Yedinci Gün Quotes

Rate this book
Clear rating
Yedinci Gün Yedinci Gün by İhsan Oktay Anar
2,906 ratings, 3.85 average rating, 135 reviews
Yedinci Gün Quotes Showing 1-7 of 7
“Eflatun nam bir feylesof, 'Bu dünya, Fikirler aleminin bir taklididir.' dediğinde, Fars kralı Dara, 'Nah! Asıl fikirler, bu Dünya'nın bir taklididir!' demişti.”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“Evet! Kitleler baruttan sonra keşfedilen en ölümcül silâhtı. Onları artık krallar değil, halk avcıları kullanabilirdi. Çünkü kitleler dalkavukları severdi. Tek iken sefil, zavallı ve haksız, biraraya geldiklerinde ise şerefli, kuvvetli ve haklı oluyorlardı. Bu, on pezevengin biraraya gelince bir aziz etmeleri kadar akla havsalaya sığmaz bir şeydi.”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“...belki de, erkeğin kadını seçtiği bir cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refâha eriyordu. Bunun doğruluğunu ölçmek için, bedenî sâiklerine gem vuramayan paşayı seçen Padişahımız'ın memleketiyle, aynı paşayı seçmeyen basit kızın memleketini karşılaştırmak kâfiydi.”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“...muhterisleri de dusundu ve bu kitabindaki kusurlari, rastlayinca sevinip tatmin olsunlar diye onlara sadaka olarak verdi”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“İctimaiyyat tahsil etmiş, ünsüzlüğüyle ünlü bir filozof olan Bayram Envar Efendi'nin dediği gibi belki de, erkeğin kadını seçtiği bir cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refaha eriyordu.”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“Gerçi zabit, bir hürriyet kahramanıydı, ama fedailerine gazetecileri öldürme emri verdiğine bakılırsa, Britanya'da 7 asır önce dokunmaya başlanan kumaştan biçilip her seçimde üzerine yeni yamalar vurulan hürriyet denilen elbise, aklen ve ahlaken yetişkin insanın ölçülerini mezurayla bir kez aldıktan sonra makas yerine giyotin kullanan, ve en kötüsü, müşterilerinin bedenen ve aklen bir çocuk olduğundan habersiz Fransız terzilerine sipariş edildiğinden midir nedir, ona fazla büyük geliyor olmalıydı. Anlaşılan 'hürriyet', Selanik'ten Dersaadet'e, müzik kulağı pek olmayan evde kalmış bir kız kurusuna koca bulmak için sipariş edildikten sonra, Galata Gümrüğü'nden fors ve rüşvetle geçen ahenksiz bir piyano gibi gelmişti. Britanya'da yaşlı bir fahişeden doğma o 'bakire', yani romantik centilmenlerin elde etmek için kendisine nazikçe kur yaptıkları ve aslında İngiltere'nin gerçek ve meşru kraliçesi olan 'hürriyet', Dersaadet'e geldiğinde, gayr-i müslim diye nefretle ona bakıp onunla cima etmeyenler hariç, tekamül bakımından ayılardan hallice abazan güruhları tarafından çarşıda ve pazarlarda, sokaklarda, taciz ve tecavüze uğramış, Abanoz Sokak'ın yolcusu olmuştu. İngiltere'deki parlamentoda el üstünde tutulan ve Tanrı'nın değil halkın çocuklarını doğurduğu için Meryem kadar mukaddes olan bu bakire, Dersaadet'te bir kerhaneden fazla bir şey olmayan mecliste yine halk tarafından bafilenip daima piçler doğurmakta, bu da yetmiyormuş gibi durmadan ve durmadan kendi piçlerinden de gebe kalmaktaydı”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün
“[...] Rus siperine vardığında, elindeki kürekle vura vura siperdeki Ruslar'dan bir nicesini öldürdüğü için üstüne başına, suratına paçasına kan sıçramış bir er paşaya, "Kumandanım! Şu yaralılara bir bakın! Kolları bacakları artık yok! Dilencilik mi yapacaklar! Biz çiftimizi çubuğumuzu alıp buraya geldik! Bu harp kime ne fayda sağlayacak? Bizler kimin için muharebe ediyoruz! Evime sakat dönersem dilencilik mi yapayım!" diye öfkeyle sordu. Kızan paşa ona, "Düşman vatanını işgal edip karını bacını ananı kerkse, kadınların fahişe olsa, daha mı iyi olur!" diye bağırdı. Bunun üzerine er, "Fahişe para alır, ama karşılığında bedenini verir. Dilenci ise bir şey vermeden, asalak gibi beleşten geçinir. Hangisi daha şerefli! Harpten sonra bu memleketin fahişelerle dolması mı, yoksa dilencilerle mi! Vatan kurtulursa, şeref madalyası verilirken bir tek siz şerefli olacaksınız. Oysa biz, vatanı kurtarırken şerefimizi kaybediyoruz!”
İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün