türk aktivist Semanur Sönmez Yaman da yaptığı açıklamada, filonun Gazze’ye 60 deniz mili mesafede olduğunu kaydetti.
Türk aktivist Gazze’ye doğru ilerlemeyi sürdürdüklerini aktardı
Filoya katılan Türk aktivist Hüsamettin Eyüboğlu ise AA muhabirine verdiği demeçte, yaklaşık 3 saattir üzerlerine ışık tutularak kontrol edildiklerini, kaç kişi olduklarının öğrenilmeye çalışıldığını söyledi.
Eyüboğlu, filonun, bir teknenin yasa dışı şekilde ele geçirilmesi durumunda diğerlerinin yoluna devam edebileceği şekilde koordineli olduğunu belirterek, bazı teknelerle irtibatın kesildiğini ancak Gazze’ye doğru ilerlemeye devam ettiklerini ifade etti.
İnternetin ara ara kesildiğini, telsizlerine müdahale edildiğini kaydeden Eyüboğlu, “Eğer Gazze özgürleşirse bütün dünya özgürleşecek. Gazze artık hepimizin meselesi, Gazze artık dünyanın meselesi haline geldi.” ifadesini kullandı.
İsrail devlet televizyonu muhabiri, İsrail askerlerinin Küresel Sumud Filosu’ndaki gemilere çıkmaya başladığını belirtti
KAN muhabiri Itay Blumental, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, İsrail askerlerinin filodaki bir kaç gemiye çıktığını kaydetti.
İsrail ordusunun filoya saldırılara başladığını belirten muhabir, bazı gemilere İsrail komandolarının çıktığını aktardı.
İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoyduğunu açıkladı
İsrail Dışişleri Bakanlığı, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Küresel Sumud Filosu’ndaki bazı gemileri ele geçirdiklerini, alıkoydukları yolcuların bir İsrail limanına götürüldüğünü duyurdu.
Bakanlık, ele geçirdiği gemideki filo katılımcısı iklim aktivisti Greta Thunberg’ın İsrail askerinin yanında yer aldığı görüntülerini paylaştı.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, kaç geminin ele geçirildiğini, kaç aktivistin alıkonulduğunu ve alıkonulan aktivistlerin hangi limana götürüleceğine ilişkin bilgi vermedi.
Saldırı sonrası Sumud Filosu’ndan alıkonulan aktivistlerin bazıları sınır dışı edilmek üzere İsrail’e götürülüyor
Bakanlığın Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundan yapılan açıklamada, Sumud Filosu’ndaki bazı aktivistlerin İsrail’e götürüldüğü belirtildi.
Aktivistlerin İsrail’e ulaştıktan sonra Avrupa’ya sınır dışı edilmesine ilişkin sürecin başlatılacağı ifade edildi.
Açıklamada, Greta Thunberg ve Thiago Avila’nın da aralarında bulunduğu ve Sumud Filosu’na saldırı sonrası alıkonulan bazı aktivistlerin fotoğraflarına da yer verildi.
Yerel basın, alıkonulan aktivistlerin İsrail’in güneyindeki Usdud (Aşdod) Limanı’na götürüldüğünü yazdı.
İskoç aktivist Hickey, İsrail gemilerinden filoya su sıkıldığını anlattı
İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren Küresel Sumud Filosu’na saldırısının ardından AA muhabirine telefonla açıklamalarda bulunan İskoç aktivist James (Jim) Hickey, İsrail gemilerinin çevrelerinde dolaştığını söyledi.
Filodaki bazı gemilerin durdurulduğunu ve üzerine çıkıldığını kaydeden Hickey, diğer gemilere ise dur çağrısı yapıldığını ve su sıkıldığını aktardı.
Hickey, filoya su sıkarak müdahale eden İsrail gemilerinin durana kadar su sıkmaya devam edeceği açıklaması yaptığını da bildirdi.
Filodaki gemilere İsrail’in Usdud (Aşdod) limanına gitme ve insani yardımları orada boşaltma çağrısı yapıldığını da kaydeden Hickey, yardımların boşaltılması halinde İsrail’den sınır dışı edilecekleri bilgisinin kendilerine verildiğini ifade etti.
