Kuyucaklı Yusuf Quotes

Rate this book
Clear rating
Kuyucaklı Yusuf Kuyucaklı Yusuf by Sabahattin Ali
22,810 ratings, 4.19 average rating, 927 reviews
Kuyucaklı Yusuf Quotes Showing 1-30 of 33
“Hayat birbirinde ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyor. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değil ve sadece hatıralar iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değil.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Dünyada her felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“كلما أزدادت حاجتي إلى الناس أزدادت رغبتي في الهرب منهم أيضاً”
صباح الدين علي, Kuyucaklı Yusuf
“Bereket versin, Anadolu'nun bu yalnız kendisine mahsus dertleri yanında bunların gene yalnız kendisine mahsus çareleri vardır. Bunlardan en birincisi "rakıdır".”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak... Tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek... Nihayet bütün bunları sisli bir havadaki ağaçlar gibi belli belirsiz, karışık bir şekilde hissetmek... Bu, uzun zaman dayanılır şeylerden değildi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Fakat her şey geçer, her şey unutulur. Kendini bir felâketin içinde kaybetmenin mânâsı yoktur. İnsan birazcık da kalender olmalıdır!”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan, istediği gibi bir hareket imkanlarını almasına müthiş içerledi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten...”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“İkisinin içinde de hem uzun zaman sonra tekrar görüşmenin verdiği bir memnuniyet,hem de belki bir daha görüşmeyeceklerini sezmekten doğan bir hüzün vardı. Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde bu müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu amansız mikroptan yakalarını kurtaramazlar ve kör gibi, önlerine ilk çıkanla evleniverirler. Tabii bu evlenme herhangi bir müşterek hayattan ziyade, erkek için evde bir kadın bulunması; kız için de “münasipçe bir kısmet” varken kaçırılmaması düşünülmüştür. Bu izdivaç mikrobu evlendikten sonra faaliyetine başlar. Evvelce birtakım emelleri olan, yükselmek, kendini göstermek, eser vermek isteyen adamlara bir kalenderlik, bir lakaytlık gelir. Evde meram anlatmaya asla imkân olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik insanı dış hayattan da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür. Evlendikten sonra bir adamın bütün gayesi ve istikbal düşüncesi, bir kere içine girmiş bulunduğu ve şimdi mukadder telakki ettiği bu belayı ses çıkarmadan ve dosta düşmana pek belli etmeden sürükleyip götürmek, onda herkes tarafından söylenen, fakat kimse tarafından bulunamayan meziyetler ve saadetler araştırmaktır.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“لم يصدق ويتعلق بشيء في هذه الحياة الغريبة والسخيفة إلا بزوجته. لم تكن معزز بالنسبة ليوسف كبيرة بالماهية التي تجعلها تسد فراغاته، لكن غيابها كان فظيعاً. فإستئصالها من حياته باجحاف وبلا سبب كافٍ سيجعله يجن. يعلم أن مايبحث عنه في حياته لم يكن معزز، لكنه أيضاً يعلم أنه لن يستطيع البحث عما يريد بدونها.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Zaten bir felakete sükun ve itidalle tahammül edenlerin manzarası,o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir. Kuru ve sabit gözlerin arkasında nasıl
bir ateşin yandığı; yavaşça kalkıp inen göğsün içinde nelerin kaynadığı bilinmediği için, insan mütemadi bir ürkeklik ve teredüt içinde üzülür.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek
mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“on seneden beri içlerinde yaşadığı halde bir türlü alışamadığı bu insanların arasında onun da sağlam bir yeri olmalıydı. Yalnız kendisine dayanan yalnız kendisinin olan bir yeri.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Kız: `O gelmez artık!` dedi. `Nereden biliyorsun?` dedim. `Gidişinden belliydi!` dedi.”
Sabahattin Ali, Kuyucakli Yusuf
“Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var...”
Sabahattin Ali, Kuyucakli Yusuf
“Zaten, bir felakete sükûn ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Hayattan fazla şeyler bekleme. Dünyada her felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Hasırın üzerinde diz çöken İsmail doğruldu. Kaymakam'a:
"Yoruldun bey!" dedi. "Biraz acı su getireyim mi?"
Kaymakam gülerek:
"Getir!" dedi.
Bu Alevi köylerinin daha geniş mezhepli, daha samimi ve daha temiz olduğunu uzun memuriyet seneleri ona öğretmişti. Nahiye ve köyleri dolaşmaya çıktığı zamanlar buralarda kalmayı tercih ederdi.

İsmail "Acı su getireyim mi?" deyinceve kadar bir ""Kızılbaş köyünde olduğunu nasıl fark etmediğine şaştı.

Oğlanın açık, cesaretli ve kendine güvenen tavrından bunu anlamalıydı.

Küçük bir testi içinde gelen rakıdan birazını bir toprak tasa dökerek içti.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“O gelmez artık!'' dedi.
''Nereden biliyorsun?'' dedim.
''Gidişinden belliydi!'' dedi.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Tükenmez bitmek bir sabırla, bir olmazı beklemek...”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti...”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi; fakat yokluğu müthişti.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Bu iş sana göre değil ama ne yapalım? dedi. Biliyorum, canın sıkılacak, fakat insan yavaş yavaş alışır. Gördün ya, kimsenin bir iş yaptığı yok. Mesele o odanın içinde beş on saat oturuvermekte...Lüzumsuz gibi görünür ama bunsuz da dünya dönmüyor. Öyle ya, heralde böyle boş oturmanın da bir hikmeti var. Bir bakarsın, hükümetteki işlerin hepsini eli kalem tutan iki kişi bile çevirir dersin. Lakin o kalabalık olmasa âlem birbirine girer. Mesele memurların yaptığı işte değil, onların mevcut olmasında. Şimdi sen o tozlu odada oturdukça kendi kendine: "Benim burda ne lüzumum var?" diyeceksin! Yanlış!.. Mademki sen bir kere hükümet kapısından içeri adımını attın, artık lüzumlusun. Sen olmasan muhakkak bir yerde bir aksalık çıkar... Bunları işkembeden atıyorum sanma, bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan hayat öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şey bekleme. Dünyada her felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir. Geçen gün Ceza Reisi bir bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin bir şey. İsmi Âmak-ı Hayal, senin anlayacağın hayalin dibi. orda yazıyor: Bir gün Allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev'uda gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed'e gelince: "Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksik etmeli...Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten...”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde bu müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu amansız mikroptan yakalarını kurtaramazlar ve kör gibi, önlerine ilk çıkanla evlenirler.”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten...”
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf
“إنه ومنذ سنوات لم يشعر في قلبه بمحبة أحد، كان يفهم أنه ولكي يشعر بحب أحد ما فعليه أن يثير إعجابه أولًا. كيف كان له أن يحب أناسًا لم يشعر في قلبه باحترام وتقدير لهم، بل وينظر إليهم من علوّ؟”
صباح الدين علي, Kuyucaklı Yusuf

« previous 1