Yaban Quotes

Rate this book
Clear rating
Yaban Yaban by Yakup Kadri Karaosmanoğlu
9,329 ratings, 4.00 average rating, 358 reviews
Yaban Quotes Showing 1-10 of 10
“Şimdi ne görüyorum? Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yol gösteren köy ağalarının, her gelen gasıpla bir olup komşusunun malını talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağını koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer burasıdır.
Burada, bıyıklarını makasla kırptı diye nice fikir ve ümit dolu Türk gencinin kafası taş altında ezildi. Burada, yüzü düşmana dönük, nice vatan mücahitleri savundukları kimselerin eliyle arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bağımsızlık sembolünün yolu kaç defa kesildi ve kaç defa oturduğu şehrin etrafı isyan silahlarıyla çevrildi. Burada, ben, vatan delisi millet divanesi; burada, ben harp malulü Ahmet Celal yapayalnızım.
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.
Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi biti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Zavallı köylü çocuğu! Sen, iki üvey ananın yavrususun. Biri demin seni döven anandır, öbürü de seni her gün döven, doğduğundan beri döven yurdundur. İkisinin acısı arasında, böyle kavrulup gitmişsin.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Sizi kim kurtarabilir? Sizi gökten melekler inse kurtaramaz. Çünkü, sizi evvela sizden, kendinizden kurtarmak lazımdır.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“İnsan, hayvanların en iğrenç olanıdır.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır.
Bu zavallı insanlardan, sevgi, şefkat ve insanlık namına artık ne bekleyebiliriz? Bu iklimin çoraklığı, ruhlarını kurutmuştur. Bu ıssızlık ve bu gurbet onlara müthiş bir egoizm dersi vermiştir. Onun için her biri kendi yuvasında bir kunduza dönüşmüştür.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Anadolu köylüsünde olumlu ve realist duygu hemen bütün diğer duygulara galebe çalmıştır. Arasıra uyanan “lirizm”i, bir saniye içinde parlayıp sönüverir. Heyecanlı adamın, onun indinde bir deliden farkı yoktur. Onun güvenini kazanmak için sessiz, ağır ve hiç gülmez görünmek gerekir.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Bilakis beni yatıştırmaya çalışıyorlar... 'sen sağ ol, aman bir dırıltı çıkarmayalım,' diye yalvarıyorlar. Beni
öfkelendiren de, işte, onların bu korkuları, miskinlikleridir. Onlarda adalet duygusunu kurcalamaya çalışıyorum.
Nafile; taş gibidirler."
- 72. syf, 1. paragrafın orta ve son kısımları”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit,
bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir alemin munis, sevimli ve her biri sihir ve
füsunla yoğrulmuş mahlukları ile dolmağa başlar."
-21. syf, 4. paragraf ve son paragraf”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“...neye yarar? hepsi benim içime girdiler. bende, silinmez, kaçınılmaz, yıkanıp temizlenmez izlerini bıraktılar. benim iç duvarlarım, bütün bu yabancı nakışlar, çizgiler, işaretler, renkler ve hiyerogliflerle doludur. dış cephem değişmiş neye yarar? ben, asıl ben, bu toprağın malı olmayan ve hepsi dışarıdan gelen maddeler ve unsurlarla yoğrula yoğrula adeta sınaî, adeta kimyevî bir şey halini almışım.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
“Ölüm, belki cismani hazların en büyüğüdür. Belki; kim bilir? Bakalım şimdi göreceğiz.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban