Cengiz Çandar's Blog, page 25
September 24, 2025
Kanada TikTok’a el koydu! Binlerce çocuğun gizli verileri tehlikede
Kanada hükümetinin soruşturma raporuna göre TikTok, yaş güvenlik önlemlerinde yetersiz kalarak yüz binlerce reşit olmayan kullanıcının kişisel verisini topladı. Raporda, platformun yüz ve ses gibi biyometrik verileri de işlediği belirtildi.
Kanada hükümeti, ABD’de bir süredir veri güvenliği endişeleri nedeniyle devredilmesi veya kapatılması gündemde olan TikTok’a yönelik soruşturmasının raporunu yayımladı.
Raporda, TikTok’un, kullanıcıya özel içerikleri ve reklamları belirlemek amacıyla kişisel verileri toplama ve kullanma biçimlerinin Kanada’nın gizlilik yasalarına uygunluğunun incelendiği belirtildi.
Reşit olmayan yüz binlerce Kanada vatandaşının, bu sosyal medya platformunu kullandığı kaydedilen raporda, birçok eyaletin 13 yaşın altındakiler için belirlediği erişim yasağının uygulanması için TikTok’un yeterli önlemleri almadığı ifade edildi.
Raporda, “TikTok’un yetersiz yaş güvenlik önlemleri sonucunda şirket, çok sayıda Kanadalı çocuğun hassas olduğu değerlendirilenler de dahil kişisel verilerini toplamıştır.” ifadesi kullanıldı.
Tiktok’un topladığı veriler arasında yüz ve ses gibi biyometrik bilgilerin de bulunduğu açıklanan raporda, her yıl yaklaşık 500 bin reşit olmayan kullanıcının platformdan engellendiği ancak yaş tespit mekanizmasındaki yetersizlikler nedeniyle muhtemelen çok fazla çocuğun fark edilmediği vurgulandı. (AA)
Kanada TikTok’a el koydu! Binlerce çocuğun gizli verileri tehlikede yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Güney Afrika tarihine damga vurdu: Kral Shaka
Güney Afrika’da her yıl 24 Eylül’de kutlanan Ulusal Miras Günü, köklerini Zulu Kralı Shaka’ya dayandırıyor. Askeri yenilikleriyle sömürgecilere kafa tutan, tartışmalı mirasıyla hala gündemde kalan kral, ülkenin ortak değerlerinin simgesi olarak anılıyor.
Askeri yenilikleri, disiplinli yönetimi ve katı yöntemleriyle küçük bir kabileyi Avrupalı sömürgecilere kafa tutacak güçlü bir krallığa dönüştüren Shaka, hem övgülerin hem de tartışmaların odağında yer alıyor.
Hayatı filmlere ve dizilere konu olmuş, ismi havalimanı ve tema parklara verilen Shaka, Güney Afrika kültüründe güçlü ve popüler bir sembol olarak öne çıkıyor.
AA muhabiri, Güney Afrika’nın en büyük etnik grubu Zulu ulusunun temellerini atan Kral Shaka’nın hayatını ve kültürel mirasını derledi.
KRALIN DOĞUŞU
Shaka, 1787’de Güney Afrika’nın doğusunda, o dönemde henüz küçük bir kabile olan Zuluların şefi Senzangakhona kajama ile Langeni kabilesinden Nandi’nin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Ebeveynlerinin birlikteliği gayrimeşru görüldüğü için annesiyle birlikte dışlanan bu çocuğa, aşağılama maksadıyla Zulu dilinde “bağırsak solucanı” anlamına gelen Shaka ismi verildi.
Yoksul bir çocukluk geçiren Shaka, genç yaşta Mthethwa kabilesi lideri Dingiswayo’nun hizmetine girdi. Burada savaşçı olarak yetişip hızla yükseldi ve 1816’da babasının ölümü üzerine kardeşi Sigujana’yı devirerek Zuluların yeni lideri oldu.
