Cengiz Çandar's Blog, page 175
April 25, 2025
Batı Şeria’ya düzenlenen baskınlarda çok sayıda Filistinli yaralandı
İsrail ordusu ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, işgal altındaki Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda, aralarında 1 kadın ve çocuğun da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı.
Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Ramallah kentinin kuzeyindeki Sincil beldesinde İsrail askerlerinin sırtından vurarak yaraladığı 1 Filistinlinin Selfit Devlet Hastanesine getirildiği belirtildi.
Filistin haber ajansı WAFA’nın haberinde, İsrail askerlerinin, Sincil’in Cebel et-Tel bölgesinde Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarına karşı çıkan Filistinli gençlere ateş açtığı ve 1 kişiyi yaraladığı kaydedildi.
Cebel et-Tel bölgesinde Filistinli gençlerin, saldırgan İsraillilerin ilerleyişini engellemek için birçok noktayı ateşe verdiği aktarılan haberde, son günlerde bölgede Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarının arttığı, 1 Filistinlinin bu saldırılarda hayatını kaybettiği, çok sayıda ev ve aracın da saldırgan İsrailliler tarafından ateşe verildiği hatırlatıldı.
Haberde, işgal altındaki Batı Şeria’nın güneyinde Beytüllahim kentinin Beyt Feccar beldesinde İsrail ordusunun düzenlediği baskında, 16 yaşındaki Filistinli 1 çocuğun yaralandığı bildirildi.
Filistin’in Sesi radyosunun haberinde ise İsrail askerlerinin Beyt Feccar’da baskın yaptığı bir ticari işletmede, 1 kadın ve çok sayıda genci şiddetli bir şekilde darbederek yaraladığı belirtildi.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin yakınlarında İsrail askeri aracının çarpması sonucu 2 Filistinli genç yaralanmıştı.
Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi verilerine göre, 2025’in ilk 3 ayında Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere ve mülklerine karşı 860 saldırı düzenledi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 7 Ekim 2023’ten beri İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 171’i çocuk olmak üzere 957 Filistinli hayatını kaybetti.
Bu sürede 7 binden fazla Filistinli yaralandı, 16 bin 400 kişi gözaltına alındı.
Gazze’de varılan ateşkesin 19 Ocak’ta yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Cenin kenti ve mülteci kampına “Demir Duvar” adını verdiği bir saldırı başlattı.
Saldırılar birkaç gün içinde Tulkerim ve Tubas ile buralardaki mülteci kamplarını kapsayacak şekilde genişletildi.
İsrail ordusu, Cenin ve Tulkerim’deki mülteci kamplarında işgalini sürdürüyor. (AA)
Batı Şeria’ya düzenlenen baskınlarda çok sayıda Filistinli yaralandı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Husiler: ABD’nin Yemen’de düzenlediği hava saldırılarında 1 kişi öldü
Yemen’deki İran destekli Husiler, ABD’nin Yemen’de düzenlediği hava saldırılarında 1 kişinin öldüğünü ve 1 kişinin yaralandığını açıkladı.
Husilere bağlı El-Mesira televizyonunda yer alan haberde, ABD savaş uçaklarının Yemen’in kuzeyindeki Saada kentine bağlı Sahar ilçesinde bir evi bombalaması sonucu 1 kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığı belirtildi.
Saada kentinin Mecez ilçesine bağlı Tahiyye bölgesine ABD’nin 4 hava saldırısı düzenlediği aktarılan haberde, Yemen’in orta kesimlerindeki Sana kentine bağlı Beni Matar ilçesinin de ABD savaş uçaklarının hedefi olduğu kaydedildi.
Haberde, ABD’nin Sana’nın Nihim ilçesinde 5 hava saldırısı düzenlediği, Yemen’in doğusundaki Marib kentinin Medgal ilçesini de 7 hava saldırısıyla hedef aldığı bildirildi.
ABD savaş uçaklarının, ülkenin batısındaki Hudeyde kentinin es-Salif ilçesindeki Ras İsa bölgesinde 4 saldırı gerçekleştirdiği bildirilen haberde, ABD’nin Yemen’in kuzeyindeki el-Mahvit kentine bağlı et-Tavile ilçesine de 1 hava saldırısı düzenlediği ifade edildi.
