Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler Quotes

Rate this book
Clear rating
Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler by Afet İnan
161 ratings, 4.52 average rating, 13 reviews
Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler Quotes Showing 1-13 of 13
“Uygar dünyanın bilim ve kültür topluluklarının hangisinde bulunursanız bulununuz, Türk kadınına hak tanınmasının Atatürk devrinde olduğunu daima size hatırlatırlar. Bu hal bütün bir dünya kamuoyunun yargısıdır. Türk kadınının bu nesline mensup bir birey olarak, bundan ulusal bir gurur duymamaya olanak var mıdır? Fakat görev ve sorumluluk duygusu duymadan bu gururun etkisi altında kalamayız.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Cumhuriyet Devrinde Devlet Arması

Atatürk'e bir gün, renkli olarak çizilmiş, devlet arması için şekiller getirmişlerdi. Bunlarda egemen olan unsur, ya kurt başı veyahut da ay yıldız idi. Ressamlarımızın bulabildikleri bu armaların hiçbirini, Atatürk kurduğu devletin bir Cumhuriyet arması olarak kabul edemedi, bunlara düşünerek defalarca baktı.

Nihayet söylediği şey şu idi: "Bunların hiç biri bugünkü dünyamızın içinde kurulan yeni bir devletin arması olamaz. Devlet armasını, sembolik bir insan başı olarak temsil etmeli."

Bunun üzerinde kendisiyle birçok defalar konuştuğum zaman, bana verdiği açıklama şu oldu: "Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade etmeyeceği hiç bir şey tasavvur edemiyorum."

Böylece o zaman, Atatürk'ün onayından geçmiş bir Cumhuriyet devleti armamız yapılmadı. Çünkü naklettiğim gibi, çizilen şekillerin hiçbiri, Atatürk tarafından kabule değer bulunmamıştı.

Düşünce adamı Atatürk, insan zeka ve aklının hayranı idi. O, bu zeka ve akıl kudretinden fışkıran varlıkların kurduğu ve yaşatacağı bir Türk dünyasını kuvvetlendirmek istemiştir.

Böylece herkesin kafa dünyasından, bu insanlık alemi için, iyilikler doğmasını dileyelim. Çünkü hep biliriz ki insanlar, bu madde dünyamızı manen ve maddeten hem cennet yapabilirler, hem de cehenneme döndürebilirler.

Biz Türk dünyamızı, bütün dünya için dilediğimiz gibi, mutlu ve bahtiyar insanların dolduracağı bir yer olarak görelim.

Bu alemde "Herkesin bir dünyası var" değil mi? Oğlum Demir İnan'ın bir seyahat esnasında söylediği bu deyim üzerine, bu yazıyı daha geniş olarak yazmıştım. Sonra bazı makalelerimi bu başlık altında toplayarak 1958 senesinde "Herkesin bir Dünyası Var" adlı bir kitap yayımladım.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Ey Türklüğün büyük teşahhusu, ey bizim aziz babamız!
Ruhlarına heyecan, dimağlarına nur saldığın gençlik sana diyor ki: Senin sevgini gönlünde, irşatlarını şuurlu adımlarının istikametinde bulan gençlik, şüphesiz ki senin dehan ve senin azminle Türklüğe hediye edilen Cumhuriyet'i hayatından daha aziz ve mukaddes tanımıştır. Onun müdafaası için hiç bir fedakârlıktan çekinmeyecek, onu gözlerken çok kıskanç davranacaktır. Bugünü, bugün de seni görmekle bahtiyar olan gençlik, tarihte masum ve asil kalmış olan milletimize köşe köşe dahili ve harici tuzaklar hazırlayan bu tarihi nasıl değiştirdiğinden ve bunların acı neticelerinden habersiz ve hissiz kalamaz ve kalamayacaktır. Dedelerinin gafletiyle yuvarlandıkları çukurlara bir daha düşmemek için bugünün dersini pek kara ve karanlık olan dünden ve halâs ve intibahının hassasiyetini ise senin mevcudiyetinden ve iradenin ateşinden alacaktır. Milletinin hissiyatı ve sevgisini ondan aldığı saf ve mert kanla damarlarında dolaştıran gençlik, Türk istikbalinin evlatları, milletin varlığına ve onun kalbi olan aziz Cumhuriyet'ine en ufak yan bakışların bir tahayyül ve tasavvuruna uyuşuk ve hareketsiz kalamaz. Adı Türk, kanı Türk, bütün mevcudiyeti Türk olan millet ve onun gençleri kendisini yokluktan varlığa, ölümden hayata, karanlıktan ışığa is'al edenlerin açtıkları kurtarış çığırında her vakit istiklal ve istikbalinin koruyucusu, kan ve candan çizilmiş hudutlarının bekçisi olacak ve ebediyete kadar da öyle kalacaktır.
Ankara Hukuk Mektebi Talebesi”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Öğretmenlik mesleğimde bana ilk önerisi şu olmuştur: "Talebe, her ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri nazarıyla bakacak ve öyle muamele edeceksin.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya Köşkü'ne geldiği vakit, Atatürk'ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı:
"Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir ant meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı" dedi. Kâğıtta şöyle yazıyordu:

Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvela bir baba olarak bu hisleri duymuş, sonra da Milli Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Atatürk neşeli ve sağlıklı idi. Bana Selanik'i ve doğduğu evi uzun uzun anlattırdı. Duygulandı. O sıralarda Onuncu Yıl Nutku'nu yazmış okuyordu. "Kısa olmasını istedim" dedi.
"Ne mutlu Türk'üm diyene" ibaresi üzerinde özellikle duruyordu. Böyle nutuklarını yüksek sesle tekrarlamak ve günde birkaç kere okumak âdeti idi. Kütüphanesinde gezerek okudu ve ben de dinliyordum. Birden durdu, "On yıl önce bu gün... Biliyor musun, ne mücadele içinde idik" dedi. "Meclis zabıtlarını okudum. Nutuk'taki açıklamaları biliyorum, sizden de dinlemiştim" dedim. Güldü:
"Tarih, okuduklarındır, doğru. Fakat ben sana bilmediğin bir şeyi anlatayım. Tarihi hadiselerin cereyanı sırasında, bazen fizyolojik arızalar mühim rol oynarlar. Tabiat ya mani olur veyahut yardım eder" diye söze başladı. "On yıl önce bugün Cumhuriyet'i ilan etmek lazımdı. Hadiselerin seyri [olayların gidişi] bunu icap ettiriyordu. Fırka'da (Parti'de) ve Meclis'te münakaşalar cereyan ederken bildiğin gibi beni davet ettiler. O heyecanlı celselerde söz söylemek benim aradığım işti. Uzun söz söyleyemedim, cumhurbaşkanı seçildiğim zaman söylediğim nutuk en kısa beyanatlarımdan biridir. Neden? Çünkü dişlerimi yeni çektirmiştim, yeni yapılan dişlerim tecrübe devresinde idi. Söz söylemeğe başladığım vakit ıslık gibi bir ses çıkıyor veyahut da ağzımdan düşüyordu. Bu sırada yapılacak hiç bir çare yoktu. Bu tabii hadise, siyasi hayatımın en mühim safhasına, böylece bir mani teşkil etti. Kim bilir, uzun söylemediğim belki de isabetli olmuştur" diye de ilave etti.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Mustafa Kemal, Selanik'e çıkar çıkmaz, Sanayi Mektebi karşısındaki evine gidiyor. O bu evde dünyaya gelmiştir. Ana oğul karşılaşınca annesi, çocuğunun başına bir felaket gelebilmesi endişesi içinde soruyor: "Ne cesaretle buraya gelebildin oğlum? Hem nasıl geldin? Devletin ve Padişahımız efendimizin arzusuna mugayir bir iş yapmış olmayasın?"
Mustafa Kemal, "Merak etme anne", diyor, "müsterih ol! Benim buraya gelmekliğim lazımdı, onun için geldim. Padişahımız Efendimizin ne olduğunu da şimdi değil, fakat yakın zamanda sana göstereceğim.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Şam Jandarma Kumandanı Dürzilerin püskürtülmesinden dolayı Lütfi Bey'i tebrik ediyordu. Kumandan, "Hayır," diyor, "biz püskürtmedik; onlar gittiler." Jandarma kumandanı ısrar ediyor: "Hayır, bu meseleyi Zat-ı Şahane'ye arz ederken 'behemehal püskürtüldü' diye yazmak lazımdır."
Şam Jandarma Kumandanı Zat-ı Şahane'ye yazılacak telgrafın taslağını kaleme almasını Mustafa Kemal'den rica ettiğinde Mustafa Kemal'in cevabı şu olmuştu: "Ben böyle bir sahtekârlığa alet olamam. Esasen ortada mağlup da yoktur. Fakat hakikati söylemek lazımsa onlar kazandılar."
Şam Jandarma Kumandanı, "Sen henüz cahilsin; Zat-ı şahaneyi anlamamışsın" dedi.
Mustafa Kemal bu adama şu cevabı verdi: "Ben cahil olabilirim, fakat Zat-ı Şahane olan zatın, cahil olmaması ve sizin gibilerin mahiyetini anlayabilmesi lazımdır.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Müfit, Mustafa Kemal'in yanına gelerek şunları söylüyor:
"Bütün bu seyahatte çok para kazanılmış, benim hisseme oldukça altın isabet etmiş. Dün akşam bu altınları bana getirdiler, vermek istediler, ben tereddüt ettim. Bu tereddüdün sebebini soranlara: 'Çünkü bu, bizim alışmadığımız şeydir; arkadaşım Mustafa Kemal bunu terviç ediyor [destekliyor] mu?' diye sorduğum zaman bana: 'Mustafa Kemal'e senin aldığının birkaç misli verilecektir' dediler; ben de 'Müsaade buyurunuz, bir kere kendisine sorayım' cevabını verdim."
Müfit'in bu sözlerini dinleyen Mustafa Kemal, arkadaşının bir hataya düşmüş olmasından ürkerek, "Sakın, paraları almış olmayasın?" diyor ve Müfit'in derhal, "Hayır almadım" diye cevap vermesi üzerine ona şu sözleri söylüyor: "Müfit sen bugünün adamı mı olmak istiyorsun, yoksa yarının adamı mı?"
Müfit, zaten önerilen parayı kabul etmemiş olmanın verdiği bir gururla ve pek samimi bir ifade ile, "Elbette yarının adamı olmak isterim" diyor. Mustafa Kemal kendisini takdir ediyor ve "Elbette alamazsın; ben de almadım ve alamam" diyor.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Vaktiyle kitaplar karıştırdım, hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyorlardı ve 'Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat [geçici] ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz' diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: 'Madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım!' Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat telakkisini [anlayışını] tercih ediyorum. Fakat şu kayıtlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahsında gören adamlar bedbahttırlar, besbelli ki o adam fert olarak mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın yaşadıkça memnun ve mesut olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelenler için çalışmaktır. Makul bir adam, ancak bu suretle hareket edebilir.
İşte bu sözleri ile Kemal Atatürk geçmişte bir gelecektir. Selanik'teki küçük ve mütevazı bir muhitten çıktıktan sonra yarım yüzyıllık ömrü içinde, Atatürk'ü tanıyan çevrelerin birbirini kovalayan daireleri bütün bir dünya olmuştur.
Atatürk'ün kaybına bütün bir ulus, acı duyarak yas tuttular. Onun cenazesini eski düşman ulusların temsilcileri de dost olarak ve ölümüne acı duyarak izlediler.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Atatürk'ün yeşile hayranlığı Faruk Nafiz Çamlıbel'in şu şiirini tekrarladığı zamanlarda ne kadar belli olurdu:
Yeşil hem de!
Ben bu rengi taşırım her zaman can köşemde.
Yeşilde ne arar da bulamaz insanoğlu?
Yeşil bu... Varlık dolu, gök dolu, umman dolu.
Bir ucu gözlerinde, bir ucu engindedir,
Meyve veren ağaçlar bu çini rengindedir.
Bu çini rengindedir bahar, deniz, kır, orman
Bana Tanrım gözükür yeşil dediğim zaman

M. Kemal, bu şiiri okuduğu zamanlarda sağlığı yerinde bir varlıktı. Fakat yeşile hasret kaldığı bu son zamanlar, ölümlü varlığının erimekte olduğunu hissettiği zamanlardı. O, daima olduğu üzere, bu son döneminde de çam ağaçları ve yeşillikler arasında olmak istemiştir.
Demek ki, Atatürk gömüleceği yer için, resmi bir vasiyet yazmadığı gibi, özel arzularını da, benim bildiğime göre bu vesilelerle belirtmiştir, fakat bizlere kesin bir kararını bildirmemiştir. Ancak bazı arzu ve düşüncelerini söylemiştir. Onlar da: Öncelikle sembolik anlamı olan bütün vatan parçalarından gelen toprakta yatmak ve ikinci olarak da bol yeşillikli ve çam ağaçlı bir yerde olmak.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“Bir gün, Cumhurbaşkanlığı Umumi Kâtibi Hasan Rıza Soyak Atatürk'e bir evrak getirmişti. Bunda, Atatürk'ün doğum gününün bildirilmesi rica ediliyordu. M. Kemal Atatürk, bunun üzerine düşündü, fakat bu günü kendisi de tam olarak bilmiyordu. Ancak, annesinden işittiğine göre, bir bahar mevsiminde doğmuş olduğunu hatırladı. Ay ve gün için ise aynen şöyle dediğini hatırlıyorum: "Bu bir 19 Mayıs günü niçin olmasın?”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
“İşte 1923 yılının 29 Ekim günü saat 20.00'ı vurduğu vakit, Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nde "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir" ibaresini "Teşkilat-ı Esasiye" (Anayasa) kanununun birinci maddesi olarak kabul ettirmişti.”
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler