ZİNDAN GÜNLÜKLERİ - IV

4. Bölüm “PİŞMANLIK”            Safiel ilk kez müdürün odasına çağırılmamıştı. Ama bu sefer suçu neydi hiç emin değildi. Bazen kuralların ne olduğunu bilmek yetmiyordu sanırım, uymak da gerekiyordu. Odada Bayan Nolan her zamanki kibirli bakışlarıyla koltuğunda oturuyordu ve o kemik çerçeveli gözlüğünü de takmıştı. Safiel uyuz olurdu o gözlüğe. Ama biri daha vardı odada. Safiel onun elf olduğunu hemen anlamıştı.           Elf, Safiel'i görünce gülümseyerek ayağa kalktı ve büyücüyü selamladı. Ardından elini uzattı tokalaşmak maksadıyla. Ama Safiel ne yapacağını bilememişti, ondan öylece ayakta dikiliyordu. Bayan Nolan öksürerek öğrencisinin kendisine gelmesi için uğraştı nafile bir şekilde. Sonra da: "Öğrencimin kusuruna bakmayın, biraz ürkek ve çekingen biridir." dedi durumu toparlamak için.           "Sorun değil, Bayan Nolan. İzin verirseniz Safiel ile yalnız konuşmak istiyorum." dedi elf. Müdür hemen ayağa kalktı: "Tabi ki de, oda sizindir, Prenses Eva. Arzu ettiğiniz bir şey olursa ben hemen odanın dışında bekliyor olacağım."            Eva, müdürün çıkmasını bekledi. Müdür çıktıktan sonra da: "Bir süre sonra o ses tonu bunaltıyor değil mi?" dedi. Safiel de: "En sonunda benim gibi düşünen birini buldum." dedi gülümsemesine engel olamayarak.           "Ne dersin, Safiel? Bu akademiden dışarı adım atmak ve bir maceranın içinde kendini bulmak istemez misin?" diye sorusunu yöneltti Eva konuyu daha fazla uzatmadan.           "İsterim de. Hem de çok isterim. Ama ben neyim ki, işe yaramazın tekiyim. Sorun olurum." diye yanıt verdi umutsuz bir şekilde Safiel.           "Bu düşünceni değiştirmeye geldim ben de." dedi Eva karşılık olarak.           Safiel, Eva ile olan ilk karşılaşmasını hatırlarken: "İşte şimdi tam sırası, Safiel. Ne kadar işe yarar biri olduğunu kendine ispatlama vaktin geldi." diyordu Eva. Haydutlar saldırıya geçmişlerdi. Fazla vakit yoktu düşünmeye, herkes elinde ne varsa kullanacaktı artık. Sacokhan baltasına güveniyordu ve baltasını kullanırken aynen bir sanatçının kusursuzluğunu sergiliyordu.            Firb ise kıyafetinin belli kısımlarına saklamış olduğu ufak bıçaklarına güveniyordu. Onları ustalıkla fırlatıyordu. Her attığı hedefi vuruyordu. Thomas da bir rahipti ve içindeki inanç ışığını kullanarak düşmanlarını çarpabiliyor ya da müttefiklerini iyileştirebiliyordu. Eva bir korucu olarak yay kullanmada uzmandı. Firb gibi o da hedefini tam on ikiden vurmakta sıkıntı yaşamıyordu.           Sacokhan ile haydutlardan elinde ağır bir balta olan ölümüne kapışıyorlardı. Baltalar çarpıştıkça kıvılcımlar çıkıyordu ortaya. İkisinin de vazgeçmeye niyeti yok gibiydi ve ikisi de daha yorulma emaresi göstermiyordu.            Eva ile Firb, ağaçlara saklanan ve elindeki yayları kullanmaya niyetli haydutları zorlanmadan indirmişlerdi. Eva sağ taraftakileri, Firb sol taraftakileri halletmişti.            Haydutların lideri ise elindeki kılıçla Thomas'a doğru yürüyordu. Thomas elinde ne varsa kullanıyordu. Onu yavaşlatacak kadar çarpmıştı. Ama yetmiyordu. Adam dayanıklı çıkmıştı. O esnada haydutlardan büyücü olan Eva'yı kendine hedef seçmişti ve onu dondurmaya hazırlanıyordu.           