Cengiz Çandar's Blog, page 235

February 24, 2025

Galatasaray, Mourinho için suç duyurusunda bulunacak

Galatasaray, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun sarf etmiş olduğu sözler üzerine suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

Sarı-kırmızılı kulüpten konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Türkiye’de çalışmaya başladığından beri düzenli olarak Türk insanını aşağılayıcı sözler sarf eden Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, bugün ahlak dışı ifadelerine insanlık dışı söylemleri de eklemiştir. Jose Mourinho hakkında bu ırkçı söylemleri nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunacağımızı, UEFA ve FIFA nezdinde de şikayetçi olacağımızı bildiririz. Tüm bu girişimlerimizin yanında “Ahlak timsali” rakibimizin teknik direktörlerinin bu söylemi hakkında göstereceği tavrı takip edeceğiz” denildi.

Mourinho ne demişti?
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, derbinin adından düzenlenen basın toplantısında, “Bugün hakeme de teşekkür etmeliyim. Bahsettiğiniz pozisyonda rakip kulübede herkes maymun gibi oyuncunun başında zıplıyorlardı. Çok büyük karakter. Türk hakem olsaydı 1. dakikada sarı kart verirdi ve 5. dakikada da değiştirmem gerekirdi” ifadelerini kullanmıştı.

Galatasaray, Mourinho için suç duyurusunda bulunacak yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 23:19

Okan Buruk: Bugün savunma yönümüz iyiydi

Trendyol Süper Lig’in 25. haftasında Galatasaray evinde karşılaştığı Fenerbahçe ile 0-0 berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, “The Crying One’nın konuşması biraz uzun sürdü. Biliyorsunuz ağlamasıyla meşhur. Uzun uzun ağladı. İçeride ağladı, hakem odasına girdi, ağladı. Ağlamaya devam etsin. İki takım için de oyun olarak çok mutlu olduğumuz bir maç değildi. Mücadele gücü çok yüksekti. Rakibimiz ligde topla oynama sıralamasında 7. sırada. Geçiş ve uzun topları çok fazla kullanan, kanatlardan orta yapan bir takımdı. Uzun topları Lemina ile kestik. Yan ortalarda da doğru pozisyonlar aldık. Duran toplarda net bir pozisyona girdiler. Biz daha üretken olabilirdik. Fiziksel olarak, mücadele anlamında iyi işler yaptık. Benim görüşüm, bu kadar kötü performans gösteren bir derbi hakemi hatırlamıyorum. Bütün maçı durduran, saçma sapan fauller veren. Bizim aleyhimize verdiği kararlar, gösterdiği kartlar, verdiği fauller, vermediği fauller oldu. Birçok şeyi aleyhimize verdi. Maç öncesi ne kadar baskı altında olduğu yüzünden belliydi. Bu kadar tecrübeli, final yönetmiş bir hakemin elinin, ayağının titremesi… 3 kere pozisyon yokken, düdüğü ağzına götürdüğünü gördüm. Türk olduğu için 4. hakemi hiç dinlemedi. Mert Müldür’ün yerde el pozisyonu var, basketbol oyuncusu gibi eliyle sektirdi. 4. hakem el diyor, sadece Türk olduğu için vermedi. Ona oyun içerisindeyken ‘Çok karışma’ dedi. Bu kadar kötü performans görmedim. Tabii ki Fenerbahçe’nin, Fenerbahçe’nin hocasının hoşuna gidecektir. Çünkü bütün faul haklarını kendilerinden yana kullandı. Oyunu çok durdurdu. Biz hep Türk hakemlerinin oyunu durdurmasından şikayet ediyorduk. Bence iki misli durduran bir hakem vardı. Kendi performansının çok altındaydı. Bunun da üzerindeki baskıdan kaynaklandığını düşünüyorum. İlk defa Türkiye’de bir derbi yönetiyor. Oyunu o kadar çok durdurdu ki bunla ilgili Türk hakemlerinin hakkını yiyormuşuz. Oyunu yavaşlatmada daha kötüleri da varmış” diye konuştu.

“Bugün savunma yönümüz iyiydi”
Karşılaşmanın sonlarına doğru hücum hamleleri yaptıklarını ifade eden Buruk, “Biz maçın sonlarına doğru hücum hamleler yaptık. Rakibimiz savunma hakemleri yaptı. Rakibimizin kaybetmemeyi düşünmesi de bizim için önemli rol aldı. İki orta saha orta sahaya dönünce bence rakibimizin üretmesi azaldı. Bir duran topları vardı. Çok az pozisyona girdik. Pozisyon zenginliği olmayan maçtan çıktığımız için bu anlamda mutsuz oluyorum. Bugün savunma yönümüz iyiydi, hücum yönünde istediklerimizi yerine getirmedik” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun, ‘Galatasaray eğer büyük takımsa, bundan sonraki maçlarda da yabancı hakem ister’ sözünün hatırlatılması üzerine sarı-kırmızılıların teknik direktörü, “O konuda biz karar veremiyoruz. Onlar ne karar veriyor. Onlar ne derse oluyor zaten. O yüzden gereken başvurular yapsınlar” dedi.

“Mourinho’nun, Türk hakemlerini küçük düşürmesini kınıyorum”
İyi hakemlerin de baskı altında kötü performans verdiğini söyleyen Okan Buruk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün çok net gördük. Maçı inanılmaz durdurdu. Bu kadar kötü yöneteceklerse, yönetmesinler. İyi hakem gelecekse, burada hakem seçmek çok önemli. Bu hakem üzerinden yapılan inanılmaz hava oldu. Herkes bu hakemin geleceğini biliyordu. Maribor’dan hakem geliyor, Acun Iıcalı’nın Maribor’da takımı var, UEFA Başkanı’nın Ali Koç ile yakınlığı, bir sürü bu hakemi dışarıdan rahatsız edecek, baskı altına alabilecek şey var. Ben, bunlar var demiyorum. Bir hakemi seçerken, o hakemin rahat kafayla gelmesi için bunların ortadan kalkması gerekiyor. İngiltere’den, Fransa’dan, İspanya’dan gelseydi, bunların hiçbiri olmayacak. Yanlış hakem seçimiyle bunu hakeme yüklüyoruz. Mourinho maçtan sonra hakem odasına girdi. Oradaki Türk hakeme hakaretvari konuşması da bence çok yanlış, ‘Bunlar yönetseydi, maç böyle olurdu’ diye. Bu da çok yanlış. Türk hakemini küçük düşürmek, buna inanamıyorum ve bunu kınıyorum. Bu baskının ortadan kalkması lazım. Hangi maça kim gelirse gelsin, doğru yönetecekse, objektif olacaksa gelsin.”

“Galatasaray taraftarı artık takımı sahiplenmeli, 5. yıldıza, şampiyonluğa odaklanmalı”
Ara transfer döneminde takıma katılan Gabonlu futbolcu Mario Lemina hakkında kendisine yapılan eleştiriler için Buruk, “Ben hep istediğim oyuncuları aldım. Geçen maç onu hazırladık. Bugün de 11’de başlattık. Geldiğinden itibaren ona güvendiğimi söylemiştim. Gelmeden de telefonla konuşmuştuk. Bu kadroyu isteyerek kurdum. Çok büyük başarıları Lemina ile birlikte, taraftarımızla birlikte yaşayacağız. Sosyal medya üzerinden Galatasaray’ı karıştırmak için çok fazla çaba var. Bizim birlik olma zamanımız. Bir tane Galatasaray var. Bu birlikteliği artık kurmamız gerekiyor. Karşı takımın neler yaptığını, dışarıda neler döndüğünü çok net bir şekilde biliyoruz. Galatasaray taraftarı artık takımı sahiplenmeli, 5. yıldıza, şampiyonluğa odaklanmalı” ifadelerini kullandı.

“Rakibimizin hocası risk almadı”
Kendi oyunlarını oynadıklarını belirten 51 yaşındaki teknik adam, “Rakibimiz iyi bitiren bir takım. Fenerbahçe iyi oynamıyor gibi gözükse de çok gole yakın oyunculara sahipler. Bu anlamda da ilk sıradalar. Çok fazla rakibi kalemize yaklaştırmadan, baskılara devam ettik. Deplasmana gitseydik aynısını oynardık. Rakibimizin hocası risk almadı. Ben olsam risk alırdım. Ligi çevirmek istiyorsanız, puan farkını düşürmek istiyorsanız risk alırdım. Bu fark devam ediyor. Hiçbir şey bitmedi. Fenerbahçe çok iyi oyunculara sahip. Galatasaray olarak bizim elimizde. Önümüzdeki 9 maçı kazandığımız takdirde zaten şampiyon oluyoruz. Bunu kazanmak için oyuncularımla birlikte çalışacağım” değerlendirmesinde bulundu.

“Burada kimseyi suçlamak istemiyorum, herkesin hatası var”
Derbi için alınan yoğun güvenlik önemleriyle ilgili ise Okan Buruk, “İlk yarı rakip sahaya gittik, maçımızı kazandık. Güzel içeri girdik, kutlamamızı yaptık. Abartılı bir şey yapmadık. Burada kimseyi suçlamak istemiyorum. Herkesin hatası var. Bu görüntüyü veriyorsak, sahanın içine polis sokuyorsak burada hepimizin suçu var. Demek ki bir yerlerde yanlış yapmışız. Onlar da baskı alında, bir olay çıkmasın. Geçen sene bizim stadımızda maçtan bittikten sonra sahaya çıkılıp, kutlama yapılmaya çalışıldı. Darp oldu, mahkemeye taşındı. Stat müdürümüz çok önemli darp yaşadı. Bizim de gerginlikleri yaptığımızı düşünüyorum. Aslında hepimiz birbirimize çok yakınız. Çok iç içe yaşadığımız halde sahaya indiğimizde hepimiz çok farklı kimlik kazanıyoruz. Her sene daha kötüye gidiyor. Daha da fanatizm artıyor. Çok fazla da engel olamıyoruz. 6222 sayılı kanun çıktı. Bu suçu işleyenlerin göreceği cezalar ölçü olabilir. Şiddetin artması için inanılmaz bir çaba var. Hepimiz suçluyuz. Düzeltmek için ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Bunun için de şu anda daha iyi gideceğini düşünmüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Okan Buruk: Bugün savunma yönümüz iyiydi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 23:16

Jose Mourinho: Pozitif futbol anlamında iyi maç oldu

Trendyol Süper Lig’in 25. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda karşılaştığı Galatasaray ile golsüz berabere kaldı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. Bu sezon oynanan 3 derbinin sonuçları hatırlatılması ve ‘derbi galibiyeti almadan şampiyon olabileceğinize inanıyor musunuz?’ soruna Mourinho, “Evet. Bence mümkün” yanıtını verdi.

Hakem Slavko Vincic’in yönetimi hakkında konuşan Mourinho, “Bence bugünkü maçın iyi olma sebebinin tek sorumlusu hakemdi. İki taraf açısından takımlar iyi mücadele verdi. İyi maçın sorumlusu hakemdi. Amaçları daha 20. saniyede ilk yaptıkları şey 18 yaşındaki oyuncuya sarı kart aldırmaktı. Bu tarz yer altı stratejileri konusunda çok güçlüler. Türk hakem olsa Yusuf sarı kart görürdü. Benim de çıkarmam gerekirdi. Hakemin performansı üst seviyedeydi. Çok çekişmeli bir maç oldu futbol anlamında güzel bir maç olmadı belki ama iyi mücadele vardı. Lehimize bir penaltı olabilecek pozisyon var. El miydi, değil miydi? İzlemek istemiyorum çünkü hakem iyi maç yönetti. Maçı izleyenler büyük ve iyi bir maç izlediler. Maçtan sonra hakem odasına gittim 4. hakem de oradaydı. ‘Buraya geldiğiniz için, bu maçı yönettiğiniz için teşekkür ederim’ dedim. ‘Siz olsaydınız felaket olurdu’ dedim. Siz derken Türk hakemlerinden bahsettim. Lehimize bir penaltı olabilecek pozisyon var. El miydi, değil miydi? İzlemek istemiyorum çünkü hakem iyi maç yönetti. Çok büyük iyi maç oldu. Duygu anlamında, pozitif futbol anlamında iyi maç oldu.

“Bugün bizler kazanmaya çalıştık”
Galatasaray’ın ikili averajdaki üstünlüğü ile ilgili gelen soruya Mourinho şunları söyledi:
“Bugün berabere kaldık. Bugünün gerçeği bu. Bizler kazanmaya çalıştık, onlar beraberlik istediler. 6 puanlık fark var ama önümüzde oynayacağımız 12 maç var. Ocak ayının başında olduğu gibi tekrar maç kazanma potansiyelimiz var. Onların da büyük oyuncuları var. Çok iyi bir takım değiller ama iyi ve büyük oyuncuları var. Bazıları daha önceden tanıştığım oyuncular. Onlar başka bir şeye dönüştüler. Eğer çok iyiyseler o zaman her maç yabancı hakem isterler. Yabancı hakem olduğunda ne olduğunu gördük. UEFA turnuvalarında eve dönüş. Bize karşı evlerinde kaleyi bulan tek bir şut. Biz çok iyiyiz, biz şampiyon takımız; eğer bunu göstermek istiyorlarsa, bunun bir örneği olmak istiyorlarsa o zaman her maç yabancı hakem isterler.”

“Yusuf, çok büyük karakter”
Derbide 11’de başlayan genç oyuncu Yusuf Akçiçek’in performansıyla ilgili ise Portekizli teknik adam, “Performansı sebebiyle teşekkür etmem gerekiyor. Eğer bugün kötü oynasaydı sizler beni öldürürdünüz. Bu işlerin nasıl işlediğini çok iyi biliyorum. Bugün beni kurtardı, kendisine güveniyorum. Kendisi kusursuz değil ama Varane ile kıyaslayamam. Bu yaştayken Şampiyonlar Ligi’nde oynatmıştım. Bugün hakeme de teşekkür etmeliyim. Bahsettiğiniz pozisyonda rakip kulübede herkes maymun gibi oyuncunun başında zıplıyorlardı. Çok büyük karakter. Türk hakem olsaydı 1. dakikada sarı kart verirdi ve 5. dakikada da değiştirmem gerekirdi. Biliyorum Montella (A Milli Takım Teknik Direktörü) mutludur. Montella’nın elinde çok fazla oyuncu var ama Yusuf’un performansından o da memnundur. Aynı zamanda kaleci de fena değil. Yapılan ortada tek elle tutabilecek öz güvene sahip. Dolayısıyla kendisi de geliyor. O genç oyuncu değil. Kaleci için harika bir yaşta. İyi bir iş çıkartıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Jose Mourinho: Pozitif futbol anlamında iyi maç oldu yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 23:13

Galatasaray – Fenerbahçe derbisinden gol sesi çıkmadı

Trendyol Süper Lig’in 25. haftasında Galatasaray, sahasında Fenerbahçe ile golsüz berabere kaldı.

Hakemler: Slavko Vincic, Tomaz Klancnik, Andraz Kovacic
Galatasaray: Fernando Muslera, Przemyslaw Frankowski, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı (Dries Mertens dk. 78), Lucas Toreira, Mario Lemina, Roland Sallai (Ahmed Kutucu dk. 89), Gabriel Sara (Yunus Akgün dk. 69), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen (Kaan Ayhan dk. 89)
Yedekler: Günay Güvenç, Kerem Demirbay, Berkan Kutlu, Elias Jelert, Carlos Cuesta, Yusuf Demir
Teknik Direktör: Okan Buruk
Fenerbahçe: İrfan Can Eğribayat, Milan Skriniar, Çağlar Söyüncü (Alexander Djiku dk. 61), Yusuf Akçiçek, Oğuz Aydın, Fred, Sebastian Szymanski (Sofyan Amrabat dk. 61), Filip Kostic (Mert Müldür dk. 83), Duan Tadic, Edin Dzeko (Anderson Talisca dk. 83), Youssef En-Nesyri
Yedekler: Dominik Livakovic, Ertuğrul Çetin, Mert Hakan Yandaş, İrfan Can Kahveci, Bright Osayi-Samuel, Cenk Tosun
Teknik Direktör: Jose Mourinho
Sarı kartlar: Victor Osimhen, Barış Alper Yılmaz, Roland Sallai, Davinson Sanchez, Yunus Akgün (Galatasaray), Çağlar Söyüncü, Fred (Fenerbahçe)

Maçtan dakikalar (İlk yarı)

dakikada sol kanattan Kostic’in içeriye çevirdiği topa Sanchez müdahale etti. Lemina, kafayla seken meşin yuvarlağı uzaklaştırmak isterken top En-Nesyri’nin önünde kaldı. Bu oyuncunun ceza sahası içi sağ çaprazından yaptığı vuruşta top üstten auta çıktı.dakikada sol kanatta topla buluşan Kostic’in ceza sahasına gönderdiği ortada En-Nesyri’nin penaltı noktasının ilerisinden yaptığı kafa vuruşu yandan auta gitti.

Maçtan dakikalar (İkinci yarı)

dakikada gelişen Galatasaray atağında Barış Alper’in ceza sahası dışı sol çaprazından içeriye çevirdiği ve arka direğe yönelen meşin yuvarlağı kaleci İrfan Can oyun alanına çeldi.dakikada Kostic’in ceza alanı dışı sağ çaprazından kaleye gönderdiği hava topunu kaleci Muslera parmaklarının ucuyla kornere gönderdi.dakikada sol taraftan Kostic’in kullandığı köşe vuruşunda ön direğe gelen ortaya Djiku’nun kafa vuruşunu kaleci Muslera çeldi. Altıpas içinde meşin yuvarlağı önünde bulan Tadic’in yakın mesafeden şutunda Muslera yatarak topu kontrol etti.dakikada Fenerbahçe savunmasında Amrabat’ın uzaklaştırmak istediği top ceza sahası dışında Lemina’nın önünde kaldı. Bu oyuncunun ceza yayı çizgisinin hemen önünden yaptığı plase vuruş kaleci İrfan Can’da kaldı.

Galatasaray – Fenerbahçe derbisinden gol sesi çıkmadı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 23:06

15 yıl sonra İzmir’de

EMRAH, 15 yıl aradan sonra İzmir’de sevenleriyle buluştu. Geçen cumartesi Sunset Palazzo’da sahneye çıkan sanatçı, “Unutabilsem”, “Götür Beni Gittiğin Yere”, “Haydi Şimdi Gel” gibi sevilen şarkılarını seslendirdi. Hayranlarıyla sohbet de eden Emrah, İzmir Fuarı’nda sahne aldığı yılları anlattı: “İzmir Fuarı benim için her zaman çok özel oldu. O dönem burada gerçek bir müzik şöleni vardı. Açık hava konserleri, çay bahçeleri, lunaparklar, İzmir’in enerjisi; o atmosferi yaşayan bilir. Genç yaşta burada sahneye çıkmak benim için büyük gururdu. O günlerin heyecanını, İzmir’in sanat aşkını unutamam.”

15 yıl sonra İzmir’de yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 22:18

“Ukrayna’da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi”

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile önemli görüşmeler yaptığını belirterek “Ukrayna’da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi ve bence bunu başaracağız.” dedi.

ABD Başkanı Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Beyaz Saray’da ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Trump, Macron ile çok iyi bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve Ukrayna’da barışı sağlamanın maliyetine ve bu ülkenin uzun vadeli güvenliğini sağlamaya Avrupa’nın çok daha büyük katkı yapacağı konusunda mutabık kaldıklarını belirtti.

“Ukrayna’da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi ve bence bunu başaracağız.” diyen Trump, bu kapsamda hem Rusya Devlet Başkanı Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşmeler yaptığını ve sürecin çok olumlu seyrettiğini söyledi.

Moskova’nın da anlaşma yapmaya istekli olduğunu kaydeden Trump, “Bir anlaşma yapmak Rusya’nın da çok yararına olacaktır ve bunu yapacağımızı hissediyorum. Artık olan oldu. Bu hiç başlatılmaması gereken bir savaştı.” yorumunu yaptı.

– Ukrayna ile maden anlaşması yakın

“Bu nedenle Ukrayna ile değerli madenler anlaşmasını yapmamız gerekiyor. Bu konuda çok ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum.” diyen Trump, bu anlaşmanın hem ABD hem de Ukrayna’nın yararına olduğunu vurguladı.

Rusya-Ukrayna görüşmeleri için Suudi Arabistan’ın yaptığı ev sahipliğinin çok önemli olduğunu söyleyen Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman için “Harika bir genç adam, genç ama büyük bir hayal gücüne sahip ve tüm dünyada son derece saygı duyulan biri.” değerlendirmesini yaptı.

Göreve gelmeden önce Rusya ile Ukrayna ve ABD arasında herhangi bir iletişimin olmadığını aktaran Trump, başkanlık koltuğuna oturunca ilk iş olarak Putin ile görüştüğünü ve daha sonraki görüşmeler neticesinde Rusya’nın da barışı istediğini gördüğünü belirtti.

Trump, “Şu anda anlaşma üzerinde çalışıyoruz. İster ateşkes ister doğrudan bir anlaşmaya varmak olsun, amaç savaşı durdurmak. Doğrudan bir anlaşmaya varmak isterdim ama ateşkes her zaman biraz daha hızlı gerçekleşir, böylece bazen binlerce insanın hayatını kurtarırsınız. Dolayısıyla bunu çok hızlı bir şekilde yapıp yapamayacağımızı görmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirme isteğini vurgulayan Trump, “En büyük mirasımın bir barış yapıcı ve birleştirici olarak kalmasını umuyorum, savaş değil barış getirmek istiyorum.” diye konuştu.

– Ukrayna’da barış için Avrupa da maliyete ortak olacak

Trump, Macron ile ortak basın toplantısında, Ukrayna’ya bugüne kadar 300 milyar dolardan fazla para harcadıklarını ve barışa giden süreçte Avrupa’nın daha fazla rol alması gerektiğini kaydederek, şöyle konuşmuştu:

“Cumhurbaşkanı Macron’un, Ukrayna’da barışı sağlamanın maliyet ve yükünün sadece ABD tarafından değil, Avrupa ulusları tarafından da karşılanması konusunda hemfikir olmasından memnunum. Ayrıca Avrupa’nın, Ukrayna’nın uzun vadeli güvenliğini sağlamada merkezi bir rol üstlenmesi gerektiğini kabul etmesinden de memnuniyet duyuyorum.”

ABD Başkanı Trump ayrıca, ABD olarak Ukrayna savaşında Avrupa’dan çok daha fazla harcama yaptıklarını kaydederek “Ukrayna savaşında 300 milyar dolardan fazla para harcadık, Avrupa ise 100 milyar dolar harcadı. Bunu geri almayı hak ediyoruz.” demişti.

ABD’nin harcadığı ile Avrupa’nın harcadığı para arasında büyük fark olduğunu kaydeden Trump, bir noktada bunu eşitlemeleri gerektiğini ifade etmişti.

ABD’nin, Ukrayna’nın yeniden inşasına katkıda bulunup bulunmayacağıyla ilgili bir soruya ise Trump, “Sanırım bu biraz garip bir soru oldu çünkü ABD adına Ukrayna’ya katkıda bulunup bulunmayacağımızı soruyorsunuz. Yaklaşık 350 milyar dolarlık bir katkımız var ve bunun oldukça büyük bir katkı olduğunu düşünüyorum.” yanıtını vermişti. (AA)

“Ukrayna’da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi” yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 22:11

Almanya seçimleri Avrupa’yı ve küresel siyaseti nasıl etkileyecek ?

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, 23 Şubat Pazar günü gerçekleşen Almanya genel seçimlerinin sonuçlarının ne ifade ettiğini, AA Analiz için kaleme aldı.

Pazar günü gerçekleştirilen Almanya Federal Meclisi için yapılan seçimlerin sonuçları ülke içinde olduğu gibi Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde merakla bekleniyordu. Zira Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan ve dünyada da gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) büyüklüğü açısından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin’in ardından üçüncü sırada yer alan Almanya, küresel siyasetin önemli aktörlerinden biridir.

Seçimlere dair anketlerde, Friedrich Merz liderliğindeki Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin yüzde 30 civarında oy oranıyla birinci parti olması ve aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin de yaklaşık yüzde 20 oyla ikinci parti olması bekleniyordu. Seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına göre AfD’nin bir önceki seçime oranla oylarını iki kat artırarak yüzde 20 hedefine ulaştığı görülüyor ki aşırı sağcı bu partinin ulaştığı oy oranı Almanya açısından bir skandal anlamına geliyor. Zira Fransa, İtalya ve Avusturya gibi Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde aşırı sağcı partiler yüzde 20’lere hatta yüzde 30’lara ulaştığında Almanya kendisini Avrupa’nın sigortası olarak sunuyordu. Bugün ise aşırı sağcılar Alman siyasal sistemini ciddi şekilde tehdit etmeye başladı.

Bu tehdit, seçimler sonrasında koalisyon hükümetlerinin kurulmasının giderek zorlaşmasında ve kurulan hükümetlerin de erken dağılmasında kendisini açık şekilde gösteriyor. Aşırı sağın yanında, koalisyon görüşmelerinde kapısı çalınmak istenmeyen aşırı sol partilerin de (Linke, BSW) oldukça yüksek oy almaları, geriye kalan partilerin koalisyon kurmasını zorlaştırıyor. Pazar günü yapılan seçimin sonuçları da neredeyse zorlu bir koalisyon dönemine yol açacaktı. Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin partisi (BSW) ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) barajı geçmesi durumunda üç partili koalisyon gerekecekti. Bu koalisyon muhtemelen CDU/CSU, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller arasında olacaktı. Özellikle CSU ile Yeşiller arasındaki görüş ayrılıkları ve karşılıklı sert açıklamalar düşünüldüğünde, böyle bir koalisyonun kurulması çok zor olacaktı.

Ancak BSW ve FDP’nin az farkla yüzde 5 barajının altında kalmasıyla beraber iki köklü parti CDU/CSU ile SPD arasında bir koalisyon hükümetinin (Grosse Koalition) kurulması mümkün görünüyor. Bu da Almanya’nın bir önceki döneme göre daha istikrarlı bir hükümete sahip olma şansını artırıyor. Seçimde birinci parti olan CDU/CSU, “şimdilik” aşırı sağcı AfD ile koalisyon kurmayı kesinlikle reddettiği için bu partinin koalisyon ortağı olarak herhangi bir hükümete girmesi ise mümkün görünmüyor.

– Almanya büyük bir askeri güce dönüşecek mi

Friedrich Merz başkanlığında kurulması beklenen yeni koalisyon hükümetinin en önemli öncelikleri arasında Almanya’nın askeri kapasitesinin artırılması yer alacaktır. Merz’in açıklamaları, sadece Almanya’nın değil aynı zamanda AB’nin de askeri kapasitesinin artırılmasına odaklanacağı ve bunu da birlik içindeki en önemli ortağı Fransa ile yapmayı arzuladığı yönünde şekilleniyor.

Bu çerçevede, dört noktanın altını çizmek gerekir. İlk olarak, Almanya’yı askeri gücünü artırmaya iten faktörlerden en önemlisi, gerek Berlin’in gerekse diğer önemli Avrupa başkentlerinin Donald Trump liderliğindeki ABD’nin askeri desteğine güvenlerinin azalmasıdır. Merz’in, Trump’ın Ukrayna’yı suçlayan açıklamalarının ardından verdiği bir röportajda, “Kendimizi Donald Trump’ın NATO anlaşmasının kısıtlama olmaksızın destek sözünü artık yerine getirmeyeceği gerçeğine hazırlamalıyız. Bana göre, bu nedenle Avrupalıların en azından Avrupa kıtasını kendi başlarına savunabilecek bir konumda olmak için gerçekten büyük çaba sarf etmeleri önemlidir” şeklindeki ifadeleri, müstakbel Alman başbakanının Atlantik’in öte yakasındaki büyük ortağına artık güvenmediğini ortaya koyuyor.

İkinci olarak, Rusya’nın askeri gücünü dış politikanın yürütülmesinde giderek artan oranda bir araç olarak kullanması da Almanya’yı askeri gücünü artırmaya iten bir başka faktördür. Bu noktada, Almanya’nın ve AB’nin, Rusya’dan gelebilecek tehditlere karşı askeri kapasitesini artırması kaçınılmaz görünüyor. Üçüncü olarak, Almanya’nın askeri kapasitesinin artırılmasında en önemli ayağı oluşturacak olan askeri harcamaların artırılması konusunda yeni koalisyon hükümeti ortakları arasında bir tartışmanın yaşanması muhtemeldir. Zira, herkesin savunma harcamaları için bütçeden ayrılacak payın GSYH’nin yüzde kaçına karşılık geleceği konusunda farklı düşünceleri var. Seçimde en çok oyu alan CDU/CSU’nun başbakan adayı Friedrich Merz, gelecek 2-3 yılda bu oranı yüzde 2’ye çıkarma hedefinden bahsederken; CSU Lideri Markus Söder ise Almanya’nın yıllık askeri harcamalarının GSYH’ye oranının yüzde 3-3,5 civarında olmasını talep ediyor. Muhtemel koalisyon ortağı SPD’li Şansölye Olaf Scholz ise bu konuda Merz ile benzer bir görüşe sahip ve yüzde 2’nin yeterli olacağını düşünüyor.

Son olarak, Rusya’nın saldırganlığının arttığı bir dönemde Trump Amerika’sının Avrupalılar açısından “güvenilmez bir müttefik” olarak görünmesi Almanya’da nükleer silahlar karşısında nasıl bir savunma mekanizmasına sahip olunacağı tartışmasını yeniden alevlendirdi. Friedrich Merz, bu konuda caydırıcılık açısından Fransa’nın sahip olduğu nükleer silahların ortak yönetimini öneriyor ve Paris’in de “Fransa’nın nükleer silahlarının Avrupalılaştırılması” (Europeanization of French nuclear weapons) fikrine sıcak baktığını ileri sürüyor. Ancak Fransa’nın kendi nükleer silahları konusunda son karar yetkisini başka ülkelerle paylaşması ihtimali kuşkuludur. Bu noktada, ABD’nin nükleer koruyucu şemsiyesinin kendisi için çalışıp çalışmayacağından endişe eden Almanya için bu mesele bir sorun olmaya devam edecek gibi görünüyor.

– Yeni hükümetin Rusya ve ABD politikası nasıl olacak

Yeni kurulacak Alman hükümetinin Rusya-Ukrayna savaşına yönelik politikasının nasıl olacağına bakıldığında, başbakan olmaya en yakın siyasetçi olan Friedrich Merz’in henüz başbakan olan Olaf Scholz’dan bazı konularda ayrıştığı bazı konularda ise benzeştiği söylenebilir. Öncelikle, Trump yönetiminin Ukrayna politikasından her iki Alman siyasetçinin de rahatsız olduğunu ifade etmek gerekir. Trump’ın Ukrayna’yı ve Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i hedef alan suçlamalarına karşı çıkan Merz, ABD Başkanının savaşın başlamasından Ukrayna’yı sorumlu tutan söyleminin Putin’in söylemi olduğunu ve “Donald Trump’ın da bu söylemi benimsemiş olmasının kendisini şok ettiğini” ifade etti. Ancak bu durumun artık yüzleşmeleri gereken bir gerçek olduğunu da belirten Merz, Avrupalıların bu konuyla başa çıkmak için ortak bir strateji üzerinde çok hızlı bir şekilde anlaşmaya varmalarının çok önemli olduğunu, Ukrayna konusunda kurulan “müzakere masasında yer almak için rica ve yalvarmanın doğru bir yaklaşım olmadığını ve artık Avrupalıların kendi ağırlığını oluşturması gerektiğini” vurguladı.

Aslında Almanya’nın Scholz döneminde Rusya-Ukrayna savaşı konusunda Joe Biden yönetimi ve Avrupa’daki Atlantikçiler tarafından istemediği bir pozisyona sürüklendiği söylenebilir. Başbakan Scholz, savaşın başından beri daha temkinli bir politika izleyerek ülkesi için oluşabilecek zararları sınırlandırmak istiyordu. Ancak aşırı Rusya karşıtı ve Ukrayna taraftarı bir politika izleyen Biden yönetimi ve onunla birlikte hareket eden Berlin’deki küçük koalisyon ortakları Yeşiller ve FDP, Scholz’u Rusya karşısında daha sert bir tavır almaya zorladı. Bu baskılar nedeniyle Moskova karşısındaki temkinli tutumunu terk edip Ukrayna’ya yardımı ve Rusya’ya yaptırımı artıran Scholz, ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın Ukrayna politikasını değiştirmesiyle zor bir pozisyona düştü. Trump’ın gelişini gören Scholz, Rusya karşısındaki pozisyonunu yumuşatıp önce Putin ile bazı kesimler tarafından çok eleştirilen bir telefon görüşmesi yaptı, ardından da Ukrayna ve onun Avrupa’daki destekçileri tarafından çok istenen Taurus füzelerini teslim etmeme kararında değişiklik olmadığını açıkladı.

Merz başkanlığında kurulacak yeni koalisyon hükümetinin bu konudaki tavrı merak konusudur. Merz, Münih Güvenlik Konferansı’nda Atlantikçi ve Ukrayna’ya yardımın hararetli savunucularının başında gelen FDP’li Marie-Agnes Strack-Zimmermann tarafından sorulan, başbakan olması durumunda Taurus füzelerinin Ukrayna’ya teslim edilmesi iznini verip vermeyeceği sorusuna kaçamak bir şekilde “Avrupa’nın koordine ettiği bir çerçevede” olmak kaydıyla buna taraftar olduğunu söyledi. Ancak Merz, 9 Aralık 2024’te ziyaret ettiği Kiev’de başbakan olması durumunda bu füzeleri Ukrayna’ya teslim edeceğini açıklamıştı. Gerek Scholz gerekse Merz’in tavrından, yeni Amerikan yönetiminin Ukrayna konusundaki politikasını tamamen değiştirdiği şartlarda Almanya’nın da pozisyonunu değiştirmeye istekli olduğu, ancak Washington’un tavır değişikliğinin aşırı radikal olmasının, bu dönüşüme ayak uydurma konusunda Berlin’i zorladığı söylenebilir. Rusya karşısında duydukları güvenlik endişesi de Alman siyasetçilerin Washington’un yeni politikasına ayak uydurmasını zorlaştıran bir başka faktördür.

Avrupa’nın kendi kendini savunacak güce ulaşması, ortak bir savunma stratejisi geliştirmesi ve Almanya’nın askeri kapasitesini geliştirmesi gibi söylemler Alman siyasetçilerin Trump’ın siyasi tarzından duydukları endişeyi yansıtıyor. Ancak Alman siyasetçiler bunların kısa vadede gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu da biliyor. Trump’ın ilk başkanlığı döneminde de Berlin ve Paris gibi Avrupa başkentlerinden bu tür söylemler duyulmuştu. Ancak Biden’ın gelişiyle birlikte Avrupa’nın kendi askeri gücünü oluşturması ve savunma harcamalarını artırması konusu tekrar rafa kaldırılmıştı. Zira, AB içerisindeki Atlantikçilerin de Avrupa’da NATO’ya alternatif güvenlik kurumlarının oluşturulması konusunda ciddi bir direnci söz konusudur. Bu nedenle, Almanya’da yeni kurulacak hükümetin, Trump’ın bütün rahatsız edici tavırlarına rağmen ABD ile güvenlik ve ekonomi alanındaki ilişkileri korumaya özel bir önem göstereceğini tahmin etmek zor değildir. Fakat bir yandan da bu defa gerçekten Almanya’yı askeri açıdan ABD’ye muhtaç olmaktan çıkaracak düzeyde adımlar atmaya başlayıp başlamayacaklarını ise zaman gösterecek. (AA)

Almanya seçimleri Avrupa’yı ve küresel siyaseti nasıl etkileyecek ? yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 24, 2025 01:06

February 23, 2025

“Boş Çerçeve” tiyatro oyunu İstanbul ve Ankara’da izleyicilerle buluştu

Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu himayesinde faaliyetlerini sürdüren Tiyatro Frankfurt’un hazırladığı “Boş Çerçeve” adlı oyun, İstanbul ve Ankara’da beğeniye sunuldu.

Oyun, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Devlet Tiyatroları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları katkılarıyla sahneleniyor.

Tiyatro Frankfurt Genel Sanat Yönetmeni, aynı zamanda oyunun rejisörlüğünü üstlenen Kamil Kellecioğlu, 18-19 Şubat’ta Ankara Devlet Tiyatrosu Akün Sahnesi’nde, 22 Şubat’ta da İstanbul’da Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde sahnelenen oyuna ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Kellecioğlu, gurbetten memlekete gelip kendi dilinde, Türk seyircisinin önünde tiyatro yapmanın çok değişik bir duygu olduğunu söyledi.

Oyunun müziğiyle, dekoruyla, kostümüyle her şeyini kendilerinin hazırladığını anlatan Kellecioğlu, “Ayla Algan gibi bir duayenimizin dokunuşlarıyla çok güzel bir iş çıktı, seyirciyle bütünleştik. Umuyoruz ki bu duyguları Almanya’da büyüterek, geliştirerek, iyileştirerek devam ettireceğiz.” dedi.

Türk tiyatrosunu Almanya’da en güzel yerlere taşımaya çalıştıklarını dile getiren Kellecioğlu, “Avrupalı Türklerin neler yapabileceğini göstermeye çalıştık. Ekibimizle Türkçe tiyatroyu tanıtmaya devam edeceğiz. Oyunumuz bir aile dramı. Yaşadığımız hayatın içinde herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, umudu kaybetmediğimiz, hayata sıkı sıkı sarıldığımız ve sevginin gücünü bir kere daha gözler önüne serdiğimiz bir oyun. Her şey sevmekle başlar. Biz hem ülkemizi hem insanımızı hem de yaşamayı seviyoruz.” ifadelerini kullandı.

– “Oyun bir aile dramı ama çok keyifli bir dram”

Oyunda rol Çiğdem Spickermann, 12 yıldır Tiyatro Frankfurt’ta yer aldığını belirterek, “Türkiye’den Almanya’ya giden bir oyuncu olarak ülkemde bir Türk ve Alman tiyatrosuyla beraber bir turnede olmak benim için çok büyük mutluluk. İnanılmaz güzel geri dönüşler aldık. Oyun bir aile dramı ama çok keyifli bir dram. İçinde komedi ve dramı dibine kadar yaşattığımız anlar var. Herkes gerçekten kendinden bir şeyler buluyor.” diye konuştu.

Ekipteki herkesin gönülden ve gönüllü çalıştığını söyleyen Spickermann, “Bu çok güzel bir şey. Çünkü sahneden seyircinin enerjisini, samimiyetini hissediyorsunuz. Ben profesyonel bir oyuncuyum ve böyle güzel bir ekiple çalıştığım için Türkiye’ye böyle güzel bir ekiple geldiğim için çok çok mutluyum.” dedi.

Spickermann, oyunların Almanya’da Almanca üst yazıyla sahnelendiğini aktararak, şunları kaydetti:

“Almanları bu sisteme çok alıştırdık ve çok mutlular. Bizimle beraber hem sahneyi görüp hem üzerimizde yazıyla beraber o bütünlüğü yakalıyorlar. Biz de onlara kendi kültürümüzü anlatabiliyoruz. Burada da buradaki elçiliklerden, ataşelerden, konsolosluklardan misafirlerimiz oldu. Onlar Türkiye’de bir Türk oyununu Almanca üst yazı olarak izlediklerinde çok mutlu oluyorlar. Sanki biz onlara Almanya’yı getirmişiz gibi oluyor.”

Oyuncu Gonca Ekiz de Türkiye’de ilk turneleri olduğunu söyleyerek, “Kendi ülkemizde dilimizde ve kültürümüzle büyümüş insanlara bu oyunu oynamak çok keyifliydi. Çok mutlu olduk ve güzel geri dönüşler aldık. İnanılmaz gurur vericiydi.” ifadelerini kullandı.

