Daily Rituals Quotes
Daily Rituals: Women at Work
by
Mason Currey1,664 ratings, 3.83 average rating, 232 reviews
Daily Rituals Quotes
Showing 1-30 of 51
“The writing took so long, in part, because Rhys was a perfectionist who reworked the novel over and over until it met her exacting standards—and also because she was spectacularly inept at managing her day-to-day life and was almost continually derailed from the project. As one of her editors, Diana Athill, wrote, “Her inability to cope with life’s practicalities went beyond anything I ever saw in anyone generally taken to be sane.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Eleanor Roosevelt: Roosevelt considered the problem of how to make the best use of one’s time… There are three ways in which I have been able to solve that problem. First by achieving an inner calm, so that I can work undisturbed by what goes on around me. Second, by concentrating on the thing at hand. Third, by arranging a routine pattern for my days that allots certain activities to certain hours, planning in advance for everything that must be done, but at the same time, remaining flexible enough to allow for the unexpected.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Petah Coyne: I saw efficiency at its best and I realized that if you were really organized, you could accomplish a lot. Coyne gets up at 4.30am and spends 30 minutes on emails. Then at 5, she starts to get ready for work while listening to an audiobook. She loves to listen to books, and will continue to do so throughout much of her workday, typically going through 2 or 3 audiobooks a week. She’s out the door by 6am…”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Penelope Fitzgerald: I hope you’ll be completely ruthless. Take the best typewriter for yourself. Neglect all the friends who come to stay, in favor of the writing, otherwise it’s not possible to get it done.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Susan Sontag: son said that the word to describe her way of being in the world was “avidity. Tthere was nothing she didn’t want to see or do or try to know. Sontag herself recognized the value of this avidity. More than ever and, once again, I experience life as levels of energy… What do I want? Energy, energy, energy. Stop wanting serenity, nobility, wisdom, you idiot.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Alma Thomas: I don’t know how it happened, but it seems to me that I’ve conducted my life so that every time I came to a crossroads, I took the right turn. I never married for one thing. That was a place I know I made the right choice. The young men I knew cared nothing about art, nothing at all. And art was the only thing I enjoyed. So I have remained free. I paint when I feel like it. I didn’t have to come home. Or I could come home late and there’s nobody to interfere with what I wanted, to stop and discuss what they wanted. It was what I wanted and no argument. That is what allowed me to develop.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Marie Bashkirtseff: I hate moderation in anything. I want a life of either continual excitement or absolute repose.”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Isabel Bishop) Fakat hayatı tuvale aktarmakta etkili bir yöntem bulamadan önce yıllar boyu tatminsizlikle boğuştu ve kendinden şüphe etti. 'Her şeyi bütün gücümle deniyordum.' diye hatırlıyordu daha sonra. 'Sefil durumdaydım. Hüsrana uğramıştım. İnsan deniyor, ama işe yaramıyor-insan bir tarafa yöneliyor ama rüzgar başka taraftan esiyor. Neticede hiç de istediği şeye ulaşamamış olduğunu görüyor. Yine de insanın çalışmalarında bulabileceği anlam tümüyle burada, insanın kasten niyet etmediği şeyde bulunabiliyor.' (s.312-313)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Natalia Ginzburg) Hayat devam ederken, insan olgunlaştıkça ruh halinin yazarken taşıdığı önem azalıyor, belli bir aşamada o kadar çok kayıp yaşamış oluyorsunuz ki alttan alta sürekli bir mutsuzluk oluyor. Dolayısıyla etkisi de azalıyor. Her ruh halinde yazmayı öğreniyorsunuz ve kendi hayatınızdan daha...uzak hissediyorsunuz demeyeyim ama hayatınıza hakim olmaya daha hazır oluyorsunuz. (s.307)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Coyne'nin günlük rutini dönem dönem değişiyor, çünkü sürekli zamanını en verimli şekilde düzenlemeye çalışıyor. Mevcut çalışma alışkanlıkları New York'ta tutunmaya çalışan genç bir sanatçı olduğu döneme nazaran çok daha yumuşak sayılır. O sırada gündüz reklam sektöründe çalışırken akşamları heykel yapıyormuş. Haftada iki gün geceliyor, akşamdan sabaha kadar stüdyosunda çalıştıktan sonra uyumadan gündüz mesaisine yetişiyormuş. Diğer hafta içi gecelerde işten sonra üç saat sanatla uğraşıyor, sonra normal bir uyku çekiyormuş. Bunu neredeyse on yıl sürdürdükten sonra sergileri art arda başarı kazanmış, burs başvuruları kabul edilmeye başlamış ve bütün zamanını sanata ayıracak bir para kazanmış. 'Hayatımın en zor dönemiydi, çok sıkı çalışıyordum.' diyor Coyne. O programa uymak için kendini bir ordunun komutanı, bedenini ise bir tabur asker gibi düşünüyormuş. 'Bu işi yapacağız derdim. Yarınız yatsın, yarınız ayakta dursun! Bu sayede kendimi motive ederdim. Bir de çok fazla kahve içiyordum. Sabahleyin işe gittiğimde ise ölü gibi oluyordum. Ama kendime diyordum ki 'Bu işi yapacağız; ya yapacağız, ya yapacağız. İnsan konuşarak her şeye ikna edebilir kendini.' (s.296-297)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Coyne pazartesiden cumaya kadar yukarıdaki rutine uyuyor. Cumartesileri kocasıyla kahvaltı ediyor, stüdyoda yarım gün çalışıyor, sonra müzeye ya da galerilere gidiyor. ...Pazar günleri tamamen serbest. 'Pazarları köpeği çıkarıyorum.' diyor Coyne. 'New York Times okuyorum, kocamla iki film izliyorum. O gün pijamaları hiç çıkarmıyoruz.' (s.296)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Coyne'nin hafta içi yemekleri hiç değişmiyor: kahvaltıda yulaf lapası ve küçük meyveler, öğle yemeğinde salata, akşam yemeğinde miso çorbası....Elbise dolabı da benzer şekilde sınırlı. 'Vakit kaybetmek istemediğim için hep aynı korkunç kıyafeti giyiyorum.' diyor. 'Her sene beş tane aynı balıkçı yaka kazaktan, beş tane aynı siyah pantolondan ve gerektiği kadar siyah çorap sipariş ediyorum. Bu bana yetiyor. Hiç üzerinde düşünmüyorum bile.' (s.296)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Petah Coyne) Coyne sabah dört buçukta kalkıp yarım saatini e-postalara ayırıyor, sonra saat beşte bir yandan sesli kitap dinlerken bir yandan çalışmaya hazırlanıyor-kitap dinlemeyi seviyor ve iş gününün büyük bir kısmında dinlemeye devam ediyor, genelde haftada iki üç sesli kitabı bitiriyor. Sabah altıda kapıdan çıkıp Soho'daki dairesinden stüdyosuna gidiyor, şehirde güneş doğarken kahvaltısına yetişiyor; sonra yedide stüdyosunun özel kısmına geçip çalışmaya başlıyor. 'Stüdyodayken gürültü engelleyici kulaklığımı takıyorum, iyi bir kitap seçip işe başlıyorum.' diyor. Stüdyoda aynı anda ilerleyen iki işi oluyor, sabah boyunca onlar arasında gidip gelirken büyük romanları dinliyorum, sadece hareket ediyorum.' diyor. 'Eserlerle dans ediyor gibiyim.' Coyne bir eserde durma noktasına vardığında onu stüdyodan çıkarıp depodan başka bir tanesini çıkarıyor. Kimi zaman bitmemiş eserlerin ancak beş yıl depoda kaldıktan sonra 'benimle konuştuğunu duyuyorum' ve o zaman geri getirilip tamamlanıyorlar. (s.295-296)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Didion...'günün büyük bir kısmını bir hikaye üzerinde düşünmekle' geçirdiğini söylüyordu. 'Ama kağıda hiçbir şey yazmıyorum, öylece oturuyorum, bütünsel bir fikir geliştirmeye çalışıyorum, akşama doğru saat beş gibi belki bir şeyler aklıma geliyor, o zaman birkaç saat çalışıp üç dört saat cümle, belki bir paragraf yazıyorum.'...'Yazmak...elinizdeki şeyi enine boyuna ele almak zorunda bırakır. Hiçbir şey kolayca birden aklınıza gelmez. Ne düşündüğünüzü bilmeniz için onu enine boyuna ele almanız ve yazmanız gerekir. Bir şeyi enine boyuna ele almanın tek yolu da onu yazmaktır kanımca.' (s.286-287).”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Joan Didion) ..En önemlisi akşam yemeğinden sonra bir saate ihtiyacım vardır,...o gün yaptıklarımın üzerinden geçmeliyim. ...Bunu akşamüzeri yapamam çünkü henüz yaptıklarıma çok yakınımdır. ... Bu bir saati bir şeyleri dışıma çıkarıp başka şeyleri içeri koymak için kullanırım. Ertesi güne de bir gün önce yaptığım her şeyi akşam aldığım notlara göre yeniden yaparak başlarım. Gerçekten çalıştığım zamanlar dışarı çıkmayı ya da akşam yemeğine insanları çağırmayı sevmem, çünkü o zaman bir saatimi kaybederim. O bir saat olmazsa ertesi güne aynı kötü sayfalarla başlarım, gidecek hiçbir yerim olmaz, moralim bozulur. (s.286)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Eudora Welty) Erken kalkarım. En iyi sabahları düşünen insanlardan biriyim. Çlaışmaya hazır bir halde uyanmayı ve o gün telefonun çalmayacağını, kapının çalmayacağını-iyi haber bile gelmeyeceğini-kimsenin uğramayacağını bilmek isterim. Bunların hepsi kabalık gibi görünebilir. Ama normalde bir günü güzelleştiren şeyleri istemem. Nerede olduğum ya da hangi odada bulunduğum umrumda değildir. Kalkıp kahvemi içer, sıradan bir kahvaltı yapıp çalışmaya başlarım. Bütün günü kullanırım! Akşam beş ya da altı gibi de çalışma gününü tamamen sona erdiririm. Burbon ve su içerim, akşam haberlerini izlerim, sonra da canım ne istiyorsa onu yaparım (s.284).”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Margaret Walker) ....1964 sonbaharında nihayet Jubilee'ye geri dönmeyi başardı, hızla çalıştı, sona yaklaştıkça giderek daha uzun saatlerini yazmaya ayırdı. Sonraki yılın ilkbaharında Walker 'sabah yediden on bire kadar çalıştıktan sonra öğle yemeği için ara veriyordum.' diye anlatıyordu. Ardından 'daktilonun başına geri dönüyor, akşam yemeğine ya da dörtteki çay molasına kadar devam ediyor, yemekten sonra a gece on bire kadar yazıyordum. Kendimi fiziksel sınırlarımın en sonuna kadar zorluyordum.' (s.276)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Margaret Walker)....Bir yazarın her gün birkaç saat yazacak zamana ihtiyacı vardır. Kurmaca düzyazı alanında bu özellikle gereklidir, romanda ise mutlak bir zorunluluktur. Şiir yazmak farklı olabilir, ama roman her gün uzun saatler sabit bir hızla ilerleyip işi bitirinceye kadar da durmamayı gerektirir. (s.275)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Grace Hartigan) Kendimi artık 'daha fazla resim yapamaz' durumda hissettiğim korkunç dönemlerden birindeyim. Kah bıkkınlık, kah huzursuzluk hissediyorum-bıkkınlık beni aptallaştırıyor, saatler boyu koltuğuma kıvrılıp öyle kalıyorum, önüme ne gelirse okuyorum-sinema kitapları, dedektif hikayeleri, 'edebiyat', eski dergiler. Huzursuzluk ise sürekli volta atmama, bir o pencereden bir diğer pencereden dışarıyı seyretmeme, insanların yüzlerine bakmak için sokağa çıkmama veya galeriden galeriye dolaşmama, çıldırmış gibi müze müze gezmeme yol açıyor; adeta yaşamda ya da sanatta beni bu çukurdan kurtaracak bir ipucu, bir iz arıyorum. Nihayet çalışma ruhu birkaç gün sonra kendi kendine geliyordu ya da haftalar boyu gelmiyordu. 'Sanat pat diye yakalanacak bir şey değil, peşinden koşmak gerekiyor, ele avuca sığmıyor' diye yazıyordu Hartingan günlüğünde (s.271-272)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Grace Hartigan) Şimdi günlerimin belli bir düzeni var-dokuz gibi kalkıyorum, senfoniyi açıp meyve suyu içiyorum, meyve yiyorum, bir demlik sade kahve hazırlıyorum. Biraz okuyorum, telefonda konuşuyorum...Sonra üç ya da dört hatta bazen beş saat bu tuval üzerinde çalışıyorum-daha şekil almaya başlamadı, ama yapılacak şeyler üzerinde düşünmeyi sürdürüyorum. Ondan sonra yine birkaç ev işi yapıyorum, soğuk duş alıyorum, haşlanıp soğutulmuş yumurta, bir iki kadeh rom, yine okuma, biraz plak...(s.271)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Alma Thomas) 'Bir kere hiç evlenmedim. Bu konuda doğru seçimi yaptığımdan eminim. Tanıdığım delikanlılar sanatı hiç ama hiç umursamıyordu. Benimse zevk aldığım tek şey sanattı. O yüzden özgür kaldım. Ne zaman istersem resim yapabiliyorum. Eve gelmek zorunda değilim. Veya eve geç gelebilirim ve ne istediğime karışacak, beni durdurup ne istediği konusunda benimle tartışacak kimse olmadı. Ben ne istiyorsam o oluyor, tartışma yok. Bu da benim gelişmeme olanak sağladı.' ..Thomas'ın üzüldüğü tek bir şey var, o da tam zamanlı olarak resim yapmaya başladıktan kısa bir süre sonra kronik romatizma yüzünden giderek bedenin hassaslaşmaya başlaması. 'Yetmiş sekiz yaşında bir bedenin içinde hapis kalmanın, ama yirmi beş yaşında birinin zihnine ve enerjisine sahip olmanın ne anlama geldiğine dair hiç fikriniz var mı?' diye soruyordu. 'Keşke saati altmış yıl geri alabilsem. O zaman gösteririm onlara' (s.267).”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Alice Neel) ...bencillik sanatçının ayrıcalığıdır, diye düşünüyordu, ayrıca erkek sanatçılara bu ayrıcalıklar sorgusuz sualsiz tanındığı için kendini bu konuda suçlu da hissetmiyordu. 1972'de verdiği bir derste şöyle demişti: "Kadınların yaşam tarzı çok bunaltıcı geliyor bana. Hep bir erkeğe yardım ediyor, asla kendileri performans göstermiyorlar, halbuki ben kendim de sanatçı olmak istiyorum! İyi bir karım olsa çok daha fazla şey başarabilirdim kesinlikle. Bu son derece erkek şovenizmi gibi geliyor bana, ama karşıma çıkan dünya böyleydi işte.' (s.263).”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Gloria Naylor) ...Çalışma programı elindeki tasarıya ve diğer işlerine bağlı olarak değişiyordu, ama fırsat bulduğu zaman tercihi sabah erken kalkmak ve öğlen on iki ya da bire kadar çalışmak, sonra da edebiyatla ilgisi olmayan işlerini halletmekti. Çalışma koşulları konusunda hiç seçici değildi. 'İhtiyaçlarım basit' diyordu. 'Temelde sadece ılık ve sessiz bir yere ihtiyacım vardır çalışmak için' (s.262)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Gloria Naylor)' ...Olanaksız bir programa göre çalıştığımı o sırada fark etmemiştim.' diyordu daha sonra. Tatil günlerinde, iş ve okul saatleri arasında, oteldeki gece vardiyasında ne zaman vakit bulursa yazıyordu. 'Tek başıma çalışıyordum, çünkü bir çalışan geceleyin bütün otelin işini görebilir' diyordu 1988'deki bir söyleşisinde. 'Geceleyin iki buçuk üçten sonra oturuyor, o gün yazdıklarımın düzenlemesiyle uğraşıyordum. İşleri bu şekilde yürütmek zorundaydım.' (s.261)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“Frame kulak tıkaçlarını göstererek 'hiçbir sese katlanamadığını' söylemişti; bungalovunun ön duvarına da sesi kesmek için fazladan bir sıra tuğla ördürmüştü, ama faydasını görmemişti....Toplum içinde asla kendini rahat hissetmeyen ama yazarken kendisi için anlam ve yol bulan bir yazar için çok uygun bir imajdır. (s.254)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Janet Frame) ...Her günkü yazma sürecini bir deftere not alma alışkanlığının da faydası oldu. Bu deftere bir sütuna tarihi, diğerine yazmayı umduğu sayfa sayısını, bir sonrakine gerçekte yazdığı sayfa sayısını, sonuncu sütuna da 'Mazaretleri' yazıyordu. Kariyerinin daha sonraki dönemlerinde son sütunu kaldırıp onun yerine 'Boşa Geçen Günleri' takip etti-zira, kendisinin yazdığı üzere,'Bildiğim mazaretleri kendi kendime teşhis etmeye ihtiyacım kalmamıştı.' (s.253)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Janet Frame) Kulübemde bir yatak, duvara yapışık bir masa, bir kerosen lambası, yerde bir hasır, önüne eski bir perde çekilmiş küçük bir gardırop, yatağın başucunda da küçük bir pencere vardı (s.251)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Eleanor Roosevelt) Roosevelt You Learn by Living adlı eserinde insanın zamanını en iyi nasıl kullanacağı meselesini değerlendirir. Göründüğü kadarıyla bu konuda kesinlikle uzmanlaşmıştır:' Bu meseleyi üç yoldan çözmeyi başarabildim: birincisi, içsel sükunetimi koruyarak çevremde olup bitenlerden rahatsız olmadan çalışmak; ikincisi, dikkatimi elimdeki işe vermek; üçüncüsü belli işleri belli saatlere yerleştirerek günlerimi bir rutine oturtmak. Yapılması gereken her şeyi önceden planlamak, ama aynı zamanda beklenmedik şeyleri yapabilecek esnekliği de korumak' (s.245)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“...Bronte ve kardeşleri her akşam dokuzda edebi eserleri üzerinde çalışmayı bırakırlardı. O saatte bir araya toplanarak yürüyen işleri üzerine konuşurlar, romanlarının konularını birbirlerine anlatarak oturma odasında volta atar, haftada bir iki kez de yazdıklarını sesli okuyarak yorum ve tavsiye alırlardı. (s.236)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
“(Mary Wollstınecraft) Hayat sabırla emek harcamaktan başka bir şey değil: daima koca bir kayayı yokuş yukarı itmeye benziyor; çünkü insan kayayı yerleştirdiğini düşünerek dinlenecek bir yer aramaya başlayamadan kaya yeniden aşağıya iniyor ve bütün işin baştan bir daha yapılması gerekiyor. (s.232)”
― Daily Rituals: Women at Work
― Daily Rituals: Women at Work
