Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana Quotes

Rate this book
Clear rating
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana (Bir Ada Hikayesi, #1) Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana by Yaşar Kemal
2,059 ratings, 4.42 average rating, 98 reviews
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana Quotes Showing 1-13 of 13
“Şu bahçeme bakın, ta nerelerden çiçek, ağaç, çalı getirdim de dikmedim mi, bir cennet bahçesi köşesi değil mi bu bahçe? Kim bilir bu güzel evimde kimler oturacak, kim bilir kapıları, pencereleri nasıl kıracaklar, bahçenin ağaçlarını nasıl sökecek, çiçeklerini nasıl çiğneyecek, ezecekler.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Yezidi kırımlarını anlatırken o koskocaman hüzünlü ceren gözleri kısılıyor, kapanıyor, acı içinde çırpınıyor, sesi kısılıncaya kadar kendinden geçerek konuşuyor, sesi kısılıp çıkmaz olunca da susuyordu. "Fırat," diyordu, "Fırat, günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Fırat suyu kan akıyor baksana. Dicle," diyordu. "Dicle günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Dünyanın bütün kartalları, çöle indiler, çölde insan etine doydular." Birden yüzü ışıyıveriyor, gözlerine sevinç, sevgi doluyor, ağız dolusu gülüyor, sonra susuyor, ardından da patlarcasına konuşuyordu: "Bunlar şeytana, güneşe, toprağa, ateşe tapıyorlarmış. O şeytan ki Allaha başkaldırmış. Kim gördü şeytanı, Allahın huzuruna kim gitti? Bir yandan bakarsan Yezidiler haklı. Vareden ve yaratan ki topraktır, güneştir, sudur, havadır. Yezidiler günde üç kere, bir sabah gün doğarken, bir kez de tam öğleyin, güneş tepedeyken, bir de gün batarken yönlerini güneşe dönerler dualarını okurlar. Yüzyıllardır bu insanlar öldürüldüler, o kadar sürgün edildiler, o kadar işkence gördüler, o kadar aşağılandılar gene de yılmadılar, tükenmediler. Şu insanoğlunda öylesine bir güç var ki tükenmiyor, çürümüyor, ölmüyor, toprak gibi, ışık gibi, su gibi. Ben Yezidi değilim, ama onların direnme güçlerini, insanlıklarını, dostluklarını seviyorum, onların dirençlerine saygı duyuyorum. Onlar adam öldürmezler. Adam öldürenler Yezidilikten çıkarılırlar. Onlar savaşı bir toplu kırım sayarlar. Savaşa katılmamak için direnirler. Yüzyıllardır kan revan içindedirler, durmadan durmadan kanları, seller gibi akmıştır. Ottan başka yiyecek bulamamışlar, ama yürekleri kararmamış, sevinçlerini yitirmemişler, hangi koşul içinde olurlarsa olsunlar, yüce dağların kovuklarında kartallar gibi yaşamışlardır.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Adalar karanlıktır, cehennemdir. Ben bu adaya gene geleceğim. Hele bir toparlanayım. Sivriadada olan oldu on on beş yıl önce. Dedi var idi bir Şehremini, toplatmış idi bütün köpeklerini İstanbulun, doldurmuş idi Sivriadaya. Dedi İstanbulda beş yıl hiçbir köpek kalmadı. Dedi, İstanbul şehri bomboş kaldı. Sivriadada köpekler üst üste yığıldılar, sivri, keskin kayalıkların aralarına, su yok, yiyecek hiçbir şey yok. Köpekler açlıktan susuzluktan, deniz suyu içip yanaraktan, her bir ağızdan gece gündüz hiç kesmeden ürüşmeye başladılar. Dedi, o kadar çok ürüşüyorlardı ki, sesleri İstanbuldan duyuluyordu. Sivriadanın yakınlarından geçmez olduk. Bilmeyip de geçenler, kulaklarını tıkadılar. Balıkçılar, sivriadanın yakınlarına bile uğramadılar. Köpekler, sonunda biribirlerini parçaladılar, biribirlerinin etini yiye yiye tükendiler. Şehremini, bir yıl sonra, birincisinden de daha çok binlerce köpeği adaya doldurdu. Onlar da biribirlerini yediler, bitirdiler... Üçüncü, dördüncü yıl... Dedi, şehremini ölmedi, daha yaşıyor. Osmanlı çok merhametli, çok iyidir, köpeklerin gözlerini oymuyor, dedi.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Dur arkadaş," dedi Vasili, "kahvaltımı zatına veriyorum. Varlığından haberdar olsaydım, senin için de birkaç balık tutardım. Her neyse, geldin ya, ne için gelirsen gel, başım üstünde yerin var." Lüferi dörde böldü, ateşin biraz uzağına koydu, kendi de, Tanasinin evinden aldığı tuzlarla mercanları tuzladı, közlerin üstüne koydu. Kedi, lüferlerin üstüne anında atıldı, bir parçayı aldı çınarın gövdesinin dibine götürdü, yemeye başladı. Biraz sonra gene geldi ikinci parçayı kaptı götürdü. Közlerden yoğun bir balık yağı dumanı yükselir, ortalığı mis gibi bir kokuyla doldururken, Vasili baktı, kedi sağından, gözlerini közlerin üstüne dikmiş bekliyor. "Sen neden göç etmedin arkadaş, bu köyde bir tek kedi sen değildin ya, onların hepsi el değer etek değmez teknelere gizlice bindiler, kimini arkadaşları, sahipleri götürdü. Kimi de... Bir de köpek ürüyor köyde. Daha müşerref olamadık. Bir de horoz ötüyor her şafak vakti, onunla da şerefyap olamadık. Korkuyor, arkadaş, elime geçirir de keser yerim diye. Bilmiyor ki, bir balıkçı, acından ölse de adada öten, adayı terk etmek korkaklığını göstermemiş yiğit bir horozu kesip de yemez." Bir yandan ateşin üstündeki balıkları çevirirken, bir yandan da kediyi sıvazlıyordu. Kedi, ocaktaki balıkları unutmuş mırıldanmaya başlamıştı.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Bunlar savaşı bu akılla bitiremezler, bu insanlar, kendilerini yaratıkların en akıllısı sanıyorlar, bu yaratıkların en acınası yaratığı, yaratıklar içinde kendinin en ahmak yaratık olduğunu bilmeyecek kadar en ahmak, kendi canına, tekmil yaratıkların canına kıyan bu yaratıkların en kötüsü yaratık, yaşadığı şu yeryüzünün bir cennet olduğunu bilmeyecek kadar enayi, yediğinin içtiğinin, doğan güneşin, akan suyun, esen yelin, uçan bulutun, yağan yağmurun, açan çiçeğin, büyüyüp gelişen meyvenin, tomurcuğun, yer altında çabalayan tohumun, uçan kuşun, petekteki arının, sayısız, milyarlarca, milyarlarca ışıldayan rengin bir tansık olduğunu bilmeyecek kadar eşşek, hem de eşşoğlu eşşek. Bu korkunç yaratık gene savaş çıkaracak, ormanları yakacak, yüzlerce binlerce yıldır yaptığı şehirleri yıkacak.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“İşte bu kurt yemiş, çürümüş küçücük bir fiskeyle de yıkılmış, darmadağın olmuş çınar kalıntısının parçalarını bitiştirip yeniden yeşertmek istiyor Mustafa Kemal Paşa. İyi niyetli, ama hiç çürümüş, un ufak olmuş çınar yeşerir mi? Gariban Mustafa Kemal Paşa, iyi adam.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Bizi gönderirlerse, böyle bir şarabı kim yapacak onlara?" "Böyle ak petekli bal?" "Böyle yumruk büyüklüğündeki incirleri..." "Böyle kehribar üzümleri?.." "Böyle oynar oynar balıkları?.." "Barbunileri, kılıçları, orkinosları, fener balıklarını, dülger balığını, mezgitleri ve hem de palamutları... Ve hem de tekirleri... "Sen hiç korkma Barba Spiros.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Fırat," diyordu, "Fırat, günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Fırat suyu kan akıyor baksana. Dicle," diyordu. "Dicle günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Dünyanın bütün kartalları, çöle indiler, çölde insan etine doydular.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“İnsan insan olduğundan bu yana öldürmekten, savaştan iğrenmiştir ya gene de öldürmüştür.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Aaah, savaş," diye içini çekti Poyraz. "Aaah, savaş, seni icat eden görmesin cennet.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Aaah, savaş, seni icat eden görmesin cennet. Aaaah, savaş. Şu yeryüzünde canlı koymadı kırdı geçirdi. Gökteki kuşu, yerdeki börtü böceği, sudaki balığı...”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
tags: savaş
“Bu savaşlar bizi perişan etti. Korku bizim iliklerimize işlemiş. Ya köküne kadar, ölürcesine korkuyoruz ya da hiçbir şeyi umursamıyoruz. Biz her şeyimizi, insanlığımızı yitirdik. Bu savaşlar neyimiz var, neyimiz yoksa hepsini aldı götürdü. Yüreğimiz çırılçıplak kaldı. Ölenlerimiz öldü, ölmeyenlerimiz de paramparça, liyme liyme. Çok şükür ki daha korkuyoruz. Onu yitirmedik. Ya onu da yitirseydik, korkuyu da!..”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
“Biz insanoğluyuz, doğumdan ölüme kadar başımızdan geçmeyen kalmaz... İnsanoğlu her gün anasından terütaze doğmuş gibi bir kez daha doğar, her gün doğan günle birlikte... Yeter ki her sabah günle birlikte doğmayı isteyelim. Bütün suçlardan, kötülüklerden, pisliklerden arınıp pürüpak oluruz. İnsan kendi kendini arındırdığında kendini bağışlar. İşte o zaman insan yeniden doğar, pirüpak olur.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana