hani Quotes
hani
by
Oruç Aruoba1,157 ratings, 4.25 average rating, 86 reviews
hani Quotes
Showing 1-8 of 8
“Savunmasız ve korumasız : ama güçlüdür - kendisinin sen yokolduktan sonra varolmasını sürdüreceği düşüncesi yavaştan ve derinden kaygılandırır onu (senin de ciğerine oturur onun bunu düşünmesi); ama, merak etme: Güçlüdür, güçlü olacaktır, yeterince - yeter, kendine -
sen gidince de...-”
― hani
sen gidince de...-”
― hani
“Neler geçirmiş, neler çekmiş, nelerden, nerelerden geçmiş, sana gelene dek — bütün bunları da öğrenmen gerek: nasıl olmuş da, o belirsiz günden bu yana, hep gelişmiş, sana doğru: Nereden bilmiş, nasıl bilmiş — senin sen olduğunu; ve, kendisinin kendisi — o; çağırdığın ve beklediğin, olduğunu?
Nasıl? —Bilemeyeceksin; ama, eminsin bundan.
Bilmiyorsun; ama, bu, kesin.
İşte, o.”
― hani
Nasıl? —Bilemeyeceksin; ama, eminsin bundan.
Bilmiyorsun; ama, bu, kesin.
İşte, o.”
― hani
“kendi olarak, sana gelen—
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen —
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen —
kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan—
O, işte…”
― hani
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen —
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen —
kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan—
O, işte…”
― hani
“Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da.
Senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi — boyuna ve boşuna bir düşüş — oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden — beklerken, bilmeden.
Senin beklediğindir o;ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın — yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın, artık hiç gelmeyeceğinden.
Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine — hatta bitiremeyeceğini de bildiğin birçok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık.
—Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır — o, gelmeyecektir — ya;
sonuçsuz bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte…”
― hani
Senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi — boyuna ve boşuna bir düşüş — oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden — beklerken, bilmeden.
Senin beklediğindir o;ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın — yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın, artık hiç gelmeyeceğinden.
Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine — hatta bitiremeyeceğini de bildiğin birçok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık.
—Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır — o, gelmeyecektir — ya;
sonuçsuz bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte…”
― hani
“Şimdi gene, dışıma çıksam
Gitsem, eski yerlerime baksam
Kendimi bulamayınca korksam
ge
ne
de
ne
yapsam
yap
sam.
Çık
acağım-ağacım
ağlayacağım-
yol
yok.”
― hani
Gitsem, eski yerlerime baksam
Kendimi bulamayınca korksam
ge
ne
de
ne
yapsam
yap
sam.
Çık
acağım-ağacım
ağlayacağım-
yol
yok.”
― hani
