Tuğba Gürbüz's Blog, page 71

October 28, 2018

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ:30



Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform. Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor? 
Öğrencilerinize üç basit beceriyi öğreterek sınıf içi çatışmaların 'unu sona erdirme gücüne sahip olur ve onlara yaşamları boyu hizmet edecek becerileri kazandırmış olursunuz.
Onlara;
1 Duyguların farkına varma becerisini (kendilerinin ve başkalarının)
2 İhtiyaçların farkına varma becerisini (kendilerinin ve başkalarının)
3 Herkesin en çok ihtiyacını karşılayacak şekilde strateji geliştirme becerisini öğretebiliriz.
Bugünden başlayarak bu becerileri geliştirmek için neler yapabilirsiniz?

Ben ne düşünüyorum?
Kelin merhemi olsa diye başlayabilirim söze...
Bu, benim için kolay iş değil çünkü hiç kimse bana bunu yapmayı öğretmedi. Eğitim fakültelerinde de öğretilmediğine de eminim. Şiddetsiz iletişim biraz ışık tutuyor ama bilgiye sahip olmak başka bir şey uygulamak bambaşka. Şiddetsiz iletişim bir grupla birlikte öğrenilebilecek bir şey, alıştırma yaptıkça, paylaştıkça, yavaş yavaş hayatından içeri süzülecek bir şey. İşte bu yüzden bir grupla beraber şiddetsiz iletişim alıştırmaları yapıyor, bu buluşmaların kolaylaştırıcılığını üstleniyorum. Bu vesileyle Compassion Online Eğitimine başladım ve Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk adında bir atölyenin yürütücülüğünü üstlendim. Üç basit beceri diye geçiştirilemeyecek olanın peşine düştüm.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Her gece uyumadan önce, "Bugün en yoğun duygun/ların ne?" ve "Bugün olan güzel şeyler ne?" sorularına cevap arıyoruz. Basit ama etkili.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Bu rutin, Deniz'in duygu sözcükleri dağarcığını arttırmakla kalmadı, hoşnutsuzluğu ve karşılanmayan ihtiyaçları arasında bağ kurmasına da olanak sağladı. Her zaman çok net ve belirgin değil belki ama o bağlar ince ince örülüyor ve ihtiyacım var Deniz'in gündelik kelime seçimleri arasında kendisine bariz yer buluyor.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk atölyesi beni heyecanlandırıyor. Sık sık yeni fikirler uç veriyor. Merakla ve heyecanla yaklaşıyorum bu sürece.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Sura Hart alıntılarının sonu geldi. 30 günlük yazdım toplamda. Ara ara teşvik eden yorumlar alsam da yalnız bir yolculuktu. Öncelikle neredeyse bir yıldır düzenli bir şekilde bu günlükleri yazdığım için kendimi tebrik ediyorum. Şiddetsiz iletişim konusunda öğrendiklerimi çocuklarla ve arkadaşlarımla paylaşma konusundaki azmim ve sürekliliğim için de kendimi tebrik ediyorum. Gerek Denizle gerek başkalarıyla iletişim sıkıntısı çektiğim, öfkeme ya da önyargılarıma yenik düştüğüm her ân içim içimi yiyor, dürüstlüğümü sorguluyorum. Bu konularla bu kadar ilgileniyorsun bak bir arpa boyu yol alamadın diye kendimi sorguluyorum. Ama biliyorum ki hayatın her ânında, her yerde, her insanla şefkatli iletişim kuramayacağım. Bu önyargıları, tetikleyicileri kendimi daha iyi tanımak, sınırlarımı öğrenmek için kullanacağım ve kendime nazik davranmayı, her koşulda kendime şefkat duymayı unutmayacağım.

Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsinizŞefkatli Anne Günlüğü 1Şefkatli Anne Günlüğü 2Şefkatli Anne Günlüğü 3 Şefkatli Anne Günlüğü 4Şefkatli Anne Günlüğü 5Şefkatli Anne Günlüğü 6 Şefkatli Anne Günlüğü 7Şefkatli Anne Günlüğü 8 Şefkatli Anne Günlüğü 9 Şefkatli Anne Günlüğü 10 Şefkatli Anne Günlüğü 11Şefkatli Anne Günlüğü 12Şefkatli Anne Günlüğü 13Şefkatli Anne Günlüğü 14Şefkatli Anne Günlüğü 15Şefkatli Anne Günlüğü 16Şefkatli Anne Günlüğü 17
Şefkatli Anne Günlüğü 18 
Şefkatli Anne Günlüğü 19
Şefkatli Anne Günlüğü 20
Şefkatli Anne Günlüğü 21Şefkatli Anne Günlüğü 22Şefkatli Anne Günlüğü 23Şefkatli Anne Günlüğü 24 Şefkatli Anne Günlüğü 25 Şefkatli Anne Günlüğü 26Şefkatli Anne Günlüğü 27
Şefkatli Anne Günlüğü 28
Şefkatli Anne Günlüğü 29 





