Bir aÄaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeÅçesine: Debian*
Debian GNU/Linux daÄıtımının kurucusu Ian Murdock 28 Aralık 2015’te, 42 yaÅında aramızdan ayrıld….
http://techaeris.com/2015/12/28/debian-founder-ian-murdocks-tweets-raising-eyebrows/). Ian Murdock, bir Steve Jobs olmadıÄından ölümünün fazla haber deÄeri yoktu. Ãlüm haberi Türkiye’de sadece birkaç gazetede yer aldı. Bu haberlerde de Ian Murdock’tan herhangi bir GNU/Linux daÄıtımının kurucusu olarak söz ediliyordu.
Ne Debian’ın herhangi bir GNU/Linux daÄıtımı ne de Ian Murdock’ın sıradan bir bilgisayar meraklısı olduÄunu düÅünüyorum. DaÄıtımlar, âGNU yazılımlarını ve diÄer özgür yazılımları bir araya getiren ve tüm bunları bir Linux çekirdeÄi ile beraber toplu, derlenmiÅ ve kurulumu kolay bir iÅletim sistemi olarak kullanıcılara sunmayı amaçlamıŠolan yazılım birliktelikleriâ olarak tanımlanmaktadır (bkz. https://linux.org.tr/dagitimlar-kilavuzu/) . DaÄıtımların bileÅenleri aÅaÄı yukarı aynıdır: Linux çekirdeÄi, masaüstü ortamı, kelime iÅlem programları, web tarayıcılar ve sistemi yönetmek için çeÅitli yapılandırma ve güncelleme araçları. DaÄıtımları farklılaÅtıran ise bazen hedef kitleleri bazen de öncelikleri dolayısıyla yaptıkları tercihler ve düzenlemelerdir (bkz. http://wiki.ubuntu-tr.net/index.php?title=Linux_daÄıtımları_kılavuzu).
Debian ise dört özelliÄe ile diÄer daÄıtımlardan ayrılmaktadır. Birincisi, Debian’ın 50000’den fazla yazılım paketinden oluÅan çok zengin yazılım deposu vardır. İkincisi Debian, âEvrensel İÅletim Sistemiâ adına layık olarak çok sayıda farklı bilgisayar mimarisini desteklemektedir (https://www.debian.org/ports/). Ãçüncüsü, kullanıcı ve geliÅtirici sayısının fazla olmasıdır (https://wiki.debian.org/Statistics). GNU/Linux daÄıtımlarında kullanıcı ve geliÅtirici sayısının fazla olması sorunlarınıza çözüm bulmanızı da hızlandırmaktadır. YaÅadıÄınız sorunun Debian veya Debian türevi diÄer daÄıtımların (Ubuntu ve Mint gibi) kullanıcıları tarafından forumlarda sorulmuÅ, tartıÅılmıŠve yanıtlanmıŠolması yüksek olasılıktır. Sonuncu ve diÄerlerine temel olan özelliÄi ise, Debian’ın etik deÄerlere ve yazılımın özgürlüÄüne baÄlılıÄıdır. Dolayısıyla Debian derken yalnızca bir iÅletim sisteminden söz etmiyoruz. Debian, aynı zamanda en iyi özgür iÅletim sistemini geliÅtirme hedefi olan bir proje ve çalıÅmalarında etik deÄerlerin belirleyici olduÄu bir topluluktur (Zacchiroli, 2011).
Kamuoyunda özgür yazılım, iyi yürekli insanların topluma armaÄanı olarak deÄerlendirilmektedir. Aynı iyimserlikte olmasa da bir çok akademik çalıÅmanın temel araÅtırma konusu, hackerların (veya özgür yazılım taraftarlarının) gönüllü çalıÅmaya katılırken nasıl bir motivasyona sahip olduklarıdır. Bu konuda özellikle iki çalıÅmaya referans yapılmaktadır: Steven Levy’nin Hackerlar‘ı ve Pekka Himanen’in Hacker EtiÄi. Levy’nin hacker etiÄi kapsamında anlattıkları bugün copyleft ile yasalaÅmıÅtır. O yıllarda yazılımı paylaÅmak etik bir yükümlülükken paylaÅım günümüzde GPL ile (Genel Kamu Lisansı) yasal bir biçime kavuÅmuÅtur. Ama bu dönüÅüm kendiliÄinden olmamıÅtır. Bir zamanlar laboratuvarlarda yaÅayan bu kültür, internette nasıl geliÅip serpilmiÅtir? Himanen’in yaklaÅımındaki temel sorun ise belirli bir iÅ etiÄine sahip hackerlardan yola çıkıyor olmasıdır. Oysa bu iÅ etiÄi hackerların pratiÄinde tekrar tekrar yeniden üretilmektedir. Hackerlar deÄiÅtirirken, deÄiÅmektedir. Bu nedenle, özgür yazılım projelerindeki pratikleri diyalektik bir süreç olarak deÄerlendirmek, pratiÄin bireylerde yarattıÄı deÄiÅimi göz ardı etmemek gerekir.
Yazının devamında, Debian’ın geliÅiminin tarihsel uÄraklarını, ortak deÄer ve düÅüncelere sahip Debian topluluÄunun kendini yeniden üretim süreçlerini tartıÅacaÄım. Kurucuları her ne kadar belirli ilke ve deÄerler doÄrultusunda Debian’ın temellerini atmıŠolsa da etik deÄerlere ve yazılımın özgürlüÄüne baÄlılık süreç içinde geliÅmiÅ, netleÅmiÅ ve yayılmıÅtır (Coleman, 2013).
Debian’ın DoÄuÅu
Richard Stallman GNU Projesini 1983’te duyurmuÅ, Linus Torvalds’ın 1991 yılında Linux çekirdeÄini geliÅtirmesiyle bilgisayar kullanıcıları özgür bir iÅletim sistemine kavuÅmuÅtur. Linus Torvalds, Linux’u geliÅtirirken GNU araçlarından faydalanmıŠolmasına raÄmen GNU ve Linux projeleri arasında kültürel farklılıklar vardır. Ian Murdock’un kurucusu olduÄu Debian ise GNU ve Linux kültürlerinin bir sentezini oluÅturmuÅ, özgür yazılımı daha ileriye götürmüÅtür.
1973 yılında Batı Almanya’da doÄan Ian Murdock GNU/Linux’la 1993 yılında üniversite öÄrencisiyken tanıÅır. O zamanlar sadece birkaç GNU/Linux daÄıtımı vardır. Ian Murdock da SLS (Softlanding Linux System) adlı daÄıtımı kullanmaktadır. SLS teknik olarak sorunludur; daÄıtımda çok sayıda bug vardır. İlk baÅta bu sorunları çözmeyi dener ama sonra sıfırdan daÄıtım hazırlamanın daha kolay olacaÄına karar verir. Murdock’a göre SLS’nin baÅındaki kiÅi her Åeyi tek baÅına yapmaya çalıÅtıÄından iÅ yükünün altında ezilmektedir. Linus Torvalds’ın Linux’ta uyguladıÄı yazılım geliÅtirme yönteminin daÄıtım geliÅtirmek için de uygulanabileceÄini düÅünür. Buradaki temel sorun, fiziksel olarak bir araya gelip aynı anda çalıÅması neredeyse imkansız olan geliÅtiricilerin bir daÄıtımı nasıl hazırlayacaÄıdır. Ãünkü o güne kadar kullanıcılar GNU/Linux’u disketlerdeki kurulum dosyalarından kurmaktadırlar (bugün Windows’u DVD’den kurar gibi…). Ian Murdock bu monolitik yapıyı GNU/Linux’u paketlere ayırarak ve paketlerin sorumluluÄunu geliÅtiricilere vererek aÅar. Her geliÅtirici, sorumlu olduÄu yazılım paketini (ya da paketlerini) daÄıtımın bütününe uygun hale getirecektir. Yeni daÄıtım disketlerden deÄil, paketlerden oluÅacaktır. İnsanlar, daÄıtımda olmasını istedikleri yazılımlar için belirli standartları takip ederek yazılım paketleri hazırlayacaklardır. Kısacası, Debian, standartlara uyulduÄu taktirde herkesin yetenekleri doÄrultusunda katkıda bulunabileceÄi bir platform olacaktır (http://arstechnica.com/information-technology/2016/01/the-birth-of-debian-in-the-words-of-ian-murdock-himself/).
Yeni daÄıtımın adı ise Ian Murdock’ın kız arkadaÅının (daha sonra eÅi olacaktır) ve kendi isminin bileÅiminden oluÅmaktadır: DEBra Lynn Ian Murdock. Debian GNU/Linux’un ticari iÅletim sistemleri ile rekabet eden, kolay kurulan ve yazılım uzmanları ile ortaklaÅa üretilen bir daÄıtım olması hedeflenmektedir.
Bu tasarımsal karar, aynı zamanda Unix’in aristokratik kültüründen bir kopuÅtur. GeçmiÅte geliÅtirilen bir yazılımı Unix’e eklemek için, Berkeley’deki ekibe iletmek, onların uygun görüp görmeyeceÄini beklemek gerekirken Linux’la baÅlayıp, Debian’la geliÅen kültür, bireyleri üretmeye ve kendilerini geliÅtirmeye teÅvik etmektedir. GeliÅtiriciler Debian’a belirli bir motivasyonla yaklaÅmaktadır. Ama diyalektik bir süreç söz konusudur. Coleman’a göre (2013) özgür yazılım projelerindeki ve özellikle Debian’daki yazılım geliÅtirme pratikleri, ritüeller ve örgütsel süreçler geliÅtiricilerde etik deÄiÅim yaratmaktadır. Coleman (2013) bu deÄiÅimi üç farklı sürecin bileÅimi olarak deÄerlendirmektedir: Proje kültürünün içselleÅtirilmesi, fikri mülkiyet hakları kapsamındaki yasal karÅılaÅtırmalar ve karÅıtlıklar, kriz anları. Yazının devamında bunun örneklerini göreceÄiz.
Debian Sosyal SözleÅmesi ve Debian Ãzgür Yazılım Yönergeleri
Debian’ın ilk günlerinde projeye katkıda bulunanların sayısı 20 civarındadır. Ortak deÄerleri özgür yazılımdır. Ian Murdock’ın 1996 yılında yazdıÄı Debian Manifestosu, topluluÄun özgür yazılım felsefesine baÄlılıÄını ve hedeflerini bildirmektedir (https://www.debian.org/doc/manuals/project-history/ap-manifesto.en.html).
1996 yılında Ian Murdock Debian’ın proje liderliÄini özgür yazılım hareketinin tanınmıŠisimlerinden Bruce Perens’a devreder. Debian geliÅtiricilerinin sayısı 120’ye ulaÅmıŠve metalaÅma sürecinin baskısı hissedilmeye baÅlamıÅtır. Bu atmosferde bir çok geliÅtirici, Debian Manifestosu’nun artık yetersiz kaldıÄını, Debian’ın özgür yazılım tartıÅmasındaki konumunu netleÅtirmesi gerektiÄini düÅünmektedir. Az sayıda geliÅtirici de diÄer daÄıtımlarla rekabet edebilmek için ısrarla Debian’ın özgür olmayan yazılımları da daÄıtıma dahil etmesi gerektiÄini savunmaktadır.
Ãzgür yazılım konusunda en uzlaÅmaz isimlerin baÅında gelen Richard Stallman da dahil olmak üzere kimsenin özgür yazılım iÅ modellerine itirazı yoktur. Ama geliÅtiriciler arasında ticari daÄıtımlara karÅı tereddütler vardır. Bir konferansta Ean Schuessler, ticari bir daÄıtım olan Red Hat’in kurucusu Bob Young’a, Red Hat’ın özgür yazılım ideallerine her zaman baÄlı kalacaÄını beyan eden bir sosyal sözleÅme hazırlamasını önerir. Young bunun Red Hat gibi kar etmeyi hedefleyen bir Åirket için ölüm öpücüÄü olacaÄını söyler ve reddeder.
Ean Schuessler ve bazı Debian geliÅtiricileri bu öneriyi daha sonra Debian’a sunar. Bu sözleÅme, Debian topluluÄunun özgür yazılım tartıÅmasındaki konumunu belirlemek için önemli fırsattır. Bruce Perens bir belge taslaÄı hazırlar ve Temmuz 1997’de bir ay süren e-posta konferansı sonucunda Ãzgür Yazılım TopluÄu ile âSosyal SözleÅmeâ ve Debian Ãzgür Yazılım Yönergeleri baÅlıklı iki belge yayımlanır (https://www.debian.org/social_contract.tr.html). Bu belgeler, Debian’ın resmi hareket tarzını belirtmektedir. Belgelerde, Åeffaflık, açıklık, izlenebilirlik, ayrımcılık gözetmeme konuları üzerinde durulmuÅtur.
Sosyal SözleÅme’de aÅaÄıdaki taahhütlerde bulunulur:
Debian 0 özgür kalacaktır.
Ãrettiklerimizi yine özgür yazılım topluluÄuyla paylaÅacaÄız.
Sorunları gizlemeyeceÄiz.
Ãnceliklerimiz, kullanıcılarımız ve özgür yazılımdır.
Burada â0 özgürâlük ifadesi, Debian’da özgür olmayan yazılımların yer almayacaÄını deÄil, âSistemi hiçbir zaman özgür olmayan bir bileÅene gereksinim duyar haleâ getirmeyeceklerini taahhüt etmektedir. Nitekim sözleÅmenin sonunda da âözgür olmayan çalıÅmalar Debian sisteminin bir parçası olmamasına raÄmenâ bu yazılımların Debian üzerinde kullanımlarına olanak saÄlanacaÄı belirtilmektedir.
Debian Ãzgür Yazılım Yönergeleri’nde ise eriÅim, kullanım, deÄiÅtirme ve daÄıtım baÄlamında hangi yazılımların özgür yazılım olarak deÄerlendirileceÄi yer almaktadır. Fikri mülkiyet tartıÅmaları, Debian topluluÄun oluÅumunda son derece önemli bir konudur. Debian geliÅtiricileri, yazılım lisanları tartıÅmalarına aktif olarak katılmakta, bilgi paylaÅımı yapmaktadırlar. Birçok geliÅtirici fikri mülkiyet hakkı kanunlarını eleÅtirel olarak takip etmekte ve bu konulardaki yasal düzenlemelere katkıda bulunmaktadır. Bazı geliÅtiriciler için yasal mevzular sıkıcı konular olmasına karÅın teknolojik üretime katılabilmek için yasal konularda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. ÃrneÄin, hangi yazılımın Debian’a katılabilir, hangisinin katılamaz olduÄuna karar verebilmek için en azından Debian Ãzgür Yazılım Yönergeleri’nde yazılanları anlamak zorundadırlar.
Bu hukuksal mücadele, Coleman’ın da (2013) vurguladıÄı gibi topluluk kültürünün oluÅumunda ve geliÅtiricilerdeki etik dönüÅümde etkili bir faktördür. Ayrıca Ãzgür Yazılım Vakfı (Free Software Foundation â FSF) ile Debian arasındaki tartıÅmalar ve anlaÅmazlıklar, fikir ayrılıklarına raÄmen geliÅtiricilerin fikri mülkiyet hakları konusundaki bilinç düzeyini yükseltmektedir.
Bu belgelerle, hem topluluk için hem de dıÅarıdan katılanlar için projenin hedefleri netleÅtirilmiÅtir. Bu iki belgeyi hazırlayan Bruce Perens ironik bir Åekilde Debian için bir baÅka önemli belge olan Debian Anayasası’nın ortaya çıkmasına (https://www.debian.org/devel/constitution) da vesile olur.
Debian Anayasası
Debian 1993-1996 yılları arasında, birçok özgür yazılım projesinde olduÄu gibi, projenin kurucusu tarafından yönetilmiÅtir. Debian’ın paketlerden oluÅan modüler yapısı geliÅtiricilere inisiyatif vermekte, daha demokratik bir çalıÅma ortam sunmaktadır. Ian Murdock, gelen önerileri dinlemekte, ama son kararı yine kendisi vermektedir. GeliÅtiriciler arasında bir güven iliÅkisi oluÅtuÄu ve doÄru teknik kararlar verildiÄi sürece tek kiÅinin yönetimi özgür yazılım projelerinde sorun yaratmaz. Ama proje büyüdükçe, alınması gereken kararlar arttıkça ve karmaÅıklaÅtıkça proje liderinin yönetim biçimi nedeniyle sorunlar ortaya çıkabilmektedir. 1996’da Ian Murdock liderliÄi projenin aktif geliÅtiricilerinden Bruce Perens’a devrettiÄinde proje liderinin görev ve sorumlulukları, yetkilerinin sınırları henüz belirsizdir. İnsanlar bir süre sonra yaÅadıkları gibi düÅünmeye baÅlarlar; önceki bölümde belirtilen belgelerde yer alan Åeffaflık, açıklık, izlenebilirlik, ayrımcılık gözetmeme kaygıları yalnızca koddan deÄil, proje yönetiminden de beklenmektedir. Fakat Bruce Perens’in proje liderliÄini daha geniÅ anlamda algılaması, kendini Debian’ın baÅkanı olarak görmesi ve geliÅtiricilerin iÅlerine müdahale etmesi topluluk içinde sorunlara neden olur. Bazı kararların tartıÅılmadan alınması rahatsızlık yaratır ve liderin otoritesi sorgulanmaya baÅlar. Bruce Perens diktatörlükle suçlanmaktadır. Bruce Perens, her kararı kendisinin almak zorunda kalmasından hoÅnut olmadıÄını yazar ve topluluÄun bir yönetim kurulu seçmesini önerir (Mahony ve Ferraro, 2007).
