Tol Quotes

Rate this book
Clear rating
Tol Tol by Murat Uyurkulak
2,704 ratings, 3.82 average rating, 140 reviews
Tol Quotes Showing 1-19 of 19
“Hep yarım kaldım, hiç tam doymadım, tam bağırmadım, tam dokunmadım. Bıçak ruhumda dehşet bir fısıltı gibi ilerledi ve ben tam ortamdan yarıldım. Ruhuma bir hayat yakıştıramadım.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Benim aklım yol kuşlarının tüneyip sessiz sedasız terk ettikleri bir harabedir.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Yakalanmıştım; yaşamayı denerken yakalanmıştım.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Devrim, vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi.”
Murat Uyurkulak, Tol
“ülkeyse, üç vakte kadar bırakıp gideceğini bilmeden şeker bir delikanlıya abayı yakan ve bir yığın git gelle karar bozduğu anda dokunulup okşanılmadan kalan bir bakire misali, önce bunalıma girdi, bir müddet sustu. sonra gözü sokaktan geçen ite uğursuza takılmaya başladı, kendini bir iki öptürdü, sonra üzerine bir hafiflik geldi, dillendi de dillendi, sonra da her şeyi unuttu, kötü yola düşüp bir fahişe kadar özgür oldu. özgürlüğünü de istibdatla pekiştirdi.

ülkenin önündeki kuyruklar uzadıkça uzadı. onun uğruna katliamlar yapıldı, gazeteler alınıp satıldı, televizyonlar, radyolar kuruldu, büyük girişimlere girişildi, barajlar dikildi, ordular dizildi, ihracatlar ithalatlar ihaleler aldı yürüdü, ona benzeyen kadınlarla dillere destan alemler yapıldı. velhasıl ona girip çıkanlar toplandılar, şenlik ateşleri yaktılar, birbirlerine kenetlendiler, ülkenin kapısının önünde her yerinden irinler saçan, çürüyüp dökülen etlerini korkunç seslerle toplamaya çalışan garip bir mahlukat vücuda geldi. ama onun gerçek, saf aşkı hep o şeker delikanlı olarak kaldı. kendi hatırasına, kelimelerine, yoksulluğuna sahip çıkan ayrılıkçı bir aşk halinde, uzunca bir süre yüreğinin sağ alt köşesinde yandı durdu.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Çünkü sıkıntı öldürüyor.Ve ama sıkıntı öldürüyor.Acı ve öfke değil,ama sıkıntı öldürüyor.Çok geçici,anlık,masum,makul olabiliyor sıkıntı,ama öldürüyor.Sıkıntı eğlence istiyor,tatil istiyor çünkü.Tatil çoğulluğa -,çoğulluk gövdelere,yeni kelimelere,yeni yüzlere yol açarak öldürüyor.Sıkıntı davet ediyor,açıyor.Acı ortak olmayanı defediyor kapatıyor.Sıkıntı çözüyor,öfke bağlıyor.Sıkıntı plan program demek çünkü.Program yazlıklara savuruyor,sayfiyelere,yumuşak içkilere,pahalı yemeklere yol açarak çözüyor.Acı kendi yasasını durmadan fısıldıyor,öfke hatırlatıyor oysa:Dağılmayın,unutmayın,yetinin,oturun oturduğunuz yerde.Ama sıkıntı savuruyor parçalıyor,gebertiyor.Sıkıntı kutlamalar şenlikler istiyor çünkü.Sıkıntı ille de dans diyor,kahkaha diyor,acının da öfkenin de içini boşaltıyor.Acı ve öfke korkuyu yeniyor,sıkıntı okşuyor.Sıkıntı arzuyu kaşıyor,acı ve öfke terbiye ediyor.Acı değil,öfke değil,sıkıntı öldürüyor.
Sıkıldılar.Yakışmadı.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Artık benim gözlerim derinlerde batık bir gemi adı, kahverengi yosunların ardından, hülyalı hülyalı bakıyorum dünyaya. Kafamda rutubetli, ağır düşünceler, taşkın sular aranıyorum üfleyecek. Zaten neyim var ki kaybedecek, doğru öfkelere yanlış kelimelerden,küflü akşamlarda biriktirilmiş tiyatro biletlerinden başka, başka. Başı dönmüş, başa dönmüş, delirmiş bir kaçağım ben artık. Nasıl bir kaçağım ben artık. Yasaiçi, lakin dünyadışı bir kaçağım ben artık. Tık tık tık…”
Murat Uyurkulak, Tol
“..ben bu topraklara yeni yasalar yayacagim, buharlasmis saraplari geri getirecegim, kizil bir yagmur olarak..”
Murat Uyurkulak, Tol
“-Çok deliren oldu mu darbeden sonra?
-Olmadı. Keşke olsaydı.”
Murat Uyurkulak, Tol
“çözüldün ve utancından ölecek haldesin. adın, ancak dünyanın yarısı havaya uçarsa temizlenir diye düşünüyorsun. zaten durmadan bunu planlıyorsun. birbirinden nafile intikam planlarıyla oyalanıyorsan. kafana kurşunu sıkana kadar da bundan başka bir şey yapacağın yok. geçen sene aldığın o allahlık kırıkkale tutukluk yapmazsa tabii.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. Emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu. Yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. Sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. Yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. ''Benim yıllarımı paketlemeyin ulaan, bırakın dağınık kalsın!'' diye bağıracaktın.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Gözleri yüzünün yarısıydı ve içlerinde balıklar yüzüyordu.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Fiziki haritayı daha çok severdim, dünya bir bütün olurdu çünkü o zaman, sınırlar kaybolurdu ve benim için bütün o kesik çizgilerle birbirinden ayrılmış ülkeler varılabilir, görülebilir birer coğrafya haline gelirdi.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Olmaz öyle küfretmeyen devrimci. Her şey iyi güzel, ama bu işin tutsaklığı, hapisliği, işkencesi var. Adamların karşısında, rica ederim, çok faşistsiniz, mi diyecek? Ağzına geleni söyleyecek, küfredecek, ifrit edecek herifleri. Bizim küfretmeyen önderimiz olur mu lan? Dilerseniz, bize en yakışan küfür mahiyetinde, orospu çocuğundan başlayalım...”
Murat Uyurkulak, Tol
“Kelime milleti yeraltında yaşıyor, bunu anladım. Uzun yıllar dehlizlere, madenlere, inlere sıkışmış olanları var ve onlar kuvvetli. Aniden fışkırıyorlar, okuyanın yüzüne tokat gibi çarpıyorlar ve bitip bitmemesi çok fark edecek bir işi bitiriyorlar.”
Murat Uyurkulak, Tol
“İçinde kalan son kahkaha balonlarını birer birer patlatıp sakinleşti.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Renkler çok pastel, filmler çok siyah-beyaz oluyor.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Tavandaki sıva çatlaklarından yüzler, kuşlar, canavarlar çıkardım.”
Murat Uyurkulak, Tol
“Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmemiştim. Yirmi yaşında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Ağzımı araladığımda, dudaklarım yuvarlaklaşıp bir balık misali ağır ağır açılıp kapanıyor, beynimde cümle fikrimi felç eden sıcak, koyu sıvılar dolaşıyordu. Oysa yaşlandıkça, en azından birkaç şeyden emin olması gerekmez miydi insanın?”
Murat Uyurkulak, Tol