Human Landscapes from My Country Quotes
Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
by
Nâzım Hikmet1,885 ratings, 4.57 average rating, 111 reviews
Human Landscapes from My Country Quotes
Showing 1-17 of 17
“Halbuki komünist değildi Selim.
Düşünmemişti komünizmin ne olduğunu bile.
O sadece on sekiz yaşındaydı
ve yirmi beş kuruş yerine elli kuruş istiyordu
ve on dört saat yerine on saat.
Polis bu kanaatta değildi fakat.
Yatırdılar Selim'i yere.
Selim kalktığı zaman
basamıyordu döşemelere.
Yatırdılar Selim'i yere,
Selim kalktığı zaman
göremiyordu önünü artık.
Yatırdılar Selim'i yere,
Selim kalktı ve yığıldı.
Selim'in koltuklarına girip
karanlık bir odaya götürdüler.
Ve duvarda bir çiviye bağladılar saçlarından,
o suretle ki
döşemeye ancak ayak parmaklarının ucu dokunuyordu.
Bir tramvay geçti sokaktan gıcırtılarla.
Yakın bir yerde yatsı ezanı okunuyordu.
Çözdüler Selim'i çividen,
yatırdılar Selim'i yere.
Ve Selim kalktığı zaman
bir pencere gördü uzaktan
çok uzaktan ama
perdesiz karanlık bir pencere.
Atıldı ona doğru.
Camlar kırıldı şangırdayarak.
İlk önce kayboldu bir insan başı
sonra kayboldu iki ayak.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
Düşünmemişti komünizmin ne olduğunu bile.
O sadece on sekiz yaşındaydı
ve yirmi beş kuruş yerine elli kuruş istiyordu
ve on dört saat yerine on saat.
Polis bu kanaatta değildi fakat.
Yatırdılar Selim'i yere.
Selim kalktığı zaman
basamıyordu döşemelere.
Yatırdılar Selim'i yere,
Selim kalktığı zaman
göremiyordu önünü artık.
Yatırdılar Selim'i yere,
Selim kalktı ve yığıldı.
Selim'in koltuklarına girip
karanlık bir odaya götürdüler.
Ve duvarda bir çiviye bağladılar saçlarından,
o suretle ki
döşemeye ancak ayak parmaklarının ucu dokunuyordu.
Bir tramvay geçti sokaktan gıcırtılarla.
Yakın bir yerde yatsı ezanı okunuyordu.
Çözdüler Selim'i çividen,
yatırdılar Selim'i yere.
Ve Selim kalktığı zaman
bir pencere gördü uzaktan
çok uzaktan ama
perdesiz karanlık bir pencere.
Atıldı ona doğru.
Camlar kırıldı şangırdayarak.
İlk önce kayboldu bir insan başı
sonra kayboldu iki ayak.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Nerde olursan ol,
uzak, yakın,
insan senin iptilana tutulur.
Sen zatısın iptilanın,”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
uzak, yakın,
insan senin iptilana tutulur.
Sen zatısın iptilanın,”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Alışkanlık getirir eski yerine hiçbir şey duymamış düşünmemiş anlamamış olmanın rahatlığını. (s. 165)”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Bizim İstiklal Marşında aksayan bir taraf var,
bilmem, nasıl anlatsam.
Akif, inanmış adam.
Fakat onun ben
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
Beni burada tutan şey
şehit olmak vecdi mi?
Sanmıyorum.
Mesela bakın:
'Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.'
Hayır.
Gelecek günler için
gökten ayet inmedi bize.
Onu biz kendimiz
vaadettik kendimize.
Bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair...
'Kim bilir belki yarın...”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
bilmem, nasıl anlatsam.
Akif, inanmış adam.
Fakat onun ben
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
Beni burada tutan şey
şehit olmak vecdi mi?
Sanmıyorum.
Mesela bakın:
'Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.'
Hayır.
Gelecek günler için
gökten ayet inmedi bize.
Onu biz kendimiz
vaadettik kendimize.
Bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair...
'Kim bilir belki yarın...”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Hem şunu bil ki, oğlum,
hiç ve hiçbir meslek
hiç ve hiçbir mezhep
ve onun salikleri
ilahi esasatın dışında yaklaşamaz bize,
ve dost olamaz.
Sema ve zemini idare eden kuvvet
saadetini isteseydi insanların
derhal bahtiyar kılardı onları.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
hiç ve hiçbir meslek
hiç ve hiçbir mezhep
ve onun salikleri
ilahi esasatın dışında yaklaşamaz bize,
ve dost olamaz.
Sema ve zemini idare eden kuvvet
saadetini isteseydi insanların
derhal bahtiyar kılardı onları.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Memleketimde ve yeryüzündeki insanların çoğu mahrumdur bol bol düşünebilmek saadetinden. Vakitleri ve imkanları yok. O kadar çok çalışıyor, öyle yorgundurlar ki gece, altmış yaşında bile, yatağa girdikleri zaman uyku kurşun gibi bastırıyor. Belki uykuda rüya görülür, ama düşünülmez.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Günün rahatlık duygusu neden bu kadar kolay?
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otus üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında öam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kazım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Arpayı en fazla bir avuç verir
beygir fışkısında yoktur merhamet.
Makasın solunda kör demiryolu.
Kör demiryoluna çekilmiş vagon.
Vagonda oturmuş altı Alaman
Yüzleri kırmızı, kıçları şişman.
Makarna yiyorlar masa başında.
Belki de o kadar şişman değilller
ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik, Memet.
Alaman olmakta var mı keramet?
Alaman’ın vagonuna köpeği nbağlı.
Tüyü boz, kulağı kesik, sağrısı yağlı.
Doydu makarnayı köpeğe verdi Alaman.
Makarna yer Alaman’ın köpeği bile.
Belki de makarna yemez her zaman.
Ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik Memet.
Kör demiryolunda Memet yürüyor.
Yürüyor Memetçik köpeğe doğru.
Dört el üzerinde emekleyerek,
kah girip, kah duraklayarak,
başını, taşlayacakmış gibi saklayarak.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Kaptı itin önünden makarnayı, kaçıyor:
Kaçıyor Memet arkasına bakmadan.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Alkışlıyor Memedi Alaman.
Alaman’ın hoşuna gitti marifet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otus üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında öam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kazım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Arpayı en fazla bir avuç verir
beygir fışkısında yoktur merhamet.
Makasın solunda kör demiryolu.
Kör demiryoluna çekilmiş vagon.
Vagonda oturmuş altı Alaman
Yüzleri kırmızı, kıçları şişman.
Makarna yiyorlar masa başında.
Belki de o kadar şişman değilller
ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik, Memet.
Alaman olmakta var mı keramet?
Alaman’ın vagonuna köpeği nbağlı.
Tüyü boz, kulağı kesik, sağrısı yağlı.
Doydu makarnayı köpeğe verdi Alaman.
Makarna yer Alaman’ın köpeği bile.
Belki de makarna yemez her zaman.
Ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik Memet.
Kör demiryolunda Memet yürüyor.
Yürüyor Memetçik köpeğe doğru.
Dört el üzerinde emekleyerek,
kah girip, kah duraklayarak,
başını, taşlayacakmış gibi saklayarak.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Kaptı itin önünden makarnayı, kaçıyor:
Kaçıyor Memet arkasına bakmadan.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Alkışlıyor Memedi Alaman.
Alaman’ın hoşuna gitti marifet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Ne kadar çok kayış, kasnak
ne kadar çok volan
ne kadar çok motor
dönüyor, ha babam dönüyor, ha babam dönüyor, dönüyor,
ne kadar çok adam, ne kadar çok adam
işsiz kalırsam, işsiz kalırsam, diye düşünüyor.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
ne kadar çok volan
ne kadar çok motor
dönüyor, ha babam dönüyor, ha babam dönüyor, dönüyor,
ne kadar çok adam, ne kadar çok adam
işsiz kalırsam, işsiz kalırsam, diye düşünüyor.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Bizden uzak ölenleri kovuyor
yanımızda ölenler.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
yanımızda ölenler.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Fakat sayısı çoğaldıkça ölülerin facia-değerleri düşer. (s. 162)”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Renkleri mümkün olduğu kadar silip
sesleri mümkün olduğu kadar yumuşatmak
Buna dehşetli ihtiyacım var.
Sakin bir yerde, beyaz bir oda,
küçük bir karyola,
hayır, büyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım,
sen başucumda oturup sessiz bekliyorsun beni.
Daha bunun gibi bir sürü şeyler
hep istirahata dair.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
sesleri mümkün olduğu kadar yumuşatmak
Buna dehşetli ihtiyacım var.
Sakin bir yerde, beyaz bir oda,
küçük bir karyola,
hayır, büyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım,
sen başucumda oturup sessiz bekliyorsun beni.
Daha bunun gibi bir sürü şeyler
hep istirahata dair.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Yeni bir şey öğrenmek istemiyorum.
Sen öğren
ve bildirme bana.
Ben bugünlerde haberle değil
ümitle yaşamaya mecburum.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
Sen öğren
ve bildirme bana.
Ben bugünlerde haberle değil
ümitle yaşamaya mecburum.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Hangi köylü benim köylümden iyi bilir kahrolası hünerini yamaların?”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Günün rahatlık duygusu neden bu kadar kolay?
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otuz üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında öam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kazım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Arpayı en fazla bir avuç verir
beygir fışkısında yoktur merhamet.
Makasın solunda kör demiryolu.
Kör demiryoluna çekilmiş vagon.
Vagonda oturmuş altı Alaman
Yüzleri kırmızı, kıçları şişman.
Makarna yiyorlar masa başında.
Belki de o kadar şişman değilller
ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik, Memet.
Alaman olmakta var mı keramet?
Alaman’ın vagonuna köpeği nbağlı.
Tüyü boz, kulağı kesik, sağrısı yağlı.
Doydu makarnayı köpeğe verdi Alaman.
Makarna yer Alaman’ın köpeği bile.
Belki de makarna yemez her zaman.
Ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik Memet.
Kör demiryolunda Memet yürüyor.
Yürüyor Memetçik köpeğe doğru.
Dört el üzerinde emekleyerek,
kah girip, kah duraklayarak,
başını, taşlayacakmış gibi saklayarak.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Kaptı itin önünden makarnayı, kaçıyor:
Kaçıyor Memet arkasına bakmadan.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Alkışlıyor Memedi Alaman.
Alaman’ın hoşuna gitti marifet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otuz üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında öam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kazım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Arpayı en fazla bir avuç verir
beygir fışkısında yoktur merhamet.
Makasın solunda kör demiryolu.
Kör demiryoluna çekilmiş vagon.
Vagonda oturmuş altı Alaman
Yüzleri kırmızı, kıçları şişman.
Makarna yiyorlar masa başında.
Belki de o kadar şişman değilller
ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik, Memet.
Alaman olmakta var mı keramet?
Alaman’ın vagonuna köpeği nbağlı.
Tüyü boz, kulağı kesik, sağrısı yağlı.
Doydu makarnayı köpeğe verdi Alaman.
Makarna yer Alaman’ın köpeği bile.
Belki de makarna yemez her zaman.
Ve lakin Kartallı öyle görüyor.
Memetçik Memet,
Memetçik Memet.
Kör demiryolunda Memet yürüyor.
Yürüyor Memetçik köpeğe doğru.
Dört el üzerinde emekleyerek,
kah girip, kah duraklayarak,
başını, taşlayacakmış gibi saklayarak.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Kaptı itin önünden makarnayı, kaçıyor:
Kaçıyor Memet arkasına bakmadan.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Alkışlıyor Memedi Alaman.
Alaman’ın hoşuna gitti marifet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Ölümün son meydan harbidir bu;
zafer aşkın ve hayatındır...”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
zafer aşkın ve hayatındır...”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Hem anlatsana bana :
nasıl oluyor da çıldırmıyoruz öleceğimizi bildiğimiz halde?
Yoksa, ben ölmem gibi mi geliyor insana.
Dayım söylüyor :
cephede herkes böyle düşünürmüş,
doğru mu?
Yoksa ölmeye de mi alışıyoruz
ihtiyarlamaya alıştığımız gibi.
Bence bunun sebebi :
herbirimizdeki kısalığına rağmen
yaşamak daha kuvvetli ölümden.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
nasıl oluyor da çıldırmıyoruz öleceğimizi bildiğimiz halde?
Yoksa, ben ölmem gibi mi geliyor insana.
Dayım söylüyor :
cephede herkes böyle düşünürmüş,
doğru mu?
Yoksa ölmeye de mi alışıyoruz
ihtiyarlamaya alıştığımız gibi.
Bence bunun sebebi :
herbirimizdeki kısalığına rağmen
yaşamak daha kuvvetli ölümden.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
“Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.”
― Human Landscapes from My Country: An Epic Novel in Verse
