Bülent Çallı's Blog, page 14
August 24, 2015
Viyana Notları #1: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Küçük Bir Siyah Paltolu Adam Hikayesi
Soğuk bir havada Viyana’nın güzel katedrali Stephansdome’un önünde dolanıyoruz. Kar küresinin keşfedildiği bu şehirde sanki hepimiz bir kürenin içindeyiz ve birinin bizi sallamasını bekliyoruz. Biri bizi sallayacak ve böylece kar yağacak.
Öğleden sonraki kilisenin içinde verilecek rutin bir konser için bilet satan kostümlü adamlardan bir tanesi benim turistliğimi fark edip yaklaşıyor. Mozart, Mozart, diyor. Sonra nereden geldiğimi soruyor. Türkiye’yi duyunca gülümsüyor. “Arkadaş,” diyor. “İbr...
August 21, 2015
Modern Bir Faust Romanı
Berkay Üzüm, Cumhuriyet Kitap Eki’nin 6 Ağustos 2015’teki sayısında romanım Simsiyah hakkında detaylı ve özenli bir yazı yazdı.
Bülent Çallı’nın ilk romanı “Simsiyah”, gölgelerde gizlenen ürpertici bir hikaye anlatıyor. İstanbul’un kültürel dokusunun sıkça göz önüne serildiği kitap, sadece yeni bir yazarı değil, bir anti-kahramanı da okurlarla buluşturuyor.
Aynı zamanda müzisyen olan Bülent Çallı, kurgusunu bir senfoni gibi düzenlediği kitapta, her şeyi gören ve herkese görünmeyen fantastik k...
August 18, 2015
Kadraj – Berlin
August 15, 2015
Sizi Öldürmeyen Şey Şakacı Biri Yapar
“Edebiyat Haber” ile Simsiyah hakkında güzel bir söyleşiyaptık.
Bülent Çallı’nın ilk romanı Simsiyah, İletişim Yayınları tarafından basıldı. Çağdaş bir
Hikâyede tekrar eden yangın motifi var. Ayakkabı atölyelerinin üstüne çökmüş bir lanet gibi s...
August 12, 2015
Amsterdam Notları #1: Kırmızı Işıkları Aramak
Her şehirde, bazen büyük bir binanın gölgesinde, bazen bir köşeyi dönünce, bir kapının arkasında, bazen de yer altında sizi bekleyen mekânlar vardır. Bu mekânlar rehber kitaplarda tanıtılan büyük müzelerin, opera binalarının, işlek caddelerin ve meydanların yanında birkaç satırla ya anlatılır ya da anlatılmaz. Anlatılsalar bile bazı şehirler onları size hemen vermez. Berlin’de, okuduğum bir rehber kitapta bulduğum Ramones Müzesi böyle bir yerdi. Adresi ve harita üzerindeki yeri açıkça belirti...
August 7, 2015
Günlük Hayatta Topyekûn Bir Karanlık Yok
İlk romanım Simsiyah üzerine Taraf gazetesinin kitap ekinde yer alan söyleşi:
Başarılı kurgusu ve muzip anlatım tarzıyla bezenmiş bir kötülük hikâyesini kaleme alan Bülent Çallı,ilk kitabı Simsiyah’ı Taraf’a anlattı
Geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları’ndan, yeni bir yazarın Bülent Çallı’nın Simsiyah adlı romanı çıktı. Fantastik edebiyata göz kırpan, yer yer korku romanına dönüşen ve tüm bunların yanında okuyanı güldürmeyi de başaran bir ilk kitap. Çallı’yla ilk romanı Simsiyah‘ın karanlık...
August 3, 2015
Kadraj – Prag
August 1, 2015
Roma Notları #1 Roma’da Karın Doyurmak
Biliyorsunuz ki İtalyan Mutfağı diye bir şey var ve Roma da İtalya’nın başkenti. Bu da demek oluyor ki aslında çok şanssız bir gün geçirmiyorsanız veya Vedat Milor değilseniz, gözünüze kestirip girdiğiniz herhangi bir lokantada güzel bir yemek yeme ihtimaliniz oldukça yüksektir. Yine de zamanımız ve paramız değerlidir. Her büyük şehirde olduğu gibi Roma’da da para ve zaman tuzağı olan turistik lokantalardan uzak durmakta fayda vardır. Mönü önünüze geldiğinde 10 ayrı dile çevrilmiş olduğunu gö...
July 28, 2015
Kadraj – Paris
Paris kentinde gözüme denk gelen güzellikleri anlatır:
Daha fazlası için:https://www.facebook.com/bulentcallikadraj

July 24, 2015
Öbür Mevzular #2
11. Aynanın baktığı sizsiniz!
…
12. Uçaktan indiklerinde varlıklarının simgesi olan valizlerini bekleyen küçük muttarid, mühteriz insanlar.
…
13. Eskiden şehirler çekerdi beni. Metrolar, arka sokaklar, kalabalık caddeler, zengin muhitler ya da batakhaneler. O itiş kakışa bağımlıydım. Şimdi doğa istiyorum. Girilmemiş ormanlar, yürünmemiş patikalar. En azından benim tarafımdan yürünmemiş… Ya da deniz. Karanın görünmediği ve dünyanın yuvarlaklığının anlaşıldığı sessiz ve koyu mavi deniz.
Yaşlanıyor muyum yoksa sevgisizleşiyor muyum?
…
14. Küçük Bavyera vazosu.
…
15.
Yeni kesilmiş otlar
Üzerlerinde ayak izleri
Gelip tükürmüş biri
Her şeyin bittiği bu yere.
…
16. Olmadığım yer.
…
17. Nicos Kazancakis, Günaha Son Çağrı romanında İsa peygamberi Vaftizci Yuhanna ile şöyle konuşturuyor:
“Ateş olaydım yakardım. Oduncu olaydım vururdum. Ama ben bir yüreğim, seviyorum.”
Kendisini çarmıha gerdiler biliyorsunuz. Kollara, ayaklara çakılan çiviler; kafaya yerleştirilen dikenli taçlar… Bugüne kadar birini ya da bir şeyi sevip de cezalandırılmadığım hiç olmadı. Sevdiğiniz her şeyin ve herkesin içinde sizin için, size ayrılmış bir tuzak yatıyor. Ama işin güzelliği burada. Gidip alın onu.
…
18.
Merdivenlerden yuvarlandı birinin turuncu kalbi
Bağırışlar duyuldu sonra
Nihayetinde Karaköy’den vapur.
Uzun yaz yürüyüşleri böyledir
Turuncu gecede
Islak merdivenleri kurutan turuncu kızlar.
…
19. Eski Mısırlılar yemekli içkili şölenlerde masada bir tane iskelet bulundururlardı. İskeletin münasebetsiz kaçacağı bir ortam ise en azından yaşamın kısalığına dair bir tane simgeye yer verirlerdi.
…
20. Beraberlik diye bir şey yok. Bunu anlamanız lazım. Birisinin kazanması gerekiyor.

Bülent Çallı's Blog
- Bülent Çallı's profile
- 103 followers