– “Sanat ve tiyatro birleştiricidir”

Oyuncu Onur Bağdadioğlu, oyunda “baba” karakterini canlandırdığını belirterek, “İnanılmaz duygular içerisindeyim. Seyircinin tepkisi inanılmazdı. Her yaptığımız şeyin karşılığını aldık ve bu bizi inanılmaz mutlu etti. Ekip olarak çok gururluyuz. Türk seyircisi önünde oynamak ayrı bir gurur. Almanya’da 5 oyun oynamıştık, buradaki turnede de 5 oyun oynadık. Umarım bundan sonra daha sık geliriz. Türk seyircisinin karşısında olmak çok farklı bir duyguymuş.” değerlendirmesinde bulundu.

Oyuncu Demet Öztürk ise oyunda bohem bir karakter “Reyhan”ı canlandırdığını söyleyerek, şunları anlattı:

“Oyunumuzu sahnelemeye Almanya’da başladık. Orada birkaç gösterimden sonra önce Ankara, sonra da İstanbul’a geldik. Oyun Almanya, Ankara ve İstanbul’da sergilendi. Ama insan, aile her yerde. Aslında duygular, yaşanmışlıklar ve dolayısıyla dertlerimiz de aynı. Farklı ülkelerde, farklı insanlara bu oyunu sergilediğimizde çok büyük değişiklikler yaşanmıyor. Çünkü aynı şeyleri yaşıyorlar ve hissediyorlar. Hep söylüyoruz sanat ve tiyatro birleştiricidir, bu oyun da bunun en büyük kanıtı.”

– Ayla Algan’ın anısı yaşatılıyor

“Boş Çerçeve”nin oyuncu kadrosunda ayrıca Sinan Çamcı, Elif Bilge Işıloğlu, Oğuz Akgeyik, Cem Şimşek ve Burçin Candan Acun rol alıyor.

Önceki yıl hayatını kaybeden usta oyuncu Ayla Algan, oyunun süpervizörlüğünü üstlenmişti.

Gonca Ekiz’in reji asistanlığını yaptığı projede, Hannan Aslan sanat yönetmenliğini, Şahin Vural dekor tasarımlarını, Demet Öztürk kostüm tasarımlarını, Cem Şimşek müzikleri, Venüs Bekar ise oyunun Almanca çevirisini yaptı.

Türkiye ve Almanya arasında kültürel bir köprü inşa etmeyi amaçlayan Tiyatro Frankfurt, Frankfurt’ta 2003’te kuruldu.

Türk ve Alman sanatseverleri tiyatro aracılığıyla bir araya getirmeyi amaçlayan topluluk, Türk tiyatrosunun önemli eserlerini Avrupa sahnelerinde izleyiciyle buluşturmayı hedefliyor. (AA)

“Boş Çerçeve” tiyatro oyunu İstanbul ve Ankara’da izleyicilerle buluştu yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 23, 2025 23:08

Wanda Nara’dan milyonluk boşanma talebi

Wanda Nara’nın ünlü futbolcu Mauro Icardi’den boşanma talepleri gündem oldu. Nara, Icardi’den 500 bin Euro tazminat, Milano’da bir daire ve Como Gölü kıyısında bir villa istedi. İkilinin boşanma davasının ilk duruşması 11 Mart’ta yapılacak.
Galatasaray’ın yıldız futbolcusu Mauro Icardi ile Wanda Nara’nın olaylı boşanma süreci devam ediyor. Boşanma duruşmasına günler kala Wanda Nara’nın Icardi’den boşanma talepleri ortaya çıktı. İtalyan basını Nara’nın Icardi’den boşanmak için talep ettiklerini yazdı. Corriere della Sera’nın haberine göre Wanda Nara lüks yaşam tarzını sürdürebilmek için Icardi’den aylık 500 bin Euro tazminat talep ediyor. Wanda Nara’nın istekleri arasında Milano’daki panoramik bir daire ve Como Gölü kıyısındaki bir villa var.

İlk duruşma 11 Mart’ta

Wanda Nara, Icardi ile evliliğinden dünyaya gelen kızları Francesca ve Isabella’nın velayetini de talep etti. China Suarez ile yeni bir aşka yelken açan Icardi de çocuklarının velayeti için gerekli adımları attı. Arjantinli yıldız, kızları Francesca ve Isabella’nın İstanbul’a geri gelerek velayetin kendisinde kalmasını istediği öğrenildi. İkilinin boşanma davasının ilk duruşması 11 Mart’ta yapılacak.

Wanda Nara’nın IcardI’den boşanmak için talep ettikleri

500 bin Euro tazminatMilano’da bir daireComo Gölü kıyısında bir villaÇocuklarının velayeti

Wanda Nara’dan milyonluk boşanma talebi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 23, 2025 22:35

Küresel piyasalar haftaya negatif başladı

Küresel piyasalar, ABD’nin gümrük vergisi ve korumacı ticari politikalarının sonuçlarına ilişkin endişelerle yeni haftaya negatif bir seyirle başladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili adımları enflasyon ve resesyon ikilemindeki dünya ekonomileri üzerinde etkili olmayı sürdürüyor.

ABD’de cuma günü yayımlanan “Önce Amerika Yatırım Politikası” başlıklı genelgede, Çin bağlantılı şirketlerin ABD’de “teknoloji, altyapı, sağlık, tarım, enerji, hammadde ve diğer kritik sektörlerde” yatırım yapmasını engellemek üzere, Yabancı Yatırım Komitesi’nin denetimi dahil “her türlü yasal araca başvurulacağını” bildirildi.

Çin’in, gıda kaynakları, tarım alanları, madenler, doğal kaynaklar, limanlar ve gemi terminalleri gibi ABD’nin “değerli mücevherleri” olan yatırım alanları “görünür ve gizli yollarla” hedef aldığı iddia edilen genelgede, “Çin, ABD şirketlerinin, kendi ülkesindeki kritik altyapıyı devralmasına izin vermiyor, ABD de Çin’in, ABD’deki kritik altyapıyı devralmasına izin vermemeli.” ifadesi yer aldı.

Genelgede ayrıca Amerikan şirketlerinin de Çin’in askeri sanayi sektörüne yatırım yapmasına engel olunması gerektiği çünkü, Pekin yönetiminin, ordu, istihbarat ve diğer güvenlik aygıtlarını modernleştirmek için Amerikan sermayesini sömürdüğü öne sürüldü.

Öte yandan, Rusya-Ukrayna savaşının bitirilmesi konusunda atılan adımlara yönelik haber akışı yakından takip edilmeye devam ediyor. Trump, cumartesi başkent Washington’da düzenlenen Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) 2025 adlı etkinlikte, Cumhuriyetçi seçmene son bir aylık dönemde yaptığı faaliyetleri aktardı.

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaşın sonlandırılması gerektiğini vurgulayan Trump, “Başkan Putin ile konuştum ve bence bu işin bitmesi gerekiyor, bitmeli.” dedi.

Trump, yaklaşık 3 yıldır devam eden savaşta ABD’nin Ukrayna için 350 milyar dolar harcadığını belirtti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin barış görüşmelerine Ukrayna’nın yanı sıra, ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerinin katılması gerektiğini söyledi.

Trump’ın açıklamalarına yanıt veren Zelenskiy, ABD’ye Başkan Trump’ın savunduğu miktarda borçları bulunmadığını vurgulayarak, Ukrayna’nın ABD’den 350 milyar dolar değil 100 milyar dolar yardım aldığını ifade etti.

Makroekonomik veri tarafında ise ABD’de cuma günü açıklanan verilere göre imalat sanayisi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) şubatta aylık 0,4 puan artarak 51,6 ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Aynı dönemde hizmet sektörü PMI 3,2 puan azalarak 49,7 ile 25 ayın en düşük seviyesine geriledi.

Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi de şubatta aşağı yönlü revize edilerek 64,7’ye indi.

Tüketicilerin kısa vadeli enflasyon beklentisi şubatta 4,3’te sabit kalırken, uzun vadeli enflasyon beklentisi yüzde 3,2’den yüzde 3,5’e yükseldi.

Bu gelişmelerle ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,43, dolar endeksi de yüzde 0,4 düşüşle 106,2 seviyesinde dengelendi.

Cuma günü yüzde 0,1 düşüşle 2 bin 935 dolardan kapanan altının ons fiyat, şu sıralarda ise yüzde 0,2 değer kazancıyla 2 bin 940 dolardan işlem görüyor.

Brent petrolün varil fiyatı da önceki kapanışın hemen altında 73,9 dolardan satılıyor.

New York Borsası’nda cuma günü, S&P 500 endeksi yüzde 1,71, Nasdaq endeksi yüzde 2,20 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,69 düştü. ABD’de endeks vadeli kontratlar yeni haftaya ise pozitif bir seyirle başladı.

Avrupa borsalarında cuma günü karışık bir seyir izlenirken, gözler Almanya’daki erken genel seçimlere yönelik haber akışına çevrildi.

Almanya Seçim Kurulunun açıkladığı geçici resmi sonuçlara göre, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri yüzde 28,6 ile genel seçimi önde tamamladı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi bir önceki seçimlere göre oy oranını 10,4 puan artırarak yüzde 20,8 ile ikinci sırada yer alıyor. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise yüzde 16,4 oy oranıyla üçüncü, Yeşiller Partisi ise yüzde 11,6 ile dördüncü sırada bulunuyor.

Almanya seçimlerinde zaferini ilan eden CDU/CSU partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz, önceliğinin Avrupa’yı güçlendirmek olacağını böylece ABD’den bağımsızlıklarını elde edebileceğini söyledi.

Analistler, Merz’in başbakanlık görevine başlayabilmesi için koalisyon görüşmelerinde diğer partileri ikna etmesi gerekeceğini belirterek, konuya ilişkin haber akışının piyasaların odağında olduğunu kaydetti.

Öte yandan, bugün Avro Bölgesi’nde açıklanacak ocak ayına ilişkin tüketici enflasyonu da yakından takip ediliyor.

Analistler, bugün açıklanacak enflasyon verilerinden alınacak sinyallerin Avrupa Merkez Bankasının (ECB) gelecek dönemde izleyeceği patikaya yönelik fiyatlamaları etkileyebileceğini ifade etti.

Cuma günü, Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 0,12 ve İngiltere’de FTSE 100 yüzde 0,04 değer kaybederken, İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,45 ve Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,39 yükseldi. Avrupa’da endeks vadeli kontratlar yeni güne karışık bir seyirle başladı.

Asya tarafında satıcılı bir seyir izlenirken, Japonya’da tatil nedeniyle işlemler gerçekleşmiyor.

Dün, Çin Ticaret Bakanlığı, ABD’nin yayımladığı, kritik sektörlerde Çin kaynaklı yatırımların engellenmesini öngören, “Önce Amerika Yatırım Politikası” başlıklı genelgeyi eleştirerek, Washington yönetimine ekonomik ve ticari konuları siyasileştirmeme çağrısında bulundu.

Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, ABD’nin yaklaşımının, ulusal güvenlik kavramını genelleştiren, piyasa-dışı ve ayrımcı bir uygulama olduğu, iki ülke arasındaki normal ekonomik ve ticari ilişkileri olumsuz etkileyeceği belirtildi.

Genelgenin uygulanması halinde Çin ile ABD arasındaki yatırım alışverişine zarar vereceğine dikkati çekilen açıklamada, bunun ABD’ye de yararının olmayacağı vurgulandı.

Açıklamada, Çin’in ABD’nin bu konudaki adımlarını yakından izleyeceği ve meşru haklarını ve çıkarlarını korumak üzere gereken tedbirleri alacağı belirtilerek, Washington yönetimine uluslararası yatırım ve ticaret kurallarına, piyasa ekonomisinin yasalarına uyma ve ekonomik ve ticari konuları siyasileştirmeye ve araç haline getirmeye son verme çağrısı yapıldı.

Bu gelişmelerle kapanışa yakın Güney Kore’de Kospi yüzde 0,6, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,3 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 0,8 geriledi.

Yurt içinde cuma günü satış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, günü yüzde 2,09 değer kaybederek 9.602,16 puandan tamamladı.

Dolar/TL, cuma yüzde 0,4 yükselişle 36,4475’ten kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında yatay seyirle 36,4320 seviyesinden işlem görüyor.

Borsa İstanbul’dan yapılan açıklamada, bugünkü işlemlerde BIST 50 endeksinde yer alan ve açığa satış işlemi yapılabilen paylarda bir gün boyunca geçerli olmak üzere açığa satış işlemlerinde yukarı adım kuralının uygulanmasının kararlaştırıldığı bildirildi.

Analistler, bugün yurt içinde kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi, yurt dışında Almanya’da Ifo iş dünyası güven endeksi, Avro Bölgesi’nde enflasyon ve ABD’de Dallas Fed imalat sanayi endeksi verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.550 ve 9.500 puanın destek, 9.700 ve 9.800 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu vurguladı.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, şubat ayı kapasite kullanım oranı

10.00 Türkiye, şubat ayı reel kesim güven endeksi

12.00 Almanya, şubat ayı Ifo iş dünyası güven endeksi

13.00 Avro Bölgesi, ocak ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

18.30 ABD, şubat ayı Dallas Fed imalat sanayi endeksi (AA)

Küresel piyasalar haftaya negatif başladı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 23, 2025 22:33

Cengiz Çandar's Blog

Cengiz Çandar
Cengiz Çandar isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Cengiz Çandar's blog with rss.