Haset Quotes

Quotes tagged as "haset" Showing 1-5 of 5
“Kıskançlık ile "adına sevinmek" arasındaki mesafe, zamanla kısalan bir şeydir. Uzak olduğun ve kendini eşit görmediğin insanın "adına sevinirsin". Yakınlaştıkça ve kendini karşındakiyle denk görmeye başladıkça yerini kıyas alır. Muvaffakiyette bir payın varsa yine "adına sevinirsin", ötesinde bilinçsiz bir haset içindesin...”
Barış İnce, Çelişki
tags: haset

“Kişinin var olan potansiyelini en iyi şekilde hayata geçirmesi temel ihtiyaçlarından biridir. Bunu kendi hayatında yapamadığı zamanlarda, haset devreye girer ve bu tamamlanmamışlığa işaret eden bir mesaj görevi üstlenir.”
leyla navaro, Haset ve Rekabet

“Aile bireylerine duyulan sevgi ve sadakat duyguları, bilinçaltı akitler yoluyla kendini var eder.”
Leyla Navaro, Haset ve Rekabet

“Bakan göz aslında görülene görüldüğünü, bu dünyada bir yeri olduğunu, dolayısıyla var olduğunu hissettirmektedir. Görülmek, fark edilmek insanın özgüvenini perçinler, varlığını çoğaltır. Yaptıklarımızın başarısı ancak başkaları tarafından görüldüğünde bir anlam kazanır. İktidar aslında seyircinin gözündedir.”
Leyla Navaro, Haset ve Rekabet

Ömer Seyfettin
“Erkeklerini, hiçbir fırsat kaçırmayarak, güzel görmekten, aşktan, sevişmekten mahrum bırakan bu kadınlar, aynı zulmü kendi cinslerine de yaparlar. Tanıdıkları bir kadının başından kazara bir macera geçer, mesela bir 'mektubu' yakalanır, yahut da kocasından boşanıp diğer birine varırsa hepsi birden ona darılırlar ve dehşetle afaroz ederler. Aradan uzun seneler geçer, o kadını sokakta gördüler mi; yollarını değiştirirler, bazıları yüzüne tükürmeye kalkar, en insaflıları biraz acır, 'Ah, zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş' der. Semtimizde, 'Bir kadının en birinci görevi güzel olmaktır' sözünün nasıl tehlikeli
bir yalan olduğunu pek iyi bilen anneler, kızlarını, ellerinden geldiği kadar güzellikten, şuhluktan, süsten, serbestlikten alıkoyarlar. Bu annelerin sokağa çıkarken kızlarının kulaklarına fısıldadıkları öğüdün değişmez modeli budur: 'Kızım! Peçeni indir. Ellerini çarşafın içine sok. Başını öyle yukarı kaldırma, aşifte diyecekler. Önüne bak. Fransız karıları gibi zıp zıp yürüme. Yavaş, yavaş. Göğsünü ileri çıkarma, arkamıza takılacaklar. Sana azgın diyecekler. Adın çıkacak. Evde kalacaksın, vs. vs...' Sonra, tanışan, görüşen her aile, sanki birbirlerinin doğal müfettişleridir. Sakın bir aile içinde küçük bir aşk macerası geçmesin. Rezalet, dedikodu birden göklere çıkar, kahramanlarını tefe korlar. Oğullarının ve kızlarının gizlice görüşmelerine, mektuplaşmalarına aldırmayan; göz yuman annelere bütün tanıdıkları, yine birden darılır; 'Ah, ayol kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor...' diye ondan iğrenirler.”
Ömer Seyfettin, Aşk Dalgası