MIZRAKLARIN UCUNDA DOĞAN BİR ULUS
Başa geçtiğinde birkaç bin kişilik küçük bir topluluk olan Zulular, çevrelerindeki kabilelere göre zayıftı. Shaka kısa sürede hem orduyu hem savaş taktiklerini yeniledi.
En büyük yeniliği, uzun fırlatma mızraklarının yerine kısa saplı, geniş uçlu “iklwa”yı yaygınlaştırması oldu. Bu silah, doğrudan göğüs göğse çarpışma imkanı vererek Zululara büyük üstünlük sağladı, ancak savaşları çok daha kanlı hale getirdi.
Shaka, ordusunu yaş gruplarına göre düzenleyerek sıkı disiplin kurdu. Uzun yürüyüşlerle askerlerini dayanıklı hale getirdi ve savaşlarda düşmanı kanatlardan kuşatan “manda boynuzu” taktiğini geliştirdi.
1816-1828 arasındaki saltanatında sürekli genişleme politikası güderek bölgenin en güçlü krallıklarından birini kurdu. Bugün Güney Afrika’nın en kalabalık etnik grubu olan Zulu ulusunun temelleri Shaka döneminde atıldı.
KRALIN DÜŞÜŞÜ
Annesi Nandi’nin 1827’deki ölümü Shaka’yı derinden sarstı. Shaka, halkına ağır yas uygulamaları dayattı, tarımı yasakladı, hatta gebe kadınların idamını emretti. Bu dönemde artan hoşnutsuzluk, rakiplerine fırsat sundu.
1828’de üvey kardeşleri Dingane ve Mhlangana, danışmanlarıyla birlikte suikast düzenleyerek Shaka’yı KwaDukuza’daki ikametinde mızrak darbeleriyle öldürdü. Gizlice gömülen kralın mezarının yeri kesin olarak bilinmedi.
Onun ölümünden sonra tahta geçen Dingane döneminde yükseliş durdu. Yaklaşık 10 yıl sonra Boer yerleşimcileriyle girilen Kan Nehri Savaşı’nda, 500 kişilik Boer kuvveti karşısında 10 bini aşkın Zulu savaşçısı ağır yenilgi aldı, en az 3 bin kişi öldü.
BÜYÜK PARÇALANMA: “MFECANE”
Shaka’nın genişleme politikaları çevre kabileler üzerinde yıkıcı etki yarattı. Bazı kabileler yok oldu, bazıları topraklarını terk ederek kuzeye ve batıya göç etti. Açlık, susuzluk ve çatışmalar yüzünden yüz binlerce kişi hayatını kaybetti.
Yaklaşık 1820’lerden 1840’a kadar süren bu dönem, Zulu dilinde “büyük parçalanma” anlamına gelen “Mfecane” adıyla anılıyor. Ülkenin demografik yapısını değiştiren süreç, bazı bölgelerin nüfussuz kalmasına yol açtı ve ilerleyen yıllarda Avrupalı sömürgecilerin yerleşmesini kolaylaştırdı.
TARTIŞMALI VE POPÜLER BİR FİGÜR
Kimi araştırmacılar Shaka’yı Zulu ulusunun kurucusu karizmatik bir lider olarak görürken, kimileri de acımasız yöntemleriyle binlerce insanın ölümüne yol açan despot bir hükümdar olarak değerlendiriyor.
Batılı tarihçilerin rakamları abartılı aktardığı ve bunun sömürgeciliği meşrulaştırmak için kullanıldığı eleştirileri bulunsa da, Shaka’nın mirası hem birleştirici hem de yıkıcı yönleriyle tartışılmayı sürdürüyor.
Buna rağmen Shaka, Güney Afrika kültüründe güçlü bir sembol. Durban’daki uluslararası havalimanı ve bir tema park onun adını taşırken, hayatı dizi ve filmlere konu olmaya devam ediyor.
ULUSAL MİRAS GÜNÜ
Güney Afrika’da her yıl 24 Eylül’de kutlanan Ulusal Miras Günü, farklı toplulukların kültürel değerlerini yaşatmayı amaçlıyor. Kökeni, KwaZulu-Natal’da “Shaka Günü” olarak yapılan yerel kutlamalara dayanıyor.