Yemen’deki İran destekli Husiler, ABD savaş uçaklarının 15 Mart’tan bu yana Yemen’e 1200’den fazla hava saldırısı düzenlediğini duyurmuştu.
– Yemen’e hava saldırıları
Husiler, 7 Mart’ta yaptıkları açıklamada, İsrail’e Gazze’ye yardımların girişine izin vermesi için 4 gün süre tanıdıklarını, aksi takdirde İsrail’e karşı deniz operasyonlarını yeniden başlatacaklarını duyurmuştu.
ABD Başkanı Donald Trump ise Truth Social platformundan 15 Mart’ta yaptığı açıklamada, orduya Yemen’deki Husilere karşı “büyük bir saldırı” başlatma talimatı verdiğini belirtmişti.
Yemen’de 15 Mart sonrasında ABD’nin 1000’den fazla hava saldırısı düzenlediği, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 217 kişinin hayatını kaybettiği ve 436 Yemenlinin yaralandığı kaydedildi. (AA)
Husiler: ABD’nin Yemen’de düzenlediği hava saldırılarında 1 kişi öldü yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Kırklareli ve Edirne’de 24 düzensiz göçmen yakalandı
Edirne ve Kırklareli’nde yasa dışı yollarla yurda giren 24 düzensiz göçmen yakalandı.
Edirne’de güvenlik güçlerinin düzensiz göçle mücadele çalışmaları sürüyor.
Ekipler, kent genelindeki denetimlerinde 19 düzensiz göçmeni yakaladı.
Yabancı uyruklular, işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne gönderildi.
Kırklareli İl Jandarma Komutanlığı ekipleri de Demircihalil köyü yakınlarında 5 düzensiz göçmeni yakaladı.
Düzensiz göçmenler, işlemlerinin ardından Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edildi. (AA)
Kırklareli ve Edirne’de 24 düzensiz göçmen yakalandı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İstanbul’da uykusuz ikinci gece
İstanbul’da meydana gelen depremin ardından evlerine girmek istemeyen bazı vatandaşlar, bu geceyi de parklarda geçiriyor.
Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası tedirgin olan vatandaşlar, dışarıda kalmaya devam ediyor.
Zeytinburnu’nda sahil yolu kenarındaki parklarda kalanlar, burada kurdukları çadırlarda konaklarken, bazıları araçlarında uyumayı tercih etti.
Vatandaşların ısınmak için ateş yaktığı, çocukların da parklarda oyun oynadığı gözlendi. (AA)
İstanbul’da uykusuz ikinci gece yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İBB’ye yönelik operasyonda 53 gözaltı kararı
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında düzenlenen operasyonda 47 şüpheli daha gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu zanlılar hakkında “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarından yürütülen yolsuzluk soruşturması devam ediyor.
Soruşturma kapsamında 53 şüpheli hakkında daha gözaltı kararı verildi.
Bunun üzerine Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, İstanbul, Ankara ve Tekirdağ’da düzenlenen operasyonda 47 zanlı gözaltına alındı.
Şüphelilerin ev ve iş yerlerindeki aramalar sürüyor.
Firari 6 zanlının yakalanması için çalışmalar devam ediyor. (AA)
İBB’ye yönelik operasyonda 53 gözaltı kararı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Marmara Denizi’nde art arda depremler meydana geldi
Marmara Denizi’nde saat 20.33’te 4,3 büyüklüğünde, daha sonra 3,5 ve 3,7 büyüklüğünde depremler meydana geldi.
Marmara Denizi Silivri açıklarında 23 Nisan’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntılar devam ediyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgiye göre, merkez üssü Marmara Denizi olan 4,3 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.
İstanbul’un Büyükçekmece ilçesine 17,82 kilometre uzaklıkta meydana gelen depremin yerin 7,01 kilometre derinliğinde meydana geldiği belirlendi.
Marmara Denizi’nde 3,5 ve 3,7 büyüklüğünde iki deprem daha meydana geldi.
Saat 21.06’da 3,5 büyüklüğündeki deprem merkez üssü Marmara Denizi’nde İstanbul’un Büyükçekmece ilçesine 17,56 kilometre uzaklıkta, yerin 15,23 kilometre derinliğinde kaydedildi.
Marmara Denizi’nde 21.07’de meydana gelen 3,7 büyüklüğündeki ikinci depremin merkez üssünün ise Büyükçekmece’ye 19,88 kilometre uzaklıkta ve 7,2 kilometre derinlikte olduğu belirlendi.
İstanbul Valisi Gül’den açıklama
İstanbul Valisi Davut Gül, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadelere yer verdi:
“Değerli İstanbullular, ilimizde meydana gelen ve zaman zaman hissedilen artçı sarsıntılar, uzmanlarımızın da belirttiği üzere ana depremden sonra yaşanan olağan süreçlerin bir parçasıdır. Valiliğimize ulaşan herhangi bir olumsuz durum bulunmamaktadır. İl ve ilçe afet yönetim merkezlerimiz 7/24 görevlerinin başındadır. Unutmayalım; tedbirli olmak önemlidir, panik yapmak ise riski artırır. Rabb’im şehrimizi ve ülkemizi her türlü afetten muhafaza eylesin.”
4,3’lük artçı sarsıntı sonrası vatandaşlar sokaklara indi
Bahçelievler, Küçükçekmece, Sultangazi, Arnavutköy, Büyükçekmece, Esenyurt ve Beylikdüzü’nde çok sayıda kişi endişeyle ev ve iş yerlerinden dışarıya çıktı.
İkitelli Mehmet Akif Mahallesi’nde bazı vatandaşlar evlerinden battaniyelerini alarak çevredeki parklara giderken, kimileri ise evlerinin önünde kaldırımlarda beklemeyi tercih etti.
Deprem nedeniyle Beylikdüzü’nde ailesiyle birlikte bulunduğu evden dışarıya çıkan Diyar Yılmaz, “Birden oldu. Beş saniye kadar sürdü. Annem, babam ve kız kardeşimle hemen aşağıya indik.” dedi.
Küçükçekmece’de oturan Abdullah Yaşar ise “Dükkanda çay içerken hafif bir sarsıntı hissettik. Sonra dışarı çıktık.” diye konuştu. (AA)
Marmara Denizi’nde art arda depremler meydana geldi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
“Adie bir rol değil ruh hali”
Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden Adile Naşit’in hayatını konu alan “Adile” filmi için hazırlıklar sürüyor. Adile Naşit’in hayatı BKM yapımcılığında yönetmen Çağan Irmak’ın rejisiyle sinemaya aktarılacak. Senaryosunu Nermin Yıldırım’ın kaleme aldığı “Adile”yi Meltem Kaptan canlandıracak.
Çağan Irmak ve Meltem Kaptan ise geçen gün İstanbul’da bir araya geldi. Film için Almanya’dan gelen Kaptan, duygularını şu sözlerle ifade etti: “Adile Naşit benim için de Türkiye için de çok önemli bir idol ve ikon. Adile Naşit’i oynamak değil, onu anlamaya çalışıyorum. Bu bir oyunculuk mesele- sinden çok daha fazlası. O bir rol değil, bir ruh hali. Onu tanıyan insanların anlattıklarını da dinledim. O kadar sahici bir sevgi bı-
rakmış ki arkasında. Böyle bir kadını canlandırmayı çok büyük bir sorum- luluk olarak hissediyorum.”
“Adie bir rol değil ruh hali” yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Türkiye, bazı ülkelerin 1915 olaylarına ilişkin yaptığı bazı beyanlara tepki gösterdi
Dışişleri Bakanlığı, bazı ülkelerin yetkililerince 1915 olaylarına ilişkin yapılan beyanlar hakkında, “1915 olayları konusunda tarihi gerçekler ve uluslararası hukuk hilafına yapılan açıklamaları bütünüyle reddediyoruz.” ifadesini kullandı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, geçmişteki acıları siyasi saiklerle istismar etmeyi amaçlayan bazı ülkelerin yetkililerince 1915 olaylarına ilişkin yapılan beyanlar ve girişimlerin hiçbir hükmü olmadığını vurgulandı.
Açıklamada, “Radikal çevrelerin tarihten husumet çıkarma yönündeki çabalarının teşvik edilmemesi gerektiğini hatırlatıyor ve Türkiye ile Ermenistan arasında devam eden normalleşme sürecinin desteklenmesi çağrımızı yineliyoruz.” ifadesi yer aldı.
Türkiye’nin küresel düzeyde ve bölgesinde daima barış, diyalog, karşılıklı anlayış ve ortak refahın geliştirilmesini savunduğu belirtilen açıklamada, Türkiye’nin bu anlayışla, 1915 olaylarının hakkaniyetli ve bilimsel bir şekilde incelenmesi amacıyla arşivlerini açtığını ve bir Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önerdiği hatırlatıldı.
Açıklamada, “1915 olayları konusunda tarihi gerçekler ve uluslararası hukuk hilafına yapılan açıklamaları bütünüyle reddediyoruz.” ifadesi kullanıldı. (AA)
Türkiye, bazı ülkelerin 1915 olaylarına ilişkin yaptığı bazı beyanlara tepki gösterdi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Afrika’da sıtma tehdidi devam ediyor
Afrika kıtasında, özellikle çocuklar için sıtma hala en büyük sağlık tehditlerinden biri olmaya devam ediyor.
İnsanlara parazit taşıyan anofel cinsi dişi sivrisineklerin sokmasıyla bulaşan sıtmanın belirtileri genellikle 1 ay içinde görülüyor. Hastalık, ayrıca kan yoluyla, enjektör veya iğnelerin ortak kullanımıyla ya da doğumda anneden bebeğe geçebiliyor.
Dünyanın birçok ülkesinde “malarya” olarak da bilinen sıtmanın ilk semptomları, pek çok sistemik viral hastalık bulgusuna benzeyen baş ağrısı, halsizlik, karın ağrısı, yorgunluk, kas ve eklem ağrısıyla başlıyor.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) geçen yıl aralıkta yayımladığı “2024 Dünya Sıtma Raporu”na göre, 2023’te dünyada 263 milyon sıtma vakası tespit edildi ve hastalık nedeniyle 597 bin kişi hayatını kaybetti.
Bu vakaların yaklaşık yüzde 94’ünün ve ölümlerin yüzde 95’inin kaydedildiği Afrika’da, 2023’te 246 milyon kişiye sıtma tanısı konuldu.
Her 90 saniyede bir Afrikalı çocuk sıtmadan ölüyorÇocuk doktoru Lawan Musa Tahir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sıtmanın Afrika kıtasında endemik olduğunu ve yüksek oranda morbiditeye (hastalık) ve ölüme yol açtığını belirtti.
Hastalığa karşı en savunmasız grubun 5 yaş altı çocuklar olduğunu ifade eden Tahir, kıtada her 90 saniyede bir Afrikalı çocuğun sıtma nedeniyle yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Tahir, kıtada sıtmanın yayılmasındaki en büyük etkenlerden birinin temizlik olduğunu vurgulayarak, “Aynı şehir içinde bile çevre yönetimi zayıf olan, aşırı kalabalık bölgelerde sıtma vakaları daha sık görülüyor. Temiz çevreye sahip yerlerde ise sivrisineklerin üreme şansı daha az.” dedi.
Sıtmayla mücadelede çevre kontrolünün hayati rol oynadığını ifade eden Tahir, “Çevremizi temiz tutmazsak tüm diğer çabalarımız sonuçsuz kalabilir. Sadece ilaç tedavisi ve koruyucu önlemler değil, çevre düzenlemesi, su birikintilerinin kurutulması, çöplerin toplanması gibi toplu hareketler de şart.” ifadelerini kullandı.
“Farkındalık artıyor ancak yeterli değil”Son yıllarda halk arasında farkındalığın arttığına dikkati çeken Tahir, özellikle sivrisinek cibinliklerinin kullanımının yaygınlaştığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.
Tahir, “İnsanlar artık bu ağları kullanmanın önemini daha iyi kavrıyor. Ancak bunun yeterli olabilmesi için toplum genelinde daha geniş çaplı bilinçlendirme ve çevreye duyarlılık gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sıtmayla mücadelede kullanılan araçların sürekli güncellenmesi gerektiğini aktaran Tahir, Afrika’nın kendi aşılarını, tanı kitlerini ve ilaçlarını üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ayrıca 2021’de Sahra Altı Afrika’daki ülkelerin yaklaşık yarısının, sağlık harcamalarının üçte birinden fazlasını dış finansmanla karşıladığını hatırlatan Tahir, “Ancak ‘donör yorgunluğu’, iklim krizi ve jeopolitik istikrarsızlık gibi nedenlerle bu kaynaklar hızla azalıyor.” uyarısını yaptı.
Tahir, sıtmayla mücadelede elde edilen kazanımların tehlikeye girdiğine işaret ederek “2000’li yıllardan bu yana 2 milyar sıtma vakası önlendi, yaklaşık 13 milyon hayat kurtarıldı. Ancak 2017’den bu yana ilerleme duraksadı. Şimdi geri kayma riski var.” uyarısında bulundu.
Yeni aşılar umut vadediyorDSÖ, Afrika kıtasında sıtma ile mücadele kapsamında önemli bir adım atarak yeni nesil sıtma aşıları geliştirdi.
Aşılarlar ve ilaçlarla önlenebilir ve tedavi edilebilir olan sıtmayla mücadele için Ekim 2023’te DSÖ, ilk sıtma aşısı olan RTS,S/AS01’in (RTS,S) devam eden uygulamasını tamamlamak için ikinci bir aşı olan R21/Matrix-M’yi (R21) önerdi.
Bu aşı, özellikle Sahra Altı Afrika’da çocuk ölümlerini azaltmada önemli rol oynuyor.
Yüzde 75 etkinlik oranına sahip olan bu aşı, DSÖ’nün hedeflerini karşılayan ilk sıtma aşısı oldu. Fildişi Sahili ve Güney Sudan’da 2024’te uygulanmaya başlayan aşının yıl sonuna kadar 15 Afrika ülkesine ulaştırılması planlanıyor.
Ayrıca 2023-2025 yıllarında 12 Afrika ülkesine 18 milyon doz RTS,S aşısı dağıtılması hedefleniyor.
Fildişi Sahili’nde, aşıların ulaşılması zor bölgelere dronla taşınması gibi yenilikçi yöntemler uygulanıyor.
Afrika’da sıtma ile mücadele adımlarıMart 2024’te, yüksek sıtma yüküne sahip 11 Afrika ülkesinin sağlık bakanları “Yaounde Deklarasyonu”nu imzalayarak sıtma ölümlerini sona erdirme yönündeki kararlılıklarını ortaya koydular.
Bu deklarasyon, ulusal sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, veri teknolojilerine yatırım yapılması ve çok sektörlü iş birliklerinin artırılmasını hedefliyor.
Ayrıca “Sıfır Sıtma Benimle Başlar” kampanyası kapsamında, 25 Afrika ülkesi 2030 yılına kadar sıtmayı ortadan kaldırma hedefiyle yerel düzeyde seferberlik başlattı. (AA)
Afrika’da sıtma tehdidi devam ediyor yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İsrailli uzmanlara göre, Türkiye’nin eli Suriye’de İsrail’den daha güçlü
İsrailli uzmanlar, İsrail’in Suriye’de yanlış politika izlediği ve 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede Türkiye’nin elinin İsrail’den daha güçlü olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının 7 Ekim 2023’teki saldırısından sonra yoğun bombardımanlar düzenlemeye başlayan İsrail, Suriye’de 14 yıl süren halk devrimiyle Baas rejiminin 8 Aralık 2024’te yıkılmasının ardından bu ülkeye yönelik saldırganlığını da artırdı.
Rejimin devrilmesinden itibaren Suriye’deki çeşitli hedeflere yüzlerce hava saldırısı düzenleyen İsrail ordusu, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nde, iki ülke arasında 1974’te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması ile sınırları belirlenen tampon bölgede işgalini genişletti.
