Bir günlüğü: 1 Mart
Davet Leylakdalı'ndan geldi. Dün başlayarak bir ay boyunca her gün yazmak ve paylaşmak. Tamam, dedim Katılacağım.
Katılacağım da bilgisayarı kızlara kaptırdım. Evde dört ergen var şu anda. Televizyon eski, akılsız. HDMİ kablosuyla laptopu bağladık. Karanlıkta korku filmi izliyorlar, kıkır kıkır.
Misafir gelecek bahanesiyle dün gece evi süpürdüm. Sabah da salonu ve mutfağı topladım. İş çıkışı alışveriş de yaptım. Kızları da alıp eve geldim. Akşam yemeğinin ardından hazır pasta tabanı kullanarak kakaolu kremalı, meyveli bir pasta bile yaptım. Çay demledim. Etrafı topladım. Yatak odama çekildim. Telefonumdan bu satırları yazıyor, bir yandan da belimi, sırtımı dinlendiriyorum.
Şıbat kuş oldu, uçtu. Hiçbir şey anlamadım. Şubat ayı alfabesini yazarken düşündüm. Nasıl geçti bu ay diye. İz de kalmamış fazla. Bir Antep'e gidişim aklımda. Bruksizm, horlama apareyleri kursuna katıldım. Doktora... Aylık şiddetsiz iletişim alıştırma akşamını yaptık. Güldük, eğlendik epeyce. Gerisi iş güç galiba. Otomatik pilotta yaşandı, her ne olduysa.
Bugün birkaç ev gezdim. Henüz inşaat halindeler. Hayalini kurduğum ev çıkar belki karşıma diye.
Bir çocuk hastam marteniçka hediye etti. Bulgar göçmeni bir ailenin torunu. Ahşap işlemeli bir şişenin kapağına bağlıydı marteniçka. İçinde de küçücük bir şişe gülsuyu. Mutlu etti hediyesi. Şehir dışından gelen bir hastam. Yaşadığı yerde güvenebileceği bir hekim bulamamışlar. Ne olsa atlayıp geliyorlar onca yolu. Geçen cumartesi kurstan çıkınca gittim, ağrıyan dişine müdahale ettim. Ağrısı geçince miniğim evde methiyeler düzmüş bana. Bugün de elinde hediyesi, yüzünde gülücüklerle selamladı beni. Bugün şımartılma günümdü. Bahara, Ramazan'a tatlı, mutlu bir giriş yaptık.
İçi dışı bir, şen şakrak emlakçı, hastamın annesi olması ve ortak bir dostumuz olduğundan mütevellit, bana çok büyük ev lazım değil, kızım üniversiteye gidecek nasıl olsa dediğimde neredeyse ağzıma biber sürecekti. Çakralarını kapama Tuğba abla, açık ol, dedi. Ey kuru dallara can veren Allah'ım mı demeli şimdi, bilemedim.
Muayenehanenin önünü saran morsalkım tamamen kuru dallardan ibaret şu anda. Birkaç ay sonra nasıl olacağını merak ediyorum. Mor öbekleri görmek için sabırsızlanıyorum.
Arka fonda çalan Bir zamanlar fırtınalar ettirirdim ezgisiyle sözlerimi sonlandırıyorum sevgili okur. Yarın buluşmak üzere.
Tuğba Gürbüz's Blog
- Tuğba Gürbüz's profile
- 1 follower

