ile Quotes

Rate this book
Clear rating
ile ile by Oruç Aruoba
1,548 ratings, 4.30 average rating, 101 reviews
ile Quotes Showing 1-12 of 12
“İnsanca özlemler dünyaya uymuyorsa, bozuk olan dünyadır, insanca özlemler değil.”
Oruç Aruoba, ile
“Hani, çok önceleri, "Sadakat nedir?" diye sormuştun bana; ben de şöyle bir şey söylemiştim:-
'Sadakat', kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması, ve o yeriş hep onun için korumasıdır;
'sadakatsizlik' de, kişinin o yerin korunmasını savsaklamasıdır;
'ihanet' ise, kişinin, o yerine, başka bir kişiyi sokması-
"Olur mu ki bu-" demiştin sen de: " başka bir kişiyi sokamaz ki o yere, o kişi; onun için açmışken o yeri- başka bir kişi giremez ki oraya...?”
Oruç Aruoba, ile
“Kişi sevdiğini hep sonradan mı anlar?
Dilegetirişin çifteanlamlılığı (Türkçenin bazen inanılmaz olan bağlantısallığı) da yerli yerindeydi:
"Sevdiği'ni" / "Sevdiğini"
Seni de, seni sevdiğimi de , sonradan anlamıştım; sen de, şimdi, gitmiş olduğundan, bu anlamanın da hiçbir önemi kalmamıştı artık.
Bir yitim, bir hiçlik, bir boşluk daha bulmuştum, işte bu anlamla-
Bunu hemen yazmam gerektiğini düşündüm.
Geri döndüm, yazdım.”
Oruç Aruoba, ile
“Sana kendimden bir şey getirmiştim.
Bir yerde oturuyorduk, konuşarak. Nasıl olduysa, garsonlar masayı toplarken, getirdiğimi de alıp kaldırmışlar. Çıktık. Bir araca tam bindik ki, senin aklına geldi - çantana bir baktın, ve hemen, "İniyoruz" dedin. İndik. Geri gidip bulup aldık sana getirdiğimi; araç sırasına geri döndük.
O, kesin, "İniyoruz" demen, belirleyiciydi - içime ışık dolmuştu, sen bunu söyleyince-
Her şeyi, apaçık, ortaya koyuyordu:-
Önem veriyordun - benim olan; benden sana gelen, önemliydi senin için- kararlıydın:-
En temelidir bu, ilişkinin: önem vermekte kararlı olmak.
Bunun önemi de, hiçbir öndüşünce taşımamasında : öyle, kendiliğinden, oluşuvermesinde; sanki, hiç düşünülmeden, hesaplanmadan, amaçlanmadan, yapılıvermesinde.
İlişkinin kendisi gibi...”
Oruç Aruoba, ile
“İlişki olması; yani, karşılıklılık taşıması için, şöyle bir şey gerekli galiba:-
Kişilerden birinin, öteki kişinin beklediğini, istediğini, umduğunu, o hiç beklemezken, istememişken, ummazken, gerçekleştirmesi- kendiliğinden, ve onun için:-
Bir armağan, işte -”
Oruç Aruoba, ile
“Öyle konuşurduk sen ile ben, o dille- öylesine yakın olurduk ki bazen, garip bir duygu duyardım: akıllarımız öpüşüyormuş; zihinlerimiz sevişiyormuş gibi...”
Oruç Aruoba, ile
“en değerli hayalimdin sen: kendini yıktın.
-elden çıkarmak istemediğin gerçekler vardı herhalde. bir yarım yamalak felsefecinin hayali olmak ise, istemedin. oysa onun, yaşamında bir kez olsun gerçekleştirdiği, gerçek hale getirebildiği tek hayal olabilirdin. hatta, sanıyorum, bunu istiyordun da. hayalden gerçekliğe giden yoldaki adımını atmadın. kaçtım! dedin.

işte kaçtığın kendindi. belki de benim gerçekleşen hayalim olabilseydin, kendi en yoğun gerçeğin de olabilirdin...

kim bilir, artık... geçti...”
Oruç Aruoba, ile
“Anılar, garip ya işte, 'geçmiş' şeylerin taşıyıcıları oldukları halde, 'şimdi-burada'ki ilişkinin en önemli temelini oluştururlar”
Oruç Aruoba, ile
“Çok yalnız -- kimsesiz-- hissettim kendimi : sana seslendim,ağlayarak--- 'Haydi,çabuk gel' diye-- duydun mu beni?... " dedin.

Ben de sana yolda yazığımı gösterdim; belki de tam sen bana seslenirken yazmıştım bunu: -

Rayda parlayan
Güneş kadar hızla
geliyorum sana

Güneş,tuttu, Ay'ın çevresinden dolaştı ---”
Oruç Aruoba, ile
“... hiç bilemeyeceksin neden kırılgandır kelebekler.. suçlu olmuş olacaksın..
Çok iyi bilirim 'kelebeklerin neden kırılgan' olduklarını: k e l e b e k olmayı s e ç t i k l e r i n d e n...”
Oruç Aruoba, ile
“Bu kadar şey yaşadıktan sonra, şu "yaşam bilgeliği" denen şeyden bir nebze bile edinememiş olmam - ne demeli: garip mi, doğal mı?...
Hep -hala- çok yalın - basit ölçülerle bbakıyorum yaşama: 'doğru'-'yanlış', 'haklı'-'haksız', 'değerli'-'değersiz'...Belli noktalarda saçma olduğu ortaya çıkan ölçüler.-
-Peki, bu pek 'geleneksel' ölçüler ile , yürütmeğe çalıştığın 'devrimci' özgürlük anlayışını nasıl bağdaştırıyorsun, Hmeşerim?!_
Çuvallıyorsun!”
Oruç Aruoba, ile
“Ama sadece beni götür-" diye eklemiştin, arada.
Ne yapabilirdim ki - bütün kendimi götürdüm seni götürürken; o "kendim'de de, ne çok birikmiş bozukluk, ne çok kendime aykırılık, ne çok saçma sapan takındılar, vardı- biliyorsun; öğrendin, onları, yavaş yavaş, beni tanırken.
Tanıdın.
"Sadece beni" işte - önemli olan oydu, başka değil...
Tanıdın.”
Oruç Aruoba, ile