Sivrisinek Şehirde Quotes

Rate this book
Clear rating
Sivrisinek Şehirde Sivrisinek Şehirde by Erlom Akhvlediani
251 ratings, 3.60 average rating, 37 reviews
Sivrisinek Şehirde Quotes Showing 1-10 of 10
“Bedenim aşka alışık değildi ve ya bu hastalığa dayanamazsam, ya bu aşkı kaldıramazsam diye korktu . . . Ve başka yola saptı”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“İnsanlar sokakta yürüyorlar. Hiç kimse yere bakmıyor. İnsanlar birbirlerine de bakmıyorlar. Birbirlerine bakıyorlarsa da sadece çarpışmamak için bakıyorlar.”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Ah," diyordu birileri, "yağmur bizi ıslatıyor."
"Eğer yağmur bizi ıslatmasaydı, ne iyi olurdu," diyordu ikinciler.
"Yağmur çok güzel, çünkü bizi ıslatıyor," diyordu üçüncüler.
Ama üçüncüler, her yerde olduğu gibi, azılıktaydı. Onlar ne mağazalara, ne berber dükkanlarına ne de apartmanın girişlerine sığınıyorlar. Onlar, yağmur yağıyorken, yağmurun altına sığınıyorlar.
Ben, size bunlardan söz etmek istiyorum. Böyle olanların sayısı çok az, ama ne yazık ki, babaları, anneleri, halaları, teyzeleri, dayıları,
amcaları, yengeleri ve özellikle, gözlüklü olup her şeyi bildiklerini sanan ağabeyleri, böyle olanları yağmurda dışarı bırakmıyorlar.”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Dünya eğer topa benzemeseydi, üzerinde yaşamak daha ciddi bir durum olurdu”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Bir canlı varlık öldüğünde acaba ne ölüyor? Acaba sadece verilmiş olan zaman mı ölüyor? Şu an mı, bu bakış mı? Yoksa bu evren mi ölüyor ve güneş mi kararıyor? Başkası için mi
ölüyor bizim geçmişimiz ve geleceğimiz? Bizim için sadece şimdiki zaman mı ölüyor? Yoksa biz başkası için ölüyor, kendimiz
için var olmaya devam mı ediyoruz?”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Cimşer, çok sayıda insanın içten olmayan yakınlığını hissediyordu. Onlardan bir çeşit soğuk hava geliyordu. Sanki her biri buzdan yapılmıştı”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Ben canlı bir menekşeyi hiç görmedim. Ormanda hiç menekşe görmedim. Böyle menekşeyi ne yapayım ben? Suya koysam da kuruyacak. Ben de oturup menekşenin nasıl kuruduğunu mu seyredeyim? Sonra kurumuş menekşeyi pencereden dışanya mı fırlatayım . . . Gia, şu çakılı alıp eve getirsen daha iyi olur, hiç olmazsa asla kurumaz .. .”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Peki, öyleyse ne oldu? Sen menekşe sevmiyor muydun?"
"Seviyordum."
"Artık sevmiyor musun?"
"Menekşeyi bütün çiçeklere tercih ederim."
"Niye aldırmadın peki?"
"Gidip çocuğa sor bakalım, ısırganı var mıymış?"
"Isırgan mı? Isırganı ne yapacaksın?"
"İstiyorum!"
"Isırganı mı?"
"Evet, ısırgan, ısırgan!"
"Delirdin mi sen? Ne yapacaksın ısırganı? "
"Beni dağlamasını istiyorum."
"Ne?"
"Dağlamasını istiyorum. Gia, sor bakalım, ısırganı var mı?Olmayacağını biliyorum. Isırgan otunu toplamaya korkardı sanırım. Isırganı kimsenin satın almayacağından da korkardı. ..Ben ise alırdım."
"Sen ne söylediğinin farkında mısın?"
"Annemin üstüne yemin ederim ki alırdım! Beni dağlardı ve ben böylece ilkbaharı hatırlardım. Böğürtlen çalılığını hatırlardım, köyün ortasından geçen yolu hatırlardım, kuyuyu, ninemi, dedemi, Tehuri Nehri'ni, kulübeyi ...”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“Kuluçkanın anne sıcaklığı var. Aslında kuluçkanın sıcaklığı sıradan bir sıcaklık, ama gerekli olduğu zaman, kuluçkanın sıcaklığı mucizeye yol açıyor. Sıradan bir yumurtayı, koşan, atlayan, salına salına yürüyen civcive dönüştürüyor. Biz insanlar ise bu yumurtayı buzdolabında saklıyoruz ondan bir civciv çıkmasın diye. Ah, aslında her yumurtanın nasıl da civcive dönüşmek istediğini bir bilseniz! Ama hayır, biz onu soğutuyoruz, buza çeviriyoruz, onu öldürüyoruz. Biz yumurtayı, sadece tereyağında yumurta olarak istiyoruz, daha iyi şartlarda ise pastalarda kullanmak üzere .”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde
“ilkbahara dokunamazsın, çünkü o bir nesne değil. O, ilkbahar. Zamanı gelince bizzat kendisi dokunur rengarenk duyargalanyla, şakımalanyla ve coşkusuyla, sarhoş edici yeşilliğiyle ve güzel kokularıyla. Ölüyü bile canlandırır.”
Erlom Akhvlediani, Sivrisinek Şehirde