ZİNDAN GÜNLÜKLERİ - VI

6. Bölüm “İNANÇ”            "Bein Eksore" diye ses çıktı Safiel'in ağzından. Bu görünmezlik büyüsünün sözleriydi, hem kendisi için hem de grup üyeleri için yapmıştı bu büyüyü. Bu büyüyü yapınca iyice enerjisinin azalacağının farkındaydı, ondan yere oturarak yapmıştı. Büyüyü yaptığı gibi de haydutlar içeri girmişti.           Bu büyünün özelliği gereği konuşmamak ve fazla kıpırdamamak gerekiyordu. Bir kaç adım attın mı ve ağzını açtın mı büyü bozuluveriyordu. Büyünün ne kadar süreceği de belli olmazdı, çok usta büyücüler bir gün bile etkisini gösteren bir görünmezlik büyüsü yapabilirlerdi ama Safiel gibi acemi bir büyücünün görünmezlik büyüsü en fazla on dakika etkisini gösterebilirdi.           Sacokhan işin saçmalığından dem vuracaktı ama bir şey demeye vakit bulamamıştı. Öyle sap gibi dikileceklerse ne anlamı vardı bu görünmezlik büyüsünün, dahası hareket edemeyeceklerse ve bulundukları yere haydudun biri gelirse ne olacaktı, çarpınca büyü bozulacaktı, dahası büyü bozulacak diye haydudun kendisine çarpmaması için yer de değiştiremeyecekti. Çok saçma bir durumdalardı kısacası.           "Her yeri didik didik arayın." dedi mağaraya ilk giren haydut. Garip bir kolye takıyordu, daha doğrusu mide bulandırıcı. Kolyesinde iki kulak, iki göz, beş de parmak takılıydı. Sanırım öldürdüğü adamlardan bir hatıra saklıyordu boynunda.            Sedyeyi yere bıraktıktan sonra haydutlardan biri: "Burada olduğuna emin misin?" diye sordu. Diğeri ise sedyeye yatırılmış cesede bakarak: "William salaktır, plan yapmasını da bilmez. Ama haritayı burada bırakacak kadar da aklı yerindedir herhalde. Ne cebinde ne de etrafında bulamadık. Ölen adamlarını da aradık, yoktu." diye anlattı.           Sonra sönmeye yüz tutmuş ateşi fark etti ve haydutlara: "William'ın altı adamını da bulmuştunuz değil mi?" diye sordu.           "Evet, Greg. Ne oldu ki?" diye yanıt verdi bir tanesi.           "Biri ya da birileri bu mağaraya gelmişler, belki de haritanın peşindelerdi ya da William'ı öldüren kişiler de olabilir."            Ardından derin bir nefes aldı, sanki bir şey anlamaya çalışıyor gibiydi. En sonunda da: "Yalnız değiliz." dedi.           İlk hareketi Firb yaptı. Arkası dönük haydutlardan birine yaklaştı ve yeni bulduğu hançeri adamın ensesinden soktu. Bunun üzerine Sacokhan: "İşte beklediğim an geldi. Korkakça beklemek cücelere göre değildi zaten." dedi heyecanlı bir sesle ve üzerindeki görünmezlik büyüsünü baltasını çıkartmak için hareket edince bozdu.            Eva: "Kahretsin." dedi endişeli bir sesle. Cüce yoldaşının gösterdiği heyecanı paylaşamıyordu, çünkü mağaraya gelen haydutların sayısını biliyordu. Bu kadar kişiye karşı ne kadar dayanabilirlerdi, gruptan o sorumluydu ve birisine bile zarar gelmemesi gerekiyordu görevini tamamlayabilmek için. Safiel şaşırarak bakıyordu o esnada Eva'ya çünkü böylesi bir sözün bile ağzından çıkması şaşırtmıştı büyücüyü.           Safiel görünmezlik büyüsünü bozmamıştı ama, çünkü enerjisi kalmamıştı. Başka büyü yapamazdı, hiç bir şey yapamazdı daha doğrusu. Ondan fark edilmemekten başka elinden bir şey gelmiyordu.           Kolyesiyle hemen haydutların arasında kendini belli eden Greg: "O haritayı bulun, hepsini öldürün. Ama şu elf pisliğini bana bırakın, kardeşimin intikamını ben alacağım." diye bağırdı.           Eva anlamamıştı, neden katilin kendisi olduğunu düşünmüştü ki haydut. Haydut ise balyozunu çıkartmış ve Eva'yı ezmeye hazırlanıyordu. Kılıcını çıkarttığı anda Eva sorusunun yanıtını almıştı, ölen haydut kendisini bu kılıçla öldürmüştü. Karşısında zeki ve iyi bir gözlemci olduğu anlaşılan bir düşman vardı, burası kesindi.           "Senin o elf kulakların kolyeme çok yakışacak." dedi adam keyifle balyozunu savururken. Eva: "Ben olsam bu kadar kendime güvenmezdim, kardeşin de aynı hatayı yapmıştı." dedi.           "İşte buna inanmam. Kardeşim öldükten sonra bir hayat olmadığına inanırdı, bu yüzden ölmemek için elinden geleni yapardı." diye karşılık verdi adam.           Eva bir an duraksamıştı, haydudu yakaladıklarında onlara dediklerini hatırladı. Gerçekten de bir Tanrı'ya inanmadığını anlatmıştı onlara ve yaptıklarından da pişman değildi. Bu işte bir gariplik vardı, gerçekten de intihar etmemiş olabilir miydi, o zaman Safiel yalan söylemiş olurdu. Eva kendine geldi hemen çünkü bu olasılığın olması imkansızdı, tamamen saçmalıktı.            Sacokhan ve Firb mağaranın içine daha fazla haydut girmemesi için elinden geleni yapıyorlardı. On tanesini öldürmüşlerdi ve Firb mağaraya yaklaşanlara bıçak fırlattığı için geri kalanlar geri çekilmişlerdi, mağaraya yaklaşamıyorlardı bile.           Eva: "Daha fazla adamını canından etmek istemezsin. Teslim ol." diye önerdi düşmanına ama adamın öyle bir niyeti yok gibiydi. Balyozunu son bir defa savururken: "Asla!" diye inledi.           Balyozunu yere indirmek zorunda kalmıştı ve ağzından gelen kanı durdurmaya çalıştı. Nefes alamamaya başladı bir süre sonra. Acı çekerken yalvarıyordu: "Ne olur, kurtarın beni." diye.            Safiel, Eva'nın yanına geldi, büyüyü yapan oydu: "Bu onu bir dakikaya öldürür." Eva ise: "Büyüyü durdur, onu bu şekilde öldüremezsin. Bu çok acımasızca." diye belirtti hemen.           "Büyünün geri dönüşü yoktur." diye açıkladı sakince Safiel. Kedisini seviyordu bir şey olmamış gibi adam karşılarında kan kusarken. Eva etrafına bakarak: "Thomas sen bir şeyler yapamaz mısın?" diye sordu. O anda grup fark etmişti ki bir kayıpları vardı. Thomas sabah olduğunda yanlarında yoktu, Eva haydutlara karşı uyarmaya geldiğinde onu fark edememişti ama şimdi hatırlamıştı.            Greg ise: "Beni kurtarırsanız size ilginizi çekecek bir şeyler söylerim. Peşinde olduğumuz şeyin ne olduğunu bilseydiniz şu anda ilk başta o yanındaki büyücü beni kurtarmaya kalkardı." diye anlattı son nefeslerini verirken.           Bu sözlerinin ardından tam gözlerini kapatmıştı ki birden nefes alabilmeye başladı, kan kusması da geçmişti. Safiel büyüyü durdurmuştu. Eva hayretler içerisinde: "Hani büyünün geri dönüşü yoktu." dedi. Safiel sakince: "Yalan söyledim." diye karşılık verdi.           "Anlat hemen. Aradığınız neyin haritasıydı?" dedi Safiel hayduda. Eva ise: "Şimdi bununla uğraşamayız, Safiel. Görmüyor musun, durumumuz ne kadar tehlikede? Mağaranın önündeki haydut kalabalığından geçmemiz gerekiyor, Thomas'ı bulmamız lazım." diye belirtti. Safiel ama Eva'nın dedikleriyle ilgilenmiyordu. Haydudu sarsarak: "Anlat." dedi yine.           Greg ise gülmeye başladı. Safiel'i sinir etmişti bu durum. Bir şey demiyor, kafayı yemiş bir şekilde gülmeye devam ediyordu. Safiel: "Sanırım büyüyü durdurmak için geç kalmışım, adamın beyni gitmiş. Her iki durumda da işimize yaramaz artık." diye açıkladı. Eva: "Aman ne güzel." diyebildi sadece.           Firb uzun bir müddet mağaraya yaklaşan bir haydut olmaması üzerine kafasını yavaşça dışarı çıkarttı. Bir baktı ki dışarıda haydutlardan eser kalmamıştı. Sacokhan'a dönerek: "Sanırım bunu haber vermeliyiz." dedi.           "Bu kadar haydutun hiç ses çıkartamadan kaybolmuş olmasını açıklayamıyorum." dedi Eva. Dışarı çıkmış, yerdeki izlere bakıyordu. Gruba döndü ve açıklamasına devam etti: "Geri çekilmemişler, yok olmuşlar. Ayak izleri yok hiç bir yerde."            Safiel deliren haydut liderinin yanındaydı diğerleri dışarıda konuşurken. Ona sakince bakarken: "Kardeşine ne olduğunu tam olarak bilmek ister misin?" diye sordu.           Adam hiç bir şey demiyor, arada bir gülüyordu sadece. Safiel ise gerçeği anlattı: "Sanırım Thomas'ın dediğini yapacağım ve birisine gerçeği söyleyerek vicdanımı temizleyeceğim. Kardeşini öldüren kişi benim ve bunu bilmeni istiyorum ki onu öldürdüğüm için hiç pişman değilim. Aksine içim çok rahat."           Greg bunun üzerine gülmeyi kesti ve Safiel'e saldırdı: "Seni pis domuz, kardeşimi öldürdüğüne seni pişman edece..."           Sözleri yarım kalmıştı ve yere devrildi. Boynuna bir ok saplanmıştı, oku atan Eva idi. Büyücü dostuna utanarak bakarak: "Demek gerçek buymuş." dedi.           Mağaranın önünde bekleyen diğerleriyle buluştu. Safiel boş yere özür diliyordu. Eva ama kararlıydı: "Artık sana güvenemem. Arkamdan bir daha iş çevirmene müsaade edemem. Geri dön, Safiel. Sen ihtiyacım olan kişi değilmişsin. Bu grupta artık sana yer yok."            Sonra: "Haydutların izlerini göremedim. Nasıl ortadan kayboldular anlam veremedim, ama Thomas'ın izlerini gördüm. Hemen yola çıkarsak ona yetişebiliriz." diye diğerlerine konuştu. Sacokhan: "Ama giden kendisi, neden onun peşinden gidiyoruz ki?" diye kararı sorguladı. Eva: "Önce neden böyle bir şey yaptı, onu öğrenmeden kesin bir yargıda bulunamam." dedi.           Safiel çantasını toplamak için içeri girmişti. Kedisiyle konuşuyordu: "Sanırım yine bir şeyi başaramadık, dostum."            Firb da peşinden içeri girmişti. büyücünün omzuna dokunarak: "Öyle düşünme. Belki de senin için doğru olan bu olacaktır. Bize iyilikmiş gibi gözüken çoğu şey aslında şer getirebilir, ama şimdi sana acı veren şeylerin ileride iyilik getireceğini de ön göremezsin." diye konuştu.            "Eva haklı bir konuda. Ben güvenilmez biriyim." dedi Safiel. Firb ise hemen: "Hayır sana güvenemeyeceğini söyledi. Daha hazır değilsin demek ki. Bu gidişin illa dönüşü olmayacak anlamına gelmiyor, demek ki bir süre yalnız kalmalısın. Sonradan hazır olduğunda bu grupta sana her zaman bir yerimiz var. Sana inancım var benim Safiel, sen iyi bir yüreğe sahipsin ve Eva da bunu bildiği için öyle davranıyor. Ondan bu kadar hayal kırıklığına uğradı belki de." dedi.           Safiel daha başka bir şey demedi ve mağaradan çıktı. Diğerlerine bakacak yüz bulamamıştı kendisine, grup ile vedalaşmadan kendi yoluna gitti.           Eva yola çıkmaya hazırlanan Sacokhan'ı durdurdu: "Bekleyin dedi, daha birisinin gelmesini bekliyoruz."           Thomas ağaçların arasından çıkıp grubun yanına döndüğünde Firb ve Sacokhan ne diyeceklerini bilememişlerdi. Eva da durumu açıkladı: "Dün gece Thomas ile konuştuk ve Safiel'in haydudu neden öldürüp bize de bundan bahsetmediğini anlamaya çalıştık. Hepimiz gerçeği biliyorduk, ama başta ben olmak üzere hepimiz bunu kabul edemiyorduk. Bu yüzden bir karar verdim, haydutlar gelmeseydi işler daha iyi olacaktı ama neyse ufak bir macera yaşanmış oldu. Bir süre kendisiyle baş başa kalıp hatalarını görmesi gerekiyordu. Hazır olduğunda o bize zaten yetişecekti, handa onu bekliyor olacaktık. Ama vicdanını kemirmesine de izin veremeyiz, yaptıkları için pişman olmalı yoksa ileride bu öfkeye dönüşür ve daha kötü sonuçları olur. Thomas'ın kaybolmuş gibi yapmasını ben istemiştim, Thomas ile konuyu konuştuğumuz anlaşılmasın, Safiel iyice utanmasın istemiştim. Hepimiz onun iyiliğini istiyoruz, umarım bunu yakında kendi de görür."
           Thomas: "Haydutlar mağaranın önüne geldiğinde anca durumu anlamıştım, yapacak bir şey yoktu. Bir süre sonra ancak en zor zamanlarda başvurduğumuz bir dua geldi aklıma. Neyse ki inancım yeterince yüksekmiş, Tanrı bana acıdı ve yardım etti." diye açıkladı. Sacokhan: "Ne dedin ki Tanrı'ya?" diye sordu. O da: "Düşmanı önümden çek ki yoluma devam edebileyim." diye yanıt verdi.
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on April 09, 2014 01:13
No comments have been added yet.