Kanal İstanbul ve alaycı, muzip 12 Eylül nesli
Bugün İstanbul BüyükÅehir Belediye BaÅkanı Ekrem İmamoÄlu 1,5 saat süren bir konuÅma ile Kanal İstanbul olarak bilinen “çılgın projenin” İstanbul halkı, çevre, doÄal yaÅam, Türkiye ekonomisi ve ulusal güvenlik bakımlarından sakıncalarını 15 madde halinde sıraladı.
İmamoÄlu’nun uzun konuÅmasının ardından sivil toplum örgütlerinden, çevre inisiyatiflerinden ve sosyal medya hesaplarından İstanbul halkının, demokratik ve yasal haklarını kullanarak itirazlarını dile getirmesi çaÄrıları yapıldı.
Yapılacakların baÅında, 23 Aralık günü askıya çıkartılan Ãevresel Etki DeÄerlendirme (ÃED) Raporu’nun incelenmesi ve raporla ilgili görüŠve itirazların Ãevre ve Åehircilik İl Müdürlüklerine 10 gün içinde dilekçe ile iletilmesi geliyor. 10 günlük itiraz süresinin üç günü geçti bile.
ÃaÄrılara kulak vererek Ãevre ve Åehircilik İl Müdürlüklerine dilekçe vermek üzere gidenlerin görüntüleri de haberlere düÅmeye baÅladı. Görüntülerdeki insanların neredeyse tamamına yakını, “5-10 yıl sonra bu dünyada olmayacakları” gerekçesiyle, “ülkenin geleceÄini yönlendirme hakları” tartıÅmaya açılan “yaÅlılardan” oluÅuyordu.Aynı saatlerde, “uzun yıllar yaÅayacak gençler” sosyal medyada “Nuh’un Gemisinde cep telefonuyla haberleÅildiÄini” söyleyen ve ÃED raporunda imzası olduÄu söylenen, Åahısla alay etmekle meÅguldü. Åakacı, alaycı, muzip 12 Eylül kuÅaÄı, demokratik ve anayasal haklarını kullanmak yerine, sosyal medyada ilgili Åahısla dalga geçmeyi tercih etmiÅti.
Neler yapılabilirdi?
Türkiye’de yüzlerce üniversitenin binlerce inÅaat mühendisliÄi, çevre mühendisliÄi, gıda mühendisliÄi, ziraat mühendisliÄi, çevre ve kent planlama öÄrencisi, onlarca öÄrenci topluluÄu var. Bu öÄrencilerin öncülüÄünde bir araya gelebilir, toplantılar, sempozyumlar düzenleyebilir, Kanal İstanbul’un sonuçlarını tartıÅabilirlerdi.
Gazetelerde, dergilerde, web sitelerinde, bloglarda, sosyal medya hesaplarında ve forumlarda konuyla ilgili duyarlılık yaratmak amacıyla konu muhtelif boyutlarıyla gündeme getirilebilirdi.
Grafitilerle, bildirilerle, basın açıklamalarıyla, Åarkılarla, karikatürlerle nasıl bir Åehirde yaÅamak istediklerini kamuoyuna duyurabilirlerdi.
Yabancı dillerde yayınlayacakları bildirilerle dünyanın dikkatini çekmeye çalıÅabilirlerdi.
Ãniversite kampüslerinde, okullarda, öÄrenci yurtlarında, iÅyerlerinde toplantılar düzenleyebilir, konuyu deÄiÅik boyutlarıyla tartıÅabilirlerdi.
İtiraz dilekçelerini imzaya açabilir, imzalı dilekçeleri vermek için topluca Ãevre ve Åehircilik İl Müdürlüklerine gidebilirlerdi.
Ãzetle, anayasal ve demokratik haklarını kullanabilir, yurttaÅlık haklarını, yukarıda sıralanan en masum ve demokratik eylemlerle savunabilirlerdi.
Kanal İstanbul konusu yaklaÅık bir haftadır hararetle tartıÅılırken ve itiraz süresinin üç günü sona ermek üzereyken henüz bir kaç cılız ses haricinde, 12 Eylül neslinden kayda deÄer bir görüŠve itiraz dile getirilmedi. Bunun yerine hiçbir sonuç vermeyecek Åakalar, alaylar, “Ok Boomer” twitleriyle kendilerini eÄlendirirlerken, dünya tarihinde görülmemiŠölçüde dramatik sonuçları olacak bu giriÅime de ciddi bir tepki vermeyi beceremediler.
İŠgene baÅa düÅtü ve bir duyarlılık yaratmak üzere “5-10 yıl sonra bu dünyada olmayacak” ihtiyarlar elde dilekçe, İl Müdürlüklerine akın etti.
Görünen o ki, hayatı muziplik ve Åakadan ibaret zanneden ve sandıkta cumhuriyeti kaybeden 12 Eylül nesli, “çılgın projelerle” alay edip eÄlenirken, İstanbul’u da kaybedecek.