Hickey, şu an Gazze’ye doğru yolculuklarına devam ettiklerini, durdurulana kadar da yol almayı sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Mango gemisinden İsrailli donanma unsurlarına “Motorları kapatmıyoruz, yola devam” karşılığı
Gemide bulunan Türk vatandaşı Hüsamettin Eyüpoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail donanmasına bağlı unsurların Mango gemisine tazyikli su sıktığını söyledi.
Geminin motorlarını durdurmalarının istendiğini belirten Eyüpoğlu, “Biz motorlarımızı durdurmayacağız ,yolumuza devam edeceğiz, önümüzde 57 deniz mili yolumuz kaldı.” dedi.
İsrail donanma unsurlarının “motorlarını kapatma taleplerine” “istiyorlarsa gelip kendileri kapasınlar” şeklinde cevap veren Eyüpoğlu, Gazze yolundan dönmeyeceklerini vurguladı.
“Yaklaşan İsrail gemilerine özgürlük ve direnişin evrensel sembolü haline gelmiş olan “Bella Ciao” şarkısı ve “Free Palestine” sloganlarıyla karşılık veriyoruz.” diyen Eyüpoğlu, İsrailli unsurların, gemilerine önce büyük spot ışıklar tutarak yaklaştığını, daha sonra geri gittiğini söyledi.
Eyüpoğlu, gemide Türkiye, Fransa, İsviçre, Brezilya ve İtalya vatandaşı olmak üzere toplam 9 aktivist bulunduğunu kaydetti.
Açıklamasının ardından Hüsamettin Eyüpoğlu ile iletişim 00.11 itibarıyla kesildi.
“Teker teker bütün teknelere bir sıvı fışkırtıyorlar”
Filo katılımcılarından sunucu İkbal Gürpınar, AA’ya yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun filoya ait ana gemilere saldırdığını ve gemilerde bulunan aktivistlerin gözaltına alındığını belirtti.
İsrail’in yasa dışı alıkoyduğu aktivistlerden 9’unun Türk olduğunu aktaran Gürpınar, “Teker teker bütün teknelere bir sıvı fışkırtıyorlar. Kimyasal olduğunu düşünüyoruz. Çünkü biraz beyaz köpüre köpüre gidiyor.” dedi.
Gürpınar, İsrail’in saldırmadığı gemilerin Gazze’ye yol almaya devam ettiğini anlatarak, “Yavaş yavaş hareket halindeyiz. 57 mile düştük. Bugüne kadarki en yaklaşan filo olmuş olduk.” ifadesini kullandı.
Harekete geçme çağrısı yapan Gürpınar, “Artık İsrail’in yalanlarına aklı başında ve vicdanı olan hiç kimse inanmamalı.” dedi.
Gürpınar, Türkiye’nin birçok yerinde halkın Küresel Sumud Filosu için nöbette olduğunu belirterek, “Çünkü halk istiyor ki Gazze özgür olsun.” diye konuştu.
Türkiye, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısını “terör eylemi” olarak niteledi
Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in, Küresel Sumud Filosu’ndaki bazı gemileri yasa dışı şekilde ele geçirmeye başlamasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “Gazze halkına insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na İsrail güçleri tarafından uluslararası sularda gerçekleştirilen saldırı, uluslararası hukuku en ağır biçimde ihlal eden ve masum sivillerin hayatını tehlikeye atan bir terör eylemidir.” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca açıklamada, şiddete başvurmadan barışçıl amaçlarla hareket etmekte olan sivilleri hedef alan bu saldırının, Gazze’yi kıtlığa mahkum eden soykırımcı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin uyguladığı “faşist ve militarist” politikaların Filistinlilerle sınırlı kalmadığının ve İsrail’in uyguladığı zulme karşı mücadele eden herkesi hedef aldığının ispatı olduğu vurgulandı.
Söz konusu saldırının, Gazze’de ateşkes sağlanmasına dönük çabalara zarar vermemesinin ümit edildiği kaydedilen açıklamada, seyahatin başından bu yana, filodaki katılımcılar arasında vatandaşları bulunan diğer ülkelerle eş güdüm içinde hareket edildiği belirtildi.
Açıklamada bu çerçevede, İsrail güçlerince alıkonulan Türk vatandaşlarının ve diğer yolcuların bir an önce serbest bırakılması için gerekli tüm girişimlerin başlatıldığı aktarılarak, “Saldırının faillerinin hesap vermesi için de hukuki yollara başvurulacaktır.” ifadesi kullanıldı
Son olarak açıklamada, Birleşmiş Milletler ve ilgili tüm uluslararası kuruluşlara, Gazze’ye yönelik hukuksuz ablukanın bir an önce kaldırılması, bölgeye insani yardım girişine izin verilmesi ve seyrüsefer serbestisinin güvence altına alınması için derhal harekete geçme çağrısında bulunuldu.
“Bu, silahsız insani yardım görevlilerine yönelik yasa dışı bir saldırıdır”
Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’ndaki bazı gemilere saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Yerel saatle 20.30 civarında Alma, Sirius ve Adara gemilerinin uluslararası sularda İsrail tarafından yasa dışı şekilde durdurulduğu ve gemilere çıkıldığı belirtilen açıklamada, bunun öncesinde İsrail’in kasıtlı olarak gemi iletişimlerini bozduğu ve yardım çağrılarını engellemeye çalıştığı bildirildi. (AA)
İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısı devam ediyor yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Sarkozy ‘yargıyı itibarsızlaştırdığı’ gerekçesiyle şikayet edildi
Fransa’da eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, mahkumiyet kararını eleştirdiği için avukatlar tarafından “yargıyı itibarsızlaştırmak” suçlamasıyla şikayet edildi. Sarkozy, geçen ay “suç örgütü kurmaktan” 5 yıl hapse mahkum edilmiş ve kararı “hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali” olarak nitelendirmişti.
Ulusal basında yer alan haberlere göre, Paris Ceza Mahkemesi tarafından 25 Eylül’de suç örgütü kurmaktan 5 yıl hapse mahkum edilen eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin hakkındaki kararı eleştirmesi tepki ile karşılandı.
Yaklaşık 20 avukat, mahkemenin kararını “hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali” olarak değerlendiren Sarkozy’yi “yargıyı itibarsızlaştırmak” ve “halkın adalet sistemine olan güvenini zedelemekle” suçladı.
Sarkozy’nin yargı sistemini eleştirmesine karşı çıkan avukatlar eski Cumhurbaşkanı hakkında şikayette bulundu.
Paris Ceza Mahkemesinin 25 Eylül’deki kararının ardından Fransız gazetesi JDD’ye verdiği röportajda Sarkozy, mahkemenin “hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal ettiğini” belirterek, kendisine yönelik “komplolara, karalamalara ve hakaretlere” boyun eğmeyeceğini söylemişti.
SARKOZY 5 YIL HAPSE MAHKUM EDİLMİŞTİ
Paris Ceza Mahkemesi 25 Eylül’de “kamu fonlarının zimmete geçirilmesini gizleme, pasif yolsuzluk, yasa dışı kampanya finansmanı ve suç işlemek amacıyla suç örgütü kurma” suçlarından yargılandığı Libya davasında Sarkozy hakkında kararını vermişti.
Sarkozy’nin pasif yolsuzluk, kamu fonlarının zimmete geçirilmesini gizleme ve yasa dışı kampanya finansmanı suçlarını işlemediğine hükmeden mahkeme eski Cumhurbaşkanı’nı suç örgütü kurmaktan mahkum etmiş ve 5 yıl hapse mahkum etmişti.
Sarkozy’nin temyiz yoluna gitme hakkı bulunurken, cezanın birkaç ay içinde infaz edilmesi bekleniyor.
Fransa’da 2007-2012 yıllarında Cumhurbaşkanı olan Sarkozy’nin, “2007’de cumhurbaşkanı seçim kampanyasını yürütmek için o zamanki Libya lideri Muammer Kaddafi’den yasa dışı maddi destek aldığı” ileri sürülmüştü. İddiaların ardından 2013’te olayla ilgili soruşturma açılmış ve kamuoyunda “Libya davası” olarak adlandırılan yargı süreci başlamıştı. (AA)
Sarkozy ‘yargıyı itibarsızlaştırdığı’ gerekçesiyle şikayet edildi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İstanbul’da DEAŞ operasyonu! 13 gözaltı
İstanbul’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen operasyonda 13 şüpheli gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca terör örgütü DEAŞ’a yönelik yürütülen soruşturmalarda, 15 şüphelinin örgütle bağlantılı ve çatışma bölgeleriyle irtibatlı olduğu belirlendi.
Şüphelilerden 3’ünün “yabancı terörist savaşçı” olduğu, 12 şüphelinin ise sosyal medya üzerinden örgüt propagandası ve örgütü öven paylaşımlar yaptığı tespit edildi.
Savcılığın gözaltı kararının ardından polis ekipleri, eş zamanlı operasyonda 13 zanlıyı gözaltına aldı.
Firari 2 şüpheliyi yakalama çalışmaları sürüyor. (AA)
İstanbul’da DEAŞ operasyonu! 13 gözaltı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Fenerbahçe Beko, Euroleague’e galibiyetle başladı
Fenerbahçe Beko, EuroLeague’in ilk haftasında Paris Basketball’u ağırladı. Sarı-Lacivertliler ikinci yarıda parkeye ağırlığını koydu ve 24 asistle oynadığı maçtan 96-77 galip ayrıldı. Fenerbahçe Beko, Fransız ekibine karşı 6’da 6 yaptı.
Yeni transferlerden Talen Horton-Tucker 20 sayı, Cumhurbaşkanlığı Kupası maçını MVP’si Devon Hall ise 22 sayıyla oynadı.
Skor dağılımı: Hall 22, Horton-Tucker 20, Baldwin 10, Melli 9, Biberovic 9, Colson 7, Jantunen 5, Boston Jr. 5, Bacot 4, Metecan 3, Birch 2.
İLK ÇEYREK: 25-19
Fenerbahçe Beko ilk çeyreği 25-19 önde tamamladı. Yeni transferlerden Jantunen 5 dakika parkede kalıp 11 verimlilik puanıyla dikkat çekti.
İKİNCİ ÇEYREK: 43-40
Fenerbahçe Beko, soyunma odasına 3 sayı farkla önde girdi: 43-40. İkinci çeyrekte Paris ekibi 18-21 üstünlük kurdu. Fransızekibi 18’de 8 dış atış isabet oranıyla oynadı. İlk yarının en skorer ismi 13 sayıya Fenerbahçe Beko’dan Devon Hall oldu.
ÜÇÜNCÜ ÇEYREK: 70-59
Fenerbahçe Beko 27-19’luk 3. çeyrek skoruyla son 10 dakikaya 11 sayı önde girdi. Paris ekibi Nadir Hifi’nin peş peşe sayılarıyla bir ara öne geçse de yeni transferlerden Horton-Tucker kalitesini konuşturdu ve Fenerbahçe yeniden gaza bastı. Sarı-Lacivertliler çeyrek finalini Melli’nin üst üste 2 üçlüğüyle yaptı.
DÖRDÜNCÜ ÇEYREK: 96-77
Son çeyrekte 26 sayı üreten Fenerbahçe Beko potasında 18 sayı gördü ve parkeden 19 sayı farkla galip ayrıldı. Devon Hall 6’da 5 üçlükle 22 sayı üretti ve 23 verimlilik puanıyla oynadı.
Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran maçı salonda izledi. Saran’a maç öncesi tezahürat yapıldı. Eski başkan Ali Koç ile oğlu Kerim Rahmi Koç da saha kenarında yerlerini aldı.
Fenerbahçe Beko’da son durum
Fenerbahçe, bu sezon ilk resmi karşılaşmasına 24 Eylül Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda çıktı. Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynanan mücadeleyi 85-83 kazanan Sarı Lacivertliler, sekizinci kez bu mutluluğu yaşadı ve 2025 yılında dördüncü kupasını kazanmış oldu. Fenerbahçe Beko’da Devon Hall 23, Wade Baldwin IV 20, Mikael Jantunen 19 sayı üretti. Fenerbahçe Beko, Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’ndeki ilk müsabakasında 27 Eylül Cumartesi günü Tofaş’a konuk oldu. Sarı Lacivertliler, rakibine son saniye basketiyle 80-78 mağlup oldu. Fenerbahçe Beko’da Talen Horton-Tucker 24, Armando Bacot ve Devon Hall 10’ar sayı üretti.
Fenerbahçe Beko, Euroleague’e galibiyetle başladı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Cengiz Çandar's Blog
- Cengiz Çandar's profile
- 6 followers