Safiel bunu görmüştü ve hemen harekete geçti. Büyücünün büyü yapmasını bir süre engelleyecek bir büyü biliyordu. Yakın zamanda derste öğretilmişti. Sözleri de basit sayılırdı. Büyüler, Büyü dili olarak da bilinen Latelion dilinde söylenirdi. Belki başka dilde de büyü yapılabileceğine dahil teoriler atılmış olsa da şu ana kadar başarı sağlanamamıştı. Latelion dili hala büyü yapılırken başvurulan bir dildi.           "Ex Para Ost" diye bağırdı ve hedefine odaklandı Safiel. Dersin uygulamasına girememişti daha, ama anlaşılan büyü işe yaramıştı çünkü karşı tarafın elinde biriktirmiş olduğu buz kristalleri yok olmuştu.           Büyüler, büyücünün mana olarak da bilinen enerjisini harcardı. Belli bir süre sonra büyücünün manası biterdi ve enerjisi dolana kadar büyü yapamazdı, dahası yorgun da olurdu ve başka şeylere odaklanamazdı enerjisi geri gelene kadar. Yakın zamanda öğrendiği bu büyü de Safiel'in manasını yüksek oranda azaltmıştı, çünkü aşırı derece yorgun düşmüştü. Gözlerini bile açamaz olmuştu.           Haydutun ise tam tersi daha yorulmadığı belliydi. Bir süre büyü yapamayacaktı, ama hala elindeki asayı Safiel'in kafasına indirecek kadar enerjisi yerindeydi.           Safiel yere devrilmişti. Kedisi de cübbesinden düşüvermişti. Yere düşen sahibinin yanaklarını yalıyordu kendine gelmesi için. Ama işe yaradığı söylenemezdi. Haydut ise iyice onlara yaklaşmıştı, tam asasını kaldırmıştı ki önüne biri çıktı.           Eva: "Bu kadar kolay olacağını mı düşündün?" dedi hayduta dalga geçercesine ve yayının sert kısmıyla haydutun yüzüne vurdu. Sert darbenin ardından kendine gelmekte zorlanan hayduta ise son darbeyi Firb vurmuştu, bıçaklarından birinin arka kısmıyla haydutun ensesine geçivermişti. Tabi bu eylem esnasında zıplaması komik bir görüntüye de sebep olmuştu.            Sacokhan ise en sonunda rakibini alt etmeyi başarmıştı. Bu kadar zorlanacağını tahmin etmemişti. Arenalardan uzak kaldığını belli ediyordu bu olay, ama neyse önemli olan sonunda ayakta kalanın kendisi olduğuyla. Baltasını rakibinin karnına saplamıştı, onu çıkarttıktan sonra rakibinin giysisine sürerek baltasındaki kanı temizledi.            Geriye haydutların lideri kalmıştı. Thomas onu yavaşlatmak için elinden geleni yapmıştı. En sonunda tamamen felç olmuştu adam ve kıpırdayamaz bir halde kalmıştı. Acınacak bir ifadeyle önce kendi adamlarına baktı. Hepsi ölmüştü. Sonra da saldırdıkları gruba baktı, tam tersi hepsi sağdı. Ağladı ağlayacaktı bu duruma.           "Bunu ne yapalım?" diye sordu Sacokhan keyifle. "Pişman mısın? Bu kadar kişinin ölmesine değdi mi?" diye sordu Eva. Yüzü çok sertti. Safiel onun bu haline alışık değildi, ondan birden bir garip olmuştu.           "Benim işim bu, millet. Anlayın beni de. Haydut olarak elimden bu geliyor benim. Beni bırakın, yine aynısını yaparım." dedi kendinden emin, pişkin bir ses tonuyla haydutların lideri.           "Pişman olmak kötü bir şey değildir. Aksine hayat kurtarır." dedi Thomas, anlaşılan günah çıkartmakla uğraştığı o rahiplik günlerini hatırlatmıştı bu durum.            "Seni gidi domuz, yalancı. Ben inanmam yüce şeylere. Tanrılarmış! Külahıma konuş sen. Bu hayatta pişman olmayacağım tek şey bir şeye, olmayan bir şeye inanmadan yaşamış olmamdır." dedi haydutların lideri, ardından da ağzının düzelmesi üzerine yere tükürmeyi ihmal etmedi.           "Bu adam sizin de sinirinizi bozmaya başladı mı?" dedi Sacokhan hevesle. Baltasını kaldırdı kaldıracaktı.           "Hayır, onu öldürmeyeceğiz. Pişman olmasını sağlayacağız." dedi kararlı bir ses tonuyla Eva.           "Ben de Eva'ya katılıyorum." dedi Thomas hemen. Firb da: "Gerekmedikçe adam öldürülmesine karşıyım." diye destekledi. Safiel hiç bir şey demedi. Sacokhan ise: "Aman, bana ne." dedi hevesi kırılarak, sonra da baltasını yere indirdi.            "İyice geç olmadan ormana girelim madem. Zaten yeterince haydutları gördük, artık daha fazlasıyla karşılaşacağımızı sanmıyorum. Hemen şu bahsettiğim hana varmak istiyorum." diye önerdi Eva.           Firb çantasından kalın bir ip çıkarttı: "Bununla esirimizi bağlamaya ne dersiniz?"            Eva: "Mahzen gibisin Firb. O çantanda başka neler saklıyorsun, merak ediyorum açıkçası. Bir de sonradan ortaya çıkartıyorsun ya." dedi gülümseyerek.            Firb da: "Gerektiği an geliyor, öyle çıkartıyorum ben de." diye karşılık verdi.           Eva esirin ellerini iyice bağladı. Haydutların lideri konuşmuyordu bile. Safiel, Eva'ya yaklaştı: "Esiri ben götürürüm. Siz yorulmayın."           "Emin misin?" diye sordu tereddüde düşen Eva. "Merak etme, çocuk değilim." dedi Safiel emin bir şekilde.           Grup yola çıkmaya hazırdı artık. Eva öne geçti. Safiel de esirle beraber en arkada kalmıştı. Herkesin ona bakmadığına emin olduktan sonra esire: "Hiç bir zaman pişman olmayacaksın, değil mi?" diye sordu.           Haydutların lideri hiç bir şey demedi. Yürümeye devam etti. Safiel: "Sana bir soru sordum. Yanıt versen iyi olur." dedi.           "Bu iplerden kurtulduğum zaman yapacağım ilk şey bu beni bağladığınız ipleri boğazına tıkmak olacak, seni boğulurken izlemek çok ilginç olacak." diye yanıt verdi haydutların lideri pişkin bir şekilde.           "İşte beklediğime benzer bir yanıt." dedi Safiel sinsi bir gülümseme eşliğinde ve yere düşen kılıçlardan birini sakladığı cübbesinden çıkarttı, sonra da hızlı bir şekilde önce haydudun iplerini, ardından boğazını kesti.           Adam ölürken Safiel bağırdı önde giden gruba: "Yardım edin. Adam kılıcını saklamış. Boğazını kesti."            Thomas adama yardım etmek için hemen koştu, ama boğazından kesildiği için geç kalınmıştı. Üzüntüyle: "Elimden bir şey gelmez bu dakikadan sonra." dedi.           "Özür dilerim. Adamın böyle bir şeye kalkışacağını nereden bilebilirdim?" dedi çekinerek Safiel.           "Asıl benim dikkat etmek gerekirdi. Sana da zarar verebilirdi. Neyse ki ucuz atlattık." dedi Eva. Rahatladığı belli oluyordu. Eğer Safiel'e bir şey olsaydı kendisini affedemezdi hiç.
           "Neyse ki..." dedi Safiel de fısıltıyla.
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on April 07, 2014 03:30
No comments have been added yet.