ZİNDAN GÜNLÜKLERİ - IX
9. Bölüm "AT ÜSTÜNDE YOLCULUK"
Ertesi gün herkes zindeydi, çok rahat bir uyku çekmişlerdi ve yeni bir maceraya hazırdılar. Hancı Tombul Onar gruba geniş ve konforlu bir oda hazırlamıştı. Dahası sabah kalktığında sıcak suyla banyo yapmışlar ve tıka basa yemek yedikleri harika bir kahvaltı yapmışlardı. Eva ile önceden anlaştıkları üzere Hancı Onar, altı adet at da hazır etmişti. Her biri bir ata binmiş ve biraz isteksiz bir şekilde yola çıkmak için hazırdılar. "Her şey için çok teşekkür ederim, Onar. Bizi krallar ve kraliçeler gibi ağırladınız." dedi Eva hancıya. Onar da: "Ne demek, Prenses! Sizin gibi bir konuğu ağırlamak bizim için bir mutluluktu, yine bekleriz." diye karşılık verdi gülümseyerek. Yolculuk sakin başlamıştı. Eva ve Alenthas nereye gittiklerini biliyorlardı, diğerleri sessizce onları takip ediyordu sadece. Sacokhan bile artık soru sormaz olmuştu, çünkü bir şey bilmeyince her şeyin daha anlamlı geldiğini fark etmişti. "Tatlı cehalet!" diye mırıldanıyordu kendi kendine. Alenthas, meraklı gözlerle büyücüyü süzüyordu. Konuşmak istiyordu ama sözlerine nasıl başlayacağını bilememişti. Safiel durumdan sıkılmıştı, bir yandan kedisini severken: "Bir şey sormak istiyorsan, sor. Öyle gözetlenmekten hoşlanmam." diye belirtti. "Ah, bu iyi oldu. Beni büyük bir dertten kurtardın. Merakımı mazur gör, grup arkadaşlarımız nerelerdeydin umursamıyor olabilirler ama ben neden hana geç geldin öğrenmek istiyorum." Bunun üzerine Firb araya girdi: "Birbirimize halatla bağlı değiliz ya, sana ne söylendi bilmiyorum ama bir asker birliği olmadığımız kesin. Safiel'in ormanda işleri vardı, onları halletti geldi. Hatta ona ormanda kaybolmasın ve bize yetişsin diye harita da vermiştim. Sanırım işe yaradı, öyle değil mi Safiel?" Firb göz kırparak durumun kontrol altında olduğunu belirtince Safiel: "Harita çok işe yaradı, teşekkür ederim, Firb." dedi. "Haritanı Safiel'e verdiğini bilmiyordum, dememiştin bunu." dedi Eva şaşırarak. Firb de: "Evet, demedim. Gerek görmedim." dedi sakince. Eva da üstelemedi. Safiel yine kedisiyle ilgilenmeye başlamıştı. Alenthas da büyücüyle konuşmakta ısrar ediyordu: "Kusura bakma, biraz güven sorunum vardır da. Ama yaşadıklarını duydum, çok acı günler olmalı hele o iblisli olayı hala zihninden çıkartamamış olmalısın." Safiel gülümsemeye çalışarak: "Zordu, gerçekten de zor günlerdi. Bana yardım eden Eva'ydı, o olmasaydı toparlayamazdım asla ve tabi ki o olaydan sonra kedi bana destek oldu." diye anlattı. "Kediyi sana hediye eden Eva'ydı, doğru biliyorum değil mi?" diye sordu Alenthas ve imalı bir şekilde Eva'ya baktı. Eva da konudan rahatsız olduğunu belirten bir yüz ifadesine bürünmüştü. "Evet, Eva ile dostluğumuzun simgesi oldu bu kedi aynı zamanda." diye yanıt verdi Safiel. Verion Şehri'ne atlar sayesinde beş saat sonra varmışlardı. Uzaktan şehri tanıyan Firb'e Thomas takılmadan edemedi: "Bu o cadı ile karşılaştığın şehir değil mi, dostum?" "Şimdi amacımız şehrin limanına demirlenmiş gemime ulaşabilmek, o gemi bizi doğruca Feler Adası'na ulaştıracak. Ondan sonrasını da o zaman planlarız." diye anlattı Alenthas. "Gemin olduğundan bahsetmemiştin?" diye şaşırarak sordu Sacokhan. "Yani bu konuda övünmeyi sevmem ama gemimim en hızlı gemi olarak bilindiğini gururla diyebilirim." dedi Alenthas umursamaz bir ses tonuyla. "Buna inanmamızı mı bekliyorsun? En hızlı geminin ünlü korsan Kaptan Barboes'un gemisi Deniz Yosması olduğunu buradaki herkes bilir." diye belirtti Thomas hemen. "Tamam, işte ben de o gemiden bahsediyordum." diye karşılık verdi Alenthas. "Nasıl yani? Kaptan Barboes'in gemisini mi çaldın?" "Hayır, çalmadım. O ölünce gemi bana kaldı." "Bu nasıl olur?" "Kaptan Barboes benim babamdı." Eva: "Bu gerçeği Alenthas'ın kendisinin demesini doğru buldum ve evet, Thomas o bakışlarını anlıyorum. Bir korsanla beraber iş yapmam demek istiyorsun ve ben de bu yüzden gerçeği direk demek istememiştim." diye Thomas'ı susturdu. Şehre vardıklarında hemen Lord Fernard'a konuklar haber verilmişti. Etraf çeşitli mantar tarlalarıyla doluydu. Lord Fernard meşhur bir mantar uzmanıydı. Mantarlarla ilgili her şeyi bilirdi, yemek konusunda da zehir konusunda da. Lord Fernard, eşi Katherine ile konukları kalesinin önünde karşıladı. Prenses Eva, Fernard ile Katherine'in düğününe katılmıştı ailesiyle birlikte. Firb ile de ilk kez bu düğünde tanışmışlardı. Firb, bir cadıyla karşılaşmasının acısını o gününü bir kurbağa olarak geçirerek tatmıştı. Tam büyünün etkisi geçmişti ki biraz olsun kalabalıktan uzaklaşmak isteyen Eva'nın tam önünde normal haline dönmüştü. "Prenses Eva, aileniz nasıllar? Kral II. Legoen uzun zamandır topraklarımızı ziyarete gelmedi, umarım herhangi bir rahatsızlığı yoktur." diye sordu Lord Fernard. Bıyıklı, şişman ve kel bir adamdı yani herkesin zevki kendineydi ama Eva Lord Fernard'ı çok itici buluyordu. Sadece görünüşü de değil karakteri için de öyle düşünüyordu. "Babamın sağlığı çok iyi, teşekkür ederim. Bugünlerde işleri çok yoğun diye biliyorum ondan ziyaretlere zaman ayıramıyor olmalı." diye yanıt verdi Eva. "Verion Şehri'ne hoş geldiniz, Prenses." dedi Fernard'ın eşi Katherine. Eva, Katherine'i soğuk ve ikiyüzlü bulurdu, aslında evlenmeden önce de tanırdı onu ve o zamanlar daha güler yüzlü ve sıcak biri olduğunu düşünürdü. "Teşekkür ederim." dedi sade bir şekilde Eva. Lord Fernard onları kalesinde ağırlamıştı. Akşam yemeği handa yediklerinin yanında kıyasa yer bile bırakmayacak cinstendi. Hangisi ana, hangisi ara yemek karışır olmuştu. Eva genelde sohbet ediyordu, diğerleri ses çıkartmadan yemeklerini yiyorlardı. Alenthas bile konuşmaması gerektiğinin bilincinde gibiydi, oysaki Thomas bundan çok tedirgin olmuştu. Gereksiz yere Lord ile saçma sapan konuşmaya kalkacağından emindi. Neyse ki böyle bir şeye kalkışmamıştı ki Thomas huzurlu bir şekilde yemeğini yiyebilmişti. Üç oda hazırlanmıştı. Birinde Thomas ve Firb, birinde Sacokhan, Alenthas ve Safiel kalacaktı. En lüks oda ise Prenses Eva'ya verilmişti ki kimse buna itiraz etmemişti. Eva, Lord Fernard ile bahçede son siyasi konularla ilgili sohbet ederken diğerleri odalarına çekilmişti. Firb her zamanki gibi gezme hobisine kalkışmıştı, tabi Thomas'ın uyumasını beklemişti. Bundan Thomas'ın hoşlanmayacağını düşünmüştü. Tabloların sergilendiği geniş bir odayı turlarken Katherine'nin de odada olduğunu fark etmişti. Katherine, önce gülümsedi. Gülümsemesinde bir hainlik vardı. Ardından: "Bir daha buraya dönmezsin sanmıştım, eski dostum." diye konuştu. "Planladığım bir şey değildi, ortak. İşlerin tıkırında olmasına sevindim, Lord Fernard hala aslında bir cadıyla evli olduğunu ve sevgili Prenses Katherine'in bir cadı avının kurbanı olduğunu keşfetmemiş olmalı." diye karşılık Firb. Sesindeki değişim şaşırtıcıydı, grubun tanıdığı Firb gibi değildi.
"Senin sayende, ortak. Hepsi senin sayende." dedi Katherine, aslında Katherine değildi, bir cadıydı. Firb sayesinde şu anda bulunduğu konumdaydı.
"Senin sayende, ortak. Hepsi senin sayende." dedi Katherine, aslında Katherine değildi, bir cadıydı. Firb sayesinde şu anda bulunduğu konumdaydı.
Published on April 12, 2014 08:12
No comments have been added yet.