Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk Quotes
Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
by
Wilhelm Genazino2,590 ratings, 3.95 average rating, 284 reviews
Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk Quotes
Showing 1-15 of 15
“İnsanın önemli anlarda dilsizleşen bir filozof olduğunu keşfetmesinden daha korkunç bir şey olamaz.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Onlarca yıl daha iyi bir yaşam için hazırlanmıştım" dedim "ama bu asla gerçekleşmedi. İnsanın kendi felaketiyle ilişkisinin onu beklemekten ibaret olduğunu kavrayıncaya kadar uzun süre duygusal ve melankolik bir halde yakınıp durdum”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Bazen bana aniden baskın yapan aşırı duyarlılıktan öldüğümü hayal ediyorum. O zaman bir acil doktor koşup gelir, yapabileceği tek şey öldüğümü tespit etmek olurdu. Ölüm sebebi olarak da şunu yazardı ölüm raporuna: Aşırı duyarlılık.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“İnsan faciaları sadece izleyebilir ama anlayamaz.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Her insanın içsel bir biçimde yalnız olduğundan, bu yalnızlığın kötü bir şey olmadığından ve bu konuyu konuşmak istemediğimden, o zaman da susuyorum. Aslında boş laftan başka bir şey değil ama Traudel için boş laf değil. Birçok insanın içsel yalnızlığını inatla inkar ettiğini biliyorum. Traudel de bunlardan biri.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Yalnızlık normal de birdenbire ortaya çıkması öyle iğrenç ki.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Bir korku duyup duymadığımı anlamaya çalışıyorum. Ama korku duyup duymadığım üzerinde düşünebiliyorsam, bu korku gerçek bir korku olamaz.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Sanırım çoğu erkek, bir aile sahibi olduğunu kavrayamıyor. Erkeklerin ıstırabı, bir kadını sevmeleriyle başlıyor. Bu ıstırap akıllarına bir nebze yatıyor çünkü onlara haz veriyor ve tatmin de ediyor. Daha sonra erkekler sevdikleri kadınla evleniyorlar. O kadar kolay olmasa da bunu da hâlâ anlayabiliyorlar. Sonra kadın iki ya da ikiden fazla çocuk doğuruyor. Erkekler bu süreçten sonrasını artık anlayamıyorlar. Zira şimdi sofraya dört, beş kişi oturuluyor, kalabalık akşam yemekleri yeniyor. Çocukların bir süre sonra onlara baba demesini yadırgıyor erkekler. Sonra karılarını suçlamaya, çocuklarını korkutmaya başlıyorlar.
-----
Olağanüstü şeyleri bizzat yaratmamız gerekiyor yoksa dünyada karşımıza çıkmıyorlar.
-----
Traudel, benim uzun süre işsiz kalmamdan, bunu biraz da onun yeterince para kazanmasına güvenerek kasten yapmamdan korkuyor gibi.
-----
Traudel’i asla affedemeyebili
rim. Kendimi onun tarafından ihanete uğramış hissediyorum. İhaneti, size itiraf edilmiş ama başkasına yapılmışsa kaldırabilirsiniz ancak. Fakat bir ihanetin kurbanıysanız, size ihanet edene asla geri dönmezsiniz. Kıytırık menekşe kokusu aklıma daha da kıytırık bir fikir getiriyor: Belki de kendime yeni bir kadın bulmalıyım. Oysa yeni bir kadın için en ufak bir istek yok içimde. Herhalde aşkın aşağılamalarından geri çekiyorum kendimi. Ayrıca arada bir baş gösteren yeni bir kadın bulma fikri, biyografimin kibriyle hiçbir şekilde bağdaşmayan bir hayat hikâyesi klişesi,
-----
Giriş salonunda bir sürü kederli insan otursa da ortamdaki keder akıl alır gibi değil. Keder herkesi kederlendiriyor, yani keder herkes için o kadar aşikâr ki, bu alenilik onu önemsizleştirip görünmez kılıyor.
-----
Bir kez sevmiş olan ve hâlâ seven biri, kendini aşka elverişli bir hale getirmenin ne kadar zor olduğunu, ne kadar uzun sürdüğünü bilir. İnsan acı çekerken anlar, aşk için emek vermeye bir daha kolay kolay kalkışamayacağını.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
-----
Olağanüstü şeyleri bizzat yaratmamız gerekiyor yoksa dünyada karşımıza çıkmıyorlar.
-----
Traudel, benim uzun süre işsiz kalmamdan, bunu biraz da onun yeterince para kazanmasına güvenerek kasten yapmamdan korkuyor gibi.
-----
Traudel’i asla affedemeyebili
rim. Kendimi onun tarafından ihanete uğramış hissediyorum. İhaneti, size itiraf edilmiş ama başkasına yapılmışsa kaldırabilirsiniz ancak. Fakat bir ihanetin kurbanıysanız, size ihanet edene asla geri dönmezsiniz. Kıytırık menekşe kokusu aklıma daha da kıytırık bir fikir getiriyor: Belki de kendime yeni bir kadın bulmalıyım. Oysa yeni bir kadın için en ufak bir istek yok içimde. Herhalde aşkın aşağılamalarından geri çekiyorum kendimi. Ayrıca arada bir baş gösteren yeni bir kadın bulma fikri, biyografimin kibriyle hiçbir şekilde bağdaşmayan bir hayat hikâyesi klişesi,
-----
Giriş salonunda bir sürü kederli insan otursa da ortamdaki keder akıl alır gibi değil. Keder herkesi kederlendiriyor, yani keder herkes için o kadar aşikâr ki, bu alenilik onu önemsizleştirip görünmez kılıyor.
-----
Bir kez sevmiş olan ve hâlâ seven biri, kendini aşka elverişli bir hale getirmenin ne kadar zor olduğunu, ne kadar uzun sürdüğünü bilir. İnsan acı çekerken anlar, aşk için emek vermeye bir daha kolay kolay kalkışamayacağını.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“İki kişiyken yalnız olmak istemiyorum. Bu sözler, haftada hiç olmazsa bir kere benim tarafımdan canlandırılma talebini ifade ediyor. Bu cümle söylendiği zaman ben genellikle susuyorum, Traudel de suskunluğumu zaman zaman suçumu kabullenmem olarak yorumluyor. O zaman da yine susuyorum çünkü her insanın kendi içinde yalnız olduğunu, ayrıca bu yalnızlığın kötü bir şey olmadığını söyleyemiyorum. Kendi içlerinde yalnız olduklarını şiddetle inkâr eden bir sürü insan olduğunu biliyorum, onlardan biri de Traudel.
-----
Traudel’in eve geleceği andan biraz korkuyorum galiba. Sittin senedir birlikte yaşamamıza rağmen, bir başka insanın varlığına aslında devamlı katlanamayacağını korkusundan kurtulamıyorum. Bu aslında her şeyin özü zaten! Bir çamaşırhanenin yöneticisiyim ama aslında bambaşka şeyler yapmak istiyorum. Büyük, pis bir kentte yaşıyorum ama aslında bambaşka bir yerde olmak istiyorum. Traudel’le birlikte yaşıyorum ama aslında... hayır, bu düşünceyi düşünmeye cesaret edemem. Oysa düşündüm bile. Ve işte yine oluverdi: Bir felaketi anlamadan izlemek zorundayım.
-----
Yine de giderek sessizleşmeme, en sonunda da içime kapanmama engel olamıyorum. Orada kendime üzülmeyi en iyi ben bilirim. Traudel’in yanında otururken giderek suskunlaşmam ve yok olmam beni de rahatsız ediyor.
Akşamları, hep akşam olmasına, dışarıdaki karanlığın evimize de girmesine zorlukla tahammül ettiğim bir ruh hali içindeyim. Traudel’in pantolonumun sefilliğini fark etmesi ama duvardaki rafta bir vazonun içinde günlerdir kendi kendilerine çürüyüp duran güllerin sefilliğini fark etmemesi ne garip.
-----
Traudel banyoya giriyor, soyunurken onu seyredebilmem için her zamanki gibi kapıyı açık bırakıyor. Nedeni, en az on yıl önce böyle bir ricada bulunmuş olmam.
-----
...onun da güçsüz olması hoşuma gidiyor. Aşk, güçsüzlüğün başka bir adı zaten.
-----
Son yıllarda, neden bilmiyorum, gözlerimin eskisine göre daha çabuk yaşardığı dikkatimden kaçmıyor. Ağlama nedenlerimin çoğu çok eski yıllarda kaldı ve aslında ağlanacak bir şey de kalmadı (ya da ağlayarak bitirildi); ama ağlama nedenlerim son zamanlarda güçlü bir biçimde geri dönüyor, hatta yeni gözyaşlarına da yol açıyorlar.
-----
İkametgâh yerim olarak şunu söyleyebilirim aslında: Traudefin memelerinin kiracısıyım.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
-----
Traudel’in eve geleceği andan biraz korkuyorum galiba. Sittin senedir birlikte yaşamamıza rağmen, bir başka insanın varlığına aslında devamlı katlanamayacağını korkusundan kurtulamıyorum. Bu aslında her şeyin özü zaten! Bir çamaşırhanenin yöneticisiyim ama aslında bambaşka şeyler yapmak istiyorum. Büyük, pis bir kentte yaşıyorum ama aslında bambaşka bir yerde olmak istiyorum. Traudel’le birlikte yaşıyorum ama aslında... hayır, bu düşünceyi düşünmeye cesaret edemem. Oysa düşündüm bile. Ve işte yine oluverdi: Bir felaketi anlamadan izlemek zorundayım.
-----
Yine de giderek sessizleşmeme, en sonunda da içime kapanmama engel olamıyorum. Orada kendime üzülmeyi en iyi ben bilirim. Traudel’in yanında otururken giderek suskunlaşmam ve yok olmam beni de rahatsız ediyor.
Akşamları, hep akşam olmasına, dışarıdaki karanlığın evimize de girmesine zorlukla tahammül ettiğim bir ruh hali içindeyim. Traudel’in pantolonumun sefilliğini fark etmesi ama duvardaki rafta bir vazonun içinde günlerdir kendi kendilerine çürüyüp duran güllerin sefilliğini fark etmemesi ne garip.
-----
Traudel banyoya giriyor, soyunurken onu seyredebilmem için her zamanki gibi kapıyı açık bırakıyor. Nedeni, en az on yıl önce böyle bir ricada bulunmuş olmam.
-----
...onun da güçsüz olması hoşuma gidiyor. Aşk, güçsüzlüğün başka bir adı zaten.
-----
Son yıllarda, neden bilmiyorum, gözlerimin eskisine göre daha çabuk yaşardığı dikkatimden kaçmıyor. Ağlama nedenlerimin çoğu çok eski yıllarda kaldı ve aslında ağlanacak bir şey de kalmadı (ya da ağlayarak bitirildi); ama ağlama nedenlerim son zamanlarda güçlü bir biçimde geri dönüyor, hatta yeni gözyaşlarına da yol açıyorlar.
-----
İkametgâh yerim olarak şunu söyleyebilirim aslında: Traudefin memelerinin kiracısıyım.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“İnsan hastalıkları ile yalnızdır ve hastalıkları ile yalnız kalır.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Hafif bir rüzgar dökülen çiçek yapraklarını sürükleyip sokak boyunca çabucak soluveren bir kenar oluşturuyor. Kimse bana bir şey yapmadığı halde kendimi suiistimal edilmiş hissediyorum. Kimse beni suiistimal etmediğine göre her zaman suiistimal edildiğimi ve bu nedenle de en son suiistimal edildiğim olayların farkına varmadığımı düşünüyorum. Bir saniye sonra firmanın ajanı olarak fena halde suiistimal edildiğimi anlıyorum. Bir müddet Eigendorff'un verdiği takip etme görevini reddedebilir miydim, diye düşünüyorum. İş sözleşmemde günün birinde ajan olarak iş arkadaşlarımın peşine düşeceğime dair bir düzenleme yok. Ancak yine de şunu diyemezdim: "Bay Eigendorff bu kadarı fazla." İlişkilerde gittikçe artan bu esarete bağlılık deniyor. Anlaşmazlıklarını çözemeyen insanlar, anlaşmazlıklarını yüzleşilmemiş bir tür metafizik çaresizlik olarak omuzlarında taşırlar. Birkaç saniyede söz konusu çaresiz insanlardan olduğumun ayırımına varıyorum. Artık çaresiz insan olarak yaşamaya başlıyorum. Hafiften bir iç zafiyet hissediyor ve iç çekiyorum. Aynı anda da hiç olmazsa (hala) düşünebildiğime seviniyorum.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Yaşamak için ihtiyacım olan inceliğin birazını sadece melankolimde bulabiliyorum.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Annem aşk, düğün, ilkbahar ve tatil filmlerine bayılırdı. Erkek ile kadın arasındaki aşkın güzel bir tatil esnasında başlayıp harikulade güzel bir doğada sonuçlanması, yani bunların hepsinin bir filmde olmasına daha da çok bayılırdı. Annemin aşk sahnelerini izlerken nasıl gülümsediğini çok gördüm. Onun mutlu olması o kadar hoşuma gidiyordu ki, bir süre sonra filmleri değil annemin film seyrederkenki ışıl ışıl mutluluğunu izler oldum. Ama zamanla anneme karşı bir güvensizliğe kapıldım, ben büyüdükçe annem de beni göğsünden itmeye başladı. Bu yeni durum için bir açıklama bulamıyordum. Daha sonra, üniversitede felsefe okurken, annemin gülümsemesine (Kant'la beraber) doğal güzellik, televizyona (Hegel'le beraber) gerçeğin görüntüsü, film kahramanlarının aşk mırıltılarına (Heidegger'le beraber) varoluşsal gevezelik dedim. Gerçekliği sözcüklerin düzeni içine yerleştirmek yepyeni bir mutluluktu benim için. Bugün (hatta şimdi burada, sokakta bile) o zamanki saflığıma şaşıyorum. O dönemde benim de felsefi bir eser yazabileceğim kuruntusuna kapılmıştım. Kitabın adı Tereddüt ve Ataklık, alt başlığı ise bilmem neyin Fenomenolojisi olacaktı ama ötesini bilmiyordum. Halbuki çoğu kişi gibi ben de coşkumun tuzağına düşmüştüm, o kadar. Yeni bir pantolon almam gerektiği şimdi nereden aklıma geldi bilmiyorum.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Gerçek deliler yaygaracı, saldırgan, küstah ve sağı solu belli olmayan insanlardır. Bense sessiz, sabırlı, akvaryumda unutulmuş bir balık kadar utangaç biriyim. Ancak bir yandan da birine elimi uzatmak yerine ekmek dilimini uzatmak isteği giderek şiddetleniyor içimde. O sırada karşıdan gençlik aşkım Anette geliyor, yanında da genç bir delikanlı var, muhtemelen oğlu. Gülümseyerek birbirimize doğru yürüyoruz. Ona elim yerine ekmek dilimini uzatacak olsam Anette bunu anlayışla karşılar.”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Üzüntümle öylesine kaynaşmışım ki" diyorum, "böylesine sarmaş dolaş bir kardeşlik hakkında konuşmaya alışık değilim”
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
― Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