 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 28, 2018 06:16

October 23, 2018

AĞIZDAKİ KUŞLAR*

Samantha Schweblin, yeni Arjantin anlatısının güçlü seslerinden biri olarak kabul ediliyor. Ses getiren üç öykü derlemesinin ardından, ilk romanı Distancia de Rescate (Kurtarma Mesafesi) ile 2017 yılında Man Booker Ödülü listesine de giren Schweblin’in kitapları pek çok dile çevrildi. Schweblin’inikinci öykü derlemesi Ağızdaki Kuşlar, Emrah İmre çevirisiyle ilk kez Türkçede. 2018 yılının şubat ayında Can Yayınları’ndan çıkan derlemede on sekiz öykü bulunuyor. Öyküler olağan ile olağanüstünün sınırlarını zorlarken okura rahatsız edici, tüyler ürpertici manzaralar sunuyor. Açık seçik ifadeler, yalın ama sert anlatım tarzıyla dikkat çekiyor. Derlemeye adını veren Ağızdaki Kuşlar şöyle başlıyor:Silvia’nın arabası evin önüne park edilmişti, flaşörleri yanıp sönüyordu. Bir an öylece dikildim ve ona kapıyı açmamamın mümkün olup olmadığını düşündüm ama maçın gürültüsünün dışarıdan da duyulduğu kesindi, dolayısıyla televizyonu kapayıp kapıyı açmaya gittim.“Silvia,” dedim.“Merhaba,” dedi ve bir şey söylememe fırsat vermeden içeri girdi. (s.43)Silvia, anlatıcının eski eşidir ve on üç yaşındaki kızları Sara’nın ciddi sorunları olduğunu söylemekte, eve gelip durumun ciddiyetini kendi gözleriyle görmesini istemektedir. Birlikte eve giderler. Ortada eski eşinin ima ettiği türden bir sıkıntı göremez. Dışarıdan bakınca ev her zamanki gibidir, çimler yeni kesilmiştir, Silvia’nın açelyaları ebeveyn balkonundan sarkmaktadır. İçeri girdiğinde Sara’yı kanepede sırtı dik, bacakları bitişik, elleri dizlerinde, gözleri bahçedeki bir noktaya odaklanmış oturur vaziyette bulur.  Annesinin yaptığı yoga egzersizlerinden birini yapar gibi bir hâli vardır. Genellikle solgun ve çelimsiz görünmesine karşın her yanından sağlık fışkırdığı ilk bakışta fark edilmektedir. Bacakları ve kolları kuvvetlenmiştir. Vücut çalışmış gibidir. Saçları, cildi ışıl ışıl parlamaktadır. Babasının içeri girdiğini fark eden Sara gülümser ve “Merhaba babacığım,” der.Yavrucuğum gerçekten tatlılar tatlısı bir kızdı ama bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamak için şu söylediği iki kelime yeterliydi, bu şey elbette annesiyle alakalı olmalıydı. Kimi zamanlar, ayrılırken onu yanıma almış olmam gerektiği fikrine kapılsam da çoğunlukla bunun yanlış olduğunu düşünürüm. Televizyona birkaç metre mesafede,  pencerenin yanında bir kafes vardı. Bir kuş kafesiydi –yetmiş-seksen santim genişliğinde-, tavandan sarkıyordu ve boştu. (s. 44)Olağanın içindeki gerilim boş kuş kafesiyle başlar. Kısa süre sonra Sara’nın canlı kuş yemeye başladığı anlaşılır.  Kızının ilk kez canlı kuş yediğine tanık olan babanın midesi bulanır, banyoya koşar ve kusar. Silvia’nın gelip kapının ardından suçlamalar ve emirler yağdıracağını düşünse de üst katta yere ağır bir şey konması, dış kapının açılıp kapanması dışında ev tamamıyla sessizdir. Banyodan çıktığında Sara’nın artık kendisiyle yaşayacağını öğrenir. Zira Silvia artık Sara ile yaşamaya katlanamamaktadır. Çaresizce Sara’yı evine götürür. Günlerini Sara’yı gözlemleyerek ve durumun rahatsız ediciliğini rasyonelize etmeye çalışarak (Şu dünyada insan yiyen insanlar varken kuşları diri yemenin çok da kötü olmadığını düşündüm. Dahası, natüralist açıdan bakıldığında uyuşturucu kullanmaktan daha sağlıklıydı; toplumsal açıdansa, on üç yaşında bir kızın hamileliğini saklamaktan daha kolaydı. (s. 47) geçirir. Bazen de Sara’yı bir akıl hastanesine kapatmayı düşünür. Rahatsız edici gıda temini işini Silvia üstlendiği için zaman zaman evin içinde karşılaştığı tüyler ve yemek saatinde -ancak özellikle televizyonun sesini kısarsa- duyabildiği Sara’nın odasından yükselen tiz bir ciyaklama ve musluktan akan suyun sesi haricinde her şey hemen hemen yolundadır. Sara dışarıya hiç çıkmaz ancak cildi sağlıkla parlamaktadır, babasına karşı son derece naziktir.Öykü Silvia’nın hasta olup evden çıkamamasıyla ilerler. Baba, ilk birkaç gün bu rahatsız edici alışverişi yapmak zorunda kalmak istemez ancak Sara’nın ağzına hiçbir şey koymaması, cildinin parlaklığını, sağlığını yitirdiğini görmesi, gün içinde olağan tutumunu sürdürse de geceleri odasında gergin bir şekilde voltalar attığını duyması üzerine bir hayvan mağazasının önünde durur, koyu renkli küçük bir kuş alır. Bu ilk seferden sonra öyle ya da böyle duruma alışacağını şu sözlerle okura duyururken öyküyü de nihayetlendirir.“Kısa bir ciyaklama duydum, ardından da banyodaki lavabonun musluk sesini. Su akmaya başlayınca biraz daha iyi hissettim, öyle ya da böyle merdivenlerin beni aşağıya indireceğini biliyordum.”(s. 54)Ağızdaki Kuşlar, derlemede öne çıkan öykülerden yalnızca biri. Kitaptaki öykülerin  hemen hepsi olağan şekilde başlıyor ve kısa sürede rahatsız edici, gerilim yüklü bir yere varıyor. Samantha Schweblin, bizi rahatsız olanla tanıştırdıktan sonra sürekli orada tutmuyor. Öyküyü ilerletirken farklı yönlere bakmamızı sağlıyor. Böylece en tuhaf, tekinsiz anlarda dahi insani yönler bulmaya başlıyor, başlangıçtaki gerilimi unutuyoruz. Kahramana neredeyse sempati duymaya başladığımız anda ise bizi yeniden rahatsız edici olanla yüzleştiriyor ve yumruğu indiriyor. Bu konuya gösterdiği ihtimam, söyleşilerinden de anlaşılıyor. Okuma ve yazma konusunda en önemli şeyin gerilim olduğunu, hem okur hem de yazar olarak gerilime ihtiyaç duyduğunu, yazdıklarında gerilim bulamazsa yazmayı sürdürmediğini söylüyor. Schweblin’in en büyük rehberinin Flannery O’Connor’ın “Okur size bakarken onu kıyasıya dövemezsiniz. Dikkatini başka yöne çeker, sonra onu kıyasıya döversiniz ve kendisini neyin çarptığını asla anlamaz” sözleri olduğu da biliniyor.Henüz küçük bir kızken, okuma yazma öğrenmeden önce her gece annesine anlattığı hikâyeler aracılığıyla hikâye anlatıcılığının tadına varan Schweblin, Buenos Aires Üniversitesi’nde sinemacılık okudu. 17 yaşlarından itibaren edebiyat atölyelerine katıldı. Arjantin’de yazarların evlerinde bu tür atölyeler vermesinin yaygın olduğunu söyleyen Schweblin, sevdiği, hayran olduğu yazarların oturma odasında ders almanın, onların kütüphanelerine ulaşma kolaylığının etkisini yadsımıyor. Bir yıllığına değişim programıyla gittiği Berlin’in atmosferinden etkilenen Arjantinli yazar hâlen orada yaşıyor. Seçiminin en büyük nedeni Berlin’de yazmaya daha çok zaman ayırabilmesi. Haftanın iki günü çalışıp kalan zamanını yazmaya ayıran Schweblin, Arjantin geleneğini sürdürüyor ve evinde İspanyolca yazma seminerleri yürütüyor.







Ağızdaki KuşlarSamanthaSchweblinÇeviri Emrah İmreCan YayınlarıÖykü
* Bu yazı 19 Haziran 2018 tarihinde Mevzu Edebiyat'ta yayımlanmıştır. 
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 23, 2018 02:13

October 22, 2018

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 29


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform. Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor? 
Hepimiz doğal vericileriz. Gençler de buna dahil. 
Katkıda bulunmak öğrencilerimizin en temel ihtiyaçlarından biridir. Sınıfınızdaki öğrenciler size, diğer öğrencilere ve sınıfın işleyişine nasıl katkıda bulunuyor? 

