Oldtimer - Klasik Okuma Grubu discussion
Okuma arkadaşı arıyorum!
>
Doris Lessing - İyi Terörist
date
newest »

message 1:
by
Wehappyfew
(new)
Jan 04, 2021 01:55AM

reply
|
flag

Benim de az kaldı.
Bir sorum var size...kitabın ismini ilk duyduğunuzda ne düşündünüz? yani iyi terörist derken iyi huylu terörist anlamımı aklnıza geliyor yoksa işinin ehli terörist mi?

Burdan sonrası spoiler içerir, dikkat.
Kitabın girişinde evle ilk karşılaşmamızda bir kuşun bacaya yuva yaptığını görüyoruz. Alice de o kuş gibi bir yuva yapmaya çalışıyor. Kaçıncı kez. Sonra Pat’in kuş yuvasını bozması ve yavruları aşağı atması ile Alice’in de kurduğu yuva da yavaş yavaş dağılmaya başlıyor. Kaçıncı kez. :) Ev belli ki Alice’in kendisini temsil ediyor. Hayatını ve kendini kurmaya çalışıyor, içinde kendini güvende hissedeceği bir yapı oluşturmaya çalışıyor. Bunlar güzel ama biraz fazla kör gözüm parmağına geldi bana.
Alice ilginç ve tutarsız bir karakter. Karakterinin güçlü yanları çok güçlü, zayıf yanları ise çok zayıf. İnsanların duygularını anlama konusunda çok maharetli, çok da merhametli. Eşcinsel bir adama aşık olduğuna kendini inandırıp onun için kul köle olması, adamın kendisine uyguladığı maddi manevi şiddeti görmezden gelmesi
kendine aynı merhameti göstermediğini anlatıyor bize. Veya uğruna tüm hayatını şekillendirdiği düşünceler hakkında tek bir kitap okumamış olması çok çarpıcı geldi bana. Aynı kurmaya çalıştığı işgal evi gibi, yıkılmaya mahkum bir benlik kuruyor kendine. Bir kabuktan ibaret çünkü bu benlik, temeli yok. Buna tutarsızlık derken, olumsuz anlamda eleştirmiyorum, bu gerçekten de insana dair bir durum.
Belki Alice’in 36 yaşında olması biraz fazla kaçmış. Daha genç olabilirdi bence. Ergenlik psikozları yaşamak için 36 biraz büyük bir yaş, gerçi olmaz da diyemem. :)
Siz de okuyup bitirince biraz daha konuşuruz, şimdilik bu kadar. :)

Renin'e katılıyorum 36 yaş değil bence karakter, orası biraz fazla olmuş sanki.
Herkes bitirince yazmak isterim daha ama bence genel olarak akıcı ve keyif aldığım bir okumaydı

Ben de bugün başlıyorum.

Ben de bugü..."
Evet ben de iyi huylu terörist diye algıladım hep ama okurken biranda aslında işinin ehli de demek istiyor olabilir diye düşündüm

Edit: Hatta bu konudaki ABD yapımı bir film aklıma gelmişti. O filmde cici kızımız kaçırılır - terörist grup Kara Panter miydi hatırlamıyorum- . Ardından Stockholm Sendromundan muzdarip olan kızımız, herkesten daha militan hale gelir. Filmin adını da hatırlamıyorum 🙈


:))) Bence sen çözmüşsün kitabı, okumana gerek yok Merve :))))

Ben de bitirdim, genel olarak beğendim kitabı biraz karışık duygularla okumuş olsam da.
Bazı açılardan çok tek taraflı yazılmış gibi geldi ama aslında herkesin bakış açısından yazmak zorunda da değil. Alice'in ne olup da kendine bu kadar yabancılaştığını Zeynep gibi ben de biraz daha fazla anlamak isterdim (aslında ufak ipuçları var ama o sonuçlara ben kendi düşünce silsilem sonunda mı vardım, yazar mı zarifçe o tarafa yönlendirdi emin olamadım).
Bir de siz ne hissettiniz bilmiyorum ama hikaye bana ya olması gerekenden daha uzun tutulmuş ya da biraz erken bitirilmiş gibi geldi. Mesela bazı karakterlerin hikayenin sonunda tekrar ortaya çıkacağını düşünmüştüm, bazılarıysa hikaye sonunda herkes toplanıp giderken çıktı ortaya, havada kaldı varlıkları.
Önümüzdeki ay Beşinci Çocuk'u okuduktan sonra biraz ara verip tekrar okumak istiyorum Lessing'i. Özellikle Şiddet'in Çocukları serisi ilgimi çekti, belki onu da beraber okuruz.

Ben de bitirdim, genel olarak beğendim kitabı biraz karışık duygularla okumuş olsam da.
Bazı açılardan çok tek taraflı yazılmış gibi geldi ama aslında herkesin bakış açısından ..."
Hah işte yine Seri konusu :)) Ben bayılıyorum seri okuma olayına :) Yapalım Pınar ama dediğin gibi biraz ara verip okuyalım Şiddetin Çocukları'nı da :))

Bundan sonrası spoiler olabilir.
3 yıldız vermemin sebebi yazarın Alice karakterini ironik olarak yarattığını düşünme arzum. Yok gerçekten Alice gibi bir karakterin var olabileceğini düşünüp yazdıysa bunu öğrenmek bile istemiyorum. Bana göre Alice tek kelimeyle "gülünç" biri. Annesinin olduğu bölümlerde bu yüzden çok eğlendim. 36 yaşında hayatı boyunca bir iş yapmayıp işgal evlerine perdeler takıp, tencereler alarak, yemek pişirerek insanlara dadılık hatta kölelik yaparak bir hayat sürmesi çok garip. Aynı zamanda da çelişkili. Gerçi bütün bir hayatı çelişkiden ibaret.
Kendisini devrimci bir hayata adayıp bir tane bile kitap okumamış olması, devrimci olduğunu düşündüğü isimlerden eve asılan bir masa örtüsü gibi bahsetmesi, "keşke göz altına alınsaydık daha heyecanlı olurdu" gibi kendince çok büyük gördüğü duvara yazı yazma işini sadece heyecan için yapması - ki tüm işgal evi ekibi de neredeyse böyle- ve kendisi bu saiklerle hareket ederken dışarıda normal yaşayan sıradan insanlara "faşist" diye sürekli bağırıp çağırması yine tek kelimeyle gülünç...
Diğer bir çelişkisi de burjuva yaşamına sürekli laf edip; orta sınıf rahatlığı, orta sınıf masa örtüsü, orta sınıf televizyon izlemesi, orta sınıfın çocuğunun duvarlarına renkli kağıtlar yapıştırmasını yerden yere vurup vurup sonra da işgal evini halılarla perdelerle donatması , sıcak bir yuva kurmaya çalışması... Ha bir de sonra da annesine küçük bir evde kaldığı ve işçi sınıfından bir komşuyla arkadaşlık ettiği için sinirlenmesi :))) Çünkü annesi büyük davetler verilen bir eve ve daha sükseli arkadaşlara layık... Yani gerçekten bu ne yaman çelişki.
Dorothy'nin kızından nefret etmesi, kızına söyledikleri Lessing'in kendi hayatına da gönderme olabilir bilemiyorum. Öyle hissettim bazı yerlerde okurken.
Umarım Alice gibi karakterleri gülünç göstermek için yazılmıştır. Şakaysa hiç komik değil, gerçekse çok komik :)

Şaka bir yana gerçekten bu karakterlerin gerçek olma ihtimali ürkütücü ama bir yandan da aslında gerçek olabileceklerini içten içe hissediyoruz.
Goodreads'teki diğer yorumlara da şöyle bir göz gezdirdim, sanırım kitabı okuyup da karakteri seven çıkmıyor. Ben de karakterlerin çoğunu hiç sevemedim, hepsini tek boyutlu buldum. Aslında Alice karakteri tek boyutlu olduğundan, olayları sadece kendi açısından gördüğünden ve biz Alice'in gözlemlerini düşüncelerini okuduğumuzdan diğer karakterlerin tek boyutlu olması mantıklı olabilir. Bir de yazarın bunu özellikle tercih ettiğini hissettim. Sanki özel olarak onları derinlemesine incelemek istememiş, buna değmeyeceklerini düşünmüş.
Bazı sorularıma yanıt bulabildiğim 1985'te New York Times'ta yayımlanmış bir makalenin linkini kopyalıyorum:
https://archive.nytimes.com/www.nytim...
Makalede Lessing'in sözleri alıntılanmış:
Although its subject is terrorism, ''it's not a book with a political statement. It's a novel about a certain kind of political person, a kind of self-styled revolutionary that can only be produced by affluent societies. There's a great deal of playacting that I don't think you'd find in extreme left revolutionaries in societies where they have an immediate challenge. You wouldn't have found this playacting in guerrillas fighting for a black government in Zimbabwe.''
Aslında özetle romanın politik bir roman olmadığı, refah düzeyi yüksek ülkelerde 'oyun oynayan' devrimci insan tipini anlattığını söylemiş ve böyle devrimcilerin bir an önce çözülmesi gereken gerçek problemleri olan ülkelerde görülmediğini de belirtmiş.
Alice karakterinin çelişkili halleri için de şöyle demiş:
Alice Mellings, the fictional ''good terrorist,'' is so contradictory that she produces a ''quietly comic'' effect, says her creator. ''Alice is a woman - though she's not adult -who is very caring and into sheltering people, but at the same time she's quite prepared to blow the whole city up. I think this is a pretty common contradiction in this type of person.''
Burada Wehappyfew'in bahsettiği komik unsurlara da değinmiş. İşin garibi, bizleri afallatan bu çelişkilerin bahsedilen türde kişilerde oldukça sık rastlandığını da eklemiş.
Hikayesine esin kaynağı olan iki olay varmış aslında (biri daha doğrudan diğeri de biraz daha dolaylı). Biri bir 1983'te bir mağaza bombalaması olayının amatörlerce gerçekleştirilmiş olması (ki bu olay üzerine böyle bir şey nasıl olur, bu kişiler nasıl kişiler olabilir diye düşünmeye başlamış), diğeri de Mountbatten'ın yatının IRA tarafından bombalanmasına çevredeki çocukların verdiği tepkiler ve bu çocukların büyüyünce neler yapabilecekleri fikriymiş:
Focusing on a common character type caused Mrs. Lessing to return to realism, and she cites some real-life sources for her novel. ''The immediate thing was the Harrods bombing [in December 1983]. Here the media reported it to sound as if it was the work of amateurs. I started to think, what kind of amateurs could they be? I got completely fascinated by this line of thought. Also, I happened to be in Ireland when they bumped off Mountbatten. I was just across the water from where it happened, and all the little boys, aged about 10 to 15, were rushing about, delighted, because of course they admire the I.R.A. I thought how easy it would be for a kid, not really knowing what he or she was doing, to drift into a terrorist group.''

Mellings / Lessing ismi gönderme olabilir gibi geldi bana. Alice kendi Harikalar Diyarı’nda yaşıyor. Gerçeklikten kopuk. Alice ismi de o nedenle bir gönderme sanki? En azından ben öyle hissetim :). Alice Harikalar Diyarı’nda öfkesini boşaltmak için bir “amaç” edinmiş. Komünizm onun için bir ülkü değil her ne kadar kendisi farkında olmasa da. Tehlikeli işler yapmaya duyduğu arzu esas ülküsü. Böylelikle annesinin cici kızı olmaktan çıkıyor.
Özfarkındalığı da hayli zayıf. Sadece iki sayfa önce kendisi babasının evine taş atarken o dünyanın en haklı insanı. Biraz sonra işgal evine taş atmak üzereyken yakaladığı kadın ise, böyle sinsice aşağılık bir işe nasıl kalkıştığını aklının alamadığı bir insan müsveddesi.
Yazar bilinçli şekilde onun çelişkilerini gözler önüne sermiş. Pınar’ın paylaştığı yazıdaki “oyun oynayan” sıfatı çok güzel özetliyor kitaptaki teröristleri.
. Alice’in 36 yaşında olması da olgunlaşamamasına yazarın dikkat çekme yöntemi sanırım. İsterse 100 yaşına gelsin yine adam olamayacak dememiş de 36 yaşında demiş :)). Diğer türlü gençlik hevesi yaşıyor mu derdik acaba karakter için, bilemiyorum. 20 yaşında da olsa yeteri kadar hoşlanılmayacak bir karakter.
Renin’in dediği gibi Alice kabuk. Alice aslında sırf kabuk, içi boş. Jasper’ın maddi-manevi işkencesine rağmen ona patolojik bağlılığı da sinir bozucu. Stockholm Sendromu demişim ilk başlarda bilmiş sayılır mıyım :)))
Akıcı bir kitaptı. Ancak sonuç olarak eh işte :)

Ne güzel yazmışsın

Önümüzdeki ay Beşinci Çocuk’u da okuduktan sonra daha derli toplu bir bakış kazanacağız elbette ama ağzım da torba değil ki büzeyim: Nobel komitesi olsam, bu kitapla hayatta yüz vermezdim bu yazara. 😬



Bu arada Lessing/Mellings (Türkçe olsa belki Lessing/Messing) benim de dikkatimi çekmişti, bilinçli bir tercihse çok çok komik :)))
Beşinci Çocuk ile ilgili korku filmi izleyecekmiş gibi gerildim şimdiden.
Bir de Renin henüz ümidimizi kesmesek mi acaba? Daha Altın Defter var, Şiddetin Çocukları var. Lessing yazmış da yazmış :)))


Nobel konusuna katılıyorum. Komiteyi cezbeden kitapları özellikle hangileri ah bir öğrenebilsek.
Bu iki okumadan sonrası için, şahsen en çok Türkü Söylüyor Otlar’ı merak ediyorum. Hem ilk kitabı hem de bu kitapla adını duyuruyor. Sanırım merak ede ede ama pek de beğenmeyerek külliyatı bitecek :)), saklı cevher hangi kitapta gizli acaba?
Diğer kitaplarından konu açılmışken, İyi Terörist’te bakımsız kedinin her ortaya çıkışında aklıma Kedilere Dair kitabı geldi.

şubatta beşinci çocuku mu okuyorduk? kitabı edineyim. zira o kadar güzel tartıştınız ki canım çekti:)


Edit: istisnalar kaideyi bozmaz :)

Evet çok güzel olur ☺️

Hemen baskısına baktım Zeynep.
https://www.babil.com/arama?q=Altın+D...
Ne yazık ki tükenmiş gözüküyor. Yeni baskıyı ne zaman yapar acaba Can Yayınları?

Can’ın hayret tekrar basmaması, telifi mi bitti acaba? Can’a soralım bence de, bunca kişiyiz hem :).

Çocukları serisininin basımı Everest’ten mesela, daha eskilerini de tekrar yayınlar umarım 🤞
Books mentioned in this topic
Altın Defter (other topics)Altın Defter (other topics)
Türkü Söylüyor Otlar (other topics)
Kedilere Dair (other topics)
İyi Terörist (other topics)