Yaşamın Ucuna Yolculuk Quotes
Yaşamın Ucuna Yolculuk
by
Tezer Özlü4,912 ratings, 4.03 average rating, 353 reviews
Yaşamın Ucuna Yolculuk Quotes
Showing 1-30 of 55
“Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiç bir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. istediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki… Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. İçgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlenizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı dendim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. evlenizle. okullarınızla. iş yerlerinizle. özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. ölmek istedim, dirilttiniz. yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. aç kalmayı dendim, serum verdiniz. delirdim, kafama elektrik verdiniz.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“İnsan çoğu kez her şeyin son bulduğu duygusuna kapılıyor,oysa yaşamın sonsuzluğunu algılayabilmek için bile yeterli değil bir insan ömrü.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişiler. Öyleyse yaşamımızı neden yabancılar arasında geçirmiyoruz.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama isteği kadar büyük. Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar. Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başladığı an. Birisinin teniyle yan yana olmak, kendi varoluşumu unutmak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi varoluşum. Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“İnsan yirmi yaşında ya toplumun akılla bağdaşmayan düzenine girer ya da var olur. Uyum istemiyor, var olmak istiyor. Gidiyor. Sınırlarını zorluyor. Ben de gidiyorum. Henüz uyum duyacağım hiçbir şeyle karşılaşmadım.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Duygular,duygular,duygular.Bırak kentleri,bırak yapıların görkemini,yoksulluğunu,bırak yolları,istasyonları,insanları,yabancıları,sevdiklerini,çocukluğunu,ölen uzaktaki insanlarını,bırak,bırak,bırak içinde seni kemiren seni bırak.Bak nerelere varıyor gökyüzü.Hangi zamanlara.Hangi sonsuzluğa.Git.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Ben köylüleri köylerde seviyorum.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Gitmekten yılmayacağım.Kentlere gitmek,kocalara gitmek,geri dönmek,ülkelere gitmek,tımarhaneye gitmek,gene gitmek,gene gelmek,hiçbir şey yıldırmayacak beni.Yaşamı,GİTMEK olarak algılıyorum.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Susarken, yürürken, sigara içerken, bakarken, uyurken, severken, boşalırken. Bu duyguyu yitirmediği sürece insanın bunalımı bile anlamlı. Duygular, bir kişi olarak belirlenmese de. Ama insan bu duygularını birinin tenine, bedenine aktarabilse, bunu başardığı an yaşam inandırıcı oluyor. İnsan hiç geçmesin istiyor varoluşu. Bu duyguyu yitirmemen gerek. İnsanda biçimlenmese de. Bu duygu beni yenen, içimde yaşayan ve ölen canlıyı yenen tek duygu.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Ama her şey yalnızlık içinde büyüdü. Büyüdü. İnsan sevgisi zaman zaman yalnızlığımızın boyutlarını aştı, zaman zaman da insanlar yalnızlığımızı birbaşınalığımızdan daha derin, daha dayanılmaz boyutlara iteledi. O zaman kentin denizlerini izledik. Dalgaların köpüklerinin sonsuzluğu anımsattığı bir zaman ışığında. Kuzey rüzgarının mavi-yeşile bürüdüğü suların yüzeyinde. O kentte kimse mutlu olmadı, ama kimse de mutsuz değildi. Çünkü kimse inanmaz mutluluğa.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Sınırları tanıyan, benimseyen, bu sınırlara uyum gösteren hiçbir insan, karşı çıkmanın sonundaki bireysel bağımsızlığa erişemeyecek. Hem karşı çıkıp, hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazından sıyrılamayacak.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Duvarlar yaşamımızdaki mezarlar mı?”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. İnemiyorum. Yaşayamıyorum. Ölemiyorum.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Artık gitmeyeceğim. Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum. Hiçbir yerden gelmiyorum. Kendimden başka.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Uykuda. Uykuyu ararken. Derin uykuların ötesinde bile zaman zaman düşünde sezinlemiyor mu insan birbaşınalığın çaresizliğini. Yollarda. Okurken. Pencereden caddelere bakarken. Giyinirken. Soyunurken. Herhangi bir kahvenin içinde oturan insanlara gelişigüzel bakarken. Hiçbir şey aramazken. Herhangi bir kahvede oturan insanları görmezken, başka olgular düşünürken... Yosun kokusunu yeniden duymaya çalışırken, arabalar dünyasında yaşadığını son anda algılarken, büyük bir bulvarın tüm kahvelerinde oturanlardan hiçbirini tanımazken, bir mağazadan gelişigüzel yiyecek seçerken, ya da bir satıcıdan herhangi bir malı isterken, aynı anda özlem ve yalnızlıkları düşünürken, gidenleri, gelenleri, bölünenleri, ölenleri, doğanları, büyüyenleri, yaşamak isteyenleri, yaşamak istemeyenleri özlerken, severken, sevilirken, sevişirken, hep yalnız değil miyiz.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bu denli çok ülke, bu denli çok insan, bu denli çok roman kahramanı tanımalı mıydım. En yakın dostlarım romanların kahramanları gerisindeki yazarlar mı olmalıydı.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bomboş var olacağım. Kendi doluluğumun boşluğunda. Ve bir başıma. Ve bağımsız. Ovadaki yalnız ağaç gibi. Yaşlı ve büyük. Ve yalnız. O vadide. Bir yamaçta. Başıma buyrukluğuma hayranım.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Birlikte böylesine oturmamız acımızı dayanılır kılıyor.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Almanya'dan Türkiye yolculuğuna çıkmış yorgun işçiler, önümde E5 üzerinde buğday tarlaları kenarında oturuyor, dinlenmeye çalışıyorlar. Başaramayacaklar. Hiçbir zaman dinlenemeyecekler. Ölümleri bile bir dinlenme olmayacak.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bu yaşam, beni ancak içimde esen rüzgarları,içimde seven sevgileri,içimde ölen ölümü,içimden taşmak isteyen yaşamı sözcüklere dönüştürebildiğim zaman ve sözcükler,o rüzgara,o ölüme,o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“İnsan, bir başka insanla ya da herhangi bir olguyla arasındaki ilişkiyi biçimlendiremezse, bu ilişki yok demektir.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bugün 14 Temmuz. Hava bulutlu.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Yaşam özlemini doyuracak bir olgu mümkün mü.
Yirmi yıl sonra aynı şarkılar çalıyor. Elli üç yıl öncesi çekilmiş bir film gösteriliyor. Yirmili yılların, ellili yılların giysileri vitrinleri dolduruyor. Açlık, savaş, geri kalmışlık ve inanılmaz felaketlerle ilgili haberleri kitleler, masal dinler gibi dinliyor. İşte böylesi bir yaşam önümüzden gelip gidiyor. Sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. O, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. Bir başka kentte. Bir başka ülkede. Herkes bir başka kentte. Herkes bir başka dili konuşuyor. Ya da anlamaya çalışıyor. Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki bedenin üzerinde.
Doyum içinde ayrılacağını sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılamayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
Yirmi yıl sonra aynı şarkılar çalıyor. Elli üç yıl öncesi çekilmiş bir film gösteriliyor. Yirmili yılların, ellili yılların giysileri vitrinleri dolduruyor. Açlık, savaş, geri kalmışlık ve inanılmaz felaketlerle ilgili haberleri kitleler, masal dinler gibi dinliyor. İşte böylesi bir yaşam önümüzden gelip gidiyor. Sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. O, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. Bir başka kentte. Bir başka ülkede. Herkes bir başka kentte. Herkes bir başka dili konuşuyor. Ya da anlamaya çalışıyor. Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki bedenin üzerinde.
Doyum içinde ayrılacağını sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılamayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Deliliğin derin boyutunu tanıyorum, diyorum. Akıl ve delilik arasındaki o ince çizgiyi.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“İnsan, 20 yaşında, ya toplumun akılla bağdaşmayan düzenine girer, ya da varolur.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum.Anlatılarında yaşadığım ölülerden.Bu kahrolası dünyayı,yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden.Dünyanın ihtiyacı olan,her olguyu vermiş,söylemiş,yazmış ölülerden.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Az sonra sokaklar, ardından da gökyüzü kararacak, gece inecek, yalnızları daha yalnız, hastaları daha hasta kılmak için.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
“Çağımızın en büyük acısının yaşamını yabancı ülkelerde kazanmak zorunda bırakılmışlık olduğunu görüyorum.”
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
― Yaşamın Ucuna Yolculuk
