Özgür’s
Comments
(group member since Mar 15, 2018)
Özgür’s
comments
from the Oldtimer - Klasik Okuma Grubu group.
Showing 1-20 of 4,060
Uyku tutmayınca uzun süredir başucumda duran Ficciones'e gitti elim. Diğer yorumlarda da belirtildiği üzere çok fazla kişi, kitap, yer, kavram geçiyor metinlerde. Bu kimmiş, ne demiş, ne yapmış diye bakmadan geçince eksik kalmış gibi hissettim ama yapacak bir şey yok maalesef.
Wehappyfew wrote: "Ben de başladım birinci kitabın ortalarındayım. Komik ve eğlenceli. Özellikle “boşdolap beygirleri” gibi tanımlamalara çok güldüm. Dipnotlar çok rahatsız etmedi şimdilik güzel gidiyor. 1700’lerde n..."Benim de aklıma bu husus geldi. Şu an için bile "postmodern" denebilecek bir tarzı var değil mi? Edebiyatın, diğer pek çok şeyle benzer şekilde, doğrusal bir gelişim izlediğini düşünmüyorum ama yine de çok sıradan olmayan bir tarz. Diğer yandan atıf yapılan isimler ve göndermeler nedeniyle günümüze kıyasla çok daha fazla güncel bir metin sonuçta. İlk kitapta ismi geçen Locke öleli 60 yıl olmuştu sonuçta kitap yayımlandığında.
Haklısın Bilgen. Akıl sır erdirmek güç. Hiç kitap okumamışlar dicem ama öyle değildir herhalde :))Okumaya başladım bu arada. Önsöz Orhan Pamuk'un başka kitaplara yazdıkları kadar güzel değildi sanki. Kitap ise keyifli gidiyor şimdilik. Bana göre biraz fazla gönderme var ama takılmadan okuyup geçiyorum.
Kitabı okumaya başladım. Ben de üst üste okumamaya çalışıyorum öyküleri. Havuz Başı ve Kumarbaz Hayri Efendi Sait Faik'in diğer öykülerine benziyor. ancak Çatışma baya farklı geldi. Bazı öykülerinde düşlere, sayıklamalara veya gerçeküstü öğelere denk geldiğimi hatırlıyorum ama bu öykü biraz daha farklıydı. Bir kez daha okumam lazım, daha sakin bir zamanda.
Zeynep T. wrote: "Özgür wrote: "Kitaba bugün yarın başlarım ama bölüm sonuna konulan dipnotlardan genel olarak nefret ettiğimi söylemeden geçemicem. Bir de dipnot numarları her bölümde 1'den başlamış tekrar, takibi ..."Tahmin etmiştim. YKY'nin bazı eylemlerini (veya eylemsizliklerini) anlandırmakta zorlandığım oldu geçmişte de. Eski Ustalar, Red Kit'in 13 ve 14 üncü ciltleri gibi bazı kitapları tekrar basmamakta direniyorlar mesela. Yine baya garip bir çeviri tercihleri için attığım epostaya da şu anda yeni kitap dosyası almıyoruz diye cevap yazmışlardı diye hatırlıyorum :)
Kitaba bugün yarın başlarım ama bölüm sonuna konulan dipnotlardan genel olarak nefret ettiğimi söylemeden geçemicem. Bir de dipnot numarları her bölümde 1'den başlamış tekrar, takibi iyice zorlaştırıyor. Orijinali böyleyse hafifletici sebep olur ama YKY'nin tercihi ise ne diyeyim bilemedim.
Dün gece bitti kitap. Genel olrak keyif aldığım (keyif derken okuma keyfini kastediyorum yoksa yüz bölümlük dram dizisi çıkardı kitaptan) bir okumaydı, özellikle son bölümleri çok etkileyiciydi. Yaşamak'taki gibi yine bir kişi ve ailesinin yaşanan büyük siyasi ve sosyal hareketler içindeki macerasını anlatmış Yu Hua. Küçük insana bu sosyal devinim içinde ne olduğunu anlatmış. Kitabı okurken Yu Hua'nın yer verdiği, Erdem Kurtuldu'nun da başarıyla çevirdiği deyim ve atasözlerinin listesini yapayım dedim ama üşengeçlik ağır bastı. Yine de kıtlıkla ilgili bölümde geçen iki tanesini yazmadan geçmeyeyim:
- Yeşil dağ orada durdukça yakacak için endişe etmene gerek yok.
- Pantolonu indirip de öyle yellenmek (tamamen gereksiz bir eylem için kullanmış)
Kitabı okurken belirli tarihlerde Çin'de neler olduğuna bakma ihtiyacı duydum. Yapay zekaya da 20. yüzyılda Çin'de neler olmuş diye listele dedim. Belki faydalı olur diye paylaşmak istedim:
1900–1911: İmparatorluğun Çöküşü Dönemi
1900 – Boxer Ayaklanması (Yihetuan Hareketi): Yabancı güçlere ve Hristiyan misyonerlere karşı milliyetçi isyan; Batılı güçlerin müdahalesiyle bastırıldı.
1901 – Boxer Protokolü: Çin, ağır tazminatlar ödemeyi kabul etti; yabancı etkisi arttı.
1905 – Sınav Sisteminin Kaldırılması: Yüzyıllardır süregelen Konfüçyüsçü memuriyet sistemi sona erdi.
1911 (10 Ekim) – Wuchang Ayaklanması: Qing Hanedanı’na karşı devrim başladı.
1912 – Çin Cumhuriyeti’nin İlanı: Qing Hanedanı yıkıldı; Sun Yat-sen geçici devlet başkanı oldu.
1912–1949: Cumhuriyet, Savaş Ağaları ve İç Savaş Dönemi
1912–1916 – Yuan Shikai Dönemi: Cumhuriyet otoriterleşti; imparatorluk ilanı girişimi başarısız oldu.
1919 – 4 Mayıs Hareketi: Versailles Antlaşması’na tepki olarak başlayan milliyetçi ve anti-emperyalist öğrenci hareketi; modern Çin milliyetçiliği ve kültürel reformların başlangıcı.
1921 – Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin Kuruluşu: Şanghay’da kuruldu.
1925–1927 – Milliyetçi Devrim (Kuzey Seferi): Chiang Kai-shek liderliğindeki Guomindang (GMD) ülkeyi birleştirmeye çalıştı.
1927–1937 – Çin İç Savaşı’nın İlk Aşaması: Milliyetçiler ile Komünistler arasında çatışmalar başladı.
1931 – Japonya’nın Mançurya’yı İşgali: Mançukuo adlı kukla devlet kuruldu.
1934–1935 – Uzun Yürüyüş: Mao Zedong liderliğindeki Kızıl Ordu’nun stratejik geri çekilişi; Mao’nun parti liderliğini pekiştirmesi.
1937–1945 – Çin-Japon Savaşı (İkinci Dünya Savaşı’nın Asya cephesi): Nanking Katliamı (1937) gibi trajediler yaşandı.
1945–1949 – İç Savaşın İkinci Aşaması: Japonya’nın yenilgisinden sonra Milliyetçiler ile Komünistler arasında yeniden iç savaş.
1949–1976: Mao Zedong Dönemi
1949 (1 Ekim) – Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu: Mao Zedong Pekin’de bağımsızlığı ilan etti; Milliyetçiler Tayvan’a çekildi.
1950–1953 – Kore Savaşı: Çin, Kuzey Kore’nin yanında savaşa katıldı.
1953–1957 – Birinci Beş Yıllık Plan: Sovyet modeline dayalı sanayileşme hamlesi.
1958–1962 – Büyük İleri Atılım (Great Leap Forward): Tarımın kolektifleştirilmesi ve sanayileşme çabası; büyük kıtlıkta milyonlarca ölüm.
1966–1976 – Kültür Devrimi: Mao’nun ideolojik kampanyası; gençlerin (Kızıl Muhafızlar) öncülüğünde “eski düşünceler”e saldırılar; büyük toplumsal kaos ve entelektüel tasfiyeler.
1972 – Nixon’un Çin Ziyareti: Çin’in uluslararası alanda tanınması sürecini başlattı.
1976 – Mao Zedong’un Ölümü ve Çeteler Dörtlüsü’nün Tutuklanması: Mao dönemi kapandı.
Biraz yoğunluk nedeniyle uyumadan hemen önce okuyabiliyorum bu aralar. Uyku açıcı diyebileceğim bir kitap değil maalesef :)ozoz'un belirttiği husus Yaşamak'ta da vardı sanırım, ne kadar trajik olursa olsun Yu Hua'nın anlatımında ton fazla değişmiyor. Yaşamak'ta olan hemen her şey "böyle olacağını nereden bilebilirdi" ile yorumlanıyordu. Bu kitapta da aynı tarzda bir anlatım var.
Biraz yoğunluk dolayısıyla cevap verme fırsatımız olmadı henüz ama gelen yorum ve önerileri keyifle takip ediyoruz. Katkılarınız, önerileriniz ve tabi güzel sözleriniz için çok teşekkür ederiz. İlk fırsatta şöyle bir derleyip torlayıp sizlerle paylaşacağız. Bu arada belki yeni yorumlar da eklenir.
Okumaya başladım ben de. Yu Hua'yı sevenler kadar sevmeyenler de var, ben sevenlerin tarafındayım. Yaşamak'ı keyifle okumuştum. Bu kitap da öyle başladı.Yu Hua'nın basit bir anlatım tarzı var. On Sözcükte Çin'de bundan biraz bahsediyor: "İlkokul ve ortaokul eğitimimi Kültür Devrimi'nin on yılı boyunca tamamladım. Bu, büyürken zengin bir deneyim kazanmamı sağladı, ancak aynı zamanda düzgün bir eğitim almamı da engelledi. Lisedeyken, dersin başlangıcını belirten zili, dersin bittiğini belirten ziliyle karıştırır ve ders bittikten hemen sonra sınıfa girerdim. O zamanlar, kendi yazılarımda yeterince işime yarayan sınırlı sayıda Çince karakter biliyordum. Yıllar sonra, Çinli eleştirmenler benim sade anlatım dilimi oybirliğiyle övdüklerinde, gülerek şöyle dedim: 'Çünkü çok fazla karakter bilmiyorum.'
Eserim İngilizceye çevrildiğinde, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir edebiyat profesörü bana stilimin Hemingway’i hatırlattığını söyledi, bu da bana şakamı tekrar yapma fırsatı verdi. 'Onun da pek fazla kelime bilgisi olmamış olmalı,' dedim.
Şaka yapıyordum ama bunda bir parça gerçeklik de vardı. Hayat genellikle böyledir: Bir avantajla başlayıp zamanla kendinizi köşeye sıkıştırabilirsiniz ya da bazen bir dezavantajla başlayıp bunun sizi çok ileriye götürdüğünü fark edebilirsiniz. Ya da Mao'nun dediği gibi, 'İyi şeyler kötüye, kötü şeyler iyiye dönüşebilir.' Belki Hemingway ve ben, kötü şeylerin iyiye dönüşmesi modeline uyuyoruz." (İngilizce çeviriden DeepL çevirisi)
Az çok demeyelim ekleyelim :)Yıl sonuna az kaldı, bakalım hedefe ne kadar yaklaşacağız. En azından geçen yılın altında kalmayalım.
Han Kang - Veda Etmiyorum 264 sayfa ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️ (klasik sayılır mı bilmiyorum ama Nobel aldı sonuçta :)
Carlo Collodi - Pinokyo
200 sayfa
Şahmerdan - Sait Faik Abasıyanık
141 sayfa ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Haruki Murakami - Zemberekkuşu'nun Güncesi
744 sayfa ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Grup toplamı: 38.108 sayfa
Zemberekkuşu'nun Güncesi bitti. Yer yer “fazla mı uzun yazmış” diye düşündüğüm oldu ama sonuçta “vay be” diyerek bitirdim :) Kitapta birçok karaktere, onların geçmişlerine ve Japon tarihinin karanlık dönemlerine yer veriyor. Hem büyülü gerçekçilik var, hem de psikolojik çözümlemeye açık karakterler. Basit bir okur olarak benim için çok etkileyici bir deneyim oldu.(view spoiler)
Güzel yorumlar için çok teşekkürler. Intellecta ile birlikte grubu aktif tutmak için devamlı yeni bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Başladığımız andan itibaren de bir düzen içinde götürmek istedik. Grup için harcadığımız zaman ve emek belki fazla görünmeyebilir ama yoğun olduğumuz zamanlarda bile taviz vermeden sürdürmeye çalıştık. Dolayısıyla gelen güzel mesajlar sevindirici.Gelen yorum ve önerileri takip ediyoruz. Başlığa yazılanları ileride derleyip toparlamaya çalışırız.
Sevgili Oldtimer Klasik Okuma Grubu Üyeleri,Nisan 2018'den bu yana birlikte 200'den fazla klasik eser okuduk, 40'tan fazla yazarı ayın yazarı olarak tartıştık. Bu yolculukta sizlerle olmak bizim için büyük bir keyifti. Ancak son dönemde grubumuzun nabzının yavaşladığını fark ettik ve sizlerle bu konuda konuşmak istedik.
Kitap önerisi sayısı önemli oranda azaldı. Okumalarımızı mümkün olduğu kadar katılımcı bir şekilde seçmeye çalışıyoruz ama oylamalara katılım oldukça düşük (1800 üyeden yaklaşık 50 kişi). Seçilen kitapları kaç kişinin okuduğunu bilmiyoruz. Tartışmalara yorum bırakan kişi sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor maalesef. Bazen bir kitabı/yazarı öneren veya destekleyen üyelerimiz bile tartışmalara katılmıyor. Tüm bunlar moderatör ekibi olarak motivasyonumuzu yitirmemize neden oluyor.
Geldiğimiz noktada sizden dürüst geri bildirimlerinizi bekliyoruz: Bu gruba hâlâ değer veriyor musunuz? Eğer sadece okuma listesi olarak takip ediyorsanız, bu da değerli ama bunu bilmek isteriz. Katılımınızı engelleyen nedir, kitap seçimleri mi, süre mi, platform mu (Goodreads), başka bir şey mi? Bu gruptan ne bekliyorsunuz, nasıl bir format daha işe yarar sizce? Farklı bir platformda daha aktif olur musunuz?
7 yıldır bu grubu canlı tutmaya çalıştık. Artık sizlerle birlikte, önümüzdeki dönem için en sağlıklı kararı almak istiyoruz. Gelen her öneriyi uygulayabileceğimizin garantisini veremeyeceğimizi tahmin edersiniz, sonuçta bu bir gönüllülük işi ve bizim de kapasitemiz sınırlı. Ama fikirlerinizi ve görüşlerinizi duymak, doğru kararı almamıza yardımcı olacak. 15 Kasım tarihine kadar bu başlığa görüş ve önerilerinizi bekliyoruz.
Katkılarınız için peşinen teşekkür ederiz.
Ömer wrote: "Nobel zamanı da geldi. Bakalım bu sene Murakami’nin senesi olacak mı?"Bu sene de olmadı, gelecek sonbahara kaldı ümitlerimiz :)
Murakami çok okuduğum yazarlardan biri değil. Romanlarından sadece İmkansızın Şarkısı ve Yaban Koyununun İzinde'yi okuudm diye hatırlıyorum. İkisini de beğendiğimi hatırlıyorum ama aklımda çok şey kalmamış. Türkçeye garip bir tercihle Koşmasaydım Yazamazdım başlığıyla çevrilen kitabını ise çok beğendim. Bir şeyler yazan herkese tavsiye ederim.
Zemberekkuşu'nun Güncesi'ne başladım geçen gün. Henüz daha başlarındayım ama roman gibi roman okuduğumu hissediyorum. Karakterleri tanıtıyor teker teker, arkaplanı oluşturuyor. Merakla bekliyorum gelecek sayfaları.
Yasemin wrote: "Merhabalar,Bir yanlışlık yoksa Ülkeler Oyununu bitirdim.
Sıra tombalada :)
Herkese iyi okumalar
2025
A: Arjantin- Jorge Luis Borges
B: Birleşik Krallık- Graham Swift
C/Ç: Cumhuri-ye İslâmi-ye ..."
Tebrikler Yasemin 👏
Zeynep T. wrote: "Özgür wrote: "Borges ayları bitti ama Ficciones hala elimde. Görüşüm değişmedi. Bazı yerlerde ismi geçen kişileri, yerleri, olayları bilmediğim için bırakayım diyorum sonra bir and..."Korsan çeviri işi aklıma yattı :) Yorumun üzerine kitabın sonuna baktım hemen ama herhangi bir not veya açıklama yok maalesef. Kitaptaki dipnotların hemen hepsi de yazara ait zaten. Hikaye başlarındaki alıntılar haricinde çevirmen/editör notu yok sanırım. Belki ben fazla şey beklediğim için büyütüyorum bu tarz eksiklikleri veya problemleri. Bir kitabı, yazarı didikleyerek okumaya karşı olanlar da vardır muhtemelen. Ama Borges, De Assis, hatta Bulgakov gibi yazarları metinde neden bahsettiğini anlayarak okumak isteyenler için de alternatifler olmalı bence.
