Atatürk Quotes

Rate this book
Clear rating
Atatürk Atatürk by Yakup Kadri Karaosmanoğlu
127 ratings, 3.93 average rating, 12 reviews
Atatürk Quotes Showing 1-2 of 2
“Birtakım budalalar varmış; Atatürk geride kaldı diyen. Bunların adına aşırı solcular deniyormuş, Atatürk, sağ mıydı, sol muydu? Herhalde ileriye koşmakta herhangi bir devrimciden çok daha aşırı idi. Nice yüz yıllık çağ merhalelerini bir atlayışta geçip gitti. Ufuk O'na dar geliyordu.

Bir gün Cumhuriyet Halk Partisinin ilkelerini gözden geçiriyordu. O sırada ukalâlık edip demiştim ki: "Paşam, bu her bakımdan bir İnkılâp Partisidir. İnkılâp Partisi ise bir ideolojiye, bir doktrine dayanmaksızın yürüyemez." Yüzüme bir masumun yüzüne bakar gibi bakmış ve gülümsiyerek "O zaman donar kalırız" demişti. Atatürk'ün bu sözle ne demek istediğini şimdi her vakitten daha iyi anlıyorum. Açık konuşayım: Atatürk demek istemişti ki "Ben hür düşüncemi ve hür irademi, paslanmış demir kafesler içine hapsedemem. Bu hatayı işlersem milletime ve kendime daima ileriye gitme ve yaratma gücünü kaybettirmiş olurum."

Genç vatandaşlarım; dinleyin, dinleyin bu sözü. Yoksa alınlarımızı Anıt-Kabir'in duvarlarına dayayıp "Affet bizi Atatürk" diye yalvaracağımız günler yaklaşıyor.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk
“Mustafa Kemal, Sakarya harbine giderken, bir taraftan tehalükle [istekli bir çabuklukla] yol hazırlıklarını yapıyor, diğer taraftan yanındakilere dönerek:

- Hey, çocuklar: bum bum başladı, bilesiniz… diye gülüyordu.

Bu haliyle tıpkı futbol maçına koşan sporcu bir delikanlıyı andırıyordu. Sporcu?.. Evet, Mustafa Kemal, muharebeyi -kinsiz, öfkesiz ve korkusuz- bir spor gibi yapardı ve maçlarını kazandıktan sonra ise defne çelenkleri üzerinde uykuya dalmayı hiç sevmezdi. Bütün samimî sporcular gibi, fena kuvvetlere karşı cidalci [savaşçı] mizacının ona emrettiğini antrenmanlara devam ederdi. Günün birinde karşısında güreşecek kimseyi bulamazsa, kendi nefsiyle bir sessiz münakaşaya girişirdi.

Evet, Atatürk, sapına kadar askerdi fakat, militarist değildi. Harbi, şevk ve şetaretle kabul ederdi, fakat, aramazdı. Çağırmazdı.

"- Harpçi olamam. Çünkü, harbin fecaatlerini herkesten iyi bilirim." derdi.

Ve belki, bu fikrini, bu içtihadını hareketiyle ispat etmek içindir ki, bir devlet reisi sıfatıyle de kendisine o kadar yakışan ve taşımakta o kadar haklı olduğu şanlı üniformayı giymekten çekinmişti.

Taşımakta o kadar haklı olduğu; dedim. Zira, harb sonrası rejimleri, nice çavuşlara, nice sokak politikacılarına birer general veya mareşal kıyafetine girerek nice orduların, nice devlet ve milletlerin talihiyle bir oyuncak gibi oynamak fırsatını vermiştir. Hatıra gelebilir ki, Atatürk, biraz da bunlar sırasında görünmekten tiksindiği ve kendi meşru üniformasının şerefini esirgediği için milleti arasında daima bir "ferdi millet" olarak dolaşmayı tercih etmiştir.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk