İstanbul Hatırası Quotes
İstanbul Hatırası
by
Ahmet Ümit7,295 ratings, 4.17 average rating, 386 reviews
İstanbul Hatırası Quotes
Showing 1-14 of 14
“Ne diyebilirdim ki, bu kentin tarihi konusunda tam bir cahildik. Bırakın Yunan, Roma dönemini, Osmanlı dönemi hakkında bile hiçbir şey bilmiyorduk. Bütün bu bilgisizliğimize rağmen, lafa geldi mi, utanıp sıkılmadan, şanlı ceddimiz diye nutuk atmaya bayılıyorduk.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“ne yapalım, başka çaremiz yoktu işte, ne yapalım, kendi kanımızı sunduk İstanbul'a hatıra diye..”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“hayat, bozmaktan korktuğu için dokunmaya çekiniyor hayallerimize.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“önemli olan baktığın şey değil, baktığın şeyin sende neler uyandırdığı.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“ruhun yarası, bedenimkinden daha etkilidir ; daha ısdırap verici.Bu acı o kadar güçlüdür ki insan başka dünyalara dönüp bakamaz bile.. İstese bile yapamaz bunu.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“Sen yoktun.
Terkedilmiş bir İstanbul vardı.
Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına.
Eylül rüzgarlarıyla sararan.
Bayram kartpostallarına benzeyen.
Sen yoktun.
Bir çocuk ağlardı istasyonlarda.
Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları
Trenler geçerdi gözbebeklerimden
Kirlenirdi bembeyaz umutlarım
Sen yoktun.
Tüm dünyayı değiştirebilirdim
Oysa aynalarda eskiyor yüzüm
Ne yana baksam karşımda bir anı
Meğer İstanbul ne çok benziyormuş sana.”
― İstanbul Hatırası
Terkedilmiş bir İstanbul vardı.
Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına.
Eylül rüzgarlarıyla sararan.
Bayram kartpostallarına benzeyen.
Sen yoktun.
Bir çocuk ağlardı istasyonlarda.
Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları
Trenler geçerdi gözbebeklerimden
Kirlenirdi bembeyaz umutlarım
Sen yoktun.
Tüm dünyayı değiştirebilirdim
Oysa aynalarda eskiyor yüzüm
Ne yana baksam karşımda bir anı
Meğer İstanbul ne çok benziyormuş sana.”
― İstanbul Hatırası
“Bu şehir ardından gelecek senin, aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallelerde ihtiyarlaşacaksın, aynı evlerde kır düşecek saçlarına, bu şehirdir gidip gideceğin, başka bir yer umma.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“Bir gün güngörmüş, yaşlıca bir şoför, şöyle demişti bana: "Kusura bakmayın ama Başkomiserim, üç meslek vardır, birbirine benzer: Şoförlük, polislik, orospuluk... Ne gecesi vardır bu işlerin, ne gündüzü...Ne derdi biter, ne belası... Her türlü insanla uğraşırsınız: psikopatı, sarhoşu, esrarkeşi, âşığı, sapığı, çaresizi, hırlısı hırsızı, masumu, katili... Bütün milletin kiri pası, teri kokusu siner üzerinize... Üstelik parasında da bir bok yoktur, üç kuruş ya geçer, ya geçmez elinize... Velhasıl Başkomiserim, zor iştir bu üç mesleğin erbabı olmak. Allah hepimizin yardımcısı olsun...”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“dinlerin ideolojilerin söylediği gibi genel bir anlamı yok hayatın.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“Katillerin yerinde olsam, ne Yunanlı, ne Romalı, ne Osmanlı, hiçbir hükümdara değil, doğrudan Sinan'ın eserlerine gönderme yapardım. Çünkü gelmiş geçmiş hiçbir kral, hiçbir imparator, hiçbir padişah, hiçbir devlet adamı Mimar Sinan kadar eser kazandırmamıştır bu şehre.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“O gece aramızda tartışma çıkmadan önce, 'Hâlâ üç kuruş maaşla hayatını o müzeye adamayı sürdürecek misin?' diye sordu. Sesimi çıkarmadım- 'Aklını başına topla Leyla,' diye uyardı. 'İstanbul 'u Savunma Derneği filan, bunlarla bir şey olmaz. Solcu sevgilin uyuzunu kaşımak için böyle etkinliklere katılabilir. Ama sen mantıklı bir insansın. Benim gibi sen de görüyorsun gerçekleri. Anadolu'da yaptığımız kazıları hatırla. Halkın bizi nasıl yadırgadığını. Yıllarca emek verip ortaya çıkardığımız kalıntıları, define buluruz umuduyla nasıl talan ettiklerini. On sene önce Kayseri'deki o köyde, bilmem ne tarikatının şeyhi, hakkımızda fetva çıkarmıştı da canımızı zor kurtarmıştık... Yok Leyla, bu insanlardan hiçbir şey olmaz. Anla artık, bu ülkede tarih kimsenin umurunda değil. Kültür filan, boş işler bunlar... Sokağa çık da sor bakalım. Tarih deyince sana ne cevap verecekler. Ben söyleyeyim, Altaylardan gelen atalarımız, diyecek, o da dili dönerse... Yiğitlik diyecek, kılıç, at, bayrak... Hepsi bu... Ne atalarının tarihini bilir bunlar, ne de kültürünü... Kültür diye sor mesela, iyice alıklaşırlar karşında. Tamam, kültürü bırak, dini sor, İslamiyet'i...
Söyleyecekleri on kelimeyi geçmez. Elhamdülillah Müslümanız, der... Muhammed peygamberimizdir, der. Kur'an kitabımız... Yav Fatiha'yı doğru dürüst okuyabilen kaç kişi vardır bunların arasında. Fakat aynı insanlar dinlerine laf geldi diye önlerine çıkan herkesi cayır cayır yakarlar.' Necdet'in lafı nereye getireceğini biliyordum, yine de sordum. 'Peki, ne yapacağız o zaman?' Sorum onu cesaretlendirmişti, en azından sözleriyle ilgilendiğimi zannederek dilinin altındaki baklayı çıkardı. 'Kendi başımızın çaresine bakacağız. Yaşama bilinci olmayan bir ülkenin tarih bilinci olur mu? Bu işlerin oturması yüzyıllar sürer. O da Avrupa'nın, UNESCO'nun baskısıyla olur.”
― İstanbul Hatırası
Söyleyecekleri on kelimeyi geçmez. Elhamdülillah Müslümanız, der... Muhammed peygamberimizdir, der. Kur'an kitabımız... Yav Fatiha'yı doğru dürüst okuyabilen kaç kişi vardır bunların arasında. Fakat aynı insanlar dinlerine laf geldi diye önlerine çıkan herkesi cayır cayır yakarlar.' Necdet'in lafı nereye getireceğini biliyordum, yine de sordum. 'Peki, ne yapacağız o zaman?' Sorum onu cesaretlendirmişti, en azından sözleriyle ilgilendiğimi zannederek dilinin altındaki baklayı çıkardı. 'Kendi başımızın çaresine bakacağız. Yaşama bilinci olmayan bir ülkenin tarih bilinci olur mu? Bu işlerin oturması yüzyıllar sürer. O da Avrupa'nın, UNESCO'nun baskısıyla olur.”
― İstanbul Hatırası
“Önce Zeynep'i bırakacaktı. "Ah aptal çocuk, evde ne işin var," diye mırıldandım içim yanarak. "Kır direksiyonu Sarayburnu'na... Bu kentin ilk tapınağının kurulduğu o muhteşem yerde güneşin doğuşunu izle sevdiğinle birlikte." Ama yapmadı Ali. Aklına bile gelmedi. Gelmesin bakalım... Bir gün gençlik uçup gittiğinde, sadece bedenin dinçliği değil, gönlün isteği de söndüğünde çok yanacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
“Tatavla mı? Meyhane'nin adı Tatavla ha... Kurtuluş'un eski ismi. Çok güzel bir isim vermişsiniz Evgenia Hanım."
"Ben değil, babam vermiş bu ismi."
"Güzel bir iş yapmış. Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirler de insanlar gibidir, geçmişlerini unuturlarsa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil.”
― İstanbul Hatırası
"Ben değil, babam vermiş bu ismi."
"Güzel bir iş yapmış. Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirler de insanlar gibidir, geçmişlerini unuturlarsa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil.”
― İstanbul Hatırası
“Zeus bir gün Argos Kralı'nın güzelliğiyle ünlü kızı îo'yu görmüş. Görür görmez de âşık olmuş. Zeus'un yeni aşkı, Baş-tanrıça Hera'nın kulaklarına gitmekte gecikmemiş. Zaten Zeus'un çapkınlıklarından gına gelen Hera, kocasının yeni kaçamağını öğrenince büyük bir öfkeye kapılmış. Zeus'a diş geçiremeyeceğinden, sevgilisi lo'dan intikam almak istemiş. Bunu haber alan Zeus, îo'yu korumak için kızı beyaz bir inek haline getirmiş. Ama Hera bunu da öğrenmekte gecikmemiş, ineği kaçırtıp Argos'u başına nöbetçi dikmiş. Zeus durur mu, hemen Tanrı Hermes'i gönderip Argos'u öldürtmüş. Olanları öğrenen Hera, beyaz inek şeklindeki lo'nun rahatını kaçırmak için ona bir at sineğini musallat etmiş. îo, sinekten kurtulmak için kilometrelerce koşmuş, Boğaz'a gelince kendini sulara atmış, yüzerek karşıya geçmiş. Boğaziçi'nin ilk adı olan 'Bosphoros' sözcüğünün anlamı da bu efsaneden geliyormuş. Bosphoros Yunanca'da Boğa Geçidi demekmiş.”
― İstanbul Hatırası
― İstanbul Hatırası