1990’larda ülke çapında resmi bayram ilan edilen bu günde, Zulu halkı için kurucu figür kabul edilen Kral Shaka da anılıyor. KwaZulu-Natal’daki Shaka Anıtı’nda yapılan törenlerde, halkını birleştiren rolü vurgulanıyor. (AA)
Güney Afrika tarihine damga vurdu: Kral Shaka yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Tayland’da yol çöktü! 50 metre derinliğinde çukur oluştu
Tayland’ın başkenti Bangkok’ta yolun çökmesi sonucu derinliği 50 metreye, genişliği 30 metreye kadar ulaşan dev çukur oluştu.
Bangkok Post gazetesinin haberine göre, başkent Bangkok’da bir devlet hastanesinin önünde yol çöktü.
Çöküntü sonucu oluşan çukurun derinliği 50 metreye, genişliği 30 metreye kadar ulaştı.
İki elektrik direği ve bir polis aracı çukura düştü.
Çukurun bulunduğu bölgeye giden yollar, güvenlik tedbirleri kapsamında trafiğe kapatıldı.
Hastanede ayakta hasta kabul işlemleri askıya alınırken yaklaşık 3 bin 500 yatılı hasta da tahliye edildi.
Yaralıların olmadığı belirtilen olayın nedenine ilişkin soruşturma sürüyor. (AA)
Tayland’da yol çöktü! 50 metre derinliğinde çukur oluştu yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
BM’den Filistin’in tanınmasına destek!
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Jeremy Laurence, son günlerde çok sayıda ülkenin Filistin Devleti’ni tanımasının, Filistinlilerin kendi kaderini tayin haklarının hayata geçirilmesine doğru atılmış bir adım olduğunu dile getirdi.
Laurence, AA muhabirinin “Birçok batılı ülke, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu öncesinde Filistin Devleti’ni tanıma kararı aldı. Başka ülkelerin de Filistin’i tanıması bekleniyor ve bu süreç devam ediyor. BM olarak bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yazılı yanıtladı.
Ülkelere, Uluslararası Adalet Divanının (UAD), İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarındaki varlığının sona erdirilmesini öngören kararını hatırlatan Laurence, “İsrail’in, Filistin’i uzun süredir işgal etmesi, politikaları ve uygulamalarıyla birlikte, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının inkar edilmesine yol açtı. Son günlerde çok sayıda ülkenin Filistin Devleti’ni tanıması, Filistinlilerin kendi kaderini tayin haklarının hayata geçirilmesine doğru atılmış bir adım.” ifadelerini kullandı.
Laurence, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk’ün, uluslararası toplumu Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını desteklemeye çağırdığını aktardı.
“Ülkeleri, Gazze’deki savaşı sona erdirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyoruz.” diyen Laurence, BM’nin, İsrailliler ve Filistinlilerin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayabilecekleri iki devletli çözüm konusundaki uzun süredir devam eden tutumunu anımsattı
Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz 21 Eylül’de Filistin’i tanıdığını duyurmuştu.
Fransa, Monako Prensliği, Lüksemburg, Malta ve San Marino da 22 Eylül’de BM bünyesinde Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans kapsamında Filistin Devleti’ni tanıdığını kayda geçirmişti.
Böylece Filistin Devleti’ni tanıyan BM üyesi ülkelerin sayısı, son günlerde birçok devletin art arda yaptığı açıklamalarla 157’ye yükseldi.
BM üyesi olmayan Vatikan da Filistin Devleti’ni tanıyanlar arasında yer alıyor. (AA)
BM’den Filistin’in tanınmasına destek! yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Emine Erdoğan, Nguema ve Sadriu ile görüştü
Birleşmiş Milletler (BM) Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan, Gabon Cumhurbaşkanının eşi Zita Oligui Nguema ve Kosova Cumhurbaşkanının eşi Prindon Sadriu ile görüştü.
Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD’ye gelen Emine Erdoğan, burada ikili görüşmeler de yapıyor.
Bu kapsamda Emine Erdoğan, Türkevi’nde Gabon Cumhurbaşkanı Brice Clotaire Oligui Nguema’nın eşi Zita Oligui Nguema ile görüştü.
Görüşmede Nguema, “Sıfır Atık” projesinden ilham almak ve bu konuda Türkiye ile işbirliği yapmak istediklerini söyledi.
Nguema’nın talebi üzerine Emine Erdoğan, Sıfır Atık Vakfı aracılığıyla teknik konularda eğitim verebileceklerini ifade etti.
Emine Erdoğan, Afrika el işi ürünlerinin geliştirilmesi amacıyla Afrika Evi’nin koordinasyonunda tasarım konusunda mesleki eğitim kurslarının düzenlenebileceğini de belirtti.
Ülkesindeki uyuşturucu sorununa işaret eden Nguema, bu alanda Türkiye’den de destek almayı arzuladıklarını dile getirdi.
Görüşmede, Sıfır Atık Vakfı Başkanı Samed Ağırbaş ve Afrika Kültür Evi Yönetim Kurulu Başkanı Zeliha Sağlam da hazır bulundu.
Emine Erdoğan, görüşmeye ilişkin NSosyal’deki hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:
“Gabon Devlet Başkanı’nın değerli eşi Zita Oligui Nguema Hanımefendi ile Türkevi’nde bir araya geldik. Görüşmemizde çevre sorunları ve Afrikalı kadınların güçlendirilmesi başta olmak üzere insanlığın ortak meselelerine dair verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Oligui Nguema’nın Sıfır Atık projemizi yakından takip ettiğini ve ülkesinde bu uygulamaları yaygınlaştırma kararlılığını öğrenmekten memnuniyet duydum. Türkiye olarak, sürdürülebilir bir gelecek için sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyi paylaşmaya daima hazırız. Ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmamıza vesile olmasını diliyorum.”
EMİNE ERDOĞAN, KOSOVA CUMHURBAŞKANININ EŞİ SADRİU İLE GÖRÜŞTÜ
Emine Erdoğan, Türkevi’nde Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani’nin eşi Prindon Sadriu ile bir araya geldi.
Görüşmede, Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü de hazır bulundu.
Emine Erdoğan, görüşmeye ilişkin NSosyal’deki hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:
“Türkevi’nde Kosova Devlet Başkanı’nın eşi Prindon Sadriu ile bir araya geldik. Dostane bir atmosferde gerçekleşen görüşmemizde, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin gelişimine katkı sağlayacak hususlarda işbirliğinin önemini vurguladık. Temennimiz, bu yakın diyalogların ülkelerimiz arasındaki bağları daha da güçlendirmesidir.” (AA)
Emine Erdoğan, Nguema ve Sadriu ile görüştü yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan Filistin çıkışı
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Fransa, İngiltere ve Kanada gibi Filistin Devleti’ni tanıyan Batılı ülkelerin, Gazze’ye saldırıların sona ermesini sağlamada ve müzakere sürecinde “pek rol oynayamayacağını” dile getirdi.
Rubio, katıldığı NBC Today programında Gazze’deki duruma ilişkin hedeflerinin “savaşı bitirmek değil barışı elde etmek” olduğunu ve “Hamas olduğu sürece barış olmayacağını” savundu.
“Gazze halkının, ABD dahil birçok ülkenin yardımıyla yeniden inşa edilecek Gazze’de daha iyi bir şansı olacağını” ileri süren Rubio, İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkelerin Filistin Devleti’ni tanımasına ilişkin “Bu konuda hiç endişeli değilim. Bu ülkelerin hiçbiri, Gazze’de çatışmanın sona ermesini sağlamada pek rol oynamayacak.” dedi.
Rubio, bu ülkelerin Filistin Devleti’ni tanımasının, kendi iç politikaları olduğunu yineleyerek, “Buna, Fransa, İngiltere ya da başka bir ülke karar vermeyecek.” diye konuştu.
Ayrıca Bakan Rubio, katıldığı CBS Mornings programında, İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözüme inanıp inanmadığına ilişkin soruya, “İsrail’de Yahudilerle birlikte yaşayan Filistinlilerin geleceğinin görüşülmesi gerekeceğini herkes biliyor. Bu, daha geniş ve karmaşık bir görüşme olmalı.” dedi. Rubio, “eğer bir devlet olacaksa İsrail’in, bunu kimin, nasıl yöneteceğini bilmesi gerektiğini” savundu.
Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz, 21 Eylül’de, Fransa ise 22 Eylül’de Filistin’i tanıdığını duyurmuştu.
“TRUMP, RUSYA-UKRAYNA KONUSUNDA DERİN HAYAL KIRIKLIĞI DUYUYOR”
Öte yandan Rubio, ABC kanalındaki Good Morning America programında Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın halen devam etmesi nedeniyle attığı adımlara ilişkin soruya Rubio, Rusya’dan petrol alan Hindistan’a ek tarife getirildiğini belirtti.
Rubio, Avrupa ülkelerinin de Rusya’dan doğal gaz almasının savaşı doğrudan etkilediğini savundu.
Alaska’da 15 Ağustos’ta Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesine değinen Rubio, “Trump, bu (savaşın) ilerlediği yön nedeniyle derin hayal kırıklığı duyduğunu ifade etti.” dedi.
Rubio, Rusya’nın barış yönünde adım atmaması halinde “atılacak adımlar” olduğunu ancak bu sonuca varmadan savaşın sona ermesi için Moskova’yı ikna etmeyi umduklarını dile getirdi.
“USAID KESİNTİLERİ NEDENİYLE KİMSE ÖLMEDİ” YORUMU
Rubio, The New York Times gazetesi çalışanının Trump yönetiminin gönderdiği nota dayandırdığı paylaşımında ABD Uluslararası Kalkınma Ajansından (USAID) gelecekte 6,4 milyar dolarlık kesintinin “insanların ölümüne yol açtığına” ilişkin yorumu değerlendirdi.
Bunun bir “not olmadığını”, birisinin görüş bildiren e-posta gönderdiğini ifade eden Rubio, USAID fonlarını başka bir yere taşıdıklarını ve insani yardımlara devam ettiklerini belirtti.
Rubio, sunucunun tekrar tekrar “USAID kesintilerinin insanların ölümüne yol açtığına” ilişkin soruyu bu kurumun insani yardımlarının gönderildiği Haiti ve Sudan gibi yerlerde çalındığı ya da gerektiği gibi dağıtılmadığı gerekçesiyle fonların kesildiğini savundu.
Sunucunun, “Kimse yardım kesintileri nedeniyle ölmedi mi? Tüm bu kuruluşlar yalan mı söylüyor?” sorusuna Rubio, “İngiltere, Kanada ya da Çin yeterince para vermedi. Yabancı yardım yapmayan diğer ülkeleri suçlayalım.” dedi.
Rubio, sorusunu yineleyen sunucuya “Kimse, ABD yardımları kestiği için ölmedi, hayır. İnsanlar, çeteler yardımları çaldığı için, dağıtıcılar iyi çalışmadığı için öldü. İnsanlar, diğer ülkeler yardım etmediği için öldü.” yanıtını verdi. (AA)
ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan Filistin çıkışı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
BOTAŞ’tan dünya devleriyle gaz anlaşması
Boru Hatları İle Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) ile ABD merkezli Mercuria ve Avustralya merkezli Woodside ile LNG tedarik anlaşmaları imzaladı. Anlaşmalarla Türkiye’nin kış dönemlerinde enerji arz güvenliği artırılacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında New York’ta temaslarını sürdürürken enerji alanında tarihi imzalar atıldı.
Türkiye’nin petrol ve gaz altyapısından ve gaz ticaretinden sorumlu devlet kuruluşu BOTAŞ ile dünyanın en büyük bağımsız entegre enerji ve emtia gruplarından Mercuria arasındaki LNG tedarik anlaşması, BOTAŞ Genel Müdürü Abdulvahit Fidan ile Mercuria Başkanı Daniel Jaeggi tarafından New York’taki Türkevi’nde imzalandı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, imza töreninde 20 yıl boyunca ABD kaynaklı LNG tedarikine imkan sağlayacak bir anlaşma imzaladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Bugün, önümüzdeki 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğal gaz eşdeğeri ABD kaynaklı LNG tedarikine imkan tanıyacak bir anlaşmayı imzaladık. Mercuria ile bu anlaşma kapsamında kurulacak ortaklığın, BOTAŞ’ın küresel LNG sahnesinde önemli bir pozisyon elde etmesine yardımcı olacağına inanıyoruz. Bu anlaşma ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefine ulaşılmasına da büyük katkı sağlayacaktır.”
2026-2045 yıllarını kapsayacak anlaşma kapsamında BOTAŞ, her yıl yaklaşık 4 milyar metreküp doğal gaz eşdeğeri LNG’yi ağırlıklı olarak kış dönemlerinde teslim alacak. Teslimat noktaları ABD yükleme limanları ile Türkiye, Avrupa ve Kuzey Afrika’daki gazlaştırma terminalleri olabilecek. Teslimatlar 2026’da başlayacak ve 2045’in sonuna kadar devam edecek.
BOTAŞ ile Woodside arasında da uzun dönemli LNG ön anlaşmasına imza atıldı. Anlaşma ile taraflar, 2030’dan itibaren 9 yıl süreyle yaklaşık 5,8 milyar metreküplük LNG’nin, çoğunlukla Louisiana LNG Projesi’nden olmak üzere BOTAŞ’a tedarik edilmesini konusunda ön mutabakata vardı.
Bakan Bayraktar, imza töreninde yaptığı konuşmada, “BOTAŞ ile Woodside arasında kıtalar arası bağlantı kuran bir anlaşmanın imzalanmasına tanıklık ediyoruz. Bunun, BOTAŞ ve Woodside arasında başarılı bir ortaklığın başlangıcı olacağına inanıyoruz. Şirketler, öngörülen bir LNG satış anlaşmasının ötesinde ilişkilerini genişletme ve daha geniş bir bölgede stratejik işbirliği inşa etme niyetlerini şimdiden dile getirdiler. Biz de bu vizyonu güçlü bir şekilde destekliyoruz.” ifadelerini kullandı. (AA)
BOTAŞ’tan dünya devleriyle gaz anlaşması yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 33 Filistinli öldü
İsrail’in Gazze Şeridi’nde düzenlediği hava ve topçu saldırılarında 28’i Gazze kentinde olmak üzere 33 Filistinli hayatını kaybetti.
Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın haberine göre, Gazze kentinin doğu, güney ve kuzeybatı bölgeleri yoğun topçu ateşi altında kaldı, kentin semalarında yoğun İHA uçuşları gözlendi.
Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail’in Gazze Belediyesi’ne ait, Firas Çarşısı’nda yerinden edilmiş insanların barındığı depoları hedef alması sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 20 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
Gazze kentinin güneyindeki Sabra Mahallesi’nde el-Hams ailesine ait bir evin hedef alınması sonucu 5 kişi hayatını kaybetti.
Kentteki Sahabe Caddesi’nde, bir dairenin bombalaması sonucu 2 kadın öldü.
Kentin orta kesimlerindeki Ömer el-Muhtar Caddesi’nde ise 1 kişi insansız hava aracı saldırısında yaşamını yitirdi.
Söz konusu saldırılarda çok sayıda Filistinli de yaralandı.
Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı’nın bombalanması sonucu 5 kişi öldü. (AA)
İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 33 Filistinli öldü yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
September 23, 2025
Filistin’i tanıyan BM üyesi ülke sayısı 157’ye yükseldi
Gazze’de süren İsrail saldırılarına karşı uluslararası kamuoyu tepkisini artırırken, son haftalarda art arda gelen açıklamalarla birlikte Filistin Devleti’ni tanıyan Birleşmiş Milletler üyesi ülke sayısı 157’ye çıktı. Aralarında Fransa, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin de bulunduğu yeni tanımalar, diplomatik dengeleri yeniden şekillendiriyor.
İsrail’in Gazze’deki işgali ve soykırımı dünya kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanmasına rağmen devam ederken yakın zamana kadar Filistin Devleti’ni tanımayan 9 devlet, ülkeyi tanıdığını açıkladı. 193 üyesi bulunan BM’de, Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısı 157’ye çıktı.
BM üyesi olmayan Vatikan da Filistin Devleti’ni tanıyanlar arasında yer alıyor.
Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz 21 Eylül’de Filistin’i tanıdığını duyurdu.
Fransa, Monako Prensliği, Lüksemburg, Malta ve San Marino ise 22 Eylül’de BM bünyesinde Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans kapsamında Filistin Devleti’ni tanıdığını kayda geçirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Orta Doğu’da adil ve kalıcı bir barış inşa edilememesinin uluslararası toplumun “ortak sorumluluğunda” olduğunu vurgulayarak “Fransa’nın Orta Doğu’ya olan tarihi bağlılığına sadık kalarak Fransa’nın bugün Filistin Devleti’ni tanıdığını ilan ediyorum.” dedi.
Monako Prensi 2. Albert, “Bugün, İsrail’in varlığına olan sarsılmaz desteğimizi yeniden teyit etmek ve aynı zamanda Filistin’i uluslararası hukuk kapsamında bir devlet olarak tanımak istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Lüksemburg Başbakanı Luc Frieden, “Lüksemburg’un bugünden itibaren Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını ilan ediyorum. Bu bir sürecin sonu değil, umuda, diplomasiye, diyaloğa ve birlikte yaşama fikrine bağlılığın başlangıcıdır.” dedi.
Malta Başbakanı Robert Abela, “Açık ve net bir şekilde ifade ederek başlamak isterim ki, Malta Cumhuriyeti, Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını gururla teyit etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Belçika Başbakanı Bart de Wever de Filistin Devleti’ni şartlı tanıdıklarını açıkladı.
“Belçika, Filistin Devleti’nin tanındığını duyuran ülkeler grubuna katılarak bugün dünyaya güçlü bir siyasi ve diplomatik mesaj veriyor.” diyen de Wever, “tüm esirler serbest bırakıldıktan ve Hamas gibi tüm terör örgütleri Filistin yönetiminden uzaklaştırıldıktan sonra” Belçika büyükelçiliğinin açılması ve uluslararası anlaşmaların imzalanması da dahil olmak üzere yeni Filistin devletiyle diplomatik ilişkilerin etkin şekilde yürütüleceğini söyledi.
HOLLANDA VE DANİMARKA, ÜLKEYİ ŞARTLI TANIYACAK
Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lokke Rasmussen ve Hollanda Dışişleri Bakanı David van Weel ise ülkelerinin bazı koşullar altında Filistin Devleti’ni tanıyacağını belirtti.
Rasmussen, “Danimarka, belirli koşullar sağlandığında Filistin’i bir devlet olarak tanımaya hazırdır: İsrailli rehineler serbest bırakıldığında, Hamas silahsızlandırıldığında ve Gazze’de artık rol oynamadığında, Filistin Yönetimi’nin reform gündeminde daha fazla ilerleme kaydedildiğinde ve gelecekteki Filistin devletinin silahsızlandırılacağından emin olunduğunda.” diye konuştu.
Van Weel de Hamas’ın gelecekteki Filistin yönetiminde rolü olmaması, esirleri serbest bırakması ve silahsızlanması gerektiğini savunarak aynı zamanda olası bir çözümün “İsrail’in güvenliğini garanti etmesi gerektiğini” belirtti. Van Weel, “Hollanda, şimdi başlaması gereken siyasi sürecin bir parçası olarak, daha sonraki bir aşamada Filistin Devleti’ni tanıyacaktır.” dedi.
