Gölgesizler Quotes

Rate this book
Clear rating
Gölgesizler Gölgesizler by Hasan Ali Toptaş
4,396 ratings, 4.06 average rating, 336 reviews
Gölgesizler Quotes Showing 1-12 of 12
“Yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Düşünce insanın içine düşünce,yolun yarısı tamam.Yani varılır bir yere,önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin.Dönsen de,eksik.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Herhalde kendi varlığına karışarak yok olmak en akıllıca yöntemdi. Belki de bu yüzden delirmişti Cennet'in oğlu; kendini kendine gömebilmesi için delirmesi, delirmesi için de herkesten akıllı davranması gerekmişti.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“ona göre binlerce kişi, ayrı ayrı yerlerde birbirinden habersiz binlerce duruşu tekrarlıyordu böyle, binlerce duruşu bedenlerini köprü kılarak geleceğe taşıyordu. aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarın tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“İşte böyle, insanlar burnumuzun dibinde doğuyor, burnumuzun dibinde yaşıyor, sonra birdenbire yoklara karışıyor da biz fark edemiyoruz.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Bir çift ayak gördü sonra, kendine doğru geliyordu; insan nasıl gelirse öyle ve insanın gelişini koşullayan ne varsa (gitme sevinci, hüzün, kendini taşımanın erinci, bir köşeyi geride bırakmanın, bir taşı, bir böceği geçmenin gururu) onların ağırlığıyla koşullanarak.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“belki de iki yuzlu bir pencereydi benim gordugum; ondan gecen bakisin hangi taraftan geldigi hem gorenin hem de gorulenin yasadigi duygulara bagliydi. ustelik ona ille iceriden ya da disaridan bakilacak diye kesin bir kural da yoktu, goz yetiyorsa ayni anda iki taraftan da bakilabilirdi. hic kuskusuz bu durumda kendisiyle karsilasirdi insan; gorse gorse, bir pencereden egilip bakan kendisini gorurdu dus kadar yakin bir uzakliktan...ola ki sasirirdi once; bir yaniyla, yuz yuze geldigi insanin kendisi olduguna inanmak istemezdi.
peki, ya pencerenin karsi tarafindaki; o inanir miydi aslinda kendisinin oteki olduguna?”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“...belki bu gece ben de kaybolacağım, diye düşündüm. Ya da, çoktan kaybolmuştum.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“...unutma ki, yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Gözlerimi ona dikmiş, soluk alıp vermeden bütün dikkatimle izliyordum. Elleri öyle hızlı hareket ediyordu ki, bir an, sabunun ve fırçanın hiç kıpırdamadığını düşündüm. Donup kalmışlardı sanki, belki berber de donmuştu onlarla, berberle birlikte çırak da, koltuktaki adam da, hatta ben de... Ola ki başka bir yerde yaşıyorduk o an, başka bir zamanda yaşıyor ve oradan burayı düşlüyorduk düşlediğimizin farkına bile varmadan. Derin derin iç geçiriyorduk. Belki de sonsuz bir uğraşa kaptırmıştık orada kendimizi, durup dinlenmeden bir şeylerle boğuşuyor, koşuyor, bağırıyor, coşuyor ve kan ter içinde kalıyorduk. Burada bu yüzden donmuştuk ola ki, hareket etmeye başladığımız an orada, uzaklarda donacaktık.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Nereye gittiğini bilmiyordur; ölünecek bir yer olsun da, neresi olursa olsundur. Gerçi her yerde ölünebilir, bunu biliyordur. Gene de kafasında daha güzel bir yer vardır, ölüm ölünen yerle güzelleşirmiş gibi...”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
“Kalaycı, ellerinin yarattığı onca ışıltıyı dengelemek istercesine kapkara susmuştu.”
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler