Cengiz Çandar's Blog, page 296

December 18, 2024

Ticaret Bakanlığı: Bu yıl 5,2 milyar dolarlık ithal ürün denetledik

Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi’yle oyuncaklardan tıbbi cihazlara, cep telefonundan kişisel koruyucu donanımlara, yapı malzemelerinden ayakkabı, deri ve konfeksiyon ürünlerine birçok sanayi ürününün denetimi gerçekleştirildi.

Ticaret Bakanlığınca kurulan Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi’yle (TAREKS), 2024’te, oyuncaklardan tıbbi cihazlara, cep telefonundan kişisel koruyucu donanımlara, yapı malzemelerinden ayakkabı, deri ve konfeksiyon ürünlerine kadar 5,2 milyar dolarlık ithal sanayi ürününün denetimi gerçekleştirildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, ürün güvenliğinde teknik mevzuatla ortaya konulan gerekliliklerin ticari çıkarlar için ihlal edilmemesinin yanı sıra ülke pazarına uygunsuz ve güvensiz ithal ürünlerin girmesinin önlenmesinin kritik rol oynadığı belirtildi.

Bu kapsamda Bakanlıkça kurulan TAREKS sayesinde, ithalat aşamasında başvuru, denetim ve izin süreçlerinin verimli şekilde gerçekleştirilmesinin sağlandığı ifade edilen açıklamada, ürün güvenliği mevzuatı kapsamındaki tüm işlemlerin çevrim içi ve 24 saat esasına dayalı olarak kesintisiz takip edildiği vurgulandı.

Açıklamada, TAREKS’e, sanayi ürünlerinin ithalatı için, bu yılın 11 ayında yapılan 3,6 milyon başvurunun risk analizinden geçirildiği bildirildi.

Güvensiz ürün sayısını en aza indirmek için çalışmalar sürdürülüyor

Riskli olduğu değerlendirilen ürünlerin yüzde 12,1’inin fiili denetime tabi tutulduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Oyuncaklardan tıbbi cihazlara, cep telefonundan kişisel koruyucu donanımlara, yapı malzemelerinden ayakkabı, deri ve konfeksiyon ürünlerine kadar yaklaşık 5,2 milyar dolar değerinde sanayi ürünü denetlendi. Yürütülen sıkı ithalat denetimi politikası neticesinde teknik mevzuata aykırı bulunan ürünlerin ülkeye girişine vatandaşlarımızın sağlığı, güvenliği ve parasının, uygunsuz ve güvensiz ürünlerden korunması adına izin verilmedi. Ürün güvenliği sistemimizin hiçbir aşamasında boşluk bırakmayarak, güvensiz ve uygunsuz ürün sayısını en aza indirmek, vatandaşlarımız ile ticaret erbabımızın korunmasını sağlamak amacıyla Ticaret Bakanlığı olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Ticaret Bakanlığı: Bu yıl 5,2 milyar dolarlık ithal ürün denetledik yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:27

“Hadise’nin ‘sevmediği’ Aleyna”

Hadise’nin, “Keşke benim olsaydı dediğim bir şarkı var ama alanı hiç sevmiyorum” dediği şarkıcıyı Emrah Karaduman açıkladı.

Sosyal medya kullanıcıları tarafından Demet Akalın ve Hande Yener tahminleri yürütülürken, aranjörden, “Hiçbiri… Aleyna Tilki” paylaşımı geldi.

Hadise’nin bahsettiği şarkının 2016 yılında Tilki’nin seslendirdiği ‘Cevapsız Çınlama’ olduğunu söyleyen Karaduman, “İlk Hadise’ye gitti fakat ortak proje olarak çıkartmak
istemedi. Tanısalar birbirlerini çok severler aslında” dedi. Hadise’nin ise haberleri yalanlayarak, Aleyna Tilki’yi çok sevdiğini söylediği iddia edildi.

“Hadise’nin ‘sevmediği’ Aleyna” yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:22

Fed’den faiz indirimi

Banka, federal fon oranına ilişkin tahminini gelecek yıl için yüzde 3,9’a yükseltti. Fed’in tahminleri, Bankanın 2025’te faiz indirimlerini yavaşlatacağının sinyalini verdi.

ABD Merkez Bankasının (Fed) tahminleri, Bankanın gelecek yıl daha az faiz indirimine gidebileceğini ortaya koydu.

İki gün süren Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ardından Fed’den yapılan açıklamada, son verilerin ekonomik faaliyetlerin sağlam bir hızla genişlemeye devam ettiğini gösterdiği belirtildi.

Yılın başından bu yana iş gücü piyasası koşullarının genel olarak gevşediğine dikkatin çekildiği açıklamada, işsizlik oranının yükseldiği ancak düşük kalmaya devam ettiği ifade edildi.

Açıklamada, enflasyonun yüzde 2 hedefine doğru ilerleme kaydetse de bir miktar yüksek kalmaya devam ettiği belirtilerek, FOMC’nin istihdam ve enflasyon hedeflerine ulaşılmasına yönelik risklerin kabaca dengede olduğunu değerlendirdiği bilgisi verildi.

Hedeflerin desteklenmesi amacıyla federal fon oranının 25 baz puan düşürülerek yüzde 4,25-4,50 aralığına indirildiği, faiz oranı hedef aralığında yapılacak ilave ayarlamaların “kapsamı ve zamanlaması” değerlendirilirken; gelen verilerin, gelişen görünümün ve risk dengesinin dikkate alınacağı belirtildi.

Gelecek yıla dair büyüme ve enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü revizyon

Ekonomiye ilişkin tahminlerini de açıklayan Fed, federal fon oranına ilişkin tahminini bu yıl sonu için eylülde öngördüğü yüzde 4,4’te sabit bıraktı.

Buna göre, Fed’in federal fon oranına ilişkin 2025 yılı tahmini yüzde 3,4’ten yüzde 3,9’a, 2026 için yüzde 2,9’dan yüzde 3,4’e çıkarıldı. Bankanın 2027 yılına ilişkin faiz öngörüsü yüzde 2,9’dan yüzde 3,1’e, uzun dönem ortalama faiz beklentisi de yüzde 2,9’dan yüzde 3’e yükseltildi.

FOMC üyelerinin gelecekteki faiz beklentilerini gösteren nokta grafiği, Fed’in 2025 yılında toplamda 50 baz puan olmak üzere 2 faiz indirim yapabileceğini ortaya koydu.

Bankanın enflasyon tahminleri ise bu yıl için yüzde 2,3’ten yüzde 2,4’e ve 2025 için yüzde 2,1’den yüzde 2,5’e revize edildi. Enflasyon tahminleri 2026 için yüzde 2’den yüzde 2,1’e yükseltilirken, 2027 için yüzde 2 olarak korundu.

Değişken enerji ve gıda fiyatlarını içermeyen çekirdek enflasyona ilişkin tahminler de bu yıl için yüzde 2,6’dan yüzde 2,8’e, 2025 için yüzde 2,2’den yüzde 2,5’e, 2026 için yüzde 2’den yüzde 2,2’ye çıkarıldı, 2027 için yüzde 2 olarak kaldı.

ABD ekonomisinin büyüme tahmini bu yıl için yüzde 2’den yüzde 2,5’e, 2025 için yüzde 2’den yüzde 2,1’e yükseltildi. 2026 için büyüme tahmini yüzde 2 olarak korunurken, 2027 için yüzde 2’den yüzde 1,9’a düşürüldü.

İşsizlik oranına ilişkin tahminler ise bu yıl için yüzde 4,4’ten yüzde 4,2’ye, 2025 için yüzde 4,4’ten yüzde 4,3’e çekildi. 2026 için yüzde 4,3 olarak öngörülmeye devam edilen işsizlik oranı tahmini, 2027 için yüzde 4,2’den yüzde 4,3’e yükseltildi. (AA)

Fed’den faiz indirimi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:14

Prof. Dr. Banu Onaral vefat etti

Türk havacılığının önemli isimlerinden Nuri Demirağ’ın torunu Prof. Dr. Banu Onaral, uzun süredir kanser tedavisi gördüğü ABD’de 74 yaşında vefat etti.

Onaral’ın cenazesinin yarın Philadelphia Friends South Western Burial Ground’da toprağa verileceği öğrenildi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sosyal medya hesabından Onaral’ın vefatı nedeniyle paylaşım yaptı.

Kacır, paylaşımında, “Bilim dünyamızın kıymetli ismi Prof. Dr. Banu Onaral, dedesi merhum Nuri Demirağ gibi ülkemiz için çok çalışan bir insandı. Bugün kaybettiğimiz Banu Onaral hocamıza Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve bilim camiamıza başsağlığı diliyorum.” ifadelerini kullandı.

Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar da sosyal medya hesabından “Prof. Dr. Banu Onaral hocamızın vefat haberini derin bir üzüntüyle öğrendim. Türk havacılığının öncüsü Nuri Demirağ’ın torunu olan hocamız, tıpkı değerli dedesi gibi ülkemizin bağımsızlığına tutkuyla bağlı, vatansever bir bilim insanıydı. Kendisini tanımış olmaktan her zaman onur duyduğum hocamız, bilim dünyasına sayısız katkı sunan ve pek çok bilim insanı yetiştiren örnek bir şahsiyetti. Kıymetli hocama Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.” paylaşımını yaptı.

Prof. Dr. Onaral

Notre Dame de Sion Lisesinden mezun olan Onaral, Boğaziçi Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği eğitimi gördü.

Onaral, 1978’de Biomedikal Mühendislik Doktorasını Pennsylvania Üniversitesinde tamamladı.

ABD’deki Drexel Üniversitesinde Biyomedikal Mühendisliği Bilimleri ve Sağlık Sistemleri Fakültesini kuran Onaral, burayı 2015 yılına kadar yönetti.

Ocak 2015’ten itibaren Onaral, “Küresel İnovasyon Ortaklıkları” Rektör danışmanlığı görevini üstlendi.

Prof. Dr. Banu Onaral’ın araştırma ve öğretim alanında akademik çalışmaları, işlevsel beyin görüntüleme, ultrason ve optik yoğunluklu biyomedikal sinyal işlemciliği ve kompleks sistemler ağırlıklı bilgi ve sistem mühendisliğine odaklandı. Araştırma grubuyla işlevsel optik beyin görüntüleme konusunda öncü AR-GE programları yürüttü.

ABD’de Ulusal Bilim Vakfı, Ulusal Sağlık Vakfı, Federe Havacılık Kurumu, Deniz Kuvvetleri Araştırma Ofisi, Deniz Piyadeleri ve DARPA gibi Savunma Bakanlığına bağlı araştırma kurumları tarafından desteklenen geniş kapsamlı araştırma projeleri yöneten Onaral, çok sayıda doktora ve yüksek lisans öğrencisine tez danışmanlığı yaptı.

Onaral, 2019’daki TEKNOFEST İstanbul’da, dedesi Nuri Demirağ’ın tasarladığı Nu. D36 uçağının sanal gerçeklik (VR) simülasyonunu deneyimlemişti.

Prof. Dr. Banu Onaral vefat etti yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:11

Hakan Fidan: Mültecilerin geri dönebilmelerini sağlamalıyız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Suriye halkının acil ihtiyaçlarının olduğu bir dönemdeyiz, bunlar ötelenemez. Mültecilerin Suriye’ye geri dönebilmelerini sağlamak durumundayız. Şu an orada kurumsal sorunlar da var, bürokrasi ve kamu hizmetleri maalesef çökmüş durumda. Dolayısıyla bunlara tekrar işlerlik kazandırmak gerekiyor.” dedi.

Bakan Hakan Fidan, Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna Orta Doğu’daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki iktidar değişikliğinde Türkiye’nin rolüne ilişkin iddialarına yönelik, “Bu ele geçirme olarak tanımlanamaz. Suriye’de yaşanan hadiseyi bu şekilde tanımlamak ciddi bir hata olur. Suriye halkı açısından bu bir ele geçirme değil. Yaşanan şey, Suriye halkının iradesinin yönetimi ele alması, orada kontrolü ele almış olmasıdır.” ifadesini kullandı.

Fidan, “Suriye’yi yönetecek gücün Türkiye’yle olduğunu söylemek doğru olmaz mı?” sorusuna, “Biz asla böyle bir şey istemeyiz. Bölgemizde yaşananlardan hepimizin büyük dersler çıkardığına inanıyorum.” diyerek, tahakküm kültürünün bölgeyi mahvettiğine işaret etti.

“Dolayısıyla ne Türk tahakkümü, ne Fars tahakkümü, ne de Arap tahakkümü olmalı. Hep birlikte işbirliğini esas almalıyız.” diyen Fidan, Suriye halkının yanında olunması gerektiğini ve bunun tahakküm gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı.

“YPG, esas itibarıyla PKK’nın uzantısıdır”

Fidan, PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantısı YPG’nin Türkiye için önemli bir tehdit oluşturduğunu belirterek, YPG’nin işgal ettiği yerlerdeki varlığını ve hakimiyetini sürdürmeye çalıştığını ifade etti.

YPG’nin kendisini Batı’ya DEAŞ’la mücadelede eden bir grup olarak göstermeye çalıştığını vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

“Bu, onların gerçek kimliğini doğru yansıtan bir tanımlama değil. Zira onlar orada esasen bir terör örgütü olarak bulunuyorlar. DEAŞ ile mücadele, tek başına bir iyilik göstergesi olamaz. Zira orada farklı devletler ve farklı gruplar da oldu, farklı nedenlerde bunların her biri DEAŞ ile mücadele etti. YPG, esas itibarıyla PKK’nın uzantısıdır. (YPG/PKK) Saflarını Türkiye, İran, Irak ve Avrupa ülkelerinde gelen uluslararası yabancı terörist savaşçılarla doldurmuş bir örgüttür. Ama Batılı dostlarımız, YPG’nin esasen PKK’nın uzantısı olduğu gerçeğini ne yazık ki görmezden geliyorlar.”

Bakan Fidan, “ABD Savunma Bakanı Ash Carter, 2016 yılında Kongre’de YPG ile PKK arasında bağlantı olduğunu itiraf etmişti. YPG ile PKK’nın aynı şey olduğunu açıklamıştı. ABD, PKK’yı terör örgütü olarak görüyor. Bu durumda ABD’ye, ana bileşeni YPG’den oluşan SDG’ye verdiği desteği kesmesi çağrısında bulunuyor musunuz?” sorusuna, Türkiye’nin, uzun süredir ABD’ye bu yönde çağrıda bulunduğu yanıtını verdi.

Bu çağrılara yönelik tepkilere ilişkin Fidan, “Her şey aslında (ABD’nin eski Başkanı) Obama döneminde başladı. O zaman bize yaptıkları açıklama, bunun geçici bir düzenleme olduğu yönündeydi.” dedi.

Bakan Fidan, bunun Türkiye olarak ulusal çıkarlar açısından bir tehdit olduğuna dikkati çekerek, “Bölgedeki dengeler bozulsun istemiyoruz. Ancak ulusal çıkarlarımızı gözetmek ve korumak zorundayız. ABD ile bu konudaki görüşmelerimiz sürüyor.” dedi.

Türkiye’nin Suriye’de askeri operasyon yapacağı iddialarına ilişkin soru üzerine, Şam’da yeni yönetim döneminin başladığını anımsatan Fidan, bu konunun öncelikle yeni yönetimin meselesi olduğunu ve bunun çözülmesi durumunda Türkiye’nin müdahalesine gerek kalmayacağını kaydetti.

Fidan, yeni yönetimin Suriye’de tamamen kontrolü ele alması gerektiğini vurguladı.

“Başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı”

Fidan, “Türkiye açısından bakıldığında, Suriye’de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bu bir tehdit olarak mı algılar?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni, hem Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim. Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen, herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz.

Hiç kimse rahatsız edilmemeli, şehirlerini, köylerini terk etmek zorunda bırakılmamalı. Başka yere göçe zorlanmış olanlar, tekrar memleketlerine dönebilmeli. Sözün özü, başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı.”

Fidan, Türkiye’nin Suriye’deki Türk askeri varlığının iki hedefi olduğuna, birincisinin Türkiye’ye daha fazla kitlesel göçü engellemek, ikinci hedefin de, terörle mücadele olduğuna dikkati çekti.

Türkiye’nin bu iki mesele çözüldüğü takdirde Suriye’de durması için herhangi bir sebebi kalmayacağının altını çizen Fidan, halihazırda bu yönde doğru adımların atıldığını bildirdi.

Fidan, Suriye’deki durumun gidişatının görülmesi için zaman verilmesi gerektiğine işaret etti.

Suriye’deki yeni yönetimin meşru muhatap olarak görüldüğünü ve onlarla iletişim kurulmaya başlandığını aktaran Fidan, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliğinin yeniden faaliyete geçtiği anımsattı.

“(Suriyeli mülteciler) Dönmeyi arzulamaları tabii ki memnuniyetle karşılanır”

Fidan, Avrupa Birliği’nin (AB) eninde sonunda Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını düşündüğünü söyleyerek, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara’daki temaslarına değindi.

“Aldığımız mesaj şu: Şam yönetimi doğru adımlar atarsa, sanırım yaptırımları kaldırmaya hazırlar. Yaptırımlar, kalkınma ve göçmenlerin geri dönüşünün aynı anda olamayacağının farkındalar. ” diyen Fidan, yeni hükümetin, kalkınma yönünde adım atarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve mültecilerin geri dönebileceği ortam hazırlanabilmesi için yaptırımların kalkması gerektiğini vurguladı.

Bakan Fidan, “Bunu yapmak için de Şam’daki yönetimi meşru olarak tanımak gerekiyor. Sizce AB ve ABD bunu yapmalı mı? Şam’daki yetkilileri şu aşamada meşru bir hükümet olarak tanımalılar mı?” sorusuna, “Biliyorsunuz bunun iki boyutu var. Biri yasal boyut, diğeri pratik boyut. Şu an pratik adımlardan bahsediyoruz. Biliyorsunuz, Şam’daki hükümetle iletişime geçme ve onlarla görüşme fiilen zaten başlamış vaziyette. BM, AB ve bazı Avrupa ülke yetkililerini görüyoruz. Şam’daki hükümetle temas kurmaya başladılar.” yanıtını verdi.

Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin, ülkelerinde yeni ortamın değerlendirilerek, gönüllü, güvenli bir şekilde geri dönmesinin umulduğunu kaydeden Fidan, “Dönmeyi arzulamaları tabii ki memnuniyetle karşılanır.” ifadesini kullandı.

Fidan, ülkesine dönen Suriyeli mülteci sayısında yavaş bir artış görüldüğünü söyleyerek, daha fazla istikrar ve daha güvenli bir ortam görüldükçe daha fazla insanın geri döneceğini düşündüğünü belirtti. Bakan Fidan, “Ama bunun için henüz çok erken.” dedi.

“Suriye halkının acil ihtiyaçlarının olduğu bir dönemdeyiz, bunlar ötelenemez”

“Şam’daki yeni yetkililerle doğrudan temasınız var mı? Onlar ve HTŞ hakkındaki düşünceniz nedir? Batılı yetkilileri dinlediğimiz zaman, HTŞ’nin El Kaide gibi gruplarla geçmişteki bağlantıları hakkında çok fazla endişe duyuyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı, HTŞ sizce geçmişle bağlantılarını kesti mi?” sorusuna, Fidan, 13 yıl Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı yaptığını hatırlatarak yanıt verdi.

Fidan, İdlib’in coğrafi olarak Türkiye’nin yakınında olduğuna değinerek, “Doğal olarak teröristleri ve terör bağlantılı faaliyetleri yakından takip ediyoruz. HTŞ’nin El Kaide, DEAŞ ve benzeri radikal unsurlardan uzaklaşmak için büyük adımlar attığını düşünüyorum.” dedi.

Türkiye’nin Suriye’de tekrar bir iç çatışma görmek istemediğini belirten Fidan, şunları kaydetti:

“Bu nedenledir ki biz tüm muhalif gruplara bir araya gelmeleri ve hep beraber kapsayıcı bir hükümet kurmaları yönünde yapıcı tavsiyelerde bulunuyoruz. Suriye halkının acil ihtiyaçlarının olduğu bir dönemdeyiz, bunlar ötelenemez. Mültecilerin Suriye’ye geri dönebilmelerini sağlamak durumundayız. Şu an orada kurumsal sorunlar da var, bürokrasi ve kamu hizmetleri maalesef çökmüş durumda. Dolayısıyla bunlara tekrar işlerlik kazandırmak gerekiyor. İnsanlara temel hizmetler, sağlık, ulaşım, gıda, eğitim, iletişim bir an önce sağlanmalı. İnsanlar hayatın normalleştiğini ancak bu şekilde hissedebilirler.”

“Bölge yakın geçmişten büyük dersler çıkardı”

Fidan, bu süreçte Rusya ve İran ile görüşüldüğünü ve Türkiye’nin mesajlarının iletildiğini söyleyerek, bölgenin yakın geçmişten büyük dersler çıkardığını belirtti.

Türkiye’nin, Rusya ve İran ile “açık ve dürüst” bir şekilde konuştuğunu vurgulayan Fidan, “Ruslar da İranlılar da uzun zamandır Suriye’de çalıştıkları için rejimin gidişatının kötü olduğunu zaten görüyorlardı. Esad rejiminin sorunlarını yakinen biliyorlardı. Dolayısıyla belirli bir noktada, bizim mesajlarımızın doğru olduğu sonucuna vardılar.” diye konuştu.

“Türkiye’nin Suriye’de herhangi bir tahakküm peşinde olduğu tarzında bir izlenim doğmasını istemiyoruz”

Türkiye’nin, Suriye’deki muhaliflerin büyük bir saldırıya başlayacağından haberdar olmadığını söyleyen Fidan, şu değerlendirmede bulundu:

“Malumunuz, uzun zamandır özellikle HTŞ’nin böyle bir niyeti olduğundan haberdardık. Ancak bizim tutumumuz ve temel kaygımız temelde iki meseleye odaklanmış durumdaydı: Suriye’deki daha büyük istikrarsızlık neticesinde daha büyük göç akını yaşanması ve terör risklerinin artması. Rejimin, özellikle son iki-üç yıldır iyece zayıfladığını biliyorduk. Muhalif güçlerin kuzeyden yapacakları ani bir askeri harekatın bir şekilde başarılı olacağının farkındaydık.

Ancak İranlıların ve Rusların ağır silahlar kullanıp kullanmayacaklarının tabii ki garantisi yoktu. Özellikle de sivilleri hiçbir ayrım gözetmeksizin bombalamaya başlayabilirler, bu da muhaliflerin kontrolündeki yerlerde büyük bir terör, panik ve şok yaratabilirdi. Bunun garantisi yoktu. Ancak son hadisede Şam’a doğru harekete geçmelerinin ardından, bize düşen durumu kontrol altında tutmak ve işin salimen sonuçlanmasını sağlamaktı. Bu nedenle diplomatik adımların ve çabaların özellikle önemli olduğunu düşündük.”

Bakan Fidan, son gelişmelerle birlikte Türkiye’nin bölgedeki sorumluluğunun arttığının altını çizerek, Suriye’de yeni kurulan hükümete teknik yardım sağlanması yönünde elinden geleni yapması gerektiğini söyledi.

Suriye’de devlet kurumlarının tamamının çökmüş vaziyette olduğunu hatırlatan Fidan, yeni hükümetin ülkeyi yeniden inşa etmesi için gayretli bir şekilde çalışması gerektiğini aktardı.

Fidan, Türkiye’nin nüfuzunu Suriye’ye halkına daha fazla yardım ve işbirliği için kullanmak istediğini dile getirerek, “Özellikle bölge ülkelerinde Türkiye’nin Suriye’de herhangi bir tahakküm peşinde olduğu tarzında bir izlenim doğmasını istemiyoruz. Biz Suriye’de, diğer kardeş ülkeler ve uluslararası aktörle ile birlikte çalışmak istiyoruz. Bölgedeki bazı ülkelerin geçmişte yaptıkları hatayı tekrarlamak istemiyoruz. Tahakküme kalkışmak, her şeyden önce Suriye halkına karşı saygısızlık olur. İkinci olarak da hiçbir ülke Suriye’nin sorunlarını tek başına çözemez. Bu nedenle hep birlikte çalışmamız gerekiyor.” dedi.

“Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını istiyoruz”

Türkiye’nin kalkınma ve siyasi istikrar meselelerinin çözülmesi hususunda, komşuları başta olmak üzere Irak, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerle birlikte çalışılması gerektiğini vurguladı.

Fidan, bölgede bazı gerilimlerin olabileceğini, herkesi memnun etmek ve taleplerini tümüyle karşılamanın neredeyse imkansız olduğunu kaydederek, uluslararası ve bölgesel toplum olarak üzerinde mutabakat sağlanan ilkelere bakılması gerektiğini kaydetti.

Şam’daki yeni hükümetten beklentilere yönelik Fidan, şunları kaydetti:

“Yeni yönetimi başta DEAŞ ve PKK olmak üzere terör gruplarıyla işbirliği içinde görmek istemiyoruz. Komşu ülkelere herhangi bir tehdit oluşturmalarını istemiyoruz. Azınlıklara, Hristiyanlara, Alevilere, Ezidilere, Türkmenlere, Kürtlere kötü davranmalarını istemiyoruz. Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını, ülkenin toprak bütünlüğünü, siyasi birliği ve egemenliği sağlamalarını istiyoruz. Bunlar herkesin üzerinde mutabık kaldığı ilkeler. Bence bu ilkeler üzerinde mutabık olan tüm tarafların, Şam hükümetine bu ilkeler doğrultusundaki beklentilerini iletmesi lazım.”

Fidan, “ABD’nin YPG’yi destekleyerek bir terör grubunu desteklediğini düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Evet” yanıtını vererek, bunun ABD’li yetkililere defalarca, açık açık hatırlatıldığını vurguladı.

Bakan Fidan, “Peki bu politika değişmezse, bu sizi Amerika Birleşik Devletleri ile özellikle de iktidara gelen yeni yönetimle bir çarpışma rotasına sokar mı?” sorusuna da, şu yanıtı verdi:

“İşte bu tam da bizim yıllardır kaçınmaya çalıştığımız şey. Bir yandan terör tehdidi ile mücadele ettik, diğer yandan da ABD ile karşı karşıya gelmemeye özen gösterdik. Bu amaçla Suriye’deki Amerikan güçleriyle bir çatışmasızlık mekanizması kurduk. Böylece terörist hedeflere yönelik operasyonlarımızı, istihbarat ve askeri operasyonlarımızı yürütürken aynı zamanda Amerikalılarla çatışmasızlığı sağladık. Yani diplomatik ve askeri açıdan zorlu bir işti ama şu ana kadar buraya getirdik, ama her zaman büyük bir çatışma riskini göze alarak, çünkü dediğim gibi, onların orada varlığı var, bizim de orada varoluşsal tehdidimiz var. Dolayısıyla şu an her iki taraf da bu sorunun farkında. Buna uygun adımlar atıyoruz. Başkan Trump ilk döneminde bu politikalardan vazgeçilmesi için birkaç kez talimat vermişti ama maalesef o zaman kimse onu dinlemedi.”

ABD’nin, Türkiye’den, PKK/YPG’ye karşı büyük bir saldırı başlatmaması talebinde bulunduğu iddialarına yönelik, “DEAŞ ilgili operasyonların aksamaması konusunda hep bir vurgu var. Ancak bizden, kendimize yönelik terör tehdidini ele almamamızı isteyemezler. Zaten böyle bir şeyi dinlemeyiz. Bunu yapamazlar…” yanıtını verdi.

Fidan, başka bir yol bulunması gerektiğini, Türkiye’nin operasyonlara devam edeceğini vurguladı.

“Netanyahu hükümeti, intihara meyilli bir hükümet”

Bakan Fidan, İsrail’in Golan tepelerindeki işgalini genişletmesine ilişkin, “Olayların ilk günlerinde İsrail tarafından atılan ilk birkaç adım, bazı güvenlik önlemleri gibi okunabilirdi. Ama (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümetinin işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki nüfusu iki katına çıkardığını açıklamasının ardından olay bence bu yeni bir boyut kazandı.” değerlendirmesini yaptı.

“Netanyahu hükümeti bence sadece soykırımcı değil, aynı zamanda intihara da meyilli bir hükümet. Bu hükümet, sadece bölgemizin, Arapların ve Müslümanların geleceğini değil, Yahudi ve İsrail halkının geleceğini de tehdit ediyor.” diyen Fidan, Netanyahu hükümetinin gelecek için de büyük, kötü bir miras oluşturduğunu söyledi.

“İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’e kulak verecek olursak, çarşamba günü Esad’ın devrilmesinin ABD ve İsrail’in bir planının sonucu olduğunu söyledi. Yani, sanırım onların bakış açısına göre, ‘…direniş ekseni’ olarak adlandırdıkları ‘Bu kırıldı…’ diyorlar. Siz bunu nasıl görüyorsunuz?” sorusuna da, Fidan şu yanıtı verdi:

“İranlı dostlarımız kusura bakmasınlar. Biz onlarla bu tartışmayı, belki de bin kez yaptık. Nitekim onların Suriye’deki varlığının Gazze’de büyük bir soykırımı engellemediği görüldü.” (AA)

Hakan Fidan: Mültecilerin geri dönebilmelerini sağlamalıyız yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:10

Dervişoğlu: Sınırı hattını güvenli hale getirmeye mecburuz

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu “Türkiye’nin de üstüne düşeni yapması gerekir. Irak PKK’sıyla Suriye PKK’sının kendi sınırında buluşmasının önünü kesecek tedbirleri alması icap eder. Tabka’dan başlayarak Rakka, Haseke hatta Irak sınırı içinde Sincar’a kadar ulaşan ve Kamışlı’yla da buluşan bir güvenlik hattı oluşturma mecburiyeti var”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu katıldığı Sözcü TV Arena programında Uğur Dündar’ın sorularını yanıtladı. Dervişoğlu, Suriye’deki Baas rejiminin devrilmesinin ardından yaşanan gelişmelerin sorulması üzerine, Suriye’de olup bitenlere toptancı bir tarih şuuruyla yaklaşmak, sorunların çözülmesi için de ortak bir devlet aklı üretmek gerektiğini belirtti.

Dervişoğlu, Irak’ta 2003’te olup bitenlerin bugün Suriye’de de planlandığını, Suriye toprakları üzerindeki farklılıklardan istifadeyle orada yeni bir yapılanmaya gidileceğini söyledi.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın, Suriye’de Baas rejiminin devrilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’yle ilgili açıklamaları anımsatılan Dervişoğlu, “ABD stratejik bir hamle yapıyor ve faturayı keseceği yeri belirlemiş. Türkiye’nin tüm bu olup bitenleri tarihi boyutuyla okuyamayacağı düşüncesinden hareketle de aslında bölge coğrafyasında güç ve imkan kaybeden başka büyük devletlerin önüne de Türkiye’yi atıyor bu ifadesiyle. Bu ifadelere bakarak, bu coğrafyada yaşanması muhtemel faturalardan Türkiye’ye pay çıkacağı kanaatindeyim.” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in, “HTŞ, terör örgütü olarak tanımlanıyordu. Bugün ise Suriye halkının büyük çoğunluğu tarafından saygı duyuluyor. HTŞ lideriyle görüşme halkın iradesine saygıdır. MİT, doğası gereği herkesle görüşür. Bugün Suriye halkının meşru kabul ettiği güçler bizim için de meşrudur.” sözlerinin hatırlatılması üzerine Dervişoğlu, şöyle konuştu:

“Örgütün artık Türkiye tarafında Suriye halkından gördüğü destek çerçevesinde terör örgütü olmaktan çıktığına dair bir açıklama olarak da değerlendirilebilir. Bunlar son derece yanlış şeylerdir. Türkiye elbette riskli bir coğrafyada kendi varlığını sürdürebilmek adına stratejik hamleler yapar ama tüm bunların ihtiyatla yapılması lazım. Ayrıca burada Rusya faktörünü dikkate almakta yarar olduğu kanaatini taşıyorum. O coğrafyada patronlardan biri Rusya, bir diğeri İran’dı. ABD’nin, müttefikleriyle yaptığı müdahaleler söz konusuydu. İsrail’in ayrıca coğrafya üzerindeki emelleri de herkesin malumu. Türkiye son derece ihtiyatsızca hareket ediyor.”

“Türkiye’nin şimdiden tedbir alması gerekiyor”

Dervişoğlu, Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’ye yüklediği farklı külfetler olduğunu, tüm bunlardan kurtulabilecek doğru adımların atılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Biz Irak’ta yaşadığımızı, bugün Suriye’de yaşadığımızı söylüyoruz. ‘Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz.’ türünden bir temenni sorunu çözmüyor. Irak’ın da toprak bütünlüğünü savunuyorduk ama Irak bölündü. Şimdi Suriye de bölünme aşamasında. İsrail, hedeflerini güçlendirmek adına üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Golan Tepeleri’ni ele geçirdi. Türkiye’nin de üstüne düşeni yapması gerekir. Irak PKK’sıyla Suriye PKK’sının kendi sınırında buluşmasının önünü kesecek tedbirleri alması icap eder. Sınır güvenliğini koruyabilmek adına şimdiden Türkiye’nin tedbir alması gerekiyor. Tabka’dan başlayarak Rakka, Haseke hatta Irak sınırı içinde Sincar’a kadar ulaşan ve Kamışlı’yla da buluşan bir güvenlik hattı oluşturma mecburiyeti var. Bir de Süleyman Şah Türbesi’nin ikinci kez yeri değişti. Aynularab’a yakın bir bölgeye taşındı. Türkiye’nin derhal müdahalede bulunarak türbeyi ilk yerine yani Caber Kalesi’ne taşıması ve güvenlik hattının sınırını da ona göre belirlemesi lazım.”

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara yönelik de Dervişoğlu, “Türkiye, derhal geçici sığınmacı statüsünü ortadan kaldırmalı. Avrupa’yla bedeli mukabilinde yaptığı geri kabul anlaşmasını iptal etmeli. Suriyelilere verilen vatandaşlıkları da ortadan kaldırmalı.” dedi.

Belediyelerin SGK prim borçları

SGK’nin belediyelerden alacaklarının tahsiline ilişkin soruya da Dervişoğlu, “Bir kamu kuruluşunun vatandaşa hizmet etmesini engelleyebilecek adımların atılabilmesi için insanın merhametini yitirmiş olması lazım. Kendisine muhalif belediyelerin hesaplarına bloke koyuyor, iştiraklerine de aynı muameleyi yapıyor. Bu vatandaşa gidecek hizmete haciz koymak anlamına gelir. SGK prim borçları bir önceki dönemden devralınmış borçlar ve bunların yapılandırılabilmesi imkanı da mevcut.” yanıtını verdi.

Asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılması planlanan zamlarla ilgili önerileri sorulan Dervişoğlu, Emekli Kurultayı düzenleyerek emeklilerin sorunlarını ele aldıklarını, kurultay öncesinde de TİSK ve Türk-İş’i ziyaret ettiklerini anlattı.

Dervişoğlu, beklentileri belirlerken tüm parametreleri dikkate alarak bir değerlendirmede bulunduklarını, işverenin pozisyonunu da dengeleyecek bir asgari ücretin belirlenmesi gerektiğini kaydederek, asgari ücretin net 28 bin liranın altında olmaması, en düşük emekli maaşının da asgari ücretten az olmamak kaydıyla düzenlenmesi önerilerini yineledi.

Dervişoğlu: Sınırı hattını güvenli hale getirmeye mecburuz yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 18, 2024 22:03

December 17, 2024

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Kahire’ye gidiyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı Zirvesi kapsamında, Mısır’ın başkenti Kahire’de yarın düzenlenecek D-8 Dışişleri Bakanları Konseyinin 21. Toplantısı’na katılacak.

Bakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Fidan’ın katılacağı D-8 Dışişleri Bakanları Konseyinin 21.Toplantısı’nda Gazze ve diğer bölgesel konular, D-8 Teşkilatının ilerleme raporu, bir sonraki Genel Sekreter adaylığının kabulü, D-8 Sekreteryasının bütçesi, komisyon raporlarının onaylanması, Bakanlar Konseyi Toplantısı raporunun kabulü ve D-8 11. Zirvesi’ne hazırlık başlıkları gündem maddeleri olacak.

Bakan Fidan’ın Kahire’deki toplantıda, İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırımı ile savaşı bölgesel bir çatışmaya dönüştürmeye yönelik eylemlerinin bir an önce durdurulması çağrısında bulunması ve acil ateşkesin sağlanmasıyla birlikte eş zamanlı olarak iki devletli çözümün uygulanması çabalarının ilerlemesinin önemine işaret etmesi bekleniyor.

Gazze’ye acil ve kesintisiz insani yardımın ulaşmasının ve BM Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) çalışmalarına desteğin artırılmasının önemine dikkati çekecek Fidan’ın, İsrail ve destekçilerine yönelik uluslararası baskının mevcut bütün araçlarla tüm seviyelerde artırılarak sürdürülmesine vurgu yapması ve küresel ekonomik ve siyasi dönüşüm sürecinden geçilirken D-8 üyeleri arasındaki eş güdüm ve işbirliğinin artırılmasının önemini belirteceği aktarılıyor.

Gazze ve Lübnan’ın yeniden imarı gündemde olacak

Bakan Fidan’ın tüm üyelerin onayladığı Tercihli Ticaret Anlaşması’nın (TTA) tam uygulanmasının önemini ifade etmesi ve genç nüfusa sahip D-8 ülkeleri için gençlere istihdam yaratmada önemli role sahip KOBİ’lerin desteklenmesinin bir öncelik teşkil ettiğinin, gençleri desteklemek için yeni programların faaliyete geçirilebileceğinin altını çizeceği belirtiliyor.

Haziran ayında Gazze’ye yönelik İstanbul’da Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen D-8 Olağanüstü Bakanlar Konseyi toplantısının bölgesel çabalara önemli katkı sağladığını bildirecek olan Fidan’ın, Gazze ve Lübnan’ın yeniden imarı için uluslararası destek sağlanması gerektiğini vurgulaması bekleniyor.

D-8‘in son Dışişleri Bakanları toplantısı, Dışişleri Bakanı Fidan’ın ev sahipliğinde “Gazze’deki durum” başlığıyla “olağanüstü” olarak 8 Haziran’da İstanbul’da düzenlenmişti.

Toplantıda, Gazze’de derhal kalıcı ve koşulsuz ateşkes sağlanması ve İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarının durdurulmasının talep edildiği bir Ortak Bildiri kabul edilmişti.

Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı

D-8 Teşkilatı, 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul’da kuruldu. Türkiye’nin yanı sıra Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya ve Pakistan’ın üye olduğu Teşkilat’ın sekretaryası İstanbul’da bulunuyor.

2017-2021 yıllarında Türkiye tarafından yürütülen D-8 Dönem Başkanlığı görevi, Nisan 2021’de Bangladeş’e devredilmiş; Mayıs 2024 itibarıyla Mısır tarafından devralınmıştı.

Bütün üyeleri aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi de olan D-8 ülkelerinin toplam nüfusu yaklaşık 1,2 milyar, toplam dış ticaret hacmi 2,3 trilyon dolar, bu sayı küresel ticaretin yaklaşık yüzde 5’ine tekabül ediyor.

Teşkilat’ın temel amacı, kalkınma yolundaki ülkelerin dünya ekonomisi içindeki konumlarını iyileştirmek, ticari ilişkilerini çeşitlendirmek, ticaret alanında üye ülkelere yeni imkanlar yaratmak ve uluslararası seviyede karar verme mekanizmalarına güçlü biçimde katılımlarını sağlamak olarak öne çıkıyor.

D-8, çatışma yerine barış, meydan okuma yerine diyalog, sömürü yerine işbirliği, çifte standartlar yerine adalet, ayrımcılık yerine eşitlik ve baskı yerine demokrasi ilkelerini temel alıyor.

D-8’in ana faaliyet alanları, ticaret, tarım ve gıda güvenliği, sanayi, enerji ile ulaştırma ve bağlantısallık olup sağlık ve turizm alanlarında da çalışmalar sürdürülüyor.

Antalya, “2025 Yılı D-8 Turizm Şehri” seçilmişti. (AA)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Kahire’ye gidiyor yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 17, 2024 02:29

Kırklareli’nde kaza: 1 kişi öldü

Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde tır ile otomobilin çarpışması sonucu 1 kişi hayatını kaybetti.

Alınan bilgiye göre, Özer Karagöz​​​​​​​ yönetimindeki 39 ER 755 plakalı otomobil, Babaeski D-100 kara yolunun Çilingir mevkisinde A.B. idaresindeki 31 KFB 14 plaka tırla çarpıştı.

İhbar üzerine kaza yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.

Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde otomobil sürücüsü Karagöz’ün hayatını kaybettiği belirlendi.

Kazada yaralanan tır sürücüsü ise ambulansla Babaeski Devlet Hastanesine götürüldü.

Karagöz’ün cenazesi aynı hastanenin morguna kaldırıldı.

Kırklareli’nde kaza: 1 kişi öldü yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 17, 2024 02:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leyen’i kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i kabul etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Görüşmede, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leyen’i kabul etti yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 17, 2024 01:24

Uzak Şehir’de nikah var!

Kanal D’nin reyting rekorları kıran dizisi ‘Uzak Şehir’, heyecan dolu bir bölümle ekrana geldi. Temponun hiç düşmediği yapımda Sadakat, Alya’yı vurdu ve tüm dengeler değişti.
Dizide gerçeğin Alya’dan saklanması büyük sorunları beraberinde getirdi. Cihan annesinin yaptığı hatayı düzeltmeye çalışarak Alya ile evleneceğini haykırdı. Sadakat’in tüm itirazlarına rağmen, o nikâh kıyıldı.

‘UZAK ŞEHİR’ 3 KATEGORİDE DE BİRİNCİ
Uzak Şehir, yayınlanan son bölümüyle yine rekor kırdı. Her sahnesi heyecanla izlenen dizi, Total izleyici grubunda 11.06 reyting yüzde 28.27 izlenme payıyla yüksek reyting aldı. AB Kategoride 6.72 reyting 17.57 izlenme payı ile, 20+ABC1’de ise 10.46 reyting ve yüzde 23.87 izlenme payı alan Uzak Şehir, pazartesi akşamına bir kez daha damga vurdu.

SOSYAL MEDYADA FIRTINA ESTİRDİ!
Uzak Şehir’in son bölümü, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve X platformunda Trend Topic listesinde uzun süre yer aldı. Dizi hakkında kısa sürede binlerce tweet atılırken, izleyiciler heyecan dolu sahneler ve karakterler üzerine yorumlar yaptı. Sosyal medyada büyük bir etki yaratan dizi, yaklaşık 50 bin tweet ile gecenin en çok konuşulan yapımı oldu.

“AİLEM İÇİN YAPAMAYACAĞIM HİÇBİR ŞEY YOK”
Çekimleri Mardin’de gerçekleştirilen dizinin son bölümünde Cihan, annesi tarafından vurulan Alya’yı tedavi ettirmek üzere konağa getirdi. “Ailemi korumak için yapamayacağım hiçbir şey yok diyen Sadakat, “Yarım kalan işimi bitireceğimden korkmuyor musun?” diyerek Cihan’a göz dağı verdi.

“SENİ BEN VURDUM!”
Heyecanla devam eden dizide Sadakat, Alya’ya meydan okurcasına onu vurduğunu itiraf etti. Cihan’ı da evlenirse, gidip teslim olacağını söyleyerek, Alya ile kendisi arasında bir seçim yapmaya zorladı. Alya ise Şahin’in ihbarıyla eve gelen polislere gerçeği anlatmadı.

SIRLAR ORTAYA ÇIKIYOR
Ecmel, geçmişin kapılarını araladı ve Sadakat’le yaşadığı ilişkisini Şahin’e anlattı. Şahin’in babasından öğrendiği gerçek, Albora Ailesi’ndeki düzeni değiştirdi. Sadakat de evlatlarını topladı ve geçmişle yüzleşti.

UZAK ŞEHİR’DE NİKÂH VAR
Sadakat’in tüm itirazlarına rağmen, Alya’nın hüznünün şahitliğinde nikâh kıyıldı. Dizinin finalinde Sadakat, çiçeği burnunda çiftten tüm davetlilerin huzurunda erkek torun istedi.

GÜÇLÜ KADRO
AyNA Yapım imzalı Gülizar Irmak’ın senaryosunu yazdığı, Ahmet Katıksız’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Uzak Şehir’in oyuncu kadrosunda Ozan Akbaba, Sinem Ünsal, Gonca Cilasun, Müfit Kayacan, Alper Çankaya, Ferit Kaya, Atakan Özkaya, Sahra Şaş, Dilin Döğer, Mine Kılıç, Nazmi Kırık, İlkay Kayku, Sinan Demirer, Zeynep Kankonde, Yunus Eski, Mehmet Polat, Muttalip Müjdeci, Barış Yalçın, Burak Şafak, Yaren Güldiken, Kuzey Gezer yer alıyor.

Uzak Şehir’de nikah var! yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 17, 2024 01:18

Cengiz Çandar's Blog

Cengiz Çandar
Cengiz Çandar isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Cengiz Çandar's blog with rss.