Ben ne düşünüyorum?
Ne zamandır çocuklarla çalışmak, çocuk edebiyatı üzerinden onlara elimi uzatmak istiyordum. Çocukluk Bizde Kalsın Derneği çatısı altında yapacağımız atölyenin ismi bile belliydi. Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk Atölyesi. Ne var ki, tarih yaklaştıkça bu işten kaçmak, kaytarmak için bin bir türlü bahane aradığımı fark ettim. İçimi biraz yokladığımda pıtrak gibi çoğalan atölye, workshop furyasının, yaptım oldu mantığının beni rahatsız ettiğini, bu yüzden kendimi sabote ettiğimi fark ettim. Çocuklara duygu ve düşüncelerini dile getirebilecekleri bir alan yaratacağımı, onları güzel hikâyelerle buluşturacağımı ve bir araya gelmekten alacağım keyfi hayal ettim ve nihâyet cumartesi günü başladık. Daha ilk gün, henüz tanışıyorken, Sura Hart'ın katkı konusunda söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu fark ettim. 
Denizle nasıl paylaşıyorum? 
Bir atölye ortamını Denizle paylaşmak ikimiz açısından da ilginç bir deneyimdi. İlk günü tanışmaya ayırdık. Küçük bir grup da olsak birbirimizin adını öğrenmek için küçük oyunlar oynadık. Atölyede yapacaklarımızı, orada geçerli olacak kuralları belirledik. Çocuklar birbirine ve bana yardımcı olmak konusunda hevesli. Tüm mevcudiyetleriyle orada oldukları, saygıyla dinlendiklerinden emin oldukları zamanlarda çok iyi birer gözlemciler ve gayet mantıklı, işlevsel katkılar sunuyorlar. 
Deniz'in geri bildirimi ne? 
Deniz benim atölye yürütücü olmamdan hoşnut görünüyordu. Yönergeleri dikkatle dinledi ve uygun şekilde yaptı. Oyuna eşit iştirakle ilgili adaleti sağlayacak bir kural eklenmesini rica ederek çok işlevsel bir katkı sundu. Katkısı dikkate alındığı için memnundu. 
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum? 
30. alıntıyla günlükler bitiyor. Son günlüğü yazdığımda, hepsini baştan sona okuyacağım ve çocuklarla paylaştığım atölyenin kolaylaştırıcılığını yürütürken tüm bunları aklımda tutacağım. 

Kendimi nasıl değerlendiriyorum? 
Son bir yılda günlüklerde üzerine düşündüğüm, yazdığım konularla ilgili eyleme geçebileceğim, çocuklarla tüm bunları paylaşabileceğim bir atölye ortamı var, artık. Mutlu, iyimser ve heyecanlıyım.


Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsinizŞefkatli Anne Günlüğü 1Şefkatli Anne Günlüğü 2Şefkatli Anne Günlüğü 3 Şefkatli Anne Günlüğü 4Şefkatli Anne Günlüğü 5Şefkatli Anne Günlüğü 6 Şefkatli Anne Günlüğü 7Şefkatli Anne Günlüğü 8 Şefkatli Anne Günlüğü 9 Şefkatli Anne Günlüğü 10 Şefkatli Anne Günlüğü 11Şefkatli Anne Günlüğü 12Şefkatli Anne Günlüğü 13Şefkatli Anne Günlüğü 14Şefkatli Anne Günlüğü 15Şefkatli Anne Günlüğü 16Şefkatli Anne Günlüğü 17
Şefkatli Anne Günlüğü 18 
Şefkatli Anne Günlüğü 19
Şefkatli Anne Günlüğü 20
Şefkatli Anne Günlüğü 21Şefkatli Anne Günlüğü 22Şefkatli Anne Günlüğü 23Şefkatli Anne Günlüğü 24 Şefkatli Anne Günlüğü 25 Şefkatli Anne Günlüğü 26Şefkatli Anne Günlüğü 27
Şefkatli Anne Günlüğü 28




 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 22, 2018 03:40

October 19, 2018

Metnin niyeti, yazarın tarafı

Son iki yıldır şiddetsiz iletişim, empati, duygu farkındalığı, iletişim becerilerini arttırmak, öfke kontrolü, akran zorbalığı, ötekileştirme gibi konular özellikle ilgimi çekiyor. Bu konularda bilgimi arttırmak için sayısız okumalar yaptım. Kızımın bu bilgileri bir hikâye aracılığıyla içselleştirebilmesi için çocuk edebiyatındaki örneklerini inceledim. Çünkü nöroloji biliminin ve görüntüleme tekniklerinin artmasıyla yapılan çalışmalar, hikâye okuduğumuz ya da dinlediğimiz zaman beynimizin kahramanın yolculuğuna eşlik ettiğini, bizzat deneyimliyormuş gibi tepki verdiğini gösteriyor. O yüzden vereceği kıssayı iğnenin gözüne saklayan iyi yazılmış çocuk metinleri bulmaya çalışıyorum. Çok iyi örneklerine de rastlıyorum. Bilgi vermek amaçlı yazılan, hikâyeleşememiş, yazarın duygu ve düşüncelerinden oluşan metinlere de... Yetişkin edebiyatında da çocuk edebiyatında da metnin niyetinin, yazarın tarafının içeriğin önüne geçtiği, fazladan paye verilerek şişirildiği örnekler çok. İyi kitap avlamak giderek zorlaşıyor. Kitap tanıtım yazılarının büyük çoğunluğu künye bilgisi ve kitabın konusunu aktarmakla yetiniyor. Çok büyük sözlere, düşünür ve yazar alıntılarına hacet yok, merakımı harlasın, hevesimi kışkırtsın yeter. Ayrıntılı bir yol haritasına ya da benim yerime hangi duraklarda durmam gerektiğini söyleyen bir pusulaya ihtiyacım yok. Bu, benim yolculuğum. İstediğim yerde dururum, istediğim yerde hızlanırım. Belki hakkında üç beş satır yazarım, belki de yalnızca o kitaba ait duyguyu bulmak ve hatırlamakla yetinirim. Blog devrinin bittiği söyleniyor ama bana göre has edebiyatın izini sürmek için hâlâ en doğru yer. Ve fakat ben iyi bir iz sürücü değilim. Yeni tanışıklıklar için havayı nasıl koklayacağımı bilmiyorum.                                                                      
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 19, 2018 01:37

October 15, 2018

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 28


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform. Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor?Rekabetçi olmayan, ilişki temelli bir sınıfta grupla öğrenme yaklaşımı teşvik edilir. Ancak, bireysel çalışmak isteyen öğrencilere bu isteklerini rahatça hayata geçirebilmeleri için de bolca fırsat yaratılır. En önemlisi, öğrencilerin okul yaşamlarının her gününde çok sayıda sınayıcı ve başarılı öğrenme deneyimlerinin olmasıdır.
Siz en çok neyi önemsiyorsunuz; "kendi işini yapmayı" mı, yoksa birlikte çalışmaları gerekse bile, bütün öğrenciler için başarılı bir öğrenme deneyimi yaratmayı mı?
Ben ne düşünüyorum?Benim zamanımda ilkokulun asıl işlevi bilgi dağıtmaktı. Şimdi çocuğun bilgiye pek çok yerden ulaşması mümkün. İngilizce dersinin bir haftalık kelime dağarcığını bir bilgisayar oyunu pekâla verebilir. Üstelik eğlenirken öğrendiği bu kelimeler, zihninde çok daha kalıcı yer edinecektir. Oysa okullar hâlâ var ve gelecekte de var olmaya devam edecekler gibi görünüyor. Bazı eğitimler dijital ortama taşınsa da, özellikle küçük çocukların hâlâ bir okula ihtiyaç duyduğu kanaatindeyim. Çünkü okul onlara yalnızca bilgi sunan bir mekân değil. Sosyalleşmek, toplumun bir parçası olurken benliğini ve tercihlerini ortaya koymak ve korumak, seçim yapmak, seçimlerinin olağan sonuçlarına katlanmak, iletişim becerileri edinmek,  tüm bu becerileri faaliyete geçirebilecekleri bir öğrenme alanı olarak okullar hâlâ yerini koruyor. Orada bizim kolaylaştırıcılığımız olmadan kendi başlarına var oluyorlar, büyümeye ve gelişmeye çalışıyorlar. 
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Çocuklar birlikte çalışmaktan ve sorumluluk almaktan hoşlanıyorlar. Bu gibi durumlarda tek başıma daha kısa sürede yaparım kolaycılığına düşmemek lazım. İşbirliği hayatlarının her döneminde onlar için elzem bir meziyet ve tüm beceriler gibi bunun da öğretilmesi ve pratiğinin yapılması şart. O yüzden Deniz'i olabildiğince gündelik işlerin içine katıyorum. Evin düzeni, eşyaların yerleştirilmesi gibi konulara gerçekten ilgi duyuyor, güzel öneriler sunuyor iyi bir görsel hafızası var. Ressam, mimar ya da iç mimar olursa şaşırmam.  
Deniz'in geri bildirimi ne?
Hatırlıyorum da geçen yıl ortak bir pano çalışması Deniz için tam bir kabustu. Grubun içinde bireysel takılmak isteyen, kendi taleplerini dayatmaya çalışan bir çocuğun varlığı Deniz'in canını sıkmıştı ve o çocukla arkadaş olmak istemiyordu. Bu yıl hayallerindeki okul için ortak çalışmaları hemen hepsinin ilgi alanına yönelik detaylar (yüzme havuzu, futbol sahası, pastane, oyun parkı) içeriyordu ve belli ki uyumlu, keyifli bir işbirliğinin ürünüydü.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?Dün yeni açılan Troya Müzesi'ne gittik. Beklentilerimin üzerinde, tekrar tekrar gitmeye değer bir müzeydi. Çıkarken iki sanat tarihi öğrencisini arabaya aldık ve şehre bıraktık. İçlerinden biri inerken çiğdem çiçeği hediye etti. İşte o zaman fark ettim ki, Deniz bahçıvanlık becerilerimizden hiç hoşnut değil. Çiçeklerimize iyi bakamadığımızı, onları kuruttuğumuzu, bu çiçeğin de solacağını düşünüyor. Bu da basit bir hedef olarak ilişiversin şuraya: çiçeklerimize iyi bakmak, onları düzenli sulamak, balkondaki dikey saksının içine tıbbi aromatikler dikmek üzere harekete geçmek. 
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Dün Troya Müzesi'ni gezerken Deniz çok ilgili, meraklı, heyecanlı ve özenliydi. Onun öğrenmeye ve gezmeye bu denli açık olması, toplumsal kuralları gözetmesi karşısında hem onunla hem de kendimizle gurur duydum. Aferin bize.
Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsinizŞefkatli Anne Günlüğü 1Şefkatli Anne Günlüğü 2Şefkatli Anne Günlüğü 3 Şefkatli Anne Günlüğü 4Şefkatli Anne Günlüğü 5Şefkatli Anne Günlüğü 6 Şefkatli Anne Günlüğü 7Şefkatli Anne Günlüğü 8 Şefkatli Anne Günlüğü 9 Şefkatli Anne Günlüğü 10 Şefkatli Anne Günlüğü 11Şefkatli Anne Günlüğü 12Şefkatli Anne Günlüğü 13Şefkatli Anne Günlüğü 14Şefkatli Anne Günlüğü 15Şefkatli Anne Günlüğü 16Şefkatli Anne Günlüğü 17
Şefkatli Anne Günlüğü 18 
Şefkatli Anne Günlüğü 19
Şefkatli Anne Günlüğü 20
Şefkatli Anne Günlüğü 21Şefkatli Anne Günlüğü 22Şefkatli Anne Günlüğü 23Şefkatli Anne Günlüğü 24 Şefkatli Anne Günlüğü 25 Şefkatli Anne Günlüğü 26Şefkatli Anne Günlüğü 27




 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 15, 2018 02:09

October 13, 2018

Akran Zorbalığı ve Bibliyoterapi

Dün sabah bir akran zorbalığına tanık oldum.
Sınıfın en arkasında sırasında sessizce ağlıyordu. Yanına gittim. Ne dediği hıçkırıklarının arasında kayboluyordu. "Karanlıktı, göremedim, ters giydim" gibi kelimeleri nice tekrardan sonra anlayabildim. Eşofmanını ters giydiği için sınıfa girerken bahçede 4. sınıflardan bazı çocuklar onunla alay etmiş. Beraber üzerini değiştirmek üzere kalktık, öğretmenler odasına gittik ve hangi odayı kullanabileceğimizi sorduk. Müdür yardımcısının odasında o üzerini değiştirirken ben de kapının önünde bekleyerek birinin içeri girmesini engelledim. Zorbalık böyledir işte, değiştirme, düzeltme gücümüzü elimizden alır, bizi aciz ve çaresiz bırakır. Zorbalığı tek tek engellemeye gücümüz yetmez belki ama çocuklara bu tür etkilerden korunmayı, her zaman seçim yapma, harekete geçme şansları olduğunu öğretebiliriz. Bu konuda çocuk kitaplarından da yardım almak mümkün.
Bibliyoterapi yani kitapla tedavi, doğru zamanda, doğru bireyle doğru kitabı buluşturarak kişinin duygusal sorunlarının anlaşılması, uyum sorunlarının ele alınması ve kişinin içinde bulunduğu gelişim dönemine özgü gereksinimlerini tanıyabilmesi amaçlarıyla kullanılır. Ülkemizde de bu amaç doğrultusunda giderek daha fazla çocuk kitabı okurlara ulaşmaktadır. Okuyan Us'un çocuk markası Okuyan Koala'nun sunduğu APA onaylı kitaplar bibliyoterapi amaçlı yazılmış kitaplar arasındadır. Okuyan Koala markası altında şimdiye değin 12 kitap okurla buluşmuştur.
"Basketbol 1 Problemlem 0" Okuyan Koala'nın APA onaylı kitaplarından biri. 8-12 yaş aralığındaki çocukların stres ve kaygı ile baş etmeleri, içlerindeki güçleri keşfetmeleri ve kendilerinin koçları olmayı öğretmeyi hedefleyen kitabın iki de ödülü var. NAPPA (National Parenting Publications Awards) kazananı ve MOONBEAM Çocuk Kitapları Ödülü (Gençlik Romanları Kategorisi Gümüş Madalya)Kitap, akran zorbalığı, stres ve kaygı ile mücadeleyi ve kendi kendinin koçu olmayı, anne babası ayrıldığı için okul ve şehir değiştiren, basketbol oynamayı çok seven Kerem'in hikâyesi üzerinden anlatıyor. Soğuk bir kış günü. Çok yakında seçmeler var. Biraz antrenman yapmak için yakınlardaki basket sahasına giden Kerem iki çocuğun aşağılamasına ve alayına maruz kalır ve koşarak uzaklaşır. Babasıyla ortak uğraşları olan basketbol hâlâ çok ilgisini çekmektedir. Eski okulunda kalsa basketbol takımına gireceğinden emindir ama yeni okulda buna hiç de ihtimal vermez. Annesi, Kerem'i büyükbabasının basketbol koçu bir arkadaşıyla tanıştırır. Annesi söylenmesin diye Mehmet koç ile buluşan Kerem kısa sürede ondan hem basketbol hem de hayat üzerine kıymetli dersler alır.
Konusunda uzman profesyoneller tarafından yazılan APA onaylı kitaplar, çocukların büyüme çağında karşılaşabilecekleri akran zorbalığı, stres, öfke, kaygı, travma vb konularda çözüm önerileri sunduğunda çocuklar için hazırlanmış kişisel gelişim kitapları olarak nitelemek çok da yanlış olmaz. Bu yönüyle de çok bıçak sırtında giden metinler olarak görüyorum. Dizinin okuduğum diğer kitaplarında hikâye ve bilgi aktarma dengesinin çok daha iyi olduğunu belirtmeliyim.
"Basketbol 1 Problem O"da her bölümün ardından gelen 1-3 sayfalık Koçluk Rehberi hikâyenin doğal akışını bozuyor. Metnin yazılma niyetinin hikâyenin önüne geçmesi bir yetişkin olarak benim bile kitapla arama mesafe soktuysa çocuklar ne derece zevk alır hiç bilemiyorum. Koçluk Rehberi ayrı bir kitapçık olarak basılsa ya da yayınevinin sitesinde pdf formatında indirilse çok daha iyi olurdu kanımca.



Basketbol 1 Problem 0
Yazan Dr. Jane Weirbach Dr. Elisabeth Philips-Hershey
Resimleyen Charles Beyl
Okuyan Koala
8-12
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 13, 2018 02:01

October 6, 2018

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 27


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, öğrenciler ve öğretmenler; öğrencilerin öğrenmeye istekli olduğu ve öğretmenlerin öğrencilerin öğrenmesini kıymetli bulduğu şeylere dayanarak, öğrenme kazanımlarını oluşturmak için birlikte çalışırlar.
Kazanımlar öğretmenler ve öğrenciler arasında süre giden diyalogla belirlenir, değerlendirilir ve revize edilir.
Öğrencilerinizin kazanımların belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecine hangi ölçüde katıldıklarına dikkat edin. Daha fazla katılımlarını arzu ediyorsanız, kazanımları onlarla belirleyip birlikte değerlendireceğiniz bire bir toplantılar planlamayı düşünün.

Ben ne düşünüyorum?
Müfredat, ödev, akademik başarı baskısı Demokles'in kılıcı gibi öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin üzerinde salınıyor. Herkes aynı şeyden şikâyetçi görünmekle beraber, sistem her çocuğu %2lik dilime yerleştirme odaklı ilerlemeye devam ediyor. Devlet okullarında hâlâ en disiplinli, en çok ödev veren öğretmenler gözde görülüyor.
Bu sistem içinde her şeyi okuldan ve öğretmenden beklemek yerine, ebeveyn olarak ne yapabilirim? Kızımın daha çok sevdiği, merak ettiği ilgi alanlarını fark edebilirim. Başarısız olduğunu düşündüğü derslerde gösterdiği gelişmeyi ve gayreti belirterek onu motive edebilirim. Bunu tutarlı şekilde sürdürebilirim.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Deniz 2. sınıfa gidiyor. Uzun bir okul gününün ardından (neyse ki devlet okuluna gidiyor ve 2.45te çıkıyor) oyun oynamak, dinlenmek, zamanını nasıl geçireceğine dair seçimler yapmak onun en tabii ihtiyaçları arasında. Çocuğun kendi öğrenme hızına saygı duymakla beraber potansiyelini doğru kullanmak için öğrenmeye teşvik etmenin de önemli olduğu inancındayım. Çocuğa matematik, fen, İngilizce öğretmeyi bilemeyebiliriz, bilmemiz de gerekmez ama çocuğa öğrenme heyecanını, başarılarıyla gurur duymayı gösterebiliriz. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Kendisine günlük program oluşturmasını, çalışma alanını derli toplu tutmayı, ödevleri belirlediği sürede bitirdiğinde kendini takdir etmeyi öğretmeye çalışıyorum ve bu programın sürekliliğini sağlamak için üzerime düşen yükümlülükleri yerine getiriyorum.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Duygu sözcükleri dağarcığına yeni eklenen bir kelime: gurur
Deniz bu hafta üç dört kez başarılarıyla ve gösterdiği gelişmeyle ilgili kendisiyle gurur duyduğunu söyledi. Bu güzel. Çünkü içten gelen bir motivasyona işaret ediyor. Başarmak, denemeye devam etmeyi, daha fazlasını öğrenme isteğini de beraberinde getiriyor. Bunun en belirgin örneği İngilizce konuşma konusundaki isteklilikte ortaya çıkıyor.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
18 yıllık diş hekimiyim. Çocuk hastalarla da çalışıyorum. Ailenin sosyoekonomik şartları iyileştikçe çocuk haklarının daha çok gözetildiğini, ebeveynler için "özgür ve mutlu çocuk" yetiştirme kavramının öne geçtiğini görüyorum. Aşırı disiplin kadar tehlikeli bir yan etki de çıkmıyor değil. Sınır tanımayan çocuklar. Bu çocuklar ebeveynleri yönetmekle kalmıyor, hekimin yetkilerine de karışmaya, önleyici ve tedavi amaçlı medikal kararları değiştirmeye çalışıyorlar. Bu gibi durumlarda hekimlik niyetim, kontrolün bende olduğunu göstermek, sınır çizmek, korkularını anlamak, kabul etmek, elimden geldiğince ağrısız tedavi imkânı sağlamak ve çocukta dişçi fobisi oluşturmamak yönünde. Büyük ölçüde bu niyetimle uyumlu çalışıyorum ama bazen ne çocuğa, ne aileye ulaşmak mümkün oluyor.
Kendime not: Özgür çocuk sınırsız ve destursuz hareket eden çocuk değil. Aman dikkat!

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Deniz gündelik olanın içinde çok daha fazla seçim yapabilmek ve sorumluluk almak istiyor. Bazen daha hızlı ve pratik olmak adına onu yönlendirdiğimi fark ediyorum. Büyüdüğünü ve sorumluluklarını yerine getirdiğini gözden kaçırıyorum sanırım. Bunu kendisine ve bize göstermesi için daha çok fırsat verebilirim.


Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsinizŞefkatli Anne Günlüğü 1Şefkatli Anne Günlüğü 2Şefkatli Anne Günlüğü 3 Şefkatli Anne Günlüğü 4Şefkatli Anne Günlüğü 5Şefkatli Anne Günlüğü 6 Şefkatli Anne Günlüğü 7Şefkatli Anne Günlüğü 8 Şefkatli Anne Günlüğü 9 Şefkatli Anne Günlüğü 10 Şefkatli Anne Günlüğü 11Şefkatli Anne Günlüğü 12Şefkatli Anne Günlüğü 13Şefkatli Anne Günlüğü 14Şefkatli Anne Günlüğü 15Şefkatli Anne Günlüğü 16Şefkatli Anne Günlüğü 17
Şefkatli Anne Günlüğü 18 
Şefkatli Anne Günlüğü 19
Şefkatli Anne Günlüğü 20
Şefkatli Anne Günlüğü 21
Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23
Şefkatli Anne Günlüğü 24 
Şefkatli Anne Günlüğü 25 
Şefkatli Anne Günlüğü 26




 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 06, 2018 01:50

September 30, 2018

SAKİN VE DİKKATLİ

Şehirde yaşayan, çalışan insanlar için çok olağan bir manzara:İşe gittiniz. Bilgisayarınızı açtınız. İnternete bağlandınız. Aynı anda pek çok pencere açık. Bir arkadaşınızdan mesaj geliyor. Onu yanıtlıyorsunuz. Başka bir pencerede hafta sonu yapmak istediğiniz bir etkinliği planlamaya çalışıyorsunuz. Bir arkadaşınızın doğum günü yaklaşıyor, oturduğunuz yerden bir de hediye mi seçseniz acaba? Kapı açılıyor. Bir müşteri, danışan girdi içeri. Kulağınız yardımcınız ve içeri giren kişinin konuşmasında. Cep telefonunuza gelen şifreyi girdiniz çünkü arabanın mtv vergisinin son ödeme tarihi geçmiş. Bu durumun afili de bir ismi varmış: multitasking Birçok etkinliğin aynı anda yapılarak birbirine karıştırılmasına multitasking deniyor. Günümüzde çok yaygın ve olağan karşılıyoruz. Benim durumum da farklı değil. Bir yandan blog yazısını yazıyor, mesajlarımı kontrol ediyor, çocuğun uyuyup uyumadığını merak ediyorum. Ekranda iki de word dosyası açık. Ne zamandır aklımda olan "Anne Sıkıldım" kavanozları için etkinlik önerileri, bir kitap tanıtım yazısı kaldığım yere geri dönmem için beni bekliyor. Aynı anda pek çok şeyi yapmakla böbürlensek de uzmanlar aksini savunuyor. 2009 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan nöroloi uzmanı Profesör Earl Miller'ın yaptığı çalışmalar, insan beyninin aynı anda birçok işi birden etkin olarak yapmadığını, bir işten diğerine geçerken az ya da çok bir çaba gerektiğini ortaya koyuyor. Sözün özü multitask bireyler ile aynı şeyleri sırayla yapan bireyler karşılaştırıldığında multitaskların beyinleri daha fazla yoruluyor ve bazı çocuklarda bu alışkanlığın öğrenme güçlüğü riskini arttırabileceği söyleniyor. 
Ben de bir süredir yapmam gereken işlerin esiri olmamaya, aklıma gelen her parlak fikir ve düşünceye kapılmamaya, sakinleşmeye ve her defasında tüm dikkatimi elimdeki işe vermeye ve ona odaklanmaya çalışıyorum. Sakin ve dikkatli...
                                                                    
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 30, 2018 11:58

September 27, 2018

Dramasız Ebeveynlik Yapmak Mümkün mü?

Geçtiğimiz kıştan bu yana Zeynep Aksoy'un Youtube üzerinden yayınladığı Reset'i izlemiyordum. Geçtiğimiz haftalarda aklıma geldi. Epeyce izlemediğim bölüm olduğu için konu başlıklarına göz attım ve Dramasız Çocuk Disiplini Dr. Dan Siegel'i tercih ettim. Dr. Dan Siegel Ucla Tıp Fakültesi'nde klinik psikiyatri profesörü ve UCLA Bilinçli Farkındalık Araştırma Merkezi'nin kurucusu ve yöneticilerinden. Aynı zamanda kişiler arası nörobiyoloji üzerine eğitim merkezi olarak hizmet veren Mindsight (Akılgözü) Enstitüsü'nün yönetici ve müdürü. Siegel'in meslektaşı ve Mindsight'ta mesai arkadaşı Dr Tına Payne Bryson ile yazdığı DRAMSIZ DİSİPLİN Kaosu Yatıştırmak ve Çocuğunuzun Gelişen Beynini Güçlendirmek İçin Bütün Beyin Yaklaşımı. Kitabın adı dahi, çok şey vaat ediyor: "Tepkisel davranma. Çocukların öğrenmekte olduğunu unutma. Kaosa sürüklenmek yerine çatışma anlarını onların gelişen beynini güçlendirmek için kullan." Tüm dünyada çok satmasına şaşırmamalı. Ben de başlığın ve çok daha fazlasını ima eden içeriğin davetini aldım ve programı izledim. Kitabı satın almak üzere listeye ekledim.


Alet çantama yeni eklenenler: 
Ve dalgalar yükseliyor!Hepimizin kendimizi çok tetiklenmiş hissettiği, tepemizin tasının attığı anlar oluyor. İşte bu anlarda beynimizin içinde birtakım değişiklikler oluyor. En önemli değişiklik amigdalanın fazla çalışması. Amigdala beynimizde tehlike ve stres ânında  çalışan bir bölüm. Bu bölümün aşırı çalışmasıyla bazı sorular devreye giriyor: Hey ne oluyor orada? Bu şey seni tehdit ediyor mu? Korkutuyor mu? Sana zarar veriyor mu? İşte dalgalar yükseliyor. Düşünmeden, otomatikman tepki vermeye başlaman an meselesi. Dikkat et, az sonra anne babandan gördüğün, eski davranış kalıpların devreye girecek. Abartılı tepkiler vereceksin. Dalgalarla sörf yapmak Mindfulnes hakkında bilgi veren kaynaklarda sıkça karşılaşılan bir tabir: Dalgaları durduramazsın ama onlarla sörf yapmayı öğrenebilirsin. Peki ama nasıl? Bu iş göründüğü kadar kolay mı?İşe kendine şu soruları sorarak başlayabilirsin. Çocuk yetiştirirken bir niyetin ve felsefen var mı? Çocuk yanlış yaptığında bu felsefeyle uyumlu sürekli uygulayabileceğin bir stratejin var mı?( Eğer bir stratejin yoksa farklı tepkiler verecek ve istikrarlı olmayacaksın). Farkında mısın? Belirlediğin stratejine bağlı davranabiliyor musun? Bir şey öğrettiğini unutup abartılı tepki veriyor musun? Duygularına kapılıp olaya ve duruma uygun düşmeyen, abartılı bir ceza veriyor musun?Değişim seninle başlar. Önce kendini değiştir. Eski kalıpları yık. O kültüre ait davranış modellerini unut ve yeni tepkiler, davranışlar oturt. Kendine şunu anımsat. "Eski yolu yürümek istemiyorum. Yeniyi istiyorum. Zor da olsa, sık sık mola vermem de gerekse ben bu yeni yolu yürüyeceğim." Tepkilerini bastırıp bir şey öğrettiğini hatırlarsan, çocuk bu yeni davranışı öğrenir. Önce gözlemleKendi tepkilerini gözlemle. "Neden, nasıl, ne" sorularını hatırla ve kendine yanıtlar ver. Kendine suçluluk duygusuyla yaklaşma. Merak et. Kendine sorular sor: Neden bunu yaptı? Çocuğun doğal gelişimi içinde seyreden bir olaya nasıl bir tepki verdim? Ne oldu? Ne öğretiyorum? Ne öğreteceğim? O anda hangi beceriye ihtiyacı vardı? Bunu nasıl öğretebilirim? Daha mı fazla sorumluluk alsa acaba?Çocuğun  gelişim sürecini kayda al. Çatışma ânında herhangi bir şey öğrenebilir mi? Öğretebilir misin? Birlikte problem çözme becerilerini kullan. Sen çözme. Ona yöntem öğret. Kendini kontrol edersen bu becerileri elde etmek için ona alan tutmuş olursun. Tepkisel olma, yanıtsal hâle geç.


İşini kolaylaştıracak bazı ipuçları: Çocuğun hakkında çok sevdiğin üç şeyi düşün. Ne zaman tepki vereceğini hissedersen dur ve onları hatırla. Etiketleme. Etiketlediğini fark ettiğin zamanların farkına var. Nasıl görürsen, öyle olur. Negatif hâli destekleme. Bunu öğrenme, öğretme. Negatif şeylere tutunma. Çocuğa baktığında kalbinde pozitif şeyleri hatırlayabilir misin?Herhangi bir tepki vermeden ona kadar say. Beşe kadar sayarak nefes al, beşe kadar nefes alarak onu tut. İki kez yap.Küçük bir beden taraması yap. Öfkeyi bedenin neresinde hissediyorsun? Çenende mi, sırtında mı? O bölümü salla ve gerginliğin çıkmasına izin ver.Kendine iyi davran. İyi uyu, egzersiz yap. Dengeli beslen. İyi vakit geçir. Arkadaşlarınla buluş.Her günün başında zihinsel olarak tüm günü tasarla. Zihninde gününün iyi geçtiğini hayal et. Görsel olarak canlandır. Çocuğa çok iyi davrandığını, doğru tepkiler verdiğini, stratejinle uyumlu davrandığını hayal et.Görsel olarak ebeveyn araçlarını hayal et. Sakin aile yemekleri, keyifli tatiller, kolay uyku görselleri... Hayal et. İşine yarayacak küçük notlar yaz. Görebileceğin yerlere as.Kendini olduğun gibi kabul etMükemmel ebeveyn olmamayı kabul edebilir misin? Hiçbir ebeveyn mükemmel değil.
Mükemmel olmak çocuğun için iyi bir şey mi? Çocuklar yaptıkları hatalardan da öğrenirler. Mükemmel bir ebeveyn olmak zorunda değilsin. Bunun farkına var ve kabul et. Bunu söyleyebilirsen rahatlarsın. Kendinden mükemmel olmayı bekleme. Hata yapmaya izin ver.
Kızdığında nasıl mesaj veriyorsun?
Çocuklarını disipline ederken onları hâlâ sevdiğini ifade etmen mümkün mü? Bu bir tezat değil. Ona bir sınırın olduğunu hissettir. Bunu sevgiyle yapman mümkün. Çocuğun en kötü davranışında bile 'seni seviyorum, senin için buradayım, hep senin yanındayım' mesajını verebiliyor musun?İşler iyi gitmediğinde...İşler bazen iyi gitmez. İstesen bile, gitmez. Çocuklar robot değil. Onlar da insan. Onların da kendi duyguları, ihtiyaçları, planları var. bunu kabul edebiliyor musun? Sen ne kadar plan yapsan da o planın olmayabilir. Çocuklarını düşün. Onlar için hayallerin var. Ya bu planlar onun hayalinde hiç yoksa... Bunu kabul edebilecek misin?
Çocuklar yanlış davranmaya devam edebilir. Dağınık olabilirler. Planlar her zaman işe yaramayabilir. Bunu kabullenmekte neden zorlanıyorsun? Hayatının büyük amacı, niyeti her şeyin iyi gitmesi mi? Yoksa zorlu zamanların içinden sevgiyle, bağlantı kurarak geçmek mi? Niyetin bu olursa, zor zamanlardan korkmazsın. Zor zamanlarda çocukla bağ kurmayı unutma. İşlerin her zaman yolunda gitmeyecek, bu yeni yaklaşım kısa sürede hemen etkisini göstermeyecek. Zamana ihtiyaç var.
Çocuk yanlış yapsa da devam et. Sor, bağlantı kur, anlayış göster. O anda kriz geçirse bile, aslında senden çok şey öğreniyor. O anda işine yaramasa, faydalanmasa bile senin davranışlarından bir strateji öğreniyor.
Kriz ânında onun dünyasında neler oluyor? Şu anda neler hissediyor, neye ihtiyacı var? Sor ve öğren. Çok aç mı, çok öfkeli mi, çok yalnız mı, çok yorgun mu? Bunları hemen sor.
Rekabet içeren oyunlarda kaybetmek, kardeş rekabeti, ev ödevi krizi vb. her ne yaşıyorsa bunu bir fırsat olarak gör. Senin tavrın ona tavır almayı öğretir.
Önlem al.açlık: Etrafta sağlıklı atıştırmalıklar bulundur. Sevmese de bunları çıkarmaya devam et. Okuldan sonra ona protein içeren bir atıştırmalık verirsen ev ödevi için enerjisi olur. Şekeri azaltırsan daha iyi konsantre olabilir. öfke: Harekete yönelt. Maç yap. Bir öneri kutusu koy mutfağa. Çocuk duygu ve düşüncelerini yazsın ve içine atsın. Duygu listesi yap. Duygularını tanısın.yalnızlık: Seninle vakit geçirmek istiyor mu? Sor. Bilgisayarını, telefonunu kapat. Ona kendisini değerli hissettir. Yaptığı şeye eşlik et. "Ben de yapabilir miyim?" diye sor.yorgunluk: Sakin bir aktivite yap. Film izle örneğin. 15 dk mekân değiştir. Temiz hava alması için parka gidin. Ders aralarında canlandırıcı danslar yapın.bağlantı: Çocukla bağ kurarsan çocuk yanıt verir. Çocuk hissedildiğini hissettiğinde yanıt verir. Olaylardan bahsetmek yetmez, duygulardan da bahset. Bizim görevimiz, çocuğun hislerini tutmak, çocuğun duygusunu tanımak, kabul etmek, anladığını göstermek.Kendi yoğun duygularını hatırla. Çok öfkelisin ve en güvendiğin, sevdiğin kişi geliyor ve sana 'git sakinleş de gel' ya da 'bu çok da önemli değil' diyor. Bu bağ kurulmadığında kendini nasıl hissederdin? Sakin kalabilir miydin? Yoksa daha mı kötü olurdun?
Bağ kurmak, beyni geliştiriyor. Sevgiyle yanıt verdiğimizde, beyni gelişiyor.Bağ kurmak için birlikte kitap oku, onun fikirlerini al, o ne istiyor, sor, bul ve yaz.Emzirmek, birlikte uyumak bunların hepsi bir bağ... Kendi listeni yap.
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 27, 2018 07:14

September 25, 2018

Darwin'in Dünyayı Değiştiren Muhteşem Gezisi *


Alan Gibbons’ın yazıp Leo Brown’un resimlediği Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayımlanan “Charles Darwin” kitabı, Darwin’in HMS Beagle gemisiyle yaptığı ve “Türlerin Çıkışı” başta olmak üzere pek çok kitap ve evrim teorisinin doğumuna vesile olan gezisini anlatan, kurgu bir günlüktür.

