La ballade de la mer salée Quotes
La ballade de la mer salée
by
Hugo Pratt3,965 ratings, 4.23 average rating, 276 reviews
La ballade de la mer salée Quotes
Showing 1-9 of 9
“When I was a boy I noticed I didn't have a fortune line on my palm... so I took my father's razor and... zak... I made myself one, just the way I wanted.”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“Getting stuck in the past is like guarding a cemetery.”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“Quand j'étais petit, je me suis aperçu que je n'avais pas de ligne de chance, alors avec le rasoir de mon pére... zac, je m'en suis fait une comme je voulais.”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“I don't believe in principles. They don't exist! There are laws and facts...”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“... one has control only until he's forced to exercise it.”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“The heart is a muscle that pumps blood, not sentimentality!”
― La ballade de la mer salée
― La ballade de la mer salée
“The heart is a muscle that pumps blood, not sentimentality! I'll do what I please!”
― Corto Maltese - Una ballata del mare salato
― Corto Maltese - Una ballata del mare salato
“Yalnız kalınca Cranio'nun sözlerini yeniden düşündü. Haklıydı. O uzaktaki savaşın çalkantısının yarattığı dalgalar bu sakin suları da bulandırmaktaydı. Karşıt çıkarlar arasındaki bu çekişme bir zincirleme tepkime halinde masum halkları da kendi içine çekiyordu.
Fakat şimdi kendini düşünmeliydi ve yaşamının geri kalan kısmında ne yapacağına karar vermeliydi.
Keşiş onu komuta etmeyi bilmemekle suçlamıştı ve haklıydı da, ama işin aslı şu ki, o buna hiç aldırmıyordu. Onu bireyci olmakla da suçlamıştı ve bu da doğruydu. Peki ama niye akmakta olan bir akıntıdan faydalanmakla sınırlandırmalıydı kendini? Neden kendini, bir kural, bir ordu, bir saflaşma içine hapsetmeliydi? Hayatın kokusu onu her zaman deneyimlerin, ülkelerin ve insanların en umutsuzlarına doğru çekmişti. Yaşam oyunu çok hassasi nazik bir oyundu ve çok fazla dikkat ve saygıyla oynanmalıydı. Kendisinin olduğu kadar başkalarının da özgürlüğüne saygı, karar verme özgürlüğüne ve hepsinden de önemlisi davranış özgürlüğüne saygı duymak gerekliydi. Martılar portakal - turkuaz rengi gökyüzünde uçuşmakta ve okyanus davetkar bir halde sozsuz ufka doğru açılmaktaydı. Hayal gücü onu buralardan, bu kulübeden uzaklara sürüklüyordu ama biraz daha beklemesi gerekecekti.
Çok fazla hassas dengeler, farklı ilgi alanları ve karşıt çıkarlar, çok fazla otorite ve sineye çekilecek çok fazla boyun eğme, uzlaşma vardı. Bir sigara yaktı ve bacak bacak üstüne atarak ayaklarını verandanın parmaklıklarına dayadı, sonra uzun bir duman üfledi ve büyük bir zevkle romundan bir yudum aldı. Önemli olan, her zaman, günün en iyi anlarının tadını çıkarmayı bilmekti ve şimdi günün en sevdiği anıydı.
Kendini dumanın onu sarıp sarmalamasına bıraktı ve içkisini bitirdi. Daha sonra bugün olup bitenler hakkında düşünecekti ama sonuçta, bütün bu hikayeden sıkılmıştı ve ilk fırsatta başka bir adaya çekip gidecekti. Bu okyanusun ufkunda fırtınalardan korunmak veya dinlenmek ve aşık olmak için her zaman başka bir ada olacaktı. O açık ufuk yola çıkmak için bir davetiye gibi her zaman orada onu bekliyordu.”
― Corto maltese. Una ballata del mare salato
Fakat şimdi kendini düşünmeliydi ve yaşamının geri kalan kısmında ne yapacağına karar vermeliydi.
Keşiş onu komuta etmeyi bilmemekle suçlamıştı ve haklıydı da, ama işin aslı şu ki, o buna hiç aldırmıyordu. Onu bireyci olmakla da suçlamıştı ve bu da doğruydu. Peki ama niye akmakta olan bir akıntıdan faydalanmakla sınırlandırmalıydı kendini? Neden kendini, bir kural, bir ordu, bir saflaşma içine hapsetmeliydi? Hayatın kokusu onu her zaman deneyimlerin, ülkelerin ve insanların en umutsuzlarına doğru çekmişti. Yaşam oyunu çok hassasi nazik bir oyundu ve çok fazla dikkat ve saygıyla oynanmalıydı. Kendisinin olduğu kadar başkalarının da özgürlüğüne saygı, karar verme özgürlüğüne ve hepsinden de önemlisi davranış özgürlüğüne saygı duymak gerekliydi. Martılar portakal - turkuaz rengi gökyüzünde uçuşmakta ve okyanus davetkar bir halde sozsuz ufka doğru açılmaktaydı. Hayal gücü onu buralardan, bu kulübeden uzaklara sürüklüyordu ama biraz daha beklemesi gerekecekti.
Çok fazla hassas dengeler, farklı ilgi alanları ve karşıt çıkarlar, çok fazla otorite ve sineye çekilecek çok fazla boyun eğme, uzlaşma vardı. Bir sigara yaktı ve bacak bacak üstüne atarak ayaklarını verandanın parmaklıklarına dayadı, sonra uzun bir duman üfledi ve büyük bir zevkle romundan bir yudum aldı. Önemli olan, her zaman, günün en iyi anlarının tadını çıkarmayı bilmekti ve şimdi günün en sevdiği anıydı.
Kendini dumanın onu sarıp sarmalamasına bıraktı ve içkisini bitirdi. Daha sonra bugün olup bitenler hakkında düşünecekti ama sonuçta, bütün bu hikayeden sıkılmıştı ve ilk fırsatta başka bir adaya çekip gidecekti. Bu okyanusun ufkunda fırtınalardan korunmak veya dinlenmek ve aşık olmak için her zaman başka bir ada olacaktı. O açık ufuk yola çıkmak için bir davetiye gibi her zaman orada onu bekliyordu.”
― Corto maltese. Una ballata del mare salato
“Quando ero bambino mi accorsi che non avevo la linea della fortuna sulla mano e allora presi il rasoio di mio padre e zac... Me ne feci una come volevo.”
― Corto Maltese - Una ballata del mare salato
― Corto Maltese - Una ballata del mare salato
