Ruh Adam Quotes

Rate this book
Clear rating
Ruh Adam Ruh Adam by Hüseyin Nihal Atsız
2,210 ratings, 4.26 average rating, 201 reviews
Ruh Adam Quotes Showing 1-11 of 11
“Sevginin niçini olmaz ki efendim... Düşünsem belki mâkul bir sebep bulabilirim. Fakat bu hakikî sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz. Sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden;
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! gönlün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olsaydı.

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler...
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma "Kaabil";
İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur,
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Aslında sen nefsinle vuruşacaksın, dedi. Günahkarsın... Düşmek bir şey değildir. Kalkamamak, düşkün kalmak korkunçtur.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Askerlik öldü general! Sinsi siyasetçilere sırf üniformalı oldukları için asker diyemem”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Hakikaten şu insanlar pek müz'iç (bıktıran, usandıran) mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Askerlik rütbe ve elbise değil, ruhtur.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“İnsanlar okunmamış birer kitaptır. En basitleri hakkındaki hükmü bile tamamının okunmasına bırakmalı. Biraz derince olanların ise, iyice okunduktan sonra üzerinde az veya çok düşünmek lâzım.”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Sus, sus... Ben de ızdırap çekiyorum...”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“-aşk, şehvetin estetik şeklidir...kesilmiş bir koyunun kasap dükkânındaki manzarası hoşa gitmez, hatta bazılarına iğrenç görünür. fakat usta bir aşçının elinde nefis bir et yemeği olduğu zaman, dükkândaki manzarasına bakamayanlar bile onu iştahla yer. aşk da böyledir. aslında şehvettir yani hayvanî bir istek. fakat romantik bir muhayyele onu o kadar süsler ve güzelleştirir ki aşkın ilâhî bir duygu olduğuna inanırız. yüzlerce yıldan beri bu şairane tarifleri dinleye dinleye aşkın insanüstü bir şey olduğunu sanmışızdır. gerçekte şehvet isteğinden başka bir şey değildir. aşkın şehvetle aynı şey olduğunun kesin bir delili de vuslattan sonra ikisinin de sönmesidir.
- yıllarca süren aşklar nedir?
- vuslata erememenin, yahut çok geç ermenin, belki de âşıktaki geç soğuma karakterinin neticesi...
- hep sevenden bahsettin, dedi. sevilenin bu aşk illetindeki rolü nedir?
- sevilen ne kadar güzel ve çekici olursa aşk da o kadar şiddetli ve uzun olur. bazı kadınlar veya kızlar bilmeden karşısındaki erkeği delirtir. bazıları sanatkârdır. bunu bilerek yapar. kadın, oldukça iptidaî bir yaratıktır ama erkeği sürüklemek bilgisinde çok ustadır. vuslattan, sonra erkeğin bıkacağını sezdiği için onu daha çok bağlayacak türlü hünerler gösterir. böylece aşk olgunlaşır. sözün kısası, şairin dediği gibi: mecnûn’a cihan dopdolu leylâ görünürmüş. şehvet, hayatın en büyük prensibidir. insan neslinin tükenmemesini sağlar. insan, akıl ve duygu bakımından çok üstün ve ileri olduğu için bu prensibi de olgunlaştırmış, güzelleştirmiştir. yiyeceğini, giyeceğini, barınacağını güzelleştirdiği gibi. şehvet, aşk haline geldikten sonra artık insanlar arasında yarış başlamış ve beyinler, muhayyeleler gerçekte olan güzellerle kanmayarak onları icad etmek yoluna girmiştir. sevgiliyi âşık yaratır, sonra tapar. onda eşsiz güzellikler, büyüklükler bulur. aslında alelâde bir kız veya kadındır ama mecnûn’un leylâ’yı görüşü gibi onu ilâhlaştırdıkça artık aşk denilen tezahür başlamıştır. bununla beraber aşk lüzumlu bir şeydir...
-neden?
-yaşamayı tatlı bir hale getirdiği, ihtiras olduğu için lüzumludur, ihtiraslar çok defa parlak ve olumlu neticeler doğurur. siyasette, ilimde, sanatta ihtiras olmasa belki de bugünkü medeniyet olmazdı. aşk bir nevi anormal duygudur, âşıklar da anormal hastalardır ama ruh hekimliği bakımından her büyük insan da az çok anormal sayılır. bütün insanlar tam normal olsa insanların akıllı ve şuurlu hayvanlardan farkı kalmaz. aşk olmasaydı erkek-dişi ilişkileri bayağı bir çiftleşmeden ibaret kalacaktı.
- dünyanın temeline dinamit doldurup fitili ateşledin! dedi.
- anlamadım. neden?
- şundan: aşk bir şehvet. şehvet de vuslatla sönen bir duygu. öyleyse insanlar zevcelerine boyuna ihanet edeceklerdir. böyle bir dünyada zevk kalır mı?
cezmi gülümsedi:
- insanların çözemeyecekleri problem olarak da galiba yalnız bu kalacaktır. insanların zevcelerine boyuna ihanet edecek olması seni ürkütmesin. zaten insanlığın bugünkü manzarası nedir? hatta bu ihanet karşılıklı değil mi? birkaç hafta gazetelerin polis vakalarını dikkatle okursan söylediklerime hak verecek çok ilgi çekici örnekler bulursun. bunların çoğu sevgili yaratmak içgüdüsünden doğar. bir prensesin avamdan bir erkekle, yaşlı bir erkeğin körpe bir kızla sevişmesi gibi hâdiseler seni önce şaşırtacak, sonra bunlara alışacaksın. hatta sen bile, bu kadar ciddî karakterde olduğun, askerlik dışındaki hiçbir konuya aldırış etmediğin halde günün birinde
kendinden yirmi beş yaş küçük bir kızı sevebilirsin...”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam
“Göğsünde vurup parçalanan kalbi nihayet
Bir saçları kan gözleri keskin dişi çeldi.
Artık bitecek ruhunu sarsan bu şeamet
Zira saçı kan sevgilinin ismi eceldi

İçtin de ecel zehrini sen kendi elinle
Hala bu gönül hangi uzak gölgeyi bekler
Bak haykırıyor “boştur ümitler” diye dinle,
Zulmette keder besteleyen gamlı köpekler

Bir dinle adem ülkesinin ruhunu: yer yer
Davet ediyor bak seni binlerce kucaklar...
Bir sır gibi sevda gibi sessizce gezinenler
Bir gün seni otlarda uzanmış bulacaklar...

Kalbin benim olsun diyorum çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? çabuk kalbini sök, ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Yutlak seveceksin beni bundan kaçamazsın...

Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni bundan kaçamazsın...”
Hüseyin Nihal Atsız, Ruh Adam