Projelerin, bir yönetim kurulu ya da vakıf tarafından yürütülmesi özgür yazılım dünyasındaki pratiklerden biridir. Fakat seçimin ve kiÅi yerine bir kurulun yönetiminin tam bir çözüm olamayacaÄı düÅünülmektedir. Bunun yerine, görev ve yetkileri Debian Anayasası ile belirlenen bir yönetim biçimi ortaya çıkar. Debian Anayasası’yla proje liderinin, teknik komitenin, proje sekreterinin ve proje liderinin atayacaÄı delegelerin görev ve yetkilerinin sınırları belirtilir, bireysel geliÅtiricilerin haklarının altı çizilir. Anayasada proje liderinin dikkat etmesi gereken konular da yazılmıÅtır:
Kararlarının geliÅtiricilerin görüÅüyle oluÅan oydaÅmayla (konsensüs) olması
Pratikse, gayrı resmi olarak geliÅtiricilerin düÅüncelerini alması,
Lider sıfatıyla alacaÄı kararlarda kendi görüÅlerini aÅırı vurgulamaktan kaçınması.
Lider, teknik konulara karar veren deÄil, geliÅtiricilerin bu kararları almasını kolaylaÅtıran kiÅidir.
Anayasada, genel kararların nasıl alınacaÄı, seçimlerin nasıl yapılacaÄı ve oyların nasıl sayılacaÄı belirtilmektedir. Anayasanın ilk sürümlerinden itibaren oylamalarda basit çoÄunluk yerine tercihlere dayanan bir sistem kullanılmaktadır. 2003 yılında ise daha ileri bir yöntem olan Schulze yöntemi kullanılmaya baÅlanır (Ayrıntılı bilgi için bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Schulze_method).
Debian Anayasası’nda yer alan bu seçim yöntemi, klasik çoÄunluÄa göre daha baÅarılı olmasına karÅın seçim Debian topluluÄunda çok fazla tercih edilen bir yöntem deÄildir. Herhangi bir konuda karar alınması gerektiÄinde duruma göre üç farklı yöntemden biri uygulanmaktadır: Demokratik çoÄulculuk, meritokrasi ve tartıÅmalar sonucu oydaÅma saÄlamak.
Coleman (2013) Debian içi birçok krizin, bu üç yöntem arasındaki gerilimden kaynaklandıÄını yazmaktadır. Demokratik çoÄulculuk, proje liderinin seçimi ve Debian’ın bütününü ilgilendiren kararların alınması için kullanılmaktadır. Her geliÅtirici eÅittir. Ama teknik konularda oylamaya baÅvurmanın verimsiz ve uygun olmayan bir yöntem olduÄu düÅünülmektedir. Birçok özgür yazılım projesinde meritokrasi yani yönetim gücününün kiÅinin bilgi ve yeteneklerine dayandıÄı yönetim biçimi tercih edilmektedir. Debian’ın ilk günlerinde egemen olan yaklaÅım meritokrasidir. Fakat teknik beceriye önem veren topluluklarda, görünürde herkesin eÅit oy hakkı olmasına raÄmen bilgi, beceri ve adanmıÅlık özellikleri nedeniyle bazı üyeler sivrilebilmekte, topluluk içinde hiyerarÅik bir yapı oluÅmakta ve diÄer üyeler ustalar karÅısında sessizliÄe bürünmektedir. Ustalar karÅısındaki sessizlik zamanla ustaların yozlaÅmasına neden olabilmektedir. IRC kanallarında, e-posta listelerinde ve bug raporlarındaki tartıÅmalar neticesinde oydaÅma saÄlanması ise daha çok tercih edilen bir yöntem olmasına karÅın sonuç alınması daha zor olabilmektedir. Projede Åeffaflık, temel teknik kararlar, özgürlüÄün anlamı ve kapsamı, sıradan geliÅtiricilerle yetkili geliÅtiriciler arasındaki iliÅkiler konusunda zaman zaman tartıÅmalar yaÅanmaktadır. GeliÅtiriciler ortak etik ilkelere sahiptir. Ama bu ilkelerin uygulanmasında fikir ayrılıkları çıkabilmektedir. Her zaman bir sonuca varılamasa da bu tartıÅma süreçleri, insanların düÅüncelerini yeniden gözden geçirmesine yardımcı olmakta, böylece kiÅisel ve örgütsel geliÅime katkı saÄlamaktadır (age).
Tekrar Debian Anayasası’na dönersek… Ãrgüt içi demokrasi krizi projedeki görev ve sorumlulukların belirlenmesiyle aÅılmıÅtır. Kriz ve çözüm süreçleri Coleman’ın (2013) vurguladıÄı gibi Debian’ın oluÅumunda belirleyicidir. Krizler, kimi zaman oldukça sert ve acımasız tartıÅmalara neden olmasına raÄmen Debian’ın geliÅimi için verimli bir ortam sunmakta, örgütsel yenilenmeyi saÄlamaktadır.
Bu kriz, henüz yeni atlatılmıÅken 1998-1999 yılları arasında Debian bir baÅka büyük krizle karÅı karÅıya kalır. Projeye katılımlar hızla artmaktadır. Eski geliÅtiriciler, yeni gelenlerin yetersizliÄinden Åikayetçidir. Sorun sadece teknik yetersizlikler de deÄildir. Ãzgür yazılım felsefesini içselleÅtirememiÅ yeni geliÅtiriciler projenin hedeflerine aykırı katkılarda bulunabilmektedir. Debian hesaplarından sorumlu görevli, projeye yeni katılımları durdurmak zorunda kalır.
Yeni GeliÅtirici Süreci
Debian’ın dördüncü lideri olan Wichert Akkerman 17 Ekim 1999 tarihinde Debian listesine attıÄı e-postada yeni geliÅtiriciler için bir katılım süreci taslaÄı sunmaktadır. Oldukça ayrıntılı olan YGS’de (Yeni GeliÅtirici Süreci), geliÅtirici adayının aÅaÄıdaki Åartları yerine getirmesi beklenmektedir (https://lists.debian.org/debian-project/1999/10/msg00003.html):
Ãzgür yazılım hakkında güçlü bir görüÅe sahip olmalıdır.
Ãzgür yazılım hakkında güçlü bir görüÅe sahip olmalıdır.
Uzun mesafeli telefon görüÅmeleri yapmaya uygun ve istekli olmalıdır.
Ne yaptıÄını biliyor olmalıdır
Ona, herhangi bir aktif geliÅtiriciden daha fazla güven duyulmalıdır.
Yeni geliÅtiricinin, makinelerde boÅ hesaplar oluÅturmaktan daha öte bir Åey olduÄunu bilmelidir.
YGS, topluluÄa katılmak isteyen kullanıcı için teknik yeterlilik ve etik eÄitimidir. Teknik iÅlerin nasıl iÅlediÄini öÄrenmek kadar etik konuların öÄrenilmesi de önemli olmaktadır. Böylece yeni üyelerin topluluÄa entegrasyonu, belirli davranıŠkodlarını ve prosedürlerini öÄrenmesi ve bir güven iliÅkisinin oluÅması kolaylaÅacaktır.
İlk madde yanlıÅlıkla deÄil, özellikle tekrarlanmıÅtır. Yeni geliÅtiricinin, herhangi bir daÄıtım deÄil, özgür yazılımlardan oluÅan bir daÄıtım oluÅturmak için Debian’da olduÄunu bilmesi gerekmektedir.
YGS’nin birinci aÅamasında, geliÅtirici olmak isteyen kiÅinin Debian’a olan ilgisini ve bulunacaÄı katkıyı anlatan bir baÅvuru yapması gerekmektedir. BaÅvurular Debian’daki Yeni GeliÅtirici Komitesi’ne gelecek ve baÅvuru sırasına göre Komite ya da komite yardımcılarından biri tarafından deÄerlendirilecektir.
İkinci aÅamada, baÅvuran kiÅinin kimliÄi saptanacaktır. Bu aÅamada Komite farklı kimlik saptama seçeneklerine baÅvurabilir. ÃrneÄin pgp ya da gpg anahtarının kayıtlı bir Debian geliÅtiricisi tarafından imzalanmıŠolması kimlik tespitinde kullanılabilir. Ayrıca bu aÅamada geliÅtirici adayıyla telefonla iletiÅime geçilmektedir.
Ãçüncü aÅamada bir Debian geliÅtiricisinin danıÅmanlıÄında staj baÅlar. Eski geliÅtiricilerden biri Debian’a yeniden katılmak istediÄinde bu aÅama atlanabilir. GeliÅtirici adayına kendini ispatlaması için fırsat verilecek ve danıÅman, adayın geliÅimini takip edecektir. DanıÅman bu aÅamada adayın yalnızca teknik bilgisini (âpaketlerin hazırlanmasıâ) takip etmekle kalmayacak, Debian Anayasası, Debian Ãzgür Yazılım Yönergeleri ve uygulamaları hakkındaki bilgisini de takip edecektir.
Son aÅamada ise artık kullanıcının kimliÄi doÄrulanmıÅ, geliÅtirici adayı bir Debian geliÅtiricisi olmanın anlamını kavramıÅtır. DanıÅmanın raporu doÄrultusunda YGS tamamlanır.
YGS bir test deÄil, süreçtir. Aday bu süreçte topluluÄun deÄerlerini öÄrenmekte, yasal konuları irdelemektedir. ÃrneÄin adaylardan, özgür yazılımla tanıÅmalarını anlatmaları istenmekte, adaya özgür yazılım felsefesi ve Debian belgeleri hakkında sorular sorulmakta, buradaki ilkeleri kendi sözleriyle ifade etmesi istenmektedir. Adayın yasal konulardaki eÄitim sürecinde adaya lisanslara ilgili çeÅitli sorular yöneltilmektedir: âmpg123 Debian Ãzgür Yazılım Genelgesi’ne göre neden özgür bir yazılım deÄildir?â gibi. Ãünkü Debian’a geliÅtirici olarak kabul edildiÄinde bu sorular, sorun olarak karÅısına çıkacaktır (Coleman, 2013).
Kısacası YGS’nin üç anlamı vardır: KiÅinin kimliÄinin tespiti, törensel bir giriÅ ritüeli ve Debian içindeki kuralların ve teknik konuların öÄrenilmesi (YGS’nin güncel sürümü için bkz. https://www.debian.org/devel/join/newmaint).
***
DıÅarıdan baktıÄımızda sadece özgür yazılım geliÅtiren insanları ve ürünlerini görürüz. Coleman’ın (2013) ayrıntılı biçimde tartıÅtıÄı gibi özgür yazılım geliÅtirme süreci bu sürecin içinde yer alanları da deÄiÅtirmektedir. Ãzellikle Debian gibi, insan ne yaptıÄının bilincinde olarak eylemde bulunuyorsa bu deÄiÅim süreci daha belirgin olmaktadır. DüÅünmeden, sadece yazılım geliÅtiriyorsa bu deÄiÅim hem sınırlı olacak hem de krizleri aÅmakta sıkıntı yaÅayacaklardır.
İÅletim sistemini paketlerden oluÅacak bir bütün olarak tasarlama kararıyla insanlar âbir aÄaç gibi tek ve hürâ çalıÅmaya baÅlamıÅ; krizler ve buna yönelik çözümleriyle âbir orman gibi kardeÅçeâ çalıÅmanın yollarını yaratmıÅlardır.
Rahat uyu Ian Murdock…
* Bilim ve Gelecek dergisinin 144. (2016) sayısında yayınlanan yazının kısaltılmıŠhalidir.
Kaynaklar
Coleman, E. G. (2013). Coding freedom: The ethics and aesthetics of hacking. Princeton University Press.
O’Mahony, S., & Ferraro, F. (2007). The emergence of governance in an open source community. Academy of Management Journal, 50(5), 1079-1106.
Zacchiroli, S. (2011, July). Debian: 18 years of free software, do-ocracy, and democracy. In Proceedings of the 2011 Workshop on Open Source and Design of Communication; New York, NY, USA: ACM (pp. 87-87).


Mutlu Binark's Blog
- Mutlu Binark's profile
- 6 followers