Bunun da ötesine geçerek Suriye’nin başkenti Şam’ın 20 kilometre yakınına kadar ilerleyen İsrail, bir yandan da Suriye’deki Dürzi toplumunu Şam’a karşı kışkırtma teşebbüsünde bulundu.
Başta Başbakan Netanyahu olmak üzere İsrailli karar alıcılar, Suriye’nin güneyindeki işgalin kalıcı olacağını ve bu ülkenin egemenliğine aykırı olarak, güneyinin silahsızlandırılması talebini birçok kez dile getirdi.
İsrail ordusu, Suriye’de Türkiye’nin konuşlanacağı ileri sürülen Humus iline bağlı Tedmur (Palmira) ilçesindeki T4 askeri üssüne de hava saldırıları düzenledi.
İsrail’in eski Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı ve Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Alon Liel ve Tel Aviv Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eyal Zisser, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırgan politikasını AA muhabirine değerlendirdi.
“İsrail hükümetinin 7 Ekim travması altında olduğunu unutmamalıyız”Emekli Büyükelçi Liel, İsrail’in Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’ya bakışının saldırganlığın temel sebebi olduğunu savundu.
“İsrail, Suriye’nin ‘kötü’ ellerde olmasından endişe ediyor.” diyen Liel, “İsrail’de çok fazla şüphe var. Ayrıca İsrail toplumunun ve İsrail hükümetinin 7 Ekim travması altında olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle herhangi bir sınırdan gelebilecek saldırı ihtimali İsrail’i endişelendiriyor.” ifadelerini kullandı.
Liel, İsrail’in bu endişelerinden dolayı Suriye sınırında tehdidi en aza indirebilecek önlemler almaya çalıştığını ileri sürdü.
“Türkiye askeri olarak yerleşirse, İsrail’in Suriye’de bombardıman yapmasına izin vermeyecek”İsrail’in Suriye’de İran etkisinin kırılmasından memnun olduğunu belirten Liel, buna karşın Tel Aviv yönetiminin “Türkiye’nin etkinliği yerine Rusya’yı tercih ettiğini” dile getirdi.
Liel bunun nedenini ise “Çünkü (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin ordusuyla oradayken Suriye semaları bizim semalarımızdı. İsrail’in istediği zaman saldırmasına izin verdi, bizim kuvvetlerimizle koordineliydi. Bence İsrail’in hissiyatı şu, Türkiye askeri olarak yerleşirse, İsrail’in Suriye’de bombardıman yapmasına izin vermeyecek.” ifadeleriyle açıkladı.
Son 10-15 yılda Netanyahu ile Putin arasındaki makul temaslara nazaran Netanyahu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iyi ilişkilere sahip olmadığını aktaran Liel, “Son 15 yıldır Türkiye, aradaki bir iki yıl hariç, İsrail’de düşman bir ülke olarak görülüyor. Bu yüzden, İsrail Suriye’de Rusya’yı Türkiye’ye tercih ediyor.” dedi.
Liel, İsrail’in “düşman” olarak tanımladığı İran ile Suriye konusunda aynı çizgiye düşmesinin ise iki devletin Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı “ortak düşman” olarak görmesinden kaynaklandığını ileri sürdü.
“İsrail kendisini Suriye topraklarında Türkiye ile eşit görmesi çok tehlikeli bir hata”Suriye konusunda Türkiye ile İsrail heyetlerinin Azerbaycan’da görüştüğünü hatırlatan Liel, Türkiye-İsrail diyaloğunun “iyi” düzeyde olmadığını söyledi.
Liel, İsrail’in Türkiye’nin ülkenin güneyine inmesini kırmızı çizgi olarak belirlediğini aktararak “Türkiye de bizim Suriye’yi bombalamamızdan, Golan Tepeleri’nin ötesindeki toprakları işgal etmemizden memnun değil. Bir diyalog var, ama İsrail ve Türkiye arası çok gergin.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Suriye konusunda hata yaptığına dikkati çeken emekli Büyükelçi, “İsrail kendisini Suriye’de Türkiye ile aynı statüde görüyor, ama aynı statüde değil. Çünkü Şara, Erdoğan’ı davet etti ve Türkiye’yi Suriye’yi savunmaya çağırdı. Biz ise orada istenmiyoruz. Dolayısıyla İsrail ve Türkiye’nin Suriye’yi paylaşabilme ihtimali yok. İsrail kendisini Suriye topraklarında Türkiye ile eşit görmesi çok tehlikeli bir hata.” değerlendirmesinde bulundu.
“İsrail gafil avlandı”Tel Aviv Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eyal Zisser de İsrail’in Suriye devrimi öncesinde İran’ın Suriye’deki etkinliğinden ve ülkeyi Hizbullah’a gelişmiş silahlar taşımak için güzergah olarak kullanmasından rahatsız olduğunu belirterek “Rejim, çok zayıf olduğu için İsrail’in gözünde önemli değildi. Hissedilen şey, gücün (devrik Suriye lideri) Beşşar Esed’in elinde değil, Moskova ve Tahran’ın elinde olduğuydu. İsrail’i endişelendiren de İran’ın meydan okumasıydı.” dedi.
İsrail’in Suriye devrimine hazırlıksız yakalandığını dile getiren Zisser, “İsrail gafil avlandı ve bence İsrail hala 7 Ekim’in travması altında. Pek çok İsrailli, özellikle (ABD Başkanı Donald) Trump’ın seçilmesinden sonra istediğini yapmakta özgür olduğunu hisseden aşırı sağcı hükümet, bu travmayı yaşıyor.” ifadelerini kullandı.
İsrail hükümetinin yaklaşımının kaosun yayılma ihtimali endişesine işaret ettiğini kaydeden İsrailli akademisyen, Tel Aviv’in Suriye’deki bazı grupların İsrail’e saldırı düzenlemesinden korktuğunu, öte yandan geçmişteki İsrail’e karşı söylemlerinden dolayı Suriye Cumhurbaşkanı Şara’ya ilişkin çekinceleri olduğunu ve onu aynı fikirlere bağlı olarak gördüklerini dile getirdi.
“İsrail’in yaptıkları sadece düşmanlık üretiyor”Zisser, İsrail’in Suriye politikasına ilişkin “Belirli bir politikadan söz edemeyiz. Pek çok unsur var ve kararı kimin aldığını söylemek zor.” dedi.
İsrailli bakanların ve askeri yetkililerin Suriye konusunda farklı söylemlerde bulunduğunu aktaran Zisser, bunun İsrail sistemindeki kaotik durumun bir sonucu olduğunu söyledi.
Zisser, Suriye’deki yeni dönemin İsrail için risklerin yanında fırsatlar da sunduğunu savunarak, “İsrail tüm olumlu fırsatları görmezden gelip risklere odaklanıyor ve bunu aşırıya götürüyor.” ifadesini kullandı.
İsrail’in kapsamlı hedeflere saldırı politikasının yanlış olduğunu vurgulayan Zisser, “Bence bu bir hata. İsrail’in Suriye’de yaptıklarının çoğuna gerek yok ve bu sadece düşmanlık üretiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrailli uzman, Suriye’de şu andaki en önemli etkenin ABD’nin değişen politikası olduğunu ileri sürerek tüm aktörlerin ABD ile temas kurduğunu dile getirdi.
ABD’nin Suriye’den asker çektiğini hatırlatan Zisser, şöyle devam etti:
“Şu anda dünyada ve özellikle İsrail’de kararları alan kişi Trump. Netanyahu’ya çok açık bir şekilde Suriye’nin Erdoğan’a ait olduğunu söyledi. ‘Suriye’nin geleceğine ilişkin kararı alacak olan kişi Erdoğan’dır ve onunla konuşmak zorundasın. Ben size yardımcı olacağım ama siz onunla konuşmak zorundasınız.’ dedi.” (AA)
İsrailli uzmanlara göre, Türkiye’nin eli Suriye’de İsrail’den daha güçlü yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Cengiz Çandar's Blog
- Cengiz Çandar's profile
- 6 followers