Günlüğün yazarı 10 yaşındaki James Kincaid, kurmaca bir kahraman. Öksüz olduğu için amca ve yengesiyle yaşayan James,  onlara yük olduğunu fark edince kaptan Robert Fitzroy’un HMS Beagle adlı gemisinde gönüllü tayfa olarak çalışmaya başlıyor. Geminin mürettabatında Charles Darwin de var. Tıp ve teoloji eğitimi sırasında doğaya ilgi duymaya başlayan doğa tarihçisi Darwin, bilinmeyen yerlerdeki hayvan ve bitkileri incelemek için geminin doğa bilimleri uzmanı olarak kadroda yerini alıyor. Uzun süren gemi yolculuğu, denize hiç de alışkın olmayan Darwin için oldukça zorlayıcı. Bununla beraber ilk kez karaya çıktıklarında gördüğü değişik türler onu heyecanlandırıyor. Bu deneyimi kör bir insanın gözlerine yeniden kavuşmasına benzeten Darwin, gördüğü değişik türler hakkında notlar alır, ayrıntılı resimlerini çizer, kimi canlılardan örnekler alarak alkol dolu kavanozlar içerisinde muhafaza eder. Küçük James’in kendisini ilgiyle izlediğini fark edince defterlerinden birisini ona hediye eder ve onu günce tutmaya teşvik eder. Bizim kitap olarak okuduğumuz da bu kurmaca kahraman James’in yazdıklarıdır ve gerçek kişi ve olaylara dayanmaktadır. Söz konusu sefer, İngiliz kraliyet donanmasına ait HMS Beagle’ın ikinci seferidir. Aralık 1831’de başlayan sefer Ekim 1836’ya kadar yaklaşık beş yıl sürer. Güney Amerika, Falkland Adaları, Galapagos, Tahiti, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Avustralya’yı kapsayan yolculuğun iki amacı vardır: savaş ve ticaret için deniz haritası çıkarmak ve bilinmeyen yerlerdeki hayvan ve bitkileri incelemek. Yolculuğun sonunda her iki amaç doğrultusunda büyük başarılar elde edilir. James’in günlüğü bize 1830lu yılları, gemideki yaşamı, Darwin’in ileride Evrim Teorisini geliştirmesine yardımcı olacak gözlemlerini, keşiflerini ve çalışma yöntemlerini aktarır. Darwin yola çıktığında teoloji eğitimini bitirmiş, döndüğünde köy rahibi olmaya niyet etmiş 22 yaşında genç bir adamdır ancak yolculuk onu değiştirir, jeoloji ve doğa bilimine duyduğu tutku giderek artar. Yolculuk boyunca incelediği fosiller, karşılaştığı türler ve onların çevreyle uyumu üzerine yaptığı gözlemler neticesinde bir soru zihnini özellikle kemirmektedir: “Nasıl oluyor da geçmişteki ve günümüzdeki hayvanların bazı özellikleri bu kadar çok benzerken bazı özellikleri bu kadar farklı olabiliyor?”

Galapagos Adaları’na vardığında ilk kez insanlarla karşılaşan kuşlar, iguanalar ve dev kaplumbağalar ile yaptığı deneyler ve gözlemler neticesinde onların Avrupa kıtasında yaşayan akrabaları gibi insanları korkutmayı öğrenmediğini, bu kalıtsal içgüdüyü geliştirememiş olmadığını düşünür. İspinoz kuşlarının coğrafyaya göre değişen beslenme alışkanlıkları, bu beslenmeyi kolaylaştıracak biçimde şekillenen gagaları özellikle dikkatini çeker. Döndüğünde hâlâ tanrıya inanmaktadır ancak içinde, Eski Ahit’in dünyanın yaratılışıyla ilgili tüm gerçeği anlatmadığına dair şüpheler uyanmıştır. Gezide gördüklerini anlattığı “Araştırma Günlüğü” kitabı çok ses getirir ancak doğal yaşamın harikalarını anlatmak Darwin’e yetmez. Onları açıklamak da ister ve meşhur Evrim Teorisi’ni ortaya koyar. “Charles Darwin” çocuklara Darwin’in dünyayı değiştiren muhteşem gezisini, onun doğal hayat ile ilgili gözlemlerini, bu gözlemler neticesinde geliştirdiği Evrim Teorisi’ni anlatmak üzere yazılmış bir kitap. 1830lu yılların gemi yaşamına dair çizimler, sayfa kenarlarında yer alan dönemin denizcilik aletleri ve Darwin’in orijinal çizimlerinin kopyaları kitabı daha da ilgi çekici kılıyor. Anlatının sonunda yer alan dokuz bölüm yer alıyor. Sonra Ne Oldu? bölümünde yolculuktan sonra Darwin’in özel yaşamı, yazdığı kitaplar ve Evrim Teorisi’ne dair bilgiler ve Darwin’in orijinal çizimlerinin kopyaları yer alıyor. "HMS Beagle bölümünde geminin teknik özellikleri, ayrıntılı çizimleri ve seferleri üzerine bilgiler veriliyor. Darwin’in Yolculuğunun Rotası bölümünde ise geminin rotası, uğradığı duraklar, yolculuğun asıl amacı ve yolculuk esnasında gerçekleşen belli başlı olaylar kronolojik sırayla özetleniyor. Denizde Yaşam bölümünde 19. yüzyıl denizciliği, denizcinin yaşamı, gemideki komuta zinciri, gemideki işler, sağlık, uyku, cezalandırma, gemide yemek gibi genel bilgiler veriliyor. Darwin’in Türleri bölümünde Darwin’in numune toplama ve saklama, tanımlama yöntemleri, Darwin’in İngiltere’ye yolladığı mektuplar ve numuneler üzerine bilgiler veriliyor. 19. Yüzyıl Bilim İnsanları ve 19. Yüzyıl Diğer Bilim İnsanları bölümlerinde başta jeoloji, zoolog ve doğa bilimciler olmak üzere devrin bilim insanları üzerine kısa kısa bilgiler yer alıyor. Nesli Tükenen Hayvanlar bölümünde neslin tükenmesi fikri, sebepleri, doğal seleksiyon ve adaptasyon kavramlarından bahsediliyor ve örnekler veriliyor. Sözlük Bölümünde ise kitap boyunca çocuk okurun karşılaştığı yabancı kelimeler tanımlanıyor.

Charles Darwin Yazan Alan GibbonsResimleyen Leo Brown Çeviren Demet Uysal Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 10+ yaş
* Bu yazı 15/09/2018 tarihinde Yeşil Gazete'de Çocuklar İçin Yeşil Kitaplar bölümünde yayımlanmıştır. 
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 25, 2018 12:53

Tuğba Gürbüz's Blog

Tuğba Gürbüz
Tuğba Gürbüz isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Tuğba Gürbüz's blog with rss.