The Gaze Quotes

Rate this book
Clear rating
The Gaze The Gaze by Elif Shafak
4,245 ratings, 3.42 average rating, 356 reviews
Open Preview
The Gaze Quotes Showing 1-15 of 15
“Bazen... böyle birdenbire yaralanıveririz. Ama her yara iyileşir. Eninde sonunda kabuk bağlar, üstünü kapatır. Gözlerden saklanır. Çünkü hiçbir yara görülmek istemez. Yeter ki bu yara gözbebeklerine çıkmasın. Çünkü eğer gözbebeklerin yaralanırsa, bir daha asla aynı gözle bakamazsın dünyaya. Baktığın her şeyin kötü yanını görmeye başlarsın. Saklı kalmış pislikler bile kaçmaz gözlerinden. Öteki insanlar da hisseder artık aynı şeyleri görmediğini ve artık onları sevmediğini. Rahatsız olurlar. Onlar da bir daha aynı gözle bakamaz sana. Bu yüzden kimse seni yakınında görmek istemez. Resim aynı resimdir aslında, değişen senin gözlerindir. Eğer sen çıkarsan resimden, her şey eskisi gibi kalır, herkes rahat eder. Şahsen bence en iyisi, gitmektir böyle durumlarda. Üstüne üstüne gitmek. İnadına!”
Elif Safak, Mahrem
“Geçmiş, bugün ve gelecek... hepsini peşpeşe dizip, dümdüz bir çizgi çiziyoruz. Bu yüzden geçmişin geçip gittiğine, geleceğin henüz gelmediğine inanıyoruz. Ve en kötüsü, zamanı önceden çizdiğimiz bu dümdüz çizgide yürümeye mecbur tutuyoruz. Ama belki de o burnunun ucunu göremeyecek kadar sarhoştur. Keşke zaman hiç ayılmasa. Düz çizgide dümdüz yürümeyi bir türlü başaramasa. Keşke hep yalpalasa, saçmalasa,parçalasa. Biz de bakıp bakıp, yaptıklarını kınasak ve bir daha hiçbir şeyimizi ona havale etmeye kalkmasak.”
Elif Safak, Mahrem
“If only time never came to its senses. If somehow it wouldn't succeed in walking a straight line. If it would only lurch, behave nonsensically, fall to pieces. And we would watch, and, condemning its actions, would never have to refer to it again.”
Elif Shafak, The Gaze
“Понякога сърцето се преобръща. Докато се лута бавно, то се блъска в решетките на гърдите. Понякога се наранява лошо, в зависимост от това дали успява да се надигне или не. Оглежда се, но раната не се вижда отвън. И крещи с все сила: „Трябва да изляза веднага! Трябва да изляза!“. Плаче, стене и тресе решетките. Накрая се освобождава от клетката на гърдите, поглежда към пътищата пред себе си и се колебае кой да избере. Очукано, ала все още неразбито. Пътищата се объркват. Водите потъмняват.

Сърцето е диамантено око. Одраскано веднъж, то винаги гледа на света през седефена пукнатина.”
Елиф Шафак, The Gaze
“So it's not possible to forget everything. What we call the eyes may succeed in forgetting all of what they've seen in life, but it's impossible to stop thinking about having been seen. If there are no witnesses a person can forget the past. If they are witnesses everything changes. Their every look is an accusation, their existence an obstacle to forgetfulness.”
Elif Shafak, The Gaze
“​Âdem ile Havva: Âdem ile Havva, yasak elmanın tadına varınca, farklılıklarını gördüler ilk defa. Utanıp incir yapraklarıyla örtmek istediler çıplaklıklarını. Ama birinde bir, ötekinde üç incir yaprağı vardı. Sayı saymayı da öğrenince, bir daha hiç aynı olamadılar.”
Elif Shafak, The Gaze
“İnsanın canı neresinden acırsa, kalbi orada atardı.”
Elif Shafak, The Gaze
“Oysa aşk dedikleri, solup kurumaya mahkumdur, bir sebebi olduğu andan itibaren.”
Elif Shafak, The Gaze
“Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yanı bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez. Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradski mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka "Gözbebeğim!" diye hitap edilir.”
Elif Shafak, The Gaze
“Ask bir korsedir. Niye bu kadar kiymetli oldugunu anlayabilmek icin haddinden fazla sisman olmak gerekir. Senebesene katman katman cogalmis, vicik vicik yayilmis, pelte pelte yigilmis yaglari sarip sarmalar, hizaya sokar. Ve sonra da gecip karsisina kendi eserinin, seyrine bakar kudretinin. Ask bir hayal taciridir. Kiyida kosede kartlasmis hayalleri cekip cikartir, yikayip paklar, allayip pullar ve terutaze sifatiyla sahibine kakalar. Ask insani guzellestirir. Goruntulerle oynar pervasizca.; yani sifatlarla, yani aynalarla. Kuskunleri aynalarla baristirir, yalnizlari aynalarda cogaltir.

Ask bir korsedir. Gun gelir, hic beklenmedik bir yerde, hic beklenmedik bir anda, ativerir citcitlarindan biri yahut cozuluverir iplikleri. Neler olup bittigini anlamaya vakit kalmadan, korsenin cenderesinden kurtulan yaglar surusepet disari cikmistir coktan. O kesmekeste, goz acip kapayincaya kadar eski haline donuverir govde. Ask bir korsedir. Nicin bu kadar surdugunu anlayabilmek icin haddinden fazla sisman olmak gerekir.”
Elif Shafak, The Gaze
“Ama fazla da üzülmemiştir herhalde.Nasil olsa donup kalacak degildi bu kalıpta. Sonsuzdu zaman, sınırsızdı mekan.Elbet eriyecekti bir gün; eriyip yeniden katılaşacak, katılaşıp yeniden eriyecekti. Nasıl olsa bir başka zamanda, çok çok sonra ya da pek yakında;ve bir başka mekânda, çok çok uzakta ya da hemen burada, bir daha dönecekti bu dünyaya. Yeni bir isim, yeni bir meşgaleyle”
Elif Shafak, The Gaze
“Bilirdi ki, yalnızlık en çok erkeklere koyardı. Erkekler sırf gece yalnız kalmamak için hava kararır kararmaz kendilerini dışarıya atıp önce birbirlerini, sonra da birbirlerinin sohbetinde aradıkları teselliyi bulur; ama vakit ilerledikçe, çokluktan bokluk damıtıp cılkını çıkarırlardı iki kadeh arkadaşlığın. Ne vakit bir araya gelseler, hele de kafaları az buçuk dumanlıysa, birbirlerinden kuvvet ve kuvvetlerinden feyz alarak, bakır akçe kahramanlıklar peşinde koşarlardı.”
Elif Shafak, The Gaze
“Hal böyleyken, ölüm bu kadar yakınındayken, illa da bir şey olacaksa, kaftan olmalıydı insan, kaftanı taşıyan değil; yahut altın olarak doğmalıydı insan, altını takan olmak için değil.”
Elif Shafak, The Gaze
“Aslını inkar, varlığına isyan eden tek ölümdü donmak. Kısık sesiyle mırıl mırıl konuşurdu kurbanının kulağına. Coşkuyla anlatırdı yalanlarla örtülü hikayesini. Sonra durup aniden susar, hikayeyi yarıda kesip gitmeye yeltenirdi. Kurban telaşla sarılırdı sıcacık avuntu yayan buz kesmiş avuçlara; gitmesine izin vermezdi. Öldürürken, kurbanının rızasını alan tek ölümdü donmak.
Öldürürken gülümseten tek ölümdü donmak.
Denizci huzurla gülümsüyordu.”
Elif Shafak, The Gaze
“Aşk bir korsedir. Gün gelir, hiç beklenmedik bir yerde, hiç beklenmedik bir anda, atıverir çıtçıtlarından biri yahut çözülüverir iplikleri. Neler olup bittiğini anlamaya vakit kalmadan, korsenin cenderesinden kurtulan yağlar sürüsepet dışarı çıkmıştır çoktan. O keşmekeşte, göz açıp kapayıncaya kadar eski haline dönüverir gövde. Aşk bir korsedir. Niçin bu kadar kısa sürdüğünü anlayabilmek için haddinden fazla şişman olmak gerekir.”
Elif Shafak, The Gaze