157 BM ÜYESİ FİLİSTİN’İ TANIYOR
Filistin Devleti’ni tanıdığını açıklayan BM üyeleri şunlar:
Cezayir, Bahreyn, Endonezya, Irak, Kuveyt, Libya, Malezya, Moritanya, Fas, Somali, Tunus, Türkiye, Yemen, Afganistan, Bangladeş, Küba, Ürdün, Madagaskar, Nikaragua, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Sırbistan, Zambiya, Arnavutluk, Brunei Darüsselam, Cibuti, Morityus, Sudan, “Kıbrıs” adı altında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Slovakya, Mısır, Gambiya, Hindistan, Nijerya, Seyşeller, Sri Lanka, Namibya, Rusya, Belarus, Ukrayna, Vietnam, Çin, Burkina Faso, Komorlar, Gine, Gine-Bissau, Kamboçya, Mali, Moğolistan, Senegal, Macaristan, Cabo Verde, Kuzey Kore, Nijer, Romanya, Tanzanya, Bulgaristan, Maldivler, Gana, Togo, Zimbabve, Çad, Laos, Sierra Leone, Uganda, Kongo Cumhuriyeti, Angola, Mozambik, Sao Tome ve Principe, Gabon, Umman, Polonya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Botsvana, Nepal, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Butan, Ruanda, Etiyopya, İran, Benin, Kenya, Ekvator Ginesi, Vanuatu, Filipinler, Esvatini, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Gürcistan, Bosna Hersek, Tacikistan, Özbekistan, Papua Yeni Gine, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kırgızistan, Malavi, Doğu Timor, Paraguay, Karadağ, Kosta Rika, Lübnan, Fildişi Sahilleri, Venezuela, Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, Arjantin, Bolivya, Ekvador, Şili, Guyana, Peru, Surinam, Uruguay, Lesotho, Güney Sudan, Suriye, Liberya, El Salvador, Honduras, Saint Vincent ve Grenadinler, Belize, Dominika, Antigua ve Barbuda, Grenada, İzlanda, Tayland, Guatemala, Haiti, İsveç, Saint Lucia, Kolombiya, Saint Kitts ve Nevis, Barbados, Jamaika, Trinidad ve Tobago, Bahamalar, İrlanda, Norveç, İspanya, Slovenya, Ermenistan, Meksika, Kanada, Avustralya, İngiltere, Portekiz, Fransa, Monako Prensliği, Lüksemburg, Belçika, Malta ve San Marino. (AA)
Filistin’i tanıyan BM üyesi ülke sayısı 157’ye yükseldi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Macron, New York’ta Trump’ın konvoyu nedeniyle trafikte mahsur kaldı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York’ta ABD Başkanı Trump’ın konvoyu için yolların kapatılması nedeniyle bir süre aracıyla trafikte mahsur kaldı.
Cumhurbaşkanı Macron’un, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurul toplantıları için bulunduğu New York’taki temasları devam ediyor.
Fransız basınındaki haberlere göre, New York polisinin, ABD Başkanı Trump’ın konvoyu için yolları kapatması nedeniyle Fransız Büyükelçiliği’ne gitmek isteyen Macron aracıyla trafikte mahsur kaldı.
Yolların neden kapalı olduğunu bir polis memurunun yanına giderek bizzat kendisi öğrenen Macron, Trump’ı telefonla arayarak “Nasılsınız? Tahmin edin ne oldu? Sokakta bekliyorum çünkü her şey sizin için kapatıldı.” şeklinde konuştu.
Macron, birkaç dakika sonra yaya olarak Büyükelçiliğe gitmek üzere yoluna devam ederken, Trump’la telefonda görüşmesini sürdürdü.
New York sokaklarında yaklaşık 30 dakika yürüyen Macron, isteyenlerle fotoğraf çektirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı ile fotoğraf çektiren bir kişi, Macron’u alnından öptü.
Olay, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Filistin Devleti’ni tanımasının ardından yaşandı. (AA)
Macron, New York’ta Trump’ın konvoyu nedeniyle trafikte mahsur kaldı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Cengiz Çandar's Blog
- Cengiz Çandar's profile
- 